Doğrudur, İtalya ve İngiltere ilk turda hiç zorlanmadılar.
İyi de, eeey UEFA, maçlar neden hep Londra ve Roma’da oynandı?
İki yarı final ve final maçını UEFA’dan koparan İngiltereye bravo!
İlhan KARAÇAY yazdı:
Bana göre, bu güne kadar oynanmış olan Avrupa Uluslar Futbol Şampiyonaları’nın en sönüğü, şimdi finaline geldiğimiz son şampiyona oldu.
Hem organizasyon ve hem de futbol kalitesi bakımından da en zayıfı olan bu şampiyona, bazı ülkelere UEFA tarafından kıyak geçilerek yapıldı.
Daha önceleri bir veya iki ülkede odaklanmış organizasyonlar sırasında, Avrupa’nın dört bir yanından gelmiş yüzbinlerce taraftarın, şehirlerde yarattığı renklilik bu defa yoktu.
Bakü ve Sint Petersburg’a kadar uzanmış 11 kentte yapılan organizasyonlar çok renkli görünmedi.
Tabii ki korona salgınının etkisi de vardı ama, Londra’daki İngiltere-Danimarka maçında olduğu gibi, pek çok stadta korona kriterleri uygulanmadı.
Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu şampiyonada, ülkelerine iki yarı final ve final maçı ile pek çok ön eleme maçını aldıran İngiltere’ye ‘bravo’ demek lâzım. UEFA içinde bu kadar güçlü olabileceğine hiç ihtimal vermediğim İngiltere, acaba Dünya Şampiyonası’nı FİFA’ya para dağıtarak alan Katar modeliyle mi bu kadar güçlendi?
Daha önce de belirtiğimi gibi, futbol azizliklerle dolu bir spordur. ‘Futbolun cilvesi’ dediğimiz bir faktör de vardır.
Düşünebiliyor musunuz, başlangıçta favoriler arasında gösterilen Türkiye, çeşitli nedenlerle ilk turda elendi gitti. Kim bilir, tur atlasaydı belki de turnuva içinde büyür ve finale kadar gelebilirdi.
İlk turda, İtalya ve İngiltere’nin dışındaki ülkelerin tümü şans ve tesadüflerle son 16’ya kaldılar. İspanya ve Danimarka tesadüf ve şans ile yarı finale kaldılar.
Hatırlayacaksınız değil mi, birinci turdan sonra, ‘İster misiniz bu Danimarka yine final oynasın ve hatta bir daha şampiyon olsun’ demiştim.
Öyle ya, 1992’de İsveç’te yapılan Avrupa Şampiyonası’na, katılma hakkına sahip olmayacak kadar zayıf olan Danimarka, eski Yugoslavya’nın savaş nedeniyle şampiyonadan çıkarılmasından sonra, UEFA tarafından yedek listesinden şampiyonaya alınmıştı.
Benim de yerinde izlediğim o şampiyona sonunda, o zayıf Danimarka şampiyon olarak herkesi şaşırttı.
Danimarka şimdiki şampiyonada, ilk turun ilk maçında İsveç’e karşı oynarken, en iyi futbolcuları Eriksen’in geçirdiği kalp krizi nedeniyle büyük bir moral bozukluğu yaşamıştı. Buna rağmen bir galibiyet alıp 3 puan ile turu atlayan Danimarka, sonra moral buldu ve yarı finale kadar geldi. İngiltere ile oynadıkları yarı final maçında ilk golü bulan Danimarka, normal süreyi 1-1 kapattı.
Ne var ki yarım saatlik uzatmada gerek yorgunluk ve gerekse seyirci handikapı yüzünden 2-1 kaybetti.
Bu maç Londra’da değil de Kopenhag’da oynansaydı, belki de Danimarka maçı kazanırdı.
Ama UEFA’nın azizliğine kurban giden Danimarka finale kalamadı. Kim bilir, finale kalsaydı, Danimarka belki de ikinci defa şampiyon olurdu.
Maçı seyrederken, bu şampiyonanın finalinde İtalya-Danimarka yerine, İtalya-İngiltere ismininin daha iyi yakışacağını düşündüm. Torpilli de olsa, İngiltere’nin finali hak eden bir futbol ortaya koyduğunu söylemek lâzım.
Bir konuya daha değinmek istiyorum. İlk turda İskoçya ile oynayan İngiltere, düşman kardeşler de olsalar, maçın berabere bitmesini isteyen bir futbol sergiledi. Tıpkı, 1982’de İspanya’da oynanan Almanya-Avusturya maçında olduğu gibi…
O maçın şike olduğunu tüm dünya gözlemlemiş ve konuşmuştu. Ama nedense İngiltere-İskoçya maçında bu durum gözden kaçmıştı.
Şimdi sıra finalde.
İngiltere-İtalya final maçı yine Londra’da yapılacak.
Bakalım İngiltere’nin seyircisi mi, yoksa İtalya’nın güzel futbolu mu galip gelecek.
Pazar günü göreceğiz.
2 Yorumlar
Tufan Rişvanoglu
10 Temmuz 2021 üzerinde 06:06 de
Faydalı ve ayrıntılı bilgiler için teşekkürler İlhan bey.
Lakin ben özür dile ecelinin maateseffuf sanmıyorum. Bu yeni rapor geliştirilecektir. 56 senelik Hollanda tecrübeme istinaden söylemeliyim ki Türkiye ve Turkler hakkında maalesef olumlu haberler geniş kapsamlı olarak yayımlanmiyor ve ilgi de görmüyor. Hollandalilarda Türklere karşı olan anti yaklaşım maalesef hiç azalmıyor. Ne yapsak Türkleri bir türlü canı gönülden sevemiyor ve kendilerinden göremiyorlar, hep öteki olarak görüyorlar. Maalesef bu değişmiyor. Sebepleri tabii ki İslam ve Avrupa’da 621 sene mutlak büyük güç olmuş olan Osmanlı İmparatorluğunun olmuş olması, bir türlü hazmedilemiyor bu gerçek!
Hollandali dostlarıma hep soylerim: 75 sene evvel Almanlarin Avrupa’daki inanılmaz katliamını affettiğin ve kendinizi Almanlarla kardeş biliyorsunuz, lakin Osmanlı’yi bir türlü unutmadiniz, kaldı ki Osmanlı asla katliam yapmadı, ve Turkleri kendinize yakın goremediniz, halbuki Türkiye 84 milyonuyla en büyük kardeş ülkedir, kıymetini bilin ve Turkleri karşı görüp ötekileştirmek yerine kardeş bilin…Ama beyhude…
Faydalı ve ayrıntılı bilgiler için teşekkürler İlhan bey.
Lakin ben özür dile ecelinin maateseffuf sanmıyorum. Bu yeni rapor geliştirilecektir. 56 senelik Hollanda tecrübeme istinaden söylemeliyim ki Türkiye ve Turkler hakkında maalesef olumlu haberler geniş kapsamlı olarak yayımlanmiyor ve ilgi de görmüyor. Hollandalilarda Türklere karşı olan anti yaklaşım maalesef hiç azalmıyor. Ne yapsak Türkleri bir türlü canı gönülden sevemiyor ve kendilerinden göremiyorlar, hep öteki olarak görüyorlar. Maalesef bu değişmiyor. Sebepleri tabii ki İslam ve Avrupa’da 621 sene mutlak büyük güç olmuş olan Osmanlı İmparatorluğunun olmuş olması, bir türlü hazmedilemiyor bu gerçek!
Hollandali dostlarıma hep soylerim: 75 sene evvel Almanlarin Avrupa’daki inanılmaz katliamını affettiğin ve kendinizi Almanlarla kardeş biliyorsunuz, lakin Osmanlı’yi bir türlü unutmadiniz, kaldı ki Osmanlı asla katliam yapmadı, ve Turkleri kendinize yakın goremediniz, halbuki Türkiye 84 milyonuyla en büyük kardeş ülkedir, kıymetini bilin ve Turkleri karşı görüp ötekileştirmek yerine kardeş bilin…Ama beyhude…
Tufan Rişvanoglu
Teşekkürler ve selamlar