RAMAZAN AYI, AVRUPA VE DÜNYADA BİR ‘KÜLTÜREL DEĞER-RİTÜEL’ OLDU

RAMAZAN AYI, AVRUPA VE DÜNYADA BİR ‘KÜLTÜREL DEĞER-RİTÜEL’ OLDU

Afbeelding met tekst, meerdere Automatisch gegenereerde beschrijving

Devlet ve bilim adamları, iftar sofralarının müdavimi oluyorlar.

Hollanda Kralı Willem Alexander, ilk Türk kökenli Belediye Başkanı Huri Şahin’in iftar yemeğine katıldı.

Başbakan Rutte, Bakanlar, Belediye Başkanları ve yüksek yöneticiler, inanç farklılığına rağmen iftar yemeklerine katılıyorlar.

Hollanda’daki iftar sofralarından haberler ve görüntüler…

 

Afbeelding met tekst, person, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving

Bugünden itibaren 3 gün kutlamaya başlayacağımız Ramazan Bayramı’nın, tüm İslam dünyasına mutluluk getirmesi dileği ile başlamak istediğim aşağıdaki haberler, uzun bir derleme sonrasında sizlere sunulmaktadır. Kim bilir, belki kendinizi veya organizasyonunuzu, alttaki haberlerde görebilirsiniz.

Bayram boyunca okuyacak vaktiniz olacaktır sanırım.

Aşağıda sıra ile okuyabileceğiniz iftar sofralarının listesi:

Afbeelding met tekst, krant, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving

RAMAZAN ‘KÜLTÜREL DEĞER-RİTÜEL’ OLDU

İslam aleminin her yıl kutlamakta olduğu Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı, şimdi artık Avrupa’da ve hatta tüm dünyada bir ‘Kültürel Değer-Ritüel’ olarak kabul görüyor.
Geçirdiğimiz iki yıllık pandemi dönemi, Ukrayna-Rusya savaşı ve Anadolu depreminin ardından gelen bu yılki Ramazan, İslam aleminin dışında, tüm dünyada daha duyarlı ve sıcak karşılandı.
Bu yıl, her zamankinden çok daha içtenlikle karşılanan Ramazan ayı, Hollanda’da da bir başka duyarlılıkla kutlandı.
Ülkede bulunan Türk kuruluşlarının bu yılki iftar sofraları, geçen yıllardan daha görkemli bir şekilde organize edildi.
Pek çok ülkede kutlanan Ramazan ayı ve bayramı, devlet ve bilim adamlarının ilgisini daha çok çekti.
Bunun en iyi örneklerinden birini Hollanda’da yaşadık.
Hollanda Kralı Willem Alexander, ülkedeki ilk Türk Belediye Başkanı olan Huri Şahin’in organize ettiği iftar sofrasına katıldı.

Afbeelding met tafel, persoon, overdekt, zitten Automatisch gegenereerde beschrijving
Kral Willem-Alexander, Belediye Başkanı Şahin’in ev sahipliğinde, yüze yakın kişinin yer aldığı iftarda
konuklarla Ramazan konusunda sohbet etti. İftar sofrası sadece Türk mutfağı ile değil, Afganistan, Suriye, Fas ve Hollanda mutfağından yemeklerle zenginleştirilmişti.
İftar sofrasına katılanlarla, özellikle komşuluk ilişkileri ve kültürleri hakkında sohbet eden Kral Willem-Alexander, farklı kültürlerden çok sayıda kişinin böyle bir organizasyonda bir araya gelmesinin oldukça önemli olduğunu belirtti.


Kral Willem-Alexander 2019 yılında da Den Haag Transvaal Mahallesi, Mandelaplein adresinde yer alan Semt Evi’nde düzenlenen iftar programına katılmıştı.

HOLLANDA BAŞBAKANI RUTTE İFTARDA…

Afbeelding met persoon, tafel, overdekt, zitten Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Kral Willem Alexander ve Bakanların katıldıkları iftar yemeklerine katılanlar zincirine eklendi Hollanda Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Birliği (MKB) ile Rabobank’ın ortaklaşa düzenledikleri iftar yemeğine katılan Mark Rutte, üçüncü kez gerçekleştirilen iftar programından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, ramazanda aynı sofrada bir araya gelebilmenin önemli olduğunu belirterek, “Burada işletmeler ve ticari kurumlar bulunsa da, para kazanmak tek amaç olmamalı. Önemli olan ramazanın bize gösterdiği gibi aynı sofrada bir araya gelebilmek.” dedi.

Afbeelding met persoon, poseren, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Lahey’in sayfiye bölgesi Scheveningen’deki Kurhaus Oteli’nde gerçekleşen iftar programına Hollanda’daki çeşitli dinlere mensup insanların yanında, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Türk iş insanları ve STK temsilcileri de yer aldı.

Sunculuğu ünlü Manal Moussane’nin yaptığı iftar yemeğinde, Rabobank Den Haag Bölge Müdürü Harry Wientjens bir konuşma yaptı. Çalışmalarını Ramazanın ruhuyla ilişkilendiren Wientjens, bağlılık etrafında; bir araya gelme, bağışlama, sadaka ve tefekkür mefhumlarını iş dünyasının kullanacağı en önemli unsurlar olması gerektiğine dikkat çekti.

MKB Lahey Yönetim Kurulu Üyesi Appie el Massaoudi, daha önce 6 Şubat’ta meydana gelen Türkiye’deki depremlerden etkilenenler için de benzer bir etkinlikte bir araya geldiklerine değinerek, bir arada olmanın önemine işaret etti.

Afbeelding met poseren, persoon, staan, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving
İftara katılan Türk işadamları arasında yer alan Mehmet Keskin, Başbakan Rutte ile bir hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra, “Başbakanın bu ince ve duyarlı davranışı bizi mutlu etti” dedi.

BAKAN VE ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN KATILDIĞI ‘ULUSAL İFTAR’ YEMEĞİ

Hollanda’daki iftar sofralarına, sadece Kral Willem Alexander değil, Bakanlar, Belediye Başkanları ve üst düzey yöneticiler de katıldı.
Bu yemeklerden biri de Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) ile Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) tarafından gerçekleştirildi.
HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu ve CMO Başkanı Muhsin Köktaş’ın ‘Ulusal İftar’ diye adlandırdıkları yemeğe, Hukuku Koruma Bakanı Franc Weerwind, Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCDR) Rabin Baldewsingh ve farklı dinlere mensup yüksek yöneticiler katıldı.

Afbeelding met tekst, pak Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Hukuku Koruma Bakanı Franc Weerwind, iyi bir iletişimin, samimi bir selamlama ile başladığını belirterek, “Karşılıklı birlikteliğin bu özel gecesinde sizleri selamlıyorum. Bu akşamı sizlerle birlikte kutlamaktan onur duyuyorum. Ramazanın sadece hoşgörü, cömertlik, hayırseverlik ve beraberlikten ibaret olmadığını öğrendim. İslam’a göre oruç tutmak aynı zamanda kendine hâkim olmayı öğretir ve disiplin, tahammül ve nefis gibi niteliklere katkıda bulunabilir.” diye konuştu.

Afbeelding met pak Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCDR) Rabin Baldewsingh,
Hz. Muhammed’in veda hutbesine işaret ederek, hiç kimsenin kimseden üstün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada ve iyi bir insan olmakta olduğuna vurgu yaptı.

Afbeelding met person, pak Automatisch gegenereerde beschrijving

Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) Başkanı Muhsin Köktaş, günlük hayatta bazen inanç ve güven arasında ayrım yapıldığına dikkat çekerken, “Kişi veya kurumların dürüstlüğüne inanmak, güven ortamı yaratmanın ön koşuludur. İnanç olmadan güven olamaz. Buradan yola çıkarak inanmanın ve güvenmenin eşit olduğunu söyleyebiliriz. Müslümanlar, merhametli ve sevgi dolu, yarattıklarına asla zulmetmeyen bir Allah’a inanırlar. O sevgi dolu ve bağışlayıcıdır. Duaları işitir ve yarattıklarını izler. Allah’a iman eden bireyler, bu niteliklere güvenerek yaşamlarını sürdürürler. Müslümanlar bu şekilde Allah’a tevekkül eder.” diye konuştu.

HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu yaptığı konuşmasında, “Bu gecenin mesajı, farklılıkları kabul etmemiz ve bizi birleştiren bağların temelini oluşturan dostluğu güçlendirebileceğimize güvenmemizdir” diye konuştu.

Afbeelding met persoon, overdekt, plafond, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

İki kuruluş tarafından ortaklaşa düzenlenen iftara, farklı ülkelerin büyükelçilerinin yanı sıra farklı etnik kökenlerden sivil toplum kuruluşu yöneticileri ile Hıristiyan ve Musevi din adamlarının olduğu 200’ü aşkın kişi katıldı.

HOLLANDA TÜRK GİRİŞİMCİ DERNEKLERİ PLATFORMU’NUN İFTARINDA BİR BAKAN

Hollanda Türk Girişimci Dernekleri Platformu (TNOP)’un, Lahey’in sayfiye banliyösü Scheveningen’de verdiği iftar yemeğine, Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Karien van Gennip de katıldı. Laila Restaurant’ta verilen iftar yemeğinde Bakan Van gennip’e, Lahey Büykelçimiz

Büyükelcisi Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Ticaret Müşavirlerimiz Aşkın Pekel, Türk Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, işadamları ve TNOP üyeleri eşlik ettiler.

Afbeelding met tekst, persoon, tafel, voedsel Automatisch gegenereerde beschrijving

TNOP Başkanı Durmuş Doğan yaptığı açış konuşmasında, katılımcılara teşekkür ettikten sonra, din ve kültür ayrılıklarına rağmen, insanların aynı sofrada birleşmesini sağlayan iftarın önemine değindi.

Afbeelding met tekst Automatisch gegenereerde beschrijving

konuşmasından sonra söz alan Bakan Van Gennip, iftar sofrasında olmanın kendisi için onur verici olduğunu belirterek, “Ramazan artık Hollanda’da geleneksel hale geldi. Bir arkadaş, tanıdık veya meslektaşla oruç tutan gayrimüslimlerle ilgili hikayeleri de muhtemelen biliyorsunuzdur. Aynı şekilde iftar veya Ramazan Bayramı davetini kabul edenler çoğalıyor. Bu şekilde daha fazla bir araya gelip birlikte yürüyoruz ve bu çok güzel bir gelişmedir.” ifadesini kullandı.

Afbeelding met tekst, persoon Automatisch gegenereerde beschrijving

İftar’a katılan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Hollandalı Bakan’ın aralarında olmasından duyduğu memnuniyeti belirttikten sonra, böylesi güzel bir organizasyon yapan TNOP mensuplarına teşekkür etti.

Afbeelding met tekst, persoon, mensen, groep Automatisch gegenereerde beschrijving
TNOP Bakanı Durmuş Doğan, iftar sonrasında Bakan Karien Van Gennip, Büyükelçi Selçuk Ünal ve Başkonsolos Sevgi Kısacık’a plaketler sundu.

AMSTERDAM BELEDİYE BAŞKANI HALSEMA ‘SOKAK İFTARI’NA KATILDI

Afbeelding met tekst, overdekt, persoon, plafond Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda’nın en büyük perakende zincirlerinden Albert Heijn’in (AH) ülkede 5 şehirde 3 binden fazla kişi için verdiği ‘sokak iftarı’na, Amsterdam’da Belediye Başkanı Femke Halsema (solda) da katıldı. Türklerin yoğun yaşadığı Amsterdam’ın Osdorp bölgesindeki sokak iftarında katılan Halsema, buradakilerle sohbet etti.

Türklerin yoğun yaşadığı Amsterdam’ın Osdorp bölgesindeki sokak iftarında katılan Halsema, buradakilerle sohbet ederek, program kapsamında yapılan ramazan etkinliklerini büyük bir ilgiyle izledi.
Halsema konuşmasında, iftara davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek bir arada olmanın önemini vurguladı.

Hava muhalefeti sebebiyle AH’nin Osdorp’taki şubesinin otoparkında verilen iftara 1200 Hollandalı katılırken, alanda çocuklar için eğlence parkurları ve oyun platformları kuruldu.

İftara katılan Amsterdam Belediye Meclisi Üyesi Erik Schmit, “Burada olmak çok güzel. Çünkü burada dünyanın her yerinden insanı görebiliyorsunuz. Türk, Faslı ve Hollandalılar. Amsterdam Belediye meclisi üyesi olarak, şehrimizin dünyanın her yerinden gelen insanları barındırmasını görmek çok güzel.” dedi.

Afbeelding met overdekt, persoon, plafond, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

AH Amsterdam Şubesi çalışanı Lieuwke van der Woude, ikinci defa gerçekleşen iftara katıldığı için mutlu olduğunu ifade etti.
Van der Woude, “AH’dan 3 arkadaşımla geldik. Burada çok güzel bağlantılar kurdum. Çok fazla eğlenceli etkinlikler ve güzel yemekler var.” diye konuştu.

Afbeelding met plafond, overdekt, persoon, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving
Katılımcılar, iftar sofrasının kurulduğu alanın bir bölümüne serdikleri halılar üzerinde akşam namazı kıldılar.
İftar programı çay ve kahve ikramının ardından sona ererken, katılımcılara çıkışta gül dağıtıldı. (Doğuş Dergisi)

********************

RAMAZAN, AVRUPA VE DÜNYANIN YENİ
‘KÜLTÜREL DEĞER VE RİTÜELİ’

Değerli okurlarım,
Bugün sizlere, elde edebildiğim diğer iftar sofralarını da sunacağım. Ama tabii ki daha önce sunmuş olduklarımı da en sonda yineleyeceğim.

Ama önce, Ramazan’ın tüm dünyada bir ‘Kültürel Deger ve Ritüel’ olduğunu izah eden, Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör’ün bu konudaki yazısından bazı bölümleri sunmak istiyorum.
Daha sonra da iftar sofralarından görüntüler sunacağım.

Avrupa’nın yeni kültürel değeri: Ramazan

 

Ramazan, Avrupa’nın bir kültür değeri olma yönünde hızla ilerliyor. Her yıl olduğu gibi, 2023 yılında da, Ramazan’ın gelmesiyle, Avrupa’da gözle görülebilir bir hareketlilik görülmektedir. Hareketlilik çerçevesinde, Ramazan etkinliklerinin geçmiş yıllara göre arttığını, bu yıl iftar programlarının Müslüman kuruluşların yanı sıra, bazı kamu kuruluşlarında da organize edildiğini belirtmeliyiz.
Medya, siyaset, eğitim organları, devlet daireleri, belediyeler, stadyum ve camilerde yapılan iftar programları, Ramazan’ın artık Avrupa’da bir kültürel değer olarak kabul edileceğinin işaretleri olarak yorumlanabilir. Bu yazıda, Avrupa’nın farklı merkezlerinde organize edilen iftar programları ve Hollanda örneğinden hareketle, Ramazan’ın yirmi milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa’da bir kültürel değer olma yönünde hızla ilerlediğini ifade etmeye çalışacağım.

Avrupa toplumunun büyük bir bölümü, -sömürge dönemlerini saymazsak-, İslam ve Müslümanlarla yoğun bir şekilde, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’ya yapılan iş gücü göçüyle gelen göçmenlerle tanıştı. Müslüman göçmen topluluklar, -İngiltere farklılık oluştursa da-, genel anlamda Avrupa’da yarım yüzyılı aşan bir süreyle yaşamaktalar. Müslüman göçmenlerin Avrupa’ya getirdikleri Ramazan ve oruç, göç tarihinin başlamasından yaklaşık on yıl sonra kendini gösteren, İslam kültürünün kurumlaşma sürecinin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Göçün ilk yıllarında, zor şartlarda bile fabrika binalarında, kilise salonlarında organize edilen iftar yemekleri, kılınan teravih ve bayram namazları, aile birleşimiyle birlikte evlerde ve devamında yeni açılan camilerin salonlarına taşınmıştır. Bu sürece Müslümanların kurdukları dernek, vakıf, cemiyet eklenerek, Ramazan kültürü yaşatılmaya başlamıştır.

Aileler arası iftar davetlerini takip eden dernek, vakıf ve cami iftar programları, bir müddet sonra içinde yaşanılan ülke insanları, komşular, iş ve okul arkadaşları, iftar programlarında görülür hale gelmiştir. Böylece Avrupa’da Ramazan kültürü yeni boyut kazanmıştır. Bu süreç 1990’lı yıllarda kendini göstermiştir. Örneğin, 1995, 1996 yıllarında Amsterdam Türkevi’nin organize ettiği “Ramadan meer dan het Vasten” (Ramazan oruç tutmaktan ibaret değildir) programlarına mahalle sakinleri, belediye çalışanları, siyasi parti, sendika ve medya temsilcileri katılmışlardır.

Yine bu yıllarda, kuruluşların organize ettikleri iftar programları yanı sıra, içinde yaşanılan ülkenin farklı kurumlarında çalışan Müslüman bireyler de, Ramazan süresince, kurumlarında Ramazanla ilgili bilgilendirme toplantıları ve iftar programları düzenlemişlerdir. Öyle ki, Müslüman çalışanların oruç tutarken neler hissettiklerini tecrübe etmek ve dayanışma için, oruç tutan Hollandalı, Alman yöneticiler ve çalışanlar da bulunmaktadır.

Avrupa’da Ramazan kültürünün gelişmesi 2010’lı yıllardan sonra farklı bir boyut kazanarak, var olan iftar gelenekleri yanı sıra, kalabalık sayıda davetlilerin katıldığı büyük salonlara ve festival şeklinde yer yer Ramazan boyu devam eden çok yönlü organize edilen etkinliklere dönüşmüştür. İlk kez 2012 yılında Almanya’nın Dortmund kentinde organize edilen ‘Festi Ramazan’, her yıl genişletilerek, diğer ülkelerde de organize edilmeye başlanmıştır.

Diğer taraftan, Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTIAD’ın, gelenek haline getirdiği, Hollanda siyasetçilerinin de katıldığı “Ulusal İftar” programı da, Avrupa’da oluşan Ramazan kültürünün farklı boyutunu oluşturmaktadır.

Kovid 19 salgını nedeniyle iki yıl sekteye uğrayan Avrupa’daki Ramazan etkinlikleri, 2023 yılı itibarıyla çok daha farklı bir boyut kazanmıştır. Bu yıl Ramazan’ın başladığını, başta Müslüman topluluklardaki hazırlıklar olmak üzere, Avrupa’daki zincir marketlerin oluşturdukları özel Ramazan köşeleri, bir çok kurum ve kuruluşun yayınladığı, ‘Ramadan Mubarak, Ramadan Kareem’ mesajlarıyla geniş kitleler öğrenmiş oldu (Güngör, V. 2023). Ramazan’ın gelişi, İngiltere’nin başkenti Londra‘da bulunan ünlü Victoria ve Albert müzeleri ve Chelsea futbol takımının Stamford Bridge Stadında organize edilen geniş katılımlı iftar programları ile perçinlendi. Avrupa ülkelerinin farklı başkentlerinde yapılan ve yer yer, yerli halkın da katılım sağladığı iftar organizasyonları, Ramazan’ın, artık bir Avrupa kültür değeri olduğunu ve Avrupa sosyolojisinin bir parçası haline geldiğini gösterir niteliktedir.

İngiltere’de organize edilen ve sosyal medyada büyük yankı uyandıran görkemli iftar programlarından sonra, Hollanda’da farklı bakanlıklarda çalışan Müslüman personelin organize ettikleri iftar programları da, 2023 Ramazan’ının en belirgin etkinlikleri arasında yerini aldı.

