TÜRKİYE-HOLLANDA DOSTLUĞUNUN SİMGESİ HALİNE GELEN KARSU’NUN ZİRVE TIRMANIŞI DEVAM EDİYOR…

TÜRKİYE-HOLLANDA DOSTLUĞUNUN SİMGESİ HALİNE GELEN KARSU’NUN ZİRVE TIRMANIŞI DEVAM EDİYOR…

Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Hollanda Büyükelçisi Joep Wijnands işbirliği ile yapılan 100 Yıllık Dostluk Kutlamasına Karsu konseri damga vurdu.

Corendon firmasının sponsorluğunda, İstanbul’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Karsu konserine binlerce müzikseverin yanında ünlüler de katıldı.

(Yorumun Hollandacası en altta)
(Nederlandse versie van deze commentaar is onderaan)

Afbeelding met concert, optreden, entertainment, muziekinstrument Automatisch gegenereerde beschrijving

İlhan KARAÇAY yazdı:

Caz, blues, pop, funk ve elektronik müziği harmanlayarak oluşturduğu şarkıları ile Türkiye ve Avrupa’da büyük isim olan Karsu, şöhret basamaklarını şimdi de dünyaya dayadı.

Türkiye-Hollanda Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü yılı nedeniyle, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Hollanda Büyükelçiliği iş birliğiyle Atatürk Orman Çiftliği Doğal Yaşam Parkı’nda gerçekleştirilen ‘Dostluk Resepsiyonu’nun ardından, Hollanda’da yetişen ve sevilen sanatçı Karsu da konser verdi. Atatürk Orman Çiftliği Doğal Yaşam Parkı’ndaki konsere katılan Başkentliler adeta müzik ziyafeti yaşadı.

Karsu’nun bir başka konseri de üç gün önce İstanbul’da yaşanmıştı.
Corendon Turizm Grubu, kariyerinin başından bu yana destek olduğu başarılı sanatçı Karsu’yu, 24 Temmuz Çarşamba akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda verdiği konserde de yalnız bırakmadı. Başarılı performansıyla Türkiye’de ve dünyada şöhreti her geçen gün artan Karsu, unutulmaz konseriyle hayranlarına benzersiz bir eğlence yaşattı.

Karsu, İstanbul’daki Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda sevenlerini coşturdu ve “Düğünüme Hoş Geldiniz!” diyerek ortalığı ayağa kaldırdı.

Karsu’nun İstanbul’daki konserine az sonra daha geniş bir şekilde değineceğim. Ama şimdi Ankara’daki konserine dönelim:

ANKARA’DAKİ KUTLAMA

Afbeelding met Menselijk gezicht, tekst, kleding, vrouw Automatisch gegenereerde beschrijving

Karsu’nun Ankara’daki konserinden önceki Türkiye- Hollanda Dostluk Resepsiyonu’nda konuşan Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti ve Hollanda arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yılı olmasına rağmen iki ülke arasındaki dostluk ilişkileri daha eskiye dayanmaktadır ve köklü bir ortak geçmişe sahiptir. Örneğin hepimizin bildiği lale, 16.yüzyılda Osmanlı’dan Hollanda’ya, oradan da tüm dünyaya yayılmıştır. Ayrıca iki ülke arasında hiç savaş olmamış ve zor zamanlarda hep birbirine destek olmuşlardır. ” dedi.

Sanatçı Karsu’yu Ankara’da ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirten Yavaş, “400 yılı aşan bu ilişkilerimizin en önemli öğelerinden birisi de ticaretten sanata, spordan turizme katkı veren Hollanda’da yaşayan 500 bin kadar Türk’ün varlığıdır. Bunun en belirgin örneği ise şüphesiz Karsu’dur. Hem Hollandalıların hem de Türklerin dinlemekten büyük keyif aldığı Karsu, bir kültür elçisi gibi iki toplumu birbirine yakınlaştıran köprü vazifesi görmektedir. Bu anlamda Karsu’yu Ankara’da ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim. Bu konserin gerçekleşmesinde büyük emeği olan Sayın Büyükelçiye sizlerin huzurunda ayrıca teşekkürlerimi sunmak istiyorum.” diye konuştu

Afbeelding met kleding, persoon, bloem, person Automatisch gegenereerde beschrijving Karsu’ya şarkı arasında Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş ve Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands çiçek takdim etti.

Yavaş, Karsu’nun 6 Şubat depremi sonrası depremzedeler için yaptığı kampanyaları da anlatarak; “Geçtiğimiz yıl yüzleştiğimiz acı deprem gerçeğinde Karsu’nun memleketi olan Hatay için yaptıkları da daha dün gibi hafızamızdadır. Hataylılar için ne yapabilirim diye düşünerek Hollanda’dan buraya destek yapılması için orada kampanyalar yaptı. Kendi adıma neler yapabilirim derken hemen Hatay yemekleri kitabını çıkarıp 70 bin adet orada sattırıp onun parasını Hatay’a gönderdi. Yine annesi ile birlikte burada müzik okulu açıyor. Hollandalıların kullanmadıkları müzik aletlerini alıp para vermeden Hatay’a getirip gençlerin orada müzik öğrenmesini sağlıyor. Bunun gibi birçok kampanya yapıyor. Karsu Vakfı’nı kuruyor. Bu vakıf sadece Hatay’da yaşayan depremzedelerin normal günlere dönmesi için yoğun bir çaba sarf ediyor. Dolayısıyla bu özelliklerinin yanında Karsu, Hollanda ile Türkiye’nin bir dostluk elçisi durumuna geldi. Ben kendisini tebrik ediyorum” dedi.

Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands da Türkçe olarak, “İyi akşamlar Ankara… Ankaralı hemşehrilerim hoş geldiniz. Hollanda ve Türkiye 100 yıllık dostluk kutlu olsun. Bu güzel dostluğumuz sonsuza kadar sürsün. Bu akşam müzik zamanı… Karsu zamanı…” diyerek alandaki vatandaşlara seslendi.

Konuşmaların ardından Karsu, sevilen eserlerinden oluşan bir repertuvarı Başkentliler için seslendirdi. Konserin sonlarına doğru oyun havası da seslendiren Karsu’ya Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands ve davetliler oynayarak eşlik etti.

Afbeelding met tekst, krant, Nieuws, person Automatisch gegenereerde beschrijving
Karsu’nun Ankara’daki konserine Türk medyası geniş yer verdi.

İSTANBUL KONSERİNDEN

Afbeelding met concert, publiek, persoon, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

Karsu’nun sahne performansı, enerjisi ve şarkıları izleyicileri büyüledi. Modern müziğin başarılı temsilcilerinden Karsu, Y Kültür Sanat ve Musicarium organizasyonu sayesinde hayranlarıyla buluştu.

İstanbul’daki konserde dinleyiciler arasında oyuncu ve manken Elçin Sangu, oyuncu Alina Boz ile ünlü işletmeci Umut Evirgen çifti, Sinema-Tiyatro sanatçısı Deniz Baysal ve müzisyen Barış Yurtçu çifti, oyuncu Elçin Afacan, oyuncu Yüsra Geyik, oyuncu Gülper Özdemir, Ünlü fotoğraf sanatçıları Tamer Yılmaz ve Ayten Alpün gibi isimler yer aldı.

Afbeelding met kleding, vrouw, persoon, mode Automatisch gegenereerde beschrijving
Alina Boz-Umut Evirgen Deniz Baysal-Barış Yurtçu Elçin Sangu Tamer Yılmaz-Ayten Alpün Çiçek yağmuru

MÜZİKSEVERLER SÜRPRİZ HEDİYELERE KAVUŞTU

Türkiye’nin lider turizm şirketlerinden Corendon Turizm Grubu, kültür-sanat, turizm ve spor gibi geniş bir yelpazede gerçekleştirdiği sponsorluk çalışmalarıyla topluma değer katmayı hedefliyor. Sponsorluklarında uzun soluklu çalışmaları tercih eden Corendon Turizm Grubu, Karsu ile 2016 yılından beri iş birliğini sürdürüyor. 2016’da Corendon Airlines ile güvenli yolculuk videosunun müziklerini yapan Karsu, 2017’deki Aspendos Antik Tiyatro konserini, 2019’daki iki projesini, ardından Amsterdam’daki konserini ve 2022’de yaptığı Türkiye konser programını Corendon’un sponsorluğunda gerçekleştirdi. Corendon, 24 Temmuz Çarşamba akşamı bir kez daha Karsu’nun hayranlarıyla buluşmasına destek oldu.

Afbeelding met kleding, persoon, concert, vrouw Automatisch gegenereerde beschrijving

Ayrıca, konsere gelen İstanbullu müzikseverler Corendon Playa Kemer, Mangrove Beach Corendon Curacao ve Corendon Amsterdam Schiphol Airport otellerinde konaklama hediyeleri kazandı.

100 YILLIK DOSTLUK ANLAŞMASI

1612 Yılında başlayan, Türkiye ile Hollanda arasındaki Resmi ilişkilerin 400’üncü yıl dönümünü 2012 yılında kutlamıştık. O yıl, naçizane şahsım da, 466 sayfalık, ansiklopedi kalınlığında bir kitap yayınlamıştım.

Afbeelding met tekst, boek, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye ile Hollanda arasında imzalanmış olan bir başka önemli anlaşma da 19 Ağustos 1964 günü imzalanmıştı. Bu anlaşma, Türkiye’den Hollanda’ya iş gücü taşıma anlaşmasıydı.
İşte şimdi, bu anlaşmanın 60’ıncı yıl dönümünü çeşitli etkinliklerle kutlamaya başladık.

Hollanda ile Türkiye arasında, önemli bir başka anlaşma olduğunu duymadık, okumadık ve bilmedik. Gazetecilik yaptığım, 57 Yıllık Hollanda yaşamımda, bu ülke ile bir başka anlaşmamızın olduğunu bilmemek, ayıp oldu mu bilemiyorum ama, bir başka önemli gelişmenin olduğunu biliyorum. Bu gelime, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile, zamanın Hollanda Kraliçesi Wilhelmine tarafından, Hollanda -Türk Dostluk Cemiyeti’nin kurulmuş olmasıydı.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, persoon, Voorhoofd Automatisch gegenereerde beschrijving
Buraya geldiğim ilk yıl, tanıştığım bir Hollandalının müslüman olduğunu duyunca çok şaşırmıştım. Bu Hollandalı, Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk ile Hollanda Kraliçesi Wilhelmina’nın girişimleri ile 1933 yılında kurulan Hollanda-Türk Dostluk Cemiyeti’nin Genel Sekreteri Jan Beerenhout’tan başkası değildi. O’nun da islama geçiş için gerekçeleri vardı tabii. Şaşkınlığımı görünce, ‘Şaşırma, benden başka daha pek çok Hollandalı müslüman olmuştur’ demişti.

Türkiye ile Hollanda arasında, 100 yıl önce “Türkiye-Hollanda Dostluk Anlaşması” imzalanmış olduğunu ilk kez, şimdiki Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal’dan duyduk.
DİTK toplantısında konuşan Büyükelçi Ünal, yüz yıllık bu anlaşmadan söz ettiği zaman, yanımda oturan, Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör ile anlamsız bir şekilde bakıştık.
Daha sonra yaptığımız bir araştırmadan sonra, büyükelçimizin sözünü ettiği o anlaşmayı bulduk. İşte, şimdi o anlaşma, içinde bulunduğumuz yıl boyunca kutlandı ve kutlanıyor…

*********************************************************************************
DE OPKOMST VAN KARSU, HET SYMBOOL VAN DE VRIENDSCHAP TUSSEN TURKIJE EN NEDERLAND, GAAT DOOR…

Het 100-jarig Vriendschapsfeest georganiseerd door burgemeester van Ankara Mansur Yavaş en de Nederlandse ambassadeur Joep Wijnands werd gekenmerkt door een concert van Karsu.

Dankzij de sponsoring van Corendon, was het Karsu-concert in het Harbiye Cemil Topuzlu Openlucht Theater in Istanbul een groot succes met duizenden muziekliefhebbers en beroemdheden.

Afbeelding met concert, optreden, entertainment, muziekinstrument Automatisch gegenereerde beschrijving

Geschreven door İlhan KARAÇAY:

Met haar liedjes, die een mix zijn van jazz, blues, pop, funk en elektronische muziek, is Karsu een grote naam geworden in Turkije en Europa. Ze heeft nu ook internationale bekendheid gekregen.

Ter gelegenheid van het 100-jarig jubileum van het Vriendschapsverdrag tussen Turkije en Nederland, werd in samenwerking met de gemeente Ankara en de Nederlandse ambassade in het Atatürk Orman Çiftliği Natural Life Park een Vriendschapsreceptie gehouden. Na deze receptie gaf Karsu, een geliefde artiest die in Nederland is opgegroeid, een concert. De inwoners van de hoofdstad die het concert in het Atatürk Orman Çiftliği Natural Life Park bijwoonden, genoten van een muzikaal feest. Drie dagen eerder had Karsu ook al een concert gegeven in Istanbul. Corendon Tourism Group, die de getalenteerde Karsu vanaf het begin van haar carrière heeft gesteund, liet haar ook niet alleen tijdens het concert op woensdag 24 juli in het Harbiye Cemil Topuzlu Openlucht Theater. Met haar succesvolle optreden, waarbij haar roem in Turkije en de wereld blijft groeien, bood Karsu haar fans een onvergetelijke avond. Karsu zette het Harbiye Open Air Theater in Istanbul op zijn kop en riep: “Welkom op mijn bruiloft!”. Ik zal straks uitgebreider ingaan op Karsu’s concert in Istanbul. Maar laten we nu terugkeren naar haar concert in Ankara:

Afbeelding met Menselijk gezicht, tekst, kleding, vrouw Automatisch gegenereerde beschrijving

VIERING IN ANKARA

Tijdens de Vriendschapsreceptie tussen Turkije en Nederland voorafgaand aan Karsu’s concert in Ankara, sprak burgemeester Mansur Yavaş de menigte toe en zei: “Hoewel dit jaar het 100-jarig jubileum van het Vriendschapsverdrag tussen de Republiek Turkije en Nederland is, gaan de vriendschapsbanden tussen de twee landen veel verder terug en hebben zij een rijke gezamenlijke geschiedenis. Bijvoorbeeld, de tulp, die wij allemaal kennen, werd in de 16e eeuw van het Ottomaanse Rijk naar Nederland gebracht en verspreidde zich vandaar over de hele wereld. Bovendien hebben de twee landen nooit oorlog gevoerd en hebben zij elkaar altijd gesteund in moeilijke tijden.” Yavaş sprak zijn vreugde uit over het ontvangen van Karsu in Ankara en zei: “Een van de belangrijkste elementen van onze meer dan 400 jaar oude relaties is de aanwezigheid van ongeveer 500.000 Turken in Nederland, die bijdragen aan handel, kunst, sport en toerisme. Het meest opvallende voorbeeld hiervan is ongetwijfeld Karsu. Karsu, die zowel door Nederlanders als Turken graag wordt beluisterd, fungeert als een brug die de twee samenlevingen dichter bij elkaar brengt, als een culturele ambassadeur. In dit opzicht wil ik mijn vreugde uitspreken over het ontvangen van Karsu in Ankara. Ik wil ook mijn dank uitspreken aan de ambassadeur voor zijn grote inspanningen bij het realiseren van dit concert.”

Afbeelding met kleding, persoon, bloem, person Automatisch gegenereerde beschrijving

Tijdens het concert overhandigden burgemeester Mansur Yavaş en de Nederlandse ambassadeur Joep Wijnands bloemen aan Karsu.

Yavaş vertelde ook over Karsu’s inspanningen voor de slachtoffers van de aardbeving op 6 februari en zei: “Het is nog maar als de dag van gisteren dat Karsu, die uit Hatay komt, actie ondernam voor haar thuisstad na de pijnlijke aardbeving van vorig jaar. Ze organiseerde campagnes vanuit Nederland om steun naar hier te brengen. Ze publiceerde onmiddellijk een kookboek met gerechten uit Hatay, verkocht 70.000 exemplaren daar en stuurde de opbrengst naar Hatay. Samen met haar moeder opent ze hier ook een muziekschool. Ze brengt ongebruikte muziekinstrumenten vanuit Nederland hierheen, zonder kosten, zodat jongeren in Hatay muziek kunnen leren. Ze heeft vele campagnes zoals deze en heeft de Karsu Foundation opgericht. Deze stichting zet zich in om de aardbevingsslachtoffers in Hatay weer een normaal leven te geven. Naast al deze eigenschappen is Karsu een ambassadeur van vriendschap tussen Nederland en Turkije geworden. Ik feliciteer haar.” De Nederlandse ambassadeur Joep Wijnands sprak het publiek in het Turks toe en zei: “Goedenavond Ankara… Welkom mijn medeburgers uit Ankara. Lang leve de 100-jarige vriendschap tussen Nederland en Turkije. Moge deze mooie vriendschap voor altijd voortduren. Het is vanavond tijd voor muziek… Het is tijd voor Karsu…”

Na de toespraken bracht Karsu een repertoire van haar geliefde liedjes ten gehore voor de inwoners van de hoofdstad. Tegen het einde van het concert zong Karsu ook een volksdanslied, waarbij de Nederlandse ambassadeur Joep Wijnands en de genodigden meedansten.

Afbeelding met tekst, krant, Nieuws, person Automatisch gegenereerde beschrijvingDe Turkse media gaven uitgebreid aandacht aan Karsu’s concert in Ankara.

OVER HET CONCERT IN ISTANBUL

Afbeelding met concert, publiek, persoon, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

Karsu’s podiumprestatie, energie en liedjes betoverden het publiek. Als een van de succesvolle vertegenwoordigers van moderne muziek, ontmoette Karsu haar fans dankzij de organisatie van Y Kültür Sanat en Musicarium. Onder de luisteraars tijdens het concert in Istanbul waren actrice en model Elçin Sangu, actrice Alina Boz en de beroemde ondernemer Umut Evirgen, de film- en theateractrice Deniz Baysal en muzikant Barış Yurtçu, actrice Elçin Afacan, actrice Yüsra Geyik, actrice Gülper Özdemir, en beroemde fotografen Tamer Yılmaz en Ayten Alpün.

Afbeelding met kleding, vrouw, persoon, mode Automatisch gegenereerde beschrijving

VERWENDE MUZIEKLIJVEN MET VERRASSINGSCADEAUS
Corendon Tourism Group, een van de toonaangevende toerismebedrijven in Turkije, streeft ernaar waarde toe te voegen aan de samenleving door middel van sponsoring op het gebied van cultuur, kunst, toerisme en sport. Corendon Tourism Group, die langdurige samenwerkingen in haar sponsoractiviteiten verkiest, werkt sinds 2016 samen met Karsu. Karsu maakte in 2016 de muziek voor de veiligheidsvideo van Corendon Airlines, gaf in 2017 een concert in het oude theater van Aspendos, realiseerde twee projecten in 2019, vervolgens een concert in Amsterdam en haar concertprogramma in Turkije in 2022, allemaal gesponsord door Corendon. Corendon steunde opnieuw Karsu’s ontmoeting met haar fans op woensdag 24 juli.

Bovendien wonnen muziekliefhebbers uit Istanbul die het concert bijwoonden verblijfsprijzen in Corendon Playa Kemer, Mangrove Beach Corendon Curacao en Corendon Amsterdam Schiphol Airport hotels.

Afbeelding met kleding, persoon, concert, vrouw Automatisch gegenereerde beschrijving

100 JAAR VRIENDSCHAPSVERDRAG
In 2012 vierden we het 400-jarig jubileum van de officiële betrekkingen tussen Turkije en Nederland, die in 1612 begonnen. In dat jaar publiceerde ik bescheiden een boek van 466 pagina’s, dik als een encyclopedie.

Afbeelding met tekst, boek, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving

Een ander belangrijk verdrag tussen Turkije en Nederland werd op 19 augustus 1964 ondertekend. Dit verdrag was het arbeidsverdrag waarbij Turkse arbeidskrachten naar Nederland kwamen. Nu zijn we begonnen met het vieren van het 60-jarig jubileum van dit verdrag met verschillende evenementen.

We hebben nooit gehoord, gelezen of geweten van een ander belangrijk verdrag tussen Nederland en Turkije. Het is misschien beschamend om te zeggen dat ik in mijn 57-jarige journalistieke carrière in Nederland niet op de hoogte was van een ander verdrag tussen deze twee landen, maar ik weet wel van een andere belangrijke gebeurtenis. Dit was de oprichting van de Nederlands-Turkse Vriendschapsvereniging door Mustafa Kemal Atatürk, de oprichter van de Republiek Turkije, en koningin Wilhelmina van Nederland. Het eerste jaar dat ik hier kwam, was ik erg verrast toen ik hoorde dat een Nederlander moslim was geworden. Deze Nederlander was niemand minder dan Jan Beerenhout, de secretaris-generaal van de Nederlands-Turkse Vriendschapsvereniging, die in 1933 werd opgericht op initiatief van de Turkse president Atatürk en koningin Wilhelmina van Nederland.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, persoon, Voorhoofd Automatisch gegenereerde beschrijving

Natuurlijk had hij ook zijn redenen om moslim te worden. Toen hij mijn verbazing zag, zei hij: ‘Wees niet verbaasd, er zijn veel meer Nederlanders die moslim zijn geworden.’ Voor het eerst hoorden we van onze huidige ambassadeur in Den Haag, Selçuk Ünal, dat 100 jaar geleden een “Turks-Nederlands Vriendschapsverdrag” werd ondertekend. Tijdens de DİTK-bijeenkomst sprak ambassadeur Ünal over dit eeuwoude verdrag, en toen keken Veyis Güngör, voorzitter van het Türkevi Research Center, en ik elkaar betekenisvol aan. Na verder onderzoek vonden we het verdrag waar de ambassadeur het over had. Dit verdrag wordt nu het hele jaar door gevierd…

 

 

 

TÜRKİYE’DE ÇÖPLÜĞE ATILAN VE FALCILIĞA DÖNÜŞTÜRÜLEN BİR MESLEK: ASTROLOJİ

TÜRKİYE’DE ÇÖPLÜĞE ATILAN VE FALCILIĞA DÖNÜŞTÜRÜLEN BİR MESLEK: ASTROLOJİ

Astronomiden farklı bir alan olan ‘Astroloji’, medya organlarında bazı astrologlar tarafından gülünç hale getiriliyor. Bu durum, astronomiye de zarar veriyor ve astronomlar bu duruma isyan ediyorlar.

Televizyon programlarında ve basılı yayınlarda yapılan abartılı ve sansasyonel yorumlar, astrolojinin bilimsel temellerine gölge düşürmekte ve mesleğin itibarını zedelemektedir.

Astrolojiye olan inancı ve ilgiyi suistimal ederek, “Sağlığınıza dikkat edin, mali durumunuzu kontrol edin, aşkınızı perçinleyin” gibi belirsiz ve genelleyici ifadelerle insanları yönlendirmek etik dışı bir yaklaşımdır.

(Yorumun Hollandacası en altta)
(Nederlandse versie van deze commentaar is onderaan)

Afbeelding met persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
İlhan KARAÇAY yorumladı:

Astroloji, tarih boyunca birçok kültürde önemli bir yere sahip olmuştur. Ancak günümüzde, bilim ve teknoloji ilerledikçe astrolojinin geçerliliği ve doğruluğu konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
Astrolojiye inanmak veya inanmamak tamamen bireysel bir tercihtir ve bu inanca saygı göstermek gerekir. Ancak, astrolojinin bazı uygulayıcılarının sınırlarını aşıp falcılık yapmaya başlamaları mesleğin saygınlığına zarar vermektedir.

Öncelikle şu ayrıntılara dikkatle bakmanız lâzım:
Bu yorumda Astroloji ve Astronomi üzerinde duruyorum.
Astroloji uzmanlarına Astrolog, Astronomi uzmanlarına da Astronom denir. Yorumumu okurken bu iki hususa dikkat etmenizi rica edeceğim.

Astrologların, gök cisimlerinin hareketlerini ve konumlarını inceleyerek bireylerin kişisel özelliklerini, potansiyelini ve yaşam olaylarını yorumlamaları astrolojinin temelini oluşturur. Ancak, bazı astrologlar bu çerçevenin dışına çıkarak kesin gelecek tahminleri yapma eğilimindedirler. Özellikle televizyon programlarında veya basılı yayınlarda yer alan bazı astrologlar, izleyici ve okuyucu kitlesine hitap etmek amacıyla abartılı ve sansasyonel yorumlar yapmaktadır. Bu durum, astrolojinin ciddi bir bilim dalı olarak kabul edilme çabalarına gölge düşürmektedir.

Afbeelding met (kosmische) ruimte, ruimte, Universum, Hemellichaam Automatisch gegenereerde beschrijving

Astroloji ve Astronomi Arasındaki Fark

Astronomi: Gök cisimlerinin fiziksel özelliklerini, hareketlerini ve evrenin yapısını inceleyen bilim dalıdır. Astronomlar, bilimsel yöntemlerle gözlemler yapar ve evrenin canlılar üzerindeki etkisinin anlaşılmasına katkıda bulunurlar.

Astroloji: Gök cisimlerinin insanların hayatları üzerindeki etkilerini yorumlamaya çalışır. Astrolojinin bilimsel temelleri olmadığı için bu tür yorumların doğruluğu tartışmalıdır.

Astrologlar, gök cisimlerinin konumlarını ve hareketlerini inceleyerek bu bilgileri bireylerin yaşamlarını ve kişisel özelliklerini yorumlamak için kullanırlar. Astronomlar ise, evrendeki gök cisimlerini bilimsel yöntemlerle araştıran kişilerdir.

Etik Dışı Yaklaşımlar ve Medyanın Rolü

Astrolojiye olan inancı ve ilgiyi suistimal ederek, “Sağlığınıza dikkat edin, mali durumunuzu kontrol edin, aşkınızı perçinleyin” gibi belirsiz ve genelleyici ifadelerle insanları yönlendirmek etik dışı bir yaklaşımdır. Güneşteki patlamaların dünya üzerinde bazı etkiler yaratabileceği bilimsel olarak kabul edilse de, bu olayların, bireylerin duygusal ve finansal durumlarına doğrudan etkisi olduğunu iddia etmek, gerçeklikten uzak ve yanıltıcıdır.
Özellikle sevgililer günü gibi özel günlerde yapılan abartılı astrolojik yorumlar, halkın ilgisini çekmek ve medya organlarında daha fazla yer almak amacıyla yapılmaktadır. Bu tür yaklaşımlar astrolojinin ciddiyetine zarar vermektedir.

Astrologlara ve Medyaya Çağrı

Astroloji mesleğinin saygınlığını koruyabilmek için astrologların etik değerlere sadık kalması ve bilimsel temellere dayalı yorumlar yapması gerekmektedir. Medyada yer alan astrologların, sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri ve mesleklerinin saygınlığını zedeleyecek davranışlardan kaçınmaları gerekir.

Sonuç olarak, astrolojiye inanan veya inanmayan herkesin bu alandaki etik değerlere ve bilimsel temellere saygı göstermesi önemlidir. Astrolojinin olumlu etkiler yaratabilecek potansiyelini koruyabilmesi için mesleğin saygınlığını zedeleyecek davranışlardan kaçınılmalı ve gerçeklikten uzak yorumlarla halk yanıltılmamalıdır.

Afbeelding met tekst, schermopname, grafische vormgeving, Lettertype Automatisch gegenereerde beschrijving

İşte, değerli ve onurlu bir mesleği, falcılığa dönüştüren bazı astrologların doğru yolu seçmeleri için, tüm değerli astrologlara şöyle hitap etmek istiyorum:

Değerli Astrologlar, (Tabii ki Astronomları tenzih ederek)

Astrolojiye olan ilginiz ve bu alandaki çalışmalarınız için sizleri tebrik etmek isterim. Ancak, astrolojinin saygınlığını koruyabilmek adına belirli etik kurallar çerçevesinde hareket etmek son derece önemlidir.

Bazı meslektaşlarınızın astrolojinin sınırlarını aşarak ucuz falcılık yapmaya devam ettiklerini gözlemlemekteyim. Televizyon programlarında veya basılı yayınlarda yapılan abartılı ve sansasyonel yorumlar, astrolojinin bilimsel temellerine gölge düşürmekte ve mesleğinizin itibarını zedelemektedir. Bu nedenle, sizlere bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum:

Astrolojinin temelini oluşturan gök cisimlerinin hareketleri ve konumlarını yorumlarken, bilimsel temellere dayalı ve etik değerlere sadık kalmak büyük önem taşımaktadır. Belirsiz ve genelleyici ifadelerden kaçınarak, somut ve gerçekçi yorumlar yapmaya özen gösterin.

Özellikle geniş kitlelere hitap eden medya organlarında yer aldığınızda, sorumluluk bilinciyle hareket edin. İnsanların duygusal, finansal ve sosyal durumlarına doğrudan etki edebilecek abartılı yorumlardan kaçının. Yanıltıcı bilgilerle halkı yönlendirmek, mesleğinizin saygınlığını zedeler.

Astroloji alanında derinlemesine bilgi sahibi olmak ve sürekli olarak kendinizi geliştirmek için eğitimlere katılın. Güncel astrolojik araştırmaları takip edin ve mesleki yetkinliğinizi artırın. Bu, halkın güvenini kazanmanızda önemli bir rol oynayacaktır.

Astrolojiyi ciddiye alan ve bu alanda profesyonel olarak çalışan astrologlar olarak, kamuoyunu bilinçlendirme ve doğru bilgilendirme sorumluluğunuz bulunmaktadır. Medya kuruluşlarıyla işbirliği yaparak, doğru ve bilimsel temellere dayalı astrolojik bilgiler sunun.

Mesleğinizin itibarını korumak ve saygınlığını artırmak için, mesleki etik kurallara uyun ve meslektaşlarınızı da bu konuda teşvik edin. Astrolojinin halk arasında güvenilir bir bilgi kaynağı olarak kabul edilmesi, hepimizin ortak çabalarıyla mümkün olacaktır.

Afbeelding met tekst, schermopname, kleding, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

Astrolojinin köklü ve değerli bir bilgi birikimini temsil ettiğini unutmadan, mesleğinizi daha ileriye taşımak için hep birlikte çalışmanız gerekmektedir. Bilimsel temellere dayalı, etik değerlere saygılı ve sorumluluk bilinciyle hareket eden astrologlar olarak, astrolojinin saygınlığını ve güvenilirliğini artırmak sizlerin elindedir.

Değerli okurlarım, başlangıçta hemen kavranılamayacak olan bu yorumu belki de iki defa okumak gerekecek.
Bu nedenle hepinizden özür diliyorum.
Böylesi hassas bir konuyu sizlere sunduğum için mutluyum.
Tekrar okuma ihtiyacı hissetmemenizi dilerim.

IN TURKIJE WEGGEGOOID EN TOT WAARZEGGERIJ GEDAALDE BEROEP: ASTROLOGIE

‘Astrologie’, een ander vakgebied dan astronomie, wordt door sommige astrologen in de media belachelijk gemaakt. Dit schaadt ook de astronomie, waardoor astronomen in opstand komen.

Overdreven en sensationele opmerkingen in tv-programma’s en gedrukte media werpen een schaduw over de wetenschappelijke basis van astrologie en schaden het aanzien van het beroep. Het misbruik van geloof en interesse in astrologie door middel van vage en algemene uitspraken zoals “Let op uw gezondheid, controleer uw financiën, versterk uw liefde” is een onethische benadering.

Ilhan KARAÇAY gaf commentaar:

Astrologie heeft door de geschiedenis heen een belangrijke plaats ingenomen in vele culturen. Tegenwoordig, met de vooruitgang van wetenschap en technologie, zijn er echter verschillende opvattingen ontstaan over de geldigheid en nauwkeurigheid van astrologie. Geloven in astrologie is volledig een persoonlijke keuze en dient gerespecteerd te worden. Echter, wanneer sommige beoefenaars de grenzen overschrijden en waarzeggerij gaan bedrijven, schaadt dit het aanzien van het beroep.

In deze opmerking richt ik mij op astrologie en astronomie. Astrologie-experts worden astrologen genoemd en astronomie-experts worden astronomen genoemd. Ik verzoek u om op deze twee punten te letten tijdens het lezen van mijn commentaar.

Het onderzoeken van de bewegingen en posities van hemellichamen door astrologen om de persoonlijke kenmerken, het potentieel en de levensgebeurtenissen van individuen te interpreteren, vormt de basis van astrologie. Echter, sommige astrologen neigen ernaar buiten dit kader te treden en doen definitieve toekomstvoorspellingen. Vooral enkele astrologen die in tv-programma’s of gedrukte media verschijnen, maken overdreven en sensationele opmerkingen om een groter publiek aan te trekken. Dit werpt een schaduw over de inspanningen om astrologie als een serieus vakgebied te erkennen.

Het Verschil Tussen Astrologie en Astronomie

Astronomie: Dit is de wetenschap die de fysieke eigenschappen en bewegingen van hemellichamen en de structuur van het universum bestudeert. Astronomen doen observaties met wetenschappelijke methoden en dragen bij aan het begrip van de invloed van het universum op levende wezens. Astrologie: Dit probeert de invloed van hemellichamen op het leven van mensen te interpreteren. Omdat astrologie geen wetenschappelijke basis heeft, is de nauwkeurigheid van dergelijke interpretaties discutabel.

Astrologen bestuderen de posities en bewegingen van hemellichamen en gebruiken deze informatie om het leven en de persoonlijke kenmerken van individuen te interpreteren. Astronomen daarentegen zijn degenen die hemellichamen in het universum met wetenschappelijke methoden onderzoeken.

Onethische Benaderingen en de Rol van de Media

Het misbruik van geloof en interesse in astrologie door middel van vage en algemene uitspraken zoals “Let op uw gezondheid, controleer uw financiën, versterk uw liefde” is een onethische benadering. Hoewel wetenschappelijk is geaccepteerd dat zonne-uitbarstingen enkele effecten op aarde kunnen hebben, is het beweren dat deze gebeurtenissen directe invloed hebben op de emotionele en financiële situatie van individuen onrealistisch en misleidend. Vooral overdreven astrologische opmerkingen op speciale dagen zoals Valentijnsdag worden gedaan om de aandacht van het publiek te trekken en meer media-aandacht te krijgen. Dergelijke benaderingen schaden de ernst van astrologie.

Oproep aan Astrologen en de Media

Om het aanzien van het beroep van astrologie te behouden, moeten astrologen zich houden aan ethische waarden en op wetenschappelijke basis gebaseerde interpretaties maken. Astrologen in de media moeten zich bewust zijn van hun verantwoordelijkheid en zich onthouden van gedrag dat het aanzien van hun beroep schaadt.

Tot slot is het belangrijk dat iedereen, of ze nu in astrologie geloven of niet, respect toont voor de ethische waarden en wetenschappelijke basis in dit vakgebied. Om het potentieel van astrologie om positieve effecten te creëren te behouden, moeten gedrag dat het aanzien van het beroep schaadt en onrealistische opmerkingen die het publiek misleiden, vermeden worden.

Hier wil ik een beroep doen op alle waardevolle astrologen, zodat enkele astrologen die dit waardevolle en eervolle beroep in waarzeggerij veranderen, de juiste weg kiezen:

Waardevolle Astrologen, (Uiteraard met uitzondering van astronomen)

Ik wil u feliciteren met uw interesse in astrologie en uw werk in dit vakgebied. Het is echter uiterst belangrijk om binnen bepaalde ethische regels te handelen om het aanzien van astrologie te behouden.

Ik merk dat sommige van uw collega’s de grenzen van astrologie overschrijden en goedkope waarzeggerij blijven bedrijven. Overdreven en sensationele opmerkingen in tv-programma’s of gedrukte media werpen een schaduw over de wetenschappelijke basis van astrologie en schaden het aanzien van uw beroep. Daarom wil ik enkele adviezen geven:

Bij het interpreteren van de bewegingen en posities van hemellichamen, wat de basis van astrologie vormt, is het van groot belang om te blijven bij wetenschappelijke basis en ethische waarden. Vermijd vage en algemene uitspraken en streef ernaar om concrete en realistische interpretaties te maken.

Wees vooral verantwoordelijk wanneer u verschijnt in media die een breed publiek bereiken. Vermijd overdreven opmerkingen die direct invloed kunnen hebben op de emotionele, financiële en sociale situatie van mensen. Het misleiden van het publiek met onjuiste informatie schaadt het aanzien van uw beroep.

Neem deel aan trainingen om diepgaande kennis op te doen in astrologie en blijf uzelf voortdurend ontwikkelen. Volg actuele astrologische onderzoeken en verhoog uw professionele bekwaamheid. Dit zal een belangrijke rol spelen bij het winnen van het vertrouwen van het publiek.

Als astrologen die astrologie serieus nemen en professioneel werken in dit vakgebied, heeft u de verantwoordelijkheid om het publiek bewust te maken en correct te informeren. Werk samen met mediaorganisaties om juiste en op wetenschappelijke basis gebaseerde astrologische informatie te bieden.

Om het aanzien van uw beroep te behouden en te verhogen, houd u aan de professionele ethische regels en moedig uw collega’s aan dit ook te doen. Het is mogelijk om astrologie te laten accepteren als een betrouwbare bron van informatie onder het publiek door onze gezamenlijke inspanningen.

Vergeet niet dat astrologie een rijke en waardevolle kennisbasis vertegenwoordigt, en werk samen om uw beroep verder te ontwikkelen. Als astrologen die handelen op basis van wetenschappelijke grondslagen, respect voor ethische waarden en verantwoordelijkheidsbewustzijn, ligt het verhogen van het aanzien en de betrouwbaarheid van astrologie in uw handen.

Beste lezers, het kan nodig zijn om deze opmerking, die in het begin misschien niet meteen duidelijk is, twee keer te lezen. Daarom bied ik u mijn verontschuldigingen aan. Ik ben blij dat ik u een dergelijk gevoelig onderwerp heb kunnen presenteren. Ik hoop dat u het niet nodig zult vinden om het opnieuw te lezen.

ÇUKUROVA ULUSLARARASI HAVALİMANI 10 AĞUSTOS’TA AÇILACAK…

ÇUKUROVA ULUSLARARASI HAVALİMANI 10 AĞUSTOS’TA AÇILACAK…

Cumhurbaşkanı tarafından açılacak olan yeni havalimanı, yeldeğirmenlerine karşı hayali savaş açan Donkişot gibi, baltalanmaya devam ediliyor.

TRT Çukurova Radyosu Bölge Müdürlüğü, TCDD Bakım Onarım Müdürlüğü ve son olarak da Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı Mersin’e kaptırdıklarını dile getiren sosyal medyacılar, “Bu işlerde kimin parmağı varsa Allahından bulsun” diye bölgecilik yapıyorlar.

Dedikodudur inşallah! Uluslararası Denetim Heyeti, Çukurova Uluslararası Havalimanı için “Kullanıma uygun değildir” raporu vermiş.

(Haberin Hollandacası en alta)
(Nederlandse versie van het bericht is onderaan)

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Automatisch gegenereerde beschrijving
İlhan KARAÇAY yazdı:

Sevgili okurlar,

Adana’nın çekilmez trafiği nedeniyle, Çukurovalılar’ın kâbusu haline gelmiş olan, uçak yolculuklarına kolaylık ve ülke turizmine de katkı amacıyla plânlanan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın, nihayet 10 Ağustos 2024 tarihinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacak olması, bir kısım ‘bölgeci’ Adanalı’nın dışında herkesi sevindirdi. Ancak, bu önemli gelişmeyi gölgelemeye çalışan bazı kesimlerin olduğunu hâlâ görmek üzüntü verici.

Adana Havalimanı, elbette ki yıllardır bölge halkına hizmet vermektedir. Ancak, Türkiye’nin büyüyen ve gelişen yüzü olarak Çukurova Uluslararası Havalimanı, modern alt yapısı ve kapasitesiyle bölgeye daha büyük katkılar sağlayacaktır.

Çukurova Uluslararası Havalimanı, 9 milyonun üzerinde yolcu kapasitesi ve geniş ticari alanlarıyla sadece Mersin’e değil, tüm bölgeye ekonomik canlılık getirecektir. Yurt dışına ihracatta kolaylık sağlayacak kargo terminali, bölgenin tarım ürünlerinin daha hızlı ve etkin bir şekilde dünya pazarlarına ulaşmasını mümkün kılacaktır. Bu, hem Adana hem de Mersin için büyük bir avantajdır.

Bölgecilik tartışmaları, Çukurova gibi zengin bir coğrafyada gereksizdir. Adana ve Mersin’in birbirine düşman gibi gösterilmesi, bölgeye yapılan en büyük kötülüktür. Bu iki şehrin ortak hedeflerde birleşerek hareket etmesi, hem ekonomik hem de sosyal açıdan daha büyük kazanımlar elde edilmesini sağlayacaktır.

Afbeelding met vlak, Vliegreizen, vliegtuig, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving

Türk mühendislerinin ve işçilerinin eseri olan bu havalimanı, modern Türkiye’nin bir sembolüdür. Tıpkı İstanbul Havalimanı gibi, dünya standartlarında bir yapı olarak bölgenin cazibesini artıracaktır. ‘Çukurova Uluslararası Havalimanı’ olarak anılacak bu yapı, bölgenin uluslararası alanda tanınırlığını artıracak ve turizme de büyük katkılar sağlayacaktır.

Adana Havaalanı’nın kapatılması söylemlerine karşı duran ve bu konuda kaygılarını dile getiren vatandaşlarımızın endişelerini anlıyorum. Ancak, yapılan her yatırımın bir amacı ve katkısı vardır. Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın açılması, bölgeye ihanet değil, tam tersine bölgenin kalkınmasına yönelik büyük bir adımdır. Bölgecilik yaparak bu tür projelere karşı çıkanlar, aslında bölgenin gelişimine zarar vermektedir.

Donkişotvari söylemlerle baltalamaya çalışılan bu büyük projeye, birlik ve beraberlik içinde sahip çıkmalıyız. Çukurova Uluslararası Havalimanı, hepimizin gururu olacak ve bölgeyi daha da ileriye taşıyacaktır.

Havayolu, havalimanı, taşımacılık ve turizm konularını bilmeden ahkâm kesenler de bıktırdılar. Hemşehricilik, ilkel bir davranıştır. Önemli olan, yöre halkına ve iş dünyasına yarar ve rahatlık sağlamaktır. Donkişot gibi, yeldeğirmenleri ile savaş yapanların çığırtkanlığı boşa gitti ve Atı alan Üsküdar’ı değil, Yenice’yi geçti.

Çukurova Havalimanı’nın tam 13 yıldır, projeyi üstlenen yatırımcıların işi savsaklamalarının ardında da bazı Adana milletvekilleri yer alıyordu. Projeyi üstlenen müteahhit firmaları çeşitli şekillerde caydırma oyunlarında parmağı olan milletvekilleri, bu anlaşılmaz pespayeliği, birkaç esnafın menfaatini korumak ve haliyle oy avcılığı için yapıyorlardı. Baltalamanın bir başka nedeni de Adana-Mersin çekişmesinin yarattığı hemşehricilik ilkelliğiydi.

10 Ağustosta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yapacağı yeni havalimanı için hâlâ çığırtkanlık yapmakta olan, ve daha önce de adını açıklamaktan imtina ettiğim bir CHP Adana Milletvekiline söyleyeceklerim var:

Oturun yerinize sayın Milletvekili!
Seçmeni memnun etmek için, Çukurova Uluslararası Havalimanı düşmanlığını sürdürmeyin. Havayolu, havalimanı, taşımacılık ve turizm konularını bilmeden ahkâm kesmenin bir faydası yok. 13 yıldır sürüncemede kalan Çukurova Havalimanı açılma aşamasındayken hâlâ, “Adana havalimanı kapatılmasın” çığırtkanlığı artık işe yaramayacak.

CHP’de 60 yıl önce Gençlik Kolu Başkanlığı yapmış, ancak tarafsızlığını korumuş bir gazeteci olarak, şimdi taraf gibi görülebilirim. Size tavsiyede bulunmak haddim olmayabilir ama, son beyanatınızdaki, “AKP iktidarının sözleri gibi Adana Havaalanı’nı da yutmasına izin vermeyeceğiz, havaalanımızı kapattırmayacağız.” şeklindeki sözleriniz ile tam bir Donkişotluk yapmışsınız. Bu sözlerinizle Recep Tayyip Erdoğan’ı mı korkutacaksınız?

Böyle ucuz politika yapmak bir CHP’liye hiç yakışmıyor. Yanında çok becerikli ve başarılı bir medya danışmanı kanalıyla, diğer faaliyetlerini kamuoyuna duyurabilen bu milletvekilinin, böylesi ucuz politikalara tevessül etmesi hiç de doğru değil.

Hemşehricilik, ilkel bir davranıştır. Önemli olan, tüm yöreye hizmet ve devlet yararıdır. Ama boşuna nefes tüketilmesin, Atı alan Üsküdar’ı değil, Mersin Yenice’yi geçti… (Mersin il sınırları içinde olan Çukurova Havalimanı, Yenice ilçesindedir)

Biliyoruz, Çukurova Havalimanı’nın açılacak oluşuna en çok karşı çıkan esnaf grubunu taksiciler oluşturuyor. Mersin il sınırları içinde kurulacak olan Çukurova Havalimanı’nın taksi işletmeciliği, Adana’dan Mersin’e geçmiş olacak. Kaldı ki, yapılan ön tartışmalarda, bu işin iki şehir taksicileri arasında paylaşılabileceği konuşulmuştu. Adana Havalimanı etrafında bulunan esnafların da hoşuna gitmeyen bu durum, Adana milletvekili için bir baskı unsuru oldu. Hemşehricilik ilkelliğinin yanında, seçimlerde oy kazanmak uğruna, Çukurova Havalimanı’nın açılmasını önlemek için hâlâ büyük çabalar sarf eden milletvekili, ihale olaylarındaki bir yığın olumsuzluğu dile getirdikten sonra hâlâ çığırtkanlık yapıyor ve “Yıllık 5-6 milyon insanımızın güvenle kullandığı Adana Havaalanı’nı size kaptırmayız” diyor.

Bu milletvekili, “Adana Havaalanı’nı kaptırmayız” derken, asıl kimlere hitap ediyor biliyor musunuz? Hükümete mi? Tabii ki hayır. Müteahhitlere mi? Bu da hayır. “Size kaptırmayız” dediği kitle tabii ki Mersinlilerdir.

Şimdiki durumu ile, yani kapasite ve pahalılığı nedeniyle, Almanya’dan birkaç sefer dışında, yurtdışından uçuş talebi alamayan Adana Havalimanı’na karşın, kapasite ve ucuzluğu nedeniyle ilgi çekecek olan Çukurova Havalimanı, Türk turizmi için büyük bir kazanç olacaktır. Yüzbinlerce gurbetçi, direkt uçuşlar için daha elverişli olacak yeni havalimanının faaliyete geçmesini bekliyor.

Sosyal medyada bölgecilik
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın 10 Ağustosta Cumhurbaşkanı tarafından nihayet açılacağı haberi yayınlandıktan sonra, kimliğini hâlâ açıklamadığım CHP Adana milletvekili, hâlâ bozgunculuğunu devam ettiriyor ve “Yeni havalinmanına bir itirazım yok ama Adana havalimanı da açık kalmalı. Adana Havalimanı’nı kapattırmayacağım” derken, bu bölgenin iki havalimanını kaldıramayacağını ve zarar edeceğini hesaba katmıyor.

Sosyal medyadada ilginç yazışmalar oldu. Hollanda’dan iyi tanıdığım Adanalı bir dostum,
“YAZIK OLDU ADANAMIZA.! HAVA ALANI KAPANIYOR .TREN GARI KAPANMASI GÜNDEME GELİRSE ŞAŞMAM” başlığı ile şöyle devam etmiş:
“AKP den özellikle AKP sözcüsü ve kurmaylarından Adanalı ÖMER ÇELİK, MHP den, Gelecek, Saadet, Dem ve CHP den Adana Milletvekili seçilen zatı muhteremler acaba seçen Adanalılara hemşehrilerine söyleyebilecek bir sözleri var mı ? Aslında seçim zamanı Milletvekili pusulalarının tamamı hiç bir parti gözetmeksizin seçim sandığına boş atmaları lazım. Halkı ve şehrini hiçe sayanı halk da hiçe saymalıdır. Zafer hava alanına on binde bir yolcu inen veya binen şehre havaalanı yapılıyor. Adana’da ise potansiyeli var olan mevcut hava alanını kapatmak akıl almıyor. Bu ihanetten ve halka cezadan başka bir tarifi söz konusu değildir. Adana halkı bunu hak etmiyor desem yerinde bir tesbit mi olur bilemiyorum.”

Hollanda’da yetişmiş olan Adanalı dostumuzun facebook’ta yayınladığı bu mesajına pek çok Adanalı da mesaj yazmış. “Adana’nın pek çok kurumunu Mersin’e kaptırdık” gibi sözler ile bölgecilik yapan bu hemşehriler de, konunun önemini kavrayamamışlar.

Bakınız, bazı isimler neler yazmışlar:

Yavuz Şire

TRT Çukurova radyosu Mersin’e Çukurova Havaalanı Mersin’e DDY Mersin’e Taşınsın Olsun bitsin 🥲

Halil Cömertpay

Onuda kapatın

Hakkı Osman Örgerin

Adana sahipsiz bu saatten sonrası boş, atı alan Üsküdarı geçti. Adana akp milletvekillerini kınıyorum önce ömer Çelik’i sözde Adana milletvekili Tayyip Erdoğanın en yakınındaki kişi haberim yoktu diyemez o oylara yazık Adana için çalışacak iken avucumuzun içindeki havaalanını mersine kaptırdık üstelik Adana mersin il sınırının 3 km. İlerisinde, il sınırının 1 km. Geride yapılsa adanın malı olarak Adanada kalacaktı yazıklar olsun, Adana sahipsiz

Hakkı Osman Örgerin

Yavuz şire beye katılıyorum, TCDD bakım onarım istasyonu mersine taşındı, trt bölge müdürlüğü de mersine gitti, mersinin turizmi var limanı var şimdide halimanı oldu eee adananın neyi var bir tek havaalanı vardı onuda kaptırdık yazıklar olsun yazıklar olsun bu havaalanının Mersine kaptırmamızda kimin parmağı varsa Allahınızdan bulun

Gokhan Matyar

Adanayı Mersin’in ilçesi yapsınlar, olsun bitsin.

Gokhan Matyar

Bu saatten sonra tek çözüm Yenice’yi Adanaya bağlamak.

Erdoğan Buyur

Adananın kebabı ve şırdanı var, şalgamı da unutma yeter.

Tuncay Osgayoglu

Tren bakım atölyeleri geçen seneden taşınmıştır Haşim abi

Haşim Turaçtemur

Tuncay Adana İl olarak miladını doldurmuş.

Oldu olacak Osmaniye ilin ilçesi yapsınlar.

Halil Cömertpay

Treni de iptal etsinler.

Yukarıdaki ifadeler bakıldığı zaman, Adanalı kardeşlerimizin, yeni havalimanının yararından ziyade, Adana-Mersin’ çekişmesini dillendirmişler.
Kısacası, “Her şeyi Mersin’e kaptırdık” düşüncesi ile hareket eden bu hemşehrilerimiz de bu tutumlarından vazgeçmeliler ve Adana ile Mersin’in kardeşliğini sağlayacak fikirler saygı göstermeliler.

MADALYONUN TERS YÜZÜ
Adana -Mersin yarışında yaşanan çekişmeleri anlatırken, genelde Adanalılar’ın bozgunculuğundan söz ediyoruz. Ne var ki aynı konuda Mersinliler’in deparmakları boş durmuyor.
Çukurova Havalimanı’nın 10 Ağustosta açılacağını büyük bir sevinç ile duyuran Mersin Platformu Başkanı ve de sevgili dost Tarık Antalyalı, yine de endişelerini dile getirirken, facebook’ta kendisine cevap veren Berkol Ok şöyle yazmış: “Sevgili Tarık Antalyalı, Uluslararası Denetim Heyeti gelmiş ve ‘Kullanıma uygun değildir’ diye rapor tutmuşlar.
Bilgi sağlam yerden !! Yine de bir araştır derim.”

Madalyonun diğer tarafında ne var biliyor musunuz?
Bakınız Tarık Antalyalı, facebooktaki bir başka mesajında neler diyor?

Tarık Antalyalı

MERHABA DEGERLİ MERSİNİLİLER
BURADAN MERSİNE HİZMET İÇİN SEÇİLMİŞ TÜM SİYASİLERİMİZE SESLENMEK İSTİYORUZ MERSİNİ SAHİPLENİN,MERSİNİN HAKLARINI ARAYIN LÜTFEN..

Dün Adana ya Konteyner limanı amaçlı yer tahsisi kararının hükümet tarafından alındığı haberleri ortaya yayıldı Aynı sektörde olduğum için 12 milyon konteynerin operasyonuna

Alt yapısı Hazır olmayan yumurtalıkta bunu nasıl yapacaklar çok merak etmekteyim.
Yumurtalık belki liman olarak genişletilebilr ama hiçbir zaman Bir Mersin Limanı gibi olamaz .
Alınan bu siyasi karar Yapilmaya çalışılsa bile yıllar sürer helede bu sıkıntılı bütçe ile bence bu karar alındı ise sadece Adana lobisini rahatlatmak için alındığına inanmaktayım.
Seneler den ber süregelen Mersin Adana çekişmesi hala devam etmektedir, Türkiyenin lojistik üssüne , Orta Doğunun en büyük limanına ,Türkiye nin en verimli Serbest Bölgesine sahip İhraacatı fazla olan,Turizm Sektörünğnde hareketli olduğu Türkiye Ekonomisine önemli katkılar sağlayan bir Mersine Adana, Lobisinin baskı ve bir dizi engellemeleri ,siyasi oyunlar nedeni ile bir Hava limanımıza bile 14 yıl sonra kavuşmak üzereyiz.
Tabiki Burada Görev Mersinde Hizmet için Mersininin Hakkını Aramak için seçilerek Meclise girmiş Tüm Siyasi Parti Milletvekillerimize düşmekte artık birbirimizi yemeği bırakalım Mersine karşı olan lobilerin oyunlarını bozmak için el birliği güç birliği yapalım.
Mersin Her Türlü Yatırımı hakketmiş Türkiyenin önemli bir Ticari şehridir ve artık bir çile
Haline dönüşmüş hava limanımızıda en kısa zamanda açalım diye buradan tüm yetkililerimize seslenmek istiyoruz.
Hükümet tarafından verilmiş böyle yanlış bir karar var ise de umarım verilen bu kararın ne kadar hatalı olduğunu bir an önce görüp bu yanlıştan vaz geçerler…
Tarık Antalyalı
Mersin Platformu

HEMŞEHRİCİLİK BÖYLE BİR ŞEY
Yukarıda da işaret ettiğim gibi, özellikle komşu illerde yaşayanlar arasında meydana gelen hemşehricilik çekişmesi her yerde cereyan eder.
Bazı Adanalıların, özellikle havalimanı konusunda yürüttükleri bozgunculuktan çok şikâyet ettik.
Ama bakınız ki, menfaat söz konusu olduğu zaman bazı Mersinliler de aynı davranışı yapıyorlarmış. Akdeniz’in doğusuna yapılmak istenen Konteyner Limanı’nın, Mersin yerine Yumurtalığa verilmesi, haklı veya haksız olarak Mersinlileri kızdırmış.
“Olur böyle şeyler” diyerek, hemşehricilik çekişmesinde yaşanacak olanları ibretle seyretmeye devam edelim.

ÇUKUROVA INTERNATIONAAL VLIEGVELD WORDT OP 10 AUGUSTUS GEOPEND…

Het nieuwe vliegveld, dat door de president geopend zal worden, blijft worden ondermijnd zoals Don Quichot zijn denkbeeldige strijd tegen windmolens voert.

Sommige sociale mediagebruikers klagen dat ze de TRT Çukurova Radio Regionale Directie, de TCDD Onderhoudsdienst en ten slotte het Çukurova International Vliegveld aan Mersin hebben verloren en uiten regionale gevoelens door te zeggen: “Wie ook betrokken is bij deze zaken, moge hij door God gestraft worden.”

Ik hoop dat het een gerucht is! De Internationale Inspectiecommissie gaf het rapport “Niet geschikt voor gebruik” voor Cukurova International Airport

İlhan KARAÇAY schreef:

Beste lezers,
Vanwege het ondragelijke verkeer in Adana, dat een nachtmerrie is geworden voor de inwoners van Çukurova, is het Çukurova Internationaal Vliegveld gepland om gemak te bieden voor vliegtuigreizen en bij te dragen aan het toerisme van het land. De opening van het vliegveld door onze president Recep Tayyip Erdoğan op 10 augustus 2024 heeft iedereen, behalve een paar regionale Adana-inwoners, verheugd. Het is echter verdrietig om te zien dat er nog steeds sommige groepen zijn die proberen deze belangrijke ontwikkeling te overschaduwen.

Het Adana Vliegveld heeft natuurlijk jarenlang de lokale bevolking gediend. Maar als het groeiende en ontwikkelende gezicht van Turkije, zal het Çukurova International Vliegveld met zijn moderne infrastructuur en capaciteit grotere bijdragen leveren aan de regio. Het vliegveld, met een passagierscapaciteit van meer dan 9 miljoen en ruime commerciële gebieden, zal economische levendigheid brengen niet alleen naar Mersin, maar naar de hele regio. De vrachtterminal, die de export naar het buitenland zal vergemakkelijken, zal het mogelijk maken dat de landbouwproducten van de regio sneller en efficiënter de wereldmarkten bereiken. Dit is een groot voordeel voor zowel Adana als Mersin.

Regionale discussies zijn onnodig in een rijke geografie zoals Çukurova. Het afschilderen van Adana en Mersin als vijanden is de grootste schade die aan de regio kan worden toegebracht. Het gezamenlijk optreden van deze twee steden op gezamenlijke doelen zal zowel economisch als sociaal grotere voordelen opleveren.

Dit vliegveld, het werk van Turkse ingenieurs en arbeiders, is een symbool van het moderne Turkije. Net als het Istanbul Vliegveld zal het als een bouwwerk van wereldklasse de aantrekkingskracht van de regio vergroten. Het zal bekend staan als het ‘Çukurova Internationaal Vliegveld’ en de internationale bekendheid van de regio vergroten en een grote bijdrage leveren aan het toerisme.

Ik begrijp de zorgen van onze burgers die tegen de sluiting van het Adana Vliegveld zijn en hun zorgen hierover uiten. Elke investering heeft echter een doel en een bijdrage. De opening van het Çukurova Internationaal Vliegveld is geen verraad aan de regio, maar juist een grote stap in de richting van de ontwikkeling ervan. Mensen die tegen dergelijke projecten zijn uit regionale overwegingen, schaden in feite de ontwikkeling van de regio.

We moeten samen, in eenheid en solidariteit, deze grote onderneming steunen die wordt ondermijnd door Don Quichot-achtige uitspraken. Het Çukurova Internationaal Vliegveld zal onze trots zijn en de regio verder vooruit helpen.

Degenen die zonder kennis over luchtvaart, vliegvelden, vervoer en toerisme uitspraken doen, hebben ons moe gemaakt. Regionale voorkeuren zijn primitief gedrag. Wat belangrijk is, is voordeel en gemak bieden aan de lokale bevolking en het bedrijfsleven. De schreeuwers die, zoals Don Quichot, tegen windmolens vechten, zijn verloren, en wie het eerste succes heeft geboekt, heeft niet Üsküdar, maar Yenice bereikt.

Het feit dat het Çukurova Vliegveld al 13 jaar wordt vertraagd, ligt ook aan enkele parlementsleden uit Adana, die investeerders die het project uitvoerden ontmoedigden. Parlementsleden die betrokken waren bij verschillende vormen van afschrikking van de aannemers deden dit onbegrijpelijke gedrag om de belangen van een paar handelaars te beschermen en daarmee stemmen te winnen. Een andere reden voor de ondermijning was de regionale rivaliteit tussen Adana en Mersin.

Aan de CHP Adana-parlementariër, wiens naam ik eerder niet noemde, maar die nog steeds lawaai maakt over het nieuwe vliegveld dat op 10 augustus door president Recep Tayyip Erdoğan geopend zal worden, wil ik het volgende zeggen:

Blijf zitten, beste parlementariër! Blijf niet vijandig tegen het Çukurova Internationaal Vliegveld om uw kiezers te behagen. Het heeft geen zin om uitspraken te doen zonder kennis over luchtvaart, vliegvelden, vervoer en toerisme. Nu het Çukurova Vliegveld na 13 jaar op het punt staat geopend te worden, is het geroep om “Sluit het Adana Vliegveld niet” zinloos geworden. Als journalist die 60 jaar geleden Jeugdvoorzitter was van de CHP, maar zijn neutraliteit heeft behouden, kan ik nu partijdig lijken. Het is misschien niet mijn plaats om u advies te geven, maar in uw laatste verklaring, waarin u zei: “Net zoals we niet toestaan dat het AKP-regime het Adana Vliegveld opslokt, zullen we niet toestaan dat ze ons vliegveld sluiten,” heeft u zich als een echte Don Quichot gedragen. Denkt u dat u Recep Tayyip Erdoğan hiermee zult afschrikken? Zulke goedkope politiek past niet bij een CHP’er. Het is niet juist voor deze parlementariër, die zijn andere activiteiten via een zeer bekwame en succesvolle media-adviseur aan het publiek kan bekendmaken, om zich in te laten met zulke goedkope politiek. Regionale voorkeuren zijn primitief gedrag. Wat belangrijk is, is dienstbaarheid aan de hele regio en het welzijn van de staat. Maar het is nutteloos om te discussiëren, want wie het eerste succes heeft geboekt, heeft niet Üsküdar, maar Mersin Yenice bereikt… (Het Çukurova Vliegveld ligt in de Yenice-district binnen de grenzen van de provincie Mersin)

We weten dat de taxichauffeurs de groep winkeliers vormen die het meest tegen de opening van de luchthaven van Çukurova zijn. Het taxibedrijf van de luchthaven van Çukurova, dat binnen de provinciale grenzen van Mersin zal worden opgericht, zal van Adana naar Mersin verhuizen. Bovendien werd er tijdens de eerste besprekingen al gesproken over de mogelijkheid dat deze dienst tussen de taxichauffeurs van beide steden zou worden verdeeld. Deze situatie, die niet in de smaak viel bij de winkeliers rond de luchthaven van Adana, werd een pressiemiddel voor de parlementslid van Adana. Naast het primitieve idee van regionalisme, blijft het parlementslid, die grote inspanningen levert om de opening van de luchthaven van Çukurova te voorkomen om stemmen te winnen bij de verkiezingen, nog steeds lawaai maken nadat hij een reeks negatieve punten over de aanbestedingskwesties heeft opgeworpen, en zegt hij: “We laten de luchthaven van Adana, die jaarlijks door 5-6 miljoen van onze mensen veilig wordt gebruikt, niet aan jullie over.”

Weet je tegen wie dit parlementslid eigenlijk spreekt als hij zegt “We laten de luchthaven van Adana niet aan jullie over”? Tegen de regering? Natuurlijk niet. Tegen de aannemers? Ook niet. De groep tegen wie hij zegt “We laten het niet aan jullie over” zijn natuurlijk de mensen van Mersin.

In de huidige situatie, vanwege de capaciteit en de hoge kosten, ontvangt de luchthaven van Adana geen internationale vluchten behalve een paar vluchten uit Duitsland, terwijl de luchthaven van Çukurova, die vanwege de capaciteit en de lage kosten aantrekkelijk zal zijn, een grote aanwinst zal zijn voor het Turkse toerisme. Honderdduizenden expats wachten op de ingebruikname van de nieuwe luchthaven, die geschikter zal zijn voor directe vluchten.

Regionalisme op sociale media Nadat het nieuws werd gepubliceerd dat de internationale luchthaven van Çukurova eindelijk op 10 augustus door de president zal worden geopend, blijft de CHP-parlementslid uit Adana, wiens identiteit ik nog steeds niet heb onthuld, onrust stoken en zegt hij: “Ik heb geen bezwaar tegen de nieuwe luchthaven, maar de luchthaven van Adana moet ook open blijven. Ik zal niet toestaan dat de luchthaven van Adana wordt gesloten,” zonder rekening te houden met het feit dat deze regio twee luchthavens niet aankan en verlies zal lijden.

Er waren interessante gesprekken op sociale media. Een vriend van me uit Adana, die ik goed ken uit Nederland, schreef op Facebook: “SLECHT VOOR ONS ADANA! LUCHTHAVEN SLUIT. ALS HET SLUITEN VAN HET TREINSTATION OOK OP DE AGENDA KOMT, ZOU IK NIET VERBAASD ZIJN” en ging verder: “Zouden de gerespecteerde mensen die als parlementslid uit Adana zijn gekozen uit de AKP, vooral de AKP-woordvoerder en strateeg uit Adana, ÖMER ÇELİK, de MHP, Gelecek, Saadet, Dem en de CHP, een woord hebben om te zeggen tegen hun kiezers in Adana? Eigenlijk zouden de stembriefjes voor de parlementsverkiezingen zonder naar een partij te kijken blanco in de stembus moeten worden gegooid. Het volk zou degenen die hun volk en stad negeren, ook moeten negeren. Terwijl er een luchthaven wordt gebouwd in een stad waar per tienduizend mensen slechts één passagier in- of uitstapt, is het onbegrijpelijk dat de bestaande luchthaven in Adana, die een potentieel heeft, wordt gesloten. Dit kan niet anders worden omschreven dan als verraad en een straf voor het volk. Is het terecht om te zeggen dat de mensen van Adana dit niet verdienen, weet ik niet.”

Veel mensen uit Adana hebben ook gereageerd op dit bericht van onze vriend uit Adana die in Nederland is opgegroeid. Deze stadsgenoten, die regionalistische uitspraken deden zoals, “We hebben veel instellingen van Adana aan Mersin verloren,” hebben het belang van de kwestie niet begrepen. Kijk eens wat sommige mensen hebben geschreven:

Yavuz Şire:
Laten we TRT Çukurova radio naar Mersin verhuizen, de luchthaven van Çukurova naar Mersin, de DDY naar Mersin. Laten we het allemaal verplaatsen en klaar is Kees.

Halil Cömertpay:
Sluit het ook maar.

Hakkı Osman Örgerin:
Adana is verlaten, vanaf nu heeft het geen zin meer, de trein is vertrokken. Ik veroordeel de AKP-parlementsleden van Adana, vooral Ömer Çelik, de zogenaamde Adana-parlementslid die dicht bij Tayyip Erdoğan staat. Hij kan niet zeggen dat hij het niet wist. Jammer voor die stemmen. Terwijl hij voor Adana zou moeten werken, hebben we de luchthaven die in onze handen was aan Mersin verloren, en bovendien bevindt het zich 3 km van de provinciale grens van Adana en als het 1 km achter de provinciale grens was gebouwd, zou het van Adana zijn gebleven. Wat een schande, Adana is verlaten.

Hakkı Osman Örgerin:
Ik ben het eens met Yavuz Şire, het TCDD onderhoudsstation is naar Mersin verhuisd, het regionale directoraat van TRT is ook naar Mersin gegaan, Mersin heeft nu toerisme, een haven en nu ook een luchthaven, wat heeft Adana? We hadden alleen een luchthaven, die zijn we nu ook kwijt. Wat een schande. Moge degenen die verantwoordelijk zijn voor het verliezen van deze luchthaven aan Mersin hun verdiende loon krijgen.

Gokhan Matyar:
Laten we Adana een district van Mersin maken, en klaar is Kees.

Gokhan Matyar:
Vanaf nu is de enige oplossing om Yenice aan Adana toe te voegen.
Erdoğan Buyur Adana heeft kebab en şırdan, vergeet ook niet de şalgam.

Tuncay Osgayoglu:
De treinonderhoudswerkplaatsen zijn vorig jaar al verhuisd, Haşim abi.

Haşim Turaçtemur:
Tuncay, als provincie heeft Adana zijn tijd gehad. Laten we Adana een district van Osmaniye maken.

Halil Cömertpay:
Laten we de trein ook maar annuleren.

Als je naar bovenstaande opmerkingen kijkt, zie je dat onze vrienden uit Adana de kwestie hebben benaderd vanuit het perspectief van een rivaliteit tussen Adana en Mersin, in plaats van de voordelen van de nieuwe luchthaven te erkennen. Kortom, onze stadsgenoten die handelen vanuit de gedachte “We hebben alles aan Mersin verloren,” moeten deze houding opgeven en respect tonen voor ideeën die de broederschap tussen Adana en Mersin zullen bevorderen.

DE ANDERE KANT VAN DE MADALIE

Als we de wedijver tijdens de Adana-Mersin wedstrijd beschrijven, hebben we het meestal over de verstoringen veroorzaakt door de mensen uit Adana. Echter, de mensen uit Mersin zitten ook niet stil in deze kwestie.

Tarık Antalyalı, de voorzitter van het Mersin Platform en mijn dierbare vriend, kondigde met grote vreugde aan dat de luchthaven van Çukurova op 10 augustus zal openen. Toch uitte hij ook zijn zorgen, waarop Berkol Ok hem antwoordde op Facebook: “Beste Tarık Antalyalı, een internationaal inspectieteam is gekomen en heeft een rapport opgesteld met de vermelding ‘Niet geschikt voor gebruik’. De informatie komt van een betrouwbare bron!! Ik zou je toch aanraden het te onderzoeken.”

Weet je wat er aan de andere kant van de medaille zit? Zie wat Tarık Antalyalı zegt in een ander bericht op Facebook:

Tarık Antalyalı · HALLO GEACHTE INWONERS VAN MERSIN VANUIT HIER WILLEN WIJ ALLE POLITICI DIE ZIJN GEKOZEN OM MERSIN TE DIENEN AANSPREKEN: KOM OP VOOR MERSIN, VERDEDIG DE RECHTEN VAN MERSIN, ALSTUBLIEFT.. Gisteren kwamen er berichten dat de regering een besluit heeft genomen om een locatie in Adana toe te wijzen voor een containerhaven. Aangezien ik in dezelfde sector werk, vraag ik me af hoe ze dit gaan realiseren in Yumurtalık, dat niet eens de infrastructuur heeft voor de operatie van 12 miljoen containers. Yumurtalık kan misschien worden uitgebreid als haven, maar het kan nooit een Mersin Haven worden. Dit politieke besluit, zelfs als ze het proberen uit te voeren, zal jaren duren en met dit moeilijke budget denk ik dat dit besluit alleen is genomen om de lobby van Adana tevreden te stellen. De voortdurende rivaliteit tussen Mersin en Adana gaat nog steeds door. Mersin, dat de logistieke hub van Turkije is, de grootste haven van het Midden-Oosten, de meest productieve Vrije Zone van Turkije, een hoge export heeft en een actieve toeristische sector heeft die belangrijke bijdragen levert aan de Turkse economie, krijgt te maken met de druk en obstakels van de Adana-lobby en na 14 jaar krijgen we eindelijk een luchthaven. De taak ligt nu bij alle parlementsleden van politieke partijen die zijn gekozen om Mersin te dienen en de rechten van Mersin te verdedigen. Laten we stoppen met elkaar tegen te werken en samenwerken om de spelletjes van de lobbies tegen Mersin te doorbreken. Mersin verdient elke investering en is een belangrijke handelsstad van Turkije en we willen vanuit hier aan alle autoriteiten vragen om onze langverwachte luchthaven zo snel mogelijk te openen. Als er zo’n verkeerd besluit is genomen door de regering, hoop ik dat ze snel inzien hoe fout dit is en deze fout herstellen… Tarık Antalyalı Mersin Platform

ZO IS LOKALE TROTS

Zoals ik hierboven al aangaf, komt rivaliteit tussen inwoners van naburige provincies overal voor. We klaagden veel over de verstoringen veroorzaakt door sommige inwoners van Adana, vooral over de luchthaven. Maar kijk, als het om belangen gaat, vertonen sommige inwoners van Mersin hetzelfde gedrag. De beslissing om de containerhaven aan de oostkant van de Middellandse Zee te plaatsen in Yumurtalık in plaats van in Mersin, heeft de inwoners van Mersin boos gemaakt, terecht of onterecht. Laten we doorgaan met het observeren van de rivaliteit tussen lokale trots met belangstelling, zeggende: “Zo gaan die dingen.”

TRUMP, POLİTİKACILARIN VAN GOGH’U, DEVRİMCİLERİN CHE GUEVARA’SI MI OLACAK?

TRUMP, POLİTİKACILARIN VAN GOGH’U, DEVRİMCİLERİN CHE GUEVARA’SI MI OLACAK?

 

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
Şahsım için, üstteki fotoğrafı düzenleyip, ‘Gazeteciliğin van Gogh’u’ yakıştırmasını yapan Ümran Özbalcı‘dan sonra, Bülent Yiğittop da, Trump için ‘Politikaclıların van Gogh’u olacak’ yakıştırması ile bir fotoğraf düzenledi. Altta.

Afbeelding met tekst, verven, kunst, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving

Yiğittop, Trump’un, Che Guevara gibi devrimci olmayı hedefleyeceğini iddia eden bir fotoğraf yakıştırması daha yaptı. Altta.

Afbeelding met hemel, persoon, buitenshuis, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving

(Haberin Hollandacası en altta)
(Nederlandse versie van het bericht is onderaan)

İlhan KARAÇAY yazdı:

Tahayyül dünyası çok geniştir. Kimileri, hayal ettiklerini yazıya dökerler kimileri de çizerler.
Beğendikleri kişileri, yaptığı işin en büyük uzmanı olarak kabul edenler, o kişiler için en ilginç yakıştırmaları yaparlar.

Örneğin, Sanatçı, Akademisyen ve Yazar Ümran Özbalcı Aria, naçizane şahsımın yazılarını çok beğendiği için, şahsımla ilgili olarak, ‘Gazeteciliğin van Gogh’u’ anlamında bir şeyler çizmişti.

Hollanda’da beğeni ile aranan grafikçi ve sayfa düzenleyicisi dostum Bülent Yiğittop da, ABD eski Başkanı ve bu yılın Başkan adayı Trump’un, bir suikast sonucunda kulağından yaralanmasını, kendi düşünce tarzına göre tasarladı ve iki resim düzenledi.

Trump’un yaralanmasından sonra kulağına sarılan bandaj ile Van Gogh’un kulağını kestikten sonra kullandığı bandaj arasında bir benzerlik yaratan Yiğittop, aynı Trump’un, suikasttan sonra yaptığı yumruk işareti ile, devrimcilerin önde gideni Che Guavera arasında bir bağlantı kurgulayan fotoğrafı düzenledi.

Ne için böyle düşünmüştü Bülent Yiğittop? Kulağını kestiği iddia edilen ünlü Hollandalı ressam Vincet van Gogh’un ortaya atılan ‘abartma’ iddiası ile, Trump’un suikasta uğramasındaki koruma laçkalığını mı dile getirmek istiyordu acaba?

Afbeelding met verven, Menselijk gezicht, kunst, tekening Automatisch gegenereerde beschrijving

Trump’un, Van Gogh’a benzetilmesi, onun da tıpkı Van Gogh gibi büyük yankılar uyandıran, sıra dışı ve tartışmalı bir figür olmasıyla ilişkilendirilebilir. Van Gogh, resimleriyle sanat dünyasında devrim yarattı; Trump da politikadaki alışılmadık tarzıyla benzer bir etki yarattı. Ancak, Van Gogh’un trajik hayatı ve içsel mücadeleleri, Trump’un politik yolculuğu ile tam anlamıyla örtüşmeyebilir.

Che Guevara benzetmesine gelirsek, bu daha çok Trump’un, karşıtları tarafından bir tür ‘direniş’ figürü olarak görülmesiyle ilgili olabilir. Che, bir devrimci olarak tarih sahnesinde yer aldı ve Trump da kendi politik kariyerinde birçok kuralı yıkarak bir çeşit devrim yaratmak istedi. Ancak, Trump’un devrimci olup olmayacağı veya bu benzetmenin haklı olup olmadığı, zamanla ortaya çıkacak.

Sonuç olarak, bu benzetmeler, Trump’un sıradışı kişiliği ve politik duruşunun toplumda yarattığı etkileri yansıtıyor. Ancak, Van Gogh ve Che Guevara gibi tarihî figürlerle karşılaştırılması, onun politik mirası hakkında farklı perspektifler sunuyor.

Bu değerlendirmeler, Trump’ın siyasi sahnedeki rolünü ve toplum üzerindeki etkisini farklı bir bakış açısıyla ele alırken, onun gelecekte nasıl hatırlanacağı konusundaki tartışmaları da beraberinde getiriyor. Trump, tarih sahnesinde gerçekten bir Van Gogh veya Che Guevara olacak mı, yoksa bu benzetmeler sadece geçici birer metafor mu olarak kalacak, bunu zaman gösterecek.

Afbeelding met persoon, overdekt, tekst, muur Automatisch gegenereerde beschrijving
Bülent Yiğittop’un dillendirdiği Vincent van Gogh ve Donald Trump hakkında bakalım Vikipedia ne diyor:

VIKIPEDIA’DA VİNCENT VAN GOGH

Vincent van Gogh - Van Gogh Museum

Vincent Willem van Gogh:30 Mart 1853 – 29 Temmuz 1890),Batı sanatı tarihinin en ünlü ve etkili isimlerinden biri olan çoğu hayatının son iki yılında olmak üzere,yağlıboya tabloda dahil olmak üzere yaklaşık 2100 sanat eseri yarattı.
Eserleri arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler; bunların çoğu, modern sanatta dışavurumculuğun yükselişine katkıda bulunan fırça çalışmalarıyla.
Van Gogh’un çalışmaları, 37 yaşında kendi kendine yaptığı kurşunla ölmeden önce, ciddi bir ilgi görmeye başlamıştı. Yaşamı boyunca Van Gogh’un yalnızca bir tablosu olan Kırmızı Üzüm Bağı satıldı.

Üst-orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Van Gogh, çocukluğunda resim çiziyordu; ciddi, sessiz ve düşünceliydi ancak zihinsel dengesizlik belirtileri gösterdi. Gençliğinde sanat taciri olarak çalıştı, sık sık seyahat etti, ancak Londra’ya transfer edildikten sonra depresyona girdi. Dine yöneldi ve Belçika’nın güneyinde misyoner olarak vakit geçirdi. Daha sonra sağlıksızlığa ve yalnızlığa sürüklendi. Sanattaki modernist eğilimlerin son derece farkındaydı ve 1881’de ailesinin yanındayken resim yapmaya başladı. Küçük kardeşi Theo onu maddi olarak destekledi ve ikisi uzun bir yazışmayı sürdürdü .

Van Gogh’un ilk eserleri çoğunlukla natürmortlardan ve köylü işçilerin tasvirlerinden oluşur . 1886’da Paris’e taşındı ve burada Empresyonizmin ötesinde yeni yollar arayan Émile Bernard ve Paul Gauguin’in de aralarında bulunduğu sanatsal avangart üyelerle tanıştı . Paris’te hayal kırıklığına uğrayan ve büyüyen sanatsal değişim ve işbirliği ruhundan ilham alan Van Gogh, Şubat 1888’de sanatsal bir inziva yeri ve komün kurmak için güney Fransa’daki Arles’a taşındı . Oraya varınca Van Gogh’un sanatı değişti. Resimleri daha da parlaklaştı ve yerel zeytinlikleribuğday tarlalarını ve ayçiçeklerini tasvir ederek dikkatini doğal dünyaya çevirdi . Van Gogh, Gauguin’i Arles’a davet etti ve Gauguin’in 1888 sonbaharında gelişini heyecanla bekledi.

Van Gogh psikotik dönemler ve sanrılardan acı çekiyordu . Her ne kadar zihinsel istikrarı konusunda endişe duysa da çoğu zaman fiziksel sağlığını ihmal ediyor, doğru dürüst yemek yemiyor ve aşırı içki içiyordu. Gauguin’le arkadaşlığı, usturayla yaşadığı bir çatışmanın ardından öfkeyle sol kulağını kesmesiyle sona erdi. Van Gogh, Saint-Rémy’deki bir dönem de dahil olmak üzere psikiyatri hastanelerinde zaman geçirdi . Taburcu olup Paris yakınlarındaki Auvers-sur-Oise’daki Auberge Ravoux’ya taşındıktan sonra homeopatik doktor Paul Gachet’nin bakımı altına girdi . Depresyonu devam etti ve 27 Temmuz 1890’da Van Gogh’un tabancayla kendini göğsünden vurduğuna ve iki gün sonra aldığı yaralardan dolayı öldüğüne inanılıyor.

Van Gogh’un çalışmaları yaşamının son yılında sanatsal açıdan eleştirel ilgi görmeye başladı. Ölümünden sonra, Van Gogh’un sanatı ve yaşam öyküsü, büyük ölçüde dul yengesi Johanna van Gogh-Bonger’ın çabaları sayesinde, yanlış anlaşılan dehanın bir simgesi olarak kamuoyunun hayal gücünü yakaladı . Cesur renk kullanımı, etkileyici çizgileri ve kalın boya uygulaması , 20. yüzyılın başlarında Fauves ve Alman Ekspresyonistleri gibi avangard sanat gruplarına ilham kaynağı oldu . Van Gogh’un çalışmaları sonraki yıllarda yaygın eleştirel ve ticari başarı elde etti ve o, işkence gören sanatçının romantik idealinin kalıcı bir simgesi haline geldi . Bugün Van Gogh’un eserleri dünyanın şimdiye kadar satılan en pahalı tabloları arasında yer alıyor . Onun mirası , dünyanın en büyük resim ve çizim koleksiyonunu barındıran Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi tarafından onurlandırılıyor ve kutlanıyor .

Donald Trump - EenVandaag

VIKIPEDİA’DA DONALD TRUMP

Donald John Trump (d. 14 Haziran 1946, QueensNew York), 2017-2021 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri‘nin 45. başkanı olarak görev yapmış Amerikalı siyasetçi ve iş insanıdır. 8 Kasım 2016 tarihinde yapılan 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerine Cumhuriyetçi Parti‘nin adayı olarak girmiş, Hillary Clinton‘dan yaklaşık 3 milyon oy geride kalmasına rağmen, Amerika’nın seçiciler heyeti metoduna göre başkanlığa seçilmiştir.

Donald Trump 1960’lı yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı liseyi terk etmek durumunda kaldı. Sonraki süreçte askeri akademi ile Pensilvanya‘da bulunan Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu‘nda eğitim gördü. Üniversite yılları sonrasında babası Fred Trump‘ın emlak ve inşaat firmasında görev almaya başladı. 1971’de babasının şirketlerinde imtiyaz sahibi olup kontrolü ele aldı. Şirkete “Trump Organizasyon” adını vererek merkezini Manhattan bölgesine taşıdı. Kısa sürede yaptırdığı otellerle adını duyurdu. 1999 yılında babasını kaybetti. 2000’de yapılan seçimlere Reform Partisi başkan adayı olarak katıldı fakat kısa süre sonra adaylıktan çekildi. 2001 yılında bu partiden ayrıldı. 2004 yılında NBC kanalında “Çırak” (The Apprentice) programını hazırlayarak şov dünyasına adım attı. Bazı söylemleri nedeniyle Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterildi fakat kazanamadı. 2016 yılındaki seçim sürecinde İslamofobik söylemleri ve seçim vaatleriyle eleştirildi. Forbes‘in 2016 yılındaki dünyanın en zengin 400 kişisi listesinde yer aldı. 2016 yılında 70 yaşında olan Trump, seçimleri kazanmasıyla birlikte ABD tarihinin göreve başlayan en yaşlı başkanı olmuştu. 2020 yılındaki seçimde rakibi Joe Biden seçilen en yaşlı ABD başkanı olmuştur. 20 Ocak 2021 tarihinde görevini selefi Joe Biden‘e teslim etmesi gereken ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, ABD’nin tarihi devir teslim törenine katılmayan ilk başkan oldu.Hakkında birden fazla azil süreci başlatılan ilk ve tek ABD başkanıdır.

13 Temmuz 2024 tarihinde Pensilvanya‘daki mitinginde suikast girişimine uğradı ve sağ kulağından yaralandı.

Ailesi ve kökeni

Donald Trump, baba tarafından Alman, anne tarafından İskoç kökenli bir aileden gelmektedir. Berber olan büyükbabası Frederick Trump, 1869’da Almanya‘nın Kallstadt beldesinde doğdu. 1885 yılında henüz on altı yaşındayken Amerika‘ya göç etti. İlk önce ablası ve eniştesinin yanında Manhattan’da kaldı ve berber olarak çalıştı. 1891’de Seattle’a gidip lokanta işletti, sonra Kanada Klondike bölgesinde altın arayanlar arasına katıldı. Sadece altın çıkarmakla kalmayıp kendisi gibi altınla zengin olmak isteyenlere yer belirleyip, yiyecek-içecek sattı, genelev işletti. 1892 yılında ABD vatandaşı oldu. Zengin olduktan sonra Almanya’ya gidip memleketlisi olan Elizabeth Christ ile 1902 yılında evlendi. 2 yıl New York’ta oturduktan sonra karısının çektiği sıla hasreti nedeniyle memleketlerine döndüler.

Tekrar Alman (Bavyera) vatandaşı olmak için başvurdu fakat asker kaçağı sayıldığı için kabul edilmedi. İstenmeyen yabancı muamelesi görerek 1905 yılında sınır dışı edildi ve ailesiyle Amerika’ya geri döndü.[4] 11 Ekim 1905 tarihinde Fred Trump adında bir oğlu oldu. Baba Frederick Trump 1918 yılında İspanyol gribi pandemisinde ölünce oğlu Fred Trump genç yaşına rağmen ticarete atılmak zorunda kaldı. 22 yaşına gelince Elizabeth Trump & Son adlı şirketi kurdu. Bu yıllarında siyahi karşıtı Ku Klux Klan adlı örgüte üye olduğu için kısa bir süre tutuklu kaldı. II. Dünya Savaşı sonrasında işlerini büyüterek servet sahibi oldu. Amerika Birleşik Devletleri Donanması ve askerleri için kışla tarzında evler yaptı. Yine bu dönemlerde New York Queens’te arsa alım satımına başladı. Irkçı bir tavırla siyahilere daire satmadı. 1935 yılında İskoç göçmeni olan Mary Mecleod‘la evlenerek Maryanne, Frederick Jr, Elizabeth, Donald ve Robert adlarında beş çocuk sahibi oldu.

Yaşamı

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, portret Automatisch gegenereerde beschrijving
Gençliğinde Trump

Afbeelding met persoon, pak, person, jurk Automatisch gegenereerde beschrijving

Trumpp (en sağda) ve eşi Ivana, 1985 yılında Suudi Arabistan Kralı Fahd için verilen devlet yemeğinde ABD Başkanı Ronald Reagan ve First Lady Nancy Reagan ile birlikte kabul sırasında.

Mary Anne MacLeod ve Fred Trump’ın beş çocuğundan biri olan Donald Trump, 14 Haziran 1946 tarihinde New YorkQueens‘de doğdu. 1981 yılında kardeşi Frederick Trump Jr. alkol bağımlılığı sebebiyle hayatını kaybetti.

Donald Trump hareketli bir çocukluk geçirdi. Ergenlik döneminde okuldaki müzik öğretmenine yumruk atmıştır. Ardından askeri lisede okudu. 1964 yılında mezun olunca subay olmak istemedi. O yıllardaki tek hayali Hollywood‘da film yapımcısı olmaktı. Babasının kendisini New York’taki bir köprü açılışına götürmesi onun için bir milattı denebilir. Üniversite eğitimini iki yıl Fordham, iki yıl da Pensilvanya Üniversitesi‘nde tamamladı. Bu dönemlerde babası Fred Trump işlerini büyütmüş, 200 milyon dolar gibi bir servet sahibi olmuştu. Trump Vietnam Savaşı‘na da ayağında topuk dikeni olduğu gerekçesiyle katılmadı.

Yükseköğretimden sonra 1971’de babasının Elizabeth Trump & Son Co. adlı daire kiralık şirketini ele aldı. Şirketin adını The Trump Organization diye değiştirdi. Şirketin adını, niteliğini ve merkezini değiştirdi. O dönemlerde yaşanan petrol krizi ABD ekonomisini, dolayısıyla da Trumpları da etkiledi. Donald Trump sonraki süreçte babasından aldığı 350 bin dolarla iş hayatına atıldı. Farklı projeler üzerinde farklı isimlerle çalıştı. Manhattan’da harap halde olan Commodore Hotel’i satın alıp yenilemek isteyince babası da dahil çevresindekiler ona karşı çıktı. Fakat bu isteğini de gerçekleştirdi. Hyatt Otelleri’nin sahibi olan Jay Pritzker ile ortak oldu (1975). Hem bu ortaklığı hem de vergi vermemek için belediye ile yaptığı 40 yıllık anlaşma onun ilk başarıları olarak dikkat çekti. 1400 odalı Grand Hyatt Oteli ile yılda 30 milyon dolar kâr elde etti. 1978’de Manhattan‘ın işlek caddelerinden birindeki bir binayı 25 milyon dolarlık banka kredisiyle alıp 68 katlı bir gökdelen yaptırdı. Yaptırdığı daireler 1983’te oldukça ilgi görüp satıldı. İlk önce Tiffany mücevher mağazası nedeniyle Tiffany Kulesi adını verdiği bu binaya daha sonra Trump Kulesi (Trump Tower) adını verdi. Medyada daha fazla ün kazanmasında Central Park’taki buz pateni pistinin etkisi büyük oldu. Belediyenin yedi yıldır bitiremediği ve toplamda 20 milyon dolar harcadığı inşaat, Trump ile beraber üç ayda üç milyon dolara tamamlanmış oldu. Sonraki dönemde ise Trump Place ile beş milyar dolarlık bir projeyi gerçekleştirdi. Sadece doğduğu şehir New York’ta değil, ChicagoMiamiLas Vegas ve dünyanın birçok yerinde Trump TowerTrump PlazaTrump International gibi yatırımlar gerçekleştirdi. 2004 yılında NBC‘deki programı ile şov dünyasına adım attı. Programda kullandığı “Kovuldun!” sözü çok dikkat çekti. Gallup’un anketlerine göre Trump, 12 yaş üstündeki Amerikalıların %98’i tarafından tanınıyordu.

Donald Trump emlak işlerinin yanı sıra 1998’de kendi adını taşıyan bir vakıf kurdu. 2016 yılındaki başkanlık seçimleri için bu vakıf aracılığıyla para topladığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. Miss Universe, Miss USA ve Miss Teen US gibi güzellik yarışmalarıyla ilgilenip bunlardan pay satın aldı. Kendi adını taşıyan ve emlak üzerine ücretli eğitim veren bir üniversite açtı. Bu üniversite 2005-2010 yılları arasında faaliyet gösterdi.[12] Donald Trump, Türkiye’de İstanbul Mecidiyeköy’de Trump Towers Mall adında rezidans ve alışveriş merkezini 2012 yılında Doğan Holding ile açarak İstanbul’da büyük bir yatırım gerçekleştirdi. Trump Towers’ın açılışına dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan katıldı.

Evlilikleri ve çocukları

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, pak Automatisch gegenereerde beschrijving
2016 yılındaki seçim kampanyalarında eşi Melania Trump‘la birlikte.

Donald Trump toplamda üç evlilik yaptı. Bu evliliklerden üç erkek iki de kız çocuğu olmak üzere toplamda beş çocuk sahibi oldu. Ayrıca 2020 yılı itibarıyla on da torunu bulunmaktadır. Trump ilk olarak 1972 yılında Çek model Ivana Zelníčková ile evlendi. Bu evliliğinden Donald Trump Jr., Ivanka ve Eric adında üç çocuğu oldu. İkili 1992 yılında ise boşanmalarına rağmen bir süre yakın ilişkileri devam etti. Bu evlilikten olan çocukların üçü de babalarının şirketlerinde yöneticilik yapmaktadır. 1997 yılına gelindiğinde Trump bu sefer aktris Marla Maples‘la evlendi. Bu evlilikten de Tiffany adında bir çocuk sahibi oldu. İki yıl sonra, 8 Haziran 1999’da bu evliliğini de sonlandırdı. 2005 yılında Sloven model Melania Knauss‘la evlendi. Mart 2006’da oğulları Barron doğdu. Melania’nın seçim kampanyaları sırasında eşi hakkındaki konuşması Barack Obama‘nin eşi Michelle Obama‘nın Demokrat Parti Kongresi’nde yaptığı konuşmayla benzer içerik barındırması medyada tartışma yarattı. ” Bazen evde iki erkek çocuğum var, genç bir oğlum ve kocam” şeklindeki söylemiyle de tekrar gündeme geldi.

Önceki adaylıkları

Trump başkanlık öncesindeki siyasi düşüncelerinde birçok farklı tutum sergiledi. Siyasi çevrelerde tanınması 1980 yılındaki başkanlık seçiminde Ronald Reagan‘ı desteklemesiyle başladı. Reform Partisi ile olan ilişiğini 2001 yılında kesti. 2001’den 2008’e kadar Demokrat Parti‘yi destekledi. 2008 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı John McCain‘i destekledi. 2011 yılına kadar altı Cumhuriyetçi, dört de Demokrat adaya mali destek sağladı. Bu desteğini 2011 sonrasında sadece Cumhuriyetçilere kaydırdı. 1988, 2004 ve 2012’de başkanlık için adı geçmiş olsa bile ilk kez 2000 yılındaki seçim için aday oldu.

Afbeelding met Lettertype, Graphics, tekst, typografie Automatisch gegenereerde beschrijving

Donald Trump’ın 2000 yılındaki seçim kampanyalarında kullandığı logo

Trump’ın başkan adaylığı serüveni 1987’li yıllara dayanmaktadır. Henüz o yıllarda başkan adaylığı için adı geçen isimlerden biri oldu. 8 Ekim 1999’da CNN ekranında Larry King‘in bir programında Amerikan başkanlığına aday olacağını açıkladı. Yardımcınız kim olacak sorusuna ise siyahi sunucu Oprah Winfrey cevabını verdi. 2000 yılındaki seçimlere Reform Partisi‘nden başkan adayı oldu. Fakat daha sonra yarıştan çekildi. NBC’deki programı ile daha da tanınan Trump, 2004’teki başkanlık seçimi içinde adı geçti. Bush‘ın izlediği Irak politikasını yoğun bir şekilde eleştirdiyse de ona destek veren isimlerden biri olup, başkanlığa aday olmadı. 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için de 16 Haziran 2015’te Manhattan 5. Cadde’de bulunan Trump Tower’daki konuşmasıyla Cumhuriyetçi Parti‘den başkan adaylığını açıklayarak şu ifadeleri kullandı: “Bayanlar ve baylar, Amerikan başkanlığı için yarışıyorum ve ülkemizi tekrar harika bir yer haline dönüştüreceğiz.”

İş kariyeri

Emlak

1968’den başlayarak Trump, New York şehrinin dış ilçelerinde orta sınıf kiralık konutlara sahip olan babası Fred’in emlak şirketi Trump Management’ta çalışıyordu. 1971’de şirketin başkanı oldu ve The Trump Organization’ı şemsiye marka olarak kullanmaya başladı.

Manhattan gelişmeleri

Trump, 1978’de ailesinin ilk Manhattan girişimi olan Grand Central Terminal’in bitişiğindeki terk edilmiş Commodore Hotel’in yenilenmesiyle halkın dikkatini çekti. Finansman, Hyatt ile ortaklaşa 70 milyon dolarlık bir banka inşaatı finansmanı garanti eden Fred Trump tarafından düzenlenen 400 milyon dolarlık bir şehir emlak vergisi indirimi ile kolaylaştırıldı. Otel 1980’de Grand Hyatt Hotel olarak yeniden açıldı ve aynı yıl Trump, Midtown Manhattan’da karma kullanımlı bir gökdelen olan Trump Tower’ı geliştirme haklarını aldı. Bina, Trump Corporation’ın genel merkezine ve Trump’ın PAC’sine ev sahipliği yapıyor ve 2019’a kadar Trump’ın ana ikametgâhıydı.

1988’de Trump, bir banka konsorsiyumundan 425 milyon dolarlık (2021’de 974 milyon dolara eşdeğer)  bir krediyle Manhattan’daki Plaza Hotel’i satın aldı. İki yıl sonra, otel iflas koruması için başvuruda bulundu ve 1992’de bir yeniden düzenleme planı onaylandı. 1995’te Trump, kişisel garantili krediler de dahil olmak üzere borçlarını ödemek için Plaza Hotel’i mülklerinin çoğuyla birlikte sattı.

1996’da Trump, 40 Wall Street’teki çoğu boş olan 71 katlı gökdeleni satın aldı ve daha sonra Trump Building olarak yeniden markalandı ve onu yeniledi. 1990’ların başında Trump, Hudson Nehri yakınlarındaki Lincoln Meydanı mahallesinde 70 dönümlük (28 hektar) bir arazi geliştirme hakkını kazandı. 1994’te diğer girişimlerden gelen borçlarla mücadele eden Trump, projedeki hissesinin çoğunu Riverside South projesinin tamamlanmasını finanse edebilen Asyalı yatırımcılara sattı.

Mar-a-Lago

1985’te Trump, FloridaPalm Beach’teki Mar-a-Lago mülkünü satın aldı. 1995 yılında, mülkü bir başlangıç ücreti ve yıllık aidat ile özel bir kulübe dönüştürdü. Evin bir kanadını özel konut olarak kullanmaya devam etti. 2019’da Trump, Mar-a-Lago’yu ana ikametgâhı ilan etti.[24]

Atlantic City kumarhaneleri

1984’te Trump, Holiday Corporation’ın finansman ve yönetim yardımıyla Atlantic City, New Jersey’de bir otel ve kumarhane olan Trump Plaza’da Harrah’s’ı açtı. Kârsızdı ve Trump, Mayıs 1986’da Holiday’e 70 milyon dolar ödedi ve tek kontrolü ele geçirdi.[34] Trump daha önce Atlantic City’de Hilton Corporation’dan 320 milyon dolara bir otel ve kumarhane satın almıştı. 1985’te tamamlandığında Trump Kalesi oldu. Eşi Ivana 1988 yılına kadar idare etti.

Trump, 1988’de üçüncü bir Atlantic City mekanı olan Trump Taj Mahal’ı satın aldı. 675 milyon dolarlık değersiz tahvillerle finanse edildi ve 1.1 milyar dolara tamamlandı, Nisan 1990’da açıldı. Trump 900 milyon dolarlık kişisel borcunu azaltmak için, batmakta olan Trump Shuttle havayolu şirketini, mega yatını, kumarhanelerine kiralanan ve limanda tutulan Trump Princess’i ve diğer işletmeleri sattı.

1995 yılında Trump, Trump Plaza, Trump Castle ve Gary, Indiana’daki Trump Casino’nun sahipliğini üstlenen Trump Hotels & Casino Resorts’u (THCR) kurdu. THCR, Tac Mahal’i 1996’da satın aldı ve 2004, 2009 ve 2014’te iflas etti ve Trump’a yüzde 10 sahiplik bıraktı. 2009 yılına kadar başkan olarak kaldı.

Golf sahaları

Trump Organizasyonu, 1999’da golf sahaları inşa etmeye ve satın almaya başladı. On dört sahaya sahip ve dünya çapında Trump markalı üç sahası daha yönetiyor.

Trump, başkanlığının 1.461 gününün 428’inde (yaklaşık üçte biri) bir Trump Organizasyonu mülkünü ziyaret etti ve her 5,6 günde bir olmak üzere 261 tur golf oynadığı tahmin ediliyor.

Markalama ve lisanslama

Trump adı, gıda maddeleri, giyim, yetişkin eğitim kursları ve ev mobilyaları dahil olmak üzere çeşitli tüketici ürünleri ve hizmetleri için lisanslanmıştır. The Washington Post tarafından yapılan bir analize göre, Trump’ın adını içeren ve şirketlerine en az 59 milyon dolar gelir getiren 50’den fazla lisanslama veya yönetim anlaşması var. 2018 yılına kadar sadece iki tüketim malları şirketi onun adına lisans vermeye devam etti.

Yan girişimler

Eylül 1983’te Trump, Amerika Birleşik Devletleri Futbol Ligi’nde bir takım olan New Jersey Generals’ı satın aldı. 1985 sezonundan sonra lig, büyük ölçüde Trump’ın oyunları bir sonbahar programına taşıma stratejisi (seyirciler için NFL ile rekabet ettikleri yer) ve kuruluşa karşı bir antitröst davası açarak NFL ile birleşmeye zorlama nedeniyle kapandı.

Trump’ın işletmeleri, Atlantic City’deki Trump Plaza’nın bitişiğindeki Atlantic City Kongre Salonu’nda birkaç boks maçına ev sahipliği yaptı ve bu maçlar burada oynanıyormuş gibi tanıtıldı. 1989 ve 1990’da Trump, Tour de France veya Giro d’Italia gibi Avrupa yarışlarının Amerikan eşdeğerini yaratma girişimi olan Tour de Trump bisiklet sahne yarışına adını verdi.

1986’dan 1988’e kadar Trump, şirketi devralmayı planladığını öne sürerek çeşitli halka açık şirketlerde önemli miktarda hisse satın aldı ve ardından hisselerini kar için sattı, bazı gözlemcilerin onun yeşil postayla uğraştığını düşünmesine yol açtı. New York Times, Trump’ın başlangıçta bu tür hisse senedi işlemlerinde milyonlarca dolar kazandığını, ancak daha sonra “yatırımcılar onun devralma konuşmasını ciddiye almayı bıraktıktan sonra bu kazançların hepsini değilse de çoğunu kaybettiğini” buldu.

1988’de Trump, New York CityBoston ve Washington DC’de 21 uçak ve iniş hakkı olan Eastern Air Lines Shuttle’ı satın aldı. Trump operasyonu Trump Shuttle olarak yeniden adlandırdı ve 1992’ye kadar işletti. Trump, havayolundan kar elde edemedi ve onu USAir’e sattı.

1992’de Trump, kardeşleri Maryanne, Elizabeth ve Robert ve her biri yüzde 20’şer hisseye sahip kuzeni John W. Walter, All County Building Supply & Maintenance Corp.’u kurdu. paravan şirket, Trump’ın kiralık birimleri için hizmet ve malzeme sağlayan satıcılara ödeme yapmak ve ardından bu hizmetleri ve malzemeleri yüzde 20-50 ve daha fazla karla Trump Management’a faturalamak için paravan şirket. Sahipler, işaretlemelerden elde edilen gelirleri paylaştı. Artan maliyetler, Trump’ın kiralık birimlerinin kiralarını artırmak için devlet onayı almak için gerekçe olarak kullanıldı.

1996’dan 2015’e kadar Trump, Miss USA ve Miss Teen USA dahil olmak üzere Miss Universe yarışmalarının tamamına veya bir kısmına sahipti. Zamanlama konusunda CBS ile olan anlaşmazlıklar nedeniyle, 2002’de her iki yarışmayı da NBC’ye götürdü. 2007’de Trump, Miss Universe’ün yapımcısı olarak yaptığı çalışmalar nedeniyle Hollywood Walk of Fame’de bir yıldız aldı. NBC ve Univision, yarışmaları Haziran 2015’te yayın programlarından çıkardı.

Trump Üniversitesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

2004 yılında Trump, 1.500 ila 35.000 ABD Doları arasında değişen emlak eğitimi kursları satan bir şirket olan Trump Üniversitesi’ni kurdu.  New York Eyalet yetkilileri, şirkete “üniversite” kelimesini kullanmasının eyalet yasalarını ihlal ettiğini (akademik bir kurum olmadığı için) bildirdikten sonra, adı 2010 yılında Trump Entrepreneur Initiative olarak değiştirildi.

2013 yılında New York Eyaleti, şirketin yanlış beyanda bulunduğu ve tüketicileri dolandırdığı iddiasıyla Trump Üniversitesi’ne karşı 40 milyon dolarlık bir hukuk davası açtı. Ayrıca, federal mahkemede Trump ve şirketlerine karşı iki toplu dava açıldı. Dahili belgeler, çalışanlara sıkı satış yaklaşımı kullanma talimatı verildiğini ortaya çıkardı ve eski çalışanlar, Trump Üniversitesi’nin öğrencilerini dolandırdığını veya onlara yalan söylediğini ifade etti. 2016 başkanlık seçimlerini kazandıktan kısa bir süre sonra Trump, üç davayı çözmek için toplam 25 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

Vakıf

Donald J. Trump Vakfı, 1988’de kurulmuş özel bir vakıftı. Vakfın son yıllarında, fonlarının çoğu, 2009’dan 2014’e kadar hayır kurumuna herhangi bir kişisel fon bağışlamayan Trump dışındaki bağışçılardan geliyordu. Vakıf, sağlık ve sporla ilgili hayır kurumlarının yanı sıra muhafazakar gruplara da bağışta bulundu.

2016’da The Washington Post, hayır kurumunun kendi kendine işlem yaptığı iddiası ve olası vergi kaçakçılığı da dahil olmak üzere çeşitli potansiyel yasal ve etik ihlaller işlediğini bildirdi. Yine 2016’da New York Eyaleti başsavcılığı, vakfın hayır kurumlarıyla ilgili New York yasalarını ihlal ettiğini söyledi ve New York’taki bağış toplama faaliyetlerini derhal durdurmasını emretti. Trump’ın ekibi Aralık 2016’da vakfın feshedileceğini duyurdu.

Haziran 2018’de New York başsavcılığı, vakıf, Trump ve yetişkin çocuklarına karşı 2,8 milyon dolar tazminat ve ek cezalar talep eden bir hukuk davası açtı Aralık 2018’de vakıf faaliyetini durdurdu ve tüm varlıklarını diğer hayır kurumlarına dağıttı.[82] Kasım 2019’da bir New York eyalet yargıcı, kısmen başkanlık kampanyasını finanse etmek için vakfın fonlarını kötüye kullandığı için Trump’a bir grup hayır kurumuna 2 milyon dolar ödeme emri verdi.

Hukuki işler ve iflaslar

Fixer Roy Cohn, 1970’lerde ve 1980’lerde 13 yıl boyunca Trump’ın avukatı ve akıl hocası olarak görev yaptı. Trump’a göre Cohn, arkadaşlıkları nedeniyle bazen ücretlerden feragat etti. 1973’te Cohn, Trump’ın, Trump’ın mülklerinde ırk ayrımcılığı uygulamaları olduğu suçlamasıyla ABD hükûmetine 100 milyon dolarlık (2021’de 610 milyon dolara eşdeğer) Trump ve Cohn, karşı dava reddedilip hükûmetin davası ilerleyince o davayı kaybetti. 1975’te, Trump’ın mülklerinin, diğer şeylerin yanı sıra, iki yıl boyunca her hafta tüm boş apartman dairelerinin bir listesini New York Urban League’e vermesini gerektiren bir anlaşma yapıldı. Cohn, federal hükûmetle başa çıkmak için Stone’un hizmetlerinden yararlanan Trump’a siyasi danışman Roger Stone’u tanıttı.

USA Today’in devam eden çetelesine göre, Kasım 2016 itibarıyla, Trump ve işletmeleri 4.000’den fazla eyalet ve federal yasal davada yer aldı.

Trump kişisel iflas başvurusunda bulunmazken, Atlantic City ve New York’taki aşırı kaldıraçlı otel ve kumarhane işletmeleri, 1991 ile 2009 arasında altı kez Bölüm 11 iflas koruması başvurusunda bulundu.

1980’lerde 70’ten fazla banka Trump’a 4 milyar dolar borç vermişti, ancak 1990’ların başındaki kurumsal iflaslarının ardından, çoğu büyük banka Trump’a borç vermeyi reddetti ve yalnızca Deutsche Bank hala borç para vermeye istekliydi.]6 Ocak Amerika Birleşik Devletleri Kongre Binası saldırısından sonra banka, gelecekte Trump veya şirketi ile iş yapmama kararı aldı.

Nisan 2019’da Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi, Trump’ın bankaları, Deutsche Bank ve Capital One ve muhasebe firması Mazars USA’dan mali ayrıntılar isteyen mahkeme celpleri yayınladı. Buna cevaben Trump, ifşaları engellemek için bankalara, Mazars’a ve komite başkanı Elijah Cummings’e dava açtı. Mayıs ayında, DC Bölge Mahkemesi yargıcı Amit Mehta, Mazars’ın mahkeme celbine uyması gerektiğine karar verdi[96] ve New York Güney Bölge Mahkemesi yargıcı Edgardo Ramos, bankaların da uyması gerektiğine karar verdi. Trump’ın avukatları, Kongre’nin “Anayasa’nın yürütme organına ayırdığı yasa uygulama yetkisini kullanma” yetkisini gasp etmeye çalıştığını ileri sürerek kararları temyiz etti.

Medya kariyeri

Kitapları

Hayalet yazarları kullanan Trump, kendi adı altında ticari, finansal veya politik konularda 19 adede kadar kitap üretti. İlk kitabı The Art of the Deal (1987), New York Times Best Seller oldu. Trump ortak yazar olarak kabul edilirken, kitabın tamamı Tony Schwartz tarafından yazılmıştır. The New Yorker’a göre, “Kitap, Trump’ın ününü New York City’nin çok ötesine taşıyarak onu başarılı iş adamının amblemi haline getirdi. Trump, cildi İncil’den sonra ikinci favori kitabı olarak adlandırdı.

Film ve televizyon

Trmup, 1985’ten 2001’e kadar birçok filmde ve televizyon programında kamera hücresi görüntüsü yaptı.

Trump’ın 1980’lerin sonlarından beri profesyonel güreş promosyonu WWE ile ara sıra bir ilişkisi vardı. 2007’de WrestleMania 23’te göründü ve 2013’te WWE Hall of Fame’in ünlüler kanadına alındı.

1990’lardan başlayarak, Trump ulusal çapta yayın yapan Howard Stern Show’a yaklaşık 24 kez konuk oldu. Ayrıca Trumped adında kendi kısa biçimli konuşma radyo programı da vardı ! (hafta içi bir ila iki dakika) 2004’ten 2008’e. 2011’den 2015’e kadar, Fox & Friends’te haftalık ücretsiz konuk yorumcuydu.

2004’ten 2015’e kadar Trump, The Apprentice ve The Celebrity Apprentice adlı reality şovların ortak yapımcısı ve sunucusuydu. The Apprentice’de Trump, baş yönetici rolünü oynadı ve yarışmacılar, Trump Organizasyonunda bir yıllık istihdam için yarıştı. The Celebrity Apprentice’te ünlüler hayır kurumları için para kazanmak için yarıştı. Her iki şovda da Trump, “Kovuldun” sloganıyla yarışmacıları eledi

1989’dan beri üye olan Trump, 6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na yönelik çete saldırısını kışkırtmaktan ve “kendini hedef alan pervasızca yanlış bilgilendirme kampanyasından” dolayı bir disiplin komitesi duruşmasıyla yüzleşmek yerine Şubat 2021’de Screen Actors Guild’den istifa etti. İki gün sonra sendika, onun geri kabulünü kalıcı olarak yasakladı.

Başkanlık kampanyaları

Trump’ın siyasi parti üyeliği defalarca değişti. 1987’de Cumhuriyetçi, 1999’da Reform Partisi’nin New York eyaleti üyesi olan Bağımsızlık Partisi üyesi, 2001’de Demokrat, 2009’da Cumhuriyetçi, 2011’de bağımsız ve 2012’de Cumhuriyetçi. 1987’de Trump, dış politika ve federal bütçe açığının nasıl kapatılacağı konusundaki görüşlerini ifade eden üç büyük gazeteye tam sayfa ilanlar verdi. Yerel ofis için aday olmayı reddetti, ancak cumhurbaşkanlığı için değil. 1988’de Lee Atwater’a başvurarak Cumhuriyetçi aday George H. W. Bush’un aday arkadaşı olarak değerlendirilmesini istedi. Bush, talebi “tuhaf ve inanılmaz” buldu.

2000 başkanlık kampanyası ve 2011 başkanlık yarışına dair ipuçları

2000 yılında Trump, Kaliforniya ve Michigan ön seçimlerinde 2000 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için Reform Partisi adayı olarak aday gösterildi ancak Şubat 2000’de yarıştan çekildi. muhtemel Cumhuriyetçi aday George W. Bush ve muhtemelen Demokrat aday Al Gore, Trump’a yüzde yedi destek gösterdi.

2011’de Trump, 2012 seçimlerinde Başkan Barack Obama’ya karşı yarışmak, Şubat 2011’de Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı’nda (CPAC) ilk konuşmasını yapmak ve erken birincil eyaletlerde konuşmalar yapmak hakkında spekülasyon yaptı. Mayıs 2011’de aday olmayacağını açıkladı. ve Şubat 2012’de Mitt Romney’i onayladı. O zamanlar Trump’ın başkanlık hırsları genellikle ciddiye alınmıyordu

Seçim kampanyası (2016)

Afbeelding met tekst, Lettertype, schermopname, Elektrisch blauw Automatisch gegenereerde beschrijving
Trump’ın 2016 seçim kampanyalarında kullandığı logo.

16 Haziran 2015’te başkan adaylığını açıklayan Donald Trump, 2016 yılındaki seçim kampanyalarını belirli söylemler üzerine kurarak daha önce Başkan Ronald Reagan‘ın da kullandığı Make America Great Again sloganını kullandı. Kampanyası için haftada 2 milyon dolar harcayacağını açıkladı. Başkan yardımcılığı görevi için de Mike Pence‘yi seçtiğini Twitter hesabı üzerinden duyurdu. Rolling Stones‘in bazı şarkılarını kampanya süresince kullanması grubun tepkisini çekti.  Adaylık süresince mal varlığını kesin olarak belirtmekten kaçındı. Daha sonra 10 milyar dolarlık mal varlığının bulunduğunu belirtti. Geçmiş yıllarında vergi kaçırdığı ortaya çıktı, rakibi Hillary Clinton‘la giriştiği münazarada Federal Hükûmet’e 20 yıl vergi vermediğini itiraf etti. Ardından Clinton’u suçlayarak senatörlük döneminde yasaları neden düzeltmediğini sordu. Seçim kampanyaları süresince Müslüman ve göçmen karşıtlığını içeren bir dil kullandı.  Bundan dolayı siyasetsanatsporbilimteknoloji gibi camiaların önemli isimleri tarafından yoğun bir şekilde eleştirilip tepki gördü. Meksika ile ABD arasındaki sınıra duvar ördüreceğini vadederek, maliyetini Meksikaya ödeteceğini belirtti. Meksikalılara karşı da “Ülkeye uyuşturucu, suç getiriyorlar. Tecavüzcüler” söyleminde bulundu. Göçmen karşıtı söylemleri Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco‘nun da tepkisini çekti, Papa Trump’a karşı “Yalnızca duvarlar örmeyi düşünen biri Hristiyan olamaz” çıkışında bulundu. Kaliforniya‘da Müslüman bir gencin altı kişiyi yaralamasını hatırlatarak Müslümanların Amerikalılara karşı nefret duyduğunu iddia etti. Ardından da ülkeye turist ya da göçmen olarak gelmek isteyen Müslümanların geçici olarak engellenmesi gerektiğini dile getirdi. ABD’deki camilerin gözetim altında tutulmasını ve Müslümanların emniyet güçlerince ırksal olarak fişlenmesi (racial profiling) önerisinde bulunarak Suriyeli mültecileri geri göndereceğini vadetti. IŞİD‘i de “cehenneme gönderecek kadar bombalayacağını” ifade ederek, rakiplerinin bu terör örgütüne karşı kendisi gibi sert davranamayacağını, teröristlerin petrolle olan ilişkilerini keserek onları zayıflatacağını söyled. Hatta, Ağustos ayında partisinin Florida’da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Obama’nın IŞİD’in kurucusu olduğunu, Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton’ın da terör örgütünün kurucu ortaklarından olduğunu iddia etti. Şubat 2016’da güç düşüncesi ile savunduğu barış tezinin radikal İslamcı IŞİD, nükleer tehdidi olan İran ve komünist Çin‘e karşı caydırıcı bir etken olarak kullanılması gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterildi.

Trump’ın göçmen karşıtı söylemleri sadece Müslümanlara yönelik olmayıp ülkede yasa dışı yaşadığı düşünülen 11 milyon kişiye karşı oldu. Bu kişilerin Amerika’dan çıkartılması gerektiğini savundu, ardından yabancı düşmanlığı ve bunun için gereken maliyet konusunda eleştirilere maruz kaldı.  Göçmenleri de kapsayan “doğumla gelen vatandaşlık” uygulamasına da karşı olduğunu açıkladı. Rusya ve Vladimir Putin‘le Obama dönemindeki ilişkilerden daha sağlıklı ilişkiler kurabileceğini iddia etti. İran‘la varılan nükleer program anlaşmasını başkan seçilmesi durumunda hemen iptal edeceğini söyledi.

Kadınlara yönelik söylemleri

Afbeelding met tekst, kleding, buitenshuis, persoon Automatisch gegenereerde beschrijving

Başkanlığı 20 Ocak 2017’de devralmasından sonra ABD’de başlayan Trump karşıtı protestolarda kadınlar ve ellerindeki pankartlar.

Adaylık süresince göçmen ve Müslüman karşıtı söylemlere sahip olan Trump, ayrıca cinsiyetçi söylemleriyle de tepki çekti. Hillary Clinton‘ın Barack Obama‘ya 2008’de mağlup olmasını “becerildi” anlamına gelen argo bir kelime ile değerlendirdi. Kürtaj karşıtı olarak bilinen Trump,  1973’ten beri ABD’de yasal olan kürtajın kaldırılması durumunda kürtaj olan kadınların cezalandırılması gerektiğini söyledi. Karşılaştığı tepkilerden sonra da, “kürtaj yapan doktorlar cezalandırılsın” şeklinde düzeltmede bulundu. Kendisinin bu söylemleri kadın ve sivil toplum örgütlerinin sert tepkisine neden oldu. Kuzey Karolina eyaletindeki seçim çalışmalarında düzenlediği konuşmaya katılan, Davud Yıldızı takıp üzerine Müslüman yazan ve “Selam, barış için geldim” yazılı bir tişört giyen 56 yaşındaki bir kadın güvenlik güçlerince salondan atıldı ve protesto edildi.1993 ve 1997 yıllarında hakkında iki taciz davası açılan Trump, seçim kampanyaları süresince birçok taciz iddiası ile gündeme geldi. 15 kadın, farklı zaman ve makânlarda Trump’ın kendilerini taciz ettiği iddiasında bulundu. Bu iddialardan birisi de Hollywood yıldızı Salma Hayek‘e aitti. Seçimlerden birkaç hafta önce kendisinin bir ses kaydı Washington Post tarafından yayımlandı. ‘Bir yıldız olduğunda kadınlara istediğin gibi muamele edebileceğini’ Billy Bush’a söylediği ses kaydındaki kadınlar hakkındaki ağır, aşağılayıcı ve küfürlü ifadeleri hem rakipleri hem de kendi partisinden birçok kimsenin tepkisini çekti. Hakkındaki iddiaları hayal ürünü olarak niteleyen Trump, ses kaydı için de yazılı ve sesli açıklamalar ile özür diledi.

Seçimler

Ana madde: 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri

Afbeelding met kaart, tekst Automatisch gegenereerde beschrijving

Eyaletlere göre seçim sonuçları: Kırmızı:Trump/Pence, Mavi:Clinton/Kaine

16 Haziran 2015’te Cumhuriyetçi partiden başkanlık kampanyalarına başlayan Trump, partisinden senatör Ted Cruz ve Ohio Valisi John Kasich‘den yapılan ön seçimler sonrasında sıyrılarak partinin tek adayı olarak kaldı.] 2016 Haziranının son günlerine doğru parti içinde gereken 1238 delege sayısına ulaşarak partinin resmi adayı olması kesinleşti. Yaygın görüşlere ve genel anket sonuçlarında çoğu kez Clinton’un gerisinde gösterilen Trump, 8 Kasım 2016’da yapılan seçimleri kazanarak 45. Amerika Birleşik Devletleri başkanı oldu. Trump yapılan son anketlerde rakibinin dört puan gerisinde gösteriliyordu.  Seçimlerde Trump %46.1 Clinton ise %48.2 oy aldı. Clinton daha fazla oy almasına rağmen başkanlık için gerekli olan 270 eyalet delegesi sayısına ulaşamadı. ABD medyası seçim sonuçlarını sürpriz olarak gördü. Trump’ın seçilmesinden Obama’dan görevi devralmasına kadar geçen süreçte basında Rusya‘nın seçimleri müdahil olarak Trump’a yardım ettiği iddiaları ortaya atıldı. Bu iddialar arasında Rusya’nın elinde Trump’ın seks kaseti olduğu veya seçimlere siber olarak müdahale ettiği yönündeydi. CIA‘nın da Rusya’nın müdahalesi ve yardımı sonucuna vardığı iddiaların araştırılması için Başkan Barack Obama tarafından talimat verildi. Seçilmiş Başkan Trump ise bu iddiaları gülünç bularak: “Bu da yeni bir bahane. Ben inanmıyorum. Biz ülke genelinde büyük bir zafer kazandık. Her hafta ayrı bir bahane getiriyorlar” ifadelerini kullandı.  Rusya tarafı ise iddiaları ABDRusya ilişkilerine zarar verme amaçlı olduğunu belirterek yalanladı.

Seçim analizlerine göre üniversite mezunu Amerikan seçmenlerinin %44’ü (ABD ortalaması %29), lisansüstü eğitim görenlerin yaklaşık %37’si Trump’a oy verdi. Kadınların ise yaklaşık %41’i Trump’a oy verdi, bu oran beyaz kadınlarda %52 olarak saptandı. Hane halkı gelirinin ortalama 56 bin dolar olduğu ABD’de, Trump’a oy veren ailelerin ortalama geliri 72 bin dolar iken, Clinton’a oy verenlerin ise 61 bin dolardı. Kendisinin başkan seçilmesini politika analistleri, gözlemciler ve siyaset bilimcileri neredeyse ‘imkânsız’ olarak görmekteydi.

Trump karşıtı protestolar

Ayrıca bakınız: 2017 Kadın Yürüyüşü

Donald Trump hem seçim kampanyaları hem de başkanlık görevini devralmasından sonraki süreçte birçok protesto ile karşılaştı. Daha önce kadınları, Müslümanları ve göçmenleri hedef alan söylemleri seçim kampanyası süresince miting ve konferanslarında protesto edilmişti. Özellikle görevi devraldığı yemin töreni sırasında başlayanTrump karşıtı protestolar ülke geneline yayılmakla kalmayıp Londra ve Paris gibi küresel şehirlere de sıçradı. Kapitalizm ve Trump karşıtı dövizler taşıyan göstericiler çeşitli mağaza ve dükkânların camını kırınca güvenlik güçlerince gruba müdahale edildi. New YorkBostonChicagoPortland ve Oakland gibi şehirlerdeki protestolar yoğun katılım gördü. Bazı noktalarda göstericiler polisle çatıştı. Ayrıca “Kadın Yürüyüşü” (Women’s March) adındaki kadın protestoları başkent Washington ve New York gibi yerlerde yayılım gösterdi. Dag Hammarskjold Parkı’ndaki gösterilere 200 bin kişi katılım gösterdi. Ellerinde ‘benim bedenim, benim seçimim’, ‘bedenime dokunma’, ‘gelecek kadınların olacak’, ‘benim başkanım değil’, ‘ellerini çek’, ‘sevgi nefreti yenecek’ gibi pankartlar taşıyan kadınların protestosuna MadonnaScarlett Johansson ve Alicia Keys gibi birçok isim katıldı.[179] Bu gösterilerde en az 217 kişi gözaltına alındı.

ABD Başkanlığı (2017-2021)

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving

Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi Suudi Arabistan’da düzenlenen 2017 Riyad zirvesinde.

2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri sonrası Hillary Clinton‘ı ikinci sırada bırakarak ABD Başkanlığı görevine seçilen Trump, 20 Ocak 2017 tarihinde ABD kongresi‘nde yapılan törende yemin ederek görevine başladı. Göreve geldikten sonra Oval Ofis‘te Obama tarafından depoya kaldırılmış olan eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill‘in büstünü geri getirip eski yerine koydurdu. İlk hafta 15 kararnameyi imzaladı,  bunlar çoğunlukla seçim kampanyası süresince değindiği konular üzerineydi. Barack Obama tarafından uygulamasına geçilen Obamacare adlı sağlık reformunun süreç içerisinde kaldırılması için çalışma başlattı. Tepki çeken vaatlerinden olan Meksika sınırına duvar örülmesini, ülkeye yasal olmayan yollardan girişi engellemenin bir parçası olarak görüp ilgili başkanlık kararını imzaladı.  Bu kararı Meksika ile ABD arasında gerilim yarattı. Duvarın maliyetini Meksika’ya ödeteceğini söyleyen Trump’a Peña Nieto tepki gösterdi. Duvar maliyeti konusunda Meksika’dan ithal edilen ürünlere yüzde yirmi vergi koyacağı bildirildi.  Başkan adaylığı süresince yoğun bir şekilde eleştirdiği Trans-Pasifik Ortaklığı‘ndan ABD’nin çekilmesini içeren başkanlık emrini ise 24 Ocak 2017’de imzaladı.  Bir gün sonra kürtajı destekleyen uluslararası kuruluşlara olan ABD desteğini kesti. İlk haftasında en tepki çeken imzası ise yine seçim vaatlerinden olan sınırı Müslümanlara kapatma girişimiydi. IrakSuriyeYemenİranSudanSomali ve Libyalı vatandaşlara vize kısıtlaması uygulayarak ülkeye girmelerini yasakladı. Suriyeli mültecilerin de ikinci bir emre kadar ülkeye alınmasını durdurdu. Başkanlık imzasından sonra ABD’deki bazı havalimanlarında gözaltına alınan Müslümanlar oldu. Ardından birçok şehirde protesto edilen bu uygulama,  Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) tarafından açılan dava sonrasında federal yargıç tarafından askıya alındı.

Donald Trump, globalizmi (küreselcilik) sert bir şekilde redderken, vatanseverliği ve ekonomik milliyetçiliği savunmaktadır. Başkanlığı boyunca da vatanseverliği ve ekonomik milliyetçiliği ön plana çıkaran hamlelerde bulunmuştur (bazı ülkelerle ticarette ek ithalat vergileri, çeşitli ülkelere vize yasağı getirmesi, küresel fonlara devlet desteğini kesmesi v.b) .

Erken eylemler

[değiştir | kaynağı değiştir]

Trump, 20 Ocak 2017’de göreve başladı. Görevdeki ilk haftasında altı icra emri imzaladı : Uygun Fiyatlı Bakım Yasasının (“Obamacare”) yürürlükten kaldırılması beklentisiyle geçici prosedürler, Trans-Pasifik Ortaklığı müzakerelerinden çekilme, Mexico City politikası, Keystone XL ve Dakota Access Boru Hattı inşaat projelerine yetki vermek, sınır güvenliğini güçlendirmek ve ABD ile Meksika sınırı boyunca bir duvar inşa etmek için planlama ve tasarım sürecini başlatmak.

Trump’ın kızı Ivanka ve damadı Jared Kushner sırasıyla yardımcısı ve kıdemli danışmanı oldu.

Çıkar çatışmaları

Göreve başlamadan önce Trump, işlerini oğulları Eric ve Donald Jr ve bir iş ortağı tarafından yönetilen feshedilebilir bir tröst haline getirdi. İşlerinden kar elde etmeye ve yönetiminin politikalarının işlerini nasıl etkilediğini öğrenmeye devam etti. Trump, “yeni dış anlaşmalardan” kaçınacağını söylese de, Trump Organizasyonu Dubaiİskoçya ve Dominik Cumhuriyeti’ndeki operasyonlarını genişletmeye devam etti.

Trump, ABD Anayasasının Yerli ve Yabancı Maaş Maddelerini ihlal ettiği için dava edildi ve bu, hükümlerin esaslı bir şekilde dava edildiği ilk kez oldu. Davacılar, Trump’ın ticari çıkarlarının yabancı hükûmetlerin onu etkilemesine izin verebileceğini söylediler. Trump’ın görev süresi sona erdikten sonra, ABD Yüksek Mahkemesi davaları tartışmalı olarak reddetti.

İç politika

[

Afbeelding met kleding, persoon, weg, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving

Trump, Başkan Danışmanı Ivanka Trump ve oğlu Donald Trump Jr. ile birlikte, 4 Ocak 2021

Ekonomi

Donald Trump’ın başkanlığı döneminde ABD ekonomisi genel anlamda büyüme gösterdi. 2017-2019 yılları arasındaki 3 yıllık dönemde ABD ekonomisinin büyüme hızı yıllık bazda %2,5 oldu ve büyüme hızının ortalama %2,0 olduğu Barack Obama dönemini geride bıraktı. 2012 yılından beri düşüş trendi gösteren enflasyon oranı başkanlığının ilk aylarında tekrar yükselse de %3 seviyesinin üzerine çıkmadı ve 2018 yılında yıllık enflasyon %1,9, 2019 yılında ise %2,3 olarak gerçekleşti. 2008 Ekonomik Krizi sonrasında %10’u bulan işsizlikte Barack Obama döneminde yaşanan gerileme Donald Trump’ın başkanlığı süresince de devam etti. 2019 yılı sonunda ABD‘de işsizlik oranı %3,5 olarak gerçekleşti.

Ekim 2017’de Trump, kurumlar vergisini kalıcı olarak %21’e düşüren, kişisel gelir vergisinde 2025’e kadar azalma sağlayan, çocuğu olan bireylerin vergi avantajını arttıran, veraset vergisinden muaf olma sınırını iki katına çıkararak 11.2 milyon $ yapan ve yerel ve eyalet vergilerindeki indirimi 10.000 $ ile sınırlayan Tax Cuts and Jobs Act of 2017 [en] adlı vergi yasasını imzaladı.

Donald Trump yönetimindeki ABD ekonomisi 2017-2019 yılları arasında büyüme gösterse de 2019 yılının sonunda Çin’de ortaya çıkan ve 2020’nin ilk aylarından itibaren tüm dünyada etkisini gösteren Covid-19 Pandemisi sebebi ile çok ciddi bir duraklama dönemine girdi. 2008 krizine göre etkileri katbekat daha büyük olan bu duraklama ABD’de işsizliğin 3 ay içerisinde %3,5’tan %14,7’ye fırlamasına ve ekonominin 2020 yılının ikinci çeyreğinde %31,3 küçülmesine yol açtı. 2020 yılı Ekim ayı itibari ile ABD’de işsizlik oranı tekrar %7,9’a geriledi. Enflasyon oranında düşüş devam etti ve yıllık enflasyon %1,3 olarak gerçekleşti.

İklim değişikliği, çevre ve enerji

Trump, iklim değişikliği konusundaki bilimsel fikir birliğini reddediyor. Yenilenebilir enerji araştırma bütçesini %40 oranında azalttı ve iklim değişikliğini engellemeye yönelik Obama dönemi politikalarını tersine çevirdi.  Haziran 2017’de Trump, ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekildiğini duyurdu ve ABD’yi dünyada anlaşmayı onaylamayan tek ülke yaptı.

Trump, fosil yakıtların üretimini ve ihracatını artırmayı hedefliyordu. Doğal gaz, Trump döneminde genişledi, ancak kömür düşmeye devam etti. Trump, sera gazı emisyonlarınıhava ve su kirliliğini ve zehirli maddelerin kullanımını sınırlayanlar da dahil olmak üzere 100’den fazla federal çevre düzenlemesini geri aldı. Federal altyapı projeleri için hayvanlara yönelik korumaları ve çevre standartlarını zayıflattı ve Kuzey Kutbu Sığınağı’nda sondaj yapılmasına izin vermek gibi sondaj ve kaynak çıkarma için izin verilen alanları genişletti. Trump’ın başkan iken yaptıkları, “yasalarımızı yeniden yazmaya ve çevre korumalarının anlamını yeniden yorumlamaya yönelik çok agresif bir girişim” olarak adlandırıldı.

Deregülasyon

30 Ocak 2017’de Trump, idari kurumların çıkardığı her yeni düzenleme için “ortadan kaldırılmak üzere en az iki önceki düzenlemenin belirlenmesini” yöneten 13771 sayılı İcra Emri’ni imzaladı. Teşkilat savunucuları, bürokrasinin insanları iyi organize edilmiş, iyi finanse edilen çıkar gruplarına karşı korumak için var olduğunu söyleyerek Trump’ın eleştirilerine karşı olduklarını ifade ettiler.

Trump, diğer konuların yanı sıra sağlık, emek, ve çevre Trump, aralarında ağır akıl hastalarının silah almasını kolaylaştıran bir yasa tasarısının da bulunduğu, federal düzenlemeleri yürürlükten kaldıran 14 Kongre İnceleme Yasası kararı imzaladı.  Göreve geldiği ilk altı hafta boyunca, genellikle “düzenlenen endüstrilerin talepleri üzerine yapılan” doksan federal yönetmeliği erteledi, askıya aldı veya tersine çevirdi. Politika Dürüstlüğü Enstitüsü Trump’ın önerilerinin %78’inin mahkemeler tarafından engellendiğini veya davaya üstün gelmediğini tespit etti.

Sağlık hizmeti

Trump, kampanyası sırasında Uygun Fiyatlı Bakım Yasasını (ACA) yürürlükten kaldırma ve değiştirme sözü verdi.  Görevdeyken, Kanun’un uygulanmasını 13765 ve 13813 sayılı kararnamelerle küçülttü. Trump, Obamacare’in başarısız olmasına izin verme” arzusunu dile getirdi; yönetimi, ACA kayıt süresini yarıya indirdi ve reklam ve kaydı teşvik etmenin diğer yolları için finansmanı büyük ölçüde azalttı. Trump, yanlış bir şekilde, ACA tarafından sağlanan önceden var olan koşulların kapsamını koruduğunu iddia etti. Haziran 2018’de Trump yönetimi bireysel yetkinin kaldırılmasının ACA’yı anayasaya aykırı hale getirdiğini Yüksek Mahkeme önünde tartışan 18 Cumhuriyetçi liderliğindeki eyalete katıldı. Başarılı olsalardı, 23 milyona kadar Amerikalı için sağlık sigortası kapsamını ortadan kaldırırdı. 2016 kampanyası sırasında Trump, Medicare ve diğer sosyal güvenlik ağı programlarının finansmanını koruma sözü verdi, ancak Ocak 2020’de bu tür programlarda kesinti yapmayı düşünmeye istekli olduğunu öne sürdü.

Opioid salgınına yanıt olarak Trump, 2018’de uyuşturucu tedavileri için finansmanı artırmak üzere bir yasa imzaladı, ancak somut bir strateji oluşturamadığı için geniş çapta eleştirildi. ABD opioid aşırı doz ölümleri 2018’de biraz azaldı, ancak 2019’da 50.052 ölüm rekoruna yükseldi.

Sosyal sorunlar

Trump, 2016’da Roe v. Wade davasını “otomatik olarak” bozacak yargıçları atama sözü vererek ” yaşam yanlısı ” yargıçlar atamaya kararlı olduğunu söyledi. Ayrıca “geleneksel evliliği” desteklediğini, ancak eşcinsel evliliğin ülke çapında yasallığını “yerleşmiş” bir sorun olarak gördüğünü söyledi; Mart 2017’de yönetimi, Obama yönetiminin LGBT kişilerin ayrımcılığa karşı işyeri korumalarının temel bileşenlerini geri aldı.

Trump, görüşleri zamanla değişse de genel olarak silah kontrolüne karşı olduğunu söyledi.  Görev süresi boyunca birkaç toplu infazdan sonra, silahlı şiddeti azaltmak için yasa teklif edeceğini söyledi, ancak bu Kasım 2019’da terk edildi. Yönetimi, koruma sağlayan Obama dönemi politikalarını iptal ederek marihuana karşıtı bir pozisyon aldı.

Trump uzun süredir idam cezasının savunucusudur. Onun yönetimi altında federal hükûmet, önceki 56 yılda ve 17 yıllık bir moratoryumdan sonra toplam 13 mahkûmu idam etti. 2016’da Trump, Waterboarding gibi sorgulama işkencesi yöntemlerinin kullanılmasını desteklediğini söyledi. ancak daha sonra Savunma Bakanı James Mattis’in muhalefeti nedeniyle bundan vazgeçmiş gibi göründü.

Ceza afları

[

, onunla kişisel veya siyasi bağlantıları olan kişilere verildi. Trump, görev süresi boyunca, afları değerlendirmek için Adalet Bakanlığı’nın olağan prosedürlerinden kaçındı ; bunun yerine, sık sık iş arkadaşlarından veya ünlülerden gelen af taleplerini ağırladı.

2017’den 2019’a kadar aflar arasında eski Arizona şerifi Joe Arpaio ;  bir denizaltının içindeki gizli alanların gizli fotoğraflarını çekmekten suçlu bulunan eski Donanma denizcisi Kristian Saucier ve sağcı yorumcu Dinesh D’Souza. Ünlü Kim Kardashian’ın talebi üzerine Trump, uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen Alice Marie Johnson’ın müebbet hapis cezasını hafifletti. Trump, Afganistan veya Irak’ta savaş suçları işlemekle suçlanan veya hüküm giyen üç Amerikan askerini affetti veya cezalarını geri aldı.

Kasım ve Aralık 2020’de Trump, 2007 Nisour Meydanı katliamında Iraklı sivilleri öldürmekten suçlu bulunan dört Blackwater özel güvenlik yüklenicisini affetti ;  beyaz yakalı suçlular Michael Milken ve Bernard Kerik ;  ve kızı Ivanka’nın kayınpederi Charles Kushner. Ayrıca, 2016 cumhurbaşkanlığı seçimlerine Rusya’nın müdahalesine ilişkin soruşturmalar sonucunda mahkûm edilen beş kişiyi de affetti: Michael Flynn, George Papadopoulos, Alex van der Zwaan, Kongre’ye yalan söylemek, tanık kurcalamak ve engelleme suçlarından 40 ay hapis cezası Temmuz ayında çoktan hafifletilmiş olan Stone ve Paul Manafort.

Trump, görevdeki son tam gününde 143 af ve ceza verdi; affedilenler arasında Steve Bannon, Trump bağış toplayan Elliott Broidy ve üç eski Cumhuriyetçi kongre üyesi yer alıyor. Cezası hafifletilenler arasında eski Detroit belediye başkanı ve Demokrat Kwame Kilpatrick ve spor kumarbazı Billy Walters vardı ; ikincisi, Trump’a karşı davasını savunması için eski Trump avukatı John M. Dowd’a on binlerce dolar ödemişti.

Lafayette Meydanı protestocularının kaldırılması ve fotoğraf çekimi

1 Haziran 2020’de federal kolluk kuvvetleri, Beyaz Saray’ın dışındaki Lafayette Meydanı’ndan büyük ölçüde barışçıl bir protestocu kalabalığını uzaklaştırmak için coplar, plastik mermiler, biber gazı mermileri, ses bombaları ve duman kullandı. Trump daha sonra protestocuların önceki gece küçük bir ateş yaktığı St. John’s Piskoposluk Kilisesi’ne yürüdü; elinde bir İncil tutan fotoğraflar için poz verdi ve daha sonra üst düzey yönetim yetkilileri fotoğraflarda ona katıldı. Trump, 3 Haziran’da protestocuların (31 Mayıs’ta) kiliseyi yakmaya çalıştıkları ve neredeyse başardıkları” için temize çıkarıldığını söyledi ve kiliseyi “ağır şekilde yaralanmış” olarak nitelendirdi.

Dini liderler, protestoculara yönelik muameleyi ve fotoğraf fırsatının kendisini kınadı.  Pek çok emekli askeri lider ve savunma yetkilisi, Trump’ın ABD ordusunu polis şiddeti karşıtı protestoculara karşı kullanma önerisini kınadı. Genelkurmay Başkanı General Mark A. Milley daha sonra yürüyüşte Trump’a eşlik ettiği ve böylece “ordunun iç siyasete karıştığı algısını yarattığı” için özür diledi.

Göçmenlik

Trump’ın önerdiği göçmenlik politikaları, kampanya sırasında sert ve tartışmalı bir tartışma konusuydu. Yasadışı hareketi kısıtlamak için Meksika-Amerika Birleşik Devletleri sınırına bir duvar inşa etme sözü verdi ve bunun bedelini Meksika’nın ödeyeceğine söz verdi.  Amerika Birleşik Devletleri’nde ikamet eden milyonlarca yasadışı göçmeni sınır dışı etme sözü verdi ve doğuştan vatandaşlığı ” çapa bebekleri ” teşvik ettiği için eleştirdi. Başkan olarak, sık sık yasadışı göçü bir “istila” olarak tanımladı ve göçmenleri suç çetesi MS-13 ile birleştirdi ancak mevcut araştırmalar gösteriyor ki belgesiz göçmenler, yerli Amerikalılardan daha düşük bir suç oranına sahiptir.

Trump, Orta Amerika’dan gelen sığınmacılara karşı herhangi bir modern ABD başkanından daha sert göçmenlik uygulama politikaları uygulamak da dahil olmak üzere, göçmenlik yaptırımlarını büyük ölçüde artırmaya çalıştı.

2018’den itibaren Trump, çoğu Orta Amerikalı göçmenin ABD’ye sığınma talebinde bulunmasını durdurmak için ABD-Meksika sınırına yaklaşık 6.000 asker konuşlandırdı ve 2020’den itibaren, devlet yardımlarını kullanan göçmenlerin yeşil yoluyla daimi ikamet izni almasını kısıtlamak için kamuya açık suçlama kuralını kullandı. Trump, ABD’ye kabul edilen mülteci sayısını rekor seviyelere indirdi. Trump göreve geldiğinde yıllık sınır 110.000 idi; Trump, 2020 mali yılında 18.000 ve 2021 mali yılında 15.000 sınır belirledi. Trump yönetimi tarafından uygulanan ek kısıtlamalar, mülteci başvurularının işlenmesinde önemli darboğazlara neden oldu ve izin verilen sınırlara kıyasla daha az sayıda mültecinin kabul edilmesine neden oldu.

Seyahat yasağı

2015 San Bernardino saldırısının ardından Trump, Müslüman yabancıların daha güçlü inceleme sistemleri uygulanıncaya kadar Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesini yasaklamayı önerdi.  Daha sonra, önerilen yasağı “kanıtlanmış bir terörizm geçmişi” olan ülkelere uygulanacak şekilde yeniden çerçevelendirdi.

27 Ocak 2017’de Trump, güvenlik endişelerini gerekçe göstererek mültecilerin kabulünü 120 gün süreyle askıya alan ve IrakİranLibyaSomaliSudanSuriye ve Yemen vatandaşlarının girişini 90 gün süreyle reddeden 13769 sayılı Kararnameyi imzaladı. Kararın derhal ve uyarı yapılmadan yürürlüğe girmesi havalimanlarında kafa karışıklığına ve kaosa neden oldu. Ertesi gün havalimanlarında yasağa karşı protestolar başladı. Düzene yönelik yasal itirazlar, ülke çapında ihtiyati tedbir kararlarıyla sonuçlandı. Irak’ı hariç tutan ve başka muafiyetler tanıyan 6 Mart’ta gözden geçirilmiş bir karar, üç eyaletteki federal yargıçlar tarafından yeniden engellendi. Haziran 2017’de bir kararla mahkeme, yasağın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir kişi veya kuruluşla gerçek bir ilişki olduğuna dair inandırıcı bir iddiası olmayan” ziyaretçilere uygulanabileceğine karar verdi.

Geçici düzen, 24 Eylül 2017’de Irak ve Sudan dışında başlangıçta hedef alınan ülkelerden seyahatleri kısıtlayan ve bazı Venezuelalı yetkililerle birlikte Kuzey Kore ve Çad’dan gelen yolcuları daha da yasaklayan Başkanlık Bildirisi 9645 ile değiştirildi. Alt mahkemeler yeni kısıtlamaları kısmen bloke ettikten sonra, Yüksek Mahkeme Eylül versiyonunun 4 Aralık 2017’de tam olarak yürürlüğe girmesine izin verdi ve nihayetinde Haziran 2019’da verdiği bir kararla seyahat yasağını onadı.

Sınırda aile ayrılığı

Trump yönetimi, ABD-Meksika sınırında göçmen ailelerin 5.400’den fazla çocuğunu ABD’ye girmeye çalışırken ebeveynlerinden ayırdı, 2017 yazından itibaren sınırda aile ayrılıklarının sayısında keskin bir artış oldu. Nisan 2018’de, Trump yönetimi, yasa dışı giriş yaptığından şüphelenilen her yetişkinin cezai kovuşturmaya tabi tutulacağı bir ” sıfır tolerans ” politikasını duyurdu. Bu, göçmen yetişkinler kovuşturma için cezai tutukluluğa tabi tutulurken, çocukları refakatsiz yabancı küçükler olarak ayrıldığından, aile ayrılıklarıyla sonuçlandı. İdare yetkilileri, politikayı yasadışı göçü caydırmanın bir yolu olarak tanımladı.[

Aile ayırma politikası önceki yönetimlerde emsalsizdi ve halkın öfkesine yol açtı. Trump, yönetiminin politikası ayrılıklar olmasına rağmen, yönetiminin Demokratları suçlayarak yanlış bir şekilde yönetiminin yalnızca yasalara uyduğunu iddia etti.

Trump, başlangıçta ayrılıkların bir kararname ile durdurulamayacağını savunsa da, 20 Haziran 2018’de, yönetim çocuğa zarar vereceğine karar vermedikçe göçmen ailelerin birlikte gözaltına alınmasını zorunlu kılan bir başkanlık emri imzaladı. 26 Haziran 2018’de bir federal yargıç, Trump yönetiminin ayrılmış çocukları “takip edecek bir sistemi” olmadığı ve aile iletişimi ve yeniden birleşmesi için etkili önlemlerin olmadığı sonucuna vardı;  yargıç, ailelerin yeniden birleştirilmesine karar verdi ve ebeveyn(ler)in çocuğa bakmaya uygun olmadığına karar verildiği veya ebeveyn onayının olduğu durumlar dışında aile ayrılıkları durduruldu. Federal mahkeme kararına rağmen Trump yönetimi, binden fazla göçmen çocuğun ayrılmasıyla aile ayrımlarını uygulamaya devam etti.

Trump duvarı ve hükümetin kapanması

Trump’ın ana kampanya vaatlerinden biri, Meksika’ya 1.600 kilometrelik bir sınır duvarı inşa etmek ve bunun bedelini Meksika’ya ödemekti. Görev süresinin sonunda ABD, hiçbir engelin olmadığı yerlerde 64 km yeni birincil duvar ve 53 km ikincil duvar ve 587 km üçüncül duvar inşa etmişti.

2018’de Trump, Kongre sınır duvarı için 5,6 milyar dolarlık fon tahsis etmedikçe hükûmet fonunu uzatmayı reddetti bunun sonucunda federal hükûmet Aralık 2018’den Ocak 2019’a kadar 35 gün boyunca kısmen kapandı, bu ABD hükûmetinin tarihteki en uzun kapalı kalmasıydı. Yaklaşık 800.000 devlet çalışanı ücretsiz izine çıkarıldı veya ücretsiz çalıştırıldı.  Trump ve Kongre, hükûmet çalışanlarına gecikmiş ödemeler sağlayan ancak duvar için fon sağlamayan geçici finansmanı onaylayarak kapatmayı sona erdirdi. Kongre Bütçe Ofisi’ne göre kapatma, ekonomide tahminen 3 milyar dolarlık kalıcı bir kayıpla sonuçlandı. Ankete katılanların yaklaşık yarısı kapatma için Trump’ı suçladı ve Trump’ın onay notları düştü.

Şubat 2019’da başka bir yakın kapanmayı önlemek için Kongre geçti ve Trump, 89 km baba sınır çiti için 1.375 milyar $ içeren bir finansman tasarısını imzaladı.  Trump ayrıca, Kongre’nin başka amaçlara ayırdığı 6,1 milyar dolarlık fonu yönlendirmek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Sınırıyla İlgili Ulusal Acil Durum ilan etti. Trump, deklarasyonu bozmak için ortak bir kararı veto etti ve Senato, veto geçersiz kılma kararına karşı oy kullandı. Başlangıçta Savunma Bakanlığı’nın uyuşturucu yasaklama çabaları anlamına gelen 2,5 milyar $’ın saptırılmasına yönelik yasal itirazlar ve başlangıçta için 3.6 milyar dolar askeri inşaatlar içindi.

Dış ilişkiler, Ticaret

Trump, ticaretin serbestleştirilmesine şüpheyle yaklaşıyor, 1980’lerde bu görüşleri benimsiyor ve 2015’teki Cumhuriyetçi birincil kampanya sırasında NAFTA’yı sert bir şekilde eleştirdi. ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) müzakerelerinden çekti, çelik ve alüminyum ithalatına tarifeler koydu ve ABD’ye ithal edilen 818 kategorideki (50 milyar dolar değerinde) Çin malları üzerindeki tarifeleri keskin bir şekilde artırarak Çin ile bir ticaret savaşı başlattı. Trump, ithalat vergilerinin ABD tarafından ödendiğini söylerken Çin’in ABD Hazinesine girmesi, Çin’den mal ithal eden Amerikan şirketleri tarafından ödeniyor. Kampanya sırasında ABD’nin büyük ticaret açıklarını önemli ölçüde azaltma sözü vermesine rağmen, Temmuz 2020’deki ticaret açığı, COVID-19 salgını sırasında “Temmuz 2008’den bu yana en büyük aylık açıktı”. 2017-2018 yeniden müzakeresinin ardından, Amerika Birleşik Devletleri-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA), NAFTA’nın halefi olarak Temmuz 2020’de yürürlüğe girdi.

Türkiye ile ilişkiler

Barack Obama döneminin özellikle son zamanlarında ABD ve Türkiye arasında gergin ilişkiler hakimdi. Bu gerginliğin ana sebepleri arasında 2016 Türkiye askerî darbe girişimiSuriye İç Savaşı, Irak sorunu, Türkiye’de geçerli haklar ve özgürlükler, Fethullah Gülen‘in iadesi ile Suriye’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne olan ABD desteği bulunmaktaydı. Seçim kampanyası sırasında dış politikaya çok fazla yer ayırmayan Trump’ın özellikle New York Times‘a Temmuz 2016’da verdiği bir röportaj ikili ilişkilerin nasıl seyredeceği açısından analistler için önemliydi. Röportajında Türkiye’de ve benzer ilişkili devletlerde olan insan hakkı ihlalleri konusuna nasıl müdahale edeceği sorusunu, ABD’nin başka ülkelerle ilgilenmeden önce kendi bozukluklarını düzeltmesi gerektiğini belirterek: “Bence başkalarına nutuk atma hakkımız yok. Ülkemizde olup bitenlere bir baksanıza! Birileri polis memurlarını soğukkanlılıkla vururken, nasıl başkalarına ders verebiliriz ki?” ifadelerini kullandı. Aynı röportajında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a güvenini açıklayarak, darbe girişimini tersine çevirdiğini belirtip takdir ettiğini söyledi. Türkiye Obama döneminde genel olarak ABD’nin YPG’ye olan desteğinden rahatsız olurken,] Donald Trump ise Kürt güçlerinin hayranı olduğunu ve onlara olan desteğin devam etmesi gerektiğini başkan olmasından önceki bir söyleminde belirterek, Türkiye ile olumlu ilişkilerinin olabileceğini, ikisini bir araya getirmenin de harika olacağını açıkladı. Ayrıca Donald Trump Türkiye ile yakın ilişkileri olan Müslüman Kardeşler‘i radikal İslamcı gruplar arasında saydı.

Türkiye’de Trump’ın başkan seçilmesi ve Cumhuriyetçilerin iktidara gelmesi ikili ilişkiler açısından Demokratlara göre daha olumlu olacağı yorumları yapıldı.  Trump’ın yemin töreninde Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil etti. Sonrasında yaptığı açıklamalarda ve diğer Türk siyasilerinin ağırlıklı görüşlerinde YPG sorunu ve Fethullah Gülen’in iadesi isteği öne çıktı.

Başkanlık sonrası (2021-günümüz)

20 Ocak 2021 tarihinde görevini Joe Biden‘e devreden Trump, Florida‘nın Palm Beach kentindeki Mar-a-Lago‘ya döndü. 13 Şubat 2021 tarihinde 6 Ocak’taki Kongre baskını dolayısıyla Senato Genel Kurulunda azil istemiyle yargılanan Trump, yapılan oylama sonucunda aklandı.

Başkanlık sonrası soruşturmalar

Trump, iş anlaşmalarına ve hem başkanlık öncesi hem de başkanlık sırasındaki eylemlerine yönelik birkaç soruşturmanın konusu. Şubat 2021’de Georgia, Fulton County bölge savcısı, Trump’ın Georgia Dışişleri Bakanı Brad Raffensperger ile yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin cezai soruşturma açıldığını duyurdu. New York Eyalet Başsavcılığı, Manhattan Bölge Savcılığı ile birlikte Trump’ın ticari faaliyetlerine ilişkin cezai soruşturmalar yürütüyor. Mayıs 2021’de özel bir büyük jüri iddianameleri değerlendiriyordu. Temmuz 2021’de New York savcıları, Trump Organizasyonunu “hükümeti 15 yıllık ‘dolandırma planı’ ile” suçladı. Örgütün finans müdürü Allen Weisselberg, büyük hırsızlık, vergi dolandırıcılığı ve diğer suçlamalarla mahkemeye çıkarıldı.

Aralık 2021’de New York Eyaleti Başsavcılığı, Trump’ı işle ilgili belgeler sunması için mahkemeye çağırdı. 25 Nisan 2022’de New York eyalet yargıcı Arthur Engoron, Trump’ı mahkeme celbine uymadığı için mahkemeye saygısızlık etti İtaat edene kadar günlük 10.000 dolar para cezası verdi. Trump, Ağustos ayında görevden alındı ve kendi kendini suçlamaya karşı Beşinci Değişikliğine 400’den fazla kez başvurdu. Eylül 2022’de New York Başsavcısı, Trump, en büyük üç çocuğu ve Trump Organizasyonu aleyhine bir hukuk dolandırıcılığı davası açtı.

FBI Soruşturması

Trump, Ocak 2021’de Beyaz Saray’dan ayrıldığında, yanında hükûmet belgelerini ve malzemelerini Mar-a-Lago’ya götürdü. Mayıs 2021’de, hükûmet kayıtlarını tutan federal kurum olan Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi (NARA), Trump’ın görev süresinin sonunda önemli belgelerin kendilerine teslim edilmediğini fark etti ve ofisinden bu belgeleri bulmasını istedi. Ocak 2022’de Mar-a-Lago’dan 15 kutu Beyaz Saray kaydı aldılar. NARA daha sonra Adalet Bakanlığı’na, ele geçirilen belgelerden bazılarının sınıflandırılmış malzeme olduğunu bildirdi. Adalet Bakanlığı, Nisan 2022’de bir soruşturma başlattı ve bir büyük jüri topladı. Adalet Bakanlığı, 11 Mayıs’ta Trump’a ek materyal için bir mahkeme celbi gönderdi. 3 Haziran’da Adalet Bakanlığı yetkilileri Mar-a-Lago’yu ziyaret etti ve Trump’ın avukatlarından bazı gizli belgeler aldı.[465] Avukatlardan biri, gizli olarak işaretlenen tüm materyallerin hükûmete iade edildiğini doğrulayan bir bildiri imzaladı. O ayın ilerleyen saatlerinde, sağlanan Mar-a-Lago’dan gözetim görüntüleri talep eden ek bir mahkeme celbi gönderildi.

8 Ağustos 2022’de FBI ajanları, Trump’ın Cumhurbaşkanlığı Kayıtları Yasasını ihlal ederek görevden ayrılırken yanına aldığı hükûmet belgelerini ve materyalleri kurtarmak için Trump’ın Mar-a-Lago’daki konutunu, ofisini ve depo alanlarını aradı. ABD Başsavcısı Merrick Garland tarafından yetkilendirilen ve bir federal yargıç tarafından onaylanan arama emri ve ele geçirilen eşyaların yazılı envanteri 12 Ağustos’ta kamuoyuna açıklandı. Aramada alınan öğeler, dördü “çok gizli” ve biri en yüksek sınıflandırma düzeyi olan “çok gizli/SCI” olarak etiketlenmiş 11 grup sınıflandırılmış belgeyi içeriyordu.

Smith özel avukat soruşturması

18 Kasım 2022’de Garland, Trump’ın Mar-a-Lago’da hükûmet mülkünü elinde tutmasına yönelik federal cezai soruşturmaları denetlemesi ve 6 Ocak 2021’e giden olaylarda Trump’ın rolünü incelemesi için özel bir avukat, federal savcı Jack Smith atadı.

Meclis 6 Ocak Komitesi tarafından suç duyurusu

19 Aralık 2022’de, 6 Ocak Saldırısı ile ilgili Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi Seçim Komitesi, Trump aleyhine resmi bir kovuşturmayı engellemek, ABD’yi dolandırmak için komplo kurmak ve bir isyana kışkırtmak veya yardım etmekle suç duyurusunda bulunulmasını tavsiye etti.

2024 başkanlık kampanyası

15 Kasım 2022’de Trump, 2024 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için adaylığını açıkladı ve bir bağış toplama hesabı açtı.

Vurulması

Trump, 13 Temmuz 2024’te Pensilvanya‘daki kampanya mitingindeyken silahlı saldırı sonucunda yaralandı. Gizli Servis tarafından götürülürken yumruğunu havaya kaldırdı. Daha sonra kendisine yerel bir tıbbi tesiste tıbbi müdahale yapıldı ve iyi olduğu açıklandı.[479] Saldırgan olay sırasında Gizli servis tarafından vurularak öldürüldü.

TRUMP, DE POLITICUS VAN GOGH, DE REVOLUTIONAIR CHE GUEVARA?

Voor mijzelf, nadat Ümran Özbalcı een foto had bewerkt en mij bestempelde als ‘de van Gogh van de journalistiek’, heeft Bülent Yiğittop ook een foto bewerkt en Trump bestempeld als ‘de van Gogh van de politici’. 

Yiğittop maakte nog een bewerkte foto waarin hij beweerde dat Trump een revolutionair zoals Che Guevara zou willen worden. 

Ilhan KARAÇAY schrijft:

De verbeeldingswereld is zeer groot. Sommigen schrijven hun fantasieën op, anderen tekenen ze. Degenen die hun favoriete personen beschouwen als de grootste experts in hun vakgebied, maken de meest interessante vergelijkingen voor die personen.

Bijvoorbeeld, kunstenaar, academicus en schrijver Ümran Özbalcı Aria heeft, omdat hij mijn geschriften erg waardeerde, iets getekend met betrekking tot mij, in de zin van ‘de van Gogh van de journalistiek’.

Mijn vriend Bülent Yiğittop, een gewaardeerde grafisch ontwerper en lay-out specialist in Nederland, heeft de verwonding aan het oor van de voormalige Amerikaanse president en huidige presidentskandidaat Trump na een aanslag op zijn eigen manier vormgegeven en twee afbeeldingen gemaakt.

Yiğittop creëerde een gelijkenis tussen de bandage om Trump’s oor na zijn verwonding en de bandage die van Gogh gebruikte na het afsnijden van zijn oor, en maakte ook een foto waarin hij een verband legde tussen de vuistgebaar van Trump na de aanslag en de revolutionaire leider Che Guevara.

Waarom dacht Bülent Yiğittop zo? Wilde hij misschien de losheid van de beveiliging rond Trump bekritiseren, net zoals de overdrijvingen rond de beroemde Nederlandse schilder Vincent van Gogh die zijn oor zou hebben afgesneden?

Trump’s vergelijking met Van Gogh kan te maken hebben met het feit dat hij, net als Van Gogh, een buitengewoon en controversieel figuur is die grote impact heeft. Van Gogh bracht revolutie in de kunstwereld met zijn schilderijen; Trump heeft een soortgelijk effect in de politiek met zijn onconventionele stijl. Echter, Van Gogh’s tragische leven en innerlijke strijd komen niet volledig overeen met Trump’s politieke reis.

Wat betreft de vergelijking met Che Guevara, dit kan meer te maken hebben met het feit dat Trump door zijn tegenstanders wordt gezien als een soort ‘verzetsfiguur’. Che was een revolutionair die geschiedenis schreef en Trump wilde ook een soort revolutie creëren in zijn politieke carrière door vele regels te breken. Of Trump echter een revolutionair zal worden of dat deze vergelijking gerechtvaardigd is, zal de tijd leren.

Deze vergelijkingen weerspiegelen de impact van Trump’s unieke persoonlijkheid en politieke houding op de samenleving. De vergelijking met historische figuren zoals Van Gogh en Che Guevara biedt verschillende perspectieven op zijn politieke erfenis. Of Trump echt een Van Gogh of Che Guevara zal worden, of dat deze vergelijkingen slechts tijdelijke metaforen zijn, zal de tijd uitwijzen.

Laten we eens kijken wat Wikipedia zegt over Vincent van Gogh en Donald Trump, zoals geopperd door Bülent Yiğittop:

FATİH ALTAYLI’NIN, “YURT DIŞINDAKİ TÜRKELER’İN TÜRKİYE İLE NE ALÂKALARI VAR, TÜRKİYE’DE OY KULLANMAK İÇİN VERGİ ÖDESİNLER” SÖZÜ ÜZÜNTÜ YARATTI

FATİH ALTAYLI’NIN, “YURT DIŞINDAKİ TÜRKELER’İN TÜRKİYE İLE NE ALÂKALARI VAR, TÜRKİYE’DE OY KULLANMAK İÇİN VERGİ ÖDESİNLER” SÖZÜ ÜZÜNTÜ YARATTI

Altaylı’nın, “Vergi vermezsin, çifte vatandaşsın, euro kazanıyorsun, senede 10 gün bir Alman kadar vakit geçiriyorsun sonra gelip Türkiye’nin kaderiyle ilgili karar veriyorsun. Ne haddin var lan senin oy kullanmaya” şeklindeki sözlerine büyük tepki yağdı.

Hollanda’da yaşayan iş adamı Aykut Torunoğulları, Altaylı tarafından hakarete uğrayan Türkleri savunan açıklamasında, “Memleketi istila eden Suriyeliler’den ve Afganlar’dan vergi alınıyor mu? Kazandığı paraları ülkesindeki akrabalarına gönderen, ev, arsa ve yatırıma harcayan yurttaşlarımıza söylenen bu laflar, abesle iştigaldir.” dedi.

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Automatisch gegenereerde beschrijving
İlhan KARAÇAY yazdı:

Türkiye’mizin en ünlü ve sevilen yazarlarından Fatih Altaylı dostumuzun televizyonda gurbetçiler için sarfettiği sözler şaşkınlık yarattığı gibi, büyük tepkilere yol açtı.
Fatih Altaylı’nın Youtube’den yayınlanan kendi TV programındaki sözleri özetle şöyle:

“Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları eğer Türkiye Cumhuriyeti’nde oy kullanmak istiyorlarsa yıllık en az şu miktarda vergi ödemelidir diye bir şey getirilirse bence çok yerinde olur. Çünkü Türkiye’ye gelme Türkiye’de bir işin yok,Türkiye’de bir para kazanmazsa, Türkiye’de vergi vermezsin Türkiye’de maaş almazsın bir şey yapmazsın hayatın yurt dışına geçiyor.
Almanya’da yaşıyorsun gidip Türkiye’nin Türkiye’de yaşayan insanların kaderiyle ilgili karar verici oluyorsun bundan daha gayri Makul bir şey olamaz. Yani geçici olarak yurt dışındasındır, euro, dolar maaş alıyorsun. Sonra Eee ben bunu söylüyorum benim hoşuma gidiyor. Benim gitmiyor kardeşim sen benim adıma ne karar veriyorsun?
‘Ne haddin var lan senin oy kullanmaya’

Ben gelip Almanya’da oy kullanıyor muyum?
O yüzden mesela bunların, Eğer oy kullanmak istiyorsan senede 5.000 Euro veya işte 5.000 demeyelim de 3.000 diyelim, 2000 diyelim ya 1000 diyelim ya En azından kardeşim benim de Türkiye’nin çorbasında 1000 euroluk tuzum var de, o zaman gel oy kullan. Bence o makuldür yani.”

Afbeelding met tekst, Nieuws, Elektrisch blauw, Nieuwslezer Automatisch gegenereerde beschrijving

İşte, Altaylı’nın yukarıdaki sözlerinin sosyal medya tarafından yayınlanmasından sonra, yurt dışındaki yurttaşlarımız hayrete düştü ve onlar da sosyal medyaya cevaplar göndermeye başladılar.

Altaylı’ya cevap verenler arasında, Hollanda’da yaşayan ünlü iş adamlarımızdan Aykut Torunoğulları da vardı. Aynı zamanda, Hollanda Beşiktaşlılar Derneği’nin kurucusu olan Torunoğulları’nın, Altaylı’ya söylediklerini yayınlamadan önce, naçizane şahsımın, Altaylı’ya söyleyeceklerimi okuyunuz:

Değerli Fatih, televizyonda yapmış olduğun açıklamayı büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla izledim ve dinledim. Gurbetçilerin Türkiye’de oy kullanabilmeleri için yıllık vergi ödemeleri gerektiğini söylemen, yalnızca gurbetçilerin katkılarını görmezden gelmekle kalmıyor, aynı zamanda onların yıllardır verdikleri mücadeleyi ve Türkiye’ye olan bağlılıklarını da hiçe sayıyor.

Gurbetçiler, Türkiye’yi asla unutmayan, her fırsatta ülkemize döviz kazandıran ve ekonomik olarak büyük katkılarda bulunan insanlardır. Yıllarca yurt dışında çalışarak, tasarruf ettikleri paraları Türkiye’ye getirip, burada yatırım yaparak, ailelerini destekleyerek ve Türkiye ekonomisine canlılık katarak ülkemize hizmet etmişlerdir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin ekonomik krizlerle boğuştuğu dönemlerde, gurbetçilerin gönderdiği dövizler ülkemizin can suyu olmuştur.

Senin de bildiğin gibi, Türkiye’ye giden ve orada harcama yapan gurbetçiler, sadece senede 10 gün geçirmekle kalmazlar; yıllık izinlerinde Türkiye’ye giderek orada tatil yapar, alışveriş yapar ve ailelerini ziyaret ederler. Bu süre zarfında ekonomimize katkı sağlarlar. Ayrıca, pek çok gurbetçi yurt dışında birikim yaparak, Türkiye’de ev, arsa ve işyeri satın almış, ülkemize önemli yatırımlarda bulunmuşlardır.

Gurbetçilerin Türkiye’ye olan bağlılıkları sadece ekonomik katkılarla sınırlı değildir. Yurt dışında yaşayan Türkler, bulundukları ülkelerde Türk kültürünü ve değerlerini yaşatmakta, çocuklarına Türkçe öğretmekte ve Türkiye’nin tanıtımını yapmaktadırlar. Örneğin, gurbetçilerimiz spor müsabakalarında Türkiye’yi çılgınlar gibi desteklemekte, milli maçlarımızda stadyumları doldurmakta ve Türkiye’nin adını gururla taşımaktadırlar. Türk bayrağını dalgalandıran gurbetçiler, yurt dışında Türkiye’nin itibarını artırmakta ve Türk milletinin gücünü ve birliğini sergilemektedirler.

Ayrıca, gurbetçilerimiz yurt dışında pek çok zorlukla karşılaşmakta, ayrımcılığa uğramakta ve birçok fedakarlıkta bulunmaktadırlar. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye’ye olan sevgilerinden ve bağlılıklarından asla vazgeçmemektedirler. Onlar, yurt dışında Türkiye’nin birer elçisi olarak, Türk kültürünü ve değerlerini temsil etmekte, Türkiye’nin itibarını artırmaktadırlar.

Sen, gurbetçilerin Türkiye ile bağlarını koparmış gibi konuşuyorsun, oysa ki gurbetçiler, Türkiye’nin hem ekonomik hem de kültürel zenginliğine katkıda bulunan önemli birer yurttaşlarımızdır. Onların çifte vatandaş olmaları, Türkiye’yi sevmelerini, Türkiye’ye yatırım yapmalarını ve Türkiye’nin geleceği için oy kullanmalarını engellemez. Onlar, bulundukları ülkelerde Türkiye’nin birer elçisi olarak, Türk kültürünü ve değerlerini temsil etmekte, Türkiye’nin itibarını artırmaktadırlar.

Gurbetçilerin çilelerini, fedakarlıklarını ve ülkemize katkılarını göz ardı etmek büyük bir haksızlıktır. Türkiye’nin geleceği ile ilgili karar verme hakları, Türkiye’ye olan bağlılıklarından ve yıllardır süren emeklerinden kaynaklanmaktadır. Lütfen, gurbetçilerin kıymetini bil ve onların Türkiye’ye olan sevgilerini ve bağlılıklarını küçümseme.

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, pak Automatisch gegenereerde beschrijving

AYKUT TORUNOĞULLARI’NDAN FATİH ALTAYLI’YA

Türkiye’de yayınlanan ulusal yayınlarda ve sosyal medyada, Fatih Altaylı’ya karşı tepkiler bolca yer aldı.
Hollanda’da yaşayan işadamı ve aynı zamanda Hollanda Beşitaşlılar Derneği kurucusu Aykut Torunoğulları, tepki gösterenlerin adeta temsilcisi olarak şunları ifade etti:

            NE HADDİN VAR LAN SENİN?

(Fatih Altaylı, konuşmasının bir yerinde Avrupalı Türkler’e, “Ne haddin var lan senin” diye hitap ettiği için, Torunoğulları da başlığına bu sözü koymuştur)

Bu başlığı okuyunca şaşırabilirsiniz. Ama, “Ne haddin var lan senin?” sözü bana ait değil!
Son dönemlerde gurbette yaşayan hayatını kazanan gurbetçi vatandaşlarımıza yönelik anlam veremediğim ve artan nefret, sevgisizlik, saygısızlık halkasına bir de Fatih Altaylı dahil olmuş. Gurbette yaşayan ömürleri çalışmak ve gurbet türküleri dinleyerek geçmiş, bütün birikimlerini memleketlerine yatırmış 65 yaşından sonra zar, zor emekli olabilen gurbetçilerimize söylüyor bunları Fatih Altaylı!

‘Ne haddin var lan senin oy kullanmaya’ diyor!
‘Oy kullanmak için ekstra vergi ver’ diyor!

Memleketi istila eden Suriyeli’lerden Afgan’lardan sanki vergi alıyormuş gibi!
Bütün kazandığı paralarını ülkesine, memleketine ev, arsa, yatırım olarak getirmiş öz vatandaşlarına söylüyor bu sözleri.

Fatih Altaylı, Hürriyet’te ilk okuduğum günden bugüne sevdiğim, saydığım ve takip ettiğim bir gazetecidir. Keşke böyle hakaret etmeden biraz araştırsa sorsa, öğrense ve sonra böyle açıklamalara girseydi daha çok yakışırdı kendisine.

Nedenine gelince! Birincisi, 30 yıldır yaşadığım Avrupa’da gördüğüm kadarıyla yurtdışında yaşayan gurbetçilerimiz çok da oy kullanma meraklısı değil!
Tam tersine siyasetin gurbetçilerimiz arasına girerek birlikte oluşturdukları ve bir dünya kurdukları sivil toplum kuruluşları ile birlik beraberlik ve kardeşlik içinde yaşanılan huzurlarına zarar verdiğine inanırlar.

Daha önce yalnızca havaalanları ve gümrük kapılarındaki sandıklarda tanınan oy kullanma hakkı, 2012 yılında yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için de kanunen tanınmıştır. 2012 yılında bu hakka kavuşan ve ilk kez 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanan yurt dışı seçmenin oy hakkı sanki kendileri bu kanunu koymuş gibi hemen her seçimde tartışma konusu oluyor.

Birikimlerini ülkene getir, ülkene döviz getir, Turizme en büyük katkılardan birini sen ver. Yurtdışında elçiliklerden, konsolosluklardan aldığın hizmetin ücretini öde, Yaz tatili başlayınca memleketimde geçireyim heyecanı ile Kapıkule kuyruklarında çoluk çocuk saatlerce bekleyen yine sen ol. Yıllarca akrabalarına para gönder. Avrupa’da sürekli yabancı, kendi memleketinde sürekli Almancı muamelesi gör. Bütün bunları yap ve üstüne bir de hakarete uğra!

Bir de sana ekstra vergi gelmesini istesinler. Avrupa ülkelerinde yaşayan 5.5 milyon vatandaş olarak sen gel 85 milyon vatandaşımızın yaşadığı ülkemin kaderini belirle.
Meğer ne güçlüymüş Avrupa Türkleri!
Meğer bütün suç Avrupa Türklerindeymiş!

Sayın Altaylı efendiye göre durum bu. 2024 Avrupa futbol şampiyonasında çoluk çocuk milli takımı bir dakika bile yalnız bırakmayan gurbetçilerimize verilen değer ve hitap şekli bu.

O zaman bizde sana ‘Hadi lan ordan ne haddin var senin’ diyoruz!
Sen önce aynı kimliği taşıdığın memleket özlemiyle çalışan 3. Kuşağı geride bırakmış gurbetçi dediğin vatandaşlarından özür dile!

Fatih Altaylı’nın klibini izlemek için aşağıdaki fotoğrafa tıklayınız: