TÜRK TURİZMİNİN KALKINMASINDA BÜYÜK ROL OYNAYAN HOLLANDA’DAKİ TÜRK SEYAHATÇILARIN GÖRÜŞLERİ:
(Haberin Hollandacası altta)
(Nederlands versie van het nieuws is onderaan)
Avrupa’nın en önemli 5 turizm fuarından biri olan, Hollanda’nın Utrecht Turizm Fuarı’nda, bu kez geçen defakiler gibi şölen yaşanmadı. Türkiye’ye giden 50 milyonu aşkın turistin kazandırdığı, 50 milyarı aşan dolarların çoğalması için gereken ihtimam gösterilmedi.
Bu yılki fuarda yüzümüzü güldüren ve prestijimizi kurtaran iki kuruluş vardı. Bunlardan biri Türk Hava Yolları, diğeri de Corendon idi. Türkiye standında, ziyaretçilerin ağırlanabileceği oturma alanı olmadığı gibi, ikram da yoktu. Türk Hava Yolları fuarda açtığı standta oluşturduğu oturma alanında yiyecek ve içecek ikramında bulundu.
Utrecht Turizm Fuarı’nın en büyük müdavimi olan ve Türkiye’ye en çok turist gönderen tur operatörü olarak bilinen Corendon da ziyaretçileri ikramlarla ağırladı.
Fuarda pek çok ülkenin Bakanları, ülkelerinin tanıtımı için yer alırken, bizim Turizm Bakanı’mız yoktu. Bırakın Bakanı, yardımcısı veya müsteşarı bile yoktu.
Kıdemli Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy ve THY Müdürü Şerafettin Ekici olmasaydılar, Fuar’da tam olarak sahipsiz kalacaktık.
Fuar’da Türkiye’yi sahiplenenlerden biri de, bir süre önce görevi bırakan Hollanda Kültür Bakanı Günay Uslu’ydu. Türkiye’ye en çok turist taşıyan Corendon firmasının tüm yönetimini kontrol altında tutan Gülay Uslu, hem medyanın ve hem de ziyaretçilerin odak noktası olmuştu.
AÇILIŞ
Fuar’ın açılışı, her yıl olduğu gibi saat 14.00’lerde değil, saat 11.00’de yapıldı.
THY Standının önünde yapılan açılış seremonisinde, müdür Şerafettin Ekici pasta kesti ve daha sonra bir konuşma yapan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, gazeteciler günü için kutlama sözlerinden sonra, Hollanda’dan Türkiye’ye giden bir milyon Hollandalı sayısının bu yıl daha çok artacağını umut ettiğini belirtti.
Fuar’da, Yunanistan, Kıbrıs, Portekiz ve İtalya gibi ülkelerin standlar göz kamaştırırken, 25 kadar yöremizin temsilcilerine yer verilen Türkiye standı çok sönük kaldı.
Milyarlarca dolar kazandıran turizmimizin bu şekilde ‘tanıtılamaması’, eski turizmcilerimizi de üzdü.
Bir zamanlar, Türkiye’ye turist gönderme furyasını başlatan turizmcilerimizden Osman Çelik, Kamil Saygı ve Cemal İçin görüşlerini belirtirlerken, “Gördüklerimiz tamamen bir şımarıklığın ürünüdür. Türkiye’yi benimsemekte olan turistler bize yetmez ve daha fazlası lâzım. Bu nedenle fuarlarda daha ihtimamlı temsil edilmeliyiz” gibi deyimler kullandılar.
*******************
ONS TOERISME, DAT MILJARDEN VERDIENT, KAN NIET WORDEN GEPROMOOT ZOALS HET ZOU MOETEN
DE STANDS VAN TURKIJE OP DE UTRECHTSE TOERISMEBEURS WAREN, AFGEZIEN VAN DE STANDS VAN CORENDON EN THY, ONGEPOLIJST
BIJ DE OPENINGSCEREMONIE WAS NIET EENS EEN MINISTER OF ONDERMINISTER AANWEZIG
MENINGEN VAN TURKSE REIZIGERS IN NEDERLAND, DAT EEN BELANGRIJKE ROL SPEELT IN DE ONTWIKKELING VAN HET TURKSE TOERISME:
Toerismebeurs Utrecht in Nederland, een van de 5 belangrijkste toerismebeurzen in Europa.
Deze keer was er geen feest zoals de vorige keer.
Er werd niet de nodige zorg besteed aan het verhogen van de meer dan 50 miljard dollar die wordt verdiend door meer dan 50 miljoen toeristen die naar Turkije reizen.
Er waren twee organisaties die ons deden glimlachen en ons prestige redden op de beurs van dit jaar. De ene was Turkish Airlines en de andere Corendon. Op de Turkse stand was er geen zitruimte waar bezoekers konden worden ondergebracht en er was geen catering.
Turkish Airlines bood eten en drinken aan in de zithoek die het op zijn stand op de beurs had ingericht.
Corendon, de grootste vaste gast op de Utrechtse Toerisme Beurs en bekend als de touroperator die de meeste toeristen naar Turkije stuurt, verwelkomde de bezoekers met lekkernijen.
Terwijl de ministers van veel landen deelnamen aan de beurs voor de promotie van hun land, hadden wij geen minister van Toerisme. Laat staan de minister, zelfs niet zijn plaatsvervanger of ondersecretaris.
Zonder onze hoofdambassadeur Selçuk Ünal, consul-generaal Mahmut Burak Ersoy en Turkish Airlines-directeur Şerafettin Ekici, zouden we er helemaal niet zijn geweest.
Een van de mensen die Turkije omarmden op de beurs was de Nederlandse minister van Cultuur Günay Uslu, die zijn functie een tijdje geleden neerlegde. Gülay Uslu, die de volledige leiding had over Corendon, het bedrijf dat de meeste toeristen naar Turkije vervoert, was het middelpunt van zowel de media als de bezoekers.
OPENING
De openingsceremonie van de beurs werd gehouden om 11.00 uur in plaats van 14.00 uur zoals elk jaar. In de openingsceremonie die voor de stand van THY werd gehouden, sneed directeur Şerafettin Ekici een taart aan en vervolgens hield onze ambassadeur in Den Haag Selçuk Ünal een toespraak en nadat hij de journalisten had gefeliciteerd met de dag van de journalisten, sprak hij zijn hoop uit dat het aantal van één miljoen Nederlanders die vanuit Nederland naar Turkije reizen dit jaar zou toenemen.
Terwijl de stands van landen als Griekenland, Cyprus, Portugal en Italië schitterden op de beurs, was de stand van Turkije, met vertegenwoordigers van zo’n 25 regio’s, erg inspiratieloos.
Het feit dat ons toerisme, dat miljarden dollars opbrengt, niet op deze manier gepromoot kon worden, heeft ook onze oude toeristische producenten van streek gemaakt.
Osman Çelik, Kamil Saygı en Cemal İçin, die ooit tot de toeristische organisatoren behoorden die de trend hebben ingezet om toeristen naar Turkije te sturen, gaven hun mening: “Wat we hebben gezien is een product van verwend gedrag. De toeristen die Turkije omarmen zijn niet genoeg voor ons en we hebben meer nodig. Daarom moeten we met meer zorg worden vertegenwoordigd op beurzen”.
Başlangıçta ciddiye alınmayan, ehil ellere geçtikten sonra ciddileşen ve güçlenen HOTİAD, bugün Avrupa’nın en yararlı Türk kuruluşlarından biri oldu.
Başlangıçta, kurucusu ve saymanı olan kişinin, sosyal yardım ödeneğine tenezzül ettiği için, şahsım tarafından yok edilmeye hedeflenen HOTİAD, şimdilerde, depremzedelere yarım milyon euro bağışlayacak bir zenginliğe ve ciddiyete ulaştı.
Türkiye ile Hollanda arasındaki ticari ilişkilerin zenginleşmesinde büyük rol oynayan HOTİAD, iki ülkedeki karşılıklı yatırımlarda da büyük rol oynuyor.
HOTİAD’a bağlı kuruluşları sunuyoruz.
(Haberin Hollandacası en altta)
Nederlandse versie van het bericht is onderaan.)
İlhan KARAÇAY yazdı:
Bir kişiyi ele alırken veya bir konuya giriş yaparken, bazen ‘Neredeeeeen nereyeeee!’ diye başlarız ya? İşte ben de şimdi önemli hem de çok önemli bir kuruluşu tanıtmadan önce ‘Neredeeeen nereyeeee!’ diye sesleneceğim.
Aslında, bu ‘Neredeeeen nereyeeeee! sözcüğü, olumsuzluktan olumluluğa geçişi veya aksini işaret eden bir deyimdir. Benim şimdi anlatacağım konunun başlangıcı ile bu günkü durumunu, aynı deyim vurgular mı, pek emim değilim. Zira, ‘Neredeeeen’ dediğim günkü ortam ile, ‘nereyeeee’ dediğim bugünkü ortamı kıyaslamak ne derece doğrudur bilemiyorum.
Konu, ‘Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ konusudur.
Aslında, Hollanda’da irili ufaklı olarak birkaç ‘İşadamı Derneği’ vardı. Aralarında kasap, manav, exportçu gibi esnafların bulunduğu dernekler.
2004 Yılında, Mehmet Soytürk önderliğindeki büyük ve orta ölçekli firmaların sahipleri, yeni ve değişik bir oluşumu gerçekleştirmek için harekete geçmişlerdi.
Mehmet Soytürk ve arkadaşları, Büyük ve orta büyüklükte firmalarının sahiplerini bir çatı altında toplamayı amaçlamışlardı. Üye olma şartnamesine, ‘Şu kadar işçi çalıştıracak ve şu kadar omzeti olacak’ maddesi bile konulan bu oluşum için yüksek bir meblağda aidat da konmuştu.
Böyle bir durumda üye sayısının yüksek olmayacağı düşüncesiyle, bu kuruluş için ‘Elit işadamları’ damgası vurulmuştu bile…
Naçizane şahsım, bu yeni oluşumun, diğer işadamları derneklerini de aynı çatı altında ‘Aspirant Üye’ olarak barındırabileceği teklifini yapmış ve HOTİAD’ın, Hollanda’daki tüm Türk esnafını çatısı altında barındıran bir kuruluş olacağını belirtmiştim.
Ne var ki, bu tartışmalar sürerken, kurucu üyelerden biri olan ve saymanlık koltuğunda oturan (adını açıklamayacağım) kişinin, Hollanda devletinden fakirlik yardımı (sosyal ödenek) almakta olduğunu öğrenmiştim.
O günlerde bu konuyu homurdanırken, Merkezi Den Bosch şehrinde bulunan Edelstaal Grubu’nun başkanı Turgut Torunoğulları’nı ziyaret etmiştim. O gün o görüşmede bu konu gündeme geldi. Bu konuyu haber yapacağımı ve, ‘Hollanda Türk İşadamaları Derneği’nin saymanı, sosyal yardım ödeneği alıyor’ başlığı ile yayınlayacağımı söylemiştim.
Böylesi bir haberin, hem Türkiye’de ve hem de Hollanda’da bomba etkisi yapacağını ve HOTİAD’ın sonunun geleceğini tahmin etmek zor değildi tabii…
Sözlerimin ardından Torunoğulları bana şu teklifi yaptı: “Gel sen bu haberi yayınlama. Benim HOTİAD’a başkan olmam için bazı teklifler var. Beni destekleyin, başkan olduğum zaman tüm pislikleri temizleyeceğim.”
Torunoğulları’nın söyledikleri içime su serpmişti. Zira ben, amacı iyi olan böylesi güzelim bir kuruluşun yok olmasından yana değildim. Haberi yayınlamadım ve Torunoğulları da ilk Genel Kurul’da ‘Başkan’ seçildi.
Eski Başkan Mehmet Soytürk’ü tenzih ederim ama, yeni Başkan ve yeni yönetim, HOTİAD’ a yeni bir çehre kazandırdı. HOTİAD’ın kasasından yapılan harcamaların yanında, Torunoğulları’nın özel harcamalarıyla, Hollanda’da olduğu gibi, Ankara’da da tanınmaya başlanan HOTİAD, Hollanda iş dünyasında popüler olmaya başladı.
HOTİAD’ın, ‘Avrupa Birliği Maastricht Toplantısı’ndan ilham alarak yaptığı, Birinci, İkinci ve Üçüncü Maastriht Görüşmeleri, kendilerine önemli ve ciddi bir popülarite kazandırmıştı.
Türkiye’deki yatırımlarının yanında, Dünya Türk İşadamları Konseyi DTİK’in Avrupa Başkanlığına seçilen Torunoğulları’ndan boşalan Başkanlık koltuğu, bu defa, et mamülleri imalatçılığı yapan Hikmet Gürcüoğlu tarafından dolduruldu.
1960 yılında Sivas’ta doğan, Üniversite birinci sınıf ögrencisi iken, Eylül 1980’de Hollanda’ya gelen, burada Delft Teknik Üniversitesi’nde Petrol Mühendisliği egitimi alan, aynı üniversitede mastır programını da yaparak eğitimini tamamlayan, evli ve iki çocuk babası olan Gürcüoğlu, 1978 yılında Koç Vleeswaren adındaki aile şirketini kurdu. Avrupa’daki Türk tüketiciye yönelik, gelişmiş teknik donanım, yüksek üretim teknolojisi ve çağdaş yönetim anlayışı ile Anadolu’ya has et mamulleri üretiyor. Sektöründe öncü olan Koç Vleeswaren, Avrupa Türk gıda pazarının bilinen büyük markalarının hemen hemen tamamını bu merkezde üretiyor. Bu girişimin dışında, Hollanda ve Türkiye’de, üretim, inşaat, turizm, perakendecilik ve hayvancılık dallarında iştirakleri olan Gürcüoğlu, sosyal sahada sorumluluk bilinci ile hareket etmeyi şiar edinmiştir. HOTİAD’taki başkanlığından önce, iki dönem Denetleme Kurulu üyeliği yapan Gürcüoğlu, bir çok kuruluşta da yönetim görevlisi olarak yer almaktadır.
Gürcüoğlu başkanlığındaki HOTİAD, mevcut üyelerin yeterliliği ve niteliği konusunu konrtol altında tutmayı başardı. Öyle ya, madem ki HOTİAD elit bir kuruluştu, üyelerin elitliği de koruma altına alınmalıydı.
HOTİAD, sadece ticaret yapan bir kuruluş olma özelliğinden sıyrılıp, toplumu teşvik edici ödüllendirmeler ve mağdurlara yardım yapmayı da kendine şiar edinmişti.
Hollanda’daki öğrencileri, sanatçıları ve sporcuları destekleme amacıyla ödül törenleri düzenledi.
2013’te, Türk ve Hollandalı Bakanların da konuk olduğu bir etkinlikte, Yılın Öğrencisi Ödülünü Semra Abas’a, Yılın Kültür Sanat Ödülünü Yavuz Nüfel’e, Yılın Başarılı Sporcu Ödülünü Göksel Şahinbaş’a verildi. Dereceye girenlere 2500 euro para ödülü de verildi.
2014’teki ödül töreninde de, “Yılın Öğrencisi” ödülünü Mete Erdurcan, “Yılın Kültür ve Sanat” ödülünü ses sanatçısı Karsu Dönmez, “Yılın sporcusu” ödülünü binici Ceylan Avinal ve “Yılın Genç Girişimcisi” ödülünü ise Evren Mahir Bal ile Sedat Altuntaş aldılar.
HOTİAD’ın en isabetli ve en büyük yardım planı, 6 şubat depremlerinin mağdurları için bağışlanan 102 adet konteyner konut planıydı. Geçtiğimiz ay içinde, naçizane şahsımın da bulunduğu bir ekip ile Hatay’a gidildi ve 102 konutun açılışı yapıldı.
HOTİAD üyelerinin yarım milyon euroyu bulan bu bonkörlüğü de takdirle karşılandı.
HOTİAD, Hollanda’ya Türk işçi göçünün 60’ıncı yılı olan bu yıl, Hollanda’ya gelmiş olan özellikle birinci nesil Türkler arasındaki, en faal ve en yararlı isimleri arıyor ve seçiyor. Yakında tamamlanacak ola bu araştırmanın sonunda bir etkinlik düzenlenecek ve hak edenlere ödülleri verilecek.
GÜRCÜOĞLU YENİDEN BAŞKAN
HOTİAD’ın yoğun üye katılımıyla gerçekleşen 10’uncu Olağan Genel Kurulu’nda, Hikmet Gürcüoğlu, oy birliğiyle tekrar başkanlığa seçildi.
Yeniden seçilmesinin ardından duygularını ifade eden Gürcüoğlu, “Bu göreve layık görülmek büyük bir onurdur. Sorumluluklarımın farkındayım ve bu görevi gururla yerine getireceğim, HOTİAD için elimden gelenin en iyisini yapacağım” dedi.
Ayrıca, Hikmet Gürcüoğlu, girişimcilik ruhunu desteklediklerini ve iş dünyasına rehberlik ettiklerini vurgulayarak, “Derneğimizin gücü, iş birliği ve dayanışma ruhumuzda yatıyor. Üyelerimizin oy birliği ile verdiği destek bizim için son derece önemli; birlikte hareket etmek, temel ilke ve değerimizdir. Gelecek dönemde birlikte daha büyük başarılara imza atmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Gürcüoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de ekonomik gelişmelerin olumlu olmasından dolayı bir trendin devam ettiğini görüyoruz. Giderek daha fazla Türk firması gözünü Hollanda’ya çeviriyor. Bunda Türk girişimcilerin ve Türk bankalarının Hollanda’daki varlığı önemli rol oynuyor. Hollanda, Türk iş dünyası tarafından yakından takip ediliyor.
