SOSYAL MEDYADA DOLAŞAN ‘ERDOĞAN’IN AKIBETİ’ YAZISI ÜZERİNE YORUMUMDUR…

SOSYAL MEDYADA DOLAŞAN ‘ERDOĞAN’IN AKIBETİ’ YAZISI ÜZERİNE YORUMUMDUR…

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Dünyadaki savaş çılgınlığının hızla tırmandığı bu günlerde, ülkelerin iç ve dış politikaları da doğal olarak daha fazla tartışılır hâle geldi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendiren yazar, çizer ve düşünürlerin sayısı da her geçen gün artıyor.
Bir yandan dış siyasette izlenen politikalar sorgulanırken, diğer yandan iç siyasete dair eleştiriler de art arda geliyor.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada dikkatimi çeken bir yazı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geleceğine dair oldukça çarpıcı iddialar içeriyordu. Yazıyı, Suat Demir isimli bir sosyal medya kullanıcısı paylaşmıştı. Ancak yazının sonunda Galip Sarıaltın ismi de yer alıyordu. Yazının kime ait olduğu tam olarak net olmamakla birlikte, bu isimlerin gerçek olup olmadıkları da belirsizliğini koruyor.

Metin, ilk bakışta karmaşık ve ağır bir dil taşıyordu. Ele alınan temalar ise oldukça hassas ve hukuki sorumluluk doğurabilecek nitelikteydi. Bu nedenle, bu yazıyı olduğu gibi sizlere aktarmanın doğru olmayacağı kanaatine vardım. Ancak içerdiği tartışma başlıkları, toplumda farklı yankılar uyandırmış ve dikkat çeken tepkilere yol açmıştı.
Bazıları yazıda kendi görüşlerini yansıtan ifadeler bulurken, bazıları sert ve ağır bulduğu bölümler nedeniyle eleştiri getirdi.

Söz konusu metinde, otoriter rejimlere dair tarihsel örnekler verilmiş, bu örnekler üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geleceğine dair öngörülerde bulunulmuştu.
Dönemin Almanya’sından İran’a, Şili’den Filipinler’e kadar farklı liderlerin akıbetleri üzerinden yapılan benzetmelerle, Türkiye’de de benzer bir akıbetin yaşanabileceği öne sürülüyordu.

Bu iddialar elbette sosyal medyada tartışılabilir; ancak hukuki sınırlar ve etik sorumluluklar içinde ele alınmalıdır.
Ben de bu yazıya birebir yer vermek yerine, içeriğini özetleyen, soğukkanlı bir çerçevede değerlendirme yapmayı daha uygun buldum.

TARAFSIZ BİR GÖZLE YORUM

Tarihi olaylar ve liderlerin akıbeti üzerine yazılan metinler, ister istemez duygusal yük barındırır. Hele ki eleştirilen kişi hâlâ görevdeyse… Bu tür yazıların hem dili hem de etkisi çok daha dikkatli değerlendirilmelidir.

Yazıda öne sürülen görüşlerin bir kısmı, toplumun içinden geçtiği süreçlere dair eleştiriler olarak değerlendirilebilir. Ancak bu eleştiriler dile getirilirken kullanılan üslup ve seçilen benzetmeler, sorumluluğu paylaşmaktan çok, kutuplaşmayı artırıcı etki yaratabilir.
Türkiye’nin koşulları, geçmişi ve toplumsal dinamikleri başka ülkelerle birebir örtüşmez. Bu nedenle tarihsel benzetmeler yapılırken, bağlamdan kopmamak ve güncel gerçekliği göz ardı etmemek gerekir.

Toplumlar değişir, yöneticiler gelir gider. Ama kalıcı olan; hukuk, adalet, demokrasi ve vicdan gibi evrensel değerlerdir.
Bu tür metinlerin de, bu değerlere katkı sunacak biçimde, özenli ve yapıcı bir dille yazılması gerekir.

 

 

 

AMSTERDAM BELEDİYESİNİN ‘SİNCAN’ YERİNE ‘DOĞU TÜRKİSTAN’ DENİLMESİ KARARI TÜM DÜNYADA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

AMSTERDAM BELEDİYESİNİN ‘SİNCAN’ YERİNE ‘DOĞU TÜRKİSTAN’ DENİLMESİ KARARI TÜM DÜNYADA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör’ün duyurduğu haberin Türkiye’de ulusal medyada ve TRT’de yer almaması şaşkınlık yarattı.

Amsterdam Belediye Meclisi’nin kararı, “Özgürlük, artık adlandırmayla başlayacak” örneği ile tüm dünyaya yayılacak.

Aynı kararın Hollanda’dan sonra, tüm ülkelerde alınması için, Türk asıllı siyasetçiler ve Sivil Toplum Kuruluşları harekete geçti.

(Haberin Hollandacası en altta.
De Nederlandse vertaling volgt na de Turkse versie.)

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
İlhan KARAÇAY yazdı:


Afbeelding met Menselijk gezicht, tekst, person, kleding Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
AMSTERDAM BELEDİYESİ ARTIK ‘SİNCAN’ DEĞİL ‘DOĞU TÜRKİSTAN’ DİYECEK

Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dan yükselen bir ses, Çin’in baskıcı politikalarına karşı tüm dünyaya bir mesaj verdi. Amsterdam Belediye Meclisi, Çin’in “Xinjiang” (Sincan) olarak adlandırdığı bölgeyi bundan böyle “Doğu Türkistan” olarak tanıma kararı aldı. Bu tarihi adım sadece Hollanda’da değil, Avrupa’da ve Uygur diasporasının yaşadığı tüm bölgelerde büyük yankı yarattı.

Bu karar, yalnızca bir isim değişikliği değil; baskı altındaki bir halkın kimliğini tanıma, onlara söz hakkı verme ve Çin’in asimilasyon politikalarına açık bir itiraz anlamına geliyor.

KARARIN ARKASINDAN: VEYİS GÜNGÖR

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, person Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Veyis Güngör (solda) İlhan Karaçay ile görüşmesinde önemli açıklamalarda bulundu.

Bu haberi ilk duyuran Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı olan dostum Veyis Güngör (solda) Amsterdam Belediyesi’nin aldığı bu tarihi kararı şu sözlerle yorumluyor:

“Bu karar, Amsterdam’ın tarihsel ve toplumsal hafızasına uygun bir karardır. Özgürlük ile sembolleşen bu şehir, Uygur Türklerinin yaşadığı bölgeyi Doğu Türkistan olarak adlandırarak, hem geçmişine hem de insan haklarına olan saygısını ortaya koymuştur.”

Veyis Güngör, kararı sadece siyasi değil, kültürel ve insani bir duruş olarak değerlendiriyor. Güngör, yıllardır Uygur davasına gönül veren sivil toplum liderlerinden biri olarak, bu adımı diasporanın başarısı ve Avrupa’da yaşayan Türklerin etkili bir küresel aktör olduğunu gösteren bir gelişme olarak yorumluyor.

Veyis Güngör, yayınladığı yorumunda, Uygur davasının en önde gelen ismi Rabia Kadir hakkında şunları anlatmış:

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, person Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

“Doğu Türkistan davasının Avrupa’da anlatılması çerçevesinde, Avrupa Türk diasporası onlarca program yaptı. Bu programlar, Avrupa Birliği’nin merkezi olan Brüksel’de yapılırken, Lahey’de, Amsterdam’da ve diğer Avrupa başkentlerinde de yapıldı. Programlara o yıllarda Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir de sık sık katıldı.

O programlardan biri Amsterdam’da, ‘Avrasya Sivil Toplum Buluşmaları’ adıyla yapılmıştı. Program, 2015 yılında, ‘Dünya İnsan Hakları Günü’ çerçevesinde, “Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir’in sürgünde 10. Yılı” anma programı olarak yapılmıştı.

Amerika’dan Rabia Kadir, Türkiye’den Seyit Tümtürk’ün de katıldığı program Uygur Pilavı ikramıyla başlamıştı. Anma programında Rabia Kadir’in son on yılda yaşadıklarını anlatan kısa bir belgesel gösterildi.
Rabia Kadir’in sürgünde geçen on yılı anısına organize edilen bu programın amacının, dünya kamuoyunun dikkatlerini, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulüm ve baskılara dikkat çekmek olduğu, Rabia Kadir’in Hollanda ziyareti çerçevesinde Hollandalı gazetecilerle de buluşup, verdiği mücadeleyi anlatması olarak tanımlandı.”

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, pak Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Sürgünde Doğu Türkistan davası ve insan hakları mücadelesi veren Rabia Kadir’e, Türkevi Topluluğu ve organizasyon adına, Darphane’de özel olarak bastırılan ‘Kaşgarlı Mahmut Parası’ hediye edildi.

RABİA KADİR GÖZYAŞLARINI TUTAMADI

Amerika’da yaşayan Uygur Lider Rabia Kadir, kendisine ulaşan Veyis Güngör haberini göz yaşları ile okudu. Rabia Kadir, Veyis Güngör’e teşekkür mesajını, Hollanda’daki Uygur aktörlerden Abdurrahim Gani kanalıyla gönderdi.

SÜLEYMAN KOYUNCU VE DENK’İN ÖNERGESİ

Suleyman Koyuncu DENK

Amsterdam Belediyesi’nde temsil edilen DENK Partisi Meclis Üyesi Süleyman Koyuncu tarafından sunulan önerge, 9 Temmuz 2025 tarihinde meclisten oy çokluğuyla geçti.
Önergenin başlığı oldukça çarpıcıydı:

“Wie onderdrukking herkent, spreekt ook Oost-Turkestan uit”
“Zulmü tanıyan, Doğu Türkistan’ı da söyler.”

Koyuncu’nun önergesi, Çin’in “Xinjiang” adının Uygur halkı için kolonyal ve baskıcı bir çağrışım içerdiğine dikkat çekti. Önerge, Amsterdam’ın bundan sonra bu bölge için resmi yazışmalar ve söylemde “Doğu Türkistan” adını kullanmasını talep etti. Karar, 26 evet oyu ile kabul edildi.

SÜRGÜNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN HÜKÜMETİNDEN TEPKİ

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, pak Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
ETGE Başkanı Dr.Mamtimin Ala ETGE Kültür Bakanı Adil Abilimit

Karara ilk ve en güçlü tepki, sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti’nden (ETGE) geldi.
ETGE Başkanı Dr. Mamtimin Ala, Amsterdam Belediyesi’ne şu sözlerle teşekkür etti:
“Bu tanıma, Çin’in kimliğimizi ve varlığımızı yok etme çabasına doğrudan bir meydan okumadır.”

ETGE Kültür Bakanı Adil Abilimit ise Amsterdam’ın bu adımını şöyle değerlendirdi:
“İnsan onuru, adınla başlar. Amsterdam, bizim gerçek ismimizi tanıdı.”

UYGHUR TIMES: “SÖZLE BAŞLAYAN ADALET”

Afbeelding met Lettertype, tekst, Graphics, grafische vormgeving Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Uluslararası haber sitesi Uyghur Times, bu kararı “Amsterdam’dan Çin’in baskıcı hükümetine karşı atılmış bir mermi” olarak niteledi. Aktivist Abdurehim Gheni, yıllardır Amsterdam Dam Meydanı’nda Çin zulmünü anlatan bir Uygur olarak kararı gözyaşlarıyla karşıladı.

HOLLANDA’DA VE AVRUPA’DA DEVAMI GELEBİLİR Mİ?

De kaart van de Europese Unie: stockvector (rechtenvrij) 331639082 | Shutterstock

Lahey’de geçtiğimiz aylarda benzer bir önerge DENK tarafından Temsilciler Meclisi’ne sunulmuştu ancak çoğunluk tarafından reddedilmişti. Amsterdam’daki bu başarı, Lahey, Rotterdam, Utrecht gibi diğer büyük şehirlerde de benzer girişimleri tetikleyebilir. Özellikle insan hakları odaklı partiler ve Uygur diasporasının aktif olduğu bölgelerde bu yönde yeni önergeler bekleniyor.

ALMANYA, AMSTERDAM MODELİNİ SEÇEBİLİR.

Dr. Latif Çelik - Kişisel Web Sitesi

Almanya’da yıllardır araştırmacı yazar ve tarihçi Latif Çelik, Veyis Güngör’ün yorumundan sonra yaptığı açıklamada, Amsterdam Belediyesinin almış olduğu kararın, çok önemli bir tarihi karar olduğunu, aynı kararın Almanya’da da alınması için, özellikle sosyal demokrat siyasetçilerin harekete geçmesi gerektiğini belirtti.

HOLLANDA HÜKÜMETİNE YANSIR MI?

 

Kabinet Schoof zet onverminderd in op Energietransitie | Netbeheer Nederland

Amsterdam Belediyesi’nin kararı, resmi olmakla birlikte, büyük bir siyasi mesaj içeriyor. Henüz Hollanda hükümeti bu konuda resmi bir açıklama yapmış değil.
Ancak: Dışişleri Bakanlığı, daha önce Çin’in Uygur bölgesindeki uygulamalarına yönelik insan hakları temelli eleştirilerde bulunmuştu. Ayrıca, Parlamento içinde de Uygur meselesine duyarlı gruplar bulunuyor.

Kararın diplomatik sonuçlar doğurması, örneğin Çin’in Amsterdam’ı hedef alan açıklamalar yapması beklenebilir.

TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI

Doğu Türkistan Tarihi - Hızlı Anlatım - YouTube

Amsterdam’ın Doğu Türkistan kararını bir tabeladan ya da metin düzeltmesinden ibaret görmek büyük bir hata olur. Bu karar; insan onurunu, tarihi hafızayı ve kültürel hakları esas alan bir duruşun sembolüdür. Çin’in totaliter baskısına karşı bir Avrupa şehri, kelimenin tam anlamıyla “hakikatin adını” anmış oldu.

Tarihin doğru tarafında duran Amsterdam Belediye Meclisi’ni kutluyor, bu cesur kararı öneren Süleyman Koyuncu’yu tebrik ediyorum. Ve dostum Veyis Güngör’ün dediği gibi:
“Avrupa Türk diasporası artık küresel bir aktördür. Bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeye devam etmeliyiz.”

TÜRK MEDYASI UYUYOR MU?

Afbeelding met tekst, krant, Lettertype, schermopname Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Amsterdam Belediyesi’nin, Çin’in “Sincan” adlandırmasına karşı çıkarak “Doğu Türkistan” ifadesini resmi dilinde kullanma kararı, Avrupa’da ve sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, Türkiye’deki ana akım medya organlarının bu gelişmeye sessiz kalması şaşkınlıkla karşılandı.

Başta TRT, Anadolu Ajansı (AA) ve diğer büyük haber kanallarının (NTV, CNN Türk, Habertürk, A Haber vb.) bu önemli gelişmeyi görmezden gelmeleri, kamuoyunda “Türk medyası neden sessiz?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

SOSYAL MEDYADA DALGA DALGA YAYILDI

Haber ilk olarak Veyis Güngör’ün yorumlarıyla sosyal medyada büyük bir ilgi gördü. Ardından Uyghur Times, East Turkistan Government-in-Exile, ve bazı Hollandaca yayın yapan haber sitelerinde detaylı biçimde yer aldı.

Özellikle Uygur diasporası, Doğu Türkistan meselesine duyarlı aktivistler ve akademisyenler, Amsterdam Belediyesi’nin bu kararını insan hakları açısından tarihi bir adım olarak yorumladı. Denk Partisi’nin Instagram paylaşımı, binlerce kez beğenildi, yorumlandı ve paylaşıldı.
Fakat bu yankının Türkiye’deki yansıması neredeyse sıfır düzeyindeydi.

TRT NEDEN GÖRMEDİ?

Afbeelding met vlag, buitenshuis, gebouw, tekst Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Türkiye’de devletin resmî yayın organı olan TRT, yıllardır Uygur Türkleriyle ilgili belgeseller, haber dosyaları ve zaman zaman Çin’e eleştiriler yayınlamış bir kurum olarak bilinir. Ancak Amsterdam’daki karar gibi doğrudan Çin’in terminolojisine karşı çıkan ve Uygurlara tarihi destek içeren bu gelişmeyi görmezden gelmesi, “editoryal bir tercih” olarak değil, “bilinçli bir suskunluk” olarak değerlendirilmeye başlandı.

Bu suskunluk sadece TRT ile sınırlı değil. AA, İHA gibi haber ajanslarının bültenlerinde de tek satır yer almadı. Oysa bu haber, uluslararası medya kuruluşlarında, örneğin BBC Türkçe, Deutsche Welle Türkçe gibi platformlarda çoktan analizlerle işlenmiş durumda.

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI MI ETKİLİYOR?

Türkiye, Çin’le son yıllarda ekonomik ve diplomatik ilişkilerini geliştirme gayreti içinde.
Kuşak-Yol Projesi, teknoloji yatırımları ve dış borç ilişkileri düşünüldüğünde, Çin’i karşısına almak istemeyen bir diplomatik çizgi göze çarpıyor. Bu çizgi, medya üzerindeki editoryal politikaları da etkiliyor olabilir.
Ancak bu suskunluk, özellikle milliyetçi ve muhafazakâr kamuoyunun hassas olduğu Doğu Türkistan meselesinde ciddi bir inandırıcılık kaybı yaratıyor.

HALBUKİ BU, SADECE BİR DIŞ POLİTİKA MESELESİ DEĞİL

Amsterdam Belediyesi’nin aldığı karar, yalnızca Çin’e karşı alınmış bir tavır değil; aynı zamanda Uygurların insanlık onuruna sahip çıkma kararıdır. İnsan hakları, etnik kimlik, dil, tarih ve hafızaya dair verilen bu sembolik destek, tüm özgürlükçü toplumların ortak vicdanını ilgilendiriyor.

Böylesine anlamlı bir kararın, Türk kamuoyunun gündeminde yer bulamaması, sadece medyanın değil, akademinin, STK’ların ve siyasi partilerin de konuyu ne kadar yüzeysel ele aldığını gösteriyor.

KAMUOYUNA ÇAĞRI

Ben bu gelişmeyi yazarken, dostum Veyis Güngör’ün şu sözlerini hatırlıyorum:
“Avrupa Türk diasporası artık küresel bir aktör. Eğer diaspora, Amsterdam’da Doğu Türkistan adını resmileştirecek noktaya geldiyse, Türkiye’nin de bu çabaları sahiplenmesi gerekir.”

Veyis Güngör’ün bu uyarısından sonra benim de buradan hem medya organlarına, hem STK’lara, hem de hükümete çağrım şudur:
Amsterdam’dan yükselen bu sese kulak verin. Doğu Türkistan artık susturulamayacak. Bu mücadele sadece Uygurların değil, tüm insanlığın vicdan mücadelesidir.

                                           *********************

BESLUIT VAN GEMEENTE AMSTERDAM OM ‘XINJIANG’ VOORTAAN
‘OOST-TURKESTAN’ TE NOEMEN TREKT WERELDWIJDE AANDACHT

Het bericht dat werd aangekondigd door voorzitter van het Turkse Onderzoekscentrum in Nederland, Veyis Güngör, verbaasde velen doordat het geen weerklank vond in de nationale Turkse media en zelfs niet bij TRT.

Het besluit van de gemeenteraad van Amsterdam zal zich verspreiden als voorbeeld van: “Vrijheid begint met het benoemen van de waarheid.”

Na Nederland komen ook elders initiatieven op gang, waarbij Turks-Nederlandse politici en maatschappelijke organisaties zich inzetten voor soortgelijke besluiten in andere landen.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Verslag door İlhan KARAÇAY

Afbeelding met Menselijk gezicht, tekst, person, kleding Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.AMSTERDAM ZAL NIET MEER ‘XINJIANG’, MAAR ‘OOST-TURKESTAN’ ZEGGEN

Een stem die opklonk vanuit Amsterdam, de hoofdstad van Nederland, bracht een krachtig signaal aan de wereld tegen het repressieve beleid van China. De Amsterdamse gemeenteraad heeft besloten om de regio die door China ‘Xinjiang’ wordt genoemd, voortaan aan te duiden als ‘Oost-Turkestan’. Deze historische stap kreeg brede weerklank, niet alleen in Nederland, maar in heel Europa en in gebieden waar de Oeigoerse diaspora actief is.

Dit besluit is meer dan alleen een naamsverandering; het is een erkenning van de identiteit van een onderdrukte bevolking, het geven van een stem aan die mensen, en een duidelijke afwijzing van het Chinese assimilatiebeleid.

VEYİS GÜNGÖR: DE MAN ACHTER HET NIEUWS
Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, person Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Veyis Güngör (links) deed belangrijke uitspraken tijdens zijn gesprek met İlhan Karaçay.

Mijn vriend Veyis Güngör, voorzitter van het Turkse Onderzoekscentrum in Nederland, was de eerste die dit historische besluit naar buiten bracht. Hij verklaarde:

“Dit besluit is in lijn met het historische en sociale geheugen van Amsterdam. Deze stad, die symbool staat voor vrijheid, toont met het gebruik van ‘Oost-Turkestan’ haar respect voor zowel haar verleden als voor de mensenrechten.”

Güngör ziet het besluit niet alleen als politiek, maar ook als een culturele en humanitaire houding. Als iemand die zich jarenlang heeft ingezet voor de zaak van de Oeigoeren, beschouwt hij deze stap als een overwinning van de diaspora en als bewijs dat Turkse Europeanen een invloedrijke mondiale actor zijn geworden.

In zijn verklaring herinnert Güngör aan Rabia Kadir, een prominente figuur in de Oeigoerse zaak:
Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, person Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

“In het kader van de verspreiding van de Oost-Turkestaanse zaak in Europa, zijn tientallen programma’s georganiseerd door de Turkse diaspora. Deze vonden plaats in Brussel, maar ook in Den Haag, Amsterdam en andere Europese hoofdsteden. Rabia Kadir, destijds voorzitter van het Wereld Oeigoerse Congres, nam hier regelmatig aan deel.”

Een van die bijeenkomsten vond plaats in Amsterdam onder de naam ‘Avrasya Sivil Toplum Buluşmaları’ in 2015. Het was een herdenking ter gelegenheid van haar 10 jaar ballingschap, en vond plaats rond de Internationale Dag van de Mensenrechten. Er werd Oeigoerse pilav geserveerd en een korte documentaire over haar tien jaren in ballingschap vertoond.

Afbeelding met kleding, persoon, Menselijk gezicht, pak Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Als eerbetoon werd haar de speciaal geslagen “Kaşgarlı Mahmut-munt” overhandigd door de Türkevi Gemeenschap.

RABIA KADIR KON HAAR TRANEN NIET BEDWINGEN
De in de VS wonende Oeigoerse leider Rabia Kadir las het nieuws dat Veyis Güngör haar had toegestuurd onder tranen. Ze stuurde haar dankwoord via Abdurrahim Gani, een bekende Oeigoerse activist in Nederland.

MOTIE VAN SÜLEYMAN KOYUNCU EN DENK

Suleyman Koyuncu DENK

De motie die in de gemeenteraad van Amsterdam werd aangenomen, was ingediend door DENK-raadslid Süleyman Koyuncu en werd op 9 juli 2025 aangenomen met een meerderheid van stemmen.

De titel van de motie was krachtig:
“Wie onderdrukking herkent, spreekt ook Oost-Turkestan uit.”
“Wie onderdrukking herkent, zegt ook Oost-Turkestan.”

In de motie werd opgemerkt dat de term ‘Xinjiang’ een koloniale en onderdrukkende lading heeft voor de Oeigoerse bevolking. De gemeenteraad besloot voortaan de term ‘Oost-Turkestan’ te gebruiken in officiële communicatie. De motie werd aangenomen met 26 stemmen voor.

STERKE REACTIE VAN DE REGERING IN BALLINGSCHAP VAN OOST-TURKESTAN

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, pak Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
ETGE Başkanı Dr.Mamtimin Ala ETGE Cultuur Minister Adil Abilimit

De eerste en krachtigste reactie kwam van de in ballingschap levende regering van Oost-Turkestan (ETGE).

Dr. Mamtimin Ala, voorzitter van de ETGE, bedankte Amsterdam met de woorden:
“Deze erkenning is een directe uitdaging aan China’s pogingen om onze identiteit en ons bestaan uit te wissen.”

ETGE-minister van Cultuur Adil Abilimit verklaarde:
“Waardigheid begint met je naam. Amsterdam heeft onze ware naam erkend.”

UYGHUR TIMES: ‘RECHTVAARDIGHEID BEGINT MET WOORDEN’ Afbeelding met Lettertype, tekst, Graphics, grafische vormgeving Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

De internationale nieuwswebsite Uyghur Times beschreef het besluit als “een kogel afgevuurd op China’s repressieve regime, vanuit Amsterdam”. Activist Abdurehim Gheni, die al jarenlang het Oeigoerse leed zichtbaar maakt op de Dam, reageerde met tranen in zijn ogen.

KOMT ER EEN VERVOLG IN NEDERLAND EN EUROPA?

De kaart van de Europese Unie: stockvector (rechtenvrij) 331639082 | Shutterstock
In Den Haag werd eerder een soortgelijke motie ingediend door DENK, maar deze werd verworpen. Het succes in Amsterdam zou echter navolging kunnen krijgen in steden als Rotterdam, Utrecht en andere met actieve mensenrechtenorganisaties of Oeigoerse gemeenschappen.

DUITSLAND KAN HET AMSTERDAM-MODEL VOLGEN Dr. Latif Çelik - Kişisel Web Sitesi
De bekende onderzoeker en historicus Latif Çelik benadrukte na de verklaring van Veyis Güngör dat ook in Duitsland eenzelfde beslissing zou moeten worden genomen en riep vooral sociaal-democratische politici op tot actie.

EN DE NEDERLANDSE REGERING Kabinet Schoof zet onverminderd in op Energietransitie | Netbeheer Nederland
Hoewel het besluit van de Amsterdamse gemeenteraad officieel is, heeft de Nederlandse regering nog geen formele reactie gegeven. Wel heeft het ministerie van Buitenlandse Zaken eerder mensenrechtenkritiek geuit op China’s beleid in de Oeigoerse regio.

Mogelijk volgen diplomatieke spanningen, zoals kritiek vanuit Beijing gericht op Amsterdam.

EEN HISTORISCH KEERPUNT
Doğu Türkistan Tarihi - Hızlı Anlatım - YouTube
Het is een misvatting om dit besluit te zien als slechts een wijziging van een term. Het is een symbolische daad die draait om menselijke waardigheid, historisch bewustzijn en culturele rechten. Een Europese stad heeft letterlijk de “juiste naam” uitgesproken tegenover het totalitaire regime van China.

Ik feliciteer de Amsterdamse gemeenteraad met deze moedige stap, en in het bijzonder Süleyman Koyuncu voor het indienen van de motie. Zoals mijn vriend Veyis Güngör zegt:

“De Turkse diaspora in Europa is nu een mondiale actor. We moeten met dit bewustzijn en deze verantwoordelijkheid blijven handelen.”

TURKSE MEDIA ZWIJGT – WAAROM? Afbeelding met tekst, krant, Lettertype, schermopname Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Terwijl het besluit in Europa en op sociale media brede aandacht kreeg, was het opvallend stil in de Turkse mainstream media. TRT, Anadolu Agency en andere grote zenders besteedden geen aandacht aan dit belangrijke nieuws. Velen vragen zich af: “Waarom zwijgt de Turkse media?”

VIRAL OP SOCIALE MEDIA
Het nieuws ging dankzij de verklaringen van Veyis Güngör viraal op sociale media. Daarna volgden onder andere Uyghur Times, de Regering van Oost-Turkestan in Ballingschap, en diverse Nederlandstalige nieuwswebsites.

Oeigoerse activisten en academici beschouwden het besluit als een historisch mensenrechtenmoment. De Instagram-post van DENK werd duizenden keren geliked en gedeeld.

In Turkije bleef de weerklank echter nagenoeg nihil.

WAAROM HEEFT TRT HET NIET OPGEPIKT?

Afbeelding met tekst, krant, Lettertype, schermopname Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Hoewel TRT bekend staat om haar documentaires en nieuws over de Oeigoeren, werd dit besluit genegeerd. Dit wordt niet gezien als een redactionele keuze, maar als een bewuste stilzwijgen. Niet alleen TRT, ook AA en İHA zwegen.

Ondertussen hebben internationale media zoals BBC Türkçe en Deutsche Welle Türkçe al diepgaande analyses over dit onderwerp gepubliceerd.

WORDT TURKSE BUITENLANDSE POLITIEK BEÏNVLOED?
Turkije probeert haar economische en diplomatieke betrekkingen met China te verbeteren. Het Belt and Road-initiatief, technologische investeringen en schuldenstructuren lijken hierin mee te spelen. Mogelijk beïnvloeden deze factoren de mediaboodschappen.

Maar juist op een gevoelig onderwerp als Oost-Turkestan leidt dit tot ongeloofwaardigheid, vooral bij het nationalistisch en conservatief publiek.

DIT IS GEEN ZAKEN VAN UITENLANDSE POLITIEK ALLEEN
Het besluit van Amsterdam is niet alleen een politieke daad tegen China, maar ook een erkenning van de menselijke waardigheid van de Oeigoeren. Taal, identiteit en geheugen zijn universele rechten en dit besluit raakt het geweten van alle vrije samenlevingen.

Het feit dat deze betekenisvolle stap in Turkije nauwelijks besproken wordt, toont hoe oppervlakkig het onderwerp door media, academici en politici wordt behandeld.

OPROEP AAN HET PUBLİEK
Veyis Güngör zei:
“De Turkse diaspora in Europa is een mondiale actor geworden. Als wij in Amsterdam de naam Oost-Turkestan kunnen laten erkennen, dan moet Turkije dit ook steunen.”

Daarom doe ik hierbij een oproep aan media, NGO’s en de overheid:
Luister naar deze stem uit Amsterdam. Oost-Turkestan zal niet langer tot zwijgen worden gebracht. Deze strijd is niet alleen van de Oeigoeren, maar van het geweten van de mensheid.

CORENDON’DAN BELEDİYEYE YAPILAN 700.000 EUROLUK DEV BAĞIŞ HOLLANDALILARI ADETA BÜYÜLEDİ…

CORENDON’DAN BELEDİYEYE YAPILAN 700.000 EUROLUK DEV BAĞIŞ HOLLANDALILARI ADETA BÜYÜLEDİ…

Hollanda’nın turizm devi Corendon, yalnızca bir şirket değil; çevreye, insana ve geleceğe yatırım yapan bir vizyonun temsilcisi olduğunu bir kez daha gösterdi.

Haarlemmermeer Belediyesi sınırları içinde faaliyet gösteren Corendon, yaklaşık 1.400 futbol sahası büyüklüğünde, 1.000 hektarlık devasa bir parkın yapımına katkıda bulunmak amacıyla, belediyeye 700.000 euroluk bir bağış yaptı.

PARK21 adı verilen bu proje; su alanları, bataklıklar ve ormanlık bölgeleri barındıran doğal bir peyzaj üzerine inşa edilecek. Parkta bisiklet yolları, yürüyüş parkurları ve binicilik rotaları yer alacak. Ayrıca alanın bir bölümü sürdürülebilir tarım faaliyetleri için ayrılacak.

Belediye Başkan Yardımcısı Mariette Sedee’nin şu sözleri, projeye duyulan takdiri özetledi: “Corendon’un yaptığı bu katkı, toplumsal duyarlılığın örnek bir ifadesidir. Bu tutum, şirketlerin yalnızca ekonomik değer üretmekle kalmayıp, çevreye ve yaşanabilir bir topluma nasıl katkı sunabileceğini göstermektedir.”

(Haberin Hollandacası en altta.
De Nederlandse vertaling volgt na de Turkse versie.)

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
İlhan KARAÇAY yazdı:

Hollanda merkezli turizm şirketi Corendon, kuruluşunun 25’inci yıl dönümünü çeşitli etkinliklerle kutlarken, finali oldukça anlamlı bir adımla yaptı. Şirket, faaliyetlerinin başladığı bölge olan Haarlemmermeer Belediyesi’ne, PARK21 adlı yeşil bir rekreasyon alanının geliştirilmesi için tam 700.000 euro bağışta bulundu.

Bu yıl Schiphol Havalimanı’nın düzenlediği “Welkom op Schiphol” (Schiphol’a Hoş Geldiniz) etkinliğinde onur konuğu olan Corendon, bu bağışıyla kutlamalarını toplumsal bir sorumluluk eylemine dönüştürmüş oldu.

Corendon CEO’su Günay Uslu, bağışla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Corendon, Haarlemmermeer’de büyüdü. Birçok çalışma arkadaşımız burada yaşıyor. Bu bölgede, halkın severek ziyaret ettiği çok güzel bir otelimiz var. Haarlemmermeer ile olan dostluğumuz bizim için son derece değerli. Birlikte uyum içinde çalışıyoruz ve bu bağışla, bize çok şey kazandıran bu bölgeye minnettarlığımızı göstermek istiyoruz.”

Bağışın sembolik teslim töreni, PARK21 Yaz Haftası kapsamında, Landgoed Kleine Vennep’te düzenlenen özel bir etkinlikle yapıldı. Törende, bağış çeki Corendon CEO’su Günay Uslu tarafından Haarlemmermeer Belediye Başkan Yardımcısı Mariette Sedee’ye takdim edildi.

Afbeelding met kleding, persoon, person, glimlach Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Sedee, çeki aldıktan sonra yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Corendon’un yaptığı bağış, toplumsal duyarlılığın güzel bir örneğidir. Bu durum, şirketlerin sadece ekonomik değer yaratmakla kalmayıp, yaşam çevresine de nasıl olumlu katkılar sunabileceğini gösteriyor. Corendon’un desteğinden dolayı çok memnunum. Bu destek, parkın daha da geliştirilmesi ve düzenlenmesine katkı sağlayacak ve böylece hem bölge halkı hem de ziyaretçiler için daha cazip bir destinasyon haline gelecektir.”

GROOT VENNEP PROJESİ, DİĞER BELEDİYELERE DE İLHAM OLACAK
Afbeelding met kaart, panorama Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Yapılan bağış, Nieuw-Vennep yakınlarındaki Groot Vennep bölgesinde inşa edilecek parkın önemli bir bölümünün finansmanında kullanılacak. Park; göletler, bataklıklar ve doğal eğimli alanlarla donatılacak. Yürüyüşçüler, bisikletçiler ve biniciler için özel parkurlar yapılacak; aynı zamanda alanın bir bölümü sürdürülebilir tarım için ayrılacak.

AÇIK HAVA SİNEMASI VE BİSİKLET TURLARI İLGİ ODAĞI OLDU

Afbeelding met hemel, buitenshuis, boom, panorama Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

PARK21 Yaz Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerde, ziyaretçiler Kleine Vennep arazisinde açık hava sinemasında film izledi ve bisiklet turlarına katılarak doğanın tadını çıkardı. Etkinlik, her yaştan katılımcının ilgisini çekti.

PARK21, HOLLANDA’NIN YEŞİL GELECEĞİNE ÖRNEK OLACAK

Afbeelding met hemel, buitenshuis, panorama, plant Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

PARK21, Haarlemmermeer’in yeni yeşil cazibe merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Belediye sınırlarının büyümesiyle birlikte doğayla iç içe yaşama, dinlenme ve eğlenme ihtiyacı da artmakta. Bu büyük ölçekli proje, önümüzdeki yıllarda spor, doğa, tarım, eğitim ve yenilik gibi birçok alanda hizmet sunacak.

Toplamda 1.000 hektarlık alana yayılması planlanan PARK21, doğa yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, tarım alanları, kültürel etkinlik sahaları ve doğa eğitim merkezlerini bir arada sunacak şekilde tasarlanıyor.

Afbeelding met zwembad, gebouw, buitenshuis, pool Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Haarlemmermeer Belediyesi’nin öncülüğünde yürütülen bu proje, sadece rekreasyon alanı yaratmayı değil; aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliğine uyum ve bölgesel iş birliklerinin güçlendirilmesi gibi önemli hedeflere de hizmet edecek.

Afbeelding met collage, schermopname, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Corendon’un yaptığı 700.000 euroluk bağış, PARK21’in özellikle kamusal kullanım alanlarının ve ekolojik altyapısının güçlendirilmesinde kullanılacak.

Afbeelding met tekst, buitenshuis, Reclamebord, hemel Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Bu hamle, Corendon’un yalnızca turizmde değil, toplum ve çevre konusunda da sorumluluk taşıyan öncü bir şirket olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

                                              *****************

CORÉNDON BETOOVERT NEDERLANDERS MET EEN GULLE DONATIE VAN 700.000 EURO AAN DE GEMEENTE

Het Nederlandse reisbedrijf Corendon bewijst opnieuw dat het niet alleen om toerisme draait, maar ook om verantwoordelijkheid voor mens, milieu en maatschappij.

In de gemeente Haarlemmermeer, waar Corendon actief is, heeft het bedrijf een indrukwekkende schenking gedaan van maar liefst 700.000 euro voor de aanleg van een nieuw park van 1.000 hectare goed voor ongeveer 1.400 voetbalvelden.

Het project, genaamd PARK21, krijgt een gevarieerd landschap met waterpartijen, moerasgebieden en bossen. Er komen paden voor fietsers, wandelaars en ruiters. Ook zal een deel van het gebied worden gereserveerd voor duurzame landbouw.

Wethouder Mariette Sedee vatte het treffend samen:

“De donatie van Corendon is een prachtig voorbeeld van maatschappelijke betrokkenheid. Het laat zien dat bedrijven niet alleen economische waarde creëren, maar ook een positieve bijdrage kunnen leveren aan de leefomgeving.”

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Door İlhan KARAÇAY

Ter gelegenheid van haar 25-jarig bestaan heeft het Nederlandse reisbedrijf Corendon verschillende festiviteiten georganiseerd, met als hoogtepunt een bijzonder gebaar richting de samenleving. Het bedrijf schonk een bedrag van 700.000 euro aan de gemeente Haarlemmermeer, waar het ooit begon, voor de ontwikkeling van het groene recreatiegebied PARK21.

Tijdens het evenement ‘Welkom op Schiphol’, georganiseerd door de luchthaven Schiphol, was Corendon eregast. Met deze donatie gaf het bedrijf de viering van zijn jubileum extra betekenis in de vorm van sociale betrokkenheid.

Corendon-CEO Günay Uslu lichtte de donatie als volgt toe:
“Corendon is groot geworden in Haarlemmermeer. Veel van onze medewerkers wonen hier. We hebben hier ook een prachtig hotel dat geliefd is bij de lokale bevolking. Onze vriendschapsband met Haarlemmermeer is voor ons heel belangrijk. We werken op veel gebieden prettig samen, en met deze donatie willen we iets teruggeven aan deze regio die zo veel voor ons betekent.”

SYMBOLISCHE OVERHANDIGING TIJDENS PARK21 ZOMERWEEK

Afbeelding met kleding, persoon, person, glimlach Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

De symbolische overhandiging van de cheque vond plaats tijdens een evenement op het landgoed Kleine Vennep, onderdeel van de PARK21 Zomerweek. Günay Uslu overhandigde de donatie officieel aan wethouder Mariette Sedee van de gemeente Haarlemmermeer.

Sedee sprak na ontvangst van de cheque de volgende woorden: “De donatie van Corendon is een mooi voorbeeld van maatschappelijke betrokkenheid. Het laat zien dat bedrijven niet alleen economische waarde creëren, maar ook een positieve bijdrage kunnen leveren aan hun leefomgeving. Ik ben zeer tevreden met de steun van Corendon. Deze steun zal bijdragen aan de verdere ontwikkeling en inrichting van het park, waardoor het een aantrekkelijkere bestemming wordt voor zowel de lokale bevolking als bezoekers.”

GROOT VENNEP WORDT VOORBEELD VOOR ANDERE GEMEENTEN

Afbeelding met kaart, panorama Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

De donatie zal worden gebruikt voor de aanleg van een deel van het park in de buurt van Nieuw-Vennep, in het gebied Groot Vennep. Het terrein krijgt een gevarieerd landschap met waterpartijen, moeraszones en bosrijke gebieden. Er worden speciale routes aangelegd voor wandelaars, fietsers en ruiters. Ook komt er ruimte voor duurzame landbouw.

BUITENBIOSCOOP EN FIETSTOCHTEN TREKKEN DE AANDACHT

Afbeelding met hemel, buitenshuis, boom, panorama Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Tijdens de PARK21 Zomerweek genoten bezoekers van een film in de openluchtbioscoop op het terrein van Kleine Vennep, en namen zij deel aan fietstochten in de natuur. De activiteiten trokken deelnemers van alle leeftijden.

PARK21 WORDT EEN VOORBEELD VOOR HET GROENE NEDERLAND VAN DE TOEKOMST

Afbeelding met hemel, buitenshuis, panorama, plant Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

PARK21 groeit uit tot het nieuwe groene hart van Haarlemmermeer. Door de groei van de gemeente neemt de behoefte aan recreatie, natuurbeleving en ontspanning toe. Dit grootschalige project zal in de komende jaren ruimte bieden voor sport, natuur, landbouw, educatie en innovatie.

Afbeelding met zwembad, gebouw, buitenshuis, pool Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Het park is ontworpen als een multifunctioneel leefgebied met vijvers, wandelroutes, fietspaden, landbouwzones, natuur-educatiecentra en culturele evenemententerreinen. Het zal zich uitstrekken over een oppervlakte van ongeveer 1.000 hectare.

Onder leiding van de gemeente Haarlemmermeer draagt het project bij aan duurzame ontwikkeling, klimaatadaptatie en het versterken van regionale samenwerking.

Afbeelding met collage, schermopname, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

De bijdrage van Corendon van 700.000 euro zal met name worden ingezet voor de ontwikkeling van openbare ruimten en ecologische infrastructuur binnen PARK21.

Afbeelding met tekst, buitenshuis, Reclamebord, hemel Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Deze stap bewijst dat Corendon niet alleen een toonaangevende speler is in de reiswereld, maar ook een maatschappelijk betrokken onderneming met oog voor mens en milieu.

 

DÜZELTME: CENGİZ SAHAN HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI DEĞİL, YENİ KURULAN ÇOK ÖNEMLİ (ASC) KOMUTANLIĞINA GETİRİLDİ

DÜZELTME: CENGİZ SAHAN HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI DEĞİL, YENİ KURULAN ÇOK ÖNEMLİ (ASC) KOMUTANLIĞINA GETİRİLDİ

Air Support Command (ASC), eğitim, bakım ve lojistik gibi destek fonksiyonlarını bünyesinde birleştiren bir yapı olup, 1.900 askerî ve sivil personelin görev yaptığı büyük bir oluşumdur.

Tuğgeneral Sahan, bu birimin ilk komutanı olarak Hollanda savunma tarihinde önemli bir sorumluluğu üstlenmiştir.

(Haberin Hollandacası en altta.
De Nederlandse vertaling volgt na de Turkse versie.)

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, Officieel Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

11 Temmuz 2025 günü yayınladığım, “Cengiz Sahan Hollanda Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde Başkomutanlık Koltuğuna Oturdu” başlıklı haberimde, ifadelerdeki aşırılık nedeniyle teknik bir hata oluşmuştur. Haberimdeki bazı vurgular, Hollanda Hava Kuvvetleri içindeki yeni yapılanmanın doğasını yanlış yansıtmış ve istemeden de olsa okuyucularımızda “Cengiz Sahan, tüm Hava Kuvvetleri’nin başkomutanı oldu” gibi bir algıya neden olmuştur.

Konuyu şöyle düzeltmek isterim:

Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ın Başkanı Hikmet Gürcüoğlu’nun yeğeni olan Cengiz Sahan, Hollanda Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne bağlı olarak kurulan yeni bir birim olan Air Support Command (ASC)’nin komutanlığına atanmıştır. Bu görevle birlikte “commodore” (Tuğgeneral muadili) rütbesine yükseltilmiştir. Kendisinin atandığı pozisyon, Hava Kuvvetleri’nin genel komutanlığı değil; yeni ve önemli bir destek komutanlığıdır.

ASC; eğitim, bakım ve lojistik gibi destek fonksiyonlarını bünyesinde birleştiren bir yapı olup, 1.900 askerî ve sivil personelin görev yaptığı büyük bir oluşumdur. Tuğgeneral Sahan, bu birimin ilk komutanı olarak Hollanda savunma tarihinde önemli bir sorumluluğu üstlenmiştir.

Sahan, yeni görevi öncesinde, Savunma Kurmay Başkanlığı Personel Ana Dairesi Entegrasyon Başkanıydı. ASC’nin (Air Support Command – Hava Destek Komutanlığı) kurulmasıyla birlikte çeşitli hava kuvvetleri birimleri bir araya getirilmektedir. Bu, Woensdrecht Lojistik Merkezi ve Kraliyet Hava Kuvvetleri Askerî Okulu’nu kapsamaktadır. AB ülkelerindeki bazı küçük birimlerin de dahil edildiği Hava Destek Komutanlığı’na, hava kuvvetleri karargâhının bazı unsurları da dâhil edilecektir.

Afbeelding met buitenshuis, kleding, begrafenis, gebouw Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.Tuğgeneral Cengiz Sahan konuşmasını yaparken

Peki bu yanlış nasıl oldu?

Haberi hazırlarken, elimdeki Hollandaca metinleri ve resmi kaynakları incelemiş olsam da, Hava Kuvvetleri Komutanı’nın, “komuta devri” ifadesinin bağlamında bir anlam karmaşası yaşanmış ve mevcut görev devri, tüm Hava Kuvvetleri komutanlığı devri olarak algılanmıştır. Bu bir editoryal yorum hatasıdır ve sorumluluğu tümüyle bana aittir. Ayrıca haberimin taslağını Cengiz Sahan’a iletilmek üzere göndermiş olmama rağmen, mesajımı görmemiş olacak ki, kendisinden aksi yönde bir düzeltme gelmemişti. Nihai sorumluluk, okuyucuya doğruyu sunmakla yükümlü olan şahsımdadır.

Afbeelding met persoon, militair uniform, gebouw, buitenshuis Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Tuğgeneral Cengiz Sahan sancağı teslim alırken

Okur Eleştirisi Üzerine

Bu düzeltmeye vesile olan okuruma teşekkür ederim. Ancak, ifade şekli bakımından kullanılan bazı kelimelerin (“safsata”, “yalan haber”) gibi lafların, eleştiri kültürüne aykırı olduğunu üzülerek belirtmek isterim. Her düzeltme isteği, nezaketle muamele görmelidir. Ne var ki bu üslup, eleştiriyi gölgede bırakacak niteliktedir.

Sonuç olarak…

Gazeteciliğin temelinde doğruluk, sorumluluk ve şeffaflık ilkelerini benimsemiş bir yapıya sahip olduğumu biliyorsunuzdur.. Yanlış bilgi verdiğimde, bunu itiraf etmekten, düzeltmekten ve okurlarıma en doğru bilgiyi ulaştırmaktan asla çekinmem.

Tuğgeneral Cengiz Sahan’ın, Türk kökenli bir subay olarak bu göreve gelmesi, yine de Hollanda savunma tarihinde önemli ve gurur verici bir gelişmedir. Bunun değerini inkâr etmeden, gerçek çerçevede sunulması da toplumsal sorumluluğumdur.

Saygılarımla,
İlhan Karaçay

                                                     ****************

RECTIFICATIE: CENGIZ SAHAN IS NIET BENOEMD TOT COMMANDANT VAN DE LUCHTMACHT, MAAR TOT COMMANDANT VAN HET NIEUW OPGERICHTE EN BELANGRIJKE (ASC)

Het Air Support Command (ASC) is een organisatie die ondersteunende functies zoals opleiding, onderhoud en logistiek bundelt. Binnen deze eenheid werken ongeveer 1.900 militaire en civiele personeelsleden.

Brigadegeneraal Sahan heeft als eerste commandant van deze eenheid een belangrijke verantwoordelijkheid op zich genomen in de geschiedenis van de Nederlandse defensie.

In mijn bericht van 11 juli 2025, getiteld “Cengiz Sahan neemt de leiding over bij de Koninklijke Luchtmacht”, is een technische fout geslopen door overdreven formuleringen. Sommige accenten in mijn artikel gaven een onjuiste weergave van de aard van de nieuwe structuur binnen de Nederlandse Luchtmacht, en hebben onbedoeld de indruk gewekt dat “Cengiz Sahan is benoemd tot opperbevelhebber van de gehele Luchtmacht”.

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, Officieel Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Ik wil hierbij de volgende verduidelijking aanbrengen:

Cengiz Sahan, de neef van Hikmet Gürcüoğlu voorzitter van de Turkse ondernemersvereniging HOTİAD is, benoemd tot commandant van een nieuwe eenheid binnen de Koninklijke Luchtmacht, namelijk het Air Support Command (ASC). Met deze benoeming is hij bevorderd tot de rang van commodore, wat vergelijkbaar is met een brigadegeneraal. De functie die hij bekleedt is dus niet die van algemeen bevelhebber van de Luchtmacht, maar die van een nieuwe en belangrijke ondersteunende commandostructuur.

Het ASC is een grote organisatie die ondersteunende functies zoals opleiding, onderhoud en logistiek bundelt. Binnen deze eenheid werken ongeveer 1.900 militaire en civiele medewerkers. Brigadegeneraal Sahan neemt als eerste commandant van deze eenheid een belangrijke verantwoordelijkheid op zich in de geschiedenis van de Nederlandse defensie.

Voor zijn nieuwe functie was Sahan Hoofd Integratie bij de Hoofddirectie Personeel van de Defensiestaf.
Met de oprichting van het Air Support Command (ASC) worden verschillende onderdelen van de luchtmacht samengebracht.
Dit omvat onder andere het Logistiek Centrum Woensdrecht en de Koninklijke Militaire School Luchtmacht.
Daarnaast zullen ook enkele elementen van het hoofdkwartier van de luchtmacht hierin worden opgenomen.

Afbeelding met buitenshuis, kleding, begrafenis, gebouw Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Brigadegeneraal Cengiz Sahan houdt zijn toespraak

Hoe kon deze fout ontstaan?
Hoewel ik bij het opstellen van het bericht de Nederlandstalige documenten en officiële bronnen heb geraadpleegd, is er verwarring ontstaan over de term “commando-overdracht” in de context van de Luchtmacht. Dit heeft ertoe geleid dat de overdracht van een specifieke commandopositie werd geïnterpreteerd als de overdracht van het volledige Luchtmachthoofdcommando. Dit is een redactionele interpretatiefout, waarvoor ik volledig de verantwoordelijkheid neem. Ook al heb ik een concept van het bericht laten doorsturen naar de heer Sahan ter inzage, heb ik geen correctie van hem ontvangen. De uiteindelijke verantwoordelijkheid ligt echter bij mij, als journalist die verplicht is om de lezer van correcte informatie te voorzien.

Afbeelding met persoon, militair uniform, gebouw, buitenshuis Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist. Brigadegeneraal Cengiz Sahan neemt het vaandel in ontvangst

Over de lezerkritiek
Ik dank de lezer die mij op deze fout heeft gewezen. Tegelijkertijd betreur ik het gebruik van woorden zoals “onzin” en “nepnieuws”, die naar mijn mening niet passen binnen een gezonde kritiekcultuur. Elke correctie dient met respect behandeld te worden. Helaas doet deze toon afbreuk aan de inhoud van de kritiek.

Tot slot…
Als persoon die in de journalistiek staat voor waarheidsgetrouwheid, verantwoordelijkheid en transparantie, aarzel ik nooit om een fout toe te geven, te corrigeren en mijn lezers de juiste informatie te verschaffen.

De benoeming van brigadegeneraal Cengiz Sahan, een officier van Turkse afkomst, blijft een belangrijk en eervol moment in de Nederlandse defensiegeschiedenis. Het is mijn maatschappelijke verantwoordelijkheid om dit in zijn juiste context en waarde weer te geven – zonder het belang ervan te bagatelliseren.

Met vriendelijke groet,
İlhan Karaçay

 

MERSİN’DE ÜNLÜLERİ GENÇLEŞTİREN, ŞİFA VE GÜZELLİĞİN ADRESİ: GETAT UZMANI DR. IŞIL ÖZDEMİR

MERSİN’DE ÜNLÜLERİ GENÇLEŞTİREN, ŞİFA VE GÜZELLİĞİN ADRESİ: GETAT UZMANI DR. IŞIL ÖZDEMİR

Kliniğin kapısındaki listeyi okuduğunuzda “Bunca uygulamayı tek bir doktor nasıl yapar?” diye düşünüyorsunuz. İçeri girince cevabı alıyorsunuz:
Dr. Işıl Özdemir gerçekten on parmağında on marifet bir uzman.

Izdırap çektiğim bir acıyı dindirmek için gittiğim klinikte, başta Mersin eski Belediye Başkanı Macit Özcan olmak üzere pek çok ünlü ile karşılaştım.

Çukurova’nın tanınmış sosyetik hanımlarının da rağbet edip girdiği klinikten, güzel yüzler ve bedenler çıkıyor.

Afbeelding met persoon, muur, kleding, overdekt Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
İlhan KARAÇAY gitti, gördü, yaşadı ve yazdı:

Sağlık, insanlık tarihinin en eski ve en temel konularından biridir. İnsan, doğaya karşı verdiği yaşam mücadelesinde her zaman bedenini ve ruhunu korumanın yollarını aramıştır. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle sağlık hizmetleri çok ilerlemiş olsa da, bu arayış aslında binlerce yıl öncesine, ilk uygarlıklara kadar uzanır.

Tarihte, tıp alanında çığır açan pek çok isim vardır. Antik Yunan’da Hipokrat, hastalıkların doğa yasaları çerçevesinde anlaşılabileceğini savunmuş ve modern tıbbın temellerini atmıştır. Roma döneminde Galen, insan anatomisi ve fizyolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla tıbbi bilgiyi sistemleştirmiştir.

Orta Çağ İslam dünyasında İbn-i Sina, El-Kanun fi’t-Tıbb adlı eseriyle hem Doğu’ya hem Batı’ya ışık tutmuş, yüzyıllar boyunca referans alınmıştır.

Uzak Doğu’da Çinli hekim Hua Tuo, bitkisel tedavi ve akupunktur yöntemleriyle, Hintli Sushruta ise cerrahi girişimlerle tıbbın gelişimine katkı sunmuştur. Yeni çağda ise Louis Pasteur mikropların gizemini çözerken, Florence Nightingale modern hemşireliğin temellerini atmış, Freud insan ruhunun derinliklerine inmiş, Marie Curie ise bilimin sağlıkla kesiştiği noktada tarihe geçmiş isimler arasında yerini almıştır.

Tüm bu isimler, insanın şifa bulma çabasının evrenselliğini ve zamanlar ötesi önemini ortaya koyar. Sağlık, sadece hastalıkların tedavisi değil; yaşam kalitesini yükseltme, huzurlu ve üretken bir toplum inşa etme meselesidir.

Bu röportajda ise, bizzat gidip gördüğüm ve yaşadığım bir tıp konusunu sizlere sunacağım.

Korona salgınından sonra, Almanya’daki Türk çiftin bulmuş olduğu Biontek aşısını vurulduktan sonra, sağ kalçamda sürekli bir ağrı başlamıştı. Hollanda’da başvurduğum uzman doktorlar, çekilen MR’larda hiç bir şey bulamadılar. Ağrı kliniklerine gittim. Defalarca ağrı iğneleri vuruldu. Titreşim tedavileri yapıldı. Ama ne yazık ki hiç bir sonuç elde edilemedi.

Amsterdam’da düzenlenen bir Sağlık Fuarı’na katılan, Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz ve 9 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Karaoğlu, şikâyetimi dinledikten sonra, “Mutlaka ozon tedavisi yaptırın” tavsiyesinde bulunduktan sonra, “Bu ağrı, biontek aşısı nedeniyle başlamış olabilir. Ozon tedavisi ile bu ağrıdan kurtulabilme şansınız vardır” diye eklediler.

O günden beri ozon tedavisi yaptıracak bir yer arıyordum.
Hollanda, ozon tedavisi konusunda onay vermediği için, bu ülkede uygulanmıyor.
İki yıl önce Mersin’de bir girişimde bulundum ama zaman yetersizliği nedeniyle bu tedaviye başlayamadım. Ozon tedavisi, birkaç gün arayla 8 veya 12 defa yapılıyormuş. Bu nedenle de bu tedaviye başlayamadım.

Mersin’e son gidişimde, beni hâlâ çok rahatsız eden kalça ağrısından kurtulabilmek için ciddi bir arayışa girdim. Sağa sola ve dostlara, bu işin en iyi uzmanını sordum. Herkes bir isim veriyordu.
Sonra Yapay Zeka ChatGPT’ye sordum.
ChatGPT, Mersin’de ozon tedavisine ilk başlayan kişinin Işıl Özdemir olduğunu bildirirken, deneyimine de güvenilebileceğini belirtti.

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, kleding, glimlach Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Kliniğin kapısındaki listeyi okuduğunuzda “Bunca uygulamayı tek bir doktor nasıl yapar?” diye düşünüyorsunuz. İçeri girince cevabı alıyorsunuz: Dr. Işıl Özdemir gerçekten on parmağında on marifet bir uzman.

Bunun üzerine Işıl hanımı aradım ve randevulaştım.
Zaman darlığı nedeniyle 11 seansı günaşırı değil, her gün uygulama kararı aldık.
İlk randevumda, içeri girdiğim zaman, ozon tedavisi yaptırmakta olan Mersin Belediyesi eski başkanı Macit Özcan ve Amerikada yaşayan kızı ile karşılaştım. Beni görünce Işıl hanıma, “Bak Işıl hanım, işte sana ünlü bir şöhret daha. Kim bu adam biliyor musun? Bu adam çok ünlü gazeteci İlhan Karaçay’dır” deyince biraz gurulandım, biraz da utandım.

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, muur Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Meğerse Işıl hanıma her türlü terapi için gelenlerin çoğu ünlülerden oluşuyormuş.
Mersin’deki ünlü işadamları ve sosyetenin güzel bayanları, Işıl hanımın rağbet gösterdiği hastalarmış.

OZONLA ŞİFA

Afbeelding met overdekt, Medische apparatuur, kleding, muur Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Yararları sayılamayacak kadar çok olan ozon tedavisini benim şahsen yaptırmak isteyişimin nedeni, sağ kalçamdaki sürekli ağrıyı durdurmak içindi.
Ama yeri gelmişken, ozon tedavisinin daha başka nelere yaradığını Işıl hanımdan okuyalım:

“Ozon tedavisi doğanın bize sunduğu oksijen ( 02) ile yapılan bir tedavidir. Ozon gazı (03) üç oksijen atomundan oluşan güçlü dezenfektan ve oksidan olan bir gazdır. Uygun dozlarda uygulandığında kişinin antioksidan kapasitesi dediğimiz vücudun mücadele ve yenilenme kapasitesini artırır. Doku iyileşmesini hızlandırır.Dolaşımı düzenler ve mikro dolasımı artırır. Kanı ve karacigeri toksinlerden arındırır. Bağışıklığı destekler ve gribal enfeksiyonlara korur. Şeker hastalarında komplikasyonların önlenmesinde ve kapanmayan yaraların kapanmasında kullanılır. Ağrı sendromlarinda etkilidir. Kronik yorgunlukta enerjiyi artırır. Kronik hastalıklarin tamaminda tedaviyi destekler.Tedaviyi uygulayan doktorun doğru doz seçimi tedavinin etkinliğinde çok önemli bir kriterdir. Her duruma ve hastaya göre doz seçimi ve uygulama şekli değişir. Kanla ve serumla yapılan şekline majör uygulama diyoruz. Hastanın ozonlanmış kanının kas içine enjeksiyonuna ozon aşısı (minör yöntem) diyoruz. Damaryolu problemi olan hastalar ve çocuklarda rektal yolla uyguluyoruz. Ozon sauna dediğimiz uygulama şeklini de fibromyalji, selülit tedavisi, cilt problemleri gibi durumlarda tercih ediyoruz. Cilt yenilenmesi ve bölgesel zayıflamada da kullanabiliyoruz. Ozon mezoterapi ,enjeksiyonla ozon gazının uygulanması yöntemidir. Ağrı, bölgesel yağlanma, selülit ve cilt gençleştirmede kullanılabilir. Ozontedavisi güvenilir ve yan etkisi yok denecek kadar az bir tedavidir.”

KADİM YÖNTEM:HACAMAT

Afbeelding met nagel, overdekt, ader, persoon Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Ozon tedavisi yapılırken, ağrılarım hakkında konuşurken, hacamat tedavisinin de iyi gelebileceğini belirten Işıl hanımın tavsiyesine uyarak bu terapiyi de yaptırdım.
Işıl hanım bu tedavi hakkında şunları anlatıyor:

“Hacamat 5000 yıllık kadim bir tedavi yöntemidir. Cilt altı bağ dokuda biriken toksinlerin cilt insizyonu ve vakumlu kupalarla dışarı alınması işlemidir. Ağrılarda, mesela migrende, fibromyaljide, bel boyun sırt ve bacak ağrılarında, kas spazmlarında, dolaşım bozukluklarında ve detoksa ihtiyaç duyulan her durumda çok degerlidir. İncelikleri olan bir işlemdir. Mutlaka bu konuda yetkili doktorlara yaptırılmalıdır. Vücudumuzdan işlem esnasında ağrı kesici ve rahatlatıcı maddeler salgılanır ve bu sayede ruh beden ve zihin olarak bir rahatlama gerçekleşir. Ağrıları azaltır, ödemi ve spazmı çözer, kişiyi sakinleştirir, bağışıklık sistemini uyarır, lenf ve kan dolaşımını uyarır ve en önemlisi toksinlerden arınmamızı sağlar.”

DOĞANIN MUCİZESİ: SÜLÜK ENZİMLERİ


Salgılarında 120 kadar enzim bulunan sülükler, salgıları yaptıktan sonra kan emmeye başlıyorlar. Benim kalçamdan kan emmeden önce çok zayıf olan sülüklerin, kan emdikten sonra nasıl şişmanladıkları üstteki fotoğrafta açıkça görülüyor.

Aynı tedavi sürerken, Işıl hanım, kalça ağrım için bir de sülük terapisi önerdi. Ağrıdan kurtulmak için her türlü meşakkate razıydım ve bu terapiyi de yaptırdım. Işıl hanım Sülük tedavisi hakkında da şunları söylüyor:

“Sülükler kan emdiği bilinen şifalı canlılardır. Ne var ki, eksik bilinen şudur: Asıl şifa ağızlarında taşıdıkları salgılarından gelmektedir. Sülüklerin salgısında 120 küsür çeşit enzim bulunur:
(Hirudin, Calin, Destabilaz, Hirustasin, Bdellinler, Hyaluronidase, Cholesterol esterase, Choloromycetin, Tryptase inhibitörü, Eglinler, Faktör x inhibitörü, Kompleman inhibitörleri, Karboksipeptidaz a inhibitörleri, Histamine benzeri madde, Acetylcholine, Anestezik maddeler… )
gibi enzimler kan sulandırıcı, ağrı kesici, antiimflamatuar ( iltihap giderici), doku ve sinir onarıcı, anti allerjik, kas gevşetici etki gibi pek çok etkiye sahiptir. Varislerde, hemoroidde, bel ve boyun fıtığı, fibromiyalji ve diğer miyofasial ağrı sendromlarında, romatizmal hastalıklarda , kireçlenmelerde, damar tıkanıklığının eşlik ettiği hastalıklarda, kapanmayan yaralarda, sinüzitte, göz tansiyonunda, cilt hastalıklarında, cilt gençleştirmede, nöropatilerde, migrende ve daha pek çok durumda etkilidirler. Hastalarımızın sülüklerle ilgili korkusu olabilir. Oysa ki uygulama esnasında vücutlarında dolaşmaları söz konusu değildir. Biz gerekli gördüğümüz yerlere uygun sayıda sülüğü tutturup sonrasında da bandajlayıp konforlu bir şekilde bu tedavi sürecini yönetmekteyiz. Süluklerin salgılarının doğanın bize sunduğu bir şifa mucizesi olduğu ve laboratuarda üretilemeyen çok özel maddeler olduğunu bilmek belki sülüklere bakış açısını olumlu yönde değiştirebilir.”

BİTKİSEL GÜÇ: FİTOTERAPİ

Fitoterapi Nedir? Ne İşe Yarar? Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklarda Kullanılır? | İslam ve İhsan

Işıl hanım, kliniğinde uyguladığı Fitoterapi’nın de çok değerli olduğunu belirterek şunları anlatıyor:

“Doğayı sevip bize vermek istediği işaretleri takip ederek pek çok şifreyi çözebiliriz aslında. Bitkinin yetiştiği yer, yetiştiği mevsim, rengi , şekli hepsi önem taşır. Doğanın bize sunduğu bu bitki hazinesinden pek çok hastalıkta faydalaniyoruz. Sindirim sistemi hastalıklarında, bağışıklığı destekleme amaçlı, kalp, akciğer, üreme sistemi, karaciğer kısacası tüm organlarda ve hastalıklarında kullanıyoruz. Infertilitede kadınlarda hayıt , civanperçemi, aslanpençesi erkeklerde ginseng, çobançökerten gibi bitkilerden faydalanıyoruz. Kanser tedavilerinde zeytin, nar, ısırgan, yeşilçay, reishi mantarı, zerdeçal, üzümdeki resveratrol gibi pek çok bitkiden faydalanıyoruz. Şeker hastalarında tarçın, çemen, zeytin yaprağı, karamuk bitkisinden, karaciğer için enginar, devedikeni, hindiba bitkisinden faydalaniyoruz. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Fitoterapi çok geniş bir alan ve dünyada en çok kullanılan tedavi yöntemidir. Ülkemiz , özellikle de Akdeniz bölgemiz dünyanın en çok endemik bitkisine sahip bölgesidir. Bir millî servet olan bu bitkilerimize sahip çıkıp geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

GÜZELLİKTE MEZOTERAPİ

İğnesiz Mezoterapi / Frozen Face - Medicana Sağlık Grubu

Işıl hanımda terapi sayısı gittikçe yükseliyor. İşte, Çukurova sosyetesinin en çok ilgi duyduğu mezoterapiyi Işıl hanım şöyle anlatıyor:

“Mezoterapi çok küçük ve ince iğne uçlarıyla cilt altındaki bağ dokuya yani mezoderm tabakasına yapılan işlemlerin genel adıdır. Hem güzellik ve cilt sağlığı alanında hem de ağrı tedavisinde kullanılır.Ağrıda kullanılırken oral ağrı kesici kullanimını azaltmayı ve beraberinde ilaç yan etkilerinden de kurtulmuş olmayı amaçlıyoruz.

Güzellik amacıyla da yüz, boyun, eller ve vücudun çeşitli bölgelerinde güvenle kullanıyoruz. Cilt nemini artırmak, kırışıklık azaltmak, cildi sıkılaştırmak için kollagen uyarıcı olarak, cilt lekeleri, sivilceler, izler, çatlaklar, selülit , bölgesel zayıflama, saç dökülmesi tedavilerinde başarıyla uyguluyoruz”

DENGEYLE TEDAVİ HOMEOPATİ

Homeopati | DR Sevil Özkan | Tamamlayıcı Tıp Uzmanı
Tüm dünyada büyük rağbet gören Homeopati’yi Işıl hanım şöyle izah ediyor:

“Homeopati dünyada Fitoterapiden sonra ikinci en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Klasik tedavi yöntemlerine alışık olan toplumumuz için homeopati değişik gelebilir. Oysa klasik tıbbın çözemediği pek çok hastalığa çare olabilmektedir. Hastalığin bütüncül olarak iyileşmesini hedefler. Benzeri benzerle tedavi etme prensibine dayanır. Vücutta bozulan dengeleri düzeltmek suretiyle hastalığı temelden tedavi eder. Homeopatik ilaçlar doğal bir maddeden yapılır. Kalıcı hiçbir yan etkileri yoktur.Acil durumlarda ve bedensel hastalıklarda kullanılabildiği gibi aileden aktarılan veya yaşanmışlıklara bağlı yüklerin oluşturduğu hastalıklar da da kullanılır. Epigenetik iyileşme sağlar. İlaç yan etkilerinden ve epigenetik yüklerimizden kurtulmamızda çok önemli bir tedavi yöntemidir. Aşı detoksu, ağır metal detoksu, parazit temizliği, toksik yüklerden arınma, depresyon, baş ağrıları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sendromu, otizm, infertilite, fibromyalji, hashimato, romatizma, sınav kaygısı, panik atak, büyüme gelişme sorunları, kanser destek tedavisi gibi çok geniş bir uygulama alanı vardır.”

ESTETİK VE KOZMETİK UYGULAMALAR

Afbeelding met kleding, persoon, schoeisel, person Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.

Işıl hanımı Mersin’de çok ünlü yapan uygulamalarından biri, tabii ki güzellik yaratıcılığıdır. Çukurova’nın sosyetik güzellerinin uğrak merkezi haline gelen Işıl hanım bu konuda şunları söylüyor:
“Estetik ve Kozmetik Uygulamaları da kliniğimizde yer almaktadır. Doğal görünümü bozmadan, yaşının en iyisi olması ,daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanması için hastalarımıza hem damardan vitamin uygulamaları hem de cilt uygulamaları yapıyoruz. Hastanın kendi kanından elde edilen PRP, kök hücre; kollagen uyarıcı uygulamalar; ca HA mineral dolgu, plla, hyaluronik asitli dolgu uygulamaları, botoks, lazer uygulamaları gibi cilt yenileyici işlemler yapıyoruz.”Bovenkant formulier

IŞIL ÖZDEMİR’İ TANIYALIM:

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, muur, overdekt Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
1976 senesinde Nevşehir ‘de doğdum.
Kentin duayen gazetecilerinden Taner Erdoğan’ın kızıyım.
İlk, orta ve lise eğitimini Nevşehir’de dereceyle tamamlayarak, Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesini kazandım. 1998 de üniversiteden mezun oldum. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanına yönelmem ögrencilik yıllarımda başladı. Bitkilerin sebepsiz yaratılmadığı düşüncesinden yola çıkarak araştırmaya ve okumaya başladım. Fitoterapi yani bitkisel tedaviler ile tanıştım. Ardından ozon tedavisi ile ilgili eğitimlere katıldım. Tedavilerin sadece bize okulda öğretilenlerden ibaret olmadığını farkedince de bu arayışım devam etti. Hacamat ve sülük tedavisini öğrendim. Bu kadim tedavilerin bilimsel işleyişini öğrenmek için çeşitli eğitimlere katıldım , araştırmalar yaptım. Ardından homeopati , mezoterapi, güzellik ve kozmetik eğitimlerimi de tamamlayarak tedavi yöntemlerini genişlettim. Ruh, beden ve zihin bütünlüğüne önem veren , hastalarımı bütüncül bir yaklaşımla tedavi eden bir doktorum. Sağlık ve güzelliğin bir bütün olduğunu düşünüyorum.

2014 yılında TC Sağlık Bakanlığı ‘nın GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) konusunda başlattığı eğitimlere katılan ilk doktorlardanım. Mersin’in ilk ruhsatlı
GETAT( Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp ) kliniğini açan tıp doktoruyum. Halen Mersin ‘deki muayenehanemde hem sağlık hem güzellik alanında hizmet vermeye devam ediyorum.