De Telegraaf Gazetesi, transfer ettiği gazeteci Fidan Ekiz için, kapakta yarım sayfa anons yayınlarken, KADIN ilavesinin kapağında ve diğer dört sayfada, bol fotoğraflı yayın yaptı.
Hollanda’da pek çok Türk kadını, medyada, modada, sanatta, sporda, siyasette ve iş dünyasında büyük başarılara imza attılar. Fidan Ekiz, bu konuda son Türk olmayacak tabii.
(Bu haber, aslında 8 Ocak tarihinde yayınlanacaktı. Açıklama en altta)
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Hollanda ‘Hollanda’ olalı, bir Türk kadını için böylesi övgü dolu bir yayın yapılmamıştı. Tabii ki, pek çok Türk kadını için övücü ve hatta çok övücü yayınlar yapıldı. Bu yayınları ben de bulabildiğim kadarıyla sizlere aktarmıştım.
Taaaa ki, Fidan Ekiz’e kadar…
Fidan Ekiz’i de pek çok defa medyada görmüştük. O’nun yaptığı TV dökümanterleri ve röprotajları ile gazetelerdeki yorumlarını da sık sık görmüştük.
Ama öyle bir şey oldu ki, De Telegraaf Gazetesi bu kez, alışılmışın dışında Fidan Ekiz için, bugüne kadar görülmemiş bir transfer anonsu yayınladı.
Hem de, Türkiye ve Türk aleyhtarı olarak tanıdığımız De Telegraaf Gazetesi, Fidan Ekiz’i, birinci sayfasının ortasına, büyük bir fotoğraf ile yerleştirdi ve Türk yazarı, Cumartesi günleri yayınladıkları KADIN ekine transfer ettiklerini belirtti.
De Telegraaf’ın üstteki fotoğraflı anonsunda şunlar yazılıydı:
“Gündem yaratan, yazar, anne ve aile bağımlısı Fidan Ekiz (46), De Telegraaf’ın her Cumartesi yayınladığı KADIN ekinde makale yazacak.
Fidan Ekiz aslında bir köşeye sıkıştırılmak istemiyor. Ama o yine de bir köşeye oturacak. Bugünden itibaren, her hafta köşesinde oturacak. ‘Kadınlar hakkında yazacak olmayı çok hoş buluyorum. Zira, kadınların hangi hareketlilik içinde olduklarını çok merak ediyorum.’ diyor Fidan.”
Fidan Ekiz KADIN ekinin kapağında da, yukarıda görüldüğü gibi tam sayfa yer aldı.
De Telegraaf’ın KADIN ilavesi, üstte ve altta görüleceği gibi, 4 tam sayfa olarak, Ekiz ile yapılan röportajı yayınladı.
De Telegraaf Gazetesi’nin, bu güne kadar yapmış olduğu yazar transferleri için, böylesi bir sunum şekli, bu güne kadar hiç yaşanmamıştı. Bu nedenle de, buralarda hep geri planda bırakılan biz Türkler’den birine yapılmış olan bu muhteşem övgü, hepimizi sevindirmiştir.
Fidan Ekiz’in yaşam öyküsünden kısa kesitler:
Fidan Ekiz, Türkiye’ye yaptığı bir ziyaret sırasında aile mezarlığında.
1968 yılında, Karadeniz’in güzel köyü Terme’den Hollanda’ya gelen Yüksel Ekiz, Rotterdam yakınlarındaki Rozenburg’ta Verolme tersanesinde çalışmaya başladı. Bir süre sonra Erenköylü eşini de Hollanda’ya getirdi. Fidan adını koydukları kızı için her türlü fedakârlığı yapmaktan kaçınmayan Yüksel Ekiz, göstermiş olduğu bu titizliğin semeresini de gördü.
Zira, ilk ve ortaokul eğitiminden sonra Utrecht’teki gazetecilik okulunu bitiren kızı Fidan gazeteci olmuştu. İlk çalıştığı gazete Rotterdams Dagblad olmuştu.
Fidan, basit bir gazeteci olmakla kalmadı.Pek çok TV programına konuk olduktan sonra, kendisi de programlar yapmaya başladı.
2003’te Irak’ın işgalinden sonra, Türkiye-Irak sınırından haberler göndermeye başladı. Daha sonra RTL Nieuws ve İstanbul’daki Associated Press Services adına muhabir olarak çalıştı. Bir süre sonra, muhabirlik işini, Pauw & Witteman adlı TV programında editörlük işiyle değiştirdi.
2009 yılında Fidan Ekiz’i ‘Vrouw & Paard’ adlı tartışma programında görmeye başladık.
Ekiz’in en çok ses getiren TV dökümanteri bir yıl sonra 2010 yılında gerçekleşti. Onun için büyük bir ödül sayılacak bu programın adı, ‘Veerboot naar Holland’ (Feribot ile Hollanda’ya) idi.
Beş bölümlük bu programda, Hollanda’ya göç eden beş Türk ailesi ile röportajlar yapan Ekiz, kendi ailesi ile de yaptığı söyleşi ile dikkat çekti.
Ekiz, 2012’de başlayan ve 2020 mart ayına kadar devam eden ‘De Wereld Draait Door’ (Dünya Dönüp Duruyor) adlı tartışma programı masasında düzenli olarak yer almıştı.
Eylül 2018’den Aralık 2019’a kadar ‘De Nieuwe Maan’ (Yeni Ay) adlı televizyon programına ev sahipliği yapan Ekiz, 2018 sonbaharında, BNN/VARA televizyonunda feminizm hakkında 6 bölümlük bir röportaj dizisi olan ‘Vrouw op Mars’ (Mars’taki Kadın) yer aldı .
2 Mart 2020’den itibaren, her Pazar BNN/VARA için, tartışma programı ‘Op1’de Jeroen Pauwile sunculuk yapan Ekiz, Aralık 2021’den itibaren Sven Kockelmann ile birlikte her Perşembe akşamı aynı programı sunmaya başladı.
30 Ağustos 2020’den Haziran 2021’in başına kadar, Renze Klamer ile birlikte, günlük program ‘De Vooravond’u sunan Ekiz, Mayıs 2021’de, 2002 yılında vurularak öldürülen siyasetçi Pim Fortuyn’un adını taşıyan ödülü kazandı.
Ekiz, bu ödülün jürisine göre, ‘Keskin bir düşünür, konuşmacı ve yazar, cesur, tabuları yıkan ve örnek bir kanaat önderi’ olarak belirlendi ve seçildi.
Yukarıdaki haber, aslında 8 Ocak Pazar günü yayınlamam gereken bir haberdi. Haberi servise koyacağım sırada, başlığa koyduğum şu cümle gözüme takıldı: ‘Hollanda’da pek çok Türk kadını, medyada, modada, sanatta, sporda, siyasette ve iş dünyasında büyük başarılara imza attılar. Fidan Ekiz, bu konuda son Türk olmayacak tabii.’
O sırada bu habere, ünlü olmuş diğer kadınlarımızı da eklemenin kaçınılmaz olduğunu anladım ve haberi daha sonra yayınlama kararı aldım.
Hollanda’da ünlü olan kadınlarımızın iki elin parmakları kadar olduğunu sanıyordum. Ne var ki, aklıma gelen ünlü kadınlarımızı aradıkça, sayının 50-60’şa yükseldiğini hayretle fark ettim.
Kadınlarımız arasında ‘ünlü’ olmuşların yanında, ‘başarılı’ olmuşlar da vardı.
Birkaç günde tamamlayacağımı sandığım toparlama işi haftalarca sürdü. Başarılı kadınlarımız o kadar çoktu ki, liste uzadıkça uzuyordu.
Böylesi uzun bir çalışma sonrasında toparlayabildiğim isimlerin daha da çoğalabilmesi gerektiğini fark ettim ve okurlarımdan bu konda destek rica ettim.
Email’ime, facebook’uma, whatsapp ve messengerim’e isim yağmaya başlamıştı.
Bu kez bu isimleri, kendi arşivimde ve google’de aramaya başladım. İsimlerin ünlü mü, yoksa başarılı mı olduğunu da belirlemem lâzımdı.
Hollanda medyasında sıkça yer almış ‘ünlü’ kadınlarımızın sayısı 100’ü aşmıştı.
Hollanda’ya göçmen çocuğu olarak gelmiş veya doğmuş, babaları gibi temizlik işçisi olarak kalmamış, avukat, doktor, mühendis, eğitimci, modacı, sporcu, siyasetçi, sosyal görevli ve yardımsever olarak ‘başarılı’ payesini hak etmiş kadınlarımızın sayısı da 100’ü geçmişti.
Ünlü ve başarılı kadınlarımızın sayıları bu kadar çoğalınca, bunun artık bir haberde değil, kitapta değerlendirilmesi gerektiğine inandım.
Kitap kararından sonra, konunun daha derin araştırılması gerektiği şart oldu.
Çok uzun süren fotoğraf aramasından sonra, çalışmanın sonuna geldim.
ÇOK AZ ZAMAN KALDI
Baskı işleri ile meşgul olurken, sizlerden gelecek isimleri ekleme fırsatım olacaktır.
Bu nedenle, aşağıda sunacağım isimler dışında ‘başarılı’ olmuş kadınlarımızı hâlâ bildirebilirsiniz.
Dini, siyasi ve milli görüşlerine bakmaksızın, işte size Hollanda’nın en ünlü 108 Türk kadınının isimleri:
Ayrıca, okuyucularımdan gelen ‘başarılılar’ içinde, fotoğraflarını bulamadığım isimler şunlar:
Zeynep Orbay Soykan, Ayşe Şahin, Vildan Karaoğlan, Meral Şen, Yeliz Özkarakaşlı.
Emekli milletvekili ve yazar Tevfik Diker, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdür Yardımcısı Muhammet Çetin’e, İçişleri Bakanliği’na, muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na ve çeşitli kuruluşlara haberimi gönderip uyarıda bulundu.
İlhan KARAÇAY yazdı
Dün, www.ilhankaracay.com haber portalımda yayınladığım “Türkiye’yi ‘uyuşturucu parasına muhtaç ülke’ sanan peşin hükümlülere cevap verecek biri yok mu?” başlıklı ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış yatırımcı ‘Uyuşturucu Baronu’ olsa da göz yumuyormuş.” ara başlıklı haberime, 600 parlamenter’den hiç bir ses çıkmazken, emekli miletvekili ve araştırmacı yazar Tevfik Diker duyarlılık gösterdi.
Tevfik Diker, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdür Yardımcısı Muhammet Çetin’e, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’a, ardından da bilgi için Cumhurbaşkanlığı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na, haberimi göndererek uyarıda bulundu.
YOLSUZLUKLA MÜCADELE DERNEĞİ’nin Kurucu Başkanı olarak ilgililere gönderdiği haberimin işleme konmasını isteyen Tevfik Diker’in bu girişiminin sonucunu merakla bekliyorum.
600 PARLAMENTER SUSKUN
Haber ve yorumlarımı gönderdiğim 27 bin email adresi içinde, Ankara’daki 600 parlamenterimizin isimleri de var. (Yukarıda). Ne var ki, bu 600 parlamenterden hiç ses çıkmadı.
Türkiye’de pek çok medya organında yayınlanan haberim ile ilgili olarak, yetkililerin ne yapacağı da merak konusu.
DE TELEGRAAF YAYINLARINA DEVAM EDİYOR
De Telegraaf gazetesi, önceki günkü yayınından sonra dün de, Bolle Jos yayınına devam etti.
“Bolle Jos’un babası da tutuklandı” başlıklı haberde, Bodrum’da saklandığı belirtilen Bolle Jos’un tüm ailesinin lüks içinde yaşadığı ve sponsorluklar yaptıkları anlatılırken, aynı kriminalın, Türkiye’de rüşvet karşılığında kalabilmekte olduğu iddia ediliyor.