Hollanda’da hızla büyüyen sandviç zinciri Simit Sarayı ve dondurma zinciri Mado gibi Türk firmalarının yanı sıra Türk firmaları da Hollandalı firmaları satın almakla ilgileniyor. Örneğin Türk Yıldız Holding, Verkade ve Sultana ile tanınan bisküvi üreticisi United Biscuits’i, Türk Eroğlu Holding ise Hollandalı moda markası Mexx’i devraldı. Ballast Nedam inşaat firması için de Türkiye’den teklif geldi.
Daha önce ağırlıklı olarak Hollandalı şirketlerin Türkiye’ye yöneldiğini görüyorduk ama şimdi tam tersini görüyoruz. Sonuç olarak iki ülke arasındaki ticaret artacak. Hollanda’daki Türk iş dünyası son derece iyi gelişti. Bağlantıları var ve Türk firmalarını Hollanda’ya getirebiliyorlar.”
Hollandalı-Türk girişimciler de Hollanda’da oldukça aktif. Ticaret Odası’nın rakamlarına göre, 2013 yılında 3.100’den fazla Türk Hollandalı kendi işini kurdu. 2014 yılında 3000 kişi vardı.
Hollanda’daki Türk-Hollandalı orta ve büyük şirketlerin iş birliği olan HOTIAD, Türk girişimcilerin Hollanda’daki ana sözcüsüdür. 35 üyesi bulunan ve çoğunluğu süt ürünleri şirketleri, yatırım şirketleri, nakliye şirketleri ve noterlerden oluşan girişimci kulüp, güçlerini birleştirerek düzenli olarak yeni ortak yatırımlara ve strateji oluşturmaya yol açıyor. Bu şirketlerde toplam 2.000 kişi istihdam ediliyor. Hollanda-Türk şirketlerinin şu anda yıllık cirosu 1,5 milyar avro.
Hollanda ve Türkiye’nin 400 yılı aşkın süredir diplomatik ilişkileri var ve birbirlerinin önemli ticaret ortakları.”
Yeni Yönetim Kurulunda Gürcüoğlu’nun yanı sıra şu isimler yer aldı:
Başkan: Hikmet Gürcüoğlu
Başkan Vekili: Faruk Halıcı
Başkan Yardımcıları: Veysel Hut, İlhan Döne, Ahmet Kaya
Genel Sekreter: Arzu Şenel
Sayman: Abdullah Altay
Yönetim Kurulu Üyeleri: Abdurrahman Çalışkan, Güven Kurum
Denetleme Kurulu / Disiplin Kurulu ve görevleri:
Başkan: Behzat Eren
Denetleme Kurulu Üyeleri: Dursun Kılıç, Zülküf Yılmaz
HOTİAD’I TANIYALIM
Hollanda – Türk İşadamları Derneği
2004 yılında örgütlenmesini tamamlayıp faaliyetlerine başlayan Hollanda-Türk İş Adamları Derneği, hızlı bir gelişme göstermek suretiyle politik, ekonomik ve sosyal platformda hak ettiği saygınlığa önemli bir ölçüde kavuşmuştur. Bununla beraber yapısında taşıdığı dinamizm, misyonunda üstlendiği değerler ve vizyonunda ulaşmak istediği amaçlar nedeniyle bünyesinde daha güçlü bir kurumsal yapılanmayı sürdürmeye devam etmektedir.
HOTİAD’ın kurulum süreci, gelişimi, kurumsal yapılanması, vizyonu, misyonu, faaliyetleri ve üyelerinin profilleri hakkında detaylı bilgileri aşağıda bulabilirsiniz:
I- TARİHÇE
Gün geçtikçe Hollanda pazarındaki etkinlikleri ve nicelikleri artan Türk iş adamları, bu gücün ortak çatı altında birleştirilerek daha kalıcı amaçlara hizmet etmesini arzu etmişler ve bu doğrultuda uzun ön görüşmelerin ardından 2004 yılında kısa adı HOTİAD olarak bilinen Hollanda-Türk İş Adamları Derneği’nin temellerini atmışlardır.
13 asil üye ile yoluna başlayan HOTİAD, günümüzde mevcut 39 üyesi ile kendinden emin adımlarla ilerlemeye devam etmektedir.
Kuruluşundan bugüne amaçları, vizyonu ve misyonunda küçük çaplı değişiklikler geçiren HOTİAD, mevcut statüsüne 2006 yılında gerçekleştirilen kongre ile kavuşmuştur.
HOTİAD gerek her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiği “Maastricht Türk İş Adamları Ekonomi Zirvesi” ve “Yatırım Cenneti Türkiye” konulu konferansları, gerek ise Avrupa’daki Türk toplumunu yakından ilgilendiren sosyo- ekonomik ve politik alanlardaki söz getiren demeçleri ve Hollanda resmi makamları karşısındaki Türk ekonomisini temsil eden etkin rolü ile hergeçen gün adından fazlasıyla söz ettirmeye devam etmektedir.
HOTİAD sadece Hollanda içerisindeki Türk girişimcisini temsil etme rolü ile yetinmemekte, Türkiye-Hollanda ekonomik ilişkilerinde köprü görevini üstlenmeyi ve daha ileriki aşamada tüm Avrupa’daki Türk iş adamlarını ortak bir çatı altında toplayan organizasyonun içerisinde de aktif bir rol almayı hedeflemektedir.
II- VİZYON
Hak ve sorumlulukların öneminin bilincinde olan bir sivil toplum kuruluşu olarak politik, ekonomik ve sosyal konularda tüm tarafları anlar, yanılgı ve yanlış anlaşılma durumlarında düzeltici, uzlaşmacı ve yapıcı bir bakış açısı çizer.
Ortak değerlerin toplum içerisinde korunması ve yaşatılması için gerekli girişimleri destekler.
Türkiye ve Hollanda arasındaki dostluğun ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanlarda başta olmak üzere her türlü alanda korunması, geliştirilmesi ve pekiştirilmesine öncülük eder.
İnsan hak ve özgürlüklerine saygıyı ilke edinir.
Aktif ve katılımcı girişimcilik anlayışı ile sürdürülebilir ve kaliteli bir sosyal yaşamanın oluşmasına katkı sağlar.
Demokratik değerlerin her türlü platformda korunmasına özen gösterir.
III- MİSYON
Hollanda – Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinde birleştirici, uzlaştırıcı ve ortak paydalarda bütünleştirici rol oynamak;
Organizasyon içerisindeki şeffaf yönetim tarzını korumak; bu kapsamda yapılacak her türlü çalışmalardan üyelerimizi haberdar etmek ve etkin katılımlarını sağlamak;
Türkiye’nin dünya ekonomisine entegrasyonu ve genişleme sürecinde Avrupa Birliği’ne tam üyeliği noktasında çaba sarfetmek;
İç piyasada rekabet gücünü artırmaya yönelik olarak genç girişimcileri teşvik etmek ve bu amaca yönelik olarak mesleki eğitim programlarını özendirmek;
Akademisyen, öğrenci, serbest meslek sahibi, sanatçı, yazar ve benzeri toplumunun kültürel değerlerini yukarı taşıyabilecek kişilere sahip çıkmak, onları gelişim süreçlerinde desteklemek;
Dernek üyeleri başta olmak üzere Avrupa’daki diğer Türk iş adamlarının örgütlenme ve kurumsallaşma sırasında yaşadıkları sorunların aşılmasına yardımcı olmak ve bu bağlamda Türk iş adamları imajının iyi bir noktaya gelmesine katkı sağlamak, menfaatlerini Türk-Hollanda ve Avrupa makamları nezdinde savunmak.
HOTİAD ÜYELERİ
Bugün 27 üyesi bulunan HOTİAD’a, 10 kadar yeni üyenin katılması bekleniyor. HOTİAD yönetimi, üyelik başvurusu yapanları ince eliyor ve sık dokuyor.
Amanos 1994 ten beri teknik alanda mavi ve beyaz yaka eleman temin eden bir şirkettir.
Amanos is al sinds 1994 specialist in het uitzenden van personeel voor verschillende branches: van petrochemie tot scheepsbouw, van utiliteitsbouw tot infra. Daarom is Amanos een betrouwbare partner bij uw zoektocht naar vaste en tijdelijke vakmensen voor de juiste werkplek.
Anders dan anders. Dat is Aron Investments. We ontwikkelen en beheren vastgoed en bieden beleggers een zo goed mogelijk rendement. In een tijd waarin de woningprijzen zo onder druk staan, is standaard volgens ons niet langer goed genoeg. Denk daarom aan een woning die u uitnodigt om thuis te komen. Die u overal volop laat genieten. Die u een vakantiegevoel bezorgt.Zulke woningen, daarin schuilt onze kracht. Aron Investments biedt de koper van een woning meerwaarde. We laten mensen ervaren wat exclusief en tóch betaalbaar wonen is. Want anders dan anders hoeft niet duur te zijn. Integendeel.
OVER ONS AS Architecture is een ondernemend architectenbureau in Amsterdam, dat zich bezig houdt met architectuur, interieurontwerp en uitvoering. Opgericht in 2010 door Arzu Senel onderscheiden wij ons door verbeeldingskracht, elegantie en ontwerpinzicht. Ons portfolio omvat woningbouw, utiliteitsbouw, renovatie, interieurprojecten en ontwerp en levering van vast meubilair. Wij verzorgen ontwerpen, vergunningen en uitvoeringsbegeleiding. Wij treden daarin veelal op als ontwerpende partij en adviseur, maar kunnen projecten ook turn-key opleveren.De laatste jaren heeft AS Architecture een gestage groei doorgemaakt en zijn wij ook begonnen ons internationaal te ontplooien. Zowel met projecten over de landsgrens als middels het internationale ontwerpbureau Omnide, een samenwerkingsverband waarvan Arzu Senel mede-oprichter is. Omnide staat voor een spannende mix van architectuur, stedenbouw en interieurontwerp.
Voorkom financiële schade & voor deskundig advies bij BM sigortam!
Wij zijn al meer dan 20 jaar gespecialiseerd in het vergelijken van verzekeringen. Volgens ons gaat het vergelijken van verzekeringen verder dan alleen de premies die verzekeraars rekenen onder elkaar zetten, zo is ook het vergelijken van de voorwaarden erg belangrijk. Maar de kern blijft persoonlijk contact. We leren jou kennen en zorgen dat we je altijd van het beste advies voorzien.
ELYF BV, tekstil sektöründeki, özellikle örme kumaş ve iplik üretimi ve ticareti olmak üzere, yaklaşık 20 yıllık deneyimi değerlendirmek amacıyla kurulmuştur. Avrupa ülkeleri ve ABD ile uluslararası ticaret yapmaktadır. Uluslararası Ticaret’in yanı sıra, yine uluslararası anlamda sosyal sorumluluk projelerinde de aktif rol alınmaktadır.
Faaliyet Alanı : Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünya ülkelerine dağıtımını yapmak üzere çikolota sanayisine ham madde olarak fındık ithalatı yapmaktadır. Yıllık 3 milyon kilo fındık ithalatı ile sektöründe Hollanda’da son 10 yılda lider konumundadır. Fındık ithalatına bağlı olarak yıllık 15 milyon Euro civarında Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Je eigen smaak, je eigen meubels, dat is het motto van de eigentijdse design meubelmaker H.E. Design B.V. in Tilburg. Wonen is immers persoonlijk. Het gaat om jou en waar jij je prettig bij voelt. En een passend design meubel symboliseert waar jij voor staat. Uniek dus met ambachtelijke kwaliteit geproduceerd door vaklieden met liefde en passie voor het vak. Ouderwetse degelijkheid met een duidelijke knipoog naar het heden.
H.E. Design B.V. produceert volledig in eigen beheer unieke meubelen voor unieke mensen, passend binnen hun interieur. daarmee onderscheidt H.E. Design B.V. zich van de doorsnee fabrikant. De meubels worden volledig met de hand gemaakt in eigen beheer en werkplaats. De basis van een meubel moet degelijk een sterk zijn, als een huis. Door onze manier van produceren zijn meubels kwalitatief beter en hebben ze bij normaal gebruik een langere levensduur.
Firma Adı : Jilpaq Holding B.V
Firma Sahibi : Faruk Halıcı
Üyelik Statüsü : Hotiad Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Faaliyet Alanı : JILPAQ Holding bünyesinde iki ayrı şirket bulunmaktadır. AKPAQ B.V. döner
dükkanı, pizzeria ve restoranlara envanter makine ve aksamını tedarik etmektedir. Makine ve aksamları Türkiye’de üretmekte olup dağıtım ve ihracatını tüm avrupa genelinde Hollanda üzerinden gerçekleştirmektedir. JILPAQ B.V. ise üretimini yapmış olduğu döner, shorma, yufka, lahmacun, içecekler ve bu ürünlere ilişkin paketleme malzemelerini Hollanda genelinde döner dükkanları pizzeria ve restorantlara dağıtımını yapmaktadır.
Faaliyet Alanı : 2006 yılından beri Karahan Insaat, Hayvancilik Tarim ve Nakliyat LTD sirketimiz ile faaliyet göstermekteyiz. 2009 yılından beri de maksim`s gelinlik magzamiz ve dügün salonlarımız ile hizmet vermekteyiz.
Hollanda’da et ve et mamülleri alanında üretim yapan ilk büyük fabrikadır.Almanya’dan sonra avrupada ilk büyük Türk işletmecisi olup ürünlerinin Avrupa genelinde dağıtımını ve talep halinde fason olarak et mamülleri üretimini de yapmaktadır.
MARAS is de fabrikant van traditioneel Turks roomijs die sinds 1997,
zowel op de Nederlandse als op de Europese markt opereert.
Onze specialiteit, naast het bereiden van ambachtelijk lekker ijs,
is het geven van een show (jongleren, goochelen) bij u op locatie.
Meram Restaurant heeft haar eerste vestiging geopend in Amsterdam Oost in 1999. In 2006 heeft Meram haar tweede vestiging in Rotterdam West mogen openen. In 2009 breidde Meram haar kring uit met Meram Lounge in Amsterdam Zuidoost. Een jaar later kwam de vierde filiaal in Rotterdam Zuid. Nog een jaar later, in 2011, opende Meram haar vijfde filiaal in Amsterdam West. In 2012 had Meram de genoegen om Meram Café te openen, dit is de zesde filiaal en is gevestigd in Amsterdam Oost.
De wijze waarop Meram Restaurant invulling geeft aan de Turkse keuken en gastvrijheid deelt met haar gasten is uniek in Nederland. Naast een grote variëteit aan authentiek Turkse gerechten staat een avondje Meram ook garant voor oprechte gastvrijheid.
Bizim hikayemiz: Niyata Energy, Kılıçlar Holding BV’nin işletme şirketi
Niyata Energy, ev ve iş binalarında güneş panelleri, kızılötesi ısıtma (elektrik), şarj istasyonları, depolama için piller ve entegre sistemler gibi sürdürülebilir enerji çözümleri alanında 15 yılı aşkın süredir (uluslararası) güvenilir bir ortak olmuştur. Güneş enerjisi ve diğer sistemlerin, enerji kaynaklarımızı daha sürdürülebilir hale getirmede önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Biz Niyata olarak size bütün sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji çözümlerini sunuyoruz ve çözüm oluşturuyoruz. Bunu mümkün olduğunca sürdürülebilir çözümlerde sizinle birlikte düşünerek yapıyoruz. Ayrıca sürdürülebilir enerji sistemlerinin hayata geçirilmesini sizin için A’dan Z’ye organize etmek istiyoruz ki siz bu konuda endişelenmenize gerek kalmasın.
Faaliyet Alanı :Süt ve süt mamülleri alanında faaliyet göstermek üzere 1995 yılında Den Haag’da kurulmuştur. 1995-2000 yılları arasında yalnız “SİLİFKE AYRANI” olarak pazarda yer almıştır. 2000 yılından sonra süt ürünleri dalında markalaşmıştır. Halen Hollanda,Belçika ve Fransa’da süt mamüllerı alanında ticari faaliyetlerini sürdürmektedir.Ayranın avrupalılara ve yeni kuşaklara tanıtılmasında öncü rol oynamaktadır.
Bij Reclame Compleet vinden wij de kwaliteit van ons werk erg belangrijk, net zo belangrijk als de grafische producties. Wij beschikken over een eigen studio met gekwalificeerde en creatieve medewerkers die dag in dag uit voor u klaar staan. Tevens beschikken wij over een ruim assortiment aan grafische producties waarin wij u altijd kunnen helpen met het vinden van het product dat bij u past. Denk hierbij aan drukwerk, bedrijfskleding, relatiegeschenken, lichtreclame en belettering. Reclame voor u passend, gemakkelijker en sneller maken,
Faaliyet Alanı :Tur-Ned International Trading B.V. 1992 yılında ticari hayata basladı.Başlangıç yıllarında agırlıklı olarak Ceylon çayının Avrupada yaygın satılmasına öncűlűk etti. Daha sonra Almanya’nın da Ceylon cayında serbes ticarete geçmesi ile Tur-Ned B.V. ürün yelpazesini kuru gıda çesitlerinin bűtűn űrűn gruplarıyla genişletti. Ece űrűnlerinin dagıtım ve pazarlamasının yanı sıra ASLI su börekleri ve Milfoy Superfresh ürünleri dagıtımına baslamıştır.
Yilmaz Radijs uit Poeldijk is met 15ha radijsteelt in het Westland één van de grootste radijstelers van Nederland. Wekelijks wordt er ongeveer 90.000 kilo losse radijs en 180.000 bosjes radijs geoogst, deze radijs wordt voor 80% geëxporteerd naar landen in West Europa, Azië en Noord Amerika. De overige 20% vindt z’n weg naar de Nederlandse grootwinkelbedrijven en speciaalzaken.
