*Kral Willem Alexander’in doğum gününde milyonlar
sokaklara döküldü ve eğlendi.
*Kral ve ailesi Rotterdam’ı ziyaret ederken, Amsterdam’a
akın eden 1 milyon insan, ezilme tehlikesi içinde dans etti.
*Ülkenin dört bir yanında sokaklarda, teraslar doldu,
kullanılmış eşyalar sergilendi ve satıldı.
*Kral ve Kraliçe halk arasına katılıp dans etmekte bir
sakınca görmediler.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Osmanlı İmparatorluğu’nun her ülkeden önce tanımasıyla, bir ‘devlet’ olan Hollanda, kuruluşundan bu yana pek çok mutlu günler yaşamıştır. Her yıl kral ve kraliçelerinin doğum günleri kutlanmıştır. Lale festivalleri düzenlenmiştir. Ajax’ın üç yıl üst üste Avrupa şampiyonu oluşu kutlanmıştır. Turuncu renkli forması ile Hollanda milli takımı da Avrupa şampiyonu olduğu zaman büyük kutlamalar yapılmıştır.
Sözü edilen etkinliklerin tümünde, Hollanda’da yer yerinden oynamıştır.
Rotterdam ziyaretinin başlangıcında, etnik kökenli grupların katıldığı folklor gösterilerini izleyen Kraliyet ailesi, daha sonra da göbek dansı izlediler.
Ama dün, öyle bir gün yaşandı ki, hiç mübalağasız, Hollanda ‘Hollanda’ olalı böylesi mutlu bir gün yaşamamıştır.
Kutlama, her yıl olduğu gibi, yine bir kraliyet doğum günü kutlamasıydı.
İşte bunlar da göbek dansı icra eden etnik kökenli kızlar.
Hollanda’da 5 Mayıs günü, İkinci Dünya Savaşı sonrasında elde edilen özgürlük sonrasında ‘Kurtuluş Günü’ olarak kutlanır. 4 Mayıs ise, bu savaş sırasında canlarını kaybeden insanları anma günüdür.
Hollanda’da resmi tatiller, dini ve milli bayramların niteliğine göre saptanmıştır.
Milli Bayram olarak sadece 5 Mayıs ve 27 Nisan (eskiden 30 nisan) kutlanır. Noel ve Paskalya ise dini bayramlar olarak kayda geçmiştir.
İşte dün, Kral Willem Alexander’in doğum günü, tüm resmi kuruluşların, fabrikaların, okulların, dükkânların kapalı olduğu bir ‘Milli Bayram’ olarak kutlandı. Bize göre ‘Çok lüks’ görülebilecek olan böylesi bir kutlamayı, Hollanda halkının yüzde 90’ı yürekten benimsemiştir. Diğer yüzde 10 ise, ‘Cumhuriyetçi’ diye adlandırılan, kraliyet karşıtı kesim tarafından protesto edilmiştir. Hem de Kral Günü’nün kutlandığı sıralarda…
Hollandalıların, tüm dünyaya örnek teşkil edecek olan bu kutlamalar, kardeşliğin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. Pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de particilik ve kulüpçülük ilkel bir şekilde tezahür ederken, Hollanda’da böylesine kin ve nefret saçan gösteriler yaşanmamaktadır.
Kral Willem Alexander, Kraliçe Maxima, iki kızı (üçüncü kızları Londra’dan gelemedi) ve Kraliyet ailesinin diğer mensupları, bu yıl Rotterdam şehrinde halk ile bir arada kutlamalara iştirak ettiler.
Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb, bu yıl Kral Günü kutlamalarının kendi şehirlerinde yapılmasından dolayı onur duyduklarını söyledi. Kral Willem Alexander’in 56’ıncı yaş günü kutlamalarına, Rotterdam halkının yoğun ilgisinden dolayı memnun olduğunu söyleyerek halkı selamlayan Belediye Başkanı da mutluluğunu belli ediyordu.
Kral Alexander, Rotterdam ziyareti sırasında, halkın arasına katılıp dans etmekle yetinmedi. Etnik kökenli insanlarla bir masa etrafında toplanıp, geçmişteki sömürgeciliği de tartıştı. Kral, sömürgecilik konusunda daha önce diledikleri özürü hatırlattı.
Kraliçe Maxima da kocasından geri kalmadı. O da etnik kökenli kadınlarla, kadın hakları üzerinde sohbet etti.
Kral ve Kraliçe’nin iki kızı da ebeveynlerin stilini takip ettiler ve genç kızlarla sorunları tartıştılar.
AMSTERDAM’A İNSAN SELİ
Her yıl ‘Kraliçe Günü’ olarak 30 Nisan’da yapılan kutlamalar, Beatrix‘in tahtını 2013’te oğlu Willem Alexander’a devretmesi ile birlikte, 27 Nisan’da ‘Kral Günü’ olarak kutlanmaya başlandı. Hollanda’da ‘Kral Günü’ çerçevesindeki kutlamalar nedeniyle, ülkenin dört bir yanı ulusal renk olan turuncuya büründü. Amsterdam’da Kral Günü vesilesiyle Dam meydanı doldu taştı. Amsterdam’a bu yıl farklı şehirlerden akan bir milyon insanın 300 bin kadarının tren ile geldiği açıklandı. Şehre akan insan seli nedeni ile trafik araçlara kapatıldı.
Hollandalılar’ın büyük çoğunluğunun Kral Willem-Alexander’ın bu görevi başarıyla yürüttüğüne inanıyor ama, dah önceki kamuoyu yoklamalarına göre, Kraliçe Beatrix döneminde monarşiyi destekleyenler yüzde 85 iken, Willem-Alexander döneminde ise bu oran yüzde 47’ye düştü.
KRAL GÜNÜN’DE SOKAK MANZARALARI
Kral Günü’ndeki sokak manzaralarının ilginçliğini, dostum ve meslektaşım Yavuz Nüfel şöyle anlatıyor:
“Her yıl kutlanan ‘Kraliçe Günü’ hemen hemen her sokak satıcılarla dolar taşar…
Çocuklar, kullanılmış oyuncaklarını; büyükler de -işe yarayan ama kullanılmayan- evde yer işgal eden hemen hemen her şeylerini satarlar!..
Çatal-kaşık, iğne-iplik, elektrikli-elektronik cihazlar, ev aletleri, bahçe malzemeleri, masa-sandalye, dolap ve kullanılmış sutyen-külot da dahil olmak üzere, aklınıza gelebilecek ne varsa bulmanız mümkündür sokaklarda…
İnsanın aklına –görmeden- gelmeyen yüzlerce değişik nesneyi görebilmek ise yine ‘Kraliçe Günü’ne özgüdür.
Tabirin yeridir ve söylemek gerekir: tezgâhların arkasında yediden yetmiş yediye her yaştan insan (özellikle yaşlılar), taburelerine, sandalyelerine oturmuş, gelene geçene ‘Bir şeyler al!’ dercesine bakarlar…
Yaşı yetmişin üzerinde bir kadının önünde duran üç-beş parça eşya arasında, ilkel bir çakmak dikkatimi çekti. En azından 150 yıllık vardır, diye düşündüm.
Çakmak taşından çıkan kıvılcımlar, önce kurşun kalem çapında ve 5 cm. uzunluğunda metal bir borunun içindeki fitile temas ettiriliyor, daha sonra da fitil -üfleye üfleye- yanmış bir sigara ateşi kıvamına getiriliyor ve “çakmak” da böylece sigaranızı yakmaya hazır duruma geliyor.
Çakmak denen şeyin “ilk”leri arasında ve hatta atası sayılabilecek bir nesne diyebilirim… Bir tiryaki olarak böylesini ne duymuş ne de görmüştüm…
‘Kocamındı’ dedi yaşlı kadın…
Çakmağı eline aldı ve bana doğru uzatarak, ‘Bir gulden’ dedi. Bir an göz göze geldik. Çakmağın 15-20 cm uzunluğundaki fitilini parmaklarına dolayarak, gözlerini çakmaktan ayırmadan baş parmağı ile metal kısımları okşuyordu.
Hani, yeni doğan bebeğin yanağına hafifçe dokunur, okşar gibi: nazikçe, şefkatle, incitmeden… Veda eder gibiydi… Bir tren istasyonunda sevdiğini, çok uzaklara, belki de bir meçhule yolcu etmenin hüznü vardı yaşlı kadının sesinde, ‘Kocamındı’ derken…
Bir ara yine göz göze geldik yaşlı kadınla: ‘50 cent, genç adam bunu al!..’ dedi. Elimde tuttuğum nesnenin manevi değeri onun için milyarlarca Euro’dan, dolardan daha fazlaydı. Çünkü, çantasından çıkardığı çerçeveli siyah-beyaz fotoğrafı göstererek: ‘Kocam, bu çakmak ona da babasından kalmış…’ dedi gözlerini çakmaktan ayırmadan…
Anlatacak çok şeyi olmasına rağmen, dinleyecek kimsesi olmadığı, konuşacak birini aradığı düşüncesiyle karşısına çömeldim.
I. ve II. Dünya Savaşı’nın yokluk, açlık günlerinden; çocuklarının, torunlarının olmadığından ve bir huzurevinde kaldığından söz etti…
Hatıraları taptaze, capcanlıydı. Kocasından kalan, çok ama çok önem verdiği en değerli hatırayı satmasını bir türlü anlayamadığımı anlatmak için, kelimeleri özenle seçmeye çalıştım…
Kendisinin ölüp gitmesi halinde en değer verdiği eşyaların yok olup gitmesine, kaybolmasına gönlü razı değildi. Özellikle bazı eşyalarının daha uzun yıllar yaşamasını istediği için satıyordu.
Elinde tuttuğu çakmaktan gözlerini ayırıp gözlerimin içinde bakarak: ‘Bunu sana hediye edebilir miyim?’ dedi…
Anıların, hatıraların bit pazarına düştüğü o gün, sabahın ilk ışıklarıyla çıkıyorum evden ve gün batımına kadar da yaşlı insanların tezgâhlarından, yüreklerinden anılar topluyorum…”
KRAL GÜNÜ’DE TÜRKLERİN YERİ
Hollanda’da daha önce ‘Kraliçe Günü’, on yıldır da ‘Kral Günü’ olarak kutlanmakta olan etkinliklerde, Türkler de yerlerini almaktadır.
Gerek birey olarak ve gereksedernek olarak bu etkinliklere katılmakta olan Türkler, kardeşliğin bir örneğini yaşadıkları için mutlu oluyorlar.
Bu yıl henüz bir fotoğraf bulamadım ama, geçen yıldan kalma bu fotoğraf, Türkler’in bu kutlamalrdaki yerini açık bir şekilde göstermektedir. Fotoğrafta, Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak, döner kebap satan bir yurttaşımız ile görülüyor.
6 Şubat depreminde, Hollanda’dan giden yardım ekibinde yer alan Ahmet Aydın’ın olağanüstü gayretleri ile kurtarılan 9 yaşındaki Berat Yücel’den, bugün doğum gününü kutlayan Hollanda Kralı Willem Alexander’a kutlama mesajı var.