EMEKLİ MİLLETVEKİLİ VE YAZAR TEVFİK DİKER, CUMHURBAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜR YARDIMCISI MUHAMMET ÇETİN’E, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA, MUHALEFET LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NA VE ÇEŞİTLİ KURULUŞLARA HABERİMİ GÖNDERİP UYARIDA BULUNDU.
Bugün, www.ilhankaracay.com haber portalımda yayınladığım “TÜRKİYE’Yİ ‘UYUŞTURUCU PARASINA MUHTAÇ ÜLKE’ SANAN PEŞİN HÜKÜMLÜLERE CEVAP VERECEK BİRİ YOK MU?” başlıklı ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış yatırımcı ‘Uyuşturucu Baronu’ olsa da göz yumuyormuş.” ara başlıklı haberim, duyarlı bir okurum tarafından devlet mensuplarına gönderildi.
Bu duyarlı okurum, emekli miletvekili ve araştırmacı yazar Tevfik Diker’den başkası değildi.
Tevfik Diker, öncelikle İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’a, ardından da bilgi için Cumhurbaşkanlığı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na, haberimi göndererek uyarıda bulundu. YOLSUZLUKLA MÜCADELE DERNEĞİ’nin Kurucu Başkanı olarak gönderdiği haberimin işleme konmasını isteyen Tevfik Diker’in bu girişiminin sonucunu merakla bekliyorum.
Yarın bu konudaki haberimi www.ilhankaracay.com’da bulacaksınız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış yatırımcı ‘Uyuşturucu Baronu’ olsa da göz yumuyormuş.
Hollandalı araştırmacı bir polis yazarı, ‘Bolle Jos’ lakaplı, ‘çok tehlikeli’ kokain baronunun Bodrum’da ‘korunduğunu’ iddia ediyor…
İlhan KARAÇAY yazdı:
Hollanda’nın en büyük gazetesi De Telegraaf’ın adliye-polis muhabiri John van den Heuvel, yorum köşesinde, Türkiye’nin, kriminallar için iyi bir barınak olduğunu belirtirken, örnek olarak, Hollanda’nın 200.000 euro ikramiye ile aradığı Bolle Jan adlı uyuşturucu kaçağını gösterdi.
Yazar, “Türkiye, uyuşturucu baronu Bolle Jos’u neden görmezden geliyor?” başlıklı yorumunda, aynı sorunun cevabını verirken, Türkiye’nin, dünya kriminallerı için bir cennet olduğunu belirtiyor.
Asıl adı Jos Leijdekkers olan, ‘Bolle Jos (Yuvarlak Jos) ve ‘Bredalı Jos’ olarak anılan uyuşturucu baronunun yakalanmasını sağlayacak kişiye verilecek olan 75.000 euroluk ikramiye, şimdi 200.000 euro’ya çıkarıldı ama, herkes O’nun Bodrum’da olduğunu biliyor.
Aynı muhabirin dün yayınlanan yorumu, Türkiye’yi, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha da suçlayıcı bir dille yazılmış.
Zira muhabir, “Türkiye uyuşturucu baronu Bolle Jos’u neden görmezden geliyor?” sorusundan sonra şunu iddia ediyor: “Şimdilerde dış yatırımcılara önem veren Recep Tayyip Erdoğan, Bolle Jos’a da bu nedenle göz yumuyor.”
Muhabir dünkü yorumunda, istemeyerek olsa da bir açık kapı bırakmış. Bakınız ne diyor adliye-polis muhabiri: “Bolle Jos’un yakalanmasını sağlayacak olanlara 200.000 euro ikramiye vaat edilemesine bir anlam veremediğini belirten milletvekili Ulysse Ellian, bu bonkörlüğün sebebini soruyor. Zira gerek polis ve gerekse adalet birimleri, aranan şahsın nerede olduğunu biliyor. Daha da önemlisi, Bolle Jos, Türk polisi tarafından bir kere tutuklanmış. Türk polisinin sorularına yanıt vermeye tenezzül etmeyen Hollanda makamlarının bu vurdumduymazlığı da biliniyor. Bu nedenle de Türk polisi Bolle Jos’u serbest bırakmış.”
Muhabir, direkt olarak Erdoğan’ı suçlarken, açık kapı bırakmayı şöyle sürdürüyor: “ Şimdi şöyle bir soru var: Bu konuda neler dönüyor? Türkiye, Hollanda adaletinin vurdumduymazlığına kızdığı için mi bu ‘en çok aranan’ kişiyi serbest bıraktı?
Veya, Bolle Jos’un para gücü, bir Türk memurunu satın alabilecek ve bir Türk pasaportu çıkarabilecek güçte miydi?
Bu sonuncu iddia tabii ki saçmalık olur. Zira herkes biliyor ki, Dubai ile Hollanda’nın suçluları iade anlaşması imzalandıktan sonra, kriminallar Dubai’den Türkiye’ye göç etmeye başladılar.”
DE TELEGRAAF
Çok eleştirmiştim, ‘Hollanda’nın en büyük (!) gazetesi De Telegraaf’ı. Çok da kavgamız olmuştu. Bir gün geldi, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni beni yemeğe davet etti. Gittim, görüştüm ama yemeğini yemedim ve sadece çayını içtim. Anlattıklarımın sonunda günah çıkardılar. Onlarca iş adamımız ve sivil toplum temsilcilerimiz ile görüştüler. Büyükelçimiz ile tam sayfalık bir röportaj yayınladılar. Aylarca Yürkiye ve Türkler hakkında hep iyi şeyler yazdılar.
Ama sonra yine çirkin yayınlarına dönüş yaptılar.
Kara çelenk bile koymuştuk binalarının önüne…
Türkiye’nin, ‘Büyük Baron’ dedikleri bir uyuşturucu soytarısının parasına ihtiyacı olduğunu iddia edebilecek kadar bilgisiz ve görgüsüz muhabir-yazar Van den Heuvel’e, bu ayıbının cevabını vermek lâzım. Ama bu cevabı ben değil, devletimiz vermeli.
Nasıl mı?
Orasını diplomasi bilsin artık.
DAHA ÖNCE DE YAZMIŞTI
6 Temmuz 2021 tarihinde yayınladığım haberimde, aynı muhabirin, Bodrum hakkında yazdıklarını şöyle değerlendirmiştim.
HOLLANDA GAZETESİNE GÖRE, BODRUM DUBAİ’İN YERİNİ ALIYOR
Yalıkavak, kaçak suçluların sığınağı olmuş.
Hollanda’nın en yüksek tirajlı gazetesi ‘De Telegraaf’ın adliye yazarı John van den Heuvel, aranan kaçakların sığınağı olan Dubai’nin, cazibesini yitirdiğini ve onun yerini Bodrum’un aldığını öne süren bir yazı yayınladı.
İlhan KARAÇAY
Ünlü kriminalların, yıllardır barındıkları Dubai’den, arandıkları ülkelere ‘uzun burun’ işareti yaptıklarını belirten yazar, Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan ikili anlaşmalar sonrasında, suçluların iade edilmeye başlandığını belirtirken, Hollanda’dan kaçmış olan mafya suçlularından Rıdvan Taki’nin iade edilişini örnek gösteriyor.
Hollanda tarafından aranan diğer suçlulardan Roger Lips ve Bolle lakaplı Jos L.’nin Bodrum Yalıkavak’ta yaşamaya başladıklarını belirten yazar, Türkiye’nin bu konuyu ciddiye almaması halinde, Bodrum’un ‘Dünyanın kaçaklar cenneti’ olacağını ileri sürüyor.
Suçluların iadesi konusunda, ikili sözleşmeler imzalamaya başlayan Birleşik Arap Emirlikleri’nin en ünlü şehri Dubai Marina’dan bir görüntü.
Hollandalı yazar, sadece kendi ülkesinden birkaç isim vermiş. Kim bilir, dünyanın dört bir yanındaki kaçaklardan kaçı Bodrum’a sığınıp yerleşmişlerdir?
En son yayınlanan ‘HİÇ: Hayat İnsan Çile’ kitabı ile yine gündeme oturan şair, deprem yas günleri geçtikten sonra kabare programlarına başlayacak.
“Kelimelerle örülü anlam denizinde, hiçbir boşluk bırakmadan kulaç atan ‘söz terzisi’nin bu kitabı, kütüphanelerinizdeki yerini mutlaka almalıdır.”
İlhan KARAÇAY yazdı:
Yazdım, yazdım ama hatır için yazmadım. Sonuçta, yazdığım adam ‘öylesi’ bir adam değil.
Zira bu adam, hem yazar, hem şair ve hem de kabare ustası.
Hollanda’ya gelmeden önceki acemilik yıllarında da sivriydi.
Sivri olan, hem dili ve hem de kalemiydi…
Her neyse, ben şimdi size bu adamın yaşam öyküsünü değil, en son yayınlanan kitabından söz edeceğim.
Bu kitabı bana hediye ederken, “Şahsım, kalemim ve kitabım ellerinden öper. Sen ne dersen kabulümdür. Sen neyi, neden ve nerde denileceğini bize öğretensin” diyerek, beni zoraki yazmaya mecbur etmişti zaten.
Bakmayın siz ‘zoraki’ deyişime…
Bu adamın kitabını okuyan her yazar, mutlaka ve mutlaka, görüşlerini belirten bir yorum yazmalıdır.
İşte ben de yazıyorum şimdi.
Yavuz Nufel’den başkası değil bu adam. O’nu bildim bileli, yazıları, şiirleri ve kabare oyunlarının çok başarılı olduğunu da bilirim.
En son yayınladığı “HİÇ:Hayat İnsan Çile” adlı kitabında yer alan şiirler, gerçekten çok öğretici ve düşündürücü.
Kitabın kolofonunda şunlar yazılı:
İmtiyaz Sahibi: NFL Media Hollanda
Genel Yayın Yönetmeni:Oğuzhan Yavuz
Yayın Koordinatörü:Z.Nuray Çetin Nufel
Kapak Resim: Hande Dilek Akçam
Sayfa Düzeni: Serdar Demirel
Yasemin Aliköleoğlu ve Zennur Ardıçoğlu’nun tuvalleri altına şunları yazmış Nufel: “Elinizde tuttuğunuz bu kitaptaki şiirleri, daha önce Yasemin Aliköleoğlu ve Zennur Ardıçoğlu Yüksel, okumuş ve yüreklerinde esen fırtına, fırçalarından renk olup tuvallerine yansımıştır.”
Yavuz Nufel’in meslek yaşamında çok hareketli anlar yaşanmıştır. Bu hareketlilikler arasında, pek çok ödül anı da yaşanmıştır.
Yavuz Nufel sadece Hollanda’da değil, Türkiye’de de çeşitli kentlerde gösteriler yapmış ve konferanslara katılmıştır. Gösteri yaptığı kentlerden biri de Samsun olmuştur.
Yavuz Nufel’in gösterilerine yüzlerce değil, binlerce hayranı katılmaktadır.
Tüm bu gelişmeler sonrasında aklıma gelen soru şu oluyor: ‘Bu adam HİÇ derken neyi kastetmektedir?’ Bir gün bu sorunun cevabını da bulacağız elbet.
Yavuz Nufel’in şiirlerine hayranlarının arasında, ünlü şair, yazar, gazeteci, araştırmacı ve tiyatrocu Sunay Akın da var. Geçen hafta, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin bir programına katılmak için Hollanda’ya gelen Sunay Akın, kendisine de takdim edilen HİÇ kitabı için şunları yazmış: “Hollanda’da yaşayan Yavuz Nufel kardeşim, son şiir kitabı ‘HİÇ’i, cep boyutunda çıkarmış…
Şiirleri kadar yüreği de güzeldir Yavuz’un…
Tanımanızı, okumanızı öneririm”
Yavuz Nufel’in Anadolu turnesindeki salonlar da hep doluyordu. Mersin ziyaretinde de salonu dolduran Nufel, daha sonra ekibi ile birlikte şahsımın misafiri oldu ve Mersin’in tadını çıkardı. Bayan eli öperek centilmenliğini kanıtlayan Nufel, Mersin’den çok mutlu ayrıldı.