Yilmaz Radijs is een zelfstandig opererende organisatie die niet aan derden is gebonden. Het bedrijf wordt gekenmerkt door een platte en slagvaardige organisatie die constant werkt aan verbetering van kwaliteit en beschikbaarheid. Yilmaz Radijs heeft dan ook een glasheldere missie:
“De behoefte aan hoogwaardige losse- en bosradijs verder stimuleren en daarin een bijdrage leveren als dé specialist in het telen van radijs”
********************************
EEN OOIT BEKRITISEERDE ORGANISATIE, NU GEWAARDEERD: DE VERENIGING VAN TURKSE ZAKENLIEDEN IN NEDERLAND: HOTIAD
HOTİAD, die in het begin niet serieus werd genomen, werd serieus en sterk nadat het in bevoegde handen was, en vandaag de dag is het een van de meest nuttige Turkse organisaties in Europa.
HOTIAD, die in eerste instantie het doelwit was van vernietiging door mij, omdat de oprichter en penningmeester zich had verlaagd tot de sociale uitkering, heeft nu een rijkdom en ernst bereikt om een half miljoen euro te doneren aan de slachtoffers van de aardbeving.
HOTİAD, die een belangrijke rol speelt in het verrijken van de handelsbetrekkingen tussen Turkije en Nederland, speelt ook een belangrijke rol in wederzijdse investeringen in de twee landen.
Door: İlhan KARAÇAY
Je weet hoe we soms beginnen met te zeggen “Van waaaaaaaar, tot waaaaaaaar?” wanneer we een persoon bespreken of een onderwerp introduceren? Nou, ik zal nu zeggen “Waar ga je heen?” voordat ik een belangrijke en zeer belangrijke organisatie introduceer.
In feite is dit woord “Waar ga je heen!” een idioom dat de overgang van negativiteit naar positiviteit of vice versa aangeeft. Ik weet niet zeker of hetzelfde idioom het begin van het onderwerp waarover ik ga praten en de huidige situatie benadrukt. Ik weet namelijk niet in hoeverre het correct is om de omgeving van toen ik ‘whereabouts’ zei te vergelijken met de omgeving van nu als ik ‘whereabouts’ zeg.
Het onderwerp is de ‘De vereniging van Turkse zakenlieden in Nederland HOTIAD’.
In feite waren er meerdere ‘Zakenliedenverenigingen’ in Nederland, grote en kleine. Verenigingen waaronder handelaren zoals slager, groenteboer, exportwinkel.
In 2004 ondernamen de eigenaren van grote en middelgrote bedrijven onder leiding van Mehmet Soytürk actie om een nieuwe en andere formatie te realiseren.
Mehmet Soytürk en zijn vrienden wilden de eigenaren van grote en middelgrote bedrijven onder één dak verzamelen. Voor deze organisatie, die zelfs een clausule in de voorwaarden om lid te worden opnam, “Het zal zoveel arbeiders in dienst hebben en zoveel schouders hebben”, werd ook een hoog bedrag aan contributies vastgesteld.
Aangezien het aantal leden in zo’n situatie niet hoog zou zijn, werd deze organisatie al bestempeld als ‘elite zakenlui’…
Naar mijn bescheiden mening, stelde ik voor dat deze nieuwe organisatie andere verenigingen van zakenlieden onder hetzelfde dak als ‘Aspirant-leden’ zou kunnen opnemen en ik verklaarde dat HOTİAD een organisatie zou zijn die alle Turkse handelaren in Nederland onder haar dak zou opnemen.
Echter, terwijl deze discussies gaande waren, kwam ik erachter dat een van de oprichtende leden, die op de stoel van de penningmeester zat (ik zal zijn naam niet onthullen), armoede bijstand (sociale uitkering) van de Nederlandse staat ontving.
Terwijl ik in die tijd over deze kwestie aan het mopperen was, bezocht ik Turgut Torunoğulları, de voorzitter van de Edelstaal Group, met het hoofdkantoor in Den Bosch. Die dag kwam deze kwestie ter sprake in die vergadering. Ik zei dat ik hierover zou rapporteren en dat ik het zou publiceren met de titel ‘De penningmeester van de Nederlandse Vereniging van Turkse Zakenlieden ontvangt een bijstandsuitkering’.
Natuurlijk was het niet moeilijk om te voorspellen dat een dergelijk nieuws een bom effect zou hebben zowel in Turkije als in Nederland en dat HOTİAD tot een einde zou komen…
Na mijn woorden, deed Torunoğulları me het volgende aanbod: “Publiceer dit nieuws niet. Er zijn een aantal aanbiedingen voor mij om de voorzitter van HOTİAD te worden. Steun mij, ik zal al het vuil opruimen als ik voorzitter word.”
Torunoğulları’s woorden hadden me een warm gevoel gegeven. Omdat ik geen voorstander was van de vernietiging van zo’n mooie organisatie met een goed doel, publiceerde ik het nieuws niet en Torunoğulları werd gekozen tot ‘President’ in de eerste Algemene Vergadering.
Ik wil me verontschuldigen van voormalige voorzitter Mehmet Soytürk, dat de nieuwe voorzitter en het nieuwe management hebben HOTİAD een nieuw gezicht gegeven. HOTIAD, begon dat zowel in Ankara als in Nederland werd erkend en populair te worden in de Nederlandse zakenwereld.
HOTİAD’s Eerste, Tweede en Derde Maastricht Ontmoetingen, geïnspireerd door de ‘Europese Unie Maastricht Vergadering’, hadden hen een aanzienlijke en serieuze populariteit opgeleverd.
Naast zijn investeringen in Turkije, werd de zetel van voorzitter die vrij kwam door Torunoğulları, die werd gekozen als de Europese voorzitter van de World Turkish Businessmen’s Council DTİK, deze keer ingevuld door Hikmet Gürcüoğlu, een vleeswarenfabrikant.
Gürcüoğlu, die in 1960 in Sivas werd geboren, kwam in september 1980 als eerstejaars universiteitsstudent naar Nederland, studeerde Petroleum Engineering aan de Technische Universiteit Delft, voltooide zijn masterdiploma aan dezelfde universiteit, was getrouwd en vader van twee kinderen, en richtte in 1978 het familiebedrijf Koç Vleeswaren op. Het bedrijf produceert Anatolische vleesproducten voor Turkse consumenten in Europa met geavanceerde technische apparatuur, een hoge productietechnologie en een moderne managementaanpak. Koç Vleeswaren, een pionier in zijn sector, produceert in dit centrum bijna alle grote merken die bekend zijn op de Europese Turkse voedselmarkt. Naast dit initiatief heeft Gürcüoğlu, die dochterondernemingen heeft in de productie, bouw, toerisme, detailhandel en veeteelt in Nederland en Turkije, het principe aangenomen om te handelen met verantwoordelijkheidsgevoel op sociaal gebied. Gürcüoğlu, die voor zijn voorzitterschap van HOTİAD twee termijnen lid was van de Raad van Commissarissen, is ook betrokken bij veel organisaties als managementfunctionaris.
HOTİAD onder het voorzitterschap van Gürcüoğlu is erin geslaagd om de geschiktheid en kwaliteit van de bestaande leden onder controle te houden. Dus, als HOTİAD een elite organisatie was, moet het elitisme van de leden ook worden beschermd.
HOTIAD was niet alleen een handelsorganisatie, maar het hanteerde ook het principe van het belonen van de samenleving en het helpen van de slachtoffers.
Ze organiseerde prijsuitreikingen om studenten, artiesten en atleten in Nederland te steunen.
In 2013, tijdens een evenement waar ook Turkse en Nederlandse ministers te gast waren, werd de prijs Student van het Jaar uitgereikt aan Semra Abas, de prijs Cultuur en Kunst van het Jaar aan Yavuz Nüfel, en de prijs Succesvolle Sporter van het Jaar aan Göksel Şahinbaş. De winnaars ontvingen ook een geldprijs van 2500 euro.
Tijdens de prijsuitreiking van 2014 ontving Mete Erdurcan de prijs “Student van het Jaar”, Karsu Dönmez de prijs “Cultuur en Kunst van het Jaar”, ruiter Ceylan Avinal de prijs “Sporter van het Jaar” en Evren Mahir Bal en Sedat Altuntaş de prijs “Jonge Ondernemer van het Jaar”.
HOTİAD’s meest nauwkeurige en grootste hulpplan was het plan voor 102 containerwoningen gedoneerd voor de slachtoffers van de aardbevingen van 6 februari. In de afgelopen maand reisde een team, waaronder ikzelf, naar Hatay en 102 huizen werden in gebruik genomen.
Deze vrijgevigheid van HOTİAD leden, die een half miljoen euro bedroeg, werd ook gewaardeerd.
Om het nieuws over dit onderwerp te lezen, klik op de link https://www.ilhankaracay.com/hollandada-yasayan-yurttaslarimiz-hatayda-sukranla-yadedildiler/ op google.
In dit jaar, de 60e verjaardag van de Turkse arbeidsmigratie naar Nederland, zoekt en selecteert HOTIAD de meest actieve en meest bruikbare namen onder de eerste generatie Turken die naar Nederland kwamen. Aan het einde van dit onderzoek, dat binnenkort zal worden afgerond, zal een evenement worden georganiseerd en zullen prijzen worden uitgereikt aan de verdienstelijken.
GÜRCÜOĞLU OPNIEUWE VOORZITTER
Op de 10e gewone algemene vergadering van HOTİAD, die werd gehouden met de deelname van intensieve leden, werd Hikmet Gürcüoğlu unaniem herkozen als voorzitter.
Uitdrukking gevend aan zijn gevoelens na zijn herverkiezing, zei Gürcüoğlu: “Het is een grote eer om waardig bevonden te worden voor deze plicht. Ik ben me bewust van mijn verantwoordelijkheden en ik zal deze plicht met trots vervullen, ik zal mijn best doen voor HOTİAD.”
Daarnaast benadrukte Hikmet Gürcüoğlu dat ze de geest van ondernemerschap ondersteunen en het bedrijfsleven begeleiden: “De kracht van onze vereniging ligt in onze geest van samenwerking en solidariteit. De unanieme steun van onze leden is uiterst belangrijk voor ons; samen handelen is ons basisprincipe en onze waarde. We streven ernaar om in de komende periode samen meer succes te boeken.”
Gürcüoğlu vervolgde zijn woorden als volgt:
“We zien dat er een trend doorzet door de gunstige economische ontwikkelingen in Turkije. Steeds meer Turkse bedrijven richten hun blik op Nederland. De aanwezigheid van Turkse ondernemers en Turkse banken in Nederland speelt hierbij een belangrijke rol. Nederland wordt nauw gevolgd door het Turkse bedrijfsleven.
Naast Turkse bedrijven zoals de snelgroeiende broodjesketen Simit Sarayı en ijsketen Mado, zijn Turkse bedrijven ook geïnteresseerd in het overnemen van Nederlandse bedrijven. Zo nam de Turkse Yıldız Holding United Biscuits over, de koekjesproducent bekend van Verkade en Sultana, en nam de Turkse Eroğlu Holding het Nederlandse modemerk Mexx over. Het bouwbedrijf Ballast Nedam kreeg ook een bod uit Turkije.
Voorheen zagen we dat vooral Nederlandse bedrijven zich oriënteerden op Turkije, maar nu zien we het tegenovergestelde. Hierdoor zal de handel tussen beide landen toenemen. Het Turkse bedrijfsleven in Nederland heeft zich uitstekend ontwikkeld. Zij hebben connecties en kunnen Turkse bedrijven naar Nederland halen.”
Nederlands-Turkse ondernemers zijn ook zeer actief in Nederland. Volgens cijfers van de Kamer van Koophandel zijn er in 2013 meer dan 3.100 Turkse Nederlanders een eigen bedrijf begonnen. In 2014 waren dat er 3.000.
HOTIAD, de ondernemersvereniging van Turks-Nederlandse middelgrote en grote bedrijven in Nederland, is de belangrijkste spreekbuis van Turkse ondernemers in Nederland. Met 35 leden bundelt de ondernemersclub, die voornamelijk bestaat uit zuivelbedrijven, investeringsbedrijven, transportbedrijven en notarissen, de krachten en leidt regelmatig tot nieuwe gezamenlijke investeringen en strategieën. In totaal werken er 2.000 mensen bij deze bedrijven. De Nederlands-Turkse bedrijven hebben momenteel een jaaromzet van 1,5 miljard euro.
Nederland en Turkije hebben al meer dan 400 jaar diplomatieke betrekkingen en zijn belangrijke handelspartners.”
Naast Gürcüoğlu namen de volgende namen plaats in de nieuwe Raad van Bestuur:
– Voorzitter: Hikmet Gürcüoğlu
– Vice-voorzitter: Faruk Halıcı
– Vice-voorzitters: Veysel Hut, İlhan Döne, Ahmet Kaya
– Secretaris-generaal: Arzu Senel
– Penningmeester: Abdullah Altay
– Leden van de raad van bestuur: Abdurrahman Çalışkan, Güven Kurum
Auditoraad / Tuchtraad en hun taken:
– Voorzitter: Behzat Eren
– Leden van de raad van toezicht: Dursun Kılıç, Zülküf Yılmaz
LATEN WE KENNISMAKEN MET HOTİAD
Nederlands-Turkse Zakenliedenvereniging
In 2004 heeft de Nederlands-Turkse Zakenliedenvereniging, die haar organisatie heeft voltooid en met haar activiteiten is begonnen, het aanzien dat zij verdient in het politieke, economische en sociale platform in belangrijke mate bereikt door een snelle ontwikkeling te laten zien. De vereniging behoudt echter een sterkere institutionele structuur binnen haar structuur door de dynamiek die zij uitstraalt in haar structuur, de waarden die zij uitdraagt in haar missie en de doelen die zij wil bereiken in haar visie.
Hieronder vind je gedetailleerde informatie over het oprichtingsproces, de ontwikkeling, de institutionele structuur, de visie, de missie, de activiteiten en de profielen van de leden van HOTIAD:
I- GESCHIEDENIS
Turkse zakenlieden, wier activiteiten en hoeveelheden op de Nederlandse markt met de dag toenemen, wensten dat deze macht zou worden verenigd onder een gemeenschappelijk dak en meer permanente doeleinden zou dienen, en in deze richting, na lange voorbereidende onderhandelingen, legden ze de basis van de Nederlands-Turkse Zakenlieden Vereniging, bekend als HOTİAD in 2004.
HOTİAD, die zijn weg begon met 13 nobele leden, blijft vol vertrouwen stappen voorwaarts zetten met zijn huidige 39 leden.
HOTİAD, die kleine veranderingen heeft ondergaan in haar doelstellingen, visie en missie sinds haar oprichting, heeft haar huidige status bereikt met het congres gehouden in 2006.
HOTIAD blijft met de dag meer naam maken met haar conferenties “Maastricht Turkish Businessmen Economic Summit” en “Investment Paradise Turkey”, die traditiegetrouw elk jaar worden gehouden, maar ook met haar uitspraken op sociaal-economisch en politiek gebied die de Turkse gemeenschap in Europa nauw aan het hart liggen en haar effectieve rol als vertegenwoordiger van de Turkse economie bij de Nederlandse autoriteiten.
HOTIAD is niet alleen tevreden met de rol van vertegenwoordiger van de Turkse ondernemers in Nederland, maar wil ook een brugfunctie vervullen in de economische betrekkingen tussen Turkije en Nederland en een actieve rol spelen in de organisatie die alle Turkse zakenlieden in Europa onder één dak verenigt.
II- VISIE
– Als niet-gouvernementele organisatie die zich bewust is van het belang van rechten en verantwoordelijkheden, begrijpt zij alle partijen in politieke, economische en sociale kwesties en tekent zij een corrigerend, verzoenend en constructief perspectief in gevallen van misverstanden en onbegrip.
– Zij ondersteunt de noodzakelijke initiatieven voor de bescherming en het behoud van gemeenschappelijke waarden binnen de samenleving.
– Het pioniert de bescherming, ontwikkeling en consolidatie van de vriendschap tussen Turkije en Nederland op alle gebieden, met name op economisch, sociaal, politiek en cultureel gebied.
– Neemt respect voor mensenrechten en vrijheden als principe aan.
– Draagt bij aan het creëren van een duurzaam en kwalitatief hoogstaand sociaal leven met een actieve en participatieve benadering van ondernemerschap.
– Het besteedt aandacht aan de bescherming van democratische waarden in alle soorten platforms.
III- MISSIE
– Het spelen van een verenigende, verzoenende en integrerende rol in de betrekkingen tussen Nederland en Turkije en de Europese Unie;
– Het beschermen van de transparante bestuursstijl binnen de organisatie; het informeren van onze leden over allerlei activiteiten die in dit kader worden uitgevoerd en het zorgen voor hun actieve deelname;
– Het streven naar integratie van Turkije in de wereldeconomie en een volledig lidmaatschap van de Europese Unie in het uitbreidingsproces;
– Jonge ondernemers aanmoedigen om het concurrentievermogen op de binnenlandse markt te vergroten en daartoe beroepsopleidingsprogramma’s stimuleren;
– academici, studenten, zelfstandigen, kunstenaars, schrijvers en soortgelijke personen die de culturele waarden van de samenleving kunnen uitdragen, te ondersteunen en hen te steunen in hun ontwikkelingsproces;
– Het helpen overwinnen van de problemen die andere Turkse zakenlieden in Europa ondervinden, met name de leden van de vereniging, tijdens de organisatie en institutionalisering, en in deze context bij te dragen aan een goed imago van Turkse zakenlieden, om hun belangen te verdedigen bij de Turks-Nederlandse en Europese autoriteiten.