Kleurrijk Netwerk adıyla, Hollanda Ekonomi ve İklim, Enerji İşleri Bakanlığı, Tarım, Tabiat ve Gıda Kalitesi Bakanlığı çalışanları, Lahey’de bulunan Juliana Plaza’da bir iftar yemeği organize ettiler. İftar programına Bakanlıklarda çalışan oruç tutan ve tutmayan personel, İklim ve Enerji Bakanı Rob Jetten, Ekonomi Bakanlığı Genel Sekreteri Sandor Gaastra, Sağlık, Refah ve Spor Bakan yardımcısı Abigail Norville ve Tarım, Tabiat ve Gıda Kalitesi Bakanlığı genel sekreteri Jan-Kees Goet da katıldı. Böyle geniş katılımlı bir iftar programının organizasyonunda, Bakanlıklarda görev yapan Müslüman bireylerin önemli rol oynadığı dikkatlerden kaçmamalıdır. İftar programında, Bakan Rob Jetten ile birlikte ‘Kleurrijk Netwerk’ oluşumunun landsmanı da yaptılar. Yeni oluşum gelecek dönemde çeşitliliği gözeten etkinlikler yapacak.

Ramazan kültürünün gelişmesinde, kurumlarda yetkili Müslüman karar vericilerin olması, bu süreci olumlu yönde etkilemektedir. Bu bağlamda, Arnhem’in Fas kökenli Belediye Başkanı Ahmed Marcouch’un, sosyal medya hesabından Ramazan’ın başlangıcında yaptığı açıklama, oldukça anlamlıdır. Başkan açıklamasında, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Ramazan ayının, Müslümanlar için hayati önem taşıdığını, tutulan oruçlarla günlük yaşam rutininin dışına çıkılarak, insanların kendilerini sorgulayıp, tefekkür etme imkânı bulduklarını belirtti.
Ahmed Marcouch, Arnhem sakinlerine ve şehirde bulunan yedi cami yönetimine yazdığı mektupta, Ramazan dolayısıyla, akşamları camilerde hareketlilik yaşanacağını, bu mübarek ayın aynı zamanda karşılıklı anlama, yani insanlara, hayvanlara, doğaya da bir anlam verme ayı olduğuna dikkat çekti.

Ramazan etkinlikleri çerçevesinde, Bakanlıkların ve Belediyelerin maddi olarak destekledikleri ve birlikte çalıştıkları bazı hizmet kuruluşlarının da tematik iftar organizasyonları yaptıklarını gözlemlemekteyiz. Amsterdam Zuidoost semtinde faaliyet gösteren 4EVER Gençlik Merkezi’nde düzenlenen iftar programı bunlardan birisi. Farklı kültürlere ait olan gençlerin katıldığı programda, iftar ve seminer organize edildi. Programda “Semtimiz ne kadar güvenlidir?” teması ele alındı. Organizatör Marcello Dello Stretto, sosyal medya hesabından yayınladığı mesjında şu sorulara cevap aradı: “Ramazan, semtte yaşayan farklı kültürlere ait gençleri bir araya getirdi. ‘İftar sonrası gençlerle, kendinizi güvenli hissediyor musunuz?’, ‘Semtin daha güvenli olması için neler yapılmalı?’, ‘Semt sizin için ne anlam ifade ediyor?’

Hollanda özelinde vermiş olduğumuz Ramazan etkinlikleri, elbette bunlarla sınırlı değildir. Hiç şüphesiz, Müslümanların yerleşip yaşadığı Avrupa’nın her ülkesinde, Hollanda’daki gibi, sayılamayacak kadar çok sayıda iftar programı yapılmaktadır. Bütün bu iftar programları ve devamındaki programlar, -ki her yıl zenginleşerek genişleyen programlar bunlar-, artık elli yıl sonra, Ramazan’ın Avrupa’nın kültürel değeri olduğu yorumunu beraberinde getirmektedir.

Unutulmaması gereken bir gerçek ise, Ramazan ve orucun, sadece yukarıda anılan etkinliklerle sınırlı olmamasıdır. Zira Ramazan, on yıllardır, başta Avrupa medyası olmak üzere, zincir süpermarketlerde açılan özel Ramazan reyonları ile, eğitim, spor, sanat, kültür alanları, fabrikalar ve işletmelerdeki Müslümanlar ile, siyasi partiler, farklı dinlerdeki kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve camilerimizde, varlığını göstermektedir. Ramazan ve oruç kültürü, zaten bazı inanç gruplarında (bazı Hıristiyan gruplarında 40 gün oruç tutulması) var olan oruç tutma ritüelleri yanı sıra, Avrupalılara ve Avrupa’ya zenginlik katacaktır.

********************
…VE HOLLANDA’DA İFTAR SOFRALARI

ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ (UİD) HOLLANDA’NIN İFTARI

Uluslararası Demokratlar Birliği UİD Hollanda, Amsterdam’da bulunan Kristal Party Events’te bir iftar yemeği düzenledi.
Programa Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, UID Genel Başkanı Köksal Kuş, UID Hollanda Başkanı Hasan Teksten, MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Abdurrahman Uzun ve çok sayıda Hollanda’nın her bölgesinde aktif olarak görev yapan UID Hollanda üyeleri katıldı.

UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten ve Genel Başkan Köksal Kuş’un yaptığı konuşmalardan sonra söz alan, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, “İki ay önce göreve başladım ve vatandaşlarımıza iki mesaj verdim. Birincisi 15 Mart’ta Hollanda’da gerçekleşen Eyalet Seçimlerinde oyunuzu kullanmanızdı. Artık o seçimler geride kaldı. İkinci mesajım da Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde oylarınızı kullanmanız yönünde olacak.” dedi.

Türkiye’den misafir olarak gelen Gazeteci-Yazar Abdurrahman Uzun, yaklaşık iki saat boyunca davetlilere seslendi. Katılımcıların dikkatle dinlediği Uzun’un konuşması alkışlarla sık sık kesildi.
6 Şubat sabahından itibaren deprem bölgesinde olduğunu belirten Uzun, şöyle devam etti:
”6 Şubat sabahı seferberlik ilan edildi ve Avrupa’da yaşayan Türkler bu seferberliğe uyarak gece yarısından itibaren yardım toplamaya, meydana gelen yıkımın yaralarını sarmak için koşuşturmaya başladılar. Deprem bölgesine yapılan yardımlarınız ilk günkü ruh ile, gayret ile devam etmeli. Dedelerimiz kurtuluş savaşını vererek ülkemiz için bedel ödediler. Bugün de bizler, Anadolu’nun evlatları olarak bu felaket karşısında bir araya gelerek bedel ödedik. Özellikle Avrupalı Türkler bu bedeli öyle bir ödediler ki, Anadolu’da Avrupalı Türklerin yardımları konuşuldu. İyi ki varsınız !
Allah yokluğunuzu hissettirmesin. Avrupalı Türkler olarak torunlarınıza anlatacağınız muhteşem bir hikaye yazdınız. Bu deprem herhangi bir devletin başına gelmiş olsaydı çökerdi. Ülkemizin yedide biri yıkıldı, enkaz haline dönüştü. Biz aziz milletimiz sayesinde ayakta kalabildik.”

ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ (UID) ZAANDAM’IN İFTARI

Afbeelding met persoon, rood, staan, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving

Uluslararası Demokratlar Birliği UİD’nin Zaandam Başkanı Yunus Gökalp’ın ev sahipliğinde verilen iftar yemeğine, UİD Hollanda Başkanı Hasan Tekten, Amsterdam SKM Başkanı Ertuğrul Kurt ve çok sayıda davetli katıldı.

ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ UİD’NİN ZWOLLE GENÇLİK İFTARI

Afbeelding met overdekt, plafond, persoon, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Uluslararası Demokratlar Birliği UID Hollanda’nın Zwolle şubesi Gençlik Kolları’nın verdiği iftar yemeğinde konuşma yapan, Gençlik Kolları Başkanı Merve Üzüm Kafalı, günün mana ve önemini belirten bir konuşma yaptı.

205 genç, 50 yönetici ve ailelerin katıldığı iftar yemeği memnuniyetle karşılandı.İftar yemeğine UID Hollanda bölge teşkilatlanma Başkanımız Sayın Hakan Geçol’da gençlere selamlama konuşması yaptı 205 genç, 50 yönetici ve ailelerin katıldığı iftar programı memnuniyetle karşılandı.

Afbeelding met persoon, groep, overdekt, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

ULUSLARARASI DEMOKRATLAR BİRLİĞİ UİD HAARLEM İFTARI


Uluaslararasi Demokratlar Birliği UID’nin Haarlem şubesinin verdiği iftar yemeğine, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Uluslararası Demokratlar Birliği Başkanı Köksal Kuş, Avrupa YSKM Başkanı Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak ve ekranların tanınan ismi Yaşar Alptekin’in yanında, STK temsilcileri ve işadamları katıldılar.


500’ü aşkın kişinin katıldığı iftar yemeğine, slayt gösterileri ile, birlik ve beraberliğe çağrı yapıldı.

HOLLANDA DİYANET VAKFI (HDV)’DEN STK TEMSİLCİLERİ VE İŞADAMLARINA İFTAR

Afbeelding met tekst, persoon, tafel, eettafel Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Diyanet Vakfı (HDV) tarafından Rotterdam Kocatepe Camii’nde verilen iftara Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy başta olmak üzere, Sivil Toplum Kuruluşu Yöneticileri, işadamları ve Medya temsilcileri katıldılar.

Afbeelding met persoon, overdekt, muur, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

İftar proğramı, Kur’anı Kerim tilaveti ile başladı. Ev sahibi olarak HDV Başkanı Muhlis Koç, Lahey Büyükelçiliği Din İşleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur konuşmalarının ardından T.C. Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal birer konuşma yaptılar.

Büyükelçi Ünal konuşmasında, “ Ülkemizde meydana gelen deprem sonrası Hollanda’da başlatılan yargım kampanyalarındaki dayanışmanın, birlik ve beraberliğin diğer sorunlarımızın çözümünde de devam etmesini dilerim. Ayrıca ülkemizde meydana gelen deprem sonrası Hollandalı dostlarımız da destek ve yardımları için teşekkür ederim” dedi.

HDV’DEN MUHTEDİLERE İFTAR

Afbeelding met tekst, persoon, staan, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Utrecht HDV Ulu Camii müştemilatında, ‘Muhtedilere’ (yeni Müslüman olanlara) yönelik iftar programı düzenlendi. Programa Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Muhlis Koç, HDV Ulu Cami Başkanı Yücel Aydemir, HDV İhtida Komisyonu üyeleri Bünyamin Yıldız, Hatice Kerez, Selim Kondu, HDV Dini Tercümeler Uzmanı Ahmed Bulut, HDV Eğitim Koordinatörü Zehra Ünver-Vlug ve davete icabet eden değerli Müslüman kardeşlerimiz (mühtediler) katıldı.

İftardan bir saat önce Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, açılış ve selamlama konuşmalarının ardından, Bergen op Zoom HDV Ulu Camii Din Görevlisi Bünyamin Yıldız tarafından verilen bir sunum ile sona erdi.

Akşam ezanının okunmasıyla şube yönetiminin hazırladığı yemeklerle iftarlar açıldı. Ev sahipliğinden dolayı Utrecht HDV Ulu Cami Şube Yönetimi ve Başkanı Yücel Aydemir ile Din Görevlisi Süleyman Coşkun’a teşekkür edildi.

DİYANET VAKFI DEVENTER İFTARI

Hollanda Diyanet Vakfı, Deventer Bölgesi şube yöneticilerine iftar verdi.
Doetinchem HDV Merkez Camii’nde düzenlenen iftar programına; Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Deventer Başkonsolosu Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Hüsnü Özmen, HDV Başkanı Muhlis Koç, HDV Yönetim Kurulu Üyeleri Cengiz Korkmaz, Ramazan Gül ile Şube Yöneticileri, Şube Kadın Kolları ve câmi cemaati katıldı.
İftardan yarım saat önce Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, açılış konuşmalarının ardından akşam ezanı ile birlikte, şube yönetiminin hazırladığı yemeklerle iftar yapıldı.

HOLLANDA DİYANET VAKFINDAN GENÇLERE İFTAR

Leerdam HDV Anadolu Camii’nde genç yaştaki kız ve erkeklere verilen iftar yemeği büyük ilgi gördü.

Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı olan Leerdam HDV Anadolu Camii’nde genç yaştaki kız ve erkeklere verilen iftar yemeği büyük ilgi gördü.
İftara Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Diyanet Akademi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, HDV Başkanı Muhlis Koç, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Gül, Anadolu Camii Başkanı Cevdet Bal, Din Görevlisi Yunus Doğan ve Hollanda genelindeki HDV Gençlik Teşkilatı’ndan genç kız ve erkekler katıldı.

250 gencin katıldığı program, iftardan bir saat önce HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Yunus Doğan’ın Kur’an tilaveti ile başladı. Cami yöneticisi Cevdet Bal, misafirleri selamlayarak böyle bir programın camilerinde gerçekleştirilmesinin kendilerini mutlu ettiğini dile getirdi.

Afbeelding met persoon, groep, mensen, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving

HDV Başkanı Muhlis Koç, davete icabet ettikleri için katılımcılara teşekkür ederek Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu’nun her zaman gençlerin yanında olduğunu belirtti. Selamlama konuşmalarının ardından kürsüye gelen Lahey Din Hizmetleri Müşavirimiz Prof. Dr. Haluk Songur da gençlerin her zaman yanlarında olduklarını vurguladı.

Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal yaptığı konuşmada, milletçe buruk bir Ramazan ayı geçirdiğimizi, zor günlerde Hollandalı komşularımızla örnek bir dayanışma sergilediğimizi ve yardım faaliyetlerinde gençlerin en önde olmalarının son derece sevindirici olduğunu ifade etti. Ramazan ayında pek çok organizasyona davet edildiğini ancak söz konusu gençler olunca tercihinin öncelikle onlarla bir arada bulunmak olduğunu söyleyen Ünal, bu kadar çok sayıda genci bir arada görmüş olmanın kendisini mutlu ettiğini sözlerine ekledi.

Diyanet Akademi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan ise yaptığı konuşmada, genç kelimesinin Farsça’da “cevher” anlamına geldiğini, peygamberimizin de gençlere çok önem verdiğini ve İslam’ın, gençlerin omuzlarında yükseldiğini vurguladı.

Konuşmaların ardından okunan akşam ezanı ile iftarlar açıldı ve böyle güzel bir organizasyona ev sahipliği yapan cami yönetimine ve programa katkı sunan herkese HDV adına teşekkür edildi.
Haber: Tarık OKAN

KÜMBET VAKFI GELENEKSEL İFTARI

Amsterdam Kümbet Vakfı’nın iftar yemeğine Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Mescid-i Aksa Teşkilat Başkanı İbrahim Köroğlu, Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii Başkanı Hikmet Karakış, Serhat Vakfı Başkanı Hikmet Tikici ve çok sayıda davetli katıldı.

Afbeelding met persoon, tafel, groep, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

Program İlahiyatçı Mücahit Batman’ın Ramazan Ayı ve fakirlik konulu konuşması ile başladı. Hemen ardından kısa bir ”hoşgeldiniz!” konuşması yapan Kümbet Vakfı Başkanı Bekir Baş, ”Bir araya gelip, birşeyler paylaşmak için buradayız. Bu tür programlar düzenlemeye devam edeceğiz.” dedi.

Afbeelding met tekst, persoon, pak, staan Automatisch gegenereerde beschrijving
Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, ” Ramazan Ayı iki anlamda çok önemlidir. Bunlardan ilki, aramızda birlik ve beraberlik sağlıyor, ikincisi de yardımlaşma ve dayanışma duygularımızı güçlendiriyor.
Ülkemizde meydana gelen deprem neticesinde çok büyük yardım kampanyaları düzenlediniz. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ama o bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın uzun bir müddet daha desteğinize ihtiyaçları olacak. O nedenle yardımlarınızı göndermeye bu mübarek ayda da devam edin!”
dedi.

UTRECHT’TE SOKAK İFTARINA 1500 KİŞİ KATILDI

Afbeelding met buitenshuis, hemel, persoon, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Diyanet Vakfına (HDV) bağlı Ulu Cami tarafından, ‘Cami Meydanı’nda verilen iftar yemeğine 1500 kişi katıldı.
Utrecht kentindeki meydanda düzenlenen sokak iftarında, Müslüman aileler ve Hollandalı semt sakinleri bir araya geldi. İftar programında, farklı dini kuruluşların temsilcileri de hazır bulundu.
Okunan ezanla oruçlarını açan katılımcılar, iftar sonrası camide akşam namazı kıldı.
Sokak iftarı yoğun ilgi vei stek üzerine ertesi gün bir kez daha tekrarlandı.

Afbeelding met buitenshuis, hemel, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

Camii başkanı Yücel Aydemir yaptığı açıklamada; geleneksel hale gelen minare gölgesindeki iftar programımıza ilgi her geçen yıl artıyor. Önceleri sadece Türk toplumunun katıldığı görünürken zamanda Müslüman toplumunun her kesimden katılım olduğunu hatta Hollandalıların da Cami meydanındaki sokak iftarına katıldıkları görüyoruz. İslam’ı en iyi şekilde temsil etmek için bu birlik ve beraberlik çok önemli, gelen herkese, hizmet eden herkese ve sponsor olan hayır severlere teşekkür ediyoruz.
Okunan ezanla oruçlarını açan katılımcılar, iftar sonrası camide akşam namazı kıldı.

İFTAR YEMEĞİNDE DEPREMZEDELER
İÇİN 40 BİN EURO TOPLANDI


Hollanda'da düzenlenen iftarda depremzedeler için yaklaşık 39 bin euro toplandı

Hollanda’nın Rotterdam kentinde, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerde mağdur olan depremzedeler için düzenlenen iftarda, yaklaşık 40 bineurobağış toplandı…

Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı (HGTV) tarafından, depremzedelere yardım toplamak amacıyla organize edilen iftar programına, yaklaşık 500 kişi katıldı.
Kur’an ve ilahilerin okunduğu ve semazen gösterisinin yapıldığı etkinlikte depremzedeler için dua edildi.

HGTV Başkanı Nilgün Şahin yaptığı konuşmada, depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifa ve geride kalanlara sabırlar diledi.
Depremin olduğu günden bugüne kadar depremzedeler için HGTV’ye 690 bin euro bağış yapıldığını belirten Şahin, “Tekrar birlik olmamız lazım. Kısa vadede yardımlar yapıldı hepinize teşekkür ediyoruz ama uzun vade de yardım yapmaya devam etmeliyiz.” dedi.
Şahin, “Vakfımız sizin yardımlarınızla Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta iki Aş evi kurdu. Burada günlük 1500 kişi her gün iftar yapıyor. Depremzedelere gıda kolileri dağıtılıyor. Ailelerini kaybetmiş tıp fakültesi öğrencilerine bir yıl burs vermeyi hedefliyoruz. Yardımlarınızın tamamını depremzedelere ulaştıracağız.” ifadesini kullandı.

Hollanda’dan deprem bölgesine kurtarma ekiplerine yardım etmek için giden Amsterdam Emniyet Müdürlüğünde komiser olarak görev yapan Soner Şahin ve inşaat işçisi Ahmet Aydın da iftara katıldı.
Şahin, yaptığı konuşmada, deprem bölgesinde birçok insanı enkaz altından çıkardıklarını ve bunun için mutlu olduklarını, ramazan ayında tekrar deprem bölgesine yardım için gideceklerini ifade etti.
Programda, depremzedeler için hazırlanan yardım kutusuna atılan ve banka üzerinden toplanan yaklaşık 40 bin euro, depremzedelere gönderilecek.

SERHAT VAKFI’NIN İFTAR YEMEĞİ

Serhat Vakfı’nın kurucuları ve üyeleri iftar programı düzenleyerek Amsterdam’da bir araya geldiler. Programa, Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii Başkanı Hikmet Karakış, Amsterdam Kümbet Vakfı Başkanı Bekir Baş, Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Köksal Koçakoğlu, HDV Kuzey Hollanda Komisyon Başkanı Selahattin Köse katıldı.
Serhat Vakfı Başkanı Hikmet Tikici’nin katılımcıları selamlayan kısa konuşmasının ardından Kur-anı Kerim tilavetine geçildi.

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Serhat Vakfı 2015 yılında Posoflular tarafından, 11 kurucu üye tarafından kurulmuş bir vakıftır. Hollanda’da yaklaşık olarak altı bin Posoflu (Ardahan) yaşamaktadır. Yardımlaşma amacıyla Amsterdam’da kurulan vakıf, Posoflu öğrencilere burs yardımı, kırtasiye ve önlük yardımı yapmakla kalmamakta, Hollanda’da da benzer yardımlarda bulunmaktadır.
Haber:Savaş Büyük Tipi 

İGMG GÜNEY HOLLANDA BÖLGE BAŞKANLIĞI’NIN İFTARI

Afbeelding met persoon, overdekt, mensen, groep Automatisch gegenereerde beschrijving

İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları (IGMG) Güney Hollanda Bölge Başkanlığı tarafından Schiedam’da bulunan Yıldız Eğitim Salonu’nda düzenlenen iftar programına yoğun bir katılım gerçekleşti.
300 davetlinin bir araya geldiği iftar yemeğine, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Lahey Din Hizmetleri Müşavirimiz Haluk Songur, Lahey Eğitim Müşavirimiz Miyase Kaya Koyuncu, IGMG Genel Başkanı Yardımcısı ve Eğitim Başkanı Abdülhalim İnam, İhsan Sohbetleri Başkanı Ali Börek, Millî Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, Millî Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu, Hollanda Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı CMO Başkanı Muhsin Köktaş, Hasene Başkanı Hüseyin Karataş, Federasyon eski başkanı Mehmet Erdoğan, DENK Parti Milletvekilleri Tunahan KuzuStephan Baarle, Saadet Partisi Hollanda Başkanı Erkan Koç, TICF Sekreteri Yavuz Selim Yıldırım, HTF adına Vedat Özdal, UID Hollanda Başkan Yardımcısı Tekin Ateş, Doğu Türkistan Eğitim Vakfı Başkanı Abdurrahman Abdullah, HOTİAD Başkan Yardımcısı İlhan DöneFaruk Halıcı, MÜSİAD adına Ubeydullah Yıldırım, EUBA Başkanı Hasan Aras, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, BATİM Başkanı Uğur Arısoy, SPIOR Müdürü Nourdin El Ouali, SIPIOR Müdürü Cihan Gerdan, iş dünyasından temsilciler, STK temsilcileri, cami yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

İftar programında sunuculuğu Bölge İrşad Başkanı Uğur Demirci yaptı.
32’nci Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması birincisi Furkan Vural’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başlayan programda ev sahibi olarak ilk söz, Millî Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan’a verildi.
Aktalan, konuşmasında şunları dile getirdi: “Mağdurlara, mazlumlara ve ihtiyaç sahiplerine el uzatan, gönül açan tüm insanlara bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bizleri bir ramazan-ı şerife daha eriştiren, iftar sofralarında buluşmayı nasip eden Rabbimize hamd-ü senalar ederim.”

Aktalan’ın ardından söz alan, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık konuşmasında, Ramazan ayının, ihtiyacı olanları hatırlama ve onlara yardım etme fırsatı verdiği için kutsal ve bereketli bir ay olduğuna vurgu yaptı.

Afbeelding met tekst, whiteboard Automatisch gegenereerde beschrijving

Başkonsolos Kısacık konuşmasına şöyle devam etti:
“On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerifin, devletimiz, milletimiz, bütün İslam alemi, mağdur ve mazlumlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Rabbim hepimize bu kutlu zamanların feyzinden, bereketinden ve rahmetinden  istifade etmeyi nasip etsin.

Ramazan ayının inancımız ve kültürümüzde çok önemli ve ayrıcalıklı bir yeri var. İnsanlar arasında dayanışma ruhunun güçlenmesine, yardımlaşmanın, paylaşmanın, dayanışmanın artmasına ve birlikte hareket etmenin perçinlenmesine vesile olan Ramazan ayı, sahip olduğumuz nimetlere şükretmemizi; bu nimetlere sahip olmayan ihtiyaç sahiplerini kendimizden önce onları düşünmemizi hatırlatır.

Ramazan ayı ihtiyacı olanları hatırlamanın ve onlara yardım etmenin ayı olduğu için kutsal ve bereketlidir.

Değerli dostlar, ortak sevinçlerimiz gibi ortak üzüntülerimiz de, birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendirecek bir etkiye sahiptir. Bunu sadece ülke sınırları içerisinde değil, dünyanın dört bir köşesinde yaşayan vatandaşlarımız nezdinde de bu vesileyle görmüş  olduk.

Göreve başlayalı henüz bir ay olmuşken meydana gelen bu felaket, Rotterdam Başkonsolosu olarak sorumlu olduğum görev çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın vatan ve millet sevgisine, yüce gönlüne ve sonsuz  merhametine bizzat tanıklık etmeme vesile oldu.

Depremin ilk gününden itibaren Hollanda Türk toplumu üstün bir gayret göstererek, benzersiz bir yardım ve dayanışma örneği sergiledi.

Soğuk hava ile mücadele eden depremzedelere seferberlik şuuruyla harekete geçen vatandaşlarımız, gece gündüz demeden yardım malzemelerinin toplanması, koordinasyonu ve lojistik konusunda üstün gayret gösterdiler. İhtiyaç duyulan yardım malzemeleri sizlerin kıymetli desteği ile, gerek yurt içinden gerekse yurt dışından tedarik edilerek çok kısa sürede afet bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Maddî ve manevî desteği ile bunu mümkün kılan, her türlü imkânını seferber eden vatandaşlarımıza ve  Sivil Toplum Kuruluşlarımıza ve bu hayırlı günde bu iftar programını düzenleyerek bizleri bir araya getiren Millî Görüş Güney Hollanda bölge yönetimine huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Allah hepinizden razı olsun. Rabbim bu kutlu ay hürmetine, milletimize hizmet yolundaki çalışmalarınızda muvaffakiyetler nasip etsin. İşlerimizi kolaylaştırsın, hizmetlerimizi bereketlendirsin. Birliğimizi ve beraberliğimizi daim etsin inşallah. Rabbim bizi Ramazan’a kavuşturdu gibi Ramazan Bayramı’na da kavuştursun.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bu mübarek günlerde yaptığınız ibadetleri ve ettiğiniz duaları Hak katında kabul ve kaim olmasını temenni ediyorum. Şimdiden bayramınızı tebrik ediyor, hepimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum”

Başkonsolos Sevgi Kısacık’ın ardından Hasene İnsani Yardım Kurumu’nun, deprem bölgesinde yaptığı çalışmaların yer aldığı bir sinevizyon izletildi. O anlara yeniden şahitlik eden davetliler yoğun bir duygu hâli yaşadılar.

HOLLANDA TÜRK FEDERASYONU İFTAR YEMEĞİ’NE YOĞUN KATILIM

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda’da tüm teşkilatların katılımıyla gerçekleşen Hollanda Türk Federasyonu HTF’nin geleneksel iftar yemeği, bu yıl Utrecht şehrinde verildi

MHP İstanbul milletvekili Cemal Çetin, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Deventer Başkonsolosumuz Muharrem Hakan Cengiz, HDV Genel Sekreteri Recep Ayaz, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, CMO Başkanı Muhsin Köktaş, TCİF Başkanı Ömer Altay, IGMG Kuzey Hollanda Bölge Teşkilat Başkanı Ahmet Duran, Hollanda Beyazay Başkan Yardımcısı Fikret Gür ile birlikte iş, sanat, medya dünyasından yaklaşık 600 kişinin katıldığı iftarda ev sahibi olarak Hollanda Türk Federasyon Başkanı Murat Gedik ilk konuşmayı yaptı.

Gelmiş geçmiş tüm şehitlerimiz adına 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı’nın okunması ile devam eden programda, Grup Lalezar, Yusuf Meral ve ekibi sahne aldı. Grup Lalezar’ın ilahilerle manevi tat kattığı iftar programı, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından ezanın okunması ile oruçlar açıldı.

Afbeelding met tekst Automatisch gegenereerde beschrijving
HTF Başkanı Murat Gedik konuşmasında Avrupa Türklüğü ve ülkücü camianın teşkilatlanma sürecine değinerek, geçtiğimiz günlerde ölüm yıldönümü dolayısı ile ülkücü hareketin Başbuğu Alparslan Türkeş’i saygı minnet ve dua ile yad etti. Teşkilat binalarının tapularının çoğunun alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Gedik konuşmasını, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” sözleri ile bitirdi.

Afbeelding met tekst Automatisch gegenereerde beschrijving

Büyükelçi Selçuk Ünal ise birlik, beraberlik, yardımlaşma temalı konuşmasında 6 Şubat Depreminde yardım eden Hollandalılara da teşekkür ettiği konuşmasında ülkemizde yapılacak seçimler için vatandaşları sandığa gitmeye davet etti.

MHP İstanbul milletvekili Cemal Çetin ise Türkiye’nin başkanlık sistemi ile kazanımlarından söz ederek, “Deprem, korona salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel ekonomik sıkıntılar başkalık sistemi olmasaydı koalisyonlarla aşılmazdı” dedi.

Geleneksel iftar, Yusuf Meral’in seslendirdiği Vatan Türküleri, marşlar, ilahiler ve semazen, bayrak gösterisi eşliğinde devam etti. Çay kahve ikramı  ile sohbetler geç saatlere kadar devam etti.

ENSCHEDE ANADOLU MERKEZ CAMİİ İLE HOLLANDA TÜRK FEDERASYONU’NA BAĞLI TÜRK KÜLTÜR DERNEĞİ’NİN İFTARI

Afbeelding met persoon, tafel, overdekt, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Enschede şehrinde Prismare Kompleksi’nde; Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) bağlı Enschede Anadolu Merkez Camii ile, Hollanda Türk Federasyonu’nun çatısı altında faaliyetlerine devam eden Enschede Türk Kültür Derneği’nin birlikte düzenlediği iftar yemeği büyük ilgi gördü.

İftar yemeğine, Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, T.C Deventer Din Hizmetleri Ateşesi Hüsnü Özmen, Enschede Belediye Başkan Yardımcısı (Wethouder) Arjan Kampen, Enschede Belediyesi Burger Belangen Partisi (BB) Meclis Üyesi Zehra Ceben, Suryani Ortadoks Kilisesi’nden Aboud Georgie, Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, çevre illerden gelen teşkilat başkanları, STK başkanları, dernek yöneticileri ve din görevlilerinin yanı sıra 400’e yakın vatandaş katıldı.

Program Enschede Anadolu Merkez Camii Din Görevlisi Ömer Salepçi’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı ve ardından Murat Çakır’ın güzel sesinden ilahiler okundu.

Daha sonra verilen kısa bir aranın ardından Din Görevlisi Ömer Salepçi ezan-ı muhammediyeyi okudu ve Din Hizmetleri Ataşesi Hüsnü Özmen’in ettiği duayla iftarlar açıldı.

Afbeelding met persoon, person, pak Automatisch gegenereerde beschrijving

Programda daha sonra günün önemine dair sırasıyla konuşmalar yapıldı. İlk konuşmayı ise Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik yaparak özetle şunları söyledi:  “Cenab-ı Allah tutmuş olduğunuz oruçları ettiğiniz duaları kabul eylesin. İnşaAllah daha başka nice programlarımızda da bu güzide topluluğu biraraya getiririz. Temennimiz budur. Malumunuz 2023 yılına girerken güzel devletimiz kadim Türk toprakları üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacaktık. Halen de kutluyoruz. Ayrı konu ama, Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılı vesilesiyle, hem federasyon hem de diğer kuruluşlar olarak çok geniş kapsamlı programlar yapacaktık. Fakat 6 Şubat’ta yaşanan o deprem hepimizi hüsrana ve buhrana soktu. Fakat inanıyoruz ki, Türk devleti ve Türk milleti olarak bu yaraları birlikte saracağız ve birlikteliklerimize şu an burada olduğu gibi devam edeceğiz..” 

Afbeelding met persoon, person, pak, aangekleed Automatisch gegenereerde beschrijving

Daha sonra Enschede Belediye Başkan Yardımcısı (Wethouder) Arjan Kampen konuşma sırasını alarak şunları söyledi: “Enschede Belediyesi adına burada bulunmaktayım. Bugün burada böylesine bir kalabalığı bir arada görmeyi, şehrimiz adına çok anlamlı buluyorum. Ne için burada olduğunuzu biliyorum ve bunu birliktelik ve kaynaşma adına takdir ediyorum. Bu işi gerçekten çok güzel başarıyorsunuz. Bunu yaşanan depremde de gösterdiniz. Yapılan bu iş gerçekten takdire şayandır.”

Afbeelding met persoon, person, microfoon Automatisch gegenereerde beschrijving

Programda son olarak konuşan isim Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz oldu. Cengiz yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Sevgili vatandaşlarım, değerli Enschede Türk Kültür Derneği, Selmiye Camii ve Anadolu Camii yöneticileri, Federasyon başkanımız, Zehra Hanım ve Samuel Bey. Bu akşam sizlerle birlikte bu güzel Ramazan akşamında iftarımızı hep birlikte açmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İftarlar, Ramazan ayı hepimizi bir araya getiren, farklılıklarımızı bu güzel sofralarda kaynaştıran akşamlardır. Türkiye’de büyük bir deprem felakaeti yaşadığımız bu Ramazan ayında iftar sofralarımızın değerini, kıymetini daha iyi anlıyoruz. Bu akşam oruçlarımızı açarken Türkiye’de büyük sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımızı kardeşlerimizi hatırlıyoruz. Depremin ilk gününden itibaren onlara yardım elini uzatan siz değerli vatandaşlarımıza bir kez daha bu vesile ile teşekkür ediyoruz. O depremin yaralarını hep beraber saracağımıza inanıyorum ve herkesi sevgi ile kucaklıyorum.”  

AMSTERDAM ESNAFLAR BİRLİĞİ İFTARI

Amsterdam Esnaflar Birliği’nin düzenlemiş olduğu iftar yemeğine, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy, Ticaret Müşavirimiz Aşkın Pekel, THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, Amsterdam Esnaflar Birliği Başkanı Ramazan Kaya, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, Müsiad Hollanda Başkan Yardımcısı Ali KayaEmin İskender, Denk Partisi Amsterdam Meclis üyesi Süleyman Koyuncu ve Hollanda’nın değişik bölgelerinden iş insanları ile STK temsilcileri katıldılar.

Afbeelding met persoon, tafel, groep, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

Kur-anı Kerim tilavetinin ardından selamlama konuşması yapmak üzere kürsüye gelen Amsterdam Esnaflar Birliği Başkanı Ramazan Kaya, Amsterdam Esnaflar Birliği’nin kuruluş amacı hakkında kısa bir bilgi verdi.


Daha sonra söz alan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, “Asrın felaketi bizi derinden üzdü. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
6 Şubat gecesinden itibaren harekete geçip Türkiye’ye gönderdiğiniz yardımlardan dolayı devletim adına hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Büyükelçiliğimiz bir kriz masası oluşturdu ve yapılan yardımları zamanında yerlerine ulaştırdı.
Sizlerin sorunlarınızı, dertlerinizi şimdiye kadar dile getirdik; bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğiz.”
şeklinde konuştu.

ANKARALILAR KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ’NİN İFTARI

Afbeelding met persoon, overdekt, mensen, groep Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Ankaralılar Kültür ve Eğitim Derneği’nin (HAKED) düzenlemiş olduğu İftar yemeğine,

Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz ve Ankara’ya gönül vermiş STK temsilcileri katıldılar.


HAKED Yönetim Kurulu üyeleri Seyfettin Güngör, Serkan Koyuncu ve Nihal Karacan’ın gayretleri ile düzenlenen iftar programı, uzun süren sohbetlerle devam etti.

DİYANET VAKFI’NIN KADIN KOLLARI İFTARINA, BÜYÜKELÇİ EŞİ LERZAN KAYIHAN ÜNAL KATILDI

Diyanet Vakfı’nın Kadın Kollarına verdiği İftar’a,Lahey Büyükelçi eşi Hanımefendi Lerzan Kayıhan Ünal’da katıldı

Hollanda Diyanet Vakfı, Kadın Kolları üyelerine, HDV Almere Sultan Ahmet Camii salonunda bir iftar yemeği verdi. Sıcak bir ortamda gerçekleştirilen iftar programına 200 kadar davetli katıldı.

İftar yemeğine, Lahey Büyükelçisimiz Selçuk Ünal’ın eşi hanımefendi Lerzan Kayıhan Ünal, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, HDV Başkanı Muhlis Koç, Trabzon müftüsü Selami Aydın, HDV yönetim kurulu üyesi Ramazan Gül ve hanımlerı katıldılar.

Afbeelding met overdekt, persoon, mensen, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

HDV nin Almere Sultan Ahmet Camiin’de verdiği iftara  HDV’de gönüllü görev yapan 200 civarında hanımefendi katıldı.

Duaların ardından kısa bir hoşgeldiniz konuşması yapan Başkan yardımcısı Abdullah Çolak, “Bu anlamlı gecemize teşrifleriniz bizi onurlandırmıştır. Değerli Müşavirimiz başta olmak üzere tüm katılımcı davetlilerimize yönetim kurulu ve şahsım adına hoşgeldiniz der, hepinize teşekkür ediyoruz” dedi.

HDV kadın ve Aile koordinatör yardımcısı Hatice Kerez, iftar programına katılan gönüllü hanımlara çalışmalar hakkında bilgi veren bir konuşma yaptı.

HDV Yönetim kurulu Başkanı Muhlis Koç bir konuşma yaparak Kadın kollarının çalışmalarının önemine değindi.

Trabzon Müftüsü Selami Aydın, katıldığı iftarda bir konuşma yaparak ‘bu fırsatı bana verdiğiniz için teşekkür ederim’ dedi.

T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur,günün önemini arz eden bir konuşma yaptı.

EDELSTAAL GROUP İNTERNATIONAL SİMTRONİC İFTARI

Afbeelding met persoon, tafel, zitten, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Merkezi Hollanda’nın Den Bosch şehrinde bulunan Edelstaal Group İnternational Simtronic ve Orka Hotels CEO’su Ertan Torunoğulları, satış temsilcilerine ve çalışanlarına bir iftar yemeği sundu. Utrecht şehrinde Hoog Catharijne alışveriş merkezi içinde bulunan kendilerine ait lüks MADO & ICON Restoran’da verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Afbeelding met tekst, persoon, overdekt, groep Automatisch gegenereerde beschrijving
“Torunoğulları ailesi, çalışanlarını da kendi ailesinden saymaktadır. Paylaştıkça çoğalıyoruz ve güçleniyoruz. Ramazan sevgidir, samimiyettir, paylaşımdır. Bizler birbirimize tebessüm etmeyi unutmadan, birbirimizi kırmadan, küsmeden, saygı ve hoşgörü göstererek bu kutsal ayın amacına ulaşmasını sağlayabiliriz. Unutmayalım ki, birlik beraberlik içinde olduğumuz müddetçe, her gün daha da güçleneceğiz. Vatanımız Türkiye’deki zor durumda olan depremzedeleri ve dünyadaki insanları da düşünerek yardımlarımızı bayram gelmeden yapmalıyız.
Bu güzel akşamda sizlerle aynı sofrayı paylaşmaktan dolayı, Torunoğulları ailesi olarak mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Birlikte çalışarak büyürüz; bu noktada da kazandıklarımızla Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak için yatırımlarımızı anavatanımıza yapmaktayız. Tekrar hoşgeldiniz diyor, emekçiler olarak sizlere saygımı sunuyorum.”

Afbeelding met persoon Automatisch gegenereerde beschrijving

İftar yemeği sonrası yıllardır Edelstaal Group İnternational Simtronic şirketinde menajer olarak ülkeden ülkeye koşarak satış yapan, emekçi satış menajeri Döndü Uğur’un yaş gününü unutmayan yetkililer pasta keserek çiçekler vererek onurlandırdılar.

Haber: Mustafa Koyuncu

ROTTERDAM’DAKİ SOKAK İFTARINA 800 ÜNİVERSİTELİ GENÇ KATILDI

Afbeelding met persoon, buitenshuis, mensen, scène Automatisch gegenereerde beschrijving

Utrecht’teki 1500 kişilik sokak iftarına benzer bir iftar sofrası Rotterdam’da kuruldu. Milli Görüş Güney Hollanda Üniversiteliler Birliği (İGMG Studenten) tarafından organize edilen iftar sofrasına, ülkenin çeşitli yerlerinden 800 öğrenci katıldı.

İftar programının açılışında, Avrupa Kur’an-ı Kerim Okuma Yarışması birincisi Furkan Vural tarafından Kur’an okundu.

IGMG Studenten Başkanı Şevket Kılıç, sokak iftarı programını üç yıldır aynı meydanda düzenlediklerini söyledi.

Afbeelding met tekst, buitenshuis, persoon, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Geçen yıl yaklaşık 450 öğrencinin sokak iftarına katıldığını söyleyen Kılıç, yoğun talep nedeniyle bu yıl konuk sayısını iki katına çıkardıklarını ve iftara yaklaşık 800 öğrencinin katıldığını ifade etti.

Afbeelding met tekst, persoon Automatisch gegenereerde beschrijving

Belediye Meclis Üyesi olan arkadaşı Enes Yiğit tarafından davet edildiğini söyleyen, kendisi de Rotterdam Belediyesi Encümen Üyesi olan Tim Versnel, bir gün oruç tutarak katıldığı iftar sonrasında şuları söyledi: “Geçen yıl ilk defa bir gün oruç tuttum, o kadar özeldi ki bu yıl tekrar tutmaya karar verdim. İslam kültürüne daha fazla ilgi duymaya başladım.”

Sokak iftarına katılanlar, yemek sonrası meydanda serdikleri halılar üzerinde akşam namazı kıldılar.

ALZHEİMER NEDERLAND KURULUŞUNUN İFTARI

Bir 4 kişi görseli olabilir

İftar yemeklerini, artık bir gelenek haline getiren Hollanda kuruluşlarından biri de Alzheimer Nederland oldu. Bu hastalığa yakalanmış kişilere koruyuculuk yapan Alzheimer Nederland, Amsterdam’daki şubesinde, kalabalık bir gruba iftar sundu.

ELAZIĞLI İŞVERENLER DERNEĞİ’NİN İFTARI

Afbeelding met tekst, persoon, restaurant, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Elezığlı İşverenler Derneği (VEON) Lahey’de düzenlenen iftar yemeğinde, derneğin yeni yöneticilerini de seçerek, bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
Yöneticiler Ümit Akbulut, Zülküf Yılmaz, Özcan Gül, Hüseyin Kaynak, Zülküf Bildirici, Enver Apaydın, Ahmet Batuk, Ümit Aydın, Emin Çeşim, Fatih Bingöl, Resul Özdemir, Muhammed Ülgen ve Kasım Akbulut, Hollanda’da bir ilki gerçekleştirmiş oldular.

TÜRK DÜŞÜNCE KURULUŞU’NUN İFTARI

Afbeelding met persoon, groep, poseren, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda’da 500’ü aşkın Türk kökenli avukatın bazıları tarafından kurulan Türk Düşünce Kuruluşu,

Corendon Hotel sponsorluğunda verdiği iftar yemeğinde, ‘Yeni nesillere miras’ teması üzerinde duruldu.

Eşref Yeniaşçı, Sinan Beşli ve Mustafa Özcan’ın inisiyatifi ile organize edilen iftar yemeği sonrasında geç saatlere kadar sohbet edildi.

HOLLANDA ALMELO’DAKİ İLK MİNARELİ CAMİDE İFTAR

Afbeelding met persoon, buitenshuis, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda’da 1974 yılında mimar B.Sevinçsoy’un çizdiği proje ile minareli olarak yapılan Yunus Emre Camisi’nde verilen iftara, Almelo Belediye Başkanı Arjen Gerritsen, Başkan Yardımcısı Eugene van Mierlo Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din İşleri Ataşemiz Hüsnü Özmen katıldılar ve birer konuşma yaptılar. 500’ü aşkın, Türk STK temsilcileri ve işadamlarının da yoğun ilgi gösterdiği iftar

Afbeelding met hemel, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving

Beyaz renkte olduğu için halk tarafından ‘Beyaz Cami’ olarak anılan Almelo Yunus Emre Camii, Türker Atabek’in inisiyatif ve gayretleri ile gerçekleşmişti. Cami, 1983 yılında Hollanda Diyanet Vakfı’na devredilmişti. Küçük ve tek minareli olarak yapılmış olan cami, 1989 yılında büyütülmüş, minare sayısı 2 olmuş ve Yunuz Emre adını almıştı.

Afbeelding met plafond, overdekt, persoon, tafel Automatisch gegenereerde beschrijving Almelo Yunus Emre Camii’ndeki iftara, Almelo Belediye Başkanı Arjen Gerritsen, Başkan Yardımcısı Eugene van Mierlo Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din İşleri Ataşemiz Hüsnü Özmen katıldılar.


HOLLANDA TRABZONLULAR DERNEĞİ İFTARI

Afbeelding met tekst, persoon, voedsel, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Trabzonlular Derneği’nin verdiği iftar yemeğine, Amsterdam Başkonsolosumuz M.Burak Ersoy, STK temsilcileri ve işadamları katıldılar. Hollanda Trabzonlular Derneği Başkanlığını Cengiz Çoban, Başkan Yardımcılığını Orhan Bayraktar, sekreterliğini Ömer Maraş’ın yapıyor.

FEYENOORD’UN KAPTANI ORKUN KÖKÇÜ’NÜN İFTARI

Orkun Kökçü ve takım arkadaşları, iftar organizasyonu düzenledi

Feyenoord takımının kaptanı ve Türk milli takımının değişmez elemanı Orkun Kökçü, takımda yer alan Faslı arkadaşlarıyla birlikte bir iftar yemeği sundu. Feyenoord’un ünlü De Kuip Stadı’nda verilen yemeğe 100’ü aşkın davetli katıldı. Kökçü’nün iftar sofrası, Hollanda medyasında geniş yer aldı.

Orkun Kökçü'den Feyenoord'da iftar yemeği

Kökçü’nün, takım arkadaşları Oussama Idrissi ve Muhammed Taabouni ile birlikte planladıkları iftar yemeği organizasyonunu Feyenoord kulübü üstlendi.

BEVERWİJK AKŞEMSETTİN CAMİİ’NDE HOLLANDALI DOSTLARA İFTAR

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Beverwijk Akşemseddin Cami Derneği’nin düzenlediği iftar yemeğine, sadece müslüman toplumdan değil, kentteki gayrımüslimler de davet edildi.
Dernek Başkanı Doğan Karaburun, konuklara hitaben yaptığı konuşmada, tüm dinlerin biraraya gelmesinden duyduğu memnuniyete vurgu yaparak, aynı programı gelecek yıllarda da sürdüreceklerini belirtti.
İftar yemeğine, Beverwijk Belediye Başkanını temsilen, meclis üyesi Ali Bal katıldı. Katılımcılar arasında Belediye meclisindeki siyasi partilerden de temsilciler vardı.

BELÇİKA BAŞBAKANI DE CROO, MÜSLÜMAN GENÇLERİN DÜZENLEDİĞİ İFTARA KATILDI

Belçika Başbakanı De Croo, Müslüman gençlerin düzenlediği iftara katıldı

Belçika Başbakanı Alexander De Croo, başkent Brüksel’de bir grup Müslüman gencin düzenlediği iftara katıldı. Gençlerle sohbet eden De Croo, Somali asıllı bir gencin okuduğu ezanı dinledi ve iftarını açan gençlere hurma yiyerek eşlik etti.

Başbakan De Croo, Türkiye, Fas, Sudan, Irak, Somali gibi birçok ülkeden gelen gençlerle gece boyunca yaptığı uzun sohbetten sonra,

Belçika’daki Müslüman toplumuna şu mesajı iletti: “Belçika çok çeşitlilik içeren bir ülke. Müslüman toplumu önemli bir toplum ve pek çok diğerleri gibi Belçika’nın bir parçası. Ayrıca konuşma, birbirimizi dinleme, bu akşam olduğu gibi gençleri dinleme zamanı. Arzularını, sorularını dinleme zamanı. Benim için de önemli olan bu. Evet bu dini bir gece ama aynı zamanda insani bir an.”

CORENDON DEPREMZEDELER İÇİN, 300 BİN EURO HEDEFLEDİ, 500 BİN OLDU.

Corendon Havayolları ve Tur Operatörlüğü kurucu ortaklarından Atilay Uslu, Hollandalı hayırseverleri bir araya topladı. Atılay Uslu’nun hedeflediği 300 bin Euro aşıldı ve 500 bin euro oldu.

Afbeelding met tekst, persoon, muziek Automatisch gegenereerde beschrijving

Atilay Uslu toplanan maddi yardımın miktarını temsili çek ile davetlilere açıklarken, depremzedeler adına katılımcılara teşekkür etti.

Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal ve Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy’un da katıldığı etkinlikte konuşan Büyükelçi Ünal, Corendon Grubu’na ve Hollandalı iş insanlarına bu girişimlerinden dolayı teşekkür etti  ve toplanan yardımların depremzeler için konteyner alımında kullanılacağını belirtti.

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Yardım gecesinde Hollanda’daki sanatçılarımızdan Çisem Özkurt kemanı ile Hollandalı sanatçılara eşlik etti.
Yavuz Nufel: NHaber.nl

EN SON İFTAR SOFRASINI TÜRK İSLAM KÜLTÜR DERNEKLERİ FEDERASYONU KURDU.

Hollanda’da çeşitli kuruluşların organize ettiği iftar sofralarının sonuncusunu, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TİKDF) sundu.

Tunç ailesinin işlettiği, Türk mutfağının en leziz yemeklerinin yapıldığı Semazen Restoran’ın, senenin son iftarı için seçilmiş olduğu, daha mekana girer girmez kendini hissettirdi.

T.C. Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık başta olmak üzere, STK temsilcileri ve iş inanlarından oluşan 100’ü aşkın davetli, 2023 yılının son iftarını tam bir aile ortamında ve sıcaklığında yaptı.

HDV Rotterdam Mevlana Camii din görevlisi Onur Artar’ın Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, ev sahibi TİKDF Başkanı Ömer Altay, yaptığı konuşmasında, Hollanda’daki Türklerin sorunlarını dile getirdi ve bazı tespitlerini davetlilerle paylaştı.

Konuşmasını üç ana başlık altında yapan Ömer Altay, önce ramazan ayının faziletinden başlayarak, ‘asrın felaketi’ diye adlandırılan 6 şubat depremi sonrası, Hollanda’daki vatandaşlarımızın dayanışma ruhunun takdire şayan olduğunu ifade etti.
Altay, kurulan ‘Kriz Merkezi’ ile, toplanan yardımların en kısa sürede paketlenip ihtiyaç durumuna göre Türkiye’ye en hızlı şekilde gönderilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederken, Büyükelçi Ünal ve Başkonsolos Kısacık’ın da, gece gündüz vatandaşlarımız ile omuz omuza, yan yana olmalarının, vatandaşlar tarafından kendilerine duyulan sevgi ve saygıyı anlatmakta zorlandığını söyledi.

Vatandaşlardan gelen soruları Büyükelçi Ünal’a davetliler huzurunda ileten Başkan Ömer Altay, “Bize en çok sorulan soruların başında Hollanda genelinde toplanan ( Giro 555 ) 110 milyon Euro’nın ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından başlatılan özel kampanyada toplanan 9 milyon Euronun nerelere gittiği, hangi bölgede neler yapıldığı, yardımlar yerine ulaştı mı gibi soruların kafalarda soru işaretleri olarak kalmaması gerektir” dedi.

Afbeelding met concertband, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, 6 Şubat depreminin hemen ardından, ülkemize dünyada ve Hollanda’da insalarımızın birlik beraberlik ve dayanışma ruhundan övgü ile söz ettiği konuşmasında, “Başta Hollandadaki vatandaşlarımızın ve STK’ların nasıl özveri ile birlik beraberlik ve dayanışma sergileyerek, ülkemiz için seferber olduğuna bizzat şahit oldum. Bunun yanısıra, Hollandalı dostlarımızı da unutmamak gerek. Onlara da teşekkür ediyorum. Başkan Ömer beyin, toplanan yardımların akibeti konusunda hassasiyeti için ayrıca teşekkür ediyorum. Giro 555 yetkilileri ile görüşmeler yaptık. Toplanan yardımların nerede nasıl değerlendirileceği konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Evelki gün de Corendon olarak bir yardım akşamı düzenlendi ve 300 bin Euro hedeflenmişti 500 bin Euro toplandı ve konteyner konut alınacağı ifade edildi. Gerek Giro 555 gerekse Hollanda Diyanet Vakfı da bünyelerinde toplanan yardımlar ile kendi inisiyatifleri ile depremin yaralarını sarcak projeleri en kısa zamanda açıklayacaklardır. Bir gün sonra kutlayacağımız ramazan bayramınızı şimdiden kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim” şeklinde konuştu.

Yavuz Nufel:NHaber.nl

******************

DAHA ÖNCE YAYINLAMIŞ OLDUĞUM İFTAR SOFRALARI


HOLLANDA’DA İFTAR SOFRALARINDA, DEPREM BURUKLUĞU…

THY ve MİLLİ GÖRÜŞ İFTAR SOFRALARINDA AYNI BURUKLUK YAŞANDI.

Afbeelding met persoon, person, overdekt, raam Automatisch gegenereerde beschrijving
İlhan KARAÇAY yazdı                                                Mustafa KOYUNCU fotoğrafladı

İki yıllık korona pandemisinin ardından, geçen yıl huşu içinde organize edilen iftar sofraları, bu yıl deprem felaketinin gölgesinde buruk geçiyor.
Bazı kuruluşlar, iftar sofrası programlarını iptal ederek, yemeğe harcanacak meblağları, depremzedelere ayırıyor.
Tabii ki, hem iftar sofrası düzenleyip, hem de depremzedelere yardım eden kuruluşlar da var.
Bunlardan biri Türk Hava Yolları (THY), diğeri de Milli Görüş Kuzey Hollanda (IGMG Noord-Nederland).

THY’

nin, Corendon Oteli salonlarında verdiği iftar yemeğine, başta Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal olmak üzere, seyahat dünyasından ve sivil toplum kuruluşlarından simalar katıldı.

Afbeelding met tekst, persoon, overdekt, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving
THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, ülkenin dört bir yanından gelen konuklara yaptığı konuşmasında, THY’nin depremzedeler için yaptığı yardımları tek tek anlattıktan sonra, mikrofonu Lahey Büyükelçimize verdi.

Afbeelding met persoon, mensen, overdekt, groep Automatisch gegenereerde beschrijving
Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Hollanda’dan depremzedeler için yapılan tüm yardım kampanyalarından haberdar olduğunu, pek çok kampanyanın kendi gözetimi altında yapıldığını anlattıktan sonra, buruk geçmekte olan Ramazan ayının hayırlı olmasını diledi.

Afbeelding met persoon, mensen, restaurant, tafel Automatisch gegenereerde beschrijving
THY’nin Corendon Oteli salonlarında verdiği iftar yemeğine, ülkenin dört bir yanından gelen konuklar, geç saatlere kadar, yapılması devam edecek olan yardım kampanyaları üzerinde durdular.

MİLLİ GÖRÜŞ KUZEY HOLLANDA TEŞKİLATININ İFTAR YEMEĞI

Milli Görüş Kuzey Hollanda (IGMG Noord-Nederland), Amsterdam’da bulunan Rhone Events & Congrescenter’de yoğun katılımın olduğu iftar programı düzenledi.

Afbeelding met persoon, overdekt, mensen, groep Automatisch gegenereerde beschrijving

19:30’da başlayan programa IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Milli Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu, Milli Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten, MUSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, Hollanda Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı CMO Başkanı Muhsin Köktaş, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreteri Erim Uğurlu, Denk Partisi Dordrecht Belediyesi meclis üyesi Mehmet Safrantı, Türkiye’de meydana gelen deprem sonrasında harekete geçen Hollandalı yardım gönüllüleri, Hatay Hareket Merkezi Kısım Amiri Jandarma Astsubay Rakıp Aslan ve çok sayıda vatandaşımız katıldı.

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Hafız Eliskan Karayiğit’in Kur-anı Kerim tilaveti ile başlayan program Hollanda’dan Türkiye’ye giden kurtarma ekibi adına Ricardo Soto Escamilla’nin konuşmasıyla devam etti.

Afbeelding met tekst, persoon, poseren, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Konuşmasını görüntüler ve kısa videolar eşliğinde sürdüren Escamilla, ”Çok zor şartlar altında çalışma yaptık. Gece gündüz aralıksız olarak altı saat çalışıp, altı saat dinlendik. Çok sayıda insanı göçük altından çıkarmayı başardık. Tabi ki eğitimli köpeklerimizin bu konuda bize çok yardımı oldular. Bazıları bize ”kahraman” dediler ama biz işi gücü olan sıradan insanlarız. Bu işi tamamen gönüllü olarak yaptık.” dedi. Bu konuşma katılımcılar tarafından uzun süre alkışlandı.

Afbeelding met persoon, overdekt, zitten, groep Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye’den misafir olarak gelen Hatay Hareket Merkezi Kısım Amiri Jandarma Astsubay Rakıp Aslan yapmış olduğu kısa konuşmasında Hollanda’dan gelen ekiple birlikte çalışma yürüttüklerini, yaşanılan acıların tarifi olmadığını ve Hollanda’da yaşayan Türklerin Hollanda ve Türkiye arasında köprü vazifesi gördüğünü, bu sebeple yapılan işin ve Hollandalı Türklerin çok değerli olduğunu kaydetti.

Afbeelding met Website Automatisch gegenereerde beschrijving

Daha sonra söz alan Milli Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu; ” Türkiye’de meydana gelen elim deprem felaketi bizi çok üzdü. Binlerce insanımız öldü, binlercesi de evsiz kaldı. Milli Görüş ilk günden itibaren felaket bölgesindeydi. Çok sayıda gönüllü kardeşlerimiz de arama kurtarma çalışmalarına katıldılar. Hollanda toplumu tarafından yapılan nakdi yardım da bizi oldukça memnun etti.” dedi ve Hollandalı kurtarma ekibine teşekkürlerini sunduktan sonra sözlerine son verdi.

Afbeelding met Website Automatisch gegenereerde beschrijving

Son olarak katılımcılara seslenmek için kürsüye gelen IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün; ”Aziz kardeşlerim! bu Ramazan Ayında Ukrayna’da işgal sonrası devam eden savaşta çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlı hayatlarını kaybettiler. Orada yaşayan insanların yardımlarınıza ve dualarınıza ihtiyaçları var. Filistin’de her türlü Avrupa kararlarını elinin tersiyle iten bir İsrail devleti var. Arakan’da işgal ve göz yaşları var. Çin Devletinin kıskaca aldığı Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yardımımıza ihtiyaçları var. Madem ki Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi orucun kalkan olduğuna inanıyoruz, her türlü insan hakları ihlallerine karşı harekete geçmeliyiz.

Afbeelding met persoon, overdekt, mensen, massa Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye’de meydana gelen bin yılın felaketinin yaralarını sarmaya Ramazan Ayında da devam etmeliyiz. Dunyanın birçok yerinden ülkemize arama kurtarma çalışması için giden herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Afbeelding met persoon, overdekt, plafond, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki artık dünya, teknoloji sayesinde küçük bir köye dönüştü. Cep telefonları vasıtası ile dünyanın bir ucundan diğerine hemen ulaşabiliyoruz. Bu durumun faydalı yönleri olduğu gibi zararlı yönleri de mevcut. Mesela bir noktada meydana gelen ırkçı söylemler veya insan haklarını kısıtlayan eylemler bütün dünyaya anında yayılıyor ve bu zararlı düşünceler kendisine taraftar topluyor. Dini inançlara yapılan saldırılar gibi. Bu tür saldırılar asla ifade özgürlüğü kapsamına girmez.

Afbeelding met persoon, overdekt, groep, plafond Automatisch gegenereerde beschrijving

Peki bütün bu olumsuzlukları nasıl aşacağız? Bu olumsuzlukları sevgimizle, çalışmalar yürüterek, ümitsizliğe düşmeden elimizden gelen herşeyi yaparak aşacağız.” dedi.
Haber: Savaş Büyük Tipi

HOLLANDA TÜRKEVİ TOPLULUĞU’NDAN
DEPREMZEDELERE İFTAR

Afbeelding met persoon, mensen, groep, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving

Hollanda Türkevi Topluluğu’ndan gönüllünü bir grup, 6 – 11 nisan tarihleri arasında, çam sakızı çoban armağanı misali, Türkiye’mizin deprem bölgesinde (Gaziantep – Nurdağı) çalışmalar yapan partner kuruluşu, “Kutup Yıldızı Yardımlaşma Derneği” ile birlikte, 1000 aileye iftar yemeği dağıttı.

 

 

 

TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ PARTİ LİDERLERİNE ÇAĞRI: ANKARA’YA YURTDIŞINDAN LİYAKATLİ İSİMLERİ KAZANDIRIN

TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ PARTİ LİDERLERİNE ÇAĞRI: ANKARA’YA YURTDIŞINDAN LİYAKATLİ İSİMLERİ KAZANDIRIN

Hollanda’dan, Cezmi Doğaner (CHP), Veyis Güngör (AKP) ve Murat Gedik (MHP-İP) gibi liyakatlı insanlarımızı fark edemeyen ama liyakatsız torpillileri tercih eden liderler, boş vaatlerle torba dolduruyorlar.

Afbeelding met tekst, person, poseren Automatisch gegenereerde beschrijving
60 Yıl önce başlamıştı, yurtdışındaki yurttaşlarımıza, ‘döviz’ gözüyle bakılması. O yıllarda yurtdışındaki yurttaşlarımızı ziyarete gelen Bakanlarımız, sözümona dert dinleme toplantılarında işittikleri şikayetleri, az sonra çöpe atacakları sigara paketlerine not ediyorlardı.
Yurtdışındaki yurttaşlarımızın sorunları yıllarca sürüncemde kaldı.
Kendilerine sadece ‘döviz’ gözüyle bakılmasından bıkan yurttaşlarımız, çözümün Ankara’daki temsiliyet ile çözülebileceğine inandı ve bu konuda adımlar attı.
Yurtdışındaki yurttaşlarımızın sorunlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınması gerektiğine inananlarımız, bu konuyu siyasi parti liderlerine anlatmaya çalıştılar.
Yurtdışındaki birkaç bireyin parlamentoya girmelerinin faydasını gören yurttaşlarımız, seçim kanununda değişiklik yapılmasını ve ‘Yurtdışında seçim bölgeleri’ ilan edilmesini istediler.

Şimdi, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimler öncesinde yapılan propagandalarda, yurtdışındaki yurttaşlarımızın bu isteğinin yasalaştırılacağı müjdesi veriliyor.
Yurtdışındaki yurttaşlarımız vaat değil, uygulama istiyor. Bırakın seçim bölgesi isteğini, yurtdışından aday bile almayan-birkaç istisna var tabii- siyasi partiler, haklı olarak eleştiriliyor.

Beni, bu analizi yazmaya zorlayan son gelişme, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerdeki aday listelerinin açıklanmasıyla yaşandı.

CEZMİ DOĞANER
Yurtdışında yaşayan liyakatlı yurttaşlarımızdan biri olan Cezmi Doğaner, çocukluğundan bu yana CHP kadrolarında yer almış bir dostumdur. Az sonra biyografisini okuyabileceğiniz Cezmi Doğaner’in, Ankara’daki parlamento için ne kadar liyakatli olduğu, kendisinden sadece bir milletvekili olarak değil, Bakan olarak da yararlanılabileceği açıkça ortadadır.

Cezmi Doğaner’in, Ankara’da görev yapmak istemesine tam 20 yıldır şahit olmaktayım.
Her seçim öncesinde Adana ve Mersin’de sık sık birlikte olduğum ve torpili olmaya çalıştığım Doğaner’in, Türkiye’nin dört bir yanında katıldığı toplantılardaki temsiliyetini az sonra okuyacaksınız. Ama tüm bu çabalara rağmen, bu değerli ve liyakatlı dostum, CHP aday listesine bir türlü giremedi.

LİYAKATLI İSİMLER

Yurtdışındaki liyakatlı değerlerimizden yararlanmak isteyen siyasi parti liderlerimiz hiç olmadı mı?
Tabii ki oldu. Parlamentoya giren birkaç yurtdışı temsilcimizin isimlerini sıralamaya gerek yok sanırım.
Ama en iyi örnek olarak naçizane şahsımdan söz edebilirim.
Yıl 1984’tü. Mersin’de bulunduğum, bir Belediye Başkanlığı seçimi öncesinde, o zamanlar yasaklı olan rahmetli Süleyman Demirel’in yerine, Genel Başkanlığı’nı Yıldırım Avcı’nın yaptığı Doğru Yol Partisi bana aday adaylığı teklifinde bulunmuştu.
Bu teklife, ‘Ben CHP’li bir ailenin çocuğuyum ve CHP’de Gençlik Kolu Başkanlığı bile yaptım. Benden size aday olmaz’ demiştim.
Bu konuyu Ankara ile görüşen Doğru Yol yöneticileri, “Biz seni Ankara’ya deği Mersin’e hizmet etmen için istiyoruz.” deyince, ben de Belediye Başkanı’nın siyasi etiket taşımaması gerektiğine inandım ve aday adaylığını kabul ettim.
Aday adaylığı da bir dertti tabii…
En azından 10 aday adayı vardı. Partiye kimi 10 milyon bağışlayacaktı, kimi de 5 milyon. Ben bağış yapma şartını kabul etmiyordum ama, yine de küçük bir jest yapmıştım. Herkes 10 milyon bağışlayanın aday olacağını sanırken, rahmetli Demirel’in, “Adayımız Hollandalı” demesi yetmişti.

Seçimi kazanamamıştım. Zira, zamanın Başbakanı rahmetli Özal, 67 ilin 57’sinde başkanlığı kazanmıştı. ‘Özal’a yedirmeyeceğim limonları Hollanda’ya satacağım’ esprisinden etkilenen Özal, “Mersin’de Hollandalı işi götürüyor” uyarıları üzerine, Mersin’e üç defa gelme ihtiyacı hissetmişti ve propagandanın sonuncusunu da Mersin’de yapmıştı. Bunlara, sol oyların Halkçı Parti, Sodep ve benim tarafımdan bölünmesi de, ANAP’ın birinci parti olmasına neden olmuştu.

Belediyeciliğin, sadece asfalt dökmek ve elektrik döşemek olmadığını, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin de belediyecilik içinde yer aldığını beyan eden konuşmalarım, tüm Türkiye’de yankı yaptığı gibi, Özal, ‘Fak fuk fon’ (Fakir Fukara Fonu) yasasını benim programımdan esinlenerek çıkarmıştı.

Seçim propagandalarında, Amerikanvari alışkanlıkları bilmeyen Türkiye’ye, eşimi ve çocuklarımı yanıma alarak yaptığım seçim gezileri de örnek olmuştu. Türkiye’de ilk kez benim uyguladığım böylesi görüntüler, daha sonra sık sık görülmeye başlandı.
Rahmetli Özal, seçim sonrası geldiği Amsterdam’da, birlikte olduğumuz bir toplantıda, yuvarlak masada yanıma oturmuştu. Bir ara, “Mersin’den ne haber Karaçay” diyerek bacağıma vuran Özal adeta, “Seni Mersin’de nasıl alt ettim” imasında bulunmuştu.

Tüm bunlar gösteriyordu ki, rahmetli Demirel’in liyakatli seçimi tam bir isabetti. Rahmetli Demirel, benim yurtdışındaki yurttaşlarımızı Ankara’da temsil etmemi istemişti. Daha sonra yapılan genel seçimlerde Mersin’den birinci sırada aday olabileceğimi belirten Demirel’in mektubuna, Hollanda’dan olumsuz cevap yazmak mecburiyetinde kalmıştım. Zira, çocuklarımın eğitimi için kısa bir dönem için yerleştiğimiz Mersin’den Hollanda’ya geri dönmüştüm.

Afbeelding met tekst, krant Automatisch gegenereerde beschrijving

Şimdi yeniden Cezmi Doğaner konusuna dönelim:
14 Mayıs’ta yapılacak olan milletvekili seçimleri için, aday adayı isimler belirlenmeye başlamıştı.
Cezmi Doğaner’in aday adayı listesinde yer alan adının etrafında şunlar yazılıyor ve söyleniyordu:

“Avrupa Sosyal Demokrat Eylem Platformu Başkanı Cezmi Doğaner, CHP’den Adana Milletvekilliğine aday adayı oldu.
Doğaner, Avrupa’da yaklaşık 7 milyon civarında Türk vatandaşı yaşadığını, bunun 700 bininin Hollanda yaşadığını belirterek, ‘CHP’nin Türkiye’nin yenileşme ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma Felsefesi; Sosyal Demokrasinin evrensel ilkelerinin ulusal gerçeklere uygun yorumu; Avrupa solu ile onurlu karşılıklı çıkar ve güvene bağlı ilişkilerini yürütebilecek birikimi, deneyimi ve kadrosu var. Başarmak için harekete geçmesi beklenmektedir. Bu hareket kapsamında Avrupa’daki uzman potansiyelden kesinlikle yararlanılmalıdır. Batı Avrupalı Sosyal Demokratlarla ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla sağlıklı ilişki kurmanın tek yolu CHP’ de Avrupalı Türklerin temsilcilerine yer verilmesinden geçer. Bizler artık sahip çıkılma aşamasını arkada bıraktık temsil edebilme ve de edilme bilincine ulaştık’ dedi.”

İLÇELER İSİMLERİNİ ÖNERDİ

Medya ve özel kişiler, Cezmi Doğaner hakkındaki görüşlerini parti merkezine ulaştırırken, Adana’da CHP il örgütünün yanı sıra, ilçe örgütleri de milletvekili listelerinde yer alacak adaylara ilişkin görüşlerini il başkanlığına bildirdi. CHP’nin 9 ilçe yönetimi aday tavsiyesinde ortak hareket etti.
CHP’nin Aladağ, Karaisalı, Sarıçam, İmamoğlu, Kozan, Aladağ, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli ilçe örgütleri aday tavsiyesinde uzlaşı içerisinde hareket etti. İlçe yönetim kurulları ve gençlik ile kadın kollarının görüş bildirdiği öğrenilirken, CHP Adana Milletvekli Aday adayları Ahmet Korkmaz, Bülent ÖğrüBerfu Salıcı, Yüksel Karaaslan, Cezmi Doğaner, Sedat Doğan, Prof. Dr. Onur Akpınar, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Bülent Maraklı, Sercan Polat, Orhan Toklu isimleri 9 ilçe örgütü tarafından blok olarak tavsiye edildi.

ADAY YAPMADILAR

Almanya’da iki dönem milletvekilliği yapan değerli dostum Prof. Dr. Hakkı Keskin, 15 Mart 2023 tarihinde Kemal Kılıçtaroğlu’na gönderdiği mektubunda, kendilerine başarı diledikten sonra şunları yazmıştı:
“Çok yoğun olduğunuzu medya üzerinden yakından izliyorum. Yine de izninizle CHP ye önemli katkısı olacağına inandığım Cezmi Doğaner’in CHP Adana`dan milletvekili adayı olmayı düşündüğünü size iletme gereği duydum.

Cezmi Doganer, aşağıdaki özlü özgeçmişinden de görüleceği gibi, uzun yıllar Hollanda`da Sosyal Demokrat Partide ve diğer sosyal kuruluşlarda aktif görevlerde bulundu. Şimdi de Türkiye`de öteden beri üyesi olduğu CHP’den milletvekili olarak çalışmak istemektedir.

Cezmi Doğaner’in milletvekilli adaylığını değerlendirilmesi, CHP için önemli bir kazanım olacağı inancındayım.”

Cezmi Doğaner, tüm tavsiyelere rağmen aday listesine alınmadı

Bu duruma rağmen CHP’liliğe verdiği önemi göstermeye devam eden Doğaner, alttaki bildiriyi yayınlayacak kadar toleranslı ve duygulu davrandı: Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı ve CHP 28. Dönem Milletvekili Aday Adayı Cezmi Doğaner, tercih edilmemesine rağmen şunları yazdı:

“CHP Aday Adaylığım sürecinde destek ve yardımlarını esirgemeyen ilçe Başkanlarına ve yönetim kurullarına, kadın ve Gençlik kollarına ve yönetim kurullarına, dostlarıma, ziyaretlerimizde parti binalarımızda bizi karşılayan yol arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ederim. Kentler ve kamu kaynakları gerektiği gibi kullanılmamıştır. Liyakat yerine tarikat ve cemaat ilişkileri ön plana çıkmıştır. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşamaktadır. 6 Şubat depremi krizin derinliğinin boyutunu göstermiştir. Ya karanlıkta kaybolacağız, ya da aydınlık yarınlara ulaşacağız. Kurucu parti CHP’nin altı oku gene aydınlanmanın ışıkları olarak bize yol gösterecektir. 2023’te, 1923’te olduğu gibi çağdaş Türkiye’nin temellerini yeniden atacağız. CHP’nin iktidar olması insan haklarına saygı, demokratikleşmenin hızla tamamlanması, laikliğin güvence altına alınması, ekonomik gelişmenin ve sosyal güvencenin sağlanması, iç barışın geri gelmesi, Türkiye’nin laik, demokratik, uygar dünyanın başı dik, eşit ve onurlu bir üyesi olması demektir. Sizlerin vereceği her oy Türkiye’nin aydınlık geleceğine, kendinizin ve çocuklarınızın esenliğine ve güvenliğine destek verecektir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve CHP nin iktidar olması için tüm gücümüz ve enerjimizi ile çalışmalıyız”

ŞAŞIRTAN SABIR
Cezmi Doğaner’in, aday listesine konulmadığı halde, sonradan yapmış olduğu bu açıklama, kendisinin ne kadar sabırlı ve tutarlı olduğunu ortaya koymaktadır.

Afbeelding met tekst Automatisch gegenereerde beschrijving
        Cezmi Doğaner                         Veyis Güngör                              Murat Gedik

Bana göre, siyasi parti liderleri, yurtdışında yaşamakta olan liyakatli insanlardan yararlanabilmek için, futbol kulüplerinde olduğu gibi, ‘Scouting’ ekipleri kurmalı ve yurtdışındaki yetenekli Türkleri saptamalıdır. Bana göre, Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör AKP, Hollanda Türk Federasyon Başkanı Murat Gedik (MHP veya İP) tarafından, sadece milletvekilliği için değil, Bakanlık için aranıp bulunmalıydı. Ben sadece üç örnek yeteneklimizi belirttim. Daha nice yetenekli bireylerimiz vardı…

DOĞANER’İN GEÇMİŞTEKİ FAALİYETLERİ

Değerli Okurlarım,
Yurtdışındaki değerlerimizden yararlanamayan siyasi partiler için, bu konuda söylenecek çok şey var. Ama ben, bu konudaki değerlendirmeleri yine de parti liderlerinin inisiyatifine bırakıyorum.
Cezmi Doğaner, CHP için Türkiye’de şehirden şehire giderek konferanslar vermiş bir değerdir.
Size bu konuda birkaç haber sunduktan sonra, değerli dostum Yavuz Nufel’in, Doğaner hakkındaki uzun söyleşisini sunacağım.

Cezmi Doğaner’in CHP’de yıldızı parlıyor

Hollanda’da sosyal demokrasi üzerinde uzmanlaşan Doğaner, şimdi Türkiye’yi adım adım dolaşıyor ve seminerlerde konuşuyor.

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

AMSTERDAM/MERSİN,- Hollanda’da yıllardır eğitimcilik yapan ve sosyal demokrasi üzerinde uzmanlaşan Cezmi Doğaner, şimdilerde yaşamının yarısını Adana’da geçiriyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bünyesinde çalışmalar yapan Doğaner, Başta Adana ve Mersin olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanını adım adım geziyor ve sosyal demokrasi üzerinde verilen seminerlerde konuşmalar yapıyor.

İstanbul’da SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı) Aydın, Kuşadası, İzmir, Köyceğiz, Fethiye ve Antalya da CHP örgütlerinin düzenlediği toplantılarda, Sosyal Demokrasi’nin Geleceği ve Milliyetçilik üzerinde konuşan Cezmi Doğaner, uğradığı her yerleşim biriminde yerel medyada büyük ilgi görüyor..

Doğaner, Türkiye’de bulunduğu yıllarda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nın Adana Bölge Başkanlığı’nı yapmış, CHP’de her kademede görev almış ve Avrupa’da Halkçı Devrimci Federasyon HDF’de yöneticilik yapmış. Hollanda Sosyal Demokrat Dernekler Federasyonu DSDF’nin kurucu başkanı olan Doğaner, Sosyalist Enternasyonel’de, Avrupa Sosyal Demokrat Partisi’nin (PES) delegesi olmuş ve Hollanda İşçi Partisi PvdA’ın Güney Rotterdam Yönetim Kurulu Üyesi olmuş. Hollanda Sosyal Demokrat Eylem Platformu Başkanlığını da yürüten Doğaner aynı zamanda başarılı bir öğretim üyesidir. Türkiye’de yayınlanan Özgür İnsan ve Sosyal Demokrat derginin yazarı olan Cezmi Doğaner güzel konulara değiniyor.

İşte, Doğaner’in yaptığı konuşmalardan bazı kesitler:

Ülkemiz, toplumumuzda var olan geleneksel çatışmaları gölgeleyen ve değişik boyutlara taşıyan başka tür çatışmaların keskinleştiği bir dönemi yaşıyor. Kır-kent, emek-sermaye, bireysellik-toplumsallık, demokratik yönetim-bürokratik yönetim karşıtlıklarını ve çatışmalarını gölgeleyen ve değişik boyutlara taşıyan başka tür çatışmalar öne çıkmış bulunuyor. Bu çatışmalar; müslüman toplumlara özgü bir karşılılık olan laik-şeriatçı karşıtlığı ile birden çok etnik (dini-mezhepsel) grubu barındıran toplumlara özgü etnik milliyetçi-ulusal milliyetçi(dinsel-mezhepsel) çatışmalardır. Türkiye, radikal bir değişim süreci yaşıyor. Ülkemizin sadece ekonomik yapısı değil, siyasal yapısı da çökmüş durumda.İnsanlarımız, ülkemizin neredeyse Kurtuluş Savaşı yıllarındakine benzer bir süreçten geçtiğinin farkındalar mı?
Yaşanan tüm bu olumsuzluklar, Türkiye Sosyal Demokrasisine “yüzyılda bir gelebilecek” bir şans sağlıyor. Kadınların dinamizmi, birikimi, deneyimi ve yaratıcılığı toplumumuzu ileriye götürür, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırır

Kadınlar, düşünce üretiminde suskunluk ve şaşkınlık içine sürüklenmiş olan kesimlerin silkelenmesi ve değişen koşullar çerçevesinde yeniden dinamizm kazanması, genç ve dinamik kadroların devreye girmelerine olanak sağlayacaklardır. Yanlızca “hak” sahibi değil, “görev” bilinci içinde davranan kadınlar toplumsal ve politik sorunların aşılmasında etkili olabilecek bir örğütlülük içinde hareket etmeliler.

Sosyal demokrasi her şeyden önce bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi özün­de topluma karşı sorumluluk bilincini ve bu bilincin gerektirdiği davranışları kapsar.

Sol dünyanın her yerinde toplumları dönüştürmek, ona yeni olanaklar kazandırmak için vardır. Türkiye’de de solun etkinliği, işlevi, önemi tartışılamaz. Sol umuttur, sol haktır, sol gelecektir. Ülkemizde solun, sosyal demokrasinin partisi CHP’dir.

CHP’ nin Türkiye’nin yenileşme ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma felsefesinin Sosyal Demokrasinin evrensel ilkelerini ulusal gerçeklere uygun yorumu ile Avrupa solu ile onurlu karşılıklı çıkar ve güvene bağlı ilişkilerini yürütebilmesinde CHP’li Sosyal Demokrat kadınlar belirleyici olacaklardır. Sorunları iyi kavrayabilen, yeni düşünce ve programlar geliştirebilen kadınlar solun öncü kadroları olabilir, olmalıdır da.

Güç ve yetkinin paylaşımını istemeyen ve insanların daha bilinçli, doğruyu ve yeniyi görebilen, düşünen, yaratan, sağlam ve sağlıklı kişilik yapısına sahip olmalarından korkan kesimlerce, kadının yönetime katılımı hep engellenmiştir.

AVRUPA ÜLKELERİNDE KADIN VE SİYASET

Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşu ile beraber kadınlarımız seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Kaldı ki, Avrupa’nın birçok ülkesinde kadınlar, Türkiye’den 10-15 yıl sonra seçme ve seçilme hakkına kavuştular. ABD’de kadınlara 1920 yılında seçme ve seçilme hakkı tanındı.

Hollanda’da kadının siyasi katılımı niteliksel bir olgudur. Kadının siyasete ve siyasetin kadınla buluşup bir araya getirilmesi tam anlamıyla özgür bir iradenin yansıması ile olan siyasi bir inisiyatiftir. Bu inisiyatif dolayısıyla kadınlar siyasetin en alt düzeyinden en tepe noktasına kadar rol alabilmiştir. Kadınların siyasi hayatta rol alabilmesi için bu kanallar hep açık tutulmuştur. Böylece kadınlar toplumsal siyaset alanında objektif ve de saydam bir siyaset kuramı içinde aktif rol oynamışlardır..

TÜRKİYE DIŞARIDAN NASIL GÖRÜNÜYOR?

Önce bir tesbit yapmak istiyorum. Türkiye içine kapalaı bir ülke durumundadır. Aslında politize olmak bakımından Türkiye’nin taşrası taşra olmaktan çıkmıştır.

Fakat dünya ile ilişkiler, dünyadan haberdar olma bakımından Türkiye tümüyle dünyanın taşrası Türkiye’ de birçok insan günlük yaşıyor. Toplum hafızası birkaç kişi ve bir-iki olay dışında yok denecek kadar cılız. Geçmiş çabuk unutuluyor. İnsanlar dünle bugün arasında bağlantı kuramıyorlar. Bir iki güncel sorun dışında çevrelerinde ve dünya da olup bitenlerden habersiz yaşamaya devam ediyorlar.

Olayların büyüklüğü-küçüklüğü, önemli veya önemsizliği kişilere göre değişiyor. Çabuk dolduruşa gelen, irdeleme yeteneği sınırlı, duyduklarını sorgulamayan bir toplumda gerçekleri anlatmak zor oluyor.

Hollanda’dan Cezmi Doğaner,
‘1970’lerin CHP gençliği’ arasındaydı.

  C:\Users\ILHAN\Desktop\ARALIK Bultenine girecekler\1970_chp_genclik_a7d740b2c829c6082d85.jpg

1970’li yıllarda Türkiye’nin farklı illerinde CHP Gençlik Kolu Başkanlığı yapmış isimler Antalya’da buluştular. Bu toplantıya, Hollanda’daki Türkler’in yakından tanıdığı Cezmi Doğaner de katıldı.

1973 – 1978 CHP Antalya İl Gençlik Kolları Yönetim kurulu Üyesi  Giray Ercenk’in yönettiği, “1980 Öncesi CHP Gençliği’nin Gözüyle 2019 Türkiyesi” başlıklı panelde, çeşitli dönemlerde Gençlik Kolları Genel Başkanlığı yapmış olan Sabri Ergül, Zeki Alçın ve Musa Çam birer konuşma yaptılar. Toplantıya Hollanda’dan katılan Cezmi Doğaner de bir konuşma yaptı.

C:\Users\ILHAN\Desktop\ARALIK Bultenine girecekler\Cezmi (4).jpg

Cezmi Doğaner yaptığı konuşma ile tüm dikkatleri üzerine çekti. Çoğunluk tarafından takdir edilen Doğaner şöyle konuştu:

“Cumhuriyet Halk Partisi, dünyada ilk kez emperyalizme karşı kurtuluş savaşı vererek Bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kuran bir düşüncenin ürünüdür.
CHP, dünyada ilk kez kan dökmeden, Avrupa’nın yüzyıllara sığdırdığı devrimleri kısa sürede gerçekleştirmiş bir partidir. .

Kurulmakta olan teokratik düzen, toplumdaki dengesizlikleri ve adaletsizlikleri artırarak kutuplaşmayı keskinleştiren, dolasıyla ulusal birliği ve toplumsal barışı ciddi biçimde tehlikeye sokan bir düzendir.

CHP’nin görevi; mevcut yönetim sistemini ve Anayasayı değiştirmektir. Bu anayasayı değiştirmek için, CHP önce kendi tüzüğünü çağdaş, demokratik partilerin anlayışına uygun hale getirmeli ve değiştirmelidir. Türkiye’nin yeniden bir demokratik yaşama geçmesinin öncülüğünü CHP yapacaktır.
Cumhuriyeti kuran parti Türkiye’de demokrasiyi tekrar kurum ve kurallarıyla kuracaktır. CHP kurtarılmadan Türkiye kurtarılamaz…

CHP, Türkiye’de özgürlükçü ve çoğulcu düzenin bir daha geri dönülmemek üzere yerleştirilmesi mücadelesinin öncülüğünü üstlenecektir. Devletin değil, bireyin temel hak ve özgürlüklerini savunacak bir anayasa ve hukuk düzeni; her türlü siyasi yasağın kalkması; başta anlatım ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere, tüm siyasal ve sendikal hakların yasal güvencelere kavuşturulması ve siyasal katılımın yaygınlaştırılmasını ancak Sosyal Demokrat CHP yapar.

CHP, bu dönemde yepyeni bir siyaset anlayışı geliştirerek, deneyimli kadroları ve örgütüyle Türkiye’nin önünü açacak demokratik çözümleri kamuoyu ile paylaşmalı. Bunun için de ivedilikle kendi düşünce ve inançlarını yüreklice savunabilen, sosyal demokrat ideolojiye inanmış, özgüvenleri sağlam insanları bir araya getirmek, sağlam ve sağlıklı bir yapı oluşturmak temel amacı olmalıdır.

Amacımıza varmak için sorun yaratan konuları hep birlikte halka anlatabilmemiz lazım. Cumhuriyet Halk Parti’sinin ilk görevi; bu meclis ve yönetim sistemini değiştirmektir. Bu anayasayı değiştirmek için, önce CHP kendi tüzüğünü çağdaş, demokratik partilerin anlayışına uygun hale getirmeli ve değiştirmelidir.

Tekrar ediyorum, CHP kurtarılmadan Türkiye kurtarılamaz…
CHP’de yukarıdan aşağıya değişim şart. Değişim ve yenileşme CHP’de başlayacak, Türkiye değişecek ve yenilenecektir…

Türkiye, bir yandan ekonomik gelişmesini hızlandırmak, bir yandan çağdaş, demokratik barışçı bir toplum yaratmak, toplumun farklı kümeleri arasında hoşgörüyü, kardeşliği ve bütünlüğü sağlamak zorundadır. Bunun önceliği sosyal demokrat hareketin görevidir.

Türkiye; işsizlik, üretimsizlik ve eşitsizlik sorunlarını çözmek, tarihi, kültürü ve insan birikimiyle hem ulusal hem de uluslararası düzeyde saygın bir ülke olacak, insanlarına yeni ufuklar açarak kaos ortamından kurtulacaktır. Bu, sosyal demokratların öncülüğünde gerçekleşecektir.

Sol bir kitle partisinde, üyelerin siyasi kararların oluşum sürecine katılımları son derece önemlidir. Öte yandan parti ile toplumun, özellikle emekçi kesimlerin ve mağdurların arasında sürekli ve yoğun bir iletişim ve etkileşim kurulması zorunludur.

Tüm bu nedenlerle; CHP örgütleri ve üyeleri, milletvekili, belediye başkanı, yerel meclis üyesi seçme aygıtı olarak görülemez. Parti bir ‘seçim derneği’ne indirgenemez, lideri ‘kurtarıcı’ olarak gören bir anlayışa mahkum edilemez.

CHP hızla ‘lider partisi’ anlayışından kurtulmalı, kendisini “üye / örgüt ve program” partisi olarak tanımlamalı ve bunun gereği olan örgütsel ve tüzüksel düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.

‘Üye / örgüt ve program’ partisi anlayışı köklü bir zihniyet değişikliği anlamına geldiğinden, bu süreç yaygın ve sürekli bir parti içi eğitimle desteklenmelidir.

Tüzük değişikliğinin çerçevesini belirleyecek olan şey, öncelikle ‘nasıl bir parti?’ sorusuna verilecek yanıtla ilgilidir. O nedenle ‘üye/ örgüt ve program partisi’nin anlamı konusunda açıklık ve uzlaşma önem taşımaktadır.

CHP’nin içerisinde bulunduğu zor durumdan çıkabilmesi, Sosyal demokrat bir çekim merkezi olabilmesi ve halka güven verebilmesi için ideolojik netliğin yanı sıra, örgütsel yapı ve çalışma tarzının baştan aşağıya yenilemesi kaçınılmazdır. Örgütsel yapı yenilenmeden, ideolojik tutarlılığı sağlamak ve ideolojinin yerini kısır çekişmelerin almasını önlemek de kolay olmayacaktır.

Partinin yeniden yapılanmasına ilişkin esasları aşağıda sunuyoruz. Bunların ve başka önerilerin, önümüzdeki süreçte tartışılarak, olgunlaşmasını ve parti tüzüğünün en kısa zamanda bu yönde değiştirilmesini öncelikli görev olarak görüyoruz. Herkesi, kişisel yarışların ötesine geçerek bu konularda görüş bildirmeye, CHP’nin yenilenmesine ve güçlenmesine katkıda bulunmaya çağırıyoruz.”

Afbeelding met tekst, tafel, eettafel Automatisch gegenereerde beschrijvingCezmi Doğaner, Burdur’daki bir toplantıda, Kemal Kılıçtaroğlu’na İlhan Karaçay’ın
‘Türkiye-Hollanda Arasında 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçünün 50’nci Yılı’ kitabını sunarken.

YAVUZ Nufel’in Doğaner ile uzun söyleşisi:

Baba İsmet Doğaner, bilenen birinci nesil, 1969 yılında bir başına, çoluk çocuğunu sılada bırakıp gelmiş yabana, Hollanda’ya. Baba yabanda ekmek parası için ter dökerken oğlu- 1959 doğumlu Cezmi Doğaner de el kapılarında sürünmemek için ilk, orta, lise ve Adana Eğitim Enstitüsü’nde eğitimini başarıyla sürdürmüş. 1979’da Eğitim Enstitüsü’nden mezun oluş haberi baba İsmet Doğaner’e ulaşınca, sanki bu haberi bekliyor olmalı ki: “Tamam, toplanın, aldırıyorum hepinizi yanıma.” demiş. Çünkü pek çoğumuz gibi o da uyduramamış bir zamanlar Adana’da yaptığı hesabı Hollanda’ya. Getirmiş çoluk çocuğunu yanına. Çeyrek asırdır burada olduğunu söyleyen Cezmi Doğaner’in Hollanda’ya gelmeden önce bu ülke hakkında bildikleri ders kitaplarının yazdığı kadardır. Deniz seviyesinden alçak bir ülke. Türkiye’den lâlenin geldiği ülke, yel değirmenleri, med-cezir* ve nüfusun yüzde doksanının Hıristiyan oluşu. Adana’nın sıcağına ‘Elveda’, Hollanda’nın rutubetli, yağmurlu havasına ‘Merhaba’ dediğinde tam yirmi yaşında bir delikanlıdır Cezmi Doğaner. Çoğu aile reisinin dediği gibi babası oğlu Cezmi’ye: “Burada işçilik memleketimizde memurluk yapmaktan daha iyidir, okuduğun kadar okudun, gir bir fabrikaya çalış, tut elimden” demez; demiş olsa bile oğlunun bu teklife “Peki” demeyeceğini bilir herkes gibi. Elinde Adana Eğitim Enstitüsü’nden aldığı kapı gibi diploma ile eğitimini devam ettirecek okul aramaya başlar, henüz süpermarketin yerini bile öğrenmeden.

Önce Erasmus Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne ve dil kursuna kaydını yaptırır. Bu arada öğretmen olarak bir teknik lisede ve temel eğitimde öğretmenlik yapmaya başlar. Ardından Rotterdam Pedagoji Akademisi, sonra da yine aynı yerde Pedagoji Fakültesi Eğitim Yönetimi’nden mezun olur. Hollanda’da eğitim ordusunun dur durak bilmez bir neferi olan Doğaner ile önce anadil derslerinin 2004 yılı Ağustos ayı itibarı ile okullardan kaldırıldığını düşünerek; Türkiye’de olsaydınız emekliliğiniz yaklaşmıştı, şu anda işsizler ordusuna katılan bir öğretmensiniz, dedim.

HAMURU SİYASET MAYASI CHP

Bugün Cezmi Doğaner’i tanıyanların çoğunluğu onun eğitimciliği için sadece ‘‘Öğretmen’‘ demekten başka acaba neler söylerler? O hayatının her safhasında demokratik hak ve özgürlükler için yaptığı mücadeleleriyle de tanınır. O hâlde eğitimciliğinin bilinmeyen yönlerine kısaca değinip, daha sonra siyasi mücadelelerini anlatmak daha uygun olur kanısındayım. Doğaner; “Hollanda’da az önce belirttiğim gibi, eğitim ile ilgili çeşitli bölümlerden mezun olduktan sonra Rotterdam’da temel eğitim ve teknik liselerde öğretmenlik yaptım. Thomas More Eğitim Fakültesi’nde 1986’dan bu yana Didaktik dersi veriyorum.” derken işsizler ordusuna katılan, anadil dersi veren öğretmenlerden olmadığını da belirtiyor. Ayrıca Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Konuk Öğretim Görevlisi olduğunu öğreniyorum Doğaner’in. Fakat anadil derslerinin kaldırılmaması için gerek kişisel, gerekse sivil toplum örgütleri içinde verdiği mücadeleyi yakından bilenlerdenim.

1970’lerin Türkiye’sinde öğrenci olup da siyasi rüzgâra, bir ideolojiye kendini kaptırmayan, gönül vermeyen gençlerin yüzde on kadar olduğunu söylemişti bir ağabeyimiz. Elbette Cezmi Doğaner yüzde doksanlık bölümde yerinde alır. Çocuk yaşlarında başlayan Atatürk ve CHP sevdası onun henüz on yedi yaşında iken CHP Adana Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyesi olmasını sağlamış. Kısa zamanda çalışmalarıyla dikkatleri çeken Doğaner, CHP Adana Gençlik Kolları Sekreteri ve Kurultay Delegesidir (1976-1979). Okulla birlikte yürüttüğü siyasi mücadelesine Adana Eğitim Enstitüsü son sınıfında iken bir yenisini daha ekler: TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) Adana Bölge Başkanlığı (1978-1979). Hollanda’ya gelmiş olması Türkiye’deki siyasi yarıştan, mücadeleden koparmamış Doğaner’i. CHP ve Adana kelimeleri ne zaman bir cümle içinde kullanılsa akla gelen isimlerin arasında mutlaka o da vardır. Sonuçta, Türkiye’de 1995 ve 2002 yıllarında yapılan genel seçimlerde Adana’dan CHP milletvekili aday adayları arasında yerini alır Doğaner.

Anlatılandan dolayı bedeni Hollanda’da, benliği Türkiye’de gibi bir düşünce oluşuyor bende. Fakat o hemen; “1980 yılından beri de PvdA (İşçi Partisi) üyesiyim.” diyerek düşüncemin yanlışlığını belirtiyor. 2002 Haziran’ından itibaren DSDF (Hollanda Sosyal Demokrat Dernekleri Federasyonu) Genel Başkanlığını yürüten Doğaner’e DSDF başta olmak üzere konuşacağımız konulara geçmeden, Hollanda’daki toplumsal, kültürel ve siyasi çalışmalarını soruyorum.

1982-1985 yılında Rotterdam ve çevresinde parti yönetim kurulu üyeliği, 1985 yılında Sosyal Demokrat Birlik Derneği kurucusu ve başkanlığı, 1986 Sosyal Demokrat Dernekler Federasyonu Kurucusu ve Genel Sekreterliği, TREF (Faşizme ve Irkcılığa Karşı, Charlois) kurucusu ve yönetim kurulu üyeliği, 1990-1992 Sosyalist Enternasyonal’in Hollanda delegeliği döneminde, 1991 yılında İstanbul’da yapılan Sosyalist Enternasyonal’in toplantısına Hollanda Delegesi olarak katıldığı, 1992 PES (Avrupa Sosyal Demokrat Partisi)’in Lahey’de yapılan kuruluş toplantısına ve 1993 yılında Brüksel’de yapılan 1. Kongre Delegesi olarak katıldığı, 1990 yılından itibaren PvdA (İşçi Partisi) Bilimsel Araştırma Merkezi, Eğitim, Kültür ve Çevre Komisyonu üyeliği, 1996-1998 yılları arasında Sosyal Demokrat Ufuk Dergisi yayın kurulu üyeliği ve yazarlığı, Sosyal Demokrat Bülten Editörlüğü (WEB Sitesi) yaptığını söylüyor.

YORULMAYAN DEMOKRAT

Yukarıda anlattıkların göre; “Yorulmayan Demokrat” ara başlığını kullanıyorum. Çünkü bu kadar aktif bir insanın böylesine yoğun bir tempo ile çalışmasından dolayı yorulması gayet normaldir. Doğaner, DSDF’nin iki yıldır başkanlığını yapıyor ve başarılı bir şekilde de çalışmalarını sürdürüyor. “Birbirinden bağımsız olarak, 1979 yılından itibaren sosyal demokratik dernekler kurulmaya başladı. Demokratik sosyal derneklerin bir çatı altında federasyon olarak toplanması ise 1984’e rastlıyor. On iki yıl içerisinde oluşturulmuş on beş çalışma gurubumuzla sosyal demokrasi, başta göçmenlerin sıkça karşılaştığı sorunların çözümü için Hollanda genelinde ve Türkiye’ye yönelik çalışmalarımız oldu.”

Şehirlere göre üye sayılarının değiştiğini söyleyen Doğaner, “Amsterdam’da bin, Rotterdam’da beş yüz. En fazla üyemizin olduğu bu iki şehir dışında, vatandaşlarımızın yerleşim yerlerindeki nüfus yoğunluğuna göre üye sayımız değişmektedir. Kısaca, potansiyel olarak taban dediğimiz büyük bir kesim bizimle beraber” diyor.

Türk ve Hollanda kamuoyunu aydınlatmak, Hollandalı yetkililere, birlik ve beraberlik içinde, sorunları anlatmak, önerilerde bulunmak gibi bir misyonu olduğunu söylüyor DSDF’nin.
“Örneğin; vatandaşlarımıza uygulanan vize konusunda politikacılarla, bürokratlarla görüşerek, özellikle Bulgaristan güzergâhını kullanan vatandaşlarımızın sorunlarını gündemde tutarak bir çözüm bulunması için uğraş veriyoruz.”

Hollanda Parlamentosu’nda dört Türk asıllı* vatandaşımızın bulunduğunu, bu milletvekilleriyle de temas hâlinde olduklarını belirtiyor. Hiçbir kurum ve kuruluştan ya da devletten maddi destek almadan üyelerin aidatları ile giderlerini karşıladıklarının altını çizen Doğaner; “Maddi olarak hiçbir yere bağımlı olmayışımız bazen bizi zora koşsa da; her konuda bağımsız federasyon olmamız yaptırım gücümüzü artırdığından bizler için bir avantajdır. Çünkü maddi olarak bağımlılık bizim rahat hareket etmemizi engeller diye düşünüyorum, -Yardım alan emir de alır- sözünü unutmamak gerek. Ayrıca kesinlikle hiçbir yerden maddi yardım almamak bize bağlı derneklerin ve federasyonumuzun ilkesidir. Gerek ülkemizin, gerekse Hollanda’nın birliğine, beraberliğine, ülke bütünlüğüne gölge düşürmeyen her yapılanma ile ortak çalışmalarımız oluyor. Vatandaşlarımızın etnik köken, din ve inanç, sağ ve sol kavramlarının ön plana çıkarıldığı bazı vakıf ya da derneğin çatısı altında toplandığını da görüyoruz. Bizim bu örgütlerle sorunumuz olmadığı gibi ayrıcalıklı davranmak gibi bir tutum içinde de değiliz. O yüzden diğer vakıf ve derneklerle zaman zaman toplumumuzu, yabancıları ilgilendiren sorunların çözümünde ortak hareket ediyoruz.” Türk federasyonlarının İOT (Türkler için Danışma Kurulu) çatısı altında fikir alış verişinde bulunduklarını, ortak kararlar aldıklarını ve bu kararları ülke yöneticilerine ulaştırmak için çalışma içinde olduklarını da hatırlatıyor. DSDF olarak özellikle Hollanda’da Sosyal Demokratlar ve Yeşil Sol Partisiyle (GL) çok iyi diyalog içinde olduklarını, belirtirken DSDF’nin uluslararası platformda da sesini yakın bir zamanda duyuracağını heyecanla anlatıyor. “Bundan on yıl önce Almanya’daki örgütümüz Avrupa Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu, Avrupa Sosyal Demokrat Partisi’ne gözlemci üyelik için başvurdu, kabul edecekler. Sözünü aldık.” diye sürdürüyor konuşmasını.

DERNEKLER VE…

Onun için dernek, federasyon, kitle örgütleri, demokratik bir toplumun “Olmazsa olmazı.”

Fakat sayıları olması gerekenden çok fazla vakıf ve derneğin kurulmuş olmasını nasıl değerlendiriyordu Doğaner? “Yasal bir boşluk var Hollanda’da. Bu yüzden birçok tabelâ derneği bulunuyor. Örneğin; gerekli diploması olmadığı için belediyeden işletme ruhsatı alamayan bir kişi, yanına iki kişi daha bulup ticaret odasına (Kamer van Koophandel) giderek dernek, vakıf kuracağını beyan ederek işini yapıyor. Resmen dernek ama asıl işlevi kıraathane, kahvehane vb. Bu durumdan elbette zararı asıl amacı hizmet etmek olan dernekler ve vakıflar görüyor. Gerçek anlamda kurulmuş örgütlerin sayısı pek fazla sayılmaz. Alevi Kültür Dernekleri ve Federasyonu, İslam kültür dernekleri ve federasyonu, Milli Görüş teşkilatına bağlı dernekler ve federasyonu, Süleymancılar dediğimiz bir kesime ait dernekler, Türkiye’deki sağcı bir partinin uzantısı olan dernekler, solda bizim federasyonumuz ve bize bağlı dernekler.”

Birçok özörgütün kış uykusunda ve duyarsız olduğunu dile getiren Doğaner; “Bakın, Müslümanlara ve Türklere karşı sert açıklamalarından dolayı birçok politikacıyı basın önünde sıkıştıran tek örgüt biziz. 1999 yılında bir yazı yazdım. O zaman Türkçe dersleri okul saatleri dışına alınıyordu. Dil elden gidiyor, din de gidecek, dedim. Din konusunda Avrupa’da çok sert tartışmalar başlamıştı. Müslümanlara yönelik ağır ve aşağılayıcı bir tartışmanın arkasından 11 Eylül geldi. Hollanda’da ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde açıktan açığa, “Müslümanlar ‘çağdışı insanlar’, ‘İslam, gerici bir din’ diyorlardı. Din temelinde örgütlenmiş arkadaşlarımızdan bu söylemlere karşı çıkan olmadı. Fakat biz buna karşı çıktık, her yerde tartışma yaşadık, söylenenlerin yanlış olduğunu savunduk. Özellikle son aylarda yabancılar konusunda ciddi tartışmalar var. Herkesi, her vakfı, derneği, en az bizim kadar duyarlı olmaya davet ediyorum.” 1999’da yazdım, sözünü hatırlatarak, ne yazdığını, nereye hangi makama yazdığını soruyorum, sıcağı sıcağına. Avrupa’da yayınlanan çeşitli dergilerle, ayda bir kez de Cumhuriyet gazetesinde sorunları kamuoyunun gözleri önüne seren makaleler yazdığını söylüyor. Söyleşinin yönü, basın ve yayıncılığa dönünce, Doğaner yazdığı makalelerini sıralıyor ardı ardına: Sosyal Demokrasi’de Güncel Tartışmalar, Sosyal Demokrasi ve Eğitim, Gelecek Sosyal Demokrasi, Parti İçi Eğitim ve Örgütlenme, PES (Avrupa Sosyal Demokrat Partisi) Programı Türkçe Çevirisi, Yeni yüzyılda Yeni Program, AB ve Türkiye İlişkileri, AB-Türkiye ve Yurtdışındaki Türkler, Okullarda Taciz ve Vandalizm, Atatürkçülük ve Milliyetçilik, 21. yüzyılda eğitim, CHP’nin yeni hedefleri, Sosyal Demokrasi ve yerel yönetimler, Öğretmen kıyımı, Bireyselleşme, Değişim ve sorunları, Türkçe Okuma Yazma Öğreti Konuşma Bozukluklarını Düzeltme Yöntemleri ilk aklına gelenler. Peki yayım, kitap yok mu, diyorum; beklentim boşa çıkmıyor. Bu kez yayımlarını sıralıyor: 1984 Sözlü Dil Kullanımı, (4-7 yaş çocuklar için). 1987 Yabancı Çocukların Eğitim Sorunları, 1988 Anadil Olarak Türkçe Öğretim, 1989 Dil ve Edebiyat Eğitimi, 1989 Orta Dereceli Okullarda Öğretim Planı, 1989 Ders Kitaplarının Analizi, 1991 Avrupa’da Türk Kültürünün Konumu ve Tanıtımı (araştırma), 2002 Eğitim Yönetiminde Yeni Arayışlar ve Değerler (araştırma). İçimden, “Daha ne olsun Sayın Doğaner! Bir günün 24 saat olduğu aynı dünyada yaşadığımızdan emin misin?” sorusu geçiyor ama sormuyorum. Konuşacak daha çok şey var çünkü. Bu kadar iş için zamanı nasıl, nereden bulduğunu hâlâ merak ediyorum.

İMAJ

Bu kadar yıl sonra gelinen bu noktada Doğaner’den vatandaşlarımız hakkında genel bir değerlendirme yapmasını istiyorum. Hollanda’daki Türk imajı nasıl sizce?

“Olaya iki yönlü bakmamız gerekiyor. Birincisi kendi açımızdan, ikincisi Hollandalılar açısından. Türkiye laik, demokratik ve batılı değerleri benimsemiş bir ülke. Buradaki insanların çoğu bu anlayışı, bu değerleri savunuyorlar. Camilerine giderler, okullarına giderler, dış dünyaya açık insanlar. Ama bir kesim de var ki tüm dış dünyaya hatta Türk toplumuna bile kapalı. Yani vatandaşlarımızın iki ayrı imajı var. Ancak dış dünyaya kapalı olan ufak bir kesimin imajı tüm Türk toplumuna mal ediliyor. İşte bu yanlış ve düşündürücü. Hollandalıların gözünde iki imajımız var. Türk insanını gerçekten batılı değerlere sahip, batılı anlamda yaşam biçiminde gören Hollandalılar; dinden ve tarihten gelen bir önyargıyla Türk toplumunu, Türkiye’yi yayılmacı, çağdışı, kadınları döven, insanlara işkence yapan bir toplum olarak görenler. İkinci bakış açısı Haçlı seferlerinden beri var olan bir durum.”

Bu durumun kısa sürede tümden lehimize düzeltilmesi olası mı? Neler yapılması gerekir, bir eğitimci, bir siyasi olarak mutlaka güzel ve doğru noktalara temas edecektir. Doğaner’in cevabı hazır, sözlerimin bitmesini bekliyor: “Türkiye sahip olduğu değerleri dışarıda anlatamıyor. Anlatma işinde gerekli mekanizmaları kullanmıyor. Buradaki derneklerde, sivil toplum örgütlerinde, demokratik kitle örgütlerinde, Türkiye’nin sahip olduğu değerleri en iyi şekilde anlatacak, bu işi gerçekten yapabilecek arkadaşlarımız çok. Son yıllarda üniversite gençliğinin örgütlenmesi, potansiyeli bir başka örnek. En azından bu gençlere sahip çıkmak, onları yönlendirmek gerekir. Burada yetişen Türk gücü, gençliği var, hiç değerlendirilmiyor. Çok sayıda doktoru, avukatı ve mühendisi var. Eğer bu potansiyel gençlik iyi bir düşünce anlayışıyla yönlendirilirse bu sorunların daha kısa sürede giderileceğini düşünüyorum. Bu güne kadar ne buradaki Türk toplumu, ne de Türkiye’dekiler bu gençlerimizin, değerlerimizin, farkına varıp değerlendiremedi. Hollandalılar ise biliyor fakat değerlendirmek istemiyor!

GELECEK KARANLIK, SUÇ BİZLERİN

“Geleceği nasıl görüyorsunuz?” soruma tek kelime ile cevap veriyor: “Karanlık!”

Gözlüklerinin altında gözlerindeki ışığın azaldığını seziyorum. Gri ya da alaca karanlık desek, bu kadar karamsarlık niye? “Ne gri, ne beyaz, ne alaca! Bu gidişin sonu Karanlık!” diyor yine.

Yine başa dönelim, babanızın geldiği yıllara. Birinci kuşak neler yaptı, neler yapamadı mesela? Siz buraya geldiğinize memnun musunuz? Doğaner çeyrek asır geriye gidiyor yine: “Babam, haydi Hollanda’ya geliyorsunuz diyene kadar buraya gelme düşüncem yoktu. Burada çok farklı bir dünyayı tanımış oldum. Türkiye’de kitaplarda okuduğumuz demokrasiyi yaşadım. Maddi açıdan bir kazancımız olmadı. Birçok tanıdığım Türkiye’de de aynı maddi imkanlara sahip.” Anladığım kadarı ile memnun değilse de pişman da değil Doğaner Hollanda’da olmaktan. Tam bir politikacı ağzıyla cevap! Ne evet, ne hayır…

“Birinci nesil dil bilmediği hâlde, bayağı işler başardı. Evler aldılar, iş yeri açtılar, camiler yaptılar. Kendi ihtiyaçlarını el kol işaretiyle de olsa anlattılar. Çünkü duyarlıydılar. Ben üçüncü kuşaktan çocuklara ders veriyorum. Birinci nesil çocuklarının eğitimi ile daha fazla ilgiliydi. Fakat ikinci üçüncü kuşakta aynı duyarlılığı göremiyorum. Bakın geleceği karanlık görmemdeki bir başka neden de şu: Her şeyin bir bedeli var. Toplum duyarsızlığının bedelini ödüyor. Buradaki insanlar hiçbir bedel ödemeden bazı haklara kavuştu. Şimdi bu haklar tek tek geri alınıyor. Neler mi? İşsizlik, hastalık ödeneklerinde kısıtlama, anadil derslerinin kaldırılması, din konusunda ön yargıların artması gibi birçok olumsuz örnek var.”

İçim kararıyor, hiç mi umut ışığı yok; on sene, yirmi sene sonra da olsa?.

Yine insanımızın duyarsızlığını anlattıktan sonra; “Öncelikle kişi kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmek zorunda. Dil, eğitim, meslek; bu üç şey kişinin ayakta durabilmesi için ilk şart. Ne zaman büyük çoğunluk kendi ayakları üzerinde durursa ümitler var olur ve artar. İkincisi AB’ne üyelik durumunda bazı sorunlar kendiliğinden çözülür. En azından AB üyesi olduğumuz takdirde bakış açıları değişir, önyargılar azalır.”

Ama batılı ülkelerde Türkiye’nin AB’ne üye olması durumunda Türkiye’den göç dalgası yaşanacağı görüşünün, korkusunun yaygın olduğunu belirtiyor. “Ben böyle bir göçün yaşanmayacağını biliyorum. Oysa batılı ülkeler bunu bir argüman olarak kullanıyor. Türkiye’den gelen işsiz burada ne iş yapacak, hangi çalışanın işini elinden alacak, sorarım size? İşsizlik buralarda da çığ gibi büyümeye başlamadı mı? Ha; iş kurmak, yatırım yapmak için gelecek olanlara kimsenin diyeceği olamaz.”

Bakın konuştukça karanlık perdesi aralanıyor, o kadarda karamsar olmaya gerek yok hocam, dememe kalmadan; “Sevgili Yavuz, son yıllarda gelişen ırkçı, ayrımcı davranışlarla birlikte sosyal refah devleti ortadan kalkıyor. İnsanların yaşam hakkı ellerinden alınıyor. Özellikle toplumda zayıf kesim olarak adlandırılan yabancılar ve eğitim düzeyi düşük, vasıfsız, mesleği olmayan insanlar işsiz kalıyor, etkileniyorlar. Fransız filozof Danton’un şu sözünü unutmamak lazım: Halkın ekmekten sonra ihtiyacı eğitimdir. Ne kadar doğru değil mi? Ben işsizin, eğitimsin sonunun karanlık olduğunu söylüyorum.

Eğitime önem verilmediği takdirde Avrupa’daki Türk kimliğinin yok olmasından, asimile olmasından kaynaklanan korkular mı acaba?

“Hayır, hayır; asilime olmayacak gelecek nesiller, bakın daha önce yazdığım bir makaleyi anlatmadan geçemeyeceğim. 1956 ihtilalinden sonra Macaristan bilindiği gibi Rusya tarafından işgâl edildi. Devrim bastırıldı. Yüz binlerce Macar batıya sığındı. Macar ailelerinden İsveç’e sığınanlar, ülkelerine geri dönüşün uzun bir dönem için hayal olduğunu düşündüler. Bu nedenle çocuklarını, kısa zamanda İsveçlileşmeleri, geçmişi unutmaları yönünde yönlendiler. Gerçekten de hiçbir Macar çocuğu Macarca öğrenmedi. Macaristan ile ilgileri herhangi bir Doğu Avrupa ülkesine olan ilgilerini aşmadı. Ne var ki bu çocuklar ilk gençlik çağlarından itibaren köklerini, anayurtlarını, kültürlerini araştırma gereğini duydular. Ama artık geç kalındığından ‘geçmişi olmamak’ Macar gençlerini intihara sürükledi. İntiharları ile meşhur İsveç’te grup sayısına göre en fazla intihar edenler işte bu, geçmişinden koparılarak yetiştirilen Macar gençliğidir. Biz çocuklarımızın eğitiminde gözetilmesi gereken iki temel ilkeye inanıyoruz. Eğitim iki yanlı olmalıdır: Bir yönüyle anadiline ve Türkiye kültürüne, öteki yönüyle de içinde yaşanılan toplumun diline ve kültürüne dönük olmalıdır. Bu olgu, içinde bulunulan durumun getirdiği kesin bir zorunluluktur. İkinci ilke ise, bu temel ilkeyi destekleyen yardımcı bir ilkedir: Eğitim, kalıcılık ya da dönücülük varsayımları üzerine oturtulmamalı, her iki ülkeye uyum sağlamaya yarayacak bir model üzerinde geliştirilmelidir. Eğitim, yurtdışında yaşayan insanımızın Türkiye ve Türk kültürüyle ilişkisi bakımından şovenist, içinde yaşanılan toplumda, halkımızın kültürel ve moral değerlerini tümüyle yitirmesi göz önüne alındığında asimilasyoncu doğrultuda olmamalıdır.”

O bir eğitimci. Eğitimin önemini, bizlerin fark edemediğimiz aksayan yönlerine karşı daha hassas olması nedeniyle bizlerden çok daha iyi görebiliyor. Fakat ben konuştukça karanlığın alaca karanlığa dönüştüğünü hissediyorum. Çetin Altan üstadın dediği gibi, enseyi fazla karartmak gerektiğini düşünüyorum. Konu toplum, eğitim olduğu kadar sizsiniz Doğaner, gelecekle ilgili planlarınız projeleriniz hakkında konuşsak birazda diyorum.

DSDF’nin başkanlığını kendisinden önce yapanların Musa Öztürk (ilk başkanı), Ertuğrul Gültekin, Muzaffer Yanık olduğunu belirterek gençlerin ondan görevi almalarından duyacağı mutluluğunu dile getirerek (Atatürk’ün gençlere güvenini hatırlatıyor).

Kendisinin üniversitede araştırmalarına devam edeceğini söyleyen Doğaner’e, “Ya siyaset, ya CHP?” diyorum. CHP hareketinin içinde daha aktif olarak görevler alacağını, bundan sonraki seçimlere Sosyal Demokrat Hareketin içinde yine gireceğini söylüyor. Bana başarılar dilemek düşüyor. Son noktayı koymadan anneannemin bir sözü aklıma geliyor; Allahın Hakkı üçtür, derdi rahmetli. İçimde bu kez kazanacaksın gibi bir his var. Yoksa Abdal oldum malum mu oluyor ne!

Seni Ankara’da, Avrupalı Türk’ün sesi olarak görmek dileği ile Cezmi Doğaner …

************************

Hürriyet Gazetesi, 27 Aralık 1999

İsmet SOLAK

Yeni bir yüz yıla, aslında yeni bir bin yıla beş gün sonra gireceğiz. 2000’li yıllarda da en büyük ihtiyaç bellidir. Danton’un dediği gibi:

‘‘Halkın ekmekten sonraki ihtiyacı eğitimdir!’’

İki gün önce Cezmi Doğaner ziyaretime geldi. Cezmi’yi, 12 Eylül öncesi CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri olduğu dönemden tanırım. Hollanda’da, Rotterdam Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.

İyi yetişmiş bir bilim uzmanı, müthiş bir Türkiye sevdalısıdır:

‘‘Bundan 10 yıl önce çocuklarımız bilgisayar kullanmazdı. Bugün nerdeyse bilgisayarsız yaşayamaz hale geldiler.’’

Bir süredir Çukurova Üniversitesi’nde dersler ve konferanslar veriyordu:

‘‘Teknolojik devrim dünyayı ahtapotun kolları gibi sardı. Global finans, her gün dünya borsalarında bir trilyon dolardan fazla para işlem görüyor ve ülkelerin kaderini çiziyor, iletişim ve medya, elektronik ticaret, genetik bilimi; her yıl yeni bir devrim beraberinde milyonlarca insana güvenlik ve yeni yaşam biçimleri getiriyor.’’

* * *

Bu hıza ayak uydurmak zorundayız:

‘‘Bunlar geleceği belirleyen değişim güçleri. Bu güçler ulusal sınırlar tanımıyor, geleneklere de bağlı kalmıyor…’’

Hiçbir kişiyi ya da ülkeyi de durup beklemiyor. Cezmi, bunun nedenini anlatırken,‘‘Çünkü, bu güçler evrensel’’ diyor. Milenyuma, bu evrensel güçler hákim olacak. Buna ayak uydurmanın tek çaresi ise eğitimdir:

‘‘Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi, özgür ve bağımsız bir toplumun oluşması; ülkenin gelişen ve değişen dünya düzeni içinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için her alanda ve en başta da eğitim alanında yeniden yapılanmamız şarttır.’’

* * *

AB’ye aday ülke olduk. Bizim okullarımızda da demokrasi ve katılımcılık dersleri okutulması gerekmez mi? Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ile hem NTV’de, hem Meclis’te bu konuyu uzun uzun tartışma olanağı bulduk:

‘‘Biz Milli Eğitim olarak AB’ye girdik. Bunu yazabilirsin. Bu dersi de koyduk. Adı demokrasi değil ama var. Çünkü demokrasi bir yaşam biçimidir.’’

Kulaklarıma inanamadım:

‘‘Ana sınıfından başlayarak çocukların sınıf etkinliklerine katılma ve görev paylaşımı, okulda ve evde dayanışma, bilinçli tüketicilik, toplum hayatımız, insan hak ve özgürlükleri ile ilgili sorumluluklar işleniyor.’’

Peki, neler okutuluyor?

‘‘Amaç zaten bu! Bunu sağlamak için aile, okul ve toplum hayatı, vatan ve millet sevgisi, demokratik hayat, demokrasinin temel ilkeleri, korunması ve Türk toplumu için önemi yıllar içinde okutuluyor.’’

Peki bu katılımcılık uygulanacak mı?

‘‘Okulda yeni bir demokratik yöntem getirdik. Bugüne kadar müdürlerin yönettiği okullarda artık birer yönetim kurulu oluşuyor. Kurulda, okulu temsilen müdür veya bir yardımcısı, öğretmenler ile öğrenciler ve veliler arasından seçilmiş ikişer temsilci, aile birliği veya varsa vakıftan birer temsilcilerle seçilmiş yerel yöneticiler olacak. Kararlar burda alınacak.’’

* * *

2000’li yıllarda eğitimin temel ilkesi de belli olmuştur:

‘‘Fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek!’’

Bu ilke zaten bizim. Türk Devrimi’nin düşmanları ve istismarcılar, bunu unutturmak istediler, başaramadılar. Bu ilke, Atatürk’ün aydınlık yoludur.

Eğiticiler milenyumda bu ilkeye sarılarak; tam bağımsızlığı, toplumsal değişmeyi, dayanışmayı ve çağdaşlaşmayı sağlamak için çaba göstermelidir.

Çünkü bu ilke, Atatürk’ten bize kalmış kutsal bir mirastır.

Cezmi Doğaner,  hayatının her safhasında demokratik hak ve özgürlükler için yaptığı mücadeleleriyle de tanınır. Avrupa’da ve Türkiye’de onurlu ve güvenceli bir yaşamın ve Sosyal Demokrat ideolojisinin yılmaz savunucusu olarak bilinir. Ülkemizin ve Halkımızın çıkarlarını hertürlü tehdit ve baskılara karşı her ortamda yüreklice savunmuştur.

Cezmi Doğaner, CHP Adana Geçnlik kolları yönetimi ve TMGT Adna Bölge Başkanlığı yaptı. 1979 yılından bu yana Avrupa’da  Türk Sosyal Demokrat hareketinin mücadelesinde  ve örgütlenmesinde aktif görev aldı, yöneticilik ve  başkanlık yaptı.Sosyalist Enternasyonal ve  PES(Avrupa Sosyal DEmokrat Partisi) Hollanda delegesi ve Uzun yıllar Hollanda politikalarına yön veren İşçi Partisi’nde (PvdA) de önemli görevlerde bulunan Doğaner;  şimdi bu alandaki bilgi ve deneyimlerini TBMM’ye taşımak istemektedir.

Doğaner’in, engin bilgi deneyimiyle Türk siyasetine yeni bir soluk getireceğine, uluslararası arenadik somut tecrübeleri ile CHP politikalarına onemli bir katıka sağlayacağına inanmaktayız.

Neden Cezmi Doğaner?

Cezmi Doğaner,  özüyle sözüyle ve yaşam biçimiyle CHP lidir.   1973  yılından beri  de CHP gençlik kollarında ve    TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) başkanlık  ve yöneticilik yaptı.

Hollanda  ve  Adana da yaşantısını sürdürmektedir

Yeni Adana Gazetesine başta CHP, Sosyal Demokrasi, yerel yönetimler, eğitim ve çeşitli konularda sürekli makaleler yazmaktadır. (www. Yeniadana.net )

Üç kez CHP’ den milletvekili aday adayı oldu.

Hollanda’da Sosyal Demokrat Parti ve Sosyal Demokrat örğütlerde aktif görevler yaptı.

Sosyalist Enternasyonal ve

Avrupa Sosyal Demokrat Partisi delegelesi oldu.

Yerel Seçimlerde adayolan Blediye Başkan adaylarına destek verecek.

Milletvekili nin, iyi bir yöneticilik yanında  bilimsel ve araştırıcılık  gibi  çeşitli  yeteneklerin bulunması gerekir. Şehircilik bilgisi, planlama, seziş, yaratıcılık, kaynakları iyi kullanma yetisi, denetim etkinliği, dürüstlük, çıkar çevreleri ile savaşım, ülkenin uluslarası alanda ekonomik,sosyal ve kültürel işbirliği ve tanıtımını sağlayabilmek  bu nitelikler arasında belirtilebilir. “

Yukarıda kısaca yazdığımız tüm niteliklere sahip olduğunu bildiğimiz için Cezmi Doğaner’in yerel seçimlerde düşünce ve önerileri ile yararlı olacaktır.

Parti bağları güçlü, Atatürkçü ve Sosyal Demokrat kişiliği ve kimliği ile Türkiye ve Avrupa güven vereceğine inanıyoruz.

Türkiye nin Cografi olarak  Uluslarası konumu , Bir yanda Akdeniz ülkeleri ile ve diğer yanda Orta Doğu ülkeleri ile ekonomik, siyasi ve kültürel  ilişkileri var. Gelecekte Dünyanın önemli  enerji merkezlerinden biri olacak. Türkiye’nin geleceekte Avrupa ve ABD gelişecek  yeni ilişkileri, dünya’daki siyasi gelişmeleri bilen ve bu ilişkilerde yeni politikalar geliştirecek birikimi ve deneyimi olan birisi olarak Cezmi Doğaner ‘

Adana  artık bir üniversite kenti. Üniversite’nin bilgi birikiminden yaralanabilecek, Adana’da bulunan kitle örğütleri ve tüm kurum ve kuruluşlarla iyi ilişkiler kurabilecek , onların sorunlarını anlayabilecek  ve  birlikte çalışabilecek en iyi kişi olarak görüyoruz.

 

EĞİTİMCİ, YAZAR, ŞAİR VE MERSİN’İN GÜLÜ GÜLÜMSER KALENDER TEZCAN’I, 90’INCI YAŞINDA KAYBETTİK

EĞİTİMCİ, YAZAR, ŞAİR VE MERSİN’İN GÜLÜ GÜLÜMSER KALENDER TEZCAN’I, 90’INCI YAŞINDA KAYBETTİK

Atatürk’ün manevi kızı Ülkü’nün okul arkadaşı olan ‘Gülümser Anne’nin cenaze namazı bugün (6 Nisan) saat 13.50’de Lahey Mescidi Aksa Camii’nde kılınacak, yarın ( 7 Nisan) 09.30’da St. Petrus Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Hollanda’ya 50 yıl önce diplomat olarak gelen ve daha sonra buraya yerleşen ‘Gülümser Anne’, çocuklarımızı eğitmenliği ile, yetişkinleri de şiirleri ile mutlu ediyordu.

Afbeelding met persoon, overdekt Automatisch gegenereerde beschrijving

Gülümser Anneyi kaybettik. Atatürk’ün manevi kızı Ülkü ile ortaokul arkadaşı, Semih Tezcan’ın kardeşi, Sabahattin Kalender’in eşi ve Ece Kalender’in annesi, Hollanda’da yaşayan yazar ve şair, Gülümser Kalender Tezcan 90 yaşında vefat etti.

5 Nisan 2023’te  saat 12.57’de dünya hayatında gözlerini yuman Gülümser Kalender Tezcan’ın naaşı,  bugün (6 Nisan 2023) 13.50 de Den Haag Mescidi Aksa camisinde ( wagen str 103 ), kılınacak cenaze namazının ardından,  cuma günü saat 9.30 da St. Petrus ( Den Haag ) özel mezarlığına ( Kerkhoflaan 10 ) defnedilecek

Mezar’ın ilginçliği

“Gülümser Anne”nin toprağa verileceği mezarlığın, bizim için ilginç bir tarafı var. Lahey’de büyükelçilik yapan Murat Efendi’in, sahipsiz bir şekilde gömüldüğü mezarlıktır bu yer. Daha sonra kaybolan mezarlığı, TRT ekibi ile birlikte yaptığımız bir çekim sırasında bulmuş ve çiçek ekmiştik.

Murad Efendi'nin kayıp mezarı bulundu

Gülümser Kalender Tezcan, 1934’te Mersin’de doğdu. Türkçe, İngilizce, Edebiyat, Hollandaca öğrenimlerini Mersin Lisesi, Üsküdar Amerikan Koleji, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Lahey Pedagoji Akademisi’nde yaptı. Türk Hava Kuvvetleri, Tarım Bakanlığı, Emekli Sandığı’nda çevirmenlik, Amerikan Okulu ve Sağlık İdaresi Yüksek Okulu’nda öğretmenlik yaptı. Aynı süre içerisinde Sabahattin Kalender’in bestelediği Türk Halk Operalarının librettolarını yazdı.

1973 yılında diplomatik görevle Hollanda’ya geldi. Görev süresi sonunda Hollanda’da kalıp Türkçe, İngilizce, Hollandaca öğretmenliği yaptı. Şiirleri Hollandaca’ya çevrildi. Lahey’in Türk Şairi adını aldı. Özellikle kadınları konu alan şiirleri kadın hareketleriyle ilgili toplantılarda okunmaktadır.

50 yıldır Hollanda’da yaşayan yazar, gerçek yaşamın masalını anlatan öykülerinde kültür ayrıcalıklarını işlemiştir.

“Okudun mu Çılgın Şiirlerimi” adı altında topladığı şiirleri, kendi efsanesini yaptığı göçü anlatan bir roman ve pek çok öyküler yazmıştır. Son yıllarda şiir ve öykülerini yine masalsı bir anlatımla resmetmeye başlamıştır.

İki çocuk annesi, üç çocuğun büyükannesidir. (Semih Tezcan’ın kardeşi, Sabahattin Kalender’in eşidir.

Kızı Opera sanatçısı Ecehan Kalender annesinin ölüm haberi ile ilgili şu bilgileri verdi:
Hollanda’ya gömülecek

42 yıldır Hollanda’nın Den Haag ( Lahey) şehrinde yaşayan Gülümser Kalender Tezcan hem Hollanda hem de Türkiye tarihinin yaşayan belleği gibi.

Afbeelding met tekst, tafel, overdekt, persoon Automatisch gegenereerde beschrijving Bakınız, değerli dostum ve meslektaşım Yavuz Nüfel (Üstte) Mersin’in gülü olan Gülümser Anne için neler yazmıştı:

90 yaşına rağmen olayları dün gibi hatırlayan ‘Yaşayan efsane’; ‘ Ana çınar’ Gülümser hanım ile sıra dışı bir söyleşi yaptık.

Avrasya Kadınlar Vakfı Başkanı Fatma Aktaş’a Gülümser hanımla söyleşi yapmak istediğimizi kendisine ilettiğimde hiç bir bahane bulmadan kabul etmesi, randevumuza zamanında gelmesi onun işine, sözüne ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi idi.

Şiir yazdığını biliyorduk. Geçtiğimiz 10 Kasım’da Avrasya Vakfı’nın düzüenlediği Atatürk’ü anma programında okuduğu şiirle herkesi ağlatmıştı.

Yaptığı konuşmada ise Atatürk’ün manevi kızı Ülkü ile ortaokul arkadaşı olduğunu duymuştuk.
Bu ana çınarı tüm yönleri ile anlatmak, bir ömre tanıklık etmek elbette zor, ama hem o anılardan bir kaçını dinleyelim hem de bu yaşında kendisini heyecanlandıran , gün saydığı etkinlik hakında bilgi alalım istedik

Hollanda’ya geldiği yıllarda ( 1973) bir süre T.C Lahey Büyükelçiliği Çalışma Müşaviri olarak Türk toplumuna hizmet eden Ana Çınar, daha sonra Hollanda’da yaşayan Türk çocuklarına Türkçe öğretmenliğini tercih etmiş.

Bir Mersin hanımefendisi olan Gülümser hanım kelimeleri özenle seçerek tane tane, akıcı Mersin Türkçesi ile sorularımız cevapladı.

Yavuz Nufel : 10 Kasımda okuduğunuz şiirle herkesi ağlattınız. Birde konuşmanız da Attaürk’ün manevi kızı hakkında bir şeyler söylediniz. Arkadaşınız mıydı Atatürk’ün kızı Ülkü hanım?
Gülümser Kalender tezcan: Evet Ortaokulu beraber okuduk 3 yıl.

YN: Hangi okulda?
GKT: Üsküdar Amerikan Kolejinde.

YN: Daha sonra arkadaşlığınız devam etti mi?
GKT: Evet, her yıl 10 Kasımlarda beraber göz yaşı döktük. Daha sonra yollarımız ayrıldı. Bildiğiniz gibi Ülkü hanım geçtiğimiz yıl öldü.

YN: Peki Gülümser hanım, bu son 10 Kasım’da (2015) Avrasya Vakfı’nında Atatürk hakkında konuşmanızda Ülkü hanıma sitem ettiniz, neden?
GKT: Çünkü kendisini ölümünden bir kaç sene önce aradım.
Sanıyorum 50’li yılların başlarından beri hiç görüşmemiştik. Kendisi ile görüşmek için harekete geçtim, ama ulaşamadım. Bana Ülkü’nün sosyete olduğunu söylediler.

YN: Nasıl yani, açıklar mısınız?
GKT: Atatürk’ün yolundan gitmedi. Türk kadınının güçlenmesi toplumda hak ettiği yeri alması için çalışmalarda bulunmadı. Görüşmüyorduk ama kendisini uzaktan da olsa takip ediyordum. Görüşme talebime böyle bir cevap alınca ben de o zamanlar gösterdiğim tepkiyi bu sene 10 Kasım’da da anlattım. Ülkü’nün yapması gereken şeyleri şimdi Hollanda’da Fatma Aktaş yapıyor. Kadınların sorunlarına eğiliyor, onların eğitimi için çabalıyor.

YN: Kısaca Ülkü hanım Atatürk’e layık evlat olmadı diyorsunuz öyle mi?
GKT: Evet aynen öyle diyorum.

YN: Gülümser hanım resim yaptığınızı, şiir yazdığınızı, kitaplarınız olduğunu, şiirlerinizin Hollandacaya çevrildiğini biliyoruz, biraz bahseder misiniz? Ne zaman başladınız resime, şiire?
GKT: 17 yaşımda başladım. Piyano öğretmenime aşıktım o zamanlar. Sene 1951 idi sanıyorum. Tabi duygularınızı şimdi olduğu gibi direk söyleyemiyorsunuz o zamanlar. Bende aşkımı renklerle,resimlerle anlatmaya çalıştım.

YN: Ve bu güne kadar sürdü fırçalarla dostlğunuz, renklere olan sevdanız.
GKT: Hayır, aşkımla birlikte resim yapmayı da bıraktım. İlk şiir kitabım çıkacaktı. Teyzemin kızı bana “kitaplarımın kapağını neden kendin çizmiyorsun” dedi. Haklıydı, zaten duygularımı ya resimle ya da şiirle ifade ettiğim için resimlerim şiirlerimi, şiirlerim ise resimlerimi tamamlıyordu.

YN: Böylece bir sergi açacak kadar resim yaptınız ve hala devam ediyorsunuz değil mi?
GKT: Evet, özellikle son sekiz yıldır resim benim yaşam kaynağım, amacım oldu.

YN: Peki Gülümser hanım bu sergi açma fikri nasıl oluştu? Bu yaşta ilk serginizi açıypr olmanız nasıl bir duygu, bence bu sergi dünyada bir ilk olacak
GKT: Bilmiyorum ama öğrencilerim, dostlarım çok rica ettiler. Avrasya Vakfı Başkanı Fatma Aktaş önderlik etti ve sergimiz 2016 yılının Ocak ayında Den Haag’da açılacak.

YN: Peki bir amacı var mı bu serginin, ne bekliyorsunuz, satış yapılacak mı?
GKT: Bu yaştan sonra şan-şöhret beklediğimi söylemem gülünç olur. Ama bir amacı var elbette. Bu resimler benim özelim. Özelimi, dünyamı yansıtan tablolar.
Sergi açılmasına evet dedim çünkü satışlardan elde edilecek gelir müzik eğitimi alan öğrencilere burs olarak verilecek. Bildiğiniz gibi eşimde bir müzisyendi kızımda öyle. Kızım Ecehan bu sergi öncesi eşimin bestlerinden oluşan bir konser de vercek.

YN: Desenize sanat dolu bir akşam, sergi olacak.
GKT: Evet Ankara’dan bir Tenor kızımla Ecehan ile birlikte bir kosner vercek, sergimiz açılacak ve bir ay açık kalcak.

YN: Efendim çok teşekkür ediyorum sizi yorduk. Bu ilk serginiz ve ‘Ankara’dan Lahey’e Opera’ olarak duyduğum etkinliğin ve serginizin haberini ilerleyen günlerde ayırca yapacağız.
GKT: Asıl ben teşekkür ederim kıymetli zamanınızı ayırıp bana bu imkanı verdiğiniz için.