“World Health Tourism Center Rotterdam” ( Rotterdam, Dünya Sağlık Turizmi Merkezi), 1 Eylül’de açılacak.
Merkez, 3 Haziran 2023 Cumartesi akşamı, Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı için Türkiye’den Hollanda’ya gelen hastane, klinik ve sağlık turizmi acenteleri ile medyaya tanıtılacak.
Merkez’de, Hastaneler, Klinikler, Termal Tesisleri, Yaşlı Bakım Merkezleri, Sağlık Turizmi Aracı Kuruluşları, Sigorta Şirketleri ve Asistans Şirketleri temsil edilecek.
(SAĞLIK TURİZMİ FUARI CUMA VE CUMARTESİ-HABERİ EN ALTTA)
Türkiye’de fuar merkezi işletmeciliği, fuar organizatörlüğü, sağlık turizmi, döküm endüstrisi ve e-ticaret alanlarında faaliyet gösteren ve Amsterdam, Berlin, Frankfurt ve Bosna Hersek’te sağlık turizmi fuarları düzenleyen ALZ Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Alagöz, Hollanda-Türkiye Ticaret Odası Derneği Başkanı Ethem Emre ve Genel Koordinatörü Metin Yazarel’in ortak girişimiyle Hollanda’da kurulan, EU Trade Centers B.V., 1 Eylül’de açmayı planladığı, “World Health Tourism Center Rotterdam” (Dünya Sağlık Turizmi Merkezi’ni), 3 Haziran 2023 Cumartesi akşamı, Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı için Türkiye’den Hollanda’ya gelen hastane, klinik ve sağlık turizmi acentelerine tanıtılacak.
Yenilikçi vizyonu ve iş modeli ile dünyada bir ilk niteliğinde olan “World Health Tourism Center Rotterdam”, Hollanda ve komşu ülkelerde sağlık turizmi pazarına odaklanmak isteyen lider ve öncü Hastaneleri, Klinikleri, Termal Tesisleri, Yaşlı Bakım Merkezlerini, Sağlık Turizmi Aracı Kuruluşlarını, Sigorta Şirketlerini, Asistans Şirketlerini ve İş Dünyası Sivil Toplum Kuruluşlarının Hollanda temsilciliklerini tek çatı altında Avrupa pazarı ile buluşturacak.
Hollanda ve komşu ülkelerde yürütülecek etkin tanıtım ve pazarlama çalışmaları sayesinde yurt dışında tedavi olmak isteyen tüm bireyler açısından bir çekim merkezi olacak “World Health Tourism Center Rotterdam”ın tanıtımı, 3 Haziran 2023 Cumrtesi günü Rotterdam’daki hizmet binasında gerçekleşecek.
EU Trade Centers B.V’nin üç ortağı Metin Yazarel (solda), Cihat Alagöz (ortada) ve Ethem Emre (sağda), kiraladıkları binanın sahibi ile mukavele sonrasında el sıkışırlarken.
World Health Tourism Center Rotterdam’da ofisi bulunan hastane ve klinikler, Avrupa’daki hastalar açısından en önemli dezavantajlardan biri olarak değerlendirilen “muhatabiyet” sorununu ortadan kaldıracak. Türkiye’deki tedavilerinin ardından Hollanda’ya dönen kişiler, herhangi bir sorun ya da şikayeti ortaya çıktığında, doğruca Rotterdam’daki merkezde bulunan ilgili Hollanda Temsilciliği ofisine müracaat ederek gerekli çözüm yollarının koordinasyonu sağlanacak.
Sağlık sorunları için Hollanda dışında tedavi alternatifine yönelmeyi planlayan kişilerin en önemli endişesi olan, tedavi öncesi ve sonrasındaki doğrudan muhatabiyet sorunu da, bu proje ile ortadan kalkmış olacak.
Merkez’in yer alacağı binada oluşturulacak olan çok amaçlı salonda, yılın belli dönemlerinde B2B İkili İş Görüşmesi Toplantıları, Alım Heyetleri buluşma etkinlikleri ile sağlık alanında ünlü isimlerin konuk edileceği konferans, seminer ve söyleşiler düzenlenecek.
Türkiye Sağlık Turizmi Sektörünü Avrupa’da çok daha güçlü bir biçimde konumlandırmaya yönelik önemli bir adım niteliğinde olan World Health Tourism Center Rotterdam, 1 Eylül 2023 tarihinde faaliyete geçecek.
*****************
Dün yayınladığım Sağlık Turizmi Fuarp haberinin bazı yerlerinde Cumartesi ve Pazar olarak yazılmış olan satırlar yanlış olmuştur. Doğrusu Cuma ve Cumartesi olan haberi altta yineliyorum
TÜRKİYE HASTANELERİ VE DOKTORLARI, ‘AMSTERDAM SAĞLIK TURİZMİ FUARI’NDA BOY GÖSTERECEKLER…
*2 ve 3 Haziran’da 60 hastanenin katılacağı fuarda, Türk sağlık sektörünün kalitesi sergilenecek.
*Katılımı ücretsiz olan fuarda, ikili görüşmelerin yanında, konferanslar ile bilgi akışı sürecek.
*Estetik, saç, diş ve obezite branşlarında bilgi verecek uzmanlar ile görüşülebilecek.
Türkiye Odalar Birliği Borsası (TOBB) Genel İdare Kurulu Üyesi, TOBB Türkiye Fuarcılık Sektör Meclisi Başkanı, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı, Global Entrepreneurship Network (GEN) Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve ALZ Grup Yönetim Kurulu Başkanı olan Cihat Alagöz’ün organizasyonu ile, Amsterdam’da bulunan “Postillion Hotel Kongre Merkezi”nde, “Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı” gerçekleşecek.
Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan fuar, 2 ve 3 Haziran 2023 Cuma ve Cumartesi günleri, ‘Uluslararası Sağlık Turizmi Sektör Meclisi TOBB’ ve ‘Sağlık İş Konseyi ve Hizmet İhracatçıları Birliği DEİK’in destekleriyle, ‘ALZ Fuar’ ve ‘GO Fair’ işbirliği ile açılacak.
2 Haziran 2023 Cuma günü, Lahey Büyükelçimiz. Selçuk ÜNAL’ın teşrifleriyle açılacak olan Fuara, Türkiye’nin seçkin 60 Hastanesi ve Kliniklerinin üst düzey yöneticileri ve uzman doktorlarının stantlarıyla katılım sağlanacak.
Bu yılki fuarın temel amacı, Türkiye’nin önde gelen Hastane ve Kliniklerini Hollanda kamuoyuna tanıtmak ve Hollanda ile Türkiye arasında sağlık konusunda yeni bağlantılar kurulmasına vesile olarak, karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi olacak.
Ziyaretçi olarak girişinin ücretsiz olduğu Fuar’da, Türkiye’nin güvenilir ve önde gelen 60 Hastanesi, Klinikleri (Estetik, Obezite, Diş, Saç Ekimi, Göz, Tüp Bebek vb) ve Sağlık Turizmi Acenteleriyle kendi standlarında tanışma ve görüşme fırsatı sunulacak.
Organizatör Cihat Alagöz’e göre, fuara bu yılki katılım sayısı geçen yıldan daha fazla olacak. Gerek Türk ve gerekse Hollanda medyası ile daha sıkı bir işbirliği gerçekleştirdiklerini belirten Alagöz’e göre, bu yılki fuarın, geçen yılki fuardan bir farkı da olacak. Bu yılki fuarda, geçen yıldan farklı olarak, fuar ile eş zamanlı olarak “B2B İkili İş Görüşmeleri Etkinliği” düzenlenecek.
Fuarın ikinci günü düzenlenecek olan B2B İkili İş Görüşmeleri Etkinliği’nde, özel davetli Hollanda Sağlık Turizmi Acenteleri, Sağlık Turizmi aracılığı konusunda uzmanlaşmış seyahat acenteleri ve Online Sağlık aracı Hizmeti sağlayıcısı ve Hollanda’da faaliyet gösteren İş Dünyası STK’larına birer görüşme masası tahsis edilecek. Hollandalı kuruluşların temsilcileri kendi masalarında sabit kalırken, kendileriyle önceden randevuları organize edilmiş Türkiye heyeti (70 Hastane, Klinik, Sağlık Turizmi Acentesi) randevu saatinde ilgili masaya gelerek işbirliği görüşmeleri gerçekleştirecekler.
Fuara iki ayrı kategoride ziyaretçi bekleniyor:
Genel Ziyaretçi
Fuarı ücretsiz olarak ziyaret etmek isteyen herkese, Türkiye’nin 60 hastanesi, klinikleri ve sağlık turizmi acenteleriyle tanışma ve Türkiye’de tedavi imkânları konusunda standı bulunan hastane ve kliniklerin yöneticileri ve uzman doktorlarıyla tanışma ve görüşme fırsatı sunulacak.
Profesyonel Ziyaretçi
Türkiye ve Hollanda arasında, sağlık turizmi alanında işbirliği imkânlarının görüşülebilmesi için, doktorlar, sağlık turizmi acenteleri, seyahat acenteleri, sigorta şirketleri, tur operatörleri, sağlık çalışanları, eczacılar, akademisyenler, yatırımcılar, dernek ve vakıflar, güzellik merkezleri, danışmanlık ve asistans şirketleri gibi profesyoneller, ücretsiz olarak Fuarı ziyaret ederek, Türkiye’nin güvenilir ve önde gelen 60 hastanesi, klinikleri, termal tesisleri ve sağlık turizmi acenteleriyle network ağlarını genişletip, yeni bağlantılar kurabilecek.
Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı’nda Sizleri Neler Bekliyor?
60 farklı hastane ve klinikle tek çatı altında buluşabilirsiniz
Farklı branşlardan uzman doktorlarla tanışabilirsiniz
Tedavi ihtiyaçlarınıza dair fikir alabilirsiniz
Estetik operasyonlara yönelik öneriler alabilirsiniz
Saç ekiminde en iyi uzmanlarla bir araya gelebilirsiniz
Diş̧ tedavisi ve gülüş̧ estetiğinde son trendleri keşfedebilirsiniz
*2 ve 3 Haziran’da 60 hastanenin katılacağı fuarda, Türk sağlık sektörünün kalitesi sergilenecek.
*Katılımı ücretsiz olan fuarda, ikili görüşmelerin yanında, konferanslar ile bilgi akışı sürecek.
*Estetik, saç, diş ve obezite branşlarında bilgi verecek uzmanlar ile görüşülebilecek.
Türkiye Odalar Birliği Borsası (TOBB) Genel İdare Kurulu Üyesi, TOBB Türkiye Fuarcılık Sektör Meclisi Başkanı, TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı, Global Entrepreneurship Network (GEN) Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve ALZ Grup Yönetim Kurulu Başkanı olan Cihat Alagöz’ün organizasyonu ile, Amsterdam’da bulunan “Postillion Hotel Kongre Merkezi”nde, “Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı” gerçekleşecek.
Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan fuar, 2 ve 3 Haziran 2023 Cuma ve Cumartesi günleri, ‘Uluslararası Sağlık Turizmi Sektör Meclisi TOBB’ ve ‘Sağlık İş Konseyi ve Hizmet İhracatçıları Birliği DEİK’in destekleriyle, ‘ALZ Fuar’ ve ‘GO Fair’ işbirliği ile açılacak.
2 Haziran 2023 Cuma günü, Lahey Büyükelçimiz. Selçuk ÜNAL’ın teşrifleriyle açılacak olan Fuara, Türkiye’nin seçkin 60 Hastanesi ve Kliniklerinin üst düzey yöneticileri ve uzman doktorlarının stantlarıyla katılım sağlanacak.
Bu yılki fuarın temel amacı, Türkiye’nin önde gelen Hastane ve Kliniklerini Hollanda kamuoyuna tanıtmak ve Hollanda ile Türkiye arasında sağlık konusunda yeni bağlantılar kurulmasına vesile olarak, karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi olacak.
Ziyaretçi olarak girişinin ücretsiz olduğu Fuar’da, Türkiye’nin güvenilir ve önde gelen 60 Hastanesi, Klinikleri (Estetik, Obezite, Diş, Saç Ekimi, Göz, Tüp Bebek vb) ve Sağlık Turizmi Acenteleriyle kendi standlarında tanışma ve görüşme fırsatı sunulacak.
Organizatör Cihat Alagöz’e göre, fuara bu yılki katılım sayısı geçen yıldan daha fazla olacak. Gerek Türk ve gerekse Hollanda medyası ile daha sıkı bir işbirliği gerçekleştirdiklerini belirten Alagöz’e göre, bu yılki fuarın, geçen yılki fuardan bir farkı da olacak. Bu yılki fuarda, geçen yıldan farklı olarak, fuar ile eş zamanlı olarak “B2B İkili İş Görüşmeleri Etkinliği” düzenlenecek.
Fuarın ikinci günü düzenlenecek olan B2B İkili İş Görüşmeleri Etkinliği’nde, özel davetli Hollanda Sağlık Turizmi Acenteleri, Sağlık Turizmi aracılığı konusunda uzmanlaşmış seyahat acenteleri ve Online Sağlık aracı Hizmeti sağlayıcısı ve Hollanda’da faaliyet gösteren İş Dünyası STK’larına birer görüşme masası tahsis edilecek. Hollandalı kuruluşların temsilcileri kendi masalarında sabit kalırken, kendileriyle önceden randevuları organize edilmiş Türkiye heyeti (70 Hastane, Klinik, Sağlık Turizmi Acentesi) randevu saatinde ilgili masaya gelerek işbirliği görüşmeleri gerçekleştirecekler.
Fuara iki ayrı kategoride ziyaretçi bekleniyor:
Genel Ziyaretçi
Fuarı ücretsiz olarak ziyaret etmek isteyen herkese, Türkiye’nin 60 hastanesi, klinikleri ve sağlık turizmi acenteleriyle tanışma ve Türkiye’de tedavi imkânları konusunda standı bulunan hastane ve kliniklerin yöneticileri ve uzman doktorlarıyla tanışma ve görüşme fırsatı sunulacak.
Profesyonel Ziyaretçi
Türkiye ve Hollanda arasında, sağlık turizmi alanında işbirliği imkânlarının görüşülebilmesi için, doktorlar, sağlık turizmi acenteleri, seyahat acenteleri, sigorta şirketleri, tur operatörleri, sağlık çalışanları, eczacılar, akademisyenler, yatırımcılar, dernek ve vakıflar, güzellik merkezleri, danışmanlık ve asistans şirketleri gibi profesyoneller, ücretsiz olarak Fuarı ziyaret ederek, Türkiye’nin güvenilir ve önde gelen 60 hastanesi, klinikleri, termal tesisleri ve sağlık turizmi acenteleriyle network ağlarını genişletip, yeni bağlantılar kurabilecek.
Amsterdam Sağlık Turizmi Fuarı’nda Sizleri Neler Bekliyor?
60 farklı hastane ve klinikle tek çatı altında buluşabilirsiniz
Farklı branşlardan uzman doktorlarla tanışabilirsiniz
Tedavi ihtiyaçlarınıza dair fikir alabilirsiniz
Estetik operasyonlara yönelik öneriler alabilirsiniz
Saç ekiminde en iyi uzmanlarla bir araya gelebilirsiniz
Diş̧ tedavisi ve gülüş̧ estetiğinde son trendleri keşfedebilirsiniz
*Türk-Yunan anlaşmazlığı davasına bakan ve yetkisizlik kararı
veren Yüksek Adalet Divanı’ndaki Türk halısını 50 yıl önce
fotoğraflamıştım.
*112 Yıl önce Osmanlı tarafından hediye edilen halı, tarafların
anlaşması ile restore edilmek üzere Türkiye’ye götürüldü.
*Hollandalılar’ın ‘Barış Sarayı’ (VredesPalais) diye adlandırdıkları
sarayda dört kuruluş yer alıyor.
Bizim, “Lahey Yüksek Adalet Divanı” olarak söz ettiğimiz “Barış Sarayı”na, Hollandalılar “VredesPleis” diyorlar. Bu yeri ilk gördüğüm an, 50 yıl kadar öncesine dayanıyor.
O yıl, Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz sahanlığı ihtilafı, “Yüksek Adalet Divanı”a taşınmıştı.
Güvenlik Konseyi, uyuşmazlığa taraf olan Türkiye ve Yunanistan arasında bir tercih yapmaktan kaçınmış, bir yandan tarafların uyuşmazlığı doğrudan görüşmeler yoluyla çözmeleri önerilirken, diğer taraftan da, uyuşmazlığın giderilebilmesinde, Uluslararası Adalet Divanı’nın olası katkılarını dikkate almaya davet etmişti.
O zamanlar tüm dünyada sitayişle söz edilen “Barış Sarayı”nda, görenlerin gözlerini kamaştıran kocaman bir halı dikkat çekiyordu. İşte orada, bu halının Osmanlılar tarafından hediye edilmiş olduğunu öğrenmiştim. Türk-Yunan davasının önemi yanında, böylesi dünyaca ünlü bir yerdeki Türk halısının mevcudiyeti benim için çok önemliydi.
Malumdur, o zamanlar “Haber atlatma” yarışı revaçtaydı. O halının fotoğrafını çektikten sonra Hollanda’nın ANP Ajansına gitmiş ve fotoğrafımın Hürriyet gazetesine telefoto ile gönderilmesini sağlamıştım. Ertesi günkü Hürriyet’in manşet başlığı “Türk-Yunan” davası değil, Barış Sarayı’ndaki Türk halısı idi.
Böylesi ilginç bir halı hikâyesi, Hürriyet’te birkaç gün konu olmuş ve nasibimize düşen övgüleri kazanmıştık.
50 YIL SONRA
İşte o halının hikâyesi, bu kez 50 yıl sonra yeniden gündeme geldi.
Halının hikâyesi aslında daha eskiye, yani 112 yıl öncesine dayanıyor.
112 Yıl öncenin yılı 1911 idi.
Lahey’deki Barış Sarayı inşa edilirken, 1907 yılında devletlere yapılan katkı çağrısı üzerine, 1911’de Osmanlı İmparatorluğu tarafından, kocaman bir Hereke halısı hediye edilmişti.
Şimdi, restore (tadilat) edilmesi için Türkiye’ye gönderilen halı hakkında, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal şunları söyledi:
“Hollanda Krallığı’na armağan edilen ve 112 yıldır Barış Sarayı’nı süsleyen Hereke Halısı, restorasyon amacıyla geçici bir süre için ülkemize gidiyor. Barış Sarayı’nın yönetimini deruhte eden Carnegie Vakfı ile Kültür ve Turizm Bakanlığımız arasında imzalanan Protokol uyarınca, Türkiye dışındaki en büyük olduğu düşünülen, 160 m2 boyutunda ve 700 kg ağırlığındaki Hereke halısı, restorasyon işlemlerine başlanması Barış Sarayı’ndan çıkarıldı.”
Halının, Barış Sarayı’nda sayısız müzakerelerin sürdürüldüğü Japon Odası’ndan çıkarılması töreninde, Büyükelçi Selçuk Ünal, Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’den de sorumlu Avrupa Direktörü Erik Weststrate ve Carnegie Vakfı Direktörü J.P.H. Donner de hazır bulundu.
Büyükelçi Selçuk Ünal, Hereke halısının Barış Sarayı’ndan çıkarılarak kamyona yüklenmesi sırasında düzenlenen belgesel çekimine de, Hollanda Dışişleri Bakanlığı Avrupa Direktörü Erik Weststrate ve Carnegie Vakfı Direktörü J.P.H. Donner ile katıldı.
Büyükelçi Selçuk Ünal şöyle devam etti: “Ecdadımızın 1907’deki davete icabetle 1911’de armağan ettiği tarihi Hereke halısı 112 yıldır, sayısız önemli barış antlaşması, müzakere ve görüşmeye şahitlik etti. Aslında, tek başına, yalnız ve hüzünlü, 112 yıl tarihe tanıklık etti.
Ecdadımızın uluslararası barışa desteğini o tarihte uzun vadeli bir öngörüyle ve bu şekilde göstermiş olması, bugün hepimiz için önemli bir mesajdır. Hereke halısı, bir İmparatorluktan diğer bir İmparatorluğa hediye edilirken düşünüldüğü gibi, bugün de yarın da Türk-Hollanda dostluğunun ölümsüz nişanelerinden birini teşkil edecektir. İnsanlar yaşadıkça ve insanlık yaşadıkça, buradan sonsuzluğa kadar uluslararası dostluk ve barış mesajını verecektir.”
İşte, hepimizi onurlandıran ve bundan sonraki gelişmeler ile bizi onurlandırmaya devam edecek olan Hereke Halısı’nın hikâyesi böyle. Ama tabii ki ‘Hereke Halısı’ deyip geçemeyiz.
İntihal (aşırma) yapmayacağım ama, Google Amca’da yaptığım araştırmada bakınız bu konuda ne buldum. (Bunun arkasından, ‘Barış Sarayı’ hakkında da bilgi vereceğim)
180 yıldır sarayları renklendiren fabrika:
Hereke halı dokuma fabrikası
Kocaeli‘de 1843 yılında kurulan Osmanlı emaneti “Hereke Fabrika-i Hümayunu” dokuma fabrikası, 180 yıldır adından söz ettiriyor. Özel olarak milli saraylara dokunan ipek halılar, metrekaresindeki 1 milyon düğümü ve Osmanlı dönemindeki desenleriyle göz kamaştırıyor. El emeği göz nuru halıları dokuyan kadınlar, bir halıyı en az bir yılda bitiriyor.
Körfez ilçesine bağlı Hereke bölgesinde, 1843 yılında iki kardeş tarafından geniş bir atölye olarak kurulan fabrika, 1845 yılında Osmanlı Devleti‘nin sanayi atılımları ile saraya bağlandı. 1845 yılından sonra, “Hereke Fabrika-i Hümayunu” ismiyle faaliyetini sürdürmeye başlayan fabrikada, ilk olarak sarayların perdelik ile döşemelik talebi karşılanırken, daha sonra halı da dokunmaya başladı.
Osmanlı’nın değerli kurumları arasında yer alan ve imparatorluk yaşantısını renklendiren Hereke Fabrika-i Hümayunu, 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da bir markaya dönüştü. Prestijli bir marka haline gelen fabrikanın ürünleri, çeşitli ülkelerde de ödüllere layık görüldü.
Hereke Fabrika-i Hümayun da birçok halı dokundu. Bunlardan en devasa olan Sultan II. Abdülhamit döneminde Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’in ziyareti vesilesiyle 1897 tarihinde Yıldız Şale Köşkü Muayede Salonu için yaptırılan 468 metrekare boyutunda, 3 ton ağırlığındaki halıydı. Ayrıca Beyler Beyi Sarayı Mavi Salonu, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu, Lahey Yüksek Adalet Divanı ve Beyaz Saray‘ında bulunan halılarda Hereke Fabrika-i Hümayun’da dokundu. 180 yıldır faaliyetini sürdüren, şu anki ismiyle Hereke İpekli Dokuma ve Halı Fabrikası’nda hala milli saraylara halı dokumaya devam ediyor.
Hereke halısının özelliği, ilmeği, çift düğüm olması, iplik özelliği ve sağlamlığıdır
19. Yüzyıl Osmanlı Halıcılık Eğitiminde Hereke Fabrika-i Hümayunu Modeli
Türk halı sanatının Osmanlı dönemi, Altaylardan Anadolu’ya uzanan tarihî süreci ve kültürel birikimi yansıtır. Bu bağlamda devletin ilk dört yüz yıl boyunca devam eden yükselişine paralel olarak, hah sanatı gelişme göstermiş ve çeşitliliği artmıştır. Ancak Batı dünyasında bilim ve tekniğe dayalı olarak gelişen yeni medeniyet, her alanda olduğu gibi Osmanlı sanatlarını da zor durumda bıraktı. Bilhassa sanayi devrimi ile dokumacılık sektörü yeni bir sürece girdiği için, OsmanlI halıcılığı derinden etkilendi. Bu sebeple, 19. yüzyılda sürdürülen modernleşme çabalarına dokumacılık da dâhil edildi. 1843’de Hereke’de açılan fabrika ile dokuma ve hah sanayi teşekkül ettiği gibi, zamanla sektör açısından bir eğitim merkezi hâline geldi. Yürütülen çabalar neticesinde taşrada birçok halıcılık merkezi ortaya çıktı. Verimliliğini yitiren bazı eski merkezler ihya edildi. Kız Sanayi Mektepleri ile Kız Rüştiyelerinde yapılan halıcılık eğitimi desteklendi. Ayrıca halıcılık sanatında başarılı ve üstün hizmetleri olan kimselere, hükümet tarafından Sanayi Madalyası verildi. Böylece Hereke Fabrika-i Hümayunu merkez alınarak, öğrencilere, erişkinlere, özel teşebbüs personeline halıcılık eğitimi veren, kaliteyi artıran ve istihdam imkânı yaratan bir model oluştu.
BU DA BARIŞ SARAYI’NIN HİKÂYESİ
Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler‘in başlıca yargı organıdır. Uluslararası Adalet Divanı’nın merkezi Hollanda‘nın Lahey kentindedir. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi’nden seçilen 15 yargıçtan oluşur. Yargıçlar değişik ülkelerden seçilir, böylece dünyadaki değişik hukuk sistemlerinin temsil edilmesi amaçlanır.
Divanın yetki alanı, bir uluslararası uyuşmazlıkta taraf olan ülkelerin kendisine getirdikleri davalar ile BM Antlaşması‘nda ya da yürürlükteki uluslararası antlaşmalarda özellikle öngörülmüş konuları içine alır. Uluslararası Adalet Divanı Statüsü, BM Antlaşması’nın (BM Şartı) ayrılmaz bir parçasıdır ve Adalet Divanı’nın çalışma esaslarını belirler.
Saray’da, Daimi Tahkim Mahkemesi, Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı, Lahey Uluslararası Hukuk Akademisi ve Barış Sarayı Kütüphanesi bulunuyor.
Daimi Tahkim Mahkemesi
Bir anlaşmazlığı tahkim yoluyla çözmek isteyen taraflar Daimi Tahkim Mahkemesine (PHA) başvurabilirler. PHA’ya sunulan anlaşmazlıkların çoğu en az bir eyaleti içerir. Ancak uluslararası kuruluşlar, şirketler ve kişilerle olan uyuşmazlıklar da ileri sürülebilir. Çoğu durumda, her iki tarafın da bir hakem atadığı üç üyeli bir mahkeme kurulur ve bu hakemler birlikte bir başkan atar. Böylece oluşturulan mahkeme dava hakkında karar verir. Taraflar ayrıca kararlaştırılacak hukuki meseleyi, kullanılacak dili ve gizlilik derecesini birlikte belirler. Hakemlerin kararları her durumda tarafları bağlar. PHA ayrıca arabuluculuk gibi bağlayıcı olmayan uyuşmazlık çözümü biçimleri sunar.
Uluslararası Adalet Mahkemesi
Uluslararası Adalet Divanı (IGH), Birleşmiş Milletler’in (BM) ana yasal organıdır ve iki yönlü görevi vardır.
Birincisi, devletler tarafından getirilen uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözer. Uyuşmazlıklar temel olarak kara ve deniz sınırları, toprak egemenliği, güç kullanımı, uluslararası insancıl hukukun ihlali, devletlerin iç işlerine karışmama, diplomatik ilişkiler, rehin alma, sığınma hakkı, tabiiyet, vesayet, geçiş hakları ile ilgilidir. ve ekonomik haklar.
İkinci olarak, BM organları ve bunu yapmaya yetkili uzman kuruluşlar tarafından sunulan hukuk meseleleri hakkında istişari görüşler yayınlar. Görüşler, bu kurum ve kuruluşların hukuka uygun olarak nasıl işleyebileceklerini veya inatçı devletler karşısında otoritelerini nasıl güçlendirebileceklerini gösterebilir.
Uluslararası Adalet Divanı, farklı ülkelerden 9 yıllığına seçilen ve yeniden seçilebilen 15 yargıçtan oluşur. Mahkeme üyelerinin üçte biri her üç yılda bir seçilir. Başkan, her üç yılda bir akranları tarafından seçilir. Mahkemenin şu anki Başkanı ABD’den Joan E. Donoghue’dur. Mahkeme duruşmaları her zaman halka açıktır. Fransızca ve İngilizce, Mahkemenin daimi dilleridir.
Uluslararası Adalet Divanı (ICJ)
Uluslararası Teşkilat Künyesi
Teşkilatın Amacı:
Birleşmiş Milletler’in ana organlarından biri olan Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD/ICJ) temel görevi, devletlerce önüne getirilen uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmektir. Divan ayrıca, BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi ile Genel Kurulun yetkili kıldığı BM’nin diğer organları ve uzmanlık kuruluşları tarafından talep edilen konularda tavsiye görüşü verebilmektedir.
Kuruluş Tarihi:1945
Merkezi: Lahey
Türkiye’nin Üyelik Durumu:
BM üyesi devletler, BM Antlaşması uyarınca ipso facto (kendiliğinden) UAD Statüsüne de taraf oldukları için, UAD önündeki davalara da taraf olabilmektedirler.
Türkiye, UAD’nin zorunlu yargı yetkisini kabul etmemektedir.
Teşkilatın Tarihi :
UAD, BM Şartı ile BM’nin asli “adalet organı” olarak kurulmuştur. UAD’nin kuruluşundan önce, Milletler Cemiyeti bünyesinde kurulan Uluslararası Sürekli Adalet Divanı (USAD) bulunmaktaydı. Divan Statüsü, BM Şartı’nın ayrılmaz parçası olarak Şart ile birlikte 1945 yılında yürürlüğe girmiş ve USAD feshedilmiştir. UAD’nin ilk yargıçları 6 Şubat 1946’da seçilmiş, Divan’ın resmi açılışı ise 18 Nisan 1946’da yapılmıştır.
UAD, başta UAD Statüsüne taraf olan devletlere açıktır. Bu bağlamda, BM üyesi devletler, BM Antlaşması uyarınca ipso facto (kendiliğinden) UAD Statüsüne de taraf oldukları için, UAD önündeki davalara da taraf olabilmektedirler. BM üyesi olmayan bir devletin UAD Statüsüne taraf olabilme şartlarının BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine BM Genel Kurulu tarafından tespit edileceği, BM Şartı’nda belirtilmiştir. Öte yandan, BM Şartı’na ve UAD Statüsüne taraf olmayan devletlerin, BM Güvenlik Konseyi tarafından belirlenecek koşullar uyarınca UAD önündeki bir davada taraf olma hakkı bulunmaktadır.
Ancak, UAD’nin esasa ilişkin yetkisini, devletlerin Divan önündeki davalara taraf olma hakkından ayırmak gerekir. Divan’ın yetkisi ihtiyari olup, UAD, sadece tarafların Divan önüne götürmeyi kabul ettikleri uyuşmazlıkları incelemeye yetkilidir.
UAD’nin zorunlu yargı yetkisini tanımayan devletler Divan’a bu yetkiyi şu yollarla tanıyabilirler: Tahkimname (uyuşmazlık tarafları, uyuşmazlığın konusunu ve taraflarını belirttikleri bir tahkimname ile aralarındaki uyuşmazlığı UAD’ye sunmayı kararlaştırabilirler), Anlaşma (devletler ikili veya çok taraflı anlaşmalarda, anlaşmadan doğan uyuşmazlıkların Divan’a havale edilmesini öngören bir hüküm getirebilirler), Tek taraflı bildirim/Beyan (Statü’ye taraf olan devletler “herhangi bir zaman, aynı vecibeyi kabul eden herhangi bir başka devlete karşı UAD Statüsü’nün 36(2) maddesinde düzenlenen hukuki mahiyetteki uyuşmazlıkların hepsi hususunda Divan’ın kaza yetkisini ipso jure ve özel bir anlaşma olmaksızın mecburi olarak tanıdıklarını” beyan edebilirler) ve Forum Prorogatum (bir devletin bir uyuşmazlığı Divan’a havale etmesi durumunda, diğer devletin, Divan’ın yargı yetkisini kabul ettiği anlamına gelecek bir tutum izlemesi).
Öte yandan, BM Şartı uyarınca, BM Genel Kurulu veya Güvenlik Konseyi hukuki herhangi bir mesele hakkında, Genel Kurulca yetkili kılınacak diğer BM organ ve uzmanlık kuruluşları ise çalışma alanlarında karşılarına çıkacak hukuki meseleler hakkında UAD’den tavsiye görüşü talep edebilirler.
UAD, ülkelerinde yüksek yargı görevlerinin icrası için gerekli şartları haiz bulunan veya uluslararası hukuk alanında tanınmış hukukçular arasından seçilen 15 hâkimden oluşmaktadır. Hâkimler, 9 yıl süreyle görev yapmaktadırlar ve yeniden seçilmeleri mümkündür.
Hollanda’da her yıl çeşitli kuruluşlar tarafından yapılmakta olan şenlikler, bu yıl da havaların güzelleşmesi ile devam edecek.
Amsterdam’da 2-3 Haziran’da yapılacak olan “Sağlık Fuarı” (Geniş bilgi yakında), Schiedam’da “Festi Ala”, Utrecht’de “Fuarım” festivallerinin yanı sıra, iki gün süren Utrecht Ulu Cami, Zaandam Sultan Ahmet Camisi, Almere Sultan Ahmet Camisi, gibi bir çok caminin “Hayır Çarşısı” organizasyonları da Türklerin bahar etkinlikleri arasında yer alıyor.
Türklerin organize ettikleri programlar, Hollanda’nın Amsterdam, Rotterdam, Utrecht, Den Haag şehirleriyle sınırlı değil elbette. Benzer organizasyonlar, ülkenin dört bir yanında organize ediliyor. Bu programlar, sosyal medya sayesinde kısmen canlı olarak da izlenebiliyor. Programlarda hem yerel hem de Türkiye’den gelen tanınmış sanatçılar, konuşmacılar, yazarlar yer alıyor.
EN BÜYÜĞÜ
Hollanda’nın “Kültürel Buluşması” olarak gelenekselleşen “Anatolia Festijn” etklinliğinin dördüncüsü, ‘Ailemle orda olmak istiyorum’ aile teması ile, 16-17-18 ve 23-24-25 Haziran 2023 tarihlerinde, Amsterdamse Bos’ta (Amsterdam Ormanı) düzenlenecektir.
Geçen yılki festivalden görüntüler
Bu yıl dördüncüsü yapılacak olan Anadolu Festijn’in tanıtımı için yapılan basın toplantısında konuşan basın sözcüsü Şerafettin Babacan ve yöneticiler Muhammed Kozan ile Yasin Pehlivan organizasyon ile ilgili olarak şunları söylediler:
“Anatolia Festijn, Hollanda kültürünü, Anadolu kültürleri ile tanıştırmayı ve kaynaştırmayı amaç edinen ve bu anlamda kültürler arası bir köprü vazifesi gören Stichting Markad kurumunun düzenlemiş olduğu Anadolu Kültür Günleri’nin adıdır.
Anatolia Festijn, Anadolu’nun sahip olduğu zenginlikleri, çeşitliliği ve kültürel birikimini bu etkinlikler aracılığı ile ziyaretçilerle buluşturuyor. Anatolia Festijn’de, Anadolu’nun farklı bölgelerine ait özelliklerin, yöresel unsurların, mutfak lezzetleri stantlarında uzun kuyruklar oluşuyor.
Geçen yılki festivalden görüntüler
Katılımcılar festival kapsamında tiyatro gösterileri, yazar buluşmaları, ebru, hat ve cam üfleme sanatı, mehter ve halk oyunları gösterileri gibi çok sayıda etkinliği izleme imkanı buluyor.
Festivalde, Türk kahvesinden tatlılara, gözlemeden dönere, simit ve lokmadan mantıya kadar Türk mutfağından çok sayıda lezzetin yanı sıra, Hollanda firmalarınca da ülkeye özgü tatlıların satışı yapılacak.
Yetişkinlere ve çocuklara hitap eden tiyatro oyunları, sahne gösterileri, söyleşi tadındaki sohbetleri ile geleneksel değerlerin etkileşimini paylaşmayı hedeflemektedir.
Tüm yaş guruplarının katılabileceği, hergün ayrı etkinlikler, birbirinden özel lezzetler ve çocuklara özel oyun alanları ile kültür buluşmasının yaşanacağı etkinliğe büyük ilgi bekleniyor.
Festivale Hollanda’daki Türklerin yanı sıra, Belçika, Almanya, Danimarka ve İngiltere gibi birçok ülkeden ziyaretçiler de geliyor.
Geçen yıl, dört gün süren ve iki günü yağmurlu olan festivale katılım 50 bin olmuştu. Bu yıl art arda iki hafta sonu toplamda 6 gün sürecek olan festivale 100 bin ziyaretçi bekliyoruz..
Hep gönüllüler bazında hizmet edilen bu etkinliğimizin başarılı olma sebebi de, gönüllüler tarafından yapılmasıdır.
Hizmet, gönüllüler tarafından yapıldığı gibi, organizasyonun kâr, para kazanma amacı yok. Türkiye’den gelecek sanatçı, yazar ve konuşmacılarımızla festivalimizin çok çok daha renkli ve güzel geçeceğini düşünüyoruz.”
Kilometrelerce uzakta olan seçim sandıklarında oy kullanmanın zorluğu unutulmamalı.
Türkiye’de, 100 metre yakındaki sandığa gitmek ile, yurt dışında 100 km. uzaklıktaki sandığa gitme farkı hesaba katılmalıdır.
Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın, yurt dışında kullandıkları oy sayısının 2 milyona yaklaştığı ve katılım oranının yüze 53 olduğu açıklanırken, yurt dışı yurttaşlarımızın seçimlere ilgisizliği eleştirilmektedir. Bu bence yanlış görülen ve yapılan bir hesaplamanın sonucudur. Açıklanan katılım oranına, gümrük kapılarındaki oylar henüz eklenmemiştir. Gümrük kapılarında kullanılan oylar da hesaba katıldığı zaman, katılım oranının yüzde 60’ı bulması kesin gibidir.
Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, seçimlere katılım oranının önemi yadsılanmamalıdır. Zira, yurt dışında oy kullanabilmek için yüzlerce kilometre yol katetmek lâzımdır. Örneğin, 600 bin yurttaşımızın yaşadığı Hollanda’da, Lahey, Amsterdam ve Deventer kentlerindeki sandıklar 11 gün, Eindhoven kentindeki sandıklar da 2 gün açık kalmıştır.
Deventer’e, Groningen veya Leuwaarden’den gidecek olan yurttaşlarımız 140 km’lik bir yolu katetmek zorundadır. Maastricht ve Venlo gibi kentelerde ikamet eden yurttaşlarımız da, Eindhoven’e 90, Rotterdam’a ise 200 km’lik yolları katetmelidirler.
Yurt dışında oy kullanan yüzde 60’lık yurttaşlarımıza ben de katıldım ve vatandaşlık hakkımı kullandım.
Türkiye’de, 100 metre yakındaki bir okula gidip oy kullanma ile, yurt dışında yüz ve 200 km. uzaklıktaki sandıklara gidebilmenin kolaylığı ve zorluğu hesap edilmelidir.
Hoş, yurt dışında bazı fanatik particilerin servislerinden yararlananlar olmuştur ama, işi olan, yaşlı olan ve hasta olan yurttaşlarımızın o kadar yolu katetme şanslarının olmadığını da unutmamak lâzımdır.
Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, anavatandakilerle dayanışma içinde olduklarını açıkça ortaya seren bu durumun iyi değerlendirilmesi gerekir. “Yurt dışındaki Türkler, anavanlarındaki seçimlere ilgi göstermiyor” şeklindeki ifadeler, bazen suçlamaya kadar gidiyor.
Ayrıca, yurt dışındaki yurttaşlarımızın, Türkiye’deki seçimlere katılımlarının gereksiz olduğunu ifade eden kıt düşünceliler de vardır. “Yaşamadığı ülkedeki seçimlerde neden oy kullanacaklar” diye soran bu kıt düşüncelilere verilecek cevabımız şudur: Yurt dışında yaşayan o yurttaşlar, ülkemizin dövize ihtiyacı olduğu yıllarda, büyük fedakâlıklar yaparak, ülkemize dövize boğmuşlardır. Gerek akrabalarına gönderdikleri dövizler, gerek yaptıkları yatırımlar ile fedakârlık yapan gurbetçiler, buna karşın bazı sahtekârların sahte şirketlerinden hisseler alarak dolandırılmışlardır da…
Aslında, yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız, yurttaki seçimlerde sadece seçmek değil, seçilmek de istemektedirler. Türkiye’deki siyasi partiler, adaylarını tespit ederlerken, içlerindeki üyeler için kavga ederlerken, yurt dışındakilere sıra gelmemektedir. Bunun en iyi yolu, ‘Yurt dışında da seçim bölgesi’ ilân etmektir. On yıllardır bu istekleri gerçekleşmeyen yurt dışındaki yurttaşlarımız, buna rağmen sandıklara koşmakta ve oy kullanmaktadır.
İşte bu nedenle, yurt dışındaki yurttaşlarımızın bu fedakâlıklarının önemi yadsılanmamalıdır.
Bugün, Türkiye’de yapılmakta olan oy verme işlemlerinin ve sonuçlarının, ülkemiz için hayırlı olamsı dileğimle…