LEDEN VAN HOTİAD
HOTİAD, dat op dit moment 27 leden heeft, zal naar verwachting worden uitgebreid met ongeveer 10 nieuwe leden. Het management van HOTİAD is bezig met het uitpluizen en onderzoeken van degenen die zich aanmelden voor het lidmaatschap. (Zie hierboven artiekel in het Turks)
Gurbetçilerin triptik süresini 4 yıla çıkarmanız tatminkâr olmadı. Suriyeliler’e verdiğiniz hakları gurbetçiye de verin.
Bir gurbetçi olarak Almanya’dan tanıdığımız şahsınızın, gurbetçiler için yaptığınız fedakâr çalışmalar inkâr edilemez.
Ama Suriyeli’ye ‘ehlen sehlen’, gurbetçiye ‘la yumkin’ demek hakkaniyetli değildir. Suriyeli’ye verilen hakkı, gurbetçiye de verdiriniz.
Otomobil ithalinin Gurbetçiye pahalı, Suriyeli’ye ucuz olması, fedakâra ‘zulüm’, sığıntıya ise ‘kıyak’ olmaktadır.
(Haberin Hollandacası altta) (Nederlandse versie van het bericht is onderaan)
Kendisini Almanya’da UETD Genel Başkanlığı ve Brüksel’de AK Parti Temsilciliği yaptığı dönemlerde yararlı faaliyetlerinden tanıdığımız, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Dış İlişkiler Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya’dan gelen mesaj şöyle:
“Emeklilerin yurt dışından getirdiği araçların ve mobil cihazların kullanım süreleri ile ilgili yapılan yeni düzenleme hakkındaki açıklamamız şöyle: Yurt dışı Türk toplumuna verdiğimiz tüm sözlerin arkasındayız.
Yeni yılın ilk müjdesi yurt dışı emeklilerimiz için.
Yurt dışından emekli olup uzun süre Türkiye’de kalan vatandaşlarımızın geçici olarak ülkeye getirdikleri taşıtlar için:
– 730 güne kadar verilen süre ve bu sürenin tamamı kullanıldıktan sonra yurt dışından emekli olan vatandaşlarımızın taşıtı ile yeniden yurt dışına çıkış yapmasına gerek olmaksızın; BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE
– 730 güne kadar ek süre verilmesine yönelik düzenlememiz 2024’de yürürlüğe giriyor.
Bir müjdemiz de yurt dışından getirilen cep telefonlarıyla ilgili :
Yapılacak yeni düzenleme ile;
– Yurt dışından gelen mobil cihazlar için Türkiye’de 120 gün olan kullanım süresi 180 güne çıkartılıyor.
– Yurt dışından getirilen cep telefonlarına e-devlet üzerinden “Geçici haberleşme” başvurusu yapılması halinde Türkiye’de kullanım süresi 2 defaya mahsus olarak 30’ar gün uzatılabilecek.
Saygılarımla.
Zafer Sırakaya
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Dış İlişkiler Başkanı
İstanbul Milletvekili
Öncelikle, gurbetçilerin yaşadığı sorunlara duyduğunuz hassasiyeti takdirle karşıladığımızı belirtmek istiyoruz. Gurbetçi vatandaşlarımızın yaşamlarını kolaylaştırmak ve haklarını korumak için yaptığınız fedakâr çalışmaları bilmekteyiz. Ancak, son dönemde yapılan düzenlemelerle ilgili olarak bir hoşnutsuzluğu ve talebi dile getirmek istiyoruz.
Gurbetçi vatandaşlarımızın triptik süresinin 2 yıldan 4 yıla çıkarılması konusu, bazı kesimleri sevindirmiş, bazı kesimleri ise tatmin etmemiştir. Gurbetçilerin taleplerine daha etkin bir çözüm bulunması ve bu sürenin daha kalıcı bir şekilde düzenlenmesi, daha tatmin edici olacaktır.
Buna ek olarak, Suriyeli sığınmacılara verilen hakların gurbetçi vatandaşlarımıza da sağlanması talebi dile getirilmektedir. Gurbetçi vatandaşlarımızın da hak ettikleri özen ve destekle karşılanması, toplumsal uyumu artırır ve gurbetçilerin ülkemize olan bağlılığını güçlendirir.
Belirtmek isteriz ki, Suriyeli mültecilere sağlanan haklar, elbette insani bir yaklaşımı temsil etmektedir. Ancak, bu hakların sadece Suriyeli vatandaşlara değil, aynı zamanda gurbetçi vatandaşlarımıza da adil bir şekilde dağıtılması önemli bir adalet meselesidir.
Suriyeli sığınmacılara sağlanan imkânların daha avantajlı olması, Türk vatandaşları arasında adaletsizlik hissi yaratmaktadır. Bu durum, toplumun bir kesimi tarafından sıkça dile getirilen bir endişe kaynağıdır.
Devletin, bu konudaki politikalarını değerlendirirken, vatandaşların hassasiyetlerini anlaması ve adalet duygusunu gözetmesi önemlidir. Toplumsal beklentilere uygun, adil ve şeffaf bir politika oluşturmak, toplumda güvenin artmasına katkı sağlar. Aynı zamanda, bu konuda şeffaf bir diyalog süreci başlatmak, sorunların anlaşılmasına ve çözümlerin bulunmasına da yardımcı olur.
Sizden beklentimiz, gurbetçi vatandaşlarımızın taleplerini daha yakından dinleyerek, onların yaşamlarını kolaylaştıracak ve haklarını koruyacak adımları atmanızdır.
Biliyoruz, Türkiye’deki otomobil üreticileri ve ithalatçıları, Avrupa’dan Türkler tarafından getirilecek otomobillerin piyasayı alt üst edeceğine inanmaktadır. Bu noktayı göz önünde tutan yetkililer, Avrupa’dan bir otomobil yığılmasına göz yumamazlar. Ama her zorluğun bir çaresi vardır.
Avrupa’dan otomobil getirecek olan gurbetçiye, otomobilleri için satış ve devir işlemi yasaklanabilir.
Özellikle emeklilik yaşında bir hayli yaşlanmış olan gurbetçilerimiz, dört yıllık bir aradan sonra geri dönüş yapmakta zorlanabilirler. Bu nedenle gurbetçiye triptik yerine plaka verilmelidir.
Yaşamlarının son yıllarını, otomobil kullanarak geçirmeleri için gurbetçiye bu hak verilmelidir.
Sayın Sırakaya, içtimai pozisyonunuza bakıldığı zaman, gurbetçiler için çok önemli olan bu isteği kabul ettirecek güçte olduğunuzu biliyoruz.
Bu nedenle, gurbetçiler için çok önemli olan bu sorunu çözmenizi rica ediyoruz.
Saygı ve selamlarımla.
Kalın sağlıcakla.
******************* OPEN BRIEF AAN AK PARTIJ VICE-VOORZITTER EN HOOFD BUITENLANDSE BETREKKINGEN ZAFER SIRAKAYA:
Het was niet bevredigend voor de Turken in buitenland, om de triptik periode van expats te verhogen naar 4 jaar. Geef dezelfde rechten aan expats als aan Syriërs.
Als expatriate kan uw zelfopofferend werk voor expats, dat we van Duitsland kennen, niet ontkend worden.
Maar het is niet eerlijk om ‘ehlen sehlen’ te zeggen tegen de Syriër en ‘la yumkin’ tegen de expatriate. Het recht dat aan de Syriër wordt gegeven, moet ook aan de expat worden gegeven.
Het brief aan mij van Zafer Sırakaya, plaatsvervangend voorzitter van de AK Partij, hoofd buitenlandse betrekkingen en afgevaardigde in Istanbul, die we kennen van zijn nuttige activiteiten toen hij voorzitter van de UETD in Duitsland was en AK Partij vertegenwoordiger in Brussel, begint als volgt:
Onze verklaring over de nieuwe verordening met betrekking tot de gebruiksperioden van voertuigen en mobiele apparaten die door gepensioneerden uit het buitenland worden meegebracht, is als volgt:
We staan achter al onze beloften aan de Turkse gemeenschap in het buitenland.
Het eerste goede nieuws van het nieuwe jaar is voor onze gepensioneerden in het buitenland.
Voor de voertuigen die tijdelijk naar het land zijn gebracht door onze burgers die in het buitenland met pensioen zijn gegaan en lange tijd in Turkije hebben verbleven:
– Nadat de periode van maximaal 730 dagen en deze periode volledig is gebruikt, hoeven onze burgers die met pensioen zijn gegaan uit het buitenland het land niet opnieuw te verlaten met hun voertuigen;
SLECHTS VOOR ÉÉN KEER
– Onze verordening over het toekennen van extra tijd tot 730 dagen wordt van kracht in 2024.
Een ander goed nieuwtje gaat over mobiele telefoons uit het buitenland:
Met de nieuwe verordening die er komt;
– Voor mobiele apparaten die uit het buitenland worden meegenomen, wordt de gebruiksperiode van 120 dagen in Turkije verlengd tot 180 dagen.
– In het geval van “Tijdelijke communicatie” toepassing via e-government voor mobiele telefoons uit het buitenland, kan de gebruiksperiode in Turkije worden verlengd met 30 dagen voor 2 keer.
Met vriendelijke groet.
Zafer Sırakaya
AK Partij Vice Voorzitter
Hoofd Buitenlandse Betrekkingen
IK PRESENTEER DE VOLGENDE OPEN BRIEF MET ONZE DANK AAN SIRAKAYA:
Geachte heer Zafer Sırakaya,
Allereerst waarderen wij uw gevoeligheid voor de problemen van expats. We zijn ons bewust van uw zelfopofferende inspanningen om het leven van onze expats te vergemakkelijken en hun rechten te beschermen. We willen echter ons ongenoegen uiten over de recente regelgeving.
De kwestie van het verlengen van de triptiekperiode van onze expats van 2 jaar naar 4 jaar heeft sommige segmenten gelukkig gemaakt, terwijl sommige segmenten niet tevreden zijn. Het zou bevredigender zijn om een effectievere oplossing te vinden voor de eisen van expats en om deze periode op een meer permanente manier te organiseren.
Daarnaast is er de vraag om de rechten die aan Syrische asielzoekers worden toegekend ook aan onze expatriates te geven. Het begroeten van onze expats met de zorg en steun die ze verdienen zou de sociale cohesie vergroten en de loyaliteit van expats aan ons land versterken.
We willen benadrukken dat de rechten voor Syrische vluchtelingen een humanitaire benadering vertegenwoordigen. Het is echter een belangrijke kwestie van rechtvaardigheid dat deze rechten niet alleen eerlijk worden verdeeld onder Syrische burgers, maar ook onder onze expats.
Het feit dat de kansen voor Syrische asielzoekers gunstiger zijn, kan een gevoel van onrechtvaardigheid creëren bij Turkse burgers. Dit is een zorg die vaak wordt geuit door een deel van de samenleving.
Het is belangrijk dat de staat de gevoeligheden van burgers begrijpt en het rechtvaardigheidsgevoel in acht neemt bij het evalueren van zijn beleid in deze kwestie. Het opzetten van een eerlijk en transparant beleid in lijn met de maatschappelijke verwachtingen draagt bij aan het vergroten van het vertrouwen in de samenleving. Tegelijkertijd helpt het initiëren van een transparante dialoog over deze kwestie om de problemen te begrijpen en oplossingen te vinden.
We verwachten dat u beter luistert naar de eisen van onze expats en stappen onderneemt om hun leven te vergemakkelijken en hun rechten te beschermen.
We weten dat autofabrikanten en -importeurs in Turkije zich bewust zijn van het feit dat auto’s die door Turken uit Europa worden ingevoerd de markt op zijn kop zullen zetten. Dit in overweging nemend, kunnen de autoriteiten geen oogje dichtknijpen voor een opeenhoping van auto’s uit Europa. Maar elk probleem heeft een oplossing.
Het kan expats die auto’s uit Europa meebrengen worden verboden om hun auto’s te verkopen en over te dragen.
Vooral voor expats die de pensioengerechtigde leeftijd hebben bereikt, kan het moeilijk zijn om terug te keren na een onderbreking van vier jaar. Daarom moeten expats nummerplaten krijgen in plaats van 4 jaar triptiek.
Expats moeten dit recht krijgen om de laatste jaren van hun leven met een auto door te brengen.
Mijnheer Sırakaya, gezien uw maatschappelijke positie weten we dat u de macht heeft om dit zeer belangrijke verzoek voor expats ingewilligd te krijgen.
Daarom vragen wij u om dit zeer belangrijke probleem voor expats op te lossen.
Hoogachtend en groet.
Een goede gezondheid toegewenst.
SURİYELİ SIĞINMACILARIN DURUMU
Suriyeli sığınmacılar, Türkiye’de otomobil kullanabilmek ve beraberlerinde getirdikleri araçlara plaka alabilmek için, belirli bir süre içinde bazı adımları takip etmek durumundadırlar. Bu süreç genellikle Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra başlıyor ve aşağıdaki adımları içeriyor:
Oturma İzni Almak: Sığınmacılar, Türkiye’ye geldikten sonra geçici koruma statüsüne başvurarak oturma izni almak zorundadırlar. Oturma izni, Türkiye’de belirli bir süre boyunca yasal olarak ikamet etmelerine izin verir.
Vergi Dairesine Başvuru: Araç tescili için sığınmacılar, bulundukları ilin yerel vergi dairesine başvurmalıdır. Başvuru sırasında aracın sahibine ait kimlik bilgileri, oturma izni, aracın teknik özellikleri ve aracın kayıtlı olduğu ülkeden çıkış belgesi gibi belgeler talep edilebilir.
Gümrük İşlemleri: Sığınmacılar, kendi ülkelerinden getirdikleri araçları için gümrük işlemlerini tamamlamalıdırlar. Bu işlem sırasında aracın kayıtlı olduğu ülkeden çıkış belgesi, fatura ve diğer gerekli belgeler sunulmalıdır.
Araç Muayenesi: Türkiye’de kullanılacak araçlar için teknik kontrol ve muayene işlemleri yapılmalıdır. Bu işlem, aracın Türkiye’deki güvenlik ve emniyet standartlarına uygunluğunu kontrol etmek amacıyla gerçekleştirilir.
Tescil İşlemleri: Gümrük işlemleri tamamlandıktan ve araç muayenesi geçildikten sonra, sığınmacılar araçlarının Türk plakası ve ruhsatını alabilirler. Bu işlemler genellikle ilgili trafik tescil birimleri veya yerel yönetim birimleri aracılığıyla gerçekleştirilir.
A’DAN Z’YE BEDELSİZ NAKİL VASITASI İTHALI
Soru: Bedelsiz ithalat nedir?
Cevap: Bedelsiz ithalat; bedeli için döviz transferi yapılmadan yurt dışında elde edilen ve yurda getirilmesi mecburi olmayan dış kazanç ve tasarruflarla satın alınan bazı şahsi ve ticari mahiyette eşyanın yurda ithalidir.
Soru: Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen şahsi mahiyette eşyanın kapsamı nedir?
Cevap: Motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları, kullanılmış ev eşyası, işyeri nakli suretiyle getirilen sermaye malları, teknik malzemeler ile büro ve dükkan malzemeleri.
Soru: Bedelsiz ithalat kapsamında yurda getirilebilen motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları nelerdir?
Cevap: Motorlu özel nakil vasıtaları: Otomobil ile bunlarla birlikte getirilen römorklar ve karavanlar, motosikletler, özel uçaklar ile diğer eğlence ve spor amaçlı vasıtalar
Motorsuz özel nakil vasıtaları: Her türlü bisiklet ile kürekli kayıklar ve kanolar.
Soru: Ticari araçların bu muafiyetten faydalanarak getirilmesi mümkün müdür? Cevap: Hayır. Motorlu ticari araçlar ve diğer ticari nakil vasıtalarının bu muafiyet kapsamında getirilmesi mümkün değildir.
Soru: Bedelsiz araç ithalatında vergi muafiyetinin kapsamı nedir?
Cevap: Bedelsiz araç ithalinde yalnızca gümrük vergisi muafiyeti söz konusudur. Aracın motor hacmine göre değişen oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve KDV serbest dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir. Bununla birlikte, veraset yoluyla intikal eden araçların ithalinde gümrük vergisinin yanı sıra ÖTV ve KDV muafiyeti de söz konusudur.
Soru: Kimler bedelsiz araç ithali yapabilir?
Cevap: a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında en az 24 ay ikamet ettikten sonra, yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakleden Türk vatandaşları. Bu kişilerin, Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bakıldığında yurtta bir takvim yılında altı aydan fazla kalmamış olmaları gerekir. Türkiye’de 45 güne kadar olan kalışlar yurt dışında kalış süresinden sayılır. Türkiye Gümrük Bölgesi dışında son on yıl içinde en az beş yıl ikamet eden gerçek kişiler için yerleşim yerine ilişkin bu süre şartı aranmaz.
b) Yurt dışındaki milli veya milletlerarası kadrolara sürekli görevli olarak atanıp da bu görevlerinden dönen kamu görevlileri (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı aranmaz)
c) Türk vatandaşlığına geçmek suretiyle yerleşim yerini yabancı bir ülkeden Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakleden gerçek kişiler. (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı aranmaz)
d) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik kişilerin vefatı halinde, Türkiye’de ikamet eden gerçek kişi mirasçıları.
Yurt dışında yerleşik murisin Türkiye Gümrük Bölgesinde geriye doğru bir takvim yılında altı aydan fazla kalmamış olmaları gerekir. Türkiye Gümrük Bölgesinde bir takvim yılında kırk beş güne kadar kalışlar yurt dışındaki ikamet süresinden sayılır. Türkiye Gümrük Bölgesi dışında son on yıl içinde en az beş yıl ikamet eden gerçek kişiler için yerleşim yerine ilişkin bu süre şartı aranmaz.
Soru: Yerleşim yeri, yerleşim yeri nakli ne demektir?
Cevap: Yerleşim yeri;Türkiye Gümrük Bölgesi dışında en az beş yıl ikamet eden gerçek kişiler hariç olmak üzere, kişisel veya mesleki bağlar nedeniyle bir kişinin Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bir yılda en az yüzseksenbeş gün yaşadığı yeri ifade etmektedir.
Yerleşim yerinin nakli;
Kişinin yabancı bir ülkedeki yerleşim yeri ve işine ait bağlarını keserek Türkiye Gümrük Bölgesine yerleşmek amacıyla kesin olarak gelmesini ifade eder.
Soru: Kimler bedelsiz ithalat kapsamında yurda araç getiremez?
Cevap: a) Yirmi dört ayı aşmayan süreyle Türkiye Gümrük Bölgesi dışında geçici olarak görevlendirilen kamu görevlileri,
b) Evlilik suretiyle Türk vatandaşlığına geçenler,
c) Yurtdışındaki kadrolara sürekli görev için atanan kamu görevlileri için hariç olmak üzere çifte vatandaşlık statüsüne haiz Türk vatandaşları,
d) Sürekli görevle yabancı bir ülkede bulunmakta iken, yine sürekli görevle başka bir yabancı ülkeye atanması nedeniyle yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakledemeyen kamu görevlileri,
e) Mavi kart sahibi kişiler Bedelsiz araç ithal edemezler.
Soru: Bedelsiz ithalatı yapılacak araca ilişkin şartlar nelerdir?
Cevap: a) Aracın; bedelsiz ithalattan yararlanacak kişilerin Türkiye’ye, ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk giriş tarihinden; kamu görevlilerinin atama kararının yayımlandığı tarihten sonraki ilk giriş tarihinden, atama kararından önce Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak dönmeleri halinde son giriş tarihinden; veraset intikali neticesinde yapılan bedelsiz ithalatlarda ise yurt dışında yerleşik murisin ölüm tarihinden en az altı ay öncesinde yurt dışında yerleşik bulunulan ülkede adlarına kayıtlı olması,
b) Aracın, kişilerin adlarına kaydının yapıldığı yıl itibarıyla, kayıt ve model yılı dahil üç yıldan eski olmaması gerekmektedir.
Soru: Motorlu veya motorsuz vasıtalarından her birinden kaç adet getirilmesi mümkündür?
Cevap: Muafiyet şartlarının sağlanması halinde; motorlu ve motorsuz nakil vasıtalarından her birinden birer adet getirilmesi mümkündür. Örneğin, Kişi, bir adet otomobil, bir adet motosiklet ile bir adet bisikleti bedelsiz ithalat kapsamında bir defada yurda getirebilir.
Soru: Bedelsiz ithalat kapsamında yurda aracını getiren ve daha sonra yurt dışına tekrar yerleşen bir kişi yurda dönüşünde bir kez daha araç getirme hakkı var mıdır?
Cevap: Bedelsiz araç ithalatından yararlanma hakkı 5 yılda bir verilmiştir. Bu bölüm kapsamı motorlu veya motorsuz özel nakil vasıtalarına ilişkin gümrük işlemlerinde, kişinin kendisi ve aile ünitesindeki diğer kişiler tarafından söz konusu beş yıllık süre içinde, bu hakkın mükerrer olarak kullanılıp kullanılmadığı elektronik sistemler üzerinden tespit edilir. İlk aracın fiili ithalat tarihi üzerinden beş yıl geçmiş olması ve diğer şartların sağlanmış olması halinde tekrar bu kapsamda araç ithal edilmesi mümkündür.
Soru: Eşler bu kapsamda ayrı ayrı araç getirebilirler mi?
Cevap: Hayır. Veraset yoluyla yapılan araç ithali hariç bedelsiz araç ithalinde “aile ünitesi” esas alınır. Aile ünitesi, karı-koca ve 18 yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Muafiyet hakkı aile ünitesine tanınmaktadır.
Soru: Eşi adına kayıtlı aracın bedelsiz ithalatını kişi kendisi yapabilir mi?
Cevap: Hayır. Verilen hak şahsın taşıması gereken şartlara bağlı olduğundan, eşlerden biri, diğeri adına kayıtlı aracı ithal edemez. Ancak, ithalat işlemleri, kişinin kendisi, eşi veya Gümrük Kanununun 225 inci maddesi çerçevesinde temsil yetkisini haiz kişiler tarafından gümrük idaresine müracaat edilip sonuçlandırılabilir.
Soru: Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen aracın satışı veya devri için bir süre şartı var mıdır? Cevap: Bu kapsamda getirilen araçlar 1 yıl geçmedikçe, gümrük idaresine izin alınmaksızın belli bir para karşılığı veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz.Muafen ithalinden itibaren geçmesi gereken 1 yıllık sürenin bitiminden önce ödünç verilen, teminat olarak gösterilen, kiralanan, devredilen veya satılan motorlu veya motorsuz özel kara nakil vasıtalarına ait gümrük vergileri, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 181 ila 194 üncü maddelerindeki esaslara göre tahsil olunur. Bu durumda yükümlüler hakkında ayrıca cezai takibat yapılır.
Soru: Başvuru için bir süre kısıtı var mıdır?
Cevap: a) Yurt dışında yirmi dört ay ikamet eden Türk vatandaşlarının; ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk giriş tarihinden itibaren altı ay,
b) Kamu görevlilerinin; görev sürelerinin bitimini müteakip Türkiye’ye ilk giriş tarihinden itibaren altı ay, ancak, kamu görevlilerinin atama kararından önce Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak dönmesi halinde süre, kişinin Türkiye Gümrük Bölgesine son giriş tarihinden itibaren hesaplanır.
c) Türk vatandaşlığına geçenlerin vatandaşlığa geçiş kararından sonra adlarına nüfus kağıdının düzenlendiği tarihten itibaren altı ay,
ç) Miras yoluyla serbest dolaşıma giriş işlemlerinde muafiyetten yararlanacak olan varislerin; veraset ilamı tarihinden itibaren yirmi dört ay.
Soru: Başvuru sırasında aranacak belgeler nelerdir?
Cevap: (1) Kişilerin kendisi, eşi veya Gümrük Kanununun 225 inci maddesi çerçevesinde temsil yetkisini haiz kişiler tarafından, aşağıdaki belgelerle birlikte, yetkili gümrük idaresine başvurulur.
a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında en az yirmi dört ay ikamet ettikten sonra, yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakleden Türk vatandaşları için;
1)Araca ilişkin teslim-tesellüm belgesi,
2) Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
3) Yerleşim yerinin nakledildiği ülkede bulunan dış temsilciliğimiz tarafından motorlu veya motorsuz özel nakil vasıtalarının serbest dolaşıma girişi için düzenlenmiş ikamet nakil belgesi,
4) Motorlu nakil vasıtaları için hak sahipleri adına kayıtlı mülkiyet veya trafik belgesinin aslı; yurtdışında bulunduğu ülke makamlarınca bu belgenin aslının alıkonulması sonucu ibraz edilememesi halinde, belgenin dış temsilciliklerimizce onaylı örneği.
Soru: Konuyla ilgili mevzuata nasıl ulaşabilirim?
Cevap: 7/10/2009 tarih ve 27369 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ve 6/6/2017 tarih ve 30088 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2 Seri No.lu Gümrük Muafiyeti Tebliği’ne, Bakanlığımız internet sitesinde (www.ticaret.gov.tr) bulunan mevzuat başlığı altından ulaşmak mümkündür.
Soru: Bedelsiz ithalat yoluyla galen araçlarda mali yükümlükler ve oranları nelerdir? Cevap: Aracın motor hacmine göre değişen oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve aracın CIF Değeri (Navlun ve sigorta bedeli dahil kıymeti) ve ÖTV Toplamının % 18’i oranında Katma Değer Vergisi (KDV) aracın serbest dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir.
GURBETÇİLERİN DURUMU
Yurtdışında ikamet eden kişiler, ikamet yerlerinde adlarına kayıtlı bir adet yabancı plakalı kara taşıtını geçici olarak Türkiye’ye getirebilir.
❖ Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerinde ikamet eden kişiler ise, ikamet yerleri dışındaki Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerinde adlarına kayıtlı taşıtlarını da getirebilir.
❖ Taşıt getirecek kişilerin öncelikle yurtdışında yerleşik olma koşulunu sağlaması gerekir.
❖ Yurtdışında yerleşik olma; olağan durumda yurtdışında ikamet eden kişinin Türkiye’ye giriş yapmak istediği tarihten geriye doğru son 1 yıl içerisinde en az 185 gün fiilen yurtdışında bulunmasını ifade eder.
❖ Taşıt getirecek kişilerin yurtdışında ikametgâhının bulunması şarttır. Gemilerde çalışan, şantiyede geçici süreyle görev yapan veya otelde kalan kişiler son 1 yılın 185 gününü fiilen yurtdışında geçirseler de yurtdışında ikamet tesis etmediklerinden dolayı yurtdışında yerleşik sayılmazlar.
❖ Yurtdışına çalışmak, öğrenim görmek amacıyla veya geçici görevle gidip kesin dönüş yapan vatandaşlarımız, ikametlerini Türkiye’ye naklettiklerinden yabancı plakalı kara taşıtlarını geçici olarak Türkiye’ye getiremezler.
❖ Yurtdışında yerleşik olma koşulundaki 185 günlük süre hesabı Emniyet Genel Müdürlüğü’nden temin edilen pasaport giriş çıkış kayıtlarına göre program vasıtasıyla yapılır. Pasaport veya kimlik bilgileri programa girilir, program Türkiye’ye giriş yapılmak istenilen tarihten geriye doğru 1 yıl (365 gün) giderek Türkiye’de ve yurtdışında kalınan süreleri hesaplar.
❖ Son 1 yıl içinde Türkiye’ye farklı pasaport veya kimliklerle giriş-çıkış yapan kişilerin, 185 günlük süre hesabının hatalı yapılmaması için gümrük idaresine bilgi vermesi gerekmektedir.
❖ Hesaplama sonucunda kesintili veya kesintisiz son bir yılın toplamda 185 günden 1. Kimler Yabancı Plakalı Taşıt ile Türkiye’ye Giriş Yapabilir? 2. 185 Günlük Sürenin Hesabı Nasıl Yapılır? 3 fazlasını yurtdışında geçiren ve olağan durumda yurtdışında ikamet eden kişiler yurtdışında yerleşik olma koşulunu sağlamış olur.
❖ Her girişte 185 gün yurtdışında bulunma şartı gümrük idaresince kontrol edilir ve bu şartı sağlayanların taşıtlarına giriş izni verilir.
❖ Vatandaşlarımız bu koşulu sağlayıp sağlamadıklarını www.turkiye.gov.tr adresinde yer alan “Yurt Dışında Yerleşiklik Sorgulama” hizmetini kullanarak sorgulayabilir. Ayrıca yurda giriş çıkış işlemlerine ilişkin bilgiler de yine türkiye.gov.tr adresinden “Yurda Giriş/Çıkış Belge Sorgulama” hizmeti kullanılarak sorgulanabilir.
❖ Yola çıkmadan önce türkiye.gov.tr adresinden yukarıdaki sorguların yapılması veya pasaportta kayıtlı giriş çıkış bilgilerinden süre hesabının yapılması gümrük kapılarında yaşanacak mağduriyetleri engelleyecektir.
❖ Yurtdışından emekli olanların, emeklilik tarihinden sonra Türkiye’ye ilk defa getirecekleri adlarına kayıtlı taşıt için yurtdışında yerleşik olma koşulundaki 185 günlük süre şartı aranmaz.
❖ 730 günlük sürenin tamamını kullanmadan taşıtıyla yurtdışına çıkan emeklilerin kalan süreden faydalanmak üzere, süresi içerisinde olmak kaydıyla yeniden taşıtlarıyla Türkiye’ye girmek istemeleri halinde, bu kişilerden yurtdışında yerleşik olma koşulundaki 185 günlük süre şartı aranmaz ve taşıtlarına kalan süre verilerek girişlerine izin verilir.
❖ Türkiye’ye girişte gümrük memurunca aşağıdaki belgeler aranır:
➢ Taşıtın ikamet edilen ülkede kayıtlı olduğunu gösterir mülkiyet belgesi (ruhsat),
➢ Türkiye’de geçerli trafik sigorta poliçesi, Yurtdışından Emekli Olanlarda 185 Gün Şartının Aranmayacağı Haller 4. Türkiye’ye Girişte Gerekli Belgeler
➢ Kişinin pasaportu veya pasaport yerine geçen kimlikbelgesi,
➢ Yurtdışından emekliler için konsolosluk veya elçilik onaylı Türkçe tercümeli emeklilik belgesi, ➢ Duruma göre geçerli bir vekaletname veya kirasözleşmesi,
➢ Tüzel kişiliğe ait taşıtları getirecek kişilerin şirket ortağı veya çalışanı olduğunu gösterir noter veya konsolosluk onaylı Türkçe tercümelibelge.
❖ Taşıtların gümrük kayıt işlemleri herhangi bir ücrete tabi değildir.
❖ Yurtdışında yerleşik vatandaşlarımız ile Türkiye’de oturma izni bulunan yabancı uyruklular, yabancı plakalı taşıtlarını 2 yıla (730 gün) kadar Türkiye’de bulundurma ve kullanma imkânına sahiptir.
❖ Türkiye’de oturma izni bulunan yabancı uyrukluların taşıtlarına 730 günü aşmamak üzere ikamet tezkeresinde belirtilen kadar süre verilir.
❖ Türkiye’de oturma izni bulunmayan yabancı uyruklu kişilere 180 günde toplam 90 gün süre verilir.
❖ Tüzel kişiliklere ait taşıtların (otomobil, minibüs, arazi taşıtı, kamyonet ve motosiklet) vekaletname ile Türkiye’ye getirilmesi halinde 90 güne kadar süre verilir.
❖ Kiralanarak getirilen taşıtlara verilecek süre, kişinin vatandaşlık ve oturumuna bağlı olarak, 730 günlük süreyi de aşmamak kaydıyla kiralama sözleşmesinde belirtilen süreden uzun olamaz.
❖ Taşıta verilen süre, tek seferde kullanabileceği gibi, parça parça da kullanılabilir. Ancak, her girişte 185 gün yurtdışında bulunma şartı gümrük idaresince kontrol edilir ve bu şartı sağlayanların taşıtlarına giriş izni verilir. 5. Türkiye’ye Getirilen Taşıtlara Verilen Süre Ne Kadardır?
❖ Daha önce taşıtla yapılan girişlerde verilen sürenin tamamının kullanılması veya yurt dışında yerleşik olma koşulundaki 185 gün şartının sağlanmaması durumlarından birinin veya her ikisinin birlikte mevcut olması halinde, Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerinde ikamet eden kişilerin bu ülkelerde adlarına kayıtlı taşıtlarına bir ay süre verilir. Bu süre Türkiye’ye giriş esnasında verilir ve tek seferde kullanılır. Hâlihazırda taşıtıyla Türkiye’de bulunanlar ile Türkiye’ye giriş yapılmak istenilen tarihten geriye doğru 365 gün içerisinde söz konusu bir aylık süre verilmiş kişiler bu haktan faydalanamaz.
❖ Bir aylık süreden yararlanacakların, Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerine ait pasaport, kimlik, oturum izni vb. evrak ile ikametlerini belgelendirmeleri gerekmektedir.
❖ Türkiye’ye taşıtıyla gelen yurtdışında yerleşik kişiler, giriş tarihinden geriye doğru son 185 gün içinde taşıt getirmiş ise kullanılan süreler 730 günden düşülür ve kalan süre verilir.
❖ Türkiye’ye taşıtıyla gelen yabancı uyruklu kişiler (oturma izni-mavi kart hamili olanlar hariç) giriş tarihinden geriye doğru son 180 gün içinde taşıt getirmiş ise kullanılan süreler 90 günden düşülür ve kalan süre verilir.
❖ Başkasına ait olan yabancı plakalı taşıtların vekâletname veya kiralama yoluyla Türkiye’ye getirilebilmesi aşağıdaki durumlarda mümkündür:
➢ Hem vekâleten taşıtı getiren kişi hem de taşıt sahibinin Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik olma koşulunu sağlaması,
➢ Taşıtın, getiren kişinin ikamet ettiği ülkede kayıtlı olması, (Avrupa Birliği ve Bir Başka Kişiye Ait Taşıt Türkiye’ye Getirilebilir mi? Bir Aylık Süreden Kimler Yararlanabilir? Kalan Süreden Nasıl Yararlanılır? Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerinde ikamet eden kişiler hariç)
➢ Kiralanmak suretiyle getirilen taşıtlar için kira sözleşmesinin bulunması.
❖ Taşıtın vekâletname ile Türkiye’ye getirilmesi halinde duruma uygun olarak aşağıdaki belgelerden birinin gümrük idaresine sunulması gerekmektedir:
➢Elçilik, konsolosluk veya noter onaylı bir vekâletname
➢Taşıtı getiren şahıs ile taşıtın mülkiyet sahibinin giriş gümrük idaresinde hazır bulunmaları hâlinde, bu kişilerin kendi aralarında düzenleyecekleri ve gümrüğün onaylayacağı bir vekâletname, ➢Gerçek kişilerin kendi aralarında düzenleyerek ilgili ülkenin gümrük, belediye, emniyet veya mahkeme gibi resmi makamlarına onaylatılmış olanbelge,
➢Tüzel kişiliklere ait taşıtların vekaletname ile Türkiye’ye getirilmesi halinde bunlara ek olarak aşağıda yer alan belgeler gümrük idaresine sunulur.
• Tüzel kişiliklere ait taşıtlar için firma sahibi veya yönetim kurulunun imza ve onayını içeren vekâletname,
• Tüzel kişiliklere ait taşıtları getirecek kişilerin şirket ortağı veya çalışanı olduğunu gösterir belge, ❖ Taşıtın kiralanarak getirilmesi durumunda ise kira sözleşmesinin gümrük idaresine sunulması gerekmektedir.
❖ Yukarıda sayılan belgelerin noter veya konsolosluk onaylı tercümelerinin de gümrüğe sunulması gerekir.
❖ Yabancı plakalı taşıtlar; taşıt programına kaydı yapılan izin hak sahibi, bu kişinin yurtdışında yerleşik eşi, anne-babası ve çocukları tarafından kullanılabilir.
❖ Acil durumlar hariç izin hak sahibi araç içinde bulunsa dahi yukarıda belirtilen kişiler dışında taşıtın kullanılması mümkün değildir. Bir Başka Kişiye Ait Taşıt Getirildiğinde Hangi Belgeler Aranır? 10. Yabancı Taşıtlar Kimler Tarafından Kullanılabilir?
❖ Yurtdışında yerleşik olma koşulunu sağlamayan anne, baba, eş ve çocukları yabancı plakalı taşıtları kullanamaz.
❖ Taşıtı kullanacakların, izin hak sahibinin eşi, anne-babası veya çocuğu olduğunu ve yurtdışında ikamet ettiklerini ispatlayıcı belgeleri (vukuatlı nüfus kayıt örneği, pasaport vb.) yanlarında bulundurması gerekmektedir. Yol denetimlerinde bu durumu belgeleriyle ispat edemeyenlerin araçları trafikten men edilerek gerekli işlemlerin yapılması için gümrüğe teslim edilecektir.
❖ Yukarıda sayılanlar haricinde izin hak sahibi dışındaki kişiler taşıtı vekaletnameleri olsa da kullanamaz. İzin hak sahibi dışında taşıtı kullanmak için Türkiye’den veya yurtdışından alınmış vekaletnameler geçersizdir. Yol denetimlerinde bu durumun tespiti halinde taşıt trafikten men edilerek gerekli işlemlerin yapılması için gümrüğe teslim edilecektir. Ayrıca bu şekilde aracı haksız kullanan ve kullandıranlar hakkında ayrı ayrı para cezası uygulanacaktır.
❖ Taşıtı Türkiye’de bırakarak yurtdışına çıkmak için en yakın gümrük idaresine başvurulmak suretiyle aşağıdaki işlemlerden birinin yapılması gerekir:
➢Taşıtın gümrük idaresine teslim edilmesi,
➢Taşıtın başka birisi tarafından kullanılmayacağını belirten taahhütnamenin en yakın gümrük idaresine müracaat edilerek veya e-Devlet üzerinden www.turkiye.gov.tr adresinde yer alan “Yurt Dışına Taşıtsız Çıkışlarda Taahhütname Verme ve Kaldırma” hizmeti kullanılarak da verilmesi.
❖ Gümrük idaresine teslim edilen taşıtın süresi durur, taahhütname ile çıkışlarda ise süre işlemeye devam eder.
❖ Taahhütname verildiği durumda taşıtın gümrük idaresine beyan edilen adreste park halinde bulunması gerekmekte olup taşıt sahibinin yurtdışında yerleşik eşi, çocukları, anne ve babası dahil taşıtın kullanılması mümkün değildir.
❖ Yurtdışına çıkışlarda taşıtın gümrük idaresine teslim edilmediği veya taahhütname verilmediğinin pasaport işlemleri sırasında tespit edilmesi halinde izin hak sahibi gümrük idaresine yönlendirilecektir. Bu sebeple herhangi bir mağduriyet yaşanmaması için taşıtsız olarak yurtdışına çıkmadan önce en yakın gümrük idaresine başvurulması veya e-Devlet üzerinden taahhütname verilmesi gerekmektedir. 11. Taşıtsız Yurtdışına Çıkılabilir mi?
❖ Yabancı plakalı taşıt, geçerli bir vekâletname yoluyla yurtdışı edilebilir.
❖ Vekâletname ile taşıtın yurtdışı edilebilmesi için aşağıdaki koşulların tamamının sağlanması gerekmektedir.
➢ Geçerli bir vekâletnamenin ibrazı,
➢ Taşıtı yurtdışı edecek kişinin yurtdışında yerleşik olması,
➢ Vekâlet veren ve vekâlet alan kişilerin gümrük idaresine birlikte müracaatı (Elçilik, konsolosluk veya noter onaylı vekâletnamenin ibrazı durumunda ise vekâlet alan kişinin gümrük idaresine müracaatı yeterlidir).
❖ Vekaletname ile yurtdışına çıkarılacak taşıtların işlemleri, haklı sebeplerin haricinde taşıtın yurtdışına son çıkış tarihinden 15 gün önce yapılır.
❖ Türkiye’de bulunan yabancı plakalı taşıtlar bir başkasına devredilemez. Ancak, taşıtın geçici giriş belgesi, yabancı taşıtlar geçici giriş karnesi veya yabancı taşıtlar geçici giriş formuna kayden taşıt ithal etme hakkı bulunan aile ünitesine dâhil bir başkasına mülkiyet devrinin yapılmasına izin verilir.
❖ Yabancı plakalı taşıtlar ile ilgili olarak aşağıda belirtilen durumların tespiti halinde 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesi uyarınca gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası uygulanmakta ve taşıt gümrük idaresince teslim alınarak yurtdışı edilmektedir:
➢ Türkiye’ye getirilen taşıtların getiriliş amacı dışında kullanılması, bir başkasına kiralanması, ödünç verilmesi, başka bir şahsa izinsiz devredilmesi veya satılması,
➢ Hak sahibi olmayan kişilerce kullanılması, Taşıtlar ile İlgili Olarak Hangi Durumlarda Ceza Uygulanmaktadır? Yabancı Taşıt Vekâletname ile Yurtdışı Edilebilir mi? Taşıtın Türkiye’de Mülkiyet Devri Yapılabilir mi?
➢ Taşıtla birlikte giren ve belgelerinde kayıtlı olan parçalarının gümrük idaresinden izin alınmaksızın değiştirilmesi,
➢ Yurtta kalma süresinin bitimini takip eden ilk 3 ay içerisinde yurtdışına çıkarılmaması veya bu sürede herhangi bir gümrük idaresine teslim edilmemesi,
➢ Türkiye’ye birden fazla pasaport veya kimlikle giriş yapıldığı bilgisini gümrük idaresine vermeksizin yurtdışı yerleşiklik şartını sağlıyormuş gibi işlem yaptırılması,
❖ Taşıtların yurtta kalma süresinin bitimini takip eden; 1 (bir), 2 (iki) ve 3 (üç) aylık süre içerisinde yurtdışı edilmesi durumunda 2023 yılı için sırasıyla 1.046 TL, 2.092 TL ve 3.138 TLpara cezası uygulanır. Bu miktar her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılır.
❖ Taşıtlarını gümrüğün denetimine bırakmadan veya taahhütname ile gümrük idaresinden izin almadan yurtdışına çıkan kişiler haklı bir sebepleri bulunduğunu ispat edemezlerse haklarında, tespit tarihine kadar yapılan tüm çıkışlar için bir defa Gümrük Kanununun 241 inci maddesinin altıncı fıkrasının (e) bendi uyarınca 2023 yılı için 4.184 TL para cezası uygulanır.
❖ Kaza geçirerek tamire ihtiyaç duyulan taşıtların tamirleri, taşıt sahipleri veya yetki verilenler tarafından talepte bulunulması halinde, gümrükçe uygun görülen yerde ve gümrüğün gözetimi altında yapılır.
❖ Ön beyan taşıtlarıyla ülkemize gelen yolcular için kolaylık tanıyan bir uygulamadır. Yola çıkmadan en fazla 15 gün önce Bakanlığımızın internet sayfasında yer alan (www.ticaret.gov.tr) “E-İşlemler” menüsünden veya “e-Devlet Kapısı” üzerinden (https://www.turkiye.gov.tr/gtb-tasit-on-beyan) ulaşılabilen “Taşıt Ön Beyan Uygulaması” kullanılarak kişi ve taşıta ait bilgiler cep telefonu, tablet ya da bilgisayar vasıtasıyla uygulamaya girilmekte, bu sayede gümrük kapılarında işlemler daha kısa sürede yapılabilmektedir. 15. Kaza Yapan Araçların Tamiri 16. Ön Beyan Nedir? 10 1) Yabancı plakalı taşıt getirebilmek için yurtdışında yerleşik olma koşulunun (185 gün fiilen yurtdışında bulunma) sağlanması gerekir. Örnek: 07.03.2023 tarihinde Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapmak isteyen kişinin 07.03.2023’den geriye doğru 1 yıl yani 07.03.2022-07.03.2023 tarihleri arasında yurtdışındaki kalış süreleri hesaplanır ve 185 günden fazla yurtdışında kalan ve olağan durumda yurtdışında ikamet eden kişinin yurtdışında yerleşik olduğu kabul edilir. Bu süre hesabında taşıtlı ve taşıtsız deniz, hava, kara veya demiryoluyla yapılan tüm giriş ve çıkışlar dikkate alınır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere 185 günlük sürenin kesintisiz olarak yurtdışında geçirilmesine gerek bulunmamaktadır. Türkiye’den Çıkış Türkiye’ye Giriş Yurtdışında Kalınan Süre Ulaşım Türü 07.03.2022 05.06.2022 90 Havayolu 15.09.2022 14.12.2022 90 Demiryolu 21.01.2023 07.03.2023 45 Karayolu Yurt Dışında Kalınan Toplam Süre 225 gün 2) 185 gün yurtdışında kalma şartının her girişte sağlanması gerekir. Örnek: 15.01.2022 tarihinde taşıtıyla Türkiye’ye gelen kişinin taşıtına süre sonu 15.01.2024 olmak üzere 730 gün süre verilmiştir. Kişi taşıta verilen sürenin tamamını kullanmadan 240 gün Türkiye’de kaldıktan sonra 09.09.2022 tarihinde yurtdışına çıkarak taşıtı ile birlikte yeniden 13.09.2022 tarihinde Türkiye’ye gelmek istediğinde, taşıtının 490 gün süresi olmasına rağmen kişi giriş yapmak istediği tarihten geriye doğru bir yıl içerisinde 180 günden daha fazla Türkiye’de kaldığından yurtdışında yerleşik olma koşulunu kaybetmiştir. Dolayısıyla kişi yurtdışından emekli değilse, taşıtı ile birlikte Türkiye’ye girişine izin verilmez. 3) Taşıta verilecek süre hesabında kişinin taşıtsız olarak Türkiye’de kaldığı süreler dikkate alınmaz. Örnek: Taşıtı ile Türkiye’de 730 gün kalarak 10.07.2022 tarihinde yurtdışına çıkan kişi, 11.01.2023 tarihinden önce Türkiye’ye taşıt getiremez. Bu tarihten önce havayoluyla 17. Sürelere İlişkin Örnekler 11 Türkiye’ye gelerek 35 gün kalan kişi, 11.01.2023 tarihinde taşıtı ile birlikte Türkiye’ye tekrar geldiğinde 185 günlük yurtdışı yerleşiklik koşulunu sağlıyorsa; taşıtına 11.01.2025 tarihine kadar 730 gün süre verilir. Taşıta verilecek süre hesabında kişinin taşıtsız olarak Türkiye’de kaldığı 35 günlük süre dikkate alınmaz. 4) Türkiye’de oturma izni bulunmayan yabancı uyruklu kişiler, taşıtlarına verilen sürenin tamamını kullanmadan yurtdışına çıkarak taşıtlarıyla yeniden Türkiye’ye geldiklerinde kalan süre verilir. Örnek: 01.08.2022 tarihinde taşıtı ile birlikte Türkiye’ye gelip 30 gün kalarak 31.08.2022 tarihinde yurtdışına çıkan yabancı uyruklu kişi, 30.09.2022 tarihinde Türkiye’ye taşıtı ile birlikte tekrar geldiğinde bu sürede başka bir taşıt getirmemiş ise 90 günden daha önce kullanılan 30 gün düşülerek kalan 60 gün süre verilir ve taşıt 29.11.2022 tarihine kadar Türkiye’de kalabilir. 5) Halihazırda taşıtıyla Türkiye’de bulunurken yurtdışından emeklilik hakkı kazanan kişilerin, 730 günlük sürenin tamamını kullanarak yurtdışına çıktıktan sonra, yeniden Türkiye’ye taşıt getirebilmeleri için en az 185 gün süre geçmesi gerekir. Örnek: 10.01.2021 tarihinde taşıtıyla Türkiye’ye gelen kişinin taşıtına süre sonu 09.01.2023 olmak üzere 730 gün süre verilmiştir. Kişi 04.06.2021 tarihinde yurtdışından emeklilik hakkı kazanmıştır. Kişinin taşıtını süre sonu olan 09.01.2023 tarihine kadar yurtdışı etmesi gerekir ve yeniden Türkiye’ye taşıt getirebilmek için en az 185 gün süreyle fiilen yurtdışında bulunması gerektiğinden, 14.07.2023 tarihinden önce Türkiye’ye taşıt getiremez. Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen kişisel kullanıma mahsus kara taşıtlarına ilişkin mevzuat ve ayrıntılı bilgiye https://www.ticaret.gov.tr/gumruk-islemleri/sikca-sorulansorular/bireysel/yolcu-beraberi-tasitlar adreslerinden ulaşılabilir.
Atatürk, de stichter en architect van de Republiek Turkije en de moderne Turkse staat, voerde belangrijke hervormingen door om Turkije een modern rechtssysteem te geven en de democratische instellingen te versterken. Hij nam moderne rechtsregels aan zoals het Burgerlijk Wetboek en het Wetboek van Strafrecht.
Als leider die niet alleen de gemeenschappelijke waarden van één natie, maar van de hele mensheid diende, moedigde Atatürk met zijn opvattingen over moderne kleding de Turkse samenleving aan om te moderniseren en zich aan te passen aan de westerse normen.
De zwakte van de Saoedi’s maakte Atatürk populairder. Ik presenteer Atatürks monumenten, straten, pleinen en parken over de hele wereld onder ons artikel.
Als onontwikkelde mensen in vele delen van de wereld, zoals Saoedi’s, naar de onderstaande foto kijken, zouden ze nooit denken dat de mensen op de foto tot een Turkse familie behoren. Dit is mijn familie die in Mersin woont.
İlhan KARAÇAY
Mustafa Kemal Atatürk is de stichter van de Republiek Turkije en de architect van de moderne Turkse staat. Zijn leven en leiderschap markeerden een keerpunt voor de Turkse natie en hij wordt erkend als een van de belangrijkste leiders in de wereldgeschiedenis. Voor degenen die Atatürk niet kennen, kan ik in de eerste plaats het volgende zeggen:
De onafhankelijkheidsstrijd: Atatürk leidde de onafhankelijkheidsstrijd die begon na de Eerste Wereldoorlog, tijdens het verval van het Ottomaanse Rijk. Hij ging in 1919 naar Samsun, organiseerde de mensen in de bezette gebieden en begon de Onafhankelijkheidsoorlog.
Oorlogsstrategie: Atatürk rustte het Turkse leger uit met moderne oorlogstechnieken en behaalde grote overwinningen op vijandelijke troepen. Hij leidde de onafhankelijkheidsstrijd met strategische stappen zoals de oprichting van de Grote Nationale Vergadering en het maken van Ankara tot hoofdstad.
Uitroeping van de republiek: De Republiek Turkije werd uitgeroepen op 29 oktober 1923. Atatürk werd de eerste president van de republiek. Dit betekende de oprichting van een moderne staat in plaats van de monarchie.
Juridische en politieke hervormingen: Atatürk voerde belangrijke hervormingen door om Turkije naar een modern rechtssysteem te brengen en de democratische instellingen te versterken. Hij nam moderne rechtsregels aan zoals het Burgerlijk Wetboek en het Wetboek van Strafrecht.
Onderwijs- en taalhervormingen: Hij moderniseerde het Turks met taal- en alfabethervormingen. Met de hervormingen van het onderwijssysteem verhoogde hij het onderwijsniveau van de bevolking. Hij moedigde ook meisjes aan om onderwijs te volgen.
Seculiere staatsopvatting: Atatürk hield religie en staatszaken gescheiden door het principe van secularisme aan te nemen. Dit stelde individuen in staat om vrij in hun geloof te leven en droeg bij aan de algehele ontwikkeling van de samenleving.
Internationaal respect: Atatürk was een leider die ook internationaal werd gerespecteerd. Met het Verdrag van Lausanne bepaalde hij de grenzen van Turkije en erkende hij het land in de internationale arena.
Sociale verandering: Het leiderschap van Atatürk was niet alleen effectief op politiek en juridisch gebied, maar ook op het gebied van sociale en culturele veranderingen. Hij bracht de samenleving op een modern niveau in zaken als vrouwenrechten en kledingstijlen.
Atatürk is een genie die wordt gerespecteerd als een van de belangrijkste leiders, niet alleen in de geschiedenis van Turkije maar ook in de wereldgeschiedenis, en die het moderniseringsproces van Turkije heeft geleid. Atatürk is een leider die niet alleen de gemeenschappelijke waarden van één natie diende, maar van de hele mensheid.
Met zijn opvattingen over moderne kleding moedigde Mustafa Kemal Atatürk de Turkse samenleving aan om te moderniseren en zich aan te passen aan de westerse normen. Hieronder volgen enkele belangrijke verklaringen en gedachten van Atatürk over moderne kleding:
Het creëren van een nationale identiteit: Atatürk wist dat kleding een belangrijke rol speelde bij het creëren van een nationale identiteit. De traditionele kledingstijlen uit de Ottomaanse periode konden de sociale, culturele en economische veranderingen in de loop der tijd niet bijhouden. Daarom wilde hij de nationale identiteit van de Turkse natie versterken met moderne kleding.
Moderniteit en modernisering: Atatürk voerde een reeks hervormingen door om Turkije op het niveau van de moderne beschaving te brengen. Een van deze hervormingen was de verandering op het gebied van kleding. Kleding in westerse stijl symboliseerde moderniteit en modernisering, en dit was een belangrijke stap voor Turkije om op gelijke hoogte te komen met andere landen.
Sociale gelijkheid en veranderende rollen van mannen en vrouwen: De kledinghervormingen van Atatürk leidden ook tot veranderingen in de rolpatronen van mannen en vrouwen. Vrouwen werden bijvoorbeeld aangemoedigd om modernere kleding te dragen in plaats van de traditionele sluier en chador. Hierdoor konden vrouwen een actievere rol spelen in de publieke sfeer.
Praktische en functionele kleding: Atatürk legde de nadruk op praktische en functionele kleding. Hij vond dat traditionele kleding zwaar en onpraktisch kon zijn. Daarom moedigde hij kledingstijlen aan die comfortabeler en functioneler waren en geschikt voor het dagelijks leven.
Internationaal imago en communicatie: Atatürk wilde dat Turkije werd erkend als een sterk en modern land in de internationale arena. In deze context wilde hij ervoor zorgen dat Turkse mensen in het Westen zouden worden herkend met moderne kleding en dat Turkije effectief zou worden vertegenwoordigd op het wereldtoneel.
De kledinghervormingen van Atatürk waren bedoeld om het imago van Turkije nationaal en internationaal te versterken door de Turkse samenleving een eigentijdse uitstraling en levensstijl te geven. Dit was een proces van sociale en culturele transformatie, niet alleen op het gebied van kleding.
Om Ataturk beter te leren kennen, raad ik de Saoedi’s aan om te kijken naar de namen van straten, parken en pleinen die naar hem zijn vernoemd in landen over de hele wereld.
Hieronder, na de Turkse versie van het nieuws, vind je de steden ter wereld die straten, lanen, pleinen en parken naar Atatürk hebben vernoemd.
ATATÜRK’Ü TANIMAYAN SUUDİ ARABİSTANLI GERİ KAFALILARA SÖYLEYECEK BİRKAÇ SÖZÜM VAR.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve modern Türk devletinin kurucusu ve mimarı olan Atatürk, Türkiye’yi çağdaş bir hukuk sistemine kavuşturmak ve demokratik kurumları güçlendirmek amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdi. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çağdaş hukuk kurallarını kabul etti.
Atatürk, sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın ortak değerlerine hizmet etmiş bir lider olarak, modern giyim konusundaki görüşleriyle, Türk toplumunu çağdaşlaşmaya ve Batı standartlarına uyum sağlamaya teşvik etmiştir.
Suudlu’nun zaafiyeti, Atatürk’ü daha çok tanıttı. Dünya’nın dört bir yanındaki Atatürk anıtları, sokakları, meydanları ve parklarını yazımızın altında sunuyorum.
Suudlular gibi, dünyanın bir çok yerindeki gelişmemiş insanlar, aşağıdaki fotoğrafa baktıkları zaman, görüntüde olanların bir Türk ailesine ait olduğunu akıllarından bile geçirmezler. İşte bu aile, benim Mersin’de yaşayan ailemdir.
İlhan KARAÇAY
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve modern Türk devletinin mimarıdır. Onun hayatı ve liderliği, Türk milleti için bir dönüm noktası oluşturmuş, aynı zamanda dünya tarihindeki önemli liderlerden biri ve hatta en büyüğü olarak kabul edilmiştir. Atatürk’ü tanımayanlara, ilk etapta, madde madde şunları söyleyebilirim:
Bağımsızlık Mücadelesi: Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde, I. Dünya Savaşı’nın ardından başlayan bağımsızlık mücadelesine önderlik etti. 1919’da Samsun’a çıkarak, işgal altındaki topraklarda halkı örgütledi ve Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.
Savaş Stratejisi: Atatürk, Türk ordusunu modern savaş teknikleriyle donatarak, düşman kuvvetlere karşı büyük zaferler elde etti. Büyük Millet Meclisi’nin kurulması ve Ankara’nın başkent yapılması gibi stratejik hamlelerle bağımsızlık mücadelesini yönetti.
Cumhuriyetin İlanı: Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Atatürk, cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Bu, monarşinin yerine çağdaş bir devletin kurulması anlamına geliyordu.
Hukuki ve Siyasi Reformlar: Atatürk, Türkiye’yi çağdaş bir hukuk sistemine kavuşturmak ve demokratik kurumları güçlendirmek amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdi. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çağdaş hukuk kurallarını kabul etti.
Eğitim ve Dil Reformları: Dil ve alfabe reformları ile Türkçe’yi modernleştirdi. Eğitim sistemi üzerinde yapılan reformlarla, halkın eğitim seviyesini yükseltti. Kız çocuklarının da eğitim almalarını teşvik etti.
Laik Devlet Anlayışı: Atatürk, laiklik ilkesini benimseyerek din ile devlet işlerini ayrı tuttu. Bu, bireylerin inançlarına özgürce yaşamalarını sağladığı gibi, toplumun genel gelişimine de katkıda bulundu.
Uluslararası Saygı: Atatürk, uluslararası alanda da saygı gören bir liderdi. Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin sınırlarını belirledi ve ülkeyi uluslararası alanda tanıttı.
Toplumsal Değişim: Atatürk’ün liderliği, sadece siyasi ve hukuki alanlarda değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değişimlerde de etkili olmuştur. Kadın hakları, giyim tarzları gibi konularda toplumu çağdaş bir düzeye taşıdı.
Atatürk, sadece Türkiye’nin değil, dünya tarihindeki önemli liderlerden biri olarak saygı gören ve Türkiye’nin modernleşme sürecine liderlik eden bir dehadır. Atatürk, sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın ortak değerlerine hizmet etmiş bir liderdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve modern Türk devletinin kurucusu ve mimarı olan Atatürk, Türkiye’yi çağdaş bir hukuk sistemine kavuşturmak ve demokratik kurumları güçlendirmek amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdi. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çağdaş hukuk kurallarını kabul etti.
Atatürk, sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın ortak değerlerine hizmet etmiş bir lider olarak, modern giyim konusundaki görüşleriyle, Türk toplumunu çağdaşlaşmaya ve Batı standartlarına uyum sağlamaya teşvik etmiştir.
Suudlu’nun zaafiyeti, Atatürk’ü daha çok tanıttı. Dünya’nın dört bir yanındaki Atatürk anıtları, sokakları, meydanları ve parklarını yazımızın altında sunuyorum.
Suudlular gibi, dünyanın bir çok yerindeki gelişmemiş insanlar, aşağıdaki fotoğrafa baktıkları zaman, görüntüde olanların bir Türk ailesine ait olduğunu akıllarından bile geçirmezler. İşte bu aile, benim Mersin’de yaşayan ailemdir.
İlhan KARAÇAY
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve modern Türk devletinin mimarıdır. Onun hayatı ve liderliği, Türk milleti için bir dönüm noktası oluşturmuş, aynı zamanda dünya tarihindeki önemli liderlerden biri ve hatta en büyüğü olarak kabul edilmiştir. Atatürk’ü tanımayanlara, ilk etapta, madde madde şunları söyleyebilirim:
Bağımsızlık Mücadelesi: Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde, I. Dünya Savaşı’nın ardından başlayan bağımsızlık mücadelesine önderlik etti. 1919’da Samsun’a çıkarak, işgal altındaki topraklarda halkı örgütledi ve Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.
Savaş Stratejisi: Atatürk, Türk ordusunu modern savaş teknikleriyle donatarak, düşman kuvvetlere karşı büyük zaferler elde etti. Büyük Millet Meclisi’nin kurulması ve Ankara’nın başkent yapılması gibi stratejik hamlelerle bağımsızlık mücadelesini yönetti.
Cumhuriyetin İlanı: Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Atatürk, cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Bu, monarşinin yerine çağdaş bir devletin kurulması anlamına geliyordu.
Hukuki ve Siyasi Reformlar: Atatürk, Türkiye’yi çağdaş bir hukuk sistemine kavuşturmak ve demokratik kurumları güçlendirmek amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdi. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çağdaş hukuk kurallarını kabul etti.
Eğitim ve Dil Reformları: Dil ve alfabe reformları ile Türkçe’yi modernleştirdi. Eğitim sistemi üzerinde yapılan reformlarla, halkın eğitim seviyesini yükseltti. Kız çocuklarının da eğitim almalarını teşvik etti.
Laik Devlet Anlayışı: Atatürk, laiklik ilkesini benimseyerek din ile devlet işlerini ayrı tuttu. Bu, bireylerin inançlarına özgürce yaşamalarını sağladığı gibi, toplumun genel gelişimine de katkıda bulundu.
Uluslararası Saygı: Atatürk, uluslararası alanda da saygı gören bir liderdi. Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin sınırlarını belirledi ve ülkeyi uluslararası alanda tanıttı.
Toplumsal Değişim: Atatürk’ün liderliği, sadece siyasi ve hukuki alanlarda değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değişimlerde de etkili olmuştur. Kadın hakları, giyim tarzları gibi konularda toplumu çağdaş bir düzeye taşıdı.
Atatürk, sadece Türkiye’nin değil, dünya tarihindeki önemli liderlerden biri olarak saygı gören ve Türkiye’nin modernleşme sürecine liderlik eden bir dehadır. Atatürk, sadece bir ulusun değil, tüm insanlığın ortak değerlerine hizmet etmiş bir liderdir.
Mustafa Kemal Atatürk, modern giyim konusundaki görüşleriyle, Türk toplumunu çağdaşlaşmaya ve Batı standartlarına uyum sağlamaya teşvik etmiştir. Modern giyimle ilgili olarak Atatürk’ün bazı önemli izahları ve düşünceleri şunlardır:
Ulusal Bir Kimlik Oluşturma: Atatürk, ulusal kimliğin oluşturulmasında kıyafetlerin önemli bir rol oynadığını biliyordu. Osmanlı dönemindeki geleneksel giyim tarzları, zamanla toplumsal, kültürel ve ekonomik değişimlere ayak uyduramamıştı. Bu nedenle, modern giyimle, Türk milletinin ulusal kimliğini güçlendirmeyi hedefliyordu.
Çağdaşlık ve Modernleşme: Atatürk, Türkiye’yi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak amacıyla bir dizi reform gerçekleştirdi. Bu reformlardan biri de giyim alanındaki değişimdi. Batı tarzı giyim, çağdaşlığı ve modernleşmeyi simgeliyordu ve bu, Türkiye’nin diğer ülkelerle eşit seviyelere ulaşmasında önemli bir adımdı.
Toplumsal Eşitlik ve Cinsiyet Rollerinin Değişimi: Atatürk’ün giyim reformları, toplumsal cinsiyet rollerinde de değişikliklere yol açtı. Örneğin, kadınların geleneksel peçe ve çarşaf yerine daha modern kıyafetler giymesi teşvik edildi. Bu, kadınların kamusal alanda daha aktif bir rol oynamasına olanak tanıdı.
Pratik ve Fonksiyonel Giyim: Atatürk, giyimde pratiklik ve fonksiyonelliği önemsiyordu. Geleneksel kıyafetlerin ağır ve kullanışsız olabileceğini düşündü. Bu nedenle, daha rahat, işlevsel ve günlük hayata uygun giyim tarzlarını teşvik etti.
Uluslararası İmaj ve İletişim: Atatürk, Türkiye’nin uluslararası arenada güçlü ve modern bir ülke olarak tanıtılmasını istiyordu. Bu bağlamda, Türk insanının modern giyimle Batı’da kabul görmesini, Türkiye’nin dünya sahnesinde etkili bir şekilde temsil edilmesini sağlamak istiyordu.
Atatürk’ün bu giyim reformları, Türk toplumunu çağdaş bir görünüm ve yaşam tarzına kavuşturarak, ulusal ve uluslararası düzeyde Türkiye’nin imajını güçlendirmeyi amaçlıyordu. Bu, sadece giyim tarzıyla değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel dönüşümle birlikte gerçekleşen bir süreçti.
Suudlu geri kafalılara Atatürk’ü daha iyi tanımaları için, O’nun adının tüm dünya ülkelerindeki sokaklara, parklara ve meydanlara verilen isimlerine bakmalarını tavsiye ederim.
Hollandaca haberin ardından: Dünyadaki Atatürk isimlerinin verildiği yerler.
*******************
IK HEB EEN PAAR WOORDEN TE ZEGGEN TEGEN DE ACHTERLIJKE GEESTEN UIT SAUDI-ARABIË DIE ATATÜRK NIET ERKENNEN.
Atatürk, de stichter en architect van de Republiek Turkije en de moderne Turkse staat, voerde belangrijke hervormingen door om Turkije een modern rechtssysteem te geven en de democratische instellingen te versterken. Hij nam moderne rechtsregels aan zoals het Burgerlijk Wetboek en het Wetboek van Strafrecht.
Als leider die niet alleen de gemeenschappelijke waarden van één natie, maar van de hele mensheid diende, moedigde Atatürk met zijn opvattingen over moderne kleding de Turkse samenleving aan om te moderniseren en zich aan te passen aan de westerse normen.
De zwakte van de Saoedi’s maakte Atatürk populairder. Ik presenteer Atatürks monumenten, straten, pleinen en parken over de hele wereld onder ons artikel.
Als onontwikkelde mensen in vele delen van de wereld, zoals Saoedi’s, naar de onderstaande foto kijken, zouden ze nooit denken dat de mensen op de foto tot een Turkse familie behoren. Dit is mijn familie die in Mersin woont.
İlhan KARAÇAY
Mustafa Kemal Atatürk is de stichter van de Republiek Turkije en de architect van de moderne Turkse staat. Zijn leven en leiderschap markeerden een keerpunt voor de Turkse natie en hij wordt erkend als een van de belangrijkste leiders in de wereldgeschiedenis. Voor degenen die Atatürk niet kennen, kan ik in de eerste plaats het volgende zeggen:
De onafhankelijkheidsstrijd: Atatürk leidde de onafhankelijkheidsstrijd die begon na de Eerste Wereldoorlog, tijdens het verval van het Ottomaanse Rijk. Hij ging in 1919 naar Samsun, organiseerde de mensen in de bezette gebieden en begon de Onafhankelijkheidsoorlog.
Oorlogsstrategie: Atatürk rustte het Turkse leger uit met moderne oorlogstechnieken en behaalde grote overwinningen op vijandelijke troepen. Hij leidde de onafhankelijkheidsstrijd met strategische stappen zoals de oprichting van de Grote Nationale Vergadering en het maken van Ankara tot hoofdstad.
Uitroeping van de republiek: De Republiek Turkije werd uitgeroepen op 29 oktober 1923. Atatürk werd de eerste president van de republiek. Dit betekende de oprichting van een moderne staat in plaats van de monarchie.
Juridische en politieke hervormingen: Atatürk voerde belangrijke hervormingen door om Turkije naar een modern rechtssysteem te brengen en de democratische instellingen te versterken. Hij nam moderne rechtsregels aan zoals het Burgerlijk Wetboek en het Wetboek van Strafrecht.
Onderwijs- en taalhervormingen: Hij moderniseerde het Turks met taal- en alfabethervormingen. Met de hervormingen van het onderwijssysteem verhoogde hij het onderwijsniveau van de bevolking. Hij moedigde ook meisjes aan om onderwijs te volgen.
Seculiere staatsopvatting: Atatürk hield religie en staatszaken gescheiden door het principe van secularisme aan te nemen. Dit stelde individuen in staat om vrij in hun geloof te leven en droeg bij aan de algehele ontwikkeling van de samenleving.
Internationaal respect: Atatürk was een leider die ook internationaal werd gerespecteerd. Met het Verdrag van Lausanne bepaalde hij de grenzen van Turkije en erkende hij het land in de internationale arena.
Sociale verandering: Het leiderschap van Atatürk was niet alleen effectief op politiek en juridisch gebied, maar ook op het gebied van sociale en culturele veranderingen. Hij bracht de samenleving op een modern niveau in zaken als vrouwenrechten en kledingstijlen.
Atatürk is een genie die wordt gerespecteerd als een van de belangrijkste leiders, niet alleen in de geschiedenis van Turkije maar ook in de wereldgeschiedenis, en die het moderniseringsproces van Turkije heeft geleid. Atatürk is een leider die niet alleen de gemeenschappelijke waarden van één natie diende, maar van de hele mensheid.
Met zijn opvattingen over moderne kleding moedigde Mustafa Kemal Atatürk de Turkse samenleving aan om te moderniseren en zich aan te passen aan de westerse normen. Hieronder volgen enkele belangrijke verklaringen en gedachten van Atatürk over moderne kleding:
Het creëren van een nationale identiteit: Atatürk wist dat kleding een belangrijke rol speelde bij het creëren van een nationale identiteit. De traditionele kledingstijlen uit de Ottomaanse periode konden de sociale, culturele en economische veranderingen in de loop der tijd niet bijhouden. Daarom wilde hij de nationale identiteit van de Turkse natie versterken met moderne kleding.
Moderniteit en modernisering: Atatürk voerde een reeks hervormingen door om Turkije op het niveau van de moderne beschaving te brengen. Een van deze hervormingen was de verandering op het gebied van kleding. Kleding in westerse stijl symboliseerde moderniteit en modernisering, en dit was een belangrijke stap voor Turkije om op gelijke hoogte te komen met andere landen.
Sociale gelijkheid en veranderende rollen van mannen en vrouwen: De kledinghervormingen van Atatürk leidden ook tot veranderingen in de rolpatronen van mannen en vrouwen. Vrouwen werden bijvoorbeeld aangemoedigd om modernere kleding te dragen in plaats van de traditionele sluier en chador. Hierdoor konden vrouwen een actievere rol spelen in de publieke sfeer.
Praktische en functionele kleding: Atatürk legde de nadruk op praktische en functionele kleding. Hij vond dat traditionele kleding zwaar en onpraktisch kon zijn. Daarom moedigde hij kledingstijlen aan die comfortabeler en functioneler waren en geschikt voor het dagelijks leven.
Internationaal imago en communicatie: Atatürk wilde dat Turkije werd erkend als een sterk en modern land in de internationale arena. In deze context wilde hij ervoor zorgen dat Turkse mensen in het Westen zouden worden herkend met moderne kleding en dat Turkije effectief zou worden vertegenwoordigd op het wereldtoneel.
De kledinghervormingen van Atatürk waren bedoeld om het imago van Turkije nationaal en internationaal te versterken door de Turkse samenleving een eigentijdse uitstraling en levensstijl te geven. Dit was een proces van sociale en culturele transformatie, niet alleen op het gebied van kleding.
Om Atatürk beter te leren kennen, raad ik de Saoedi’s aan om te kijken naar de namen van straten, parken en pleinen die naar hem zijn vernoemd in landen over de hele wereld.
Hier zijn de plaatsen over de hele wereld die naar Atatürk zijn vernoemd.
(Helaas, geen Nederlandse versie)
ATAMIZ YURTDIŞINDA BİR BAŞKA ANILIYOR
VE SEVİLİYOR…
Varsın, bazı kendini bilmezler Atatürk’ümüze hakaret etsinler. Varsın, bazı kara cahiller, Atatürk’ümüz için çeşitli iftiralar yaratsınlar. Varsın, Atatürk’ümüze yapılan bu haksızlıklara başta göz yumanlar, şimdi gerçeği görmüş olsunlar ve Atatürk’ümüze saygıda kusur etmemeye başlasınlar. Halkımızın büyük bir kesiminin, daha doğrusu tamamına yakınının yüreklerindeki Atatürk sevgisi, sadece anavatınımızda değil, dünyanın dört bir yanında, aynı duygularla yaşatılıyor.
Amsterdam’daki Atatürk Sokağı’nda Atatürk Anıtı
İlhan KARAÇAY Yazdı:
Ata’mız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor. Anavatanımızdaki bazı kendini bilmez kara cahillerin acımasız ve insafsız yalan ve iftira çirkinlikleri, ne mulu ki yurtdışına sıçramamış.
Yurtdışındaki Türkler’in Atatürk sevgisine gıpta eden yerel yöneticiler, bu sevgi karşısında hayrete düşüyorlar ve Türkler’e jest yapmak için Atatürk ismini sokak ve caddelere veriyorlar.
İşte, bu jeste başlayan kentlerden ilki belki de Amsterdam oluyor. Bir zamanlar, Amsterdam’ın kuzeyindeki gemi tersanesinde çalışan Türkler için kurulan Atatürk Kampı’nın bulunduğu sokağa ‘Atatürk’ ismini veren Amsterdam Belediyesi, jest yapan kentlerden ilki oluyordu.
1969 yılında Amsterdam’daki Atatürk Kampı’nda bir mülakat
Hollanda’da sokaklarına ‘Atatürk’ ismini veren kentler arasına Rotterdam’ da katılmış.
Ermeniler ve ayrımcıların kışkırtması ile harekete geçen bir ırkçı siyasetçi buna karşı çıkmıştı ama, geçen hafta yapılan oylamada, Atatürk Sokağı’nın idame edlmesine karar verilmişti. Dün yazdığım haberde bu konuya geniş yer vermiştim.
Utrecht Belediyesi de Atatürk adını bir sokakta yaşatıyor.
Amsterdam’da Atatürk Sokağı’nda bir de Atatürk anıtı var
Daha sonra çeşitli Belediyeler sokaklarına Atatürk adını yakıştırıyor.
Hollandalılar’daki Atatürk sevgisini anlayabilmek için, soğanını bizden aldıkları bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını vermelerine bakmalıyız. Hollandalılar, zenginliklerini bize borçlu oldukları lale soğanlarından yeni bir tür yarattılar. 10 yıllık bir çalışmadan sonra ürettikleri bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını verdiler ve dünyanın en büyük çiçek bahçesi Keukenhof’ta bu laleyi sergilediler.
Keukenhof’taki dünyanın en büyük çiçek bahçesini gezen milyonlarca kişi, Atatürk ismi verilen laleye hayran kalıyorlar.
DÜNYA’DA ATATÜRK’ÜN İSMİNİN VERİLDİĞİ
VE ANITININ YAPILDIĞI ÜLKELER
Türkiye’nin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün Dünya’nın her yerinde tanınıyor ve O’nun anısına soskaklara ismi veriliyor anıtlar yapılıyor. (Derleme / Semra BAYRAKTAR)
PLACE ATATÜRK-Vise / BELÇİKA: Belçika`nın Almanya sınırı yakınında, Vise kentine bağlı Cheratte kasabasında bulunan Mustafa Kemal Atatürk`ün adını taşıyan meydan, bölgedeki Türkler`in gurur kaynağı. Maden ocaklarında çalışmak için Belçika`ya gelen Türk ailelerin yaşadığı bölgede, Türkiye ve Atatürk hayranı Vise Belediye Başkanı Marcel Neven`in girişimi ile, 2003`te asılan 2002 yılında önce bir caddeye Atatürk adı verilmiş, bazı çevrelerden tepki gelmesi üzerine levha kaldırılmıştı. Bunun üzerine bir yıl sonra caddenin hemen yanındaki meydana Atatürk adı verilmişti.
Ancak daha sonra Atatürk Meydanı`nın “Place Attaturk” diye yanlış yazıldığı anlaşıldı. Bir süre sonra bu hatadan dönüldü ve yazı “Place Ataturk” şeklinde değiştirildi.
MEKSİK A’DA OSMANLI SAATİ VE ATATÜRK: Meksika`nın başkenti Mexico City`de 1910 yılında yaptırılan ve “Osmanlı Saati” olarak bilinen tarihi saat kulesi, Türkiye`den binlerce kilometre uzaklıktaki ülkenin Osmanlı izlerini taşıyan tek yapısı olarak yükseliyor. Meksika`da ayrıca bir Atatürk anıtı da yer alıyor. Osmanlı saat kulesi, başkentin tarihi Zocalo meydanı yakınlarındaki Venustiano Carranza ve Bolivar sokaklarının kesiştiği köşede bulunuyor. Çinilerle bezenmiş saat kulesinin üzerindeki levhada, İspanyolca “Osmanlı Cemaatinden Meksika`ya-Eylül 1910″ yazıyor.
Saat kulesinin, Meksika`nın bağımsızlığının 100. yıl dönümünü kutlamak üzere, Meksika`ya göç eden çoğu Lübnan ve Arap kökenli Osmanlı vatandaşı tarafından hediye edildiği belirtiliyor.
Saatinde hem Latince hem de Arapça sayıların kullanıldığı kulenin açılışının, 22 Eylül 1910 tarihinde, dönemin Meksika Cumhurbaşkanı Guillermo de Landa ile Osmanlı 100. Yıl Komitesi Başkanı, Osmanlı vatandaşı Antonio Letayf tarafından yapıldığı biliniyor.
1970`li yılların sonunda Lübnan asıllı Meksika vatandaşları, saat kulesinin atalarının mali katkısıyla yapıldığını ileri sürerek, levhadaki “Osmanlı” kelimesini “Lübnan” olarak değiştirtmiş, ancak Türk Büyükelçiliğinin çabaları sonucu 1986 yılında “Osmanlı” kelimesi levhaya yeniden yazdırılmıştır.
Meksika`da ki Atatürk Anıtı 2002 yılında Türkiye’nin Meksika Büyükelçisi Ergün Pelit tarafından yoğun girişimler sonucunda TİSK’in de katkılarıyla La Reforma caddesine yaptırılmış.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK STREET – Santo Domingo / DOMİNİCAN REPUBLİC:
Calle Mustafa Kemal Ataturk, Santo Domingo, Dominican Republic Dominik Cumhuriyeti (İspanyolca República Dominicana, okunuşu `Republika Dominikana`), Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alan bir ülkedir. Hispanyola, Porto Riko`nun batısında, Küba ve Jamaika`nın doğusunda yer alır. Venezuela ile deniz sınırı vardır.
Adanın batı kısmında Haiti bulunur. Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında ilk oluşturdukları yerleşimdir. Başkenti, Santo Domingo da Amerika`lardaki ilk sömürge başkentiydi.
Bağımsızlığının büyük bir bölümünde ülkede siyasi buhran yaşanmış, halkı temsil etmeyen ve baskıcı pekçok hükümet tarafından idare edilmiştir. 1961`de diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina`nın ölümünden sonra Dominik Cumhuriyeti temsili demokrasiye geçmiştir.Yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip.
ATATÜRK Statue – Be`er Sheva / ISRAEL: Sderot David Tuviyahu ile Ali Daivis caddelerinin kesiştiği yerde.
ATATÜRK ANITI – Wellington / YENİ ZELANDA
THE ATATÜRK MEMORIAL IN WELLINGTON, NEW ZEALAND
M. K. Atatürk Anıtı; Tarakina koyu, başkent Wellington`ta. Anıt Cook Boğazı`na bakıyor, burasını Gelibolu Yarımadası`na benzemesinden dolayı seçmişler.
Mustafá Kemal Atatürk – Caracas / VENEZUELA: Reconocido como fundador
del moderno estado Turco, La plaza Santa Sofía, municipio Baruta.
Havana / KÜBA;Başka hiçbir yabancı devlet adamın heykeli bulunmamaktadır!
Canberra / AVUSTRALYA: Anzac Savaş Anıtı karşısında ki Atatürk Anıtı.
Albany / BATI AVUSTRALYA: The Ataturk Channel
Mustafa Kemal Ataturk (1881-1938) Heykel Atatürk`e benzemiyor, ama adı yeter.
Bükreş / ROMANYA: Statuia lui Mustafa Kemal Ataturk
Santiago /ŞİLİ: Şili`nin başkenti Santiago`da Apoguindo Caddesi Novigod Parkı`ndaki Atatürk Anıtı. Şili`nin başkenti Santiago`da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka, Atatürk`ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi.
Statue of Mustafa Kemal ATATÜRK – Kuşimoto / JAPONYA
Kashino, Kushimoto, Higashimuro District, Vakayama, Japonya
18 Eylül 1890`da ERTUĞRUL FIRKATEYNİ Kushimoto açıklarında tayfuna yakalanınca kayalara çarparak batmıştı.
Amiral Osman Bey dahil 655 mürettebattan, sadece 69 kişi kurtulabildi.
Şehitler arasında Hasan Âli Yücel`in annesi Neyyire Hanım tarafından dedesi ve Can Yücel`in büyükdedesi Kaptan Âli Bey de bulunmaktaydı.
Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapılmıştır.
İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
Kuşimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir.Kuşimoto’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen “Türk Müzesi”nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ – Yeni Delhi /HİNDİSTAN
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ, KONSOLOSLUKLAR BÖLGESİ – YENİ DELHİ / HİNDİSTAN
Largo Mustafa Kemal Atatürk – Roma / İTALYA
THE ATATÜRK AVENUE – İslamabad / PAKİSTAN
Bu da değişik bir hikâye
Muhammed Alparslan Civrilli adlı bir dost yazmış ama altına da Hüsnü Oral’dan alıntı demiş.
Gemi ile yapılan bir dünya turu sırasında başlarından geçenler şöyle anlatılmış:
Yıl 1971 Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Philadelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük. 3 kişi olarak şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk. Yanımıza bir araba yaklaştı. Sürücü nereye gittiğimizi sordu. ‘Limana’ deyince bizi götürebileceğini söyledi. Bizi geminin bordasına kadar getirdi. Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye davet ettim. Memnuniyetle kabul etti.
Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımız da oradaydı. Misafirimiz salonu inceledıkten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak, salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti; “Önce Atatürk’ün resmini koymalıydınız”.
İnanır mısınız, çok kızdığı için kahveyi içmeden gemiden ayrıldı. Hepimiz şaşırıp kalmıştık. Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk. Bu olayı çok düşündüm.Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti. Karşılaştığımız bu sıradışı olaya başka açıklama bulamamıştım…
Yıl 1985 İzmir’e yük getiren Yunan bandralı gemide baş mühendis mide kanaması geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış. İşe davet ettikleri için görev aldım. Gemide tek Türk, baş mühendis olarak benim. Bir sohbet esnasında gemi kaptanı Kosta, gümrükte fotoğraf makinesinin mühürlü kamaraya kilitlendiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü söyledi. ‘Makine yanında olsaydı ne yapacaktın’ diye sordum. Oğlu istediği için, Kordon’daki Atatürk Anıtı’nın resmini çekeceğini söyledi.
Şaşırmıştım.“Atatürk size tarihinizin en büyük darbesini vuran komutandı, neden onun resmini çekmeyi düşünüyorsunuz” dedim.
Adam şu cevabı verdi; “Biz, emperyalizmin emrinde haksız ve işgalci olarak Anadolu’ya geldik. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken Atatürk sizi uçurumun kenarından alıp, özgür uluslar arasına modern bir ulus olarak kattı.Bunu yaparken, insanlık tarihine ezilen ulusların kurtuluşuna örnek olan, yeni bir deneyim kazandırdı. Onlara, özgürlükleri için mücadele ederlerse kazanacaklarını öğretti. Atatürk, bu nedenle bizim için de değerlidir”. Bu cevap nedeniyle, etkisini hayatım boyunca taşıdığım bir duygu yoğunlaşması yaşamıştım…
Yıl 1988 Ekvador’un Guayaquil şehrindeyiz.
Gemideki işim bitince, çevreyi tanımak için dolaşmaya çıktım. Bir okula rastladım. okulun girişindeki alanda 5 tane büst gördüm.
Birinci büst Simon Bolivar’a aitti. İkincisi Che Guavera’ya, üçüncüsü Fidel Castro’ya, dördüncüsü Emiliyano Zapata’ya ve Beşinci büst de Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.
Büstleri inceleyip İspanyolca açıklamaları anlamaya çalışırken, öğretmen olduğunu düzgün İngilizcesi ile söyleyen bir kişi geldi. Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyleyince, içtenlikli bir ilgi gösterdi.
Atatürk hakkında konuşmaya başladık. Türk devrimi konusundaki bilgisi yüksekti.
Atatürk’ü, saygı duyduğu diğer 4 devrimciden ayrı tuttuğunu söyledi. “O yalnızca ülkesini kurtarıp modern bir ulus yaratmakla kalmadı, ezilen uluslara evrensel bir örnek yarattı. İnsanlık tarihinde hiçbir lider bunu başaramamıştır” dedi. O an duyduğum övünç ve mutluluğu unutmam mümkün değildir.
Yıl 1999
Hindistan’ın Visakapatman limanındayız.
Şehri dolaşırken büyük bir kitapçı dükkanına girdim.
Çocuklar için kısaltılmış İngilizce dünya klasikleri dizisi olduğunu gördüm. İncelediğim listede, ‘Atatürk’ün Hayatı ve Devrimleri’ isimli bir kitap bulunuyordu.
Listede olmasına rağmen raflarda yoktu. Görevliyi buldum ve diğerleri ile bu kitabı istediğimi söyledim.
Görevli, okulların yeni açıldığı, ilginin fazla olması nedeniyle kitabın kalmadığını, ısmarladıklarını ve bir hafta sonra uğramamı söyledi.
Ertesi gün limandan hareket edeceğimiz için zamanım olmadığından bu kitabı alamadım. Bir yandan bütün kitabevi benim olmuş gibi mutlu oldum, diğer yandan, derin bir acı ve üzüntü duydum. Dünyanın öbür ucunda, çocuklara öğretilen Atatürk’ün, kendi ülkesinde unutturulmaya çalışılması ne hazin değil mi?
Yıl 2003 Kamerun’un Douala Limanındayız.
Kütük kereste yüklenecek. Yükün sahibi, gemiye yüklemeye nezaret edecek bir kaptan göndermişti.
Kaptan Hırvattı. Zabitan odasına geldiğinde, karşısına düşen duvardaki Atatürk resmini görünce duraladı.
Bir süre durduktan sonra resme doğru yürüdü.
Saygı ifade eden davranışlarla resmi nazikçe düzeltti ve hepimizin yüreğine bir ok gibi saplanan şu sözleri söyledi; “Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kapılarınızda bekleşirlerdi. ”
Yıl 2017 Bangladeşin Chittgong limanındayız.
Gemiden inmiş limanın çıkış kapısına doğru gidiyordum. Takkeli, entari ya da şalvar giyimli, yaşlı birisi ile hafifçe çarpıştık. Çarpışmanın nedeni o olmamasına rağmen özür diledi ve konuşmaya başladık.
Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyledim.
Hiç beklemediğim bir cevap verdi; “Atatürk’ün çocuğusun yani” dedi. Heyecanlanmıştım.
Sohbeti sürdürdüm.
Birçok kimseye inanılmaz gelebilir ama bana şunları söyledi; “En büyük Müslüman Atatürk’tür. Biz Bangaldeş olarak onun öğrettiği yoldan gittik ve özgürlüğümüze kavuştuk. Fakiriz ama onun yaptıklarını yaparsak fakirlikten de kurtulabiliriz. O sadece Türklerin değil tüm Doğu halkları için de büyük bir liderdir.”