HOLLANDALILAR TÜRKİYE MADALYASINDAN ÇOK MUTLU OLDULAR
Hollanda deprem yardım ekibinin başkanı ve büyükelçiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilen madalya, medyada geniş yer aldı.
Depremde faaliyet gösteren Hollanda ekibine, ilk jesti, Amsterdam’da yemek ziyafeti ve hediyeler veren Hollanda Türkleri yapmıştı. (Haberi en altta)
9 yaşındaki Berat, Adıyaman‘da depremin 205. saatinde,
8 katlı Merve Apartmanı’nın enkazından canlı olarak çıkarılmıştı. (Altta)
Hollanda’dan gelen Türk gönüllüler tarafından kurtarılan Berat Yücel’in anne ve babasından başka 3 kardeşinin cesetleri çıkarıldı.
Üstteki fotoğrafta görülen Elif’in anne ve babası da, Hollanda ekibi tarafından kurtarılmıştı.
Hollanda’dan gönüllü olarak gelen Ahmet Aydın, 6 kişiyi enkazdan canlı olarak çıkardıklarını belirttikten sonra şunları söyledi: “Hollanda Kralı Willem Alexander 27 Nisan’da (Bugün) 56’ncı doğum gününü kutlayacak. Bunu benden öğrenen Berat çok heyecanlandı ve ‘Ben de Kral’ın doğum gününü kutlamak istiyorum. Bu mesajımı kendilerine nasıl duyurabilirim’ dedi.
Ben de bu mesajı size iletiyorum. Bundan sonrasını siz bilirsiniz.”
Evet, ben de üzerime düşen görevi yerine getiriyor ve buradan, Willem Alexander’in doğum gününü kutluyorum.
HOLLANDALILAR TÜRKİYE MADALYASINDAN ÇOK MUTLU OLDULAR
6 Şubat depreminde, yurtdışından yardım için giden kurtarma ekiplerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilen “Üstün Fedakârlık Madalyası”, Hollandalılar’ı çok mutlu etti.
Hollanda kurtarma ekibinin başkanı Job Kramer ve Hollanda’nın Türkiye Büyükelçisi Joep Wijnands’ın aldıkları madalya ile fotoğraflarını yayınlayan Hollanda medyası dikkat çekti.
Depremlerde arama kurtarma faaliyetlerinde bulunan ve üstün başarı gösteren 55 bin kişiye sıra ile madalya ve nişan takdim edileceğini söyleyen Erdoğan, deprem bölgesinde görev alan yabancı ülke personellerine teşekkür ederek, “İnsan üstü gayretlerinizi unutmayacağız” dedi.
Erdoğan, “Yurt dışından gelen misafirlerimiz olmak üzere her birinize teşekkür ediyorum. Kısa süre önce madalyalar ve nişanlara, üstün fedakarlık madalyasını da ekledik. İnsanlara teşekkür etmeyen Allah‘a da şükretmez. Deprem bölgesindeki çabalarınız dolayısıyla sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Şu an bu salonda bulunan misafirlerimiz madalya ve nişana layık görülen ilk grubu temsil ediyor. Bugün takdim ettiğimiz madalya ve nişanlar manevi birer hatıradır. Ülkemiz ve milletimiz adına edilmiş samimi bir teşekkürün ifadesidir. Fakat takdir ve taltifin asıl büyüğü sizlerin depremzedelerimiz başta olmak üzere 85 milyonun gönlünde edindiğiniz müstesna yerdir.” diye konuştu.
Yardımseverlere dağıtılan madalyaların bir yüzünde “Üstün fedakarlık madalyası” yazarken, diğer yüzünde Maide Suresi’nin 32. ayetinden bir kısm yer aldı. Madalyada Maide Suresi’nden “Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur” ifadesi yer aldı.
Job Kramer (sağda) ve Büyükelçi Joep Wijnands (solda) madalya ve sertifika ile…
Konuyla ilgili olarak Hollanda Türk ve Hollanda medyasına konuşan Job Kramer,
önce Hollanda Türklerinin Amsterdam’da yaptıkları jest ve şimdi de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın jestinden çok memnun olduklarını belirterek, “İnşallah bundan böyle bizlere muhtaç olmazlar” dedi.
**********************
İLK JEST HOLLANDALI TÜRKLERDEN GELMİŞTİ…
Hollanda urtarma ekibine ilk jesti yapan Türklere ait haber altta:
LAHEY BÜYÜKELÇİLİĞİMİZ VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ’NDEN HOLLANDALI DEPREM KAHRAMANLARINA BÜYÜK JEST…
Enkaz altından 12 insanımızı ve bir de köpeği canlı çıkaran Hollanda yardım ekibine, ‘Teşekkür ve Minnet Borcu Yemeği’ verildi.
45 Kişilik sağlık ekibi MEDEVAC ve 65 kişilik kurtarma ekibi USAR’ın kaptanları Maurice Schonk ve Job Kramer, “ İlk kez böyle bir jest ile karşılaştık” dediler.
USAR’ın, 1999 Marmara depreminden sonra kurulmuş olduğuna dikkat çeken Kramer, “Bu gerçek, bizi daha da kamçıladı” dedi.
56 Yıllık gazetecilik yaşamımda ve binlerce yıllık tabii afet tarihinde hiç rastlamadığım, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi, bıraktığı acı izlerin yanında, insan sevgisinin de ne kadar gerçekçi olduğunu ortaya koydu.
İzleyenleri bir acı girdabına sokan Anadolu’daki son felaket, yüreğinde insan sevgisi olan herkesi harekete geçirdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden kurtarma ve sağlık ekipleri, depremzedeler için harekete geçti.
Sadece Avrupa Birliği’nden 21ülkeden 1.150 kişi ve 70 arama köpeği deprem bölgesine aktı.
Deprem bölgesine akan yardımseverler arasında tabii ki Hollandalılar da vardı.
MEDEVAC
Depremin birinci günü. Havacılardan oluşan 45 kişilik sağlık grubunu taşıyan C-130 Hercules uçağı, 25 şubat gününe kadar orada kaldı ve yüzlerce yaralıyı çeşitli şehirlerdeki hastanelere taşıdı.
45 kişilik ekip, deprem bölgesinde kurdukları sağlık çadırlarında da yüzlerce yaralıyı tedavi etti.
USAR
65 kişi ve 8 arama köpeği ile deprem bölgesine giden ve 12 insanımız ile bir köpeği enkaz altından canlı çıkaran USAR ekibi, günlük yaşamlarında itfaiyeci, hastabakıcı, doktor, polis ve inşaatçılardan oluşuyor.
GERİ DÖNÜŞLER
Hollanda yardım ekiplerinin geri dönüşleri de hararetli oldu. Ekiplerin Hollanda’ya geri dönüşlerinde Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz, Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Ebutaleb ve kalabalık Türk grupları çiçeklerle hazır bulundular.
…VE TEŞEKKÜR YEMEĞİ
Hollanda Yardım Kuruluşlarının, deprem sonrasında ortaklaşa başlattıkları bağiş kampanyası sonunda toplanan 110 milyon euro, Hollanda için rekor bir meblağdı. Hollanda kurtarma gruplarının, deprem bölgesinde yaptıkları fedakârlıklar, gönüllerde taht kuracak cinstendi.
Bunlara karşın, bizim devletimiz ve yurttaşlarımız gerekli şükranlıkları gösterdiler ama, birilerine göre bu yetmezdi.
İşte, bu birilerinden biri de, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nün müdürü Adil Akaltun’du.
Adil Akaltun, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal’a başvurarak durumu arzetti. Büyükelçimiz Ünal, “Ben de Hollandalıların bu fedakârca girişimlerine özel bir teşekkür düşünüyordum” dedi.
Akaltun hemen önerdi: ”Biz Yunus Emre’de bir öğle yemeği verelim, siz de bize katılın.”
Büyükelçinin onayından sonra, Hollanda’dan deprem bölgesine giden iki ekibin tamamına davetiye gönderildi.
Bu davet o kadar memnuniyet vericiydi ki, iki gruptan pek çoğu bu yemeğe katıldı.
Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy’un da katıldığı yemek öncesinde yapılan konuşmalarda, büyükelçimiz Ünal Ünal teşekkürlerini sunarken, iki grubun başkanları da hissiyatlarını anlattılar.
Hediye dağıtımından sonra, kadınlarımızın hazırladıkları leziz yemeklerimiz açık büfe olarak sunuldu. Aslında bir Güney ve Güneydoğu yemeği olan içli köfte çok beğenildi ve kapışıldı. Ama sonradan öğrendiğime göre, içli köfteyi yapan Güneydoğulu deği, Konyalı bir bayandı.
Yemek sonrasında konuştuğum MEDEVAC’ın Başkanı Moris Schonk, Türkiye’de yaşadıkları facia sonrasının, bu güne kadar görülmüş faciaların en büyüğü olduğunu ve Türk halkının kendilerine gösterdikleri yakınlığı hiç unutamayacaklarını belirtirken, “Ama bize yapılan bus on yemek jestini hiç mi hiç unutmayacağız. Sonsuz teşekkürler” dedi.
USAR’ın Başkanı Job Kramer ise şunları anlattı: “Büyükelçiliğinizin, Yunus Emre Enstitüsü ile ortaklaşa düzenledikleri bu jest bizi çok mutlu etti. Türkiye’deki çalışmalarımız sırasında çok zor anlar yaşadık. Ama biz enkaz altından canlı çıkardığımız zaman, gösterilen sevinç ve alkışları hiç unutmayacağız. Şunu mutlulukla söyleyebilirim ki, bizim grubumuz, yinebir Türkiye felaketi sonrasında kurulmuştu. 1999 Yılında yaşanan deprem felaketi sonrası devlet bize bu imkânı tanıdı. Bu nedenle de Türkiye’nin bizde bambaşka bir yeri var. “
KÖPEK MİKA DA VARDI…
Deprem bçlgesine götürülen 8 köpekten biri de Mika’ydı. Teşekkür yemeğine getirilen Mika da menudeki yemeklerden nasibini aldı. Çok kişinin canlı olarak kurtarılmasında rol oynayan Mika, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal’ın da dikkatini çekti. Büyükelçi Ünal, Mika’yı okşayarak teşekkürlerini sunmuş oldu.
* Dünyanın en büyük esir kampında katledilen 101 kandaşımızın
anma törenine, Azerbaycan Özbekistan ve Kazakistan
büyükelçileri katılacaklar.
* Amersfoort-Leusden arasındaki ‘Sovjet Ereveld Anıt Mezar’daki
anma töreni 29 Nisan Cumartesi günü saat 11.00’de başlayacak.
* Tarihteki savaşlarda canlarını kaybeden kandaşlarımızın yattığı,
bizzat ziyaret ettiğim, Budapeşte ve Berlin şehitliklerinden başka,
40’ı aşkın ülkedeki şehitliklerimizi bu çalışmada sizlere
fotoğraflarıyla sunuyorum.
Çok canlı ve renkli bir şekilde geçirdiğimiz Ramazan ayı ve bayramından sonra, şimdi geçmişte kaybettiğimiz kandaşlarımızı anarak hüzünleneceğiz.
Şimdi anacağımız sadece 101 Azeri, Özbek ve Kazak kandaşımızdır.
Aslında, dünyanın dört bir yanındaki şehitliklerde yatan binlerce kandaşımız vardır.
Daha önce bizzat ziyaret ettiğim ve TV programları yaptığım Budapeşte ve Berlin şehitliklerindeki çalışmalarımı, haberin sonunda sizilere aktaracağım. Tabii ki bununla da yetinmeyeceğim ve 40’tan fazla ülkede bulunan yüze yakın şehitliğimizi de, fotoğraflarıyla sizlere sunacağım.
Ama şimdi, 29 Nisan Cumartesi günü anacağımız kandaşlarımız için yapılan çalışmaları anlatayım.
DÜNYANIN EN BÜYÜK ESİR KAMPIYDI
Leusden ve Amersfoort sınırında bulunan Ulusal Anıt Kamp Amersfoort, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 47.000 mahkumun katlanmak zorunda kaldığı acıların anısını koruyor.
Bu toplama kampında, aşağılayıcı bir açlık, taciz, zorla çalıştırma ve infaz rejimi hüküm sürüyordu.
Başlangıçta Kamp Amersfoort, Hollanda ordusunun kışla bölgesiydi. Ağustos 1941’den itibaren, direniş savaşçıları, Arbeitseinsatz’tan kaçanlar, komünistler, rehineler, karaborsacılar gibi (sözde) suçlular, baskın kurbanları, yaklaşık 2.500 Yahudi, 271 Amerikan vatandaşı, Naziler tarafından hapsedildi. İki meslek grubunun üyeleri olan, 400’e yakın polis ve 300’e yakın doktor, toplu direniş nedeniyle hapse atıldı. Mahkumların tahminen dörtte üçü zorunlu çalışma için diğer kamplara nakledildi ve çoğu geri dönmedi.
Hollandalılar, bu kampta yaşananları hatırlatmak için, 2004 yılında bir anma merkezi ve 2021’de büyük bir müze kurdular. Burada yaşananlar, fotoğraflar, belgeler, nesneler ve sergiler temelinde anlatılıyor.
BİZİM ANLATMAK İSTEDİKLERİMİZ
Dünyaca ünlü bu kampta yaşananlar arasında bizimkilere ait hikâyeler de var.
İkinci Dünya Savaşı’nda, Hitler ordusuna karşı savaşan Sovyet Ordusu’nda bizim kandaşlarımız da vardı. Bu kandaşlarımızdan 101 Azeri, Özbek ve Kazak asker, Naziler tarafından yakalanıp bu kampa getirilmişlerdi. Yukarıda da belirttiğim gibi, yaklaşık 47.000 esir ile, ‘Dünyanın en büyük esir kampı’ydı burası. 47 bin esirim hemen hemen tamamı katledilmişlerdi. Tabii ki bizim 101 kandaşımız da burada can vermişlerdi.
Şimdi, bu kandaşlarımız anılacak. Anma programını düzenleyen komisyon adına konuşan gazeteci dostum Burhanettin Carlak, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin en büyük kamplarından olan ‘Kamp Amersfoort’da, insanlık dışı muameleler sonrasında şehit edilen Özbek, Kazak ve Azerbaycanlı askerlerin hazin hikayelerinin bilinmesini çok önemsediklerini belirterek, bu mirasın genç nesillere aktarılması ve şehitlerin Ruhuna ’fatiha’ okumak istediklerini belirtti.
Dodeweg 31 Leusden adresindeki Sovjet Ereveld Anıt Mezar
Carlak, programla ilgili olarak ilaveten şunları söyledi: “Sovyet Ordusu’nda savaşmak zorunda kalan şehitlerimiz için, öncelikle ‘Sovjet Ereveld Anıt Mezarı’nda, araştırmacı gazeteci Remco Reiding rehberliğinde bir ziyaret gerçekleştirilecek. Daha sonra Amersfoort Kütüphanesi’nde konuyla ilgili anma konferansı düzenlenecek ve şehitlerimizin ruhuna dualar okunacaktır.”
HOLLANDALI GAZETECİNİN GAYRETİ Amersfoort Esir Kapmpı ve Hitler kurbanları konusunda uzun süredir çalışmalar yapan Remco Reiding, 29 Nisan Cumartesi günü yapılacak olan anma töreninin mimarlarından biridir.
Hollandalı araştırmacı yazar Remco Reiding daha önce yapılan bir toplantıda konuşuyor.
Reiding, yıllar önce gazetecilik okurken, değişim programı çercevesinde Rusya’ya gittiğini ve bütün hikayenin ondan sonra başladığını söyledi. Moskova dönüşü, Amersfoortse Courant gazetesinde çalışmaya başlayan Remco Reiding, Amersfoort’a getirilen Rus askerlerinin akibetini araştırmaya başlamış. Yıllarını araştırmaya veren Remco Reiding, bulduğu bilgileri ‘Onuru gömülen çocuk’ başlığı ile kitap olarak yayınlamış. Araştırmacı Reiding konuyla ilgili şu görüşleri paylaştı: “Savaşın başlangıcında 101 asker Rusya’dan Hollanda’ya getirilir. Askerler Smolensk Muharebesi’nde esir alınırlar. Uzun ve yorucu bir tren yolculuğu sonucu 1941 yılının Eylül ayında Amersfoort’a ulaşırlar. Almanların amacı, Hollandalılar’a Özbek asıllı Rus askerlerinin ne kadar vahşi ve aşağılık yaratıklar oldukları, göstermekmiş. Ancak bu propoganda ters tepmiş. Açlıktan ölüm noktasına gelen askerlere bir tane ekmek verilmiş, Almanlar askerlerin ekmek için birbirlerini yiyeceklerini bekliyorlarmış. Askerler tam tersine kendilerine verilen bir ekmeği küçük parçalara ayırarak kardeşçe paylaşmışlar. Esir askerler kampta çok ağır işlerde çalıştırılmışlar. Yorgunluktan ellerindeki kum torbası yere düşünce, işkence görmüşler, ceza almışlar. Bu ağır şartlar altında, açlık ve hastalık nedeniyle, Nisan 1942’de 24 asker ölmüş. Geriye kalan 77 asker Almanlar tarafından sürgün edilirler. Ancak bu askerlerde 9 Nisan sabah erken saatlerde (06.30) kurşuna dizilerek öldürülürler. Özbek askerlerin Hollanda kampındaki dramatik hayatı böylece sonlanır”.
Araştırmacı yazar Remco Reiding, Amsfoort’daki kampla ilgili tüm bilgilerin, tutanakların Almanlar tarafından yakıldığını söylerken, olayı gören şahitlerin yaşadığını belirtti. Rus arşivlerinde de yeterli belgelerin olmadığına dikkar çeken Remco Reiding, Ruslar’ın her türlü yardımı yaptıklarını söyledi. Reiding, Amersfoort Belediyesi’nin de bu konunun belgesel yapılması için bütce ayırdığını söyledi.
Her baharda kadın-erkek, yaşlı-genç yüzlerce Hollandalı, Utrecht yakınlarındaki Amersfoort kenti yakınlarındaki ormanda toplanır. Bu insanlar, Naziler tarafından tam bu noktada silahla infaz edilen ve unutulmuş olan 101 meçhul Özbek, Azeri ve Kazak asıllı Sovyet askerini anmak için mumlar yakarlar. Burada yatanların hikayesi Rusya’da birkaç yıl çalıştıktan sonra 22 yıl önce Amersfoort’a geri dönen gazeteci Remco Reiding’in yakınlarda bir Sovyet savaş mezarlığı olduğunu öğrenmesiyle başladı.
29 NİSAN PROGRAMI
Anma töreni saat 11.00’de başlayacak. Dodeweg 31 Leusden adresindeki şehitlik buluşmasında, araştırmacı-yazar Remco Reiding rehberlik yapacak.
Saat 12.00’deki hafif yemekten sonra, saat 13.00’te Amersfoort Eemhuis Kütüphanesi’ne geçilecek. Eemplein 71 Amersfoort adresindeki açış konuşmasını Burhanettin Carlak yapacak. Saygı duruşu ve Kur’an-ı Kerim okunmasından sonra, Azerbaycan, Özbekistan ve Kazakistan Büyükelçileri söz alacak. Program, gazeteciler Remco Reiding ve Sharif Ahmedov’un konuşmaları ile devam edecek.
Anma töreni programı şu kuruluşlar tarafından desteklendi:
Oezbeekse Cultureel Centrum-Alisher Navoiy, Qazaq House Foundation,
Benelux Azerbeidzjaans Congres, Stichting Noghays Nederland, Nederlandse Vereniging Oost Turkistan Oeigoeren ve Stichting Sufi Trail.
******************** YURTDIŞINDAKİ TÜRK ŞEHİTLİKLERİ
Aşağıda sizlere yurtdışındaki Türk şehitliklerini sunacağım. Ama önce bizzat gittiğim ve araştırdığım iki şehitliğimizden söz edeyim:
Wünsdorf Hilal Esir Kampı ve Mehmet Akif Ersoy
1914 yılında, Berlin’e 50 kilometre mesafedeki Wünsdorf’ta, Birinci Dünya savaşı’nda ele geçirilen Müslüman esirler için bir kamp kurulmuştu.
Bu kamptaki esirlerin çoğu, İngiltere’nin kolonileri Hindistan ve Afganistan ile, Fransa’nın Afrika’daki kolonilerinden getirilmişlerdi.
Almanlar, müttefik olan Türkiye’den gelen Müslüman askerlerden yararlanarak, esir olan diğer Müslümanların kendi saflarında savaşmaları için, çok iyi davranıyordu. Yaklaşık 16 bin esirin barındırıldığı bu kampta ölenler için de bir mezarlık yapılmış.
Bu esirlerin çoğu 1921 yılında ülkelerine gönderildi.
Almanya’da kalmayı başaran esirlerin yanında,Türk askerleri de topluma karışarak yaşamlarını burada sürdürdüler.
Şimdi, Başkent Berlin’e 50 km mesafede olan Wünsdorf’a gidiyoruz. Burada arayacağımız izler, 1’inci Dünya Savaşı’nın en şiddetli günlerinde kurulmuş bir esir kampına ait…
Bu kampta İstiklal Marşı şairimiz M. Akif Ersoy, 4 ay boyunca esirler arasında kalmış ve onlara savaşın asıl nedenini anlatan konuşmalar yapmıştı.
Mehmet Akif Ersoy ve esir kampına değinmeden önce, savaşta ve esir kampında ölenlerin gömülü olduğu mezarlığa değinelim.
Çeşitli ülkelerden savaşa katılıp can veren müslümanlar için açılan bu mezarlıkta, böylesi anlamlı anıtlar da ziyaretçilerin takdirini kazanıyor.
Mihmandarımız, Berlin Şehitlik camii imamı Ender Çetin bizi önce bu mezarlığa getiriyor. Hilal esir kampı, savaş sonuna kadar varlığını koruduğu için bu yıllar içinde ölenler kampın bitişiğinde oluşturulan mezarlığa defnedilmiş.
Ender Çetin, mezarlıkta yatanların isimlerinin bir anıtta yazılı olduğunu ve isimler arasında pek çok Türk’ün bulunduğunu anlatıyor.
Burada yatan savaş esirleri, ülkelerinden binlerce kilometre uzakta kaderin onları getirip bıraktığı bu bir avuç toprakta kıyameti bekliyorlar. Eve dönüş umutlarıyla, yakınlarının özlemleriyle can teslim edenler için yapılan son vazife, bir saygı ifadesi olarak, karşılıyor bizi…
Hala düzenli bir şekilde bakımı yapılan mezarlıkta, o günleri yaşatmak için dikilmiş anıtlar görüyoruz.
Mezarlıkta, çeşitli ülkeler adına savaşan müslümanlar yatıyor
Burada yatanlar yakınlardaki bir esir kampında tutuluyordu. Mihmandarımızdan bizi oraya götürmesini istiyoruz. Kamp hakkında ayrıntılı araştırma yapan imam Ender Çetin kampın hikayesini analatıyor:
Birinci Dünya Savaşı’nda müttefikimiz olan Almanya’nın, İngiliz, Fransız ve Ruslardan aldıkları esirler arasında çok sayıda Müslüman bulunmaktaydı. Almanlar Müslüman esirleri Hilal adını verdikleri bu kampta toplamıştı.
Esir aldıkları Müslümanlar arasında yaptıkları araştırmada ilginç bir sonuçla karşılaştılar. Sömürgeleştirilmiş Müslüman ülkelerden toplanıp Almanlara karşı savaşmak üzere cephenin önüne yerleştirilen askerler, kendilerine yapılan bir propaganda sebebiyle büyük bir fedakarlık örneği göstererek savaşıyorlardı.. Sorgulamalar sırasında bunun nedenini öğrendiler: Sömürgeciler cahil ve yoksul bıraktıkları bu insanları, “Almanlar İstanbul’u işgal etti. Halifenizi esir aldı. Biz halifenizi kurtarmak için savaşıyoruz” diye kandırmışlardı.
İslâm dünyasına yönelik olarak Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Şark İstihbarat Birimi yetkilileri, bu propagandayı tersine çevirecek girişimlere başladı. Wünsdorf’taki Müslüman esirlere, savaşın kimler arasında olduğu anlatılacak, gerçeğin bilinmesi sağlanacaktı. Bu amaçla İstanbul’daki Alman elçisinin katkısı istendi. Elçi Teşkilat-ı Mahsusa’da çalışan bir dostuyla irtibata geçerek gerekli isimleri belirledi ve Almanya’ya listeyi gönderdi. Bu listedeki isimlerin ilki Teşkilat-ı Mahsusanın Afrika masasının başındaki Şeyh Salih Eş-şerif Et-Tunusi, ikincisi ise Mehmet Akif Ersoy’du. Tunusi ve Mehmet Akif beraberindeki heyetle birlikte, bizzat Kral Wilhelm’in özel konukları olarak 1914 Kasım’ının son günlerinde Berlin’e vardılar.
Mehmet Akif Ersoy’un uğruna şiir yazdığı ve Padişah Vahdettin ile birlikte Atatürk’ün de konakladığı Adlon Oteli.
Osmanlı heyeti Almanya siyasi tarihinde çok önemli bir yeri olan Bradenburg meydanının yanındaki Otel Adlon’a yerleştirildiler. Otel Adlon bugün de tarihi dekorunu muhafaza ederek faaliyetine devam ediyor. Ziyaretçilerini 20. yüzyılın başlarına götüren bir zaman makinesi gibi…
Bu otelde, Padişah Vahdettin ile Berlin’e gelen Atatürk de konaklamıştı
Mehmet Akif, bu otelin güzelliğinden ve konforundan çok etkilenmişti. Kasım sonlarından Mart sonlarına kadar Berlin’de kalan Akif, bu otelde bir de şiir yazar:
Meğer oteller olurmuş saray kadar ma´mûr:
Adam girer de yaşarmış içinde, mest-i huzûr:
Beş altı yüz odanın her birinde pufla yatak…
Nasîb olursa eğer, hiç düşünme yatmana bak!
Sokakta kar yağa dursun, odanda fasl-ı bahâr,
Dışarda leyle-i yeldâ, içerde nısf ı nehâr!
Hıyât-ı nûrunu temdîd edip her âvîze,
Fezâda nescediyor bir sabâh-ı pâkîze,
Havâyı kızdırarak hissolunmayan bir ocak;
Ilık ılık geziyor, her tarafta aynı sıcak.
Gürül gürül akıyor çeşmeler, temiz mi temiz;
Soğuk da isteseniz var, sıcak da isteseniz.
Gıcır gıcır ötüyor ortalık titizlikten,
Sanırsınız ki zemîninde olmamış gezinen.
Ne kehle var o mübârek döşekte hiç, ne pire;
Kaşınma hissi muattal bu i´tibâra göre!..
Unuttum ismini… Bir sırnaşık böcek vardı…
Çıkar duvarlara, yastık budur, der atlardı.
Ezince bir koku peydâ olurdu çokça, iti…
Bilirsiniz a canım… Neydi? Neydi? Tahtabiti!
O hemşerim, sanırım, çoktan inmemiş buraya,
Bucak bucak aradım, olsa rast gelirdim ya!
Mehmet Akif ve beraberindeki heyetin amacı, esir Müslümanlara gerçeği anlatmak ve halifenin yanında olmalarını sağlamaktı.
Akif, Berlin’de bulunduğu zaman içinde bu esirlerin bilgilendirilmesi için çalıştı.Esirleri bilgilendirmek için çıkartılan Cihad adlı gazetenin yayınlarına katkı yapmaya çalıştı. Esirlerden her biri aldatılmış olmanın acısını yaşadı. Savaşın mahiyetini öğrenenler saf değiştirdi.Onlardan oluşturulan Asya Taburu bu sefer kendi davası adına Suriye cephesine gönderildi. Sunulan her türlü imkana rağmen savaş şartlarında esir kampında hayat zordur. Birçok esir hastalıktan ölür. Kamp yakınında arazinin bira yüksek sayılan bir yeri esirlerin mezarlık sahası olur. Bu gün hala mevcut olan mezarlığın bir kısmı düzenlenerek ülkelerinden uzaklarda ölmek zorunda kalan bu mazlumların hatıraları yaşatılmıştır.
Mehmet Akif bir yandan esirlerle görüşmeler yapıyor bir yandan da İslam’ın içinde bulunduğu hali bizzat esirler üzerinden yeniden müşahede ediyordu. Özellikle Asya Müslümanları Ruslarla İngilizler arasında pay edilen topraklarda sömürülüyor, cahil bırakılıyor ve tarih dışına itiliyorlardı. Safahat’ta bu günlerde yazdığı şiirler gözlemlerini günümüze taşımıştır.
İşte o şiirlerden biri:
Hesaba katmıyorum şimdilik bizim yakada
Sönen ocakları; lakin zavallı Afrika’da
Yüz elli bin kadının tütmüyor bugün bacası.
Ne körpe oğlu denilmiş, ne ihtiyar kocası,
Tutup tutup getirilmiş Fransız askerine.
Siperlik etmek için saff-ı harbin önlerine
Hilal esir kampının bulunduğu yerde bugün iki fabrika ve boş bir arazi var. 1926 yılına kadar ayakta olan camii de, kamp kapatılıp bölge boşaltılınca diğer binalarla birlikte yıkılmış.
Asya’dan Afrika’dan yuvalarından kopartılarak bilmedikleri diyarlara sürüklenen bu insanlar, esirlikte aslında içine düştükleri büyük oyundan da kurtulmuş oluyorlardı.
Akif ve Eş-şerif Et-Tunusi bu uyanışta onlara destek oldular. Yeni bir bakış açısı kazandırdılar.
Burada 4 ay kalan Türk heyeti ve özellikle Mehmet Akif’in çabalarının iki önemli sonucu oldu. İlk olarak kamptaki esir Müslüman askerlerden gönüllüler Osmanlı ordusuna katıldılar ve Asya Taburu olarak bu sefer kendi davası adına Suriye cephesinde savaştılar. İkinci önemli sonuç ise savaş sonrasında Hilal esir kampının sakinleri memleketlerine döndüklerinde sömürgecilere karşı yerel direnişlere katılarak özgürlük savaşçıları haline geldiler.
Mehmet Akif Berlin’de kaldığı günlerde, Çanakkale Savaşları bütün dehşetiyle devam ediyordu. Savaşın durumu her an merakını çekiyor sık sık son durumu öğrenmeye çalışıyordu. Çanakkale’nin kaybedilmesi Osmanlının bitmesi demekti.Bunu bildiği için savaşın seyrini Berlin’deki Askeri Ataşemiz Ömer Lütfi Bey’e soruyor, ‘Çanakkale ne olacak?’ diyordu. Uzakta olmasına rağmen aklı Çanakkale’deydi. Her türlü teknik imkanla Çanakkale’ye saldıran güçler, galip gelerek hilalin hakimiyetine son vermişler miydi? Berlin Hatıralarında endişesini şöyle belirtir:
Silindi gitti Hilâl´in şu anda belki izi,
Zavallı Marmara’nın şerha şerha bağrından!
Bir İngiliz bezidir, belki, şimdi dalgalanan
Bizim Çanakkale âfâk-ı târumârında,
O dâr-ı Saltanat´ın bâb-ı şerm-sârında!
Uzakta olmama rağmen civâr-ı zârından,
Civârım inliyor âvaz-ı intizârından!
13 Temmuz 1915’te ise bu esir kampında, Müslümanların ibadet edebileceği ‘Hilal’ adlı bir cami inşa edilmişti. Caminin açılışı Ramazan Bayramı’na denk getirilmişti.
O günlerde Almanlar kamp içerisinde Müslüman esirlerin ibadetlerini yapması için bir de cami inşa ettiler. Cami, Müslümanların morallerini yüksek tutması ve ortak bir dayanışma ruhu kazanmaları için önemli bir görevi yerine getiriyordu. Böylece kamp esir tutukluluğunun ötesine geçiyor, bir rehabilitasyon ve gerçeğe çağrı alanı haline geliyordu.
Cami, 68 m. genişliğinde ve 12 m yüksekliğinde kırmızı beyaz renkli ahşaptan inşa edilmişti. 23 m yüksekliğinde bir minaresi vardı. Asker ve sivil bürokratların katıldığı bir törenle, 1915 de zamanın Berlin Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa tarafından açıldı. Açılışa ait bu görüntülerde Mehmet Akif yok ama bazı Osmanlı görevliler dikkatimizi çekiyor.
Ne var ki, 1924 tarihine kadar hizmet veren Hilal Camisi, bakımsızlık nedeniyle yıkılma tehlikesi geçirdiği için kapatılmış ve daha sonra da yerle bir edilmiş.
Burada şimdi sadece Tatarlar’a ait çürümeye yüz tutmuş bir anıt ve mezarlık kalmış.
Esirlerden kalanlar ise hemen yakındaki Garnizon Müzesi’nde sergileniyor.
Müzedeki fotoğraflardan, bu dönüşümün ve yaklaşan hayatın izlerini görebiliyoruz.
BUDAPEŞTE TÜRK ŞEHİTLİĞİ
Budapeşte’deki Türk Şehitliği’ne, Macaristan Türk İşadamları Derneği Başkanı ve Macaristan’ın Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz ile birlikte gittim.
İşte Şahbaz’ın anlatımıyla Türk şehitliği.
1’inci Dünya Savaşı sırasında Galiçya cephesinde 1916-1917 yıllarında, Alman Güney Ordusu’na bağlı olarak görev yapan 15’inci Türk Kolordusu çok sayıda şehit vermiştir. Galiçya cephesinin yanı sıra, Macaristan’ın çeşitli bölgelerinde şehit düşen askerlerimizden bazılarının naaşları, 1926 yılında kurulan Budapeşte Türk Şehitliği’ne nakledildi.
Budapeşte Türk Şehitliği’nde 11’i meçhul asker olmak üzere, 480 şehidimiz bulunmaktadır. Şehitliğin toplam alanı 4598 m2 olup, şehit mezarlarının bulunduğu bölüm 1718 m2’lik bir alanı kapsamaktadır.
Budapeşte Kent Mezarlığı içinde duvarla çevrili ayrı bir bölüm olan ve ortasında ay-yıldızlı ‘Galiçya Şehitleri Anıtı’ tabelası yer alan Şehitliğimizin girişinde, bir plaket yer almakta ve göndere Türk Bayrağı çekilmektedir.
Her yıl, ‘18 Mart Şehitler Günü’nde Türkler tarafından, 1 Kasım ‘Ölüler Günü’nde ise Macarlar tarafından anma törenleri düzenlenmektedir.
Mustafa oğlu Osman… Resul oğlu Mehmed… Kadri oğlu Musa… Süleyman oğlu Ali gibi isimler Galiçya Şehitliği’nden birkaçıdır. Kimi 19 yaşında şehit düşmüş, kimi 20 yaşında. ŞEHİTLERİN MEZARLARINA ÇİÇEKLER BIRAKTIK
Gördüğünüz gibi çok bakımlı ve temiz olan şehitlikte, Koca oğlu Yusuf… Karakaş oğlu Cafer… Muhsin oğlu Halil… Ahmed oğlu İbrahim… gibi isimler de ayyıldızlı bayrağın gölgesinde uyuyorlar.
Bir mezarda yatanın ise adı belli değil…
Beyaz mermerin üzerinde isim olarak iki kelime var: “Meçhul asker.”
************
TRT için yaptığım Berlin Türk Şehitliği’ni ve Budapeşte Şehitliği’ni izlemek için alttaki fotoğrafa tıklayınız:
Mehmet Akif Ersoy’un başrol oynadığı Wünsdorf esir kampı ve şehitliğini izlemek için aşağıdaki fotoğrafı tıklayınız:
Yurt dışında en fazla Türk şehitliği, 9 şehitlik ile Azerbaycan’da bunulurken, KKTC’de 8, Ukrayna’da 7 şehitlik bulunuyor. Biri Gazze’de olmak üzere İsrail-Filistin bölgesinde de toplam 6 şehitlik yer alıyor. Yunanistan’da 4, İngiltere, Suriye, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Romanya’da da 3’er şehitlik var.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, Türk şehitlikleri, Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail-Filistin, İtalya, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kosova, Letonya, Libya, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün, Yemen, ve Yunanistan’da bulunuyor.
… VE İŞTE O ŞEHİTLİKLER
Sakız Kara Ali Şehitliği (Suriye)
Sakız Adası’nda çıkan isyanın bastırılması amacıyla 1822 yılında Amiral Kara Ali komutasındaki Osmanlı Donanması Sakız Adası’na gönderilmiştir. Ancak Kara Ali Paşa ile birlikte 2776 Türk denizcisi isyancıların yaptığı gece baskınında şehit edilmişlerdir. 1822 yılında Sakız Şehri’nin kuzeyindeki kale içinde Sakız Kara Ali Şehitliği yapılmışkır.v
Rodos Türk Şehitliği (Yunanistan)
Rodos Türk Şehitliği, 1522 yılında Rodos’un Fethi sırasında şehit olan askerlerimiz ile 1912 yılında Rodos’un İtalya tarafından işgali esnasında verilen şehitlerin mezarları bulunmaktadır. Ayrıca Kanunî Sultan Süleyman devrinde hizmet veren ünlü Türk denizcilerinden Murat Reis’in türbesi de bu şehitliktedir. Hükümet Konağı Meydanı’nda bulunan şehitlik 1617 yılında yapılmıştır.
Pire Türk Şehitliği (Yunanistan)
Pire Türk Şehitliği, Pire ve Atina Hastanelerinde ölen Türklerin defnedilmesi için 1859 yılında, Nikea (İznik) İlçesi/Agios Anargiros Bölgesi’nde Müslüman mezarlığı olarak kurulmuştur. Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı’nda esir olarak Atina’ya götürülen ve orada ölenlerin de bu mezarlığa defnedilmeleri ile mezarlık şehitlik hüviyeti kazanmıştır. Şehitlik arazisi, 24 Mart 1890 tarihinde Pire Belediyesi tarafından tanzim edilerek bir noter vesikası ile Osmanlı Devleti’ne verilmiştir. Şehitlikte 18 adet kabir bulunmakta olup toplu mezarlarda yatan şehitlerin sayısı bilinmemektedir.
Korfu Türk Şehitliği (Yunanistan)
Korfu Türk Şehitliği 1890 yılında 1. George’nin eşi Kraliçe Olga tarafından Osmanlı Devleti’ne hibe edilmiş arazide muhtelif ırktan Müslümanların defnedildiği bir Müslüman mezarlığı olarak kurulmuştur. 1897 Osmanlı-Yunan Harbi, Balkan Harbi, 1. Dünya Harbi ve İstiklal Savaşı’nda Yunanistan’da ölen bazı Türk esirleri de buraya defnedilmiş olup kimlikleri ve miktarı bilinmemektedir. İçinde bir Abide ve kime ait olduğu bilinmeyen 3 şehit kabri bulunmaktadır. 1924 yılında Korfu Konsolosluğumuzca onarılarak şehitlik haline getirilmiştir. 1927 yılında Korfu Konsolosluğumuzun kapatılması ile idari ve bakım sorumluluğu Pire Konsolosluğumuza 1 Ocak 1994 tarihinden itibaren de Pire Başkonsolosluğundan alınarak Atina Kıdemli Askerî Ataşeliğine verilmiştir. 1968, 1976, 1982, 1994 ve 2008 yıllarında onarımdan geçirilmiştir.
Yemen Türk Şehitliği
Yavuz Sultan Selim döneminde 1538 yılında Osmanlı idaresine giren Yemen, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 1918 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra artan Zeydi isyanlarında ve Birinci Dünya Savaşında İngilizlere karşı yapılan muharebelerde şehit olan onbinlerce askerimizin anısına 2010 yılında, Yemen Genelkurmay Başkanlığı karşısında bu anıt yapılmıştır.
Salt Türk Şehitliği (Ürdün)
Salt Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda 24–26 Mart 1918 tarihleri arasında Osmanlı ve İngiliz birlikleri arasında cereyan eden Şeria Muharebeleri sırasında şehit olan 4. Ordu’nun 48. Tümeni ile 143, 145 ve 191. Piyade Alaylarına mensup 300’den fazla subay, astsubay, erbaş ve erin yattığı şehitliğe 1989 yılında abide inşa edilmiş 1994 yılında şehitlik ile abide birleştirilmiştir. 2004 ve 2008 yılında yenilenen şehitlik bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Şehitlerimiz Salt Kalesi’ndeki mağarada bulunan toplu mezara defnedilmiştir.
Sivastopol Türk Şehitliği (Ukrayna)
Sivastopol Türk Şehitliği, 1853–1856 Kırım Savaşı sırasında şehit düşen askerlerimizin defnedildiği şehitliktir. 10 Eylül 2004 tarihinde törenle resmi açılışı yapılmış, 2005’de şehitlik yakınlarında bulunan ormanlık arazideki 40 şehidin naaşı şehitlik alanına defnedilmiştir. İlk şehitlik 1860 yılında Dergaçi Köyü’nde yapılmıştır. 250 şehidin ebedi istirahatgahıdır.
Rogatin Türk Şehitliği (Ukrayna)
Rogatin Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya cephesinde Şehit olan Türk Askerlerinin defnedildiği bir şehitliktir. Rogatin İlçesi şehir mezarlığı içinde Türk Mezarlığı olarak adlandırılan ayrı bir bölümde bulunmaktadır.
Pukiv Türk Şehitliği (Ukrayna)
Pukiv Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti, müttefikleri Avusturya ve Almanya ile Rusya’ya karşı Galiçya bölgesinde yapılan muharebelerde şehit olan askerlerimize aittir. Şehitlik konumu itibarıyla göz alıcı bir mevkide bulunmaktadır. Rogatin İlçesi, Pukiv Köyü’nde olan Şehitlik 1917 yılında yapılıp sonra restarosyon görmüştür.
Meçişçiv Şehitliği (Ukrayna)
Meçişçiv Şehitliği Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen Galiçya Muharebelerinde şehit olan Türk askerlerin defnedildiği şehitliktir. Popeliha Tepesi yanındaki şehitlik zamanla yok olmuş ve mevcut mezarlar daha sonra Meçişçiv Şehitliği nakledilmiştir.
Lopuşna Şehitliği (Ukrayna)
Lopuşnya Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti, müttefikleri Avusturya ve Almanya ile Ruslara karşı Galiçya bölgesinde yapılan muharebelerde şehit olan askerlerimizin defnedildiği yerdir. Şehitlikte bulunan abide üzerinde “Hüve’l-Bakî – 15’nci Kolordu-yı Hümayûn Şühedası Ruhuna Fatiha- Sene 1332 ” ibaresi yazılıdır. Rogatin İlçesi Verhnya Lipitsya Köyünde bulunan şehitlik 1917 yılında yapılmış olup 106 şehit bulunmaktadır. Şehitlik daha sonra restore edilmiştir.
Verhnya Lipitsya Şehitliği (Ukrayna)
Verhnya Lıpıtsya Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti ve müttefikleri Avusturya, Almanya ile Ruslara karşı Galiçya bölgesinde yapılan muharebelerde şehit olan askerlerimizin mezarları bulunmaktadır. Verhnya Lıpıtsya köyü civarında bulunan şehitlik yaklaşık yedi metre yüksekliğindeki bir yamacın üzerinde bulunmaktadır. Kırmızı seramik üzerinde beyaz ay yıldız sembolü bulunan bir kitabesi yer almaktadır. Şehitlik 1917 yılında yapılmıştır.
Gutisko Şehitliği (Ukrayna)
Gutisko Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti ve müttefikleri Avusturya, Almanya ile Ruslara karşı Galiçya bölgesinde yapılan muharebelerde şehit olan askerlerimizin mezarları bulunmaktadır. 200’den fazla şehidimizin mezarının bulunduğu şehitlikteki mezar taşlarından 59 şehidin subay olduğu anlaşılmaktadır. Şehitlik 1917 yılında, Pidvisoke Köyü’nde yapılmıştır. Sonradan restore edilmiştir.
Hicaz (Abha) Türk Şehitliği (Suudi Arabistan)
Hicaz (Abha) Şehitliği, Birinci Dünya Harbi ve öncesi dönemde bölgedeki Arap çetelerle yapılan çatışmalar neticesinde şehit olan askerlerimize aittir. Abha bölgesindeki şehitlikte 450’den fazla şehit bulunmaktadır.
Slobozia Türk Şehitliği (Romanya)
Bükreş’ide bir Osmanlı mezarlığı var. Birinci Dünya Savaşında Galiçya cephesinde savaşan Osmanlı ordusunun askerleri yatıyor burada.
Romanya Cephesinde de 1914-18 yılları arasında 42 bin Mehmetçikle savaşıyor.Bu savaşta 6. Osmanlı Kolordusu 19 bin kayıp veriyor.Bunlar adına yapılan mezarlıkta, 939 askerimiz yatıyor. Bunlardan 500 tanesinin isimleri dahi belli değil, geri kalanın ise mezarları bile belli değil. Büyükelçi Hamdullah Suphi Tanrıöver`in 1932`de girişimleri ile kurulmuş olan mezarlık, temizliği ve düzeniyle de dikkat çekiyor.
Bükreş Türk Şehitliği (Romanya)
Bükreş Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda 27 Ağustos 1916 günü açılan Romanya Cephesi’nde yapılan muharebelere katılan 6. Kolordu’ya bağlı 15. ve 25. Tümenlerden, şehit olan askerler adına 1932’de kurulmuştur. Şehitlikte yatan 400 şehidin kimlikleri bilinmekte olup, toplu mezarda ise kimlikleri bilinmeyen 575 şehit bulunmaktadır. Son yıllarda büyükelçilik izniyle çeşitli milletlerden Müslümanlar’da buraya defnedilebilmektedir. Şehitlik Gençağa Bölgesi, (Bulevardul Ghancea No:33) adresindedir.
Barila Türk Şehitliği (Romanya)
Braila Türk Şehitliği’nde yatan askerlerimiz Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1916-1918 yılları arasında Romanya’da şehit düşen askerlerimizdir. Şehitlik, Lozan Antlaşması’nın 126. maddesi ile ilgili olarak, 18 Eylül 1930’da Türk-Romen Hükümetleri arasında imzalanan anlaşma gereği 1935 yılında inşa edilmiştir. 1970 yılında Foçsani Caddesi üzerinde halen bulunduğu yere nakledilmiştir. Şehitlikte ismen tespit edilebilen 12 şehidimiz ayrı kabirlerde, ismi tespit edilemeyen 742 şehidimiz ise toplu kabirde yatmaktadır.
Krakow Türk Şehitliği (Polonya)
15 nci Türk Kolordusu, Galiçya Muharebelerine katılmış, Ağustos 1916’da Uzunköprü ve Alpullu’dan hareketle Krakow’a, daha sonra da doğuya ilerleyerek 1917 yılının yaz aylarına kadar bu cephede kahramanca savaşmıştır. Bu süre içinde Türk Kolordusu, cephenin değişik yerlerinde 1050’den fazla şehit vermiştir. Galiçya’da şehit olan askerlerimiz için 13 ayrı yerde şehitlik yapılmış. Rakowicki Mezarlığı içinde bulunan şehit sayısı 53. Mezarlığın içinde siyah mermerden yapılmış sembolik bir mezar var.
Üzerinde Lehçe ve Türkçe olarak “GALİÇYA CEPHESİNDE ŞEHİT OLAN TÜRK ASKERLERİNİN ANISINA. 1916-1917″ yazılı. Lehçe ve Türkçe metinlerin arasına metalden Türk Bayrağı bulunmaktadır.
Meikhtila Şehitliği (Myanmar)
İstanbul’a 12.000 km. uzaklıktaki Myanmar’ın orta kısmında yer alan Meikhtila, Birinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarında Ekim 1914’de Bahreyn ve Basra’ya asker çıkaran İngilizlerle yapılan muharebelerde esir alınan Türk askerlerinin götürüldüğü esir kampının bulunduğu kasabadır. Uzun esaret dönemi boyunca kötü yaşam koşulları ve hastalıklardan vefat eden binlerce askerimiz Myanmar’daki defnedildiği beş bölgeden biridir. 1917’de yapılan şehitlikte 600’den fazla şehit bulunmaktadır.
Thayetmo Türk Şehitliği (Myanmar)
İstanbul’a 12.000 km. uzaklıktaki Thayetmo, Birinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarında Ekim 1914’de Bahreyn ve Basra’ya asker çıkaran İngilizlerle yapılan muharebelerde esir alınan Türk askerlerinin götürüldüğü esir kampının bulunduğu kasabadır. Thayetmo Şehitliği, uzun esaret dönemi boyunca kötü yaşam koşulları ve hastalıklardan 5000 kadarı burada vefat edince, Myanmar’daki beş ayrı bölgede defnedilmiştir. 2015 yılında, Milli Savunma Bakanlığı ile Başbakanlığa bağlı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı TİKA tarafından bugünkü haline getirilmiştir.
İskenderiye Şehitliği (Mısır)
İskenderiye Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin Cephesinde İngilizler tarafından esir alınan Türk askerlerinin yerleştirildiği esir kampı bölgesindedir. Esirlerden vefat edenler ve bunların arasında bulunan 13 Türk subayı kampın bir kısmına defnedilmiş daha sonra İngilizler tarafından subayların hatıralarına hürmeten burada küçük bir kabir inşa edilerek şehit subayların adları kabrin üzerine yazdırılmıştır. 1941 yılında yapılan şehitlik 1968’de büyük bir onarımdan geçmiştir. Seyd-i Beşir Semtinde ki şehitlikte 500’den fazla şehit bulunmaktadır.
Kahire Türk Şehitliği (Mısır)
Kahire Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin Cephesi’nde vuku bulan muharebeler sırasında, İngilizler tarafından esir edilerek Mısır’da çeşitli kamplara yerleştirilen subay ve erlerden vefat edenlerin toplu halde defnedildiği şehitliktir. 1945’de şehitliğe Kahire’deki diğer Türk mezarlarından da nakil işlemi yapılmıştır. 1936 yılında yapılan şehitlik Abbasiye Bölgesi’nde olup 2500’den fazla şehidimizin ebedi istirahatgahıdır.
Malta Türk Şehitliği
1565 yılında Osmanlı kuşatması sırasında Turgut Reis ve askerlerinden birçoğu Marsa bölgesinde şehit düşer. Şehitlerimizin anısına 1874 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Mimar E.L.Galizia’ya Türk Şehitliği’ni inşa ettirir. Valetta’nın güneyinde yer alan bu şehitlik 22 şehidimizin ebedi istirahatgahıdır.
Kanunî Sultan Süleyman’ın Sembolik Mezarı (Macaristan)
Fethedildiği tarihten 10 yıl önce, 1556′da kuşatılmış fakat alınamamış ve 10 bin şehidin acısını kaldıramayan komutan Ali Paşa’nın da üzüntüden ölümüne sebep olmuş uğursuz kale. Son kuşatmada, Osmanlı’nın büyük askeri üstünlüğüne ve üç büyük taaruzuna karşın 33 gün alınamayan kale ve direniş Kanuni’yi oldukça sarsmıştır. Kanuni bu üzüntüsünü bir Hatt-ı humayun ile bildirmiştir. Kanuni’nin vefat etmeden önce söylediği son sözler de üzüntüsünü anlatıyor: “Bu ocağı yanacak dahi alunmadu mu? Bu kal’a benüm yüreğüm yakmışdur. Dilerüm Hak’dan ateşlere yana”. Macarlar kaleyi savunan Zrinyi’yi kahraman olarak anarlar. Kalenin içinde, fetihten hemen sonra Kanuni namına yapılan bir cami ve onun yanında 19. yüzyılda yapılmış konak vardır. Günümüzde bu cami ve konak müze olarak kullanılmakta.
Budapeşte Türk Şehitliği (Macaristan)
Budapeşte Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Galiçya Cephesi’nde yapılan muharebelere katılan 15. Kolordu’nun verdiği 1050’nin üzerindeki şehitten Budapeşte civarında bulunan mezarların nakledilerek oluşturulduğu şehitliktir. Galiçya Şehitliği olarak da bilinir. Kozma Caddesi’nde bulunan şehitlik 512 şehidimizin ebedi istirahatgahıdır.
Trablus Şehitliği (Libya)
Trablus Şehitliği, Osmanlı Kaptan-ı Deryalarından Turgut Reis Malta Adası’nın güneyinde “Dragut Körfezi” denen yere yakın St. Alma Kalesi’ne yapılan hücum sırasında 23 Haziran 1565’de şehit düşmüştür. Naaşı Trablusgarp’ta kendisi tarafından inşa ettirilen camiinin avlusuna defnedilmiştir.
Cesis Türk Şehitliği (Letonya)
Letonya’nın başkenti Riga’ya 90 km uzaklıkta ki Cesis şehrinde bulunan Türk şehitliğidir. 1877 yılında Osmanlılar ile Ruslar arasında gerçekleşen Plevne Savaşı’nda esir alınan Türklerin bazıları buraya getirilmiştir. Ancak aldıkları yaralar ve yakalandıkları hastalıklar sebebi ile askerlerimiz hayatını kaybetmişlerdir. Bu askerlerimizin bir kısmı, Cesis’teki Türk mezarlığı olarak bilinen yere defin edilmişlerdir.
Ertuğrul Şehitliği (Japonya)
14 Temmuz 1889 Türk Donanması’na ait Ertuğrul Firkateyni II. Abdülhamit’in özel elçisi Osman Paşa ile birlikte Japon İmparatoru Meici ve milletine dostluk ziyaretinde bulunmak için 14 Temmuz 1889 tarihinde 655 mürettebatı ile Japonya’ya seyre başlamıştır. Başarı ile tamamlanan ziyaret sonunda 15 Eylül 1890 tarihinde İstanbul’a dönmek üzere hareket eden Ertuğrul Firkateyni, yakalandığı tayfun nedeni ile 19 Eylül 1890 tarihinde Oşima adası kayalıklarına çarparak parçalanmıştır. Faciadan kurtulan 69 denizci İmparator Meici tarafından iki savaş gemisi ile İstanbul’a gönderilmiştir. Oşima Adası halkının gayreti ile toplanabilen 260 şehidimizin bedenleri bugün anıtın bulunduğu tepeye askeri törenle gömülmüştür. Japon İmparatoru Şova tarafından 3 Haziran 1929 tarihinde ziyaret edilen şehitlik Japon Milleti nezdinde ayrı bir öneme sahip olmuştur. Şimdiki anıt 3 Haziran 1937 tarihinde Büyükelçi Hüsrev Gerede zamanında yaptırılmıştır. Ertuğrul Firkateyni Şehitleri, Türk ve Japon milletinin dostluğunun kıyamete kadar silinmeyecek dostluk simgesi olmuştur. Oşima Adası halkı tarafından, bağlı oldukları Kuşimoto Belediye Başkanlığı organizesinde Ertuğrul Şehitliği’nde her yıl anma töreni düzenlenmektedir. Her beş yılda bir Türkiye’den heyetlerin, çoğu zaman Japon İmparatorluk Ailesi’nden de katılımının olduğu daha geniş kapsamlı anma törenleri icra edilmektedir.
Trieste Şehitliği (İtalya)
Trieste Şehitliği, Müslüman Boşnakların, Avusturyalılara esir düşüp çeşitli nedenlerle ölen diğer milletlere ait Müslüman askerlerin mezarları bulunmaktadır. 1848 yılından berri olan şehitlikte 50 şehit bulunmaktadır.
Mavi Marmara Şehitlerinin Anıtı (İsrail)
Gazze’ye yardım taşıyan ve İsrail güçleri tarafından saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybedenler için, Gazze limanına dikilen Mavi Marmara Şehitleri anıtı 21 Temmuz 2011 yılında açıldı.
İsrail tarafından Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması için harekete geçen Mavi Marmara gemisi ve sonrasında yaşanan olaylarda hayatını kaybeden 9 Türk vatandaşı için yapılan şehitlik anıtı, hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının isminin yazılı olduğu ve üstünde etrafında Türk bayrağının dalgalandığı anıt geceleri de özel bir ışık sistemiyle aydınlatılmaktadır.
Aynı isimde bir anıt da, Mavi Marmara’da bulunan 3 İspanyol aktivistin girişimi ve bazı sivil toplum örgütlerinin desteğiyle yaptırılan anıtın açılışına Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Ender Arat, Filistin’in Madrid Büyükelçisi Musa Odeh, Leganes Belediye Başkanı Rafael Gomez Montoya, Madrid’de bulunan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Ahmet Emin Dağ ile İspanyol sivil toplum örgütü yetkilileri katıldı.
Madrid’in Leganes ilçesindeki Filistin parkına konulan anıt, heykeltraş Roxanne Robinson ve Arevalo Beteta tarafından hazırlandı. Anıtta, Filistin’i tasvir eden yıkık dökük duvarların önünde masum bir çocuğun, insani yardım malzemelerinin yüklü olduğu “Mavi Marmara” gemisini sulara bırakması temsil ediliyor.
Hint Harp Mezarlığı (İsrail)
Hint Harp Mezarlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Türk ve Hint askerleri için yaptırılmıştır. Orijinal plakada çok büyük olarak inşa edilen ve kabir yerleri belli olan mezarlığın 1948 ve 1967 savaşları esnasında ve sonrasında birçok bölümü kaybolmuş olup planda belirtilen mezar yerleri bugün yerleşim yerlerinin altında kalmıştır. Talpia’da bulunan şehitlikte 290 şehidimiz bulunmaktadır.
Zeytindağı Şehitliği (İsrail)
Zeytindağı Şehitliği(Kudüs Harp Mezarlığı) Scospus Dağı’dadır. 3 şehit mezarının bulunduğu şehitlikte Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesi’nde şehit olan askerlerimizin kemikleri toplanarak kabirleri şimdiki yerine nakledilmiştir. Aslında 2550’den fazla şehit bulunmaktadır.
Gazze Türk Şehitliği (İsrail)
Gazze Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesi’nde şehit olan askerlerimize aittir. Mezarlık Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş olup İkinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin de mezarı mevcuttur. Gazze Türk Şehitliği’nde 184 şehidimiz bulunmaktadır.
BeerSheva Şehitlik Anıtı (İsrail)
Beer Sheva/Mustafa Kemal ATATÜRK Meydanı’nda bulunan Beer Sheva Şehitlik Anıtı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Beer Sheva Cephesi’nde şehit olan askerlerimizin anısına Beer Sheva Belediyesi’nin de katkılarıyla 21 Ekim 2002’de yapılmıştır. 31 Ekim 2008’de Türkiye’den ATATÜRK büstü getirtilerek, anıtın bulunduğu meydana ,Mustafa Kemal ATATÜRK Meydanı adı verilmiştir.
Ramle Şehitliği ve Anıtı (İsrail)
Ramle Şehitliği ve Anıtı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kudüs civarında görev yapan 3. Ordu ve 6. Kolordu’ya mensup şehit düşen 3000 askerimiz bulunmatadır. Şehitlerimizin anısına 1999 yılında anıt dikilmiştir.
Teberiyye (Tiberias) Türk Hava Şehitliği (İsrail)
Teberiyye (Tiberias) Türk Hava Şehitliği Anıtı, İstanbul-İskenderiye uçuşunu tamamlamak üzere 27 Şubat 1914’de Şam’dan Kudüs’e gitmek üzere havalanan uçak Teberiyye (Kibustz Ha On) Gölü yakınlarına düşer. Şehit olan Yüzbaşı Fethi Bey ile Üsteğmen Sadık Bey’in cenazeleri Şam’da bulunan Selahattin Camii’ne nakledilmiş ve şehit olan ilk Türk havacılarının anısına uçağın düştüğü yere anıt dikilmiştir. Anıt 2001 yılında restore edilerek bugünkü halini almıştır.
Selmas Şehitliği (İran/Batı Azerbaycan)
Birinci Dünya Savaşında Şark (Kafkas) Cephesi birliklerine bağlı olarak 28 Nisan–01 Mayıs 1915 tarihleri arasında Rus birlikleriyle Selmas bölgesinde yapılan Dilman Muharebelerinde şehit olan yüzlerce askerimizin istirahatgahıdır. Selmas, Şörgel bölgesindeki şehitliğin yapılış tarihi ve şehit sayısı bilinmemektedir.
Kut Türk Şehitliği (Irak)
Kut Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı Irak Cephesi’nde yapılan Kutü’l-Amere Muharebeleri’nde şehit düşen isimleri tespit edilebilen 7 subay ve 43 ere ait mezarlar burada bulanmaktadır. Şehitlik arazisi 1952 yılında Iraklı bir kadının bağışladığı arazi üzerinde yer almaktadır. Şehitlik Kut’a bağlı Seyit Haşim Köyü’nde bulunmaktadır.
Bağdat Türk Şehitliği (Irak)
Bağdat Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı Irak Cephesi’nde şehit olan ve Bağdat Asker Hastanesi’nde vefat eden askerlerimizin kabirleri burada bulunmaktadır. Şehitlik arazisi 1937 yılında Irak Hükümeti’nin onayı ile tahsis edilmiştir. Şehitlik 4 kısımdan ibaret olup 204 adet sembolik mezar taşı bulunmaktadır.1952 yılında önemli tamirat görmüş ve Bağdat’ın 1630 yılında fethi sırasında şehit olan Genç Osman’ın naaşı nakledilerek kendisi için anıt mezar yaptırılmıştır. Doktorlar Bölgesi 2. Cad. 116. Sok. No:2/9’da bulunan şehitlik 2370 şehidimizin istirahatgahıdır.
Portsmouth Deniz Şehitliği (İngiltere)
Portsmouth Deniz Şehitliği, 1850 yılında Portsmouth’a seyir ve topçuluk eğitimi için gelen Mirat-ı Zafer ve Sirag-ı Bahri adlı iki firkateynin mürettebatından, salgın hastalık ve kazalar dolayısıyla vefat eden 26 denizcinin defnedildiği şehitliktir. Cenazeleri ülkeye ulaştırılamayan askerler önce Portsmouth Deniz Hastanesi’nin bahçesine 1902 yılında ise hastane yakınında şuan bulundukları Chayhall Askerî Mezarlığı’na defnedilmiştir. Şehitliğimiz Portsmouth Gosport/Haslar’da bulunmaktadır.
Man Adası Şehitliği (İngiltere)
Man Adası Şehitliği, birinci dünya savaşında İngilizler’e esir düşmüş olan binlerce Alman ve Avusturyalı ile birlikte 115 Türk, 1915 yılında 200 kişilik bir kafile içinde Isle of Man adasındaki Knockaloe Esir Kampı’na getirildiler. Bunlar arasında bulunan yedi Türk esir burada vefat edince, tutuldukları esir kampının karşısındaki Patrick Kilisesi’nin bahçesine defnedildiler. Uzun süre ilgi bekleyen yedi Türk askerinin mezarlarının bulunduğu Man adasındaki mezarlığa 1972 yılında şehitlik statüsü verildi. Dikili taşlar halindeki mezarlık geçtiğimiz yıllarda bakıma alınarak şehitlerimizin anılarına layık görkemli bir şehitliğe dönüştürüldü. Şehitliğin bakımı, içinde bulunduğu Patrick Kilisesi ve İngiliz Savaş Mezarlıkları Komisyonu (commonwealth war graves commission) sorumluluğunda bulunmaktadır.
Periyodik bakım giderleri anılan müesseseler tarafından, restorasyon ve özel bakım giderleri ise Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Daire Başkanlığı’nca karşılanmaktadır. (2)
Man adasındaki Türk şehitlerimiz şunlardır; Ramazan Mehmet 17 kasım 1916;
Hüseyin Halit İbrahim 16 şubat 1917; Hüseyin Ali 20 nisan 1917;
Hasan Derviş 18 mayıs 1917; Mehmet Ali 17 eylül 1917;Kalan Yeğen 09 nisan 1918;
Ahmet Hazan 15 temmuz 1918.
Brookwood Şehitliği (İngiltere)
Brookwood Şehitliği, 1943 yılında İngiltere’ye pilotluk eğitimi için gönderilen 30 teğmenden, eğitimin bittiği 1945 yılı nisan ayına kadar 15’i şehit olmuş ve bu şehitliğe defnedilmişlerdir. Şehitlikte ayrıca 1959 yılında düşen THY uçağı mürettebat ve yolcuları anısına da bir kitabe bulunmaktadır.
Bellary Türk Şehitliği (Hindistan)
Bellary Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Irak ve Süveyş Cepheleri’nde İngilizler tarafından esir alınan 15.000 Türk askerin götürüldüğü Bellary şehrinde; hastalık, zehirlenme, esir kampı çatışmaları sonucu vefat eden Türk askerlerinin mezarlarının bulunduğu şehitliktir. Hint Hava Kuvvetleri’ne ait havaalanının genişletilmesi sırasında mezarların bir kısmı tahrip olmuş ancak 540 adet kabir tespit edilebilmiş ve 1986 yılında resmi şehitlik yapımı için başvuruda bulunulmuş, 1997 yılında açılışı yapılan şehitlik, Bellary şehir merkezine 5 km. mesafede havaalanı yolu üzerindedir.
Pusan Türk Şehitliği (Güney Kore)
Pusan Şehitliği, Kore Savaşı’nda (25 Haziran 1950 – 27 Temmuz 1953) ölen 6 ayrı yerde gömülü Birlemiş Milletler askerleri, Birleşmiş Milletler Komisyonu’nca 18 Ocak 1951’de kurulan Tanggok Mezarlığı’nda bir araya getirilmiştir. 3 bölgeden oluşan mezarlığın birinci bölgesinde, savaşa katılan ülkelerin kayıpları için sembolik bir mezar ve ülkelerin bayrakları bulunmaktadır. Buradaki Türk mezarının numarası 6’dır. İkinci bölgede idari tesisler, ibadethane, üçüncü bölgede ise 462 şehidin bulunduğu mezarlıklar yer almaktadır.
Rakvere Şehitliği (Estonya)
Rakvere Türk Şehitliği, 93 Harbi olarak bilinen 1877–78 Osmanlı Rus Harbi sırasında esir düşen 430 askerimizin tutulduğu esir kampında, hastalık ve esaret şartları gibi nedenlerle şehit düşen askerlerimizin anısına yapılmıştır. Bölgede toplu mezar bulunmakta olup şehit sayısı kesin olarak bilinmemektedir. Şehitlik 14 Kasım 2008’de Millî Savunma Bakanının da katıldığı törenle açılmıştır.
Valasske Mezirici Türk Şehitliği (Çekya)
Valasske Mezirici Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı Galiçya Cephesi’ndeki 20. Piyade Tümeni’ne bağlı askerlerimizden yaralıların getirildikleri Valasske Mezirici kentinde vefat edenlerin defnedildiği şehitliktir. 1998 yılında yapılan ve 205 askerin defnedildiği şehitlik, şehir mezarlığının içinde bulunmaktadır.
Pardubice Türk Şehitliği (Çekya)
Krometaryom bölgesi şehir mezarlığında bulunan Pardubice Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı sırasında Galiçya Cephesi’nde savaşan askerlerden salgın hastalık ve tedavi için getirildiği Pardubice Hastanesi’nde vefat edenlerin bulunduğu şehitliktir. 499 askerin defnedildiği şehitliğe Liberec ve Josefov kentinde bulunan 9 şehidin de nakledilmesiyle şehitlikte bulunan şehit sayısı 508’e ulaşmıştır. Şehitliğimiz 2001 yılında restore edilmiştir.
Hodonin Türk Şehitliği (Çekya)
Hodonin mezarlığında Hodonin Türk Şehitliği, Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’ndeki askerlerimizden salgın hastalık sonucu getirildikleri Hodonin Hastanesi’nde vefat edenlerin defnedildiği şehitliktir. Aynı cephede şehit olup Bruno, Kromeriz, Olomouc ve Kosice şehirlerine defnedilen 54 askerin naaşı da 1959’da Hodonin Şehitliği’ne nakledilmiştir. 31 Mayıs 1967 yılında yapılan şehitlik 387 şehidin istirahatgahıdır.
Varna Civarı Şehitliği (Bulgaristan)
Varna civarında Acemler Köyü ile Paşa Köyü arasında Binbaşı Mersin Baba namında bir şahsın mezarı mevcut iken, daha sonra bu mezar Bulgarlar tarafından kaldırılarak “ayazma” haline getirilmiştir.
Varna Şehitliği (Bulgaristan)
Birinci Dünya Savaşı’nda Romanya Cephesi’nde Bulgarlarla birlikte Ruslara karşı yapılan Dobruca Muharebesi’nde şehit olan Yüzbaşı Salih ile bir başçavuş ve 50 kadar şehit erimiz önce Varna’daki Müslüman mezarlığı içerisinde adına Türk Şehitliği denen bir bölüme defnedilmiş, daha sonra 1936 yılında Varna Belediyesi’nin Varna Türklerine tahsis ettiği yeni mezarlığa şehitlerimizin kabirleri nakledilmiştir.
Silistre Şehitliği (Bulgaristan)
1937 yılında yapılan Silistre Şehitliği’nde, Silistre’deki Akkapı Camii avlusunda İbrahim Paşa’nın ailesinin, Gazi Hasan Paşa’nın ve 1854 Kırım Harbi’nde Silistre Kalesi’nin komutanı iken şehit düşen Musa Paşa’nın kabirleri bulunmaktaydı. 1941 yılında Bulgarlar tarafından mezarlar tahrip edilerek mezar taşları ortadan kaldırılmıştır.
Kamengrad Şehitliği Anıtı (Bosna)
Sanski Most Belediyesi Kamengrad Köyü’nün 500 metre güney batısında hakim bir tepede bulunan Kamengrad Şehitliği Anıtı 1466 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Kamengrad Kalesi’ni fethi sırasında şehit olan askerlerin anısına dikilmiştir. Bosna-Hersek İslam Riyaset Başkanlığı’nca Tarihi Anıt statüsüne alınmıştır. Anıt 09 Ağustos 2001 tarihinde yapılmıştır.
Nahçivan Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Haydar Aliyev Sarayı’nın yanında olan Nahçivan Türk Şehitliği, Karabağ muharebelerinde şehit olan Azerbaycan askerlerinin de gömülü olduğu Şehitler Hıyabanı olarak bilinen yerde yer almaktadır.
Şehitlik 1918 – 1920 yılları arasında Nahçıvan’daki kardeşlerini Ermeni zulmünden kurtarmaya gelen kahraman Türk askerlerinin aziz hatırasına atfen temsili anıt mezar olarak dikilmiştir. Ayrıca anıt mezardan ayrı olarak sağ ve sol duvarlarda bulunan pirinç levhalar üzerine Nahçıvan’da bulunan Türk askerleri ile ilgili tarihsel süreç özet olarak anlatılmıştır.
Bu kapsamda; duvarlarda bulunan iki adet pirinç kitabede aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.
“ 1917 yılında Çarlık Rusya’sının yıkılmasından sonra Nahçıvan’ı ele geçirmek isteyen Ermeniler silahlanmaya ve Nahçıvan’a vahşice saldırmaya başladılar. Kardeşlerine yapılan bu vahşete kayıtsız kalmayan Türkiye Mayıs 1918’de Binbaşı Halil Bey’i Nahçıvan’a gönderdi. Binbaşı Halil Bey halkı teşkilatlandırarak Ermenilere karşı mukavamet etmeye başladı.
Haziran 1918’de Culfa’daki Yaycı Köyü’ne 10.000 kişilik kuvvetle saldıran Ermeni Andranik 4.000 kadar masum çocuk, kadın ve ihtiyarı vahşice öldürdü. Yapılan vahşet o kadar büyüktü ki ölenleri defnedecek insan bulunamadı ve cesetler günlerce ortada kaldı.
Andranik 17 Temmuz’da Nehrem Köyü’ne saldırdı. Nehrem ahalisi bu saldırıya kahramanca karşı koydu. Nehrem’e giremeyen Ermeniler 20 Temmuz’da Nahçıvan’a saldırmaya başladılar. Bunun üzerine Türk Ordusu kardeşlerinin yardımına geldi. Andranik kuvvetlerini dağıtarak Ermeni vahşetine son verdi. Nahçıvan ahalisi kardeş Türk Ordusunu büyük bir sevgi ve coşku ile karşıladı.
Nahçıvan’ın müdafaası ile görevlendirilen 1’inci Kafkas Kolordusu Komutanı Kazım KARABEKİR Paşa 7 Ağustos’ta karargâhı ile birlikte Nahçıvan’a geldi.
Şeki Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Şeki’nin Verazat Köyü’nde bulunan Şeki Türk Şehitliği, 1918 yılında Rus Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım etmek için gelen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’ndan şehit olan bir askerin anısına yapılmıştır. 25 Mayıs – 17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan den harekâtta Kafkas İslam Ordusu Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametinde taarruzla 15 Eylül 1918’de Bakü’yü daha sonra Karabağ ve Dağıstan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır.
Gobustan (Şamahı) Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Gobustan’ın Şamahı bölgesinde bulunan Gobustan (Şamahı) Türk Şehitliği, 1918 yılında Rus Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım etmek için gelen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’ndan şehit olan bir subayın anısına yapılmıştır. 25 Mayıs – 17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan eden harekâtta Kafkas İslam Ordusu Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametine taarruzla 15 Eylül 1918’de Bakü’yü daha sonra Karabağ ve Dağıstan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır. Şehitlik anıtı Şamahı-Bakü yolunun 10. kilometresinde olup mezar yeri 200 metre kadar içeridedir.
Novxani Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Bakü’nün 35 km. kuzeybatısı’nda bulunan Novxani Türk Şehitliği, Birinci Dünya Harbi’nde şehit olan Türk askerine ait şehit mezarıdır. Bakım ve onarımları Maştaga Şehitliği’ne bağlı olarak yaptırılan şehitliğin mezar kitabesinde; “İşitip feryadını Azerbaycan’ın tereddüt etmeden imdada yetiştin, halkımın yolunda geçip canından ebedi şöhrete şana yetiştin.” yazmaktadır.
Neftçala Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Banke Köyü’nde bulunan Neftçala Türk Şehitliği, 1918 yılında Rus Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım etmek için gelen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’ndan şehit olan 10 askerin defnedildiği şehitliktir. 25 Mayıs – 17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan den harekâtta Kafkas İslam Ordusu Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametinde taarruzla 15 Eylül 1918’de Bakü’yü daha sonra Karabağ ve Dağıstan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır. Şehitlik 17 Eylül 2004 yılında yapılmıştır. Köy mezarlığının içinde ki şehitlikte 10 şehit bulunmaktadır.
Maştaga Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Merdekan’da bulunan Maştaga Türk Şehitliği, 1918 yılında Rus Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım etmek için gelen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’ndan Merdekan bölgesindeki hastanede vefat edenlerin anısına yapılmıştır. 25 Mayıs-17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan eden harekâtta Kafkas İslam Ordusu Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametine taarruzla 15 Eylül 1918’de Bakü’yü daha sonra Karabağ ve Dağıstan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır. Şehitlik, Merdekan bölgesindeki yaralılar için hastane olarak tahsis edilen bir okulun bahçesinde bulunmaktadır. Mezarların bir kısmı Ruslar tarafından tahrip edilmiş olup bugün sadece 2 mezar yeri bilinmektedir. 1990 yapılan ve 2 şehidin bilindiği şehitlik, 13 Kasım 2003’de restore edilmiştir.
Göyçay Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Bıgır Köyü yakını bulunan Göyçay Türk Şehitliği, 1918 yılında Rus Kızıl Ordu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım etmek için gelen Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’ndan Göyçay ve Karameryem Muharebeleri’nde şehit olan 13 subay ve 235 erin anısına yapılmıştır. 25 Mayıs – 17 Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan den harekâtta Kafkas İslam Ordusu Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı istikametinde taarruzla 15 Eylül 1918’de Bakü’yü daha sonra Karabağ ve Dağıstan’ı düşman işgalinden kurtarmıştır. Şehitlik anıtı 13 Eylül 2002’de inşa edilmiştir.
Fