*Yapılanma ve uyum sürecinin ardından, Amersfoort’taki Fahri Konsolosluğun artık kendi ritmini bulduğu görülüyor.
*Başlangıç aşamasında bazı zorluklarla karşılaşılmış olsa da, konsolosluk çalışmaları şu anda yapılandırılmış ve hedef odaklı bir şekilde sürüyor.
*Konsolosluk, hizmetlerini genişletmeye ve yerel toplumla olan bağlarını güçlendirmeye hazır.
*İş dünyasının tanınmış isimlerinden Titus Kramer, Amersfoort Fahri Konsolosluğu’nda yaşanan aksaklıkları birer birer çözüme kavuşturuyor.
*Konsolosluk yönetimi, toplumun her kesimiyle yapıcı diyaloglar kurmaya kararlı.
*İş dünyasından akademisyenlere, insan hakları savunucularından sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya kadar uzanan geniş bir çevreyle ilişkiler düzenli olarak ele alınacak.
(Roportajın Hollandacası en altta. Nederlandse versie is onderaan)
Röportaj:İlhan KARAÇAY
Bugün sizlerle, daha önce çeşitli vesilelerle ele aldığım ve zaman zaman yapıcı eleştirilerde bulunduğum Amersfoort Fahri Konsolosluğu’na dair son derece önemli gelişmeleri paylaşmak istiyorum.
Hatırlayacağınız üzere, bu yeni konsolosluk bir süredir hem Türkiye kökenli toplumun hem de Hollanda’daki bazı paydaşların gündeminde yer alıyordu. Kuruluş aşamasında yaşanan bazı aksaklıklar ve iletişimdeki kopukluklar dikkatlerden kaçmamış, ben de bu süreci yakından takip ederek sizlere aktarmıştım.
Ancak bugün bambaşka bir tabloyla karşınızdayım.
Geçtiğimiz günlerde, Hollanda’da iş dünyasının saygın isimlerinden biri olan ve aynı zamanda Amersfoort Fahri Konsolosu olarak görev alan Titus Kramer ile çok kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdim. Daha önceki yazılarımda da kendisinden övgüyle bahsetmiş, özellikle iş dünyasındaki başarılarına dikkat çekmiştim. Bu kez, doğrudan kendisiyle yaptığım görüşmede konsoloslukla ilgili birçok konuyu tüm açıklığıyla masaya yatırdık.
Fahri Konsolosumuz Titus Kramer (solda) ile, beraberinde sekreteri Mehmet Keskin (ortada) olduğu halde, Hilversum otobaanı kenarında bulunan Witte Bergen Hotel-Restoranında buluştuk.
Bu yazıda sadece görüşmenin detaylarını değil, aynı zamanda size hitaben kaleme aldığım bir mektubu da paylaşacağım. Biraz uzun olabilir ama hem içerik hem de yaklaşım bakımından oldukça önemli bir metin olduğunu düşünüyorum. Okumanızı özellikle rica ediyorum.
Mektubun ardından ise Titus Kramer’in sorulara ve eleştirilere nasıl yanıt verdiğini, hangi adımları atmayı planladığını ve konsoloslukta ne gibi değişimlerin yaşandığını ayrıntılı olarak aktaracağım.
Değerli Okurlarım ve Kıymetli Dostlarım,
Kimi, onu “Allah’ın lütfu”, kimi de “tabiatın eseri” olarak adlandırsa da; insan dediğimiz varlık, bu dünyada eşit olmayan koşulların ortasında çırpınan, bazen kaderine, bazen kendi tercihlerine mahkûm bir canlıdır. Aklıyla övünen, ancak çoğu zaman aklının kıymetini bilmeyen biz insanlar; yaşam denen büyük sahnede, çoğu kez bulunduğumuz yere ve şartlara göre şekil ve pozisyon alıyoruz.
Kimimiz refah içinde yaşarken, kimimiz yoklukla boğuşuyoruz. Sağlıklı olanlarımız kadar hastalıkla pençeleşenler de var. Bazılarımız zenginlik içinde, bazılarımız yoksulluğun gölgesinde bir ömür sürdürüyoruz. Rütbeli olanlarımız da var, rütbesiz olanlarımız da…
Cumhurbaşkanı’ndan mahalle bekçisine, profesörden öğretmene, avukattan polise, subaydan mühendise kadar toplumun çeşitli kademelerinde görev yapan birçok “rütbeli” insan mevcut. Ve tabii ki bu rütbeler arasında, bir de ‘gazeteci’ sıfatını taşıyan bizler varız.
Ancak bu rütbe de, tıpkı diğerleri gibi; kimi zaman onurla, kimi zaman da ne yazık ki sorumsuzca taşınıyor. Doğruya doğru, eğriye eğri diyebilen, kalemini vicdanına danışarak kullanan gazeteciler olduğu gibi; gerçeği eğip büken, kendi menfaatine göre haber yazanlar da var. İşte ben, bugün sizlerle, ‘gazeteci’ rütbesinin hakkını vermeye çalışan biri olarak, içimi dökmek istiyorum.
Geçmişte de defalarca belirttiğim gibi, ben bu mesleği altmış yıla yaklaşan bir süredir dürüstlük, tarafsızlık ve korkusuzlukla icra ettiğime inanıyorum. Hayatım boyunca hiçbir mahalleye, siyasete, kimliğe ya da renge yaslanmadım. CHP kökenli bir ailede büyümüş olmama rağmen, hiçbir siyasi partinin derneğine veya yapılanmasına katılmadım. Çünkü gazeteciliğin ancak mesafesini koruyarak topluma gerçek anlamda hizmet edebileceğine yürekten inandım.
Beşiktaş sevgim çocukluk yıllarımdan beri kalbimde olsa da, spor yazılarımda her zaman objektif olmaya gayret ettim. Hollanda’da kurulan Beşiktaş Derneği’ni takip ettim ama hiçbir zaman üye olmadım. Alevi kimliğimle gurur duydum, inancımı her zaman içimde saygıyla taşıdım ama hiçbir Alevi derneğine katılmadım. Çünkü tarafsızlığın, kişinin kendi aidiyetlerini gizlemesi değil; o aidiyetleri kimseye dayatmadan, herkese eşit mesafede durarak yazabilmesi olduğuna inandım.
Bir başka örnek: Hollanda’da Türk Seyahat Acentaları Birliği’ni kuran kişi olmama rağmen, seyahat bürosu işlettiğim halde oraya dahi üye olmadım. Çünkü bir gazetecinin gerçek kimliği, hangi yapının parçası olduğundan değil, ilkelerine olan bağlılığından kaynaklanır. Kurucu olmak başka, bağımsız kalmak başka bir şeydir.
Bugün kaleme aldığım bu yazıda da aynı hassasiyetle hareket ediyorum. Kalemim hiçbir zaman ne sağa kayar, ne sola. Onun yönü sadece hakikatin peşindedir. Bir zamanların o meşhur deyişiyle ifade edeyim: “Ne sağcıyım, ne solcu… futbolcuyum futbolcu.”
Bu noktada şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim: Tarafsızlık ilkemi sürdürürken, elbette sempati duyduğum kişi ve kuruluşlara dair yazılarımda hoşgörülü bir üslup benimsedim. Ancak antipati beslediğim kişi ve kurumlara dair yazılarımda bile hiçbir zaman art niyetli olmadım. Eleştiri gerekiyorsa, ölçüsünü aşmadan ama gereken sertlikle yazdım. Ne dost için güzelleme yaptım, ne de mesafeli olduğum biri hakkında karalama peşinde oldum.
Tıpkı, geçtiğimiz aylarda Hollanda’da hizmet vermeye başlayan Türkiye’nin Fahri Konsolosluğu ile ilgili kaleme aldığım yazılarda olduğu gibi…
Amersfoort kentinin Woudenberg ilçesinde açılan bu yeni temsilcilik, ilk günlerinden itibaren toplumun dikkatini çeken bir oluşum oldu. Türkiye adına diplomatik temsil görevini yürütecek olan Fahri Konsolos Titus Kramer’in ve ekibinin davranış ve yaklaşımları ise doğal olarak yakından takip edilmekteydi. Ben de bir gazeteci olarak, kamuoyunun merak ettiği bu yeni yapı hakkında gözlemlerimi ve değerlendirmelerimi paylaşma sorumluluğu hissettim.
İlk yazılarımda, konsolosluk görevine atanan iş insanı Titus Kramer’in ve çalışma arkadaşlarının, diplomatik teamüllerle örtüşmeyen bazı tavırlarını ve iletişim eksikliklerini dile getirdim. Zira bu makam, yalnızca bir ofis değil; Türkiye’yi temsil eden, vatandaşlarımızın başvuracağı ve yönlendirme bekleyeceği ciddi bir sorumluluğu da beraberinde taşıyor. Haliyle ilk izlenimlerin özenli ve ölçülü olması beklenirdi. Ben de kalemimi bu hassasiyetle kullandım.
Doğrusu, bu eleştirilerime karşı sert ya da kırıcı tepkiler bekliyordum. Ancak tam tersine, Titus Kramer ve ekibinden oldukça nazik, olgun ve yapıcı bir yaklaşım geldi. Bu tavır beni hem şaşırttı hem de memnun etti. Eleştiriye açık, diyaloga değer veren bir duruş, bir gazeteci için takdir edilecek bir durumdur.
Bu olumlu yaklaşım sonrasında, ben de bu kez Titus Kramer’in Hollanda’daki iş dünyasında elde ettiği başarıları, kurduğu ilişkileri ve taşıdığı itibarı ön plana çıkaran bir yazı kaleme aldım. Çünkü objektiflik sadece eleştiriyle değil, hakkı teslim etmekle de mümkündür. Ancak bu yapıcı yazının ardından bir teşekkür mesajı beklerken, uzunca bir sessizlik dönemi başladı. Gönderdiğim röportaj sorularına da yanıt gelmedi.
Bu mesafenin nedeni, ne kırgınlıktı, ne de kibir…
Zamanla anladım ki, yaşanan ilk temasların yarattığı tereddütler tam olarak ortadan kalkmamıştı. Bu noktada, araya giren ortak dostlarımızın çabaları sayesinde, buzlar çözülmeye başladı. Sağduyunun hâkim olduğu bir ortamda, karşılıklı anlayışla bir araya geldik. Yüz yüze yapılan bu görüşme, ön yargıların yerini açık iletişime bıraktığı, yapıcı bir buluşma oldu.
Görüşmemiz sırasında bir kez daha hissettim ki, Titus Kramer’in bu önemli görevi ciddiyetle, sorumlulukla ve zamanla gelişecek bir olgunlukla sürdürebileceğine dair güçlü işaretler var. Kendisinde bu misyonu hakkıyla taşıyacak irade ve birikimi gördüm.
Görüşmenin sonunda birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirdik. Ben de röportaj sorularımı yeniden ve bu kez daha sıcak bir ortamda kendisine sundum. Sayın Kramer, bu kez tüm samimiyetiyle, içten ve açıklayıcı cevaplar verdi.
İŞTE O RÖPORTAJ
Sorular ve yanıtlar:
Karaçay: Sayın Kramer, oldukça olumlu bir ilk tanışmamızın ardından daha az hoş bir yazışma süreci yaşadık. Yine de sizin de tıpkı benim gibi toplumun refahı için çaba gösteren bir kişi olduğunuzu biliyorum. Bu yüzden size önce bir soru değil, geçmişteki etkileşimimizi kendi bakış açınızdan değerlendirmeniz için bir fırsat sunmak istiyorum.
Kramer:“Benim için bir durumu değerlendirmeden önce kişileri daha iyi tanımak ve anlamak çok önemlidir. Bu nedenle bazı mesajlara cevap veremedim ve sürece dahil olmadan önce sakin kalmaya çalıştım, bu da konuya dahil olan herkese saygımdan kaynaklanıyor. Onursal konsolosluk görevine başladığımda toplumdan yoğun bir ilgiyle karşılaştık, bu da Onursal Başkonsolosluk kurumuna büyük bir ihtiyaç olduğunu gösterdi. Hedeflerimize ulaşmak için hemen profesyonel bir şekilde çalışmaya başladık; bu süreçte Mehmet Keskin ve Seyit Seme’den destek aldım.”
Karaçay: Konsolosluğunuzun, özel şirketinizle aynı binada bulunması bazı çevreler tarafından eleştiriliyor. Ticari ve diplomatik çıkarlar arasında karışıklık yaşanabileceği öne sürülüyor. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Kramer:“Bir Fahri Konsolosluk, devletin resmi konsolosluğu değildir. Onursal Konsolos, kendi çalışma alanından ülkesini temsil eder. Pek çok Onursal Konsolos, kendi iş yerinde konumlanır; böylece konsolosluk faaliyetlerinde iç lojistikten faydalanabilir. Onursal Konsoloslar maaş almaz, tam tersine bu görev maliyetlidir. Ben de paramı başka bir yer kiralamaya değil, topluma fayda sağlayacak hedeflerimize harcamayı tercih ederim.”
Karaçay: Konsolosluk bünyesinde Türk kadınlarının haklarını korumak adına kurduğunuz yapıya, Hollanda’daki Türk kadın örgütlerinden bazı tepkiler geldi. Bu yapıyı değiştirmeyi düşünür müsünüz?
Örneğin böyle bir iç yapı kurmak yerine, var olan kadın kuruluşlarını aktif şekilde desteklemek daha akılcı olmaz mı? Bu konudaki görüşünüz nedir?
Kramer:“Onursal Konsolosluk olarak biz projeleri koordine ediyoruz; temelde herhangi bir yapı kurmuyoruz. Bu durumda da yardımımıza ihtiyaç duyan kadın örgütleri için bir iletişim noktasıyız. Kadın örgütlerinin kadınlar tarafından daha iyi yönlendirilebileceğine inandığımızdan Özlem Kaymaz, bu konuda konsolosluk adına koordinasyonu sağlamak üzere görev aldı. Diğer kadın hareketleriyle birlikte programların uygulanmasını üstlenebilir. Konsolosluk bu çalışmalar için bir merkez noktası olarak kullanılabilir.”
Karaçay: Sanıyorum bu açıklamanız birçok kişi tarafından olumlu karşılanacaktır.
Eğer Türk kadın kuruluşları size başvurursa, nasıl destek projeleri geliştirilebilir?
Kramer: “Şu ana kadar bazı kadın kuruluşlarıyla temas kurduk ve bu yönde çalışmaya devam ediyoruz. Sağlayacağımız destek sayesinde kadın hareketlerinin hedeflerine daha etkin şekilde ulaşmasını umuyoruz.”
Karaçay: Hollanda’daki Türk iş insanları dernekleriyle ilişkiniz nasıl gelişiyor? Konsolosluk çatısı altında bir iş birliği mi hedefliyorsunuz, yoksa farklı bir yol mu izliyorsunuz?
Kramer:“Türk iş dünyası dernekleriyle iş birliği yapıyoruz ve üyelerini ziyaret ediyoruz. Onları, sorun yaşayan firmalar için 155 Vakfı ve KOBİ Enstitüsü (IMK) gibi kuruluşlarla tanıştırıyoruz. Amacımız Türk girişimcileri desteklemek. Hollandalı girişimcilere ise Türkiye’de iş yapma konusunda danışmanlık veriyoruz. Bu konuda da Türk hükümeti adına danışmanlık ve takip yapan Ethem Tokgözlü ile yakın çalışıyoruz.”
Karaçay: Hollanda’da büyüyen genç Türk nesille ilgili özel hedefleriniz var mı? Onlarla köprü kuracak ya da Türkiye ile bağlarını güçlendirecek projeler düşünüyor musunuz?
Kramer:“Genç nesil için NL/TR Business Network ile çalışıyoruz. Bu ağa üye olunabiliyor ve iki ayda bir toplantılar düzenleniyor. Toplantılarda çalışma hayatı, Türkiye gibi konular ele alınıyor. Ayrıca okul/üniversite programları üzerinde çalışıyoruz. Amacımız yaz değişim programları gibi projeleri hayata geçirmek.”
Karaçay: Sizce onursal konsolosluğun önceliği diplomatik temsil mi olmalı, yoksa daha çok sosyo-kültürel iş birliği mi?
Kramer:“Ben kendimi bir ‘diplomat’ olarak görmüyorum ve bu şekilde çalışmak da istemem. Ben bağ kuran bir girişimciyim. Görevimi daha çok iş dünyası ve sosyo-kültürel iş birliği kapsamında görüyorum. Bu da diplomatik dünyaya güzel bir katkıdır.”
Karaçay: Türk toplumu çok çeşitli bir yapıdan oluşuyor. Sadece iş insanları değil, sanat-kültür dünyasından kişiler ve çeşitli sorunlar yaşayan göçmenler de buna dahil. Konsolosluk bu çeşitliliğe nasıl yaklaşıyor?
Kramer: “Konsolosluk olarak dört ana alan belirledik:
*Türkiye ve Hollanda arasında iş dünyası bağlantıları
*Sanat ve kültür
*Hollanda-Türkiye arası öğrenci değişimi
*Kadın güçlendirme (Türk kadın hareketleriyle iş birliği)”
Karaçay: Medyayla olan ilişkinizi nasıl şekillendirmeyi planlıyorsunuz? Topluma düzenli olarak bilgi vermeyi düşünüyor musunuz?
Kramer:“Bağımsız medya bizim için çok önemli ve iş birliğine açığız. Onursal Konsolosluk olarak Türk toplumuna yardımcı olmak istiyoruz. Toplum içindeki bölünmeler, hedeflere ulaşmayı zorlaştırıyor. Konsolosluk, sosyal medya ve internet sitesi üzerinden aktif olarak faaliyetlerini duyuruyor. Ne yaptığımızı ve neyi önemsediğimizi (çevrim içi olarak da) göstermeyi önemsiyoruz.”
Karaçay: Konsolosluk faaliyetlerinde toplumdan gönüllü destek almayı planlıyor musunuz? Komisyonlar ya da danışma kurulları oluşturmayı düşünüyor musunuz?
Kramer: “Onursal Başkonsolosluk bir kamu görevi değil, bir onur görevdir. Bu yüzden toplumdan gelecek yardımlar her zaman memnuniyetle karşılanır. Komisyon ya da danışma kurulu kurmak gibi bir planımız yok; ancak işimizi daha iyi yapmak için bazı alanlarda kurum ve kuruluşlardan danışmanlık alıyoruz.”
Karaçay: Hollanda’daki iş dünyasındaki başarılarınız biliniyor. Diplomasi alanında da benzer bir başarı hedefliyor musunuz?
Kramer:“Daha önce de belirttiğim gibi ben bir diplomat değilim, ama işimde diplomasiye yer veriyorum. Genelde Onursal Konsoloslar yılda birkaç faaliyetle yetinir. Ben ise bir girişimci olarak aktif bir konsolosluk yürütmek istiyorum. Türk ve Hollanda kurumları, hükümetleri ve iş dünyaları arasında bağ kurmak istiyorum. Tecrübelerime göre yapılacak çok iş var. Herkesi memnun etmek mümkün olmasa da iyi bir Onursal Konsolos olmak için elimden geleni yapmaya kararlıyım.”
Karaçay: Bahsetmediğimiz ama paylaşmak istediğiniz başka projeler var mı?
Kramer:“Şu anda Türk-Hollanda Haring Partisi’nin ilkini düzenlemek için çalışıyoruz. Bu etkinlikte Türk ve Hollandalı iş insanları bir araya gelecek. Ayrıca öğrenci değişimi gündemimizde ve Türkçeye daha fazla dikkat çekmek istiyoruz. Kadın programımızda kadın güçlenmesi ve entegrasyon konularını öne çıkarıyoruz. Türk sanat ve kültürüne odaklanıyoruz. Yakın zamanda Utrechtli sanatçı Semiramis Öner’in İstanbul’daki sergisine dikkat çekmek için oradaydım. Ayrıca Emin Batman’ın House of All Vakfı’nın projesine de destek veriyoruz.”
Karaçay: Çok teşekkür ederim. Okurlarımla ve vatandaşlarımızla paylaşmak istediğiniz başka bir konu var mı?
Kramer:“Web sitemiz – www.hcgturkije.nl – üzerinden okurlar, yaptığımız faaliyetleri çevrim içi olarak takip edebilir.”
Karaçay: Son olarak okurlarıma ne söylemek istersiniz?
Kramer:“Birlikte çalıştıkça toplum olarak daha ileri gideriz. Kutuplaşmanın arttığı bu dönemde, birbirimize her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Umarım ben de Onursal Konsolosluk aracılığıyla bu sürece katkı sunabilirim.”
Karaçay: Çok teşekkür ederim.
Kramer:“Ben de bu keyifli röportaj için size çok teşekkür ederim. Başlangıçta zorluklar yaşamış olsak da, hem siz hem ben iyi bir ilişki kurmanın önemini gördük. Sizi daha iyi tanımaktan dolayı minnettarım.”
Titus Kramer, Vatikan’daki tüm çiçek düzenlemelerinden sorumlu müteahhit olarak görev yapmaktadır. Yaptığı titiz ve estetik çalışmalardan son derece memnun kalan merhum Papa, bir ziyareti esnasında Kramer’e özel bir teşekkür sunma arzusuyla onu huzuruna davet etti. Bu anlamlı buluşmada, ikili bir araya gelerek samimi bir şekilde el sıkıştı.
(Kramer’in Vatikan ilişkilerini en alttaki haberimde bulacaksınız)
*******************************
Üstteki röportajın Hollandacasını hemen altta bulacaksınız. En altta da Titus Kramer hakkında daha önce yayınlamış olduğum bir haberi yeniden tekrarlıyorum.
Het Nederlandstalige interview hierboven vindt u direct hieronder. Helemaal onderaan herhaal ik ook een eerder gepubliceerd nieuwsbericht over Titus Kramer.
*********************
HONORAİRE CONSULAAT AMERSFOORT BEGON WAT STROEF, MAAR STAAT NU OP DE RAİLS
*Na een periode van opbouw en aanpassing lijkt het Honoraire Consulaat van Amersfoort nu zijn ritme te hebben gevonden.
*Hoewel er in de beginfase enkele moeilijkheden werden ervaren, functioneert het consulaat inmiddels gestructureerd en doelgericht.
*Het consulaat is klaar om zijn diensten uit te breiden en de band met de lokale gemeenschap te versterken.
*Titus Kramer, een bekende naam uit het Nederlandse bedrijfsleven, lost de knelpunten binnen het Ereconsulaat van Amersfoort stap voor stap op.
*De consulaire leiding is vastbesloten om constructieve dialogen aan te gaan met alle lagen van de samenleving.
*Relaties met een breed scala aan partijen van het bedrijfsleven tot academici, van mensenrechtenverdedigers tot NGO’s en de media zullen op regelmatige basis besproken worden.
Interview: İlhan KARAÇAY
Vandaag wil ik belangrijke ontwikkelingen met u delen over het Honoraire Consulaat van Amersfoort, dat ik eerder bij diverse gelegenheden onder de loep heb genomen en soms ook met opbouwende kritiek heb benaderd.
Zoals u zich wellicht herinnert, stond dit nieuwe consulaat de afgelopen tijd zowel op de agenda van de Turks-Nederlandse gemeenschap als van enkele andere belanghebbenden in Nederland. De opstartfase werd gekenmerkt door enkele knelpunten en communicatieproblemen, die ik als journalist nauwgezet heb gevolgd en met u heb gedeeld.
Vandaag presenteer ik echter een geheel ander beeld.
Onlangs had ik een uitgebreid gesprek met Titus Kramer, een gerespecteerd figuur in het Nederlandse bedrijfsleven en de huidige Ereconsul van Amersfoort. In eerdere artikelen heb ik al met lof over hem geschreven en met name zijn zakelijke successen belicht. Deze keer bespraken we in een persoonlijk onderhoud in alle openheid tal van onderwerpen met betrekking tot het consulaat.
Wij hebben onze Honoraire consul, Titus Kramer (links), samen met zijn secretaris Mehmet Keskin (midden), ontmoet bij het Witte Bergen Hotel-Restaurant aan de kant van de snelweg bij Hilversum.
In dit artikel deel ik niet alleen de details van dat gesprek, maar ook een brief die ik speciaal voor u heb opgesteld. Het is wellicht een wat langere tekst, maar naar mijn mening zeer de moeite waard vanwege de inhoud en de benadering. Ik hoop dan ook dat u de tijd neemt om deze te lezen.
Na deze brief zal ik uitgebreid verslag doen van de antwoorden die Titus Kramer gaf op mijn vragen en kritiekpunten, evenals de stappen die hij voornemens is te zetten en de veranderingen die reeds binnen het consulaat zijn doorgevoerd.
Beste lezers en waardevolle vrienden,
Sommigen noemen hem “een zegen van God”, anderen “een product van de natuur”; maar de mens is een wezen dat zich in deze wereld staande probeert te houden tussen ongelijke omstandigheden, soms overgeleverd aan het lot, soms aan zijn eigen keuzes. Wij mensen, die trots zijn op ons verstand maar vaak de waarde ervan niet erkennen, nemen in het grote toneelstuk dat het leven is vaak een vorm aan die past bij onze omstandigheden en positie.
Sommigen van ons leven in weelde, anderen worstelen met armoede. Er zijn zowel gezonde mensen als mensen die vechten tegen ziekte. Sommigen leven in overvloed, anderen in de schaduw van tekort. Er zijn mensen met een titel en mensen zonder… Van president tot wijkagent, van professor tot leraar, van advocaat tot politieagent, van officier tot ingenieur — velen dragen een functie binnen de samenleving. En ja, onder al die functies bevinden zich ook wij, de journalisten.
Maar ook deze titel wordt, net als vele andere, soms met eer en soms helaas zonder verantwoordelijkheid gedragen. Er zijn journalisten die hun pen gebruiken in overleg met hun geweten en die het goede durven benoemen als goed en het verkeerde als verkeerd. Maar er zijn er ook die de waarheid verdraaien en schrijven ten bate van hun eigen belang. Vandaag wil ik mij tot u richten als iemand die probeert recht te doen aan de titel ‘journalist’.
Zoals ik al vaak heb aangegeven, beoefen ik dit vak al bijna zestig jaar met eerlijkheid, objectiviteit en moed. Mijn hele leven heb ik mij niet aangesloten bij een politieke stroming, ideologie, identiteit of kleur. Hoewel ik ben opgegroeid in een familie met wortels in de CHP, heb ik mij nooit aangesloten bij een partij of organisatie. Ik geloof namelijk dat journalistiek alleen oprechte dienst kan doen aan de samenleving als zij haar afstand bewaart.
Mijn liefde voor Beşiktaş draag ik al sinds mijn jeugd, maar in mijn sportjournalistiek heb ik altijd geprobeerd objectief te blijven. Ik volgde de Beşiktaş Vereniging in Nederland, maar werd nooit lid. Ik ben trots op mijn Alevitische identiteit en draag mijn geloof met respect, maar heb mij nooit aangesloten bij een Alevitische vereniging. Want ik geloof dat echte neutraliteit niet betekent dat je je afkomst verbergt, maar dat je zonder deze op te dringen aan anderen iedereen gelijk behandelt.
Een ander voorbeeld: hoewel ik een van de oprichters was van de Unie van Turkse Reisagenten in Nederland, werd ik daar geen lid van. Want de ware identiteit van een journalist komt niet voort uit lidmaatschap, maar uit trouw aan principes. Oprichter zijn is één ding, onafhankelijk blijven iets anders.
Ook bij het schrijven van dit artikel houd ik mij aan dezelfde gevoeligheid. Mijn pen neigt nooit naar links of rechts. De enige richting die mijn pen kent, is die van de waarheid. Zoals het bekende gezegde luidt: “Ik ben geen rechtse, ik ben geen linkse… ik ben een voetballer, een voetballer.”
Op dit punt wil ik ook met openhartigheid het volgende uitspreken: terwijl ik mijn principe van onpartijdigheid blijf hanteren, heb ik in mijn artikelen over personen en instellingen waarvoor ik sympathie voel, natuurlijk een genuanceerde toon aangenomen. Maar zelfs in mijn artikelen over personen en instellingen waarvoor ik antipathie voel, ben ik nooit kwaadwillig geweest. Wanneer kritiek nodig was, heb ik die geuit zonder de grenzen te overschrijden, maar met de nodige scherpte. Ik heb geen lofzangen geschreven voor vrienden, noch heb ik geprobeerd om mensen waarmee ik afstand houd zwart te maken.
Net zoals in mijn eerdere artikelen over het Ereconsulaat van Turkije, dat de afgelopen maanden in Nederland van start is gegaan…
Deze nieuwe vertegenwoordiging, geopend in de wijk Woudenberg in de stad Amersfoort, trok vanaf de eerste dag de aandacht van de gemeenschap. De houding en benadering van ereconsul Titus Kramer, die de diplomatieke vertegenwoordiging van Turkije op zich zal nemen, en zijn team, werden vanzelfsprekend nauwlettend gevolgd. Als journalist voelde ik dan ook de verantwoordelijkheid om mijn observaties en evaluaties over deze nieuwe structuur, waar het publiek nieuwsgierig naar is, te delen.
In mijn eerste artikelen sprak ik over bepaalde gedragingen en communicatieproblemen van zakenman Titus Kramer en zijn team die niet strookten met diplomatieke gebruiken. Want deze functie is niet zomaar een kantoor; het brengt ook een serieuze verantwoordelijkheid met zich mee als vertegenwoordiger van Turkije, en als aanspreekpunt voor onze burgers. Het was dan ook te verwachten dat de eerste indruk zorgvuldig en evenwichtig zou zijn. Vanuit die gevoeligheid heb ik mijn pen gehanteerd.
Eerlijk gezegd verwachtte ik felle of kwetsende reacties op mijn kritiek. Maar integendeel, van Titus Kramer en zijn team kwam een bijzonder beleefde, volwassen en constructieve benadering. Deze houding verraste en verheugde mij. Een open houding ten opzichte van kritiek en het waarderen van dialoog is iets wat een journalist weet te waarderen.
Na deze positieve benadering schreef ik vervolgens een artikel waarin ik de successen, relaties en reputatie van Titus Kramer in de Nederlandse zakenwereld belichtte. Want objectiviteit is niet alleen mogelijk door kritiek, maar ook door erkenning te geven waar dat terecht is. Maar in plaats van een bedankje op dit constructieve artikel te ontvangen, begon er een lange periode van stilte. Ook op de interviewvragen die ik had gestuurd, kwam geen reactie.
De reden voor deze afstand was noch gekwetstheid, noch arrogantie… Gaandeweg begreep ik dat de twijfels die waren ontstaan door het eerste contact, niet volledig waren verdwenen. Op dat punt begonnen dankzij de inzet van gezamenlijke vrienden de verhoudingen te ontdooien. In een sfeer van gezond verstand en wederzijds begrip kwamen we samen. Deze ontmoeting, die persoonlijk plaatsvond, werd een constructieve samenkomst waarin vooroordelen plaatsmaakten voor open communicatie.
Tijdens ons gesprek voelde ik opnieuw dat er sterke signalen zijn dat Titus Kramer deze belangrijke taak met ernst, verantwoordelijkheid en een zich met de tijd ontwikkelende volwassenheid kan vervullen. Ik zag in hem de wilskracht en de capaciteiten om deze missie naar behoren te dragen.
Aan het einde van de ontmoeting maakten we samen een herinneringsfoto. Ik overhandigde hem opnieuw mijn interviewvragen, dit keer in een warmere sfeer. De heer Kramer gaf dit keer oprecht, open en verhelderende antwoorden.
INTERVIEW
Nu is het tijd voor de antwoorden op de vragen die ik stelde aan de Honoraire Consul Titus Kramer.
Hier zijn de vragen en antwoorden:
Karaçay: Meneer Kramer, we hadden een prettige eerste kennismaking, gevolgd door minder prettige correspondentie. Toch weet ik dat u, net als ik, een persoon bent die zich inzet voor het welzijn van de samenleving. Daarom geef ik u eerst geen vraag, maar de gelegenheid om onze eerdere interacties vanuit uw perspectief te evalueren.
Kramer: “Het is voor mij altijd belangrijk om eerst personen beter te leren kennen en te begrijpen alvorens ik op situaties in kan en wil gaan, daarom heb ik op een aantal berichten niet kunnen reageren en heb ik de rust proberen te bewaren uit respect voor alle personen die het aan gaat. Bij de start van het honorair consulaat kwam er uit de gemeenschap veel over ons heen, dit bevestigde dat er een grote behoefte is aan het instituut Honorair Consul-Generaal, we hebben getracht ons direct professioneel in te zetten om onze doelen te kunnen bereiken, hierbij heb ik hulp gekregen van Mehmet Keskin en Seyit Seme.”
Karaçay: Het feit dat uw consulaat zich in hetzelfde gebouw bevindt als uw privébedrijf, wordt door sommige kringen bekritiseerd. Men suggereert dat dit kan leiden tot verwarring tussen zakelijke en diplomatieke belangen. Hoe bewaakt u hierin de balans?
Kramer: “Een Honorair Consulaat is geen overheids Consulaat, als Honorair Consul vertegenwoordig je een land vanuit je eigen werkterrein, veel Honorair Consuls zijn gevestigd in hun eigen werkomgeving om zodoende gebruik te kunnen maken van de interne logistiek bij activiteiten van het consulaat, een Honorair Consul wordt niet betaald; het kost geld! Vanuit mijn perspectief stop ik liever geld in de doelen die we willen bereiken voor de gemeenschap dan het huren van een andere locatie.”
Karaçay: Er zijn reacties gekomen van Turkse vrouwenorganisaties in Nederland op de organisatie die u binnen het consulaat hebt opgericht om de rechten van Turkse vrouwen te beschermen. Zou u hier geen wijziging in kunnen aanbrengen?
Bijvoorbeeld: Zou het niet verstandiger zijn om in plaats van zo’n interne structuur, bestaande vrouwenorganisaties actief te ondersteunen?
Wat is uw visie hierover?
Kramer: “Het Honorair Consulaat coördineert projecten, zet in principe zelfs niets op, we zijn in dit geval het aanspreekpunt voor vrouwenorganisaties die onze hulp kunnen gebruiken, aangezien vrouwen organisaties beter aangestuurd kunnen worden door vrouwen heeft Özlem Kaymaz zich beschikbaar gesteld om namens het consulaat dit te coördineren, zij kan samen met de andere vrouwenbewegingen uitvoering geven aan de programma’s het consulaat kan gebruikt worden als centrale meeting point.”
Karaçay: Ik denk dat uw uitleg hierover door de meeste mensen positief zal worden ontvangen. Als Turkse vrouwenorganisaties zich tot u wenden, wat voor soort ondersteuningsprojecten kunnen er dan worden ontwikkeld?
Kramer: “Er zijn inmiddels vrouwen organisaties benaderd en dat blijven we vanuit het consulaat ook doen, wij hopen door onze ondersteuning dat vrouwenbewegingen beter gepast hun doelen gaan bereiken.”
Karaçay: Hoe ontwikkelt zich uw relatie met de verenigingen van Turkse ondernemers in Nederland? Streeft u naar samenwerking onder het dak van het consulaat, of volgt u een andere koers?
Kramer: “We werken samen met de Turkse ondernemingsverenigingen en brengen bezoek aan hun leden, we brengen ze in contact met o.a. stichting 155 (voor bedrijven in problemen) en met IMK (Instituut Midden- en Kleinbedrijf), alles is er op gericht om de Turkse ondernemers verder te helpen en voor Nederlandse ondernemers adviseren wij hoe zaken te doen in Turkije daarin werken we nauw samen met oa. Ethem Tokgözlu welke namens de Turkse overheid adviezen en opvolging geeft.”
Karaçay: Heeft u specifieke doelen met betrekking tot de jonge generatie Turken die opgroeit in Nederland? Denkt u aan projecten om bruggen te slaan of hun band met Turkije te versterken?
Kramer: “Voor de jonge generatie werken we o.a. samen met NL/TR Business netwerk, een netwerk waar men lid van kan worden en waar twee maandelijkse bijeenkomsten geregeld worden waarin thema’s werken, Turkije etc aan de orde komen, daarnaast werken we aan school/universiteits programma’s waarbij we streven naar (zomer) uitwisselingsprogramma’s.”
Karaçay: Denkt u dat de prioriteit van het ereconsulaat ligt bij diplomatieke vertegenwoordiging of eerder bij sociaal-culturele samenwerking?
Kramer: “Ik denk niet dat ik als “diplomaat” mijn werk kan en moet doen, ik ben een verbinder ondernemer en zie mijn taak meer binnen een zakelijke sociaal-culturele samenwerking, een mooie toevoeging aan de diplomatieke wereld.”
Karaçay: De Turkse gemeenschap is zeer divers. Niet alleen ondernemers, maar ook mensen uit de kunst- en cultuurwereld en migranten met uiteenlopende problemen maken er deel van uit. Hoe gaat het consulaat om met deze diversiteit?
Kramer: “Het Consulaat heeft vanuit zijn functie 4 onderdelen gedefinieerd.
*Zakelijke verbindingen in Nederland en Turkije
*Kunst en Cultuur
*Uitwisseling studenten Nederland-Turkije
*Vrouwen Empowerment (samenwerking Turkse vrouwenbewegingen)
Karaçay: Hoe denkt u de relatie met de media vorm te geven? Gaat u regelmatig informatie met de gemeenschap delen?
Kramer: “Wij vinden een vrije vorm van media zeer belangrijk en werken graag samen, voor het Honorair Consulaat is het van belang dat de Turkse gemeenschap erbij geholpen wordt, het consulaat heeft behoefte aan ondersteuning en positieve berichtgeving, verdeeldheid in de gemeenschap maakt het behalen van doelen lastiger.
Het Honorair Consulaat zelf doet ook aan actieve berichtgeving op haar social media en website, we vinden het belangrijk om (online) te laten zien waar we voor staan.”
Karaçay: Heeft u plannen om bij consulaire activiteiten steun te krijgen van vrijwilligers uit de gemeenschap? Overweegt u commissies of adviesraden op te richten?
Kramer: “Aangezien een Honorair Consul-Generaal een ere consulaat is en geen vast beroep, is hulp vanuit de gemeenschap altijd gewenst, het ligt niet in de plan om commissies of adviesraden op te richten, om ons werk beter te kunnen doen vragen we op een aantal punten al advies aan de verschillende instanties en bedrijven.
Karaçay: Uw successen in de zakenwereld zijn algemeen bekend in Nederland. Heeft u ook plannen om succesvol te zijn op diplomatiek vlak?
Kramer: “Zoals al eerder geschreven ben ik geen diplomaat, dat betekent niet dat ik geen diplomatie toepas in mijn werkzaamheden, in veel gevallen zie je dat een Honorair Consul zich beperkt tot een aantal activiteiten per jaar, als ondernemer wil ik een aktief consulaat zijn die de juiste verbindingen kan leggen en de gemeenschap kan helpen met verbinding tussen Turkse en Nederlandse instituten, overheid en ondernemingen, uit ervaring blijkt dat er veel te doen is en dat we met elkaar tot betere resultaten kunnen komen en ook ik ben me ervan bewust dat ik het niet voor iedereen goed kan doen, maar de intentie om een goede Honorair Consul te zijn blijft.”
Karaçay: Zijn er toekomstige projecten die ik niet heb genoemd, maar die u graag met ons wilt delen?
Kramer: “We zijn op dit moment druk bezig met de eerste Turks/Nederlandse haringparty, een bijeenkomst waar Turkse ondernemers en Nederlandse ondernemers elkaar treffen, verder staat op de agenda uitwisseling van studenten, met daarbij gekoppeld meer aandacht voor de Turkse taal, we zijn aan het kijken hoe we de Turkse taal meer onder de aandacht kunnen brengen, ons vrouwen programma waarin centraal aandacht gevraagd wordt voor vrouwen empowerment&integratie, aandacht voor de Turkse kunst en cultuur, ik ben net terug om aandacht te vragen voor een prachtige tentoonstelling in Istanbul van mevrouw Semiramis Öner – een kunstenares uit Utrecht, we steunen een project van stichting House of All van Emin Batman.”
Karaçay: Heel hartelijk dank. Zijn er nog andere onderwerpen of projecten die u met mijn lezers en onze burgers wilt delen?
Kramer: “Via onze site – www.hcgturkije.nl – kunnen lezers online meekijken welke activiteiten we doen en waar we aandacht voor vragen.”
Karaçay: Wat zou u tot slot aan mijn lezers willen zeggen?
Kramer: “Door zoveel mogelijk samen te werken komen we als gemeenschap verder, in een tijd van polarisatie hebben we elkaar harder nodig dan ooit, ik hoop dat ik daar vanuit het Honorair Consulaat mijn steentje aan kan bijdragen.”
Karaçay: Hartelijk dank.
Kramer: “Ik wil u hartelijke bedanken voor het plezierige gesprek, onze start ging wat stroef maar zowel u als ik hebben het belang ingezien van een goede verstandhouding ik ben u dan ook dankbaar dat we elkaar beter hebben leren kennen!”
Titus Kramer is als aannemer verantwoordelijk voor alle bloemendecoraties in het Vaticaan. De overleden paus, die zeer tevreden was over het zorgvuldige en esthetische werk van Kramer, wilde hem tijdens een bezoek persoonlijk bedanken en nodigde hem uit voor een ontmoeting. Tijdens deze betekenisvolle bijeenkomst schudden de twee elkaar hartelijk de hand.
**********************************
TÜRKİYE’NİN HOLLANDA UTRECHT BÖLGESİ FAHRİ KONSOLOSU TİTUS KRAMER
(Haberin Hollandacası Türkçeden sonra Nederlandse versie van het bericht is onderaan)
Hollanda’da çok ünlü olan Titus Kramer ile ilk tanışmamız bir resepsiyonda gerçekleşmişti.
Türkiye’nin Utrecht (Amersfoort) Fahri Konsolosu olmak için başvuru yaptığını biliyordum.
Resepsiyondaki konuşmamızda, başvurusuna hâlâ cevap verilmediğini belirtirken, bunun nasıl çabuklaştırılabileceğini de sormuştu. Ben de kendisine, ‘Araştıracağım ve size döneceğim’ demiştim.
Bir süre sonra, 1 Ağustos 2024’te Ankara’dan olumlu cevap alan Kramer, Türkiye’de geçirdiği bir trafik kazasında ölümden döndü ve işe başlama ve açılışı 4 Ekim 2024’te yapabildi.
Titus Kramer’in Woudenberg’deki açılış törenindeki hoş olmayan görüntüler ve eleman seçimi konusunda ağır eleştirilerde bulunmuştum. Kravat takmayan kendisi ve üç elemanının yanı sıra elemanlarının yetersiz ve liyakatsız olduğunu vurgulamıştım. Bu eleştiriler üzerine Kramer ile yazıştık ve sonrasında yüz yüze görüştük. Karşılıklı hoşgörü ve medeni davranış göstererek barışmış olduk.
İşte şimdi, çok güzel ve önemli meziyetlere sahip olduğunu, araştırarak öğrendiğim Titus Kramer’in yaptıklarını ve yapacaklarını anlatmaya çalışacağım.
Ama önce, kendi anlatımıyla Titus Kramer:
“Çeşitli sektörlerde hissedar, girişimci ve danışma kurulu üyesi olarak aktif bir şekilde çalıştım ve çalışıyorum. Bu sektörler arasında telekomünikasyon (Baron), leasing sektörü (ProfiLease), IT (Hands Group/OSA Software) yer almaktadır. Kendi iş deneyimlerimden yola çıkarak, devamsızlık ve iş sağlığı hizmetleri konusunda hisse sahibi ve Galliata Grubu BV’nin yönetim kurulu başkanı olma motivasyonum oluştu. “İş sağlığı dünyasından başlayarak, önleme, hastalık devamsızlığı ve yeniden entegrasyon alanlarında daha iyi hizmet sunmak büyük bir meydan okuma oldu.
Galliata’da (Capability) yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığım dönemde, küçük işletmelerin (KOBİ’ler) devamsızlığın etkileri, bununla nasıl başa çıkılacağı ve hem işveren hem de çalışan için devamsızlığı nasıl iyi bir şekilde sonlandıracağı konusunda hiçbir fikirlerinin olmadığını fark ettim. Pratikte, KOBİ’lerin devamsızlığın etkileri, finansal sorunlar, iş yükü ve şirket içindeki atmosferin değişmesi nedeniyle batmakta olduğunu gördüm.
Bu nedenle www.Preventh.nl sigorta şirketini kurdum (KOBİ’ler için eksiksiz devamsızlık bakım sigortası). Bu sigorta, devamsızlığın önlenmesine ekstra dikkat eder, hem işveren hem de çalışan için devamsızlık (iş sağlığı) konusunda aktif yardım sağlar ve yeniden entegrasyon sırasında süreçleri hızlandırmak ve iyileştirmek için Preventh araçları sunar. Tüm bunlar tek bir fiyat altında sunulmaktadır.
Yaklaşımımızla, işvereni ve çalışanı aktif hale getirerek daha düşük primler ve daha az devamsızlık sağlıyoruz”
Türkiye’nin Fahri Konsolosluğu, Titus Kramer’in, Woudenberg’teki şatosunda yer alıyor.
Kramer, kendisini çok kısa anlatmış.
İşte, şimdi benim araştırarak yazdığım Titus Kramer.
Yazımın sonunda yazmam gereken yorumu önceden yazıyorum. Diğer bilgiler daha sonra:
Titus Kramer’in Türkiye’nin Utrecht (Amersfoort) Fahri Konsolosluğu görevini yerine getirirken, Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermeden çalışabileceği konusunda birkaç önemli faktörü değerlendirmem gerekiyor.
Titus Kramer’in iş dünyasında geniş bir deneyime sahip olduğu, özellikle iş sağlığı, güvenliği ve turizm sektörlerinde başarılı projeler yürüttüğü bilinmektedir. Corendon Tourism Group gibi büyük bir kuruluşun parçası olarak Türkiye’de yatırımları ve faaliyetleri bulunmaktadır. Bu deneyimler, Kramer’in diplomatik görevlerini yerine getirirken profesyonel bir yaklaşım sergileyebileceğini göstermektedir.
Kramer’in Türkiye ile olan güçlü ticari bağları, onu bu görev için daha uygun hale getirmektedir. Türkiye’de yatırımları bulunan bir iş adamı olarak, ülkenin ekonomik ve kültürel çıkarlarını koruma ve geliştirme konusunda motive olduğu söylenebilir. Bu durum, Türkiye’ye zarar vermeden konsolosluk görevini yerine getirme olasılığını artırmaktadır.
Fahri konsolosların rolü genellikle ekonomik, ticari, kültürel ve bilimsel ilişkileri geliştirmek üzerine odaklanır. Kramer’in mevcut ticari ağları ve Türkiye ile olan bağlantıları, bu tür görevleri etkin bir şekilde yerine getirmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, fahri konsolosluk görevleri genellikle diplomatik olmayan, destekleyici roller içerir, bu da Kramer’in uzmanlık alanlarına uygun düşmektedir.
Titus Kramer, az sonra açıklık kazandıracağım, Corendon Foundation Başkanlığı ve diğer sosyal sorumluluk projeleriyle tanınmaktadır. Bu tür projeler, onun toplumda ve iş dünyasında güvenilir ve saygın bir figür olduğunu göstermektedir. Bu güven ve itibar, diplomatik ilişkilerde olumlu bir etki yaratabilir.
Her ne kadar Kramer’in iş dünyasında başarılı ve güvenilir olduğu bilinse de, diplomatik görevlerin doğası gereği bazı zorluklar ve çıkar çatışmaları yaşanabilir. Ancak, Kramer’in mevcut tecrübesi ve Türkiye ile olan ilişkileri göz önüne alındığında, bu tür zorlukları aşma konusunda yetkin olabileceğini söylenebilirim.
Titus Kramer’in, Türkiye’nin Utrecht (Amersfoort) Fahri Konsolosluğu görevini, Türkiye’ye zarar vermeden başarılı bir şekilde yerine getirebileceği konusunda iyimserlik taşıyorum. Onun geniş iş deneyimi, Türkiye ile olan ticari bağları ve sosyal sorumluluk projelerindeki aktif rolü, bu görevi etkin bir şekilde sürdürebileceğine dair güçlü göstergelerdir. Ancak, her diplomatın karşılaşabileceği potansiyel zorlukları göz önünde bulundurmak da önemlidir.
Şimdi gelelim, Titus Kramer’in diğer meziyetlerine:
Titus Kramer, Hollanda’nın iş dünyasında tanınmış bir girişimci ve Türkiye’nin Utrecht (Amersfoort) Fahri Konsolosu olarak görev yaparken, kendisinin doğum tarihi ve aile geçmişi hakkında spesifik bilgilere ulaşmak zor olsa da, Kramer’in iş dünyasındaki başarıları ve diplomatik görevleri onun ailesinden aldığı değerler ve eğitimle şekillendiğini göstermektedir.
Kramer, genç yaşlardan itibaren iş dünyasına ilgi duymuş ve bu alanda kendini geliştirmek için çeşitli eğitimler almıştır. İş sağlığı ve güvenliği alanında uzmanlaşarak kariyerine başlayan Kramer, bu alandaki girişimcilik faaliyetleriyle dikkat çekmiştir. Arbo-ondernemer (iş sağlığı ve güvenliği girişimcisi) olarak birçok projede yer almış ve iş sağlığı alanında önemli katkılarda bulunmuştur.
Kramer’in kariyerindeki önemli dönüm noktalarından biri, Corendon Foundation’ın başına geçmesi olmuştur. Corendon Foundation, sosyal sorumluluk projeleri ve kültürel etkinlikler ile bilinen bir vakıftır. Kramer, bu vakıf aracılığıyla çeşitli sosyal ve çevresel projelere destek vermektedir. Ayrıca, Corendon Tourism Group’un bir parçası olarak Türkiye’de ve diğer ülkelerde turizm sektöründe de aktif rol almaktadır. Corendon Hotels & Resorts kapsamında Türkiye’de Grand Park Lara ve Corendon Playa Kemer gibi otelleri işletmektedir.
Titus Kramer, konsolosluk görevinde ekonomik, ticari, kültürel ve bilimsel ilişkileri teşvik ederek, Türkiye’nin çıkarlarını koruyacaktır. Kendisinin Türkiye ile olan güçlü ticari bağları ve Hollanda’daki iş dünyasındaki deneyimi, bu rolü etkin bir şekilde yerine getirmesine olanak tanımaktadır.
Kramer, iş dünyasındaki başarılarının yanı sıra, sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemle de tanınmaktadır. Corendon Foundation aracılığıyla yürüttüğü projeler, onun topluma ve çevreye olan duyarlılığını göstermektedir. İş dünyasındaki profesyonel yaklaşımı ve sosyal sorumluluk konusundaki duyarlılığı, onun geniş bir çevrede saygınlık kazanmasını sağlayacaktır.
Titus Kramer, Türkiye’de yatırım yapan ve Corendon Foundation’ın başında olan bir iş adamı olarak, özellikle turizm sektöründe aktif bir yer almakta ve Türkiye’de birkaç otel işletmektedir. Corendon Hotels & Resorts’un bir parçası olarak faaliyet gösteren otelleri arasında, Antalya’daki Grand Park Lara ve Corendon Playa Kemer bulunmaktadır. Bu oteller, genellikle lüks hizmetler sunmakta ve aile dostu konseptlere sahip olmalarıyla bilinmektedir.
Corendon Foundation, sosyal sorumluluk projeleriyle de öne çıkmaktadır. Bu vakıf, çeşitli sosyal ve çevresel projelere destek vermekte ve toplum üzerinde pozitif bir etki yaratmayı amaçlamaktadır.
Corendon Vakfı, Kraliyet Konservatuarı’nın en iyi yeteneklerini destekliyor
Kraliyet Konservatuarı, Corendon Vakfı’nın yeni ortağı olmasından mutluluk duyuyor. Corendon Vakfı, doğal afetler veya savaşlar gibi son derece zor koşullarla karşı karşıya kalan yetenekleri destekliyor. Corendon Vakfı’nın desteğiyle eğitimlerine devam edebiliyorlar.
Corendon Vakfı Başkanı Titus Kramer, bu konuda şunları söylüyor: : “Corendon Vakfı olarak en zor koşullarda bile eğitimin ve yaratıcılığın gücüne inanıyoruz. Birlikte, yeteneklere, karşılaştıkları zorluklar ne olursa olsun müzik ve dansa olan tutkularını geliştirmeye devam edebilecekleri ve hayallerinin peşinden koşabilecekleri bir platform sağlamaya çalışıyoruz.’
Dünyanın her yerinden öğrenciler Lahey Kraliyet Konservatuarı’nda bir araya geliyor. En üst düzeyde müzik çalmak veya dans etmek için eğitilirler. Kraliyet Konservatuarı’nın birçok mezunu şu anda dünyanın en iyi müzisyenleri ve dansçıları arasında yer alıyor. “
Corendon Vakfı Hakkında
2011 yılında Atilay Uslu tarafından kurulan Corendon Vakfı, yerel projeleri destekleyerek tatil destinasyonlarını iyileştirmeye ve daha sürdürülebilir hale getirmeye kendini adamış bağımsız bir vakıftır. Vakıf, otel ortakları, STK’lar ve yerel yönetimlerle birlikte çalışmaktadır. Destek, Corendon çalışanlarının mali katkıları ve zaman ve uzmanlık taahhüdünden oluşur. Vakıf, sürdürülebilir girişimlere yatırım yaparak hem yerel sakinler hem de Corendon müşterileri için yaşanabilir destinasyonlara katkıda bulunuyor.
Titus Kramer, iş dünyasında elde ettiği başarılar ve Türkiye’nin Utrecht (Amersfoort) Fahri Konsolosu olarak üstlendiği görevle, her iki ülke arasında önemli bir köprü görevi yapacaktır.
Onun kariyerindeki başarıları ve sosyal sorumluluk projelerine olan bağlılığı, hem Hollanda’da hem de Türkiye’de olumlu bir etki yaratacaktır. Kramer’in profesyonel ve kişisel değerleri, onun bu görevde Türkiye’ye zarar vermeden, aksine fayda sağlayarak çalışabileceğini göstermektedir.
PAPA’YI ZİYARET
Titus Kramer, Hollanda’da ve uluslararası alanda çeşitli etkinliklere ve yardım projelerine de katılmaktadır. Örneğin, Vatikan’daki Aziz Petrus Meydanı’nın, her yıl Hollanda çiçekleriyle süslenmesi etkinliğine katkıda bulunan önemli kişilerden biridir. Bu tür etkinliklere yaptığı katkılar, kültürel ve dini etkinliklere verdiği önemi göstermektedir.
Ayrıca, Titus Kramer’in Hollanda’da ve uluslararası düzeyde tanınmış çeşitli ödüller aldığı ve saygın bir konuma sahip olduğu bilinmektedir. Onun bu tür etkinliklere katılımı ve desteği, sosyal sorumluluk ve hayırseverlik konusundaki bağlılığını da ortaya koymaktadır.
Titus Kramer, içinde bulunduğumuz yılın 05 Nisan günü, Çiftçi Partisi Lideri Caroline van der Plas, zamanın Dışişleri Bakanı Hugo de Jonge ve birkaç siyasi kişilikle birlikte, Paskalya vesilesiyle, Hollanda çiçekçilik sektörü tarafından her yıl düzenlenen etkinliğe katılmak üzere Roma’ya gitmişti. Papa Franciscus ile görüşenler arasında bulunan Karmer, bu etkinlikte Arbo (iş sağlığı ve güvenliği) girişimcisi olarak tanımlanmıştı. Kramer’in, bu rolüyle hem Hollanda’da iş dünyasında hem de Türkiye Fahri Konsolosu olarak diplomatik ilişkilerde önemli bir konuma sahip olduğu anlaşılıyor.
Titus Kramer için söyleyebileceğim son sözlerim şu olur:
Çok yönlü ve çok başarılı ve de deneyimli bir iş adamı.
İş dünyasının tüm kurallarını biliyor ve uyguluyor.
FAHRİ KONSOLOS VE KONSOLOSLUK NE YAPAR?
Fahri Konsoloslar ve konsolosluk, kendilerine verilen bu ulvi görevi şöyle yaparlar:Bir Fahri Konsolos, görevini gönüllü olarak ve genellikle tam zamanlı bir iş olarak yapmayan bir diplomattır. Genellikle bulunduğu ülkenin vatandaşı olan veya o ülkeyle güçlü bağları olan kişiler arasından seçilir. Fahri Konsolosların görev ve sorumluluklarını ve bu görevin önemini şu şekilde yorumlayabiliriz:
Fahri Konsoloslar, kendi ülkelerini bulundukları ülkede temsil ederler. Kültürel, ticari ve diplomatik etkinliklerde yer alarak ülkelerini tanıtırlar.
İki ülke arasındaki dostane ilişkileri güçlendirmeye çalışırlar. Ticaret ve yatırım fırsatlarını teşvik ederler. İş insanlarını, yatırımcıları ve ticari heyetleri destekleyerek iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sağlarlar. Kendi ülke vatandaşlarına yardım ve destek sağlarlar. Bu, pasaport yenileme, vize işlemleri, hukuki danışmanlık gibi hizmetleri kapsayabilir.
Kendi vatandaşlarının haklarını ve çıkarlarını korumaya çalışırlar.
Kültürel etkinlikler düzenleyerek ülkeler arasındaki kültürel bağı güçlendirirler.
Eğitim programları, burslar ve öğrenci değişim programları ile iki ülke arasındaki eğitim işbirliğini desteklerler.
Fahri Konsoloslar, diplomatik ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olurlar. Resmi diplomatik misyonların olmadığı veya sınırlı olduğu yerlerde önemli bir rol oynarlar.
Doğal afetler, siyasi krizler veya diğer acil durumlarda kendi ülke vatandaşlarına ve bulundukları ülkeye destek sağlarlar.
İki ülke arasında kültürel ve ekonomik bir köprü görevi görürler. Bu, hem ülkeler arası anlayışı artırır hem de ekonomik kazançlar sağlar.
Bazı durumlarda, bir ülkenin başka bir ülkede resmi büyükelçiliği veya konsolosluğu bulunmayabilir. Fahri Konsoloslar bu boşluğu doldurarak temel konsolosluk hizmetlerini sağlarlar.
Fahri Konsoloslar, diplomatik ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde, kültürel anlayışın artmasında ve kendi vatandaşlarının ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir rol oynarlar. Bu gönüllü pozisyon, ülkeler arası ilişkilerin daha güçlü ve verimli olmasına katkı sağlar.
Hem ticari ilişkiler konusunda hem de konsolosluk işlemlerini yerine getirme noktasında çok önemli olan Fahri konsolosluk, ülkeler arası olan önemli işlemlerinin yapılması konusunda görevi bulunan bir kurumdur.
Ülkeler, Başkonsolosluk açamadığı dünya şehirlerinde, saygın olan gönüllüler bularak, bu görevi bahşederler.
****************************
TITUS KRAMER, HONORAIR CONSUL
VAN TURKIJE IN NEDERLAND
Mijn eerste ontmoeting met de beroemde Titus Kramer in Nederland vond plaats tijdens een receptie. Ik wist dat hij had gesolliciteerd voor de functie van Honorair Consul van Turkije in Utrecht (Amersfoort). Tijdens ons gesprek op de receptie vertelde hij dat hij nog steeds geen antwoord had ontvangen op zijn sollicitatie en vroeg hoe dit proces kon worden versneld. Ik beloofde hem dat ik het zou onderzoeken en hem zou informeren.
Na een tijdje kreeg Kramer op 1 augustus 2024 een positief antwoord uit Ankara. Kort daarna overleefde hij ternauwernood een verkeersongeluk in Turkije en kon hij op 4 oktober 2024 beginnen met zijn nieuwe functie en de openingsceremonie houden.
Tijdens de openingsceremonie in Woudenberg heb ik stevige kritiek geuit op de selectie van zijn medewerkers en de presentatie. Naast het feit dat hij en zijn drie medewerkers geen stropdas droegen, benadrukte ik ook dat zijn team incompetent en niet gekwalificeerd was. Na deze kritiek wisselden Kramer en ik schriftelijke correspondentie en ontmoetten we elkaar vervolgens persoonlijk. We bereikten een vreedzame oplossing door wederzijds begrip en beleefd gedrag te tonen.
Nu wil ik graag vertellen over de indrukwekkende kwaliteiten en de toekomstige plannen van Titus Kramer, die ik na grondig onderzoek heb leren kennen.
Maar eerst, in zijn eigen woorden, Titus Kramer: “Ik ben actief geweest als aandeelhouder, ondernemer en lid van verschillende adviesraden in verschillende sectoren, waaronder telecommunicatie (Baron), leasing (ProfiLease), en IT (Hands Group/OSA Software). Vanuit mijn eigen werkervaringen raakte ik gemotiveerd om aandeelhouder en voorzitter van de raad van bestuur van Galliata Groep BV te worden op het gebied van verzuim- en arbodiensten. De uitdaging was om betere diensten te bieden op het gebied van preventie, ziekteverzuim en re-integratie. Tijdens mijn periode als voorzitter van de raad van bestuur bij Galliata (Capability), realiseerde ik me dat kleine en middelgrote ondernemingen (MKB’s) geen idee hadden hoe ze met de gevolgen van verzuim om moesten gaan. In de praktijk zag ik dat MKB’s failliet gingen door de financiële problemen, de werkdruk en de veranderde sfeer binnen het bedrijf als gevolg van verzuim. Daarom richtte ik www.Preventh.nl op, een verzekeringsmaatschappij die zich richt op volledige verzuimzorg voor MKB’s. Deze verzekering besteedt extra aandacht aan preventie, biedt actieve hulp bij verzuim (arbo) voor zowel werkgever als werknemer, en versnelt en verbetert de re-integratieprocessen met de tools van Preventh. Dit alles wordt aangeboden tegen een vaste prijs. Met onze aanpak zorgen we voor lagere premies en minder verzuim door zowel werkgever als werknemer actief te betrekken.”
Het Honoraire Consulaat van Turkije is gevestigd
in het kasteel van Titus Kramer in Woudenberg.
Kramer houdt zijn verhaal kort. Nu mijn bevindingen over Titus Kramer:
Aan het einde van mijn artikel zal ik mijn conclusie geven. Hier zijn enkele overwegingen waarom Titus Kramer geschikt is voor de functie van Honorair Consul van Turkije in Utrecht (Amersfoort), zonder schade aan de belangen van Turkije te veroorzaken.
Titus Kramer heeft uitgebreide ervaring in het bedrijfsleven en heeft succesvolle projecten geleid op het gebied van arbeidsgezondheid, veiligheid en toerisme. Hij heeft investeringen en activiteiten in Turkije als onderdeel van een grote organisatie zoals de Corendon Tourism Group en Acibadem medical centre nederland. Deze ervaringen tonen aan dat Kramer een professionele aanpak kan hanteren in zijn diplomatieke taken.
Kramer’s sterke zakelijke banden met Turkije maken hem geschikt voor deze rol. Als zakenman met investeringen in Turkije kan hij gemotiveerd zijn om de economische en culturele belangen van het land te beschermen en te bevorderen. Dit verhoogt de kans dat hij de consulaire taken zonder schade aan Turkije zal uitvoeren.
De rol van honorair consuls is meestal gericht op het bevorderen van economische, commerciële, culturele en wetenschappelijke relaties. Kramer’s bestaande zakelijke netwerken en connecties met Turkije kunnen hem helpen deze taken effectief uit te voeren. Bovendien zijn de taken van honorair consuls meestal ondersteunend en niet-diplomatiek van aard, wat goed aansluit bij Kramer’s expertise.
Titus Kramer is ook bekend om zijn rol als voorzitter van de Corendon Foundation en zijn betrokkenheid bij andere maatschappelijke projecten zoals stichting beter lopen. Deze projecten tonen aan dat hij een betrouwbare en gerespecteerde figuur is in de samenleving en het bedrijfsleven. Dit vertrouwen en respect kunnen een positieve invloed hebben op diplomatieke relaties.
Hoewel Kramer bekend staat om zijn succes en betrouwbaarheid in het bedrijfsleven, kunnen er door de aard van diplomatieke taken uitdagingen en belangenconflicten ontstaan. Gezien Kramer’s ervaring en zijn banden met Turkije, ben ik echter van mening dat hij in staat zou moeten zijn deze uitdagingen te overwinnen.
Ik ben optimistisch dat Titus Kramer de functie van Honorair Consul van Turkije in Utrecht (Amersfoort) succesvol kan vervullen zonder schade aan Turkije te veroorzaken. Zijn uitgebreide zakelijke ervaring, zakelijke banden met Turkije en zijn actieve rol in maatschappelijke projecten zijn sterke indicatoren dat hij deze rol effectief kan vervullen. Het is echter ook belangrijk om de potentiële uitdagingen te erkennen die elke diplomaat kan tegenkomen.
Laten we nu kijken naar de andere kwaliteiten van Titus Kramer: Titus Kramer is een bekende ondernemer in het Nederlandse bedrijfsleven en vervult zijn rol als Honorair Consul van Turkije in Utrecht (Amersfoort). Hoewel specifieke informatie over zijn geboortedatum en familieachtergrond moeilijk te achterhalen is, tonen Kramer’s successen in het bedrijfsleven en zijn diplomatieke taken aan dat hij is gevormd door de waarden en opleiding die hij van zijn familie heeft meegekregen.
Kramer heeft van jongs af aan interesse getoond in het bedrijfsleven en heeft verschillende opleidingen gevolgd om zichzelf in dit vakgebied te ontwikkelen. Hij begon zijn carrière als ondernemer in IT en daarna met een specialisatie in arbeidsgezondheid en veiligheid, en trok de aandacht met zijn ondernemingsactiviteiten in deze sector. Als arbo-ondernemer heeft hij deelgenomen aan veel projecten en belangrijke bijdragen geleverd op het gebied van arbeidsgezondheid.
Ook een belangrijk keerpunt in Kramer’s carrière was zijn aanstelling als voorzitter van de Corendon Foundation. De Corendon Foundation staat bekend om haar maatschappelijke projecten en culturele evenementen. Kramer ondersteunt via deze stichting verschillende sociale en milieuprojecten. Bovendien speelt hij een actieve rol in de toerismesector in Turkije en andere landen als onderdeel van de Corendon Tourism Group. Onder Corendon Hotels & Resorts behoren hotels zoals Grand Park Lara en Corendon Playa Kemer in Turkije.
Titus Kramer zal als consul economische, commerciële, culturele en wetenschappelijke relaties bevorderen en de belangen van Turkije beschermen. Zijn sterke zakelijke banden met Turkije en zijn ervaring in het Nederlandse bedrijfsleven stellen hem in staat deze rol effectief te vervullen.
Naast zijn zakelijke successen staat Kramer ook bekend om zijn inzet voor maatschappelijke projecten. De projecten die hij via de Corendon Foundation leidt, tonen zijn betrokkenheid bij de samenleving en het milieu. Zijn professionele benadering in het bedrijfsleven en zijn aandacht voor maatschappelijke verantwoordelijkheid zullen hem helpen een gerespecteerde figuur te blijven in een brede kring.
Als zakenman die investeert in Turkije is Kramer actief in projectontwikkeling en toerisme, met een grote liefde voor de prachtige havenplaats Gocek.
De Corendon Foundation onderscheidt zich ook door haar maatschappelijke projecten. Deze stichting ondersteunt verschillende sociale en milieuprojecten en streeft ernaar een positieve impact op de samenleving te hebben.
Corendon Foundation ondersteunt de beste talenten van het Koninklijk Conservatorium Het Koninklijk Conservatorium is verheugd om de Corendon Foundation als nieuwe partner te verwelkomen. De Corendon Foundation ondersteunt talenten die worden geconfronteerd met zeer moeilijke omstandigheden, zoals natuurrampen of oorlogen. Dankzij de steun van de Corendon Foundation kunnen ze hun opleiding voortzetten.
Titus Kramer, voorzitter van de Corendon Foundation, zegt hierover: “Als Corendon Foundation geloven we in de kracht van onderwijs en creativiteit, zelfs onder de moeilijkste omstandigheden. Samen proberen we een platform te bieden waar talenten, ongeacht de uitdagingen waarmee ze worden geconfronteerd, hun passie voor muziek en dans kunnen blijven ontwikkelen en hun dromen kunnen najagen.”
Studenten van over de hele wereld komen samen aan het Koninklijk Conservatorium in Den Haag. Ze worden opgeleid om op het hoogste niveau muziek te spelen of te dansen. Veel afgestudeerden van het Koninklijk Conservatorium behoren nu tot de beste musici en dansers ter wereld.
Over de Corendon Foundation De Corendon Foundation, opgericht in 2011 door Atilay Uslu, is een onafhankelijke stichting die zich inzet voor het verbeteren en duurzamer maken van vakantiebestemmingen door lokale projecten te ondersteunen. De stichting werkt samen met hotelpartners, NGO’s en lokale overheden. De steun bestaat uit financiële bijdragen van Corendon-medewerkers en toezeggingen van tijd en expertise. Door te investeren in duurzame initiatieven draagt de stichting bij aan leefbare bestemmingen voor zowel lokale bewoners als Corendon-klanten.
Met zijn successen in het bedrijfsleven en zijn rol als Honorair Consul van Turkije in Utrecht (Amersfoort) zal Titus Kramer een belangrijke brug vormen tussen de twee landen. Zijn professionele en persoonlijke waarden tonen aan dat hij deze rol kan vervullen zonder schade aan Turkije te veroorzaken, en zelfs ten goede kan komen aan beide landen.
BEZOEK AAN PAUS
Titus Kramer neemt ook deel aan verschillende evenementen en hulpprojecten in Nederland en internationaal. Zo is hij een van de belangrijke personen die bijdraagt aan de jaarlijkse bloemenversiering van het Sint-Pietersplein in Vaticaanstad. Zijn bijdrage aan dergelijke evenementen toont zijn waarde voor culturele en religieuze activiteiten.
Daarnaast is het bekend dat Titus Kramer verschillende prijzen heeft ontvangen in Nederland en internationaal en een gerespecteerde positie heeft. Zijn deelname aan en steun voor dit soort evenementen benadrukt zijn toewijding aan maatschappelijk verantwoord ondernemen en filantropie.
Op 5 april van dit jaar reisde Titus Kramer, samen met Caroline van der Plas, de leider van de BoerBurgerBeweging, de toenmalige Minister van Buitenlandse Zaken Hugo de Jonge en enkele andere politieke figuren, naar Rome om deel te nemen aan het jaarlijkse evenement van de Nederlandse bloemenindustrie ter gelegenheid van Pasen. Kramer, die ook werd gepresenteerd als ondernemer in Arbo (arbeidsomstandigheden en veiligheid), was een van de mensen die paus Franciscus ontmoetten. Dit evenement benadrukt Kramer’s belangrijke positie in zowel de Nederlandse zakenwereld als in zijn diplomatieke rol als Eerstehulpconsul van Turkije.
Mijn laatste woorden over Titus Kramer zijn de volgende: Een veelzijdige, succesvolle en zeer ervaren zakenman. Hij kent en past alle regels van het bedrijfsleven toe.
************************** WAT DOET EEN HONORAİRE CONSUL EN EEN HONORAİRE CONSULAAT?
Ereconsuls en hun consulaten vervullen deze eervolle taak op de volgende manier:
Een Honorair Consul is een diplomaat die zijn taak vrijwillig en meestal niet als fulltime baan uitvoert. Ze worden meestal gekozen uit mensen die burger zijn van het gastland of sterke banden daarmee hebben. De taken en verantwoordelijkheden van Honorair Consuls en het belang van deze functie kunnen als volgt worden samengevat:
Honorair Consuls vertegenwoordigen hun land in het gastland. Ze promoten hun land door deel te nemen aan culturele, commerciële en diplomatieke activiteiten. Ze proberen vriendschappelijke relaties tussen de twee landen te versterken en bevorderen handels- en investeringsmogelijkheden. Ze ondersteunen zakenmensen, investeerders en handelsdelegaties en dragen zo bij aan de ontwikkeling van economische betrekkingen tussen de twee landen. Ze bieden hulp en ondersteuning aan hun landgenoten. Ze proberen de rechten en belangen van hun landgenoten te beschermen. Door het organiseren van culturele evenementen versterken ze de culturele band tussen de landen. Ze ondersteunen educatieve samenwerking tussen de twee landen via studieprogramma’s, beurzen en uitwisselingsprogramma’s.
Honorair Consuls helpen bij het versterken van diplomatieke relaties. Ze spelen een belangrijke rol op plaatsen waar officiële diplomatieke missies niet aanwezig of beperkt zijn. In geval van natuurrampen, politieke crises of andere noodsituaties bieden ze ondersteuning aan hun landgenoten en aan het gastland. Ze fungeren als een culturele en economische brug tussen de twee landen, wat zowel wederzijds begrip als economische voordelen oplevert. In sommige gevallen kan een land geen officiële ambassade of consulaat in een ander land hebben. Honorair Consuls vullen deze leemte op door basisconsulaire diensten te verlenen.
Honorair Consuls spelen een belangrijke rol bij het ontwikkelen van diplomatieke en economische relaties, het vergroten van cultureel begrip en het vervullen van de behoeften van hun landgenoten. Deze vrijwillige positie draagt bij aan sterkere en efficiëntere relaties tussen landen.
Het Honorair Consulaat, dat van groot belang is voor zowel handelsrelaties als consulaire procedures, is een instituut dat verantwoordelijk is voor belangrijke internationale transacties. Landen wijzen deze functie toe aan gerespecteerde vrijwilligers in wereldsteden waar ze geen Consulaat-Generaal kunnen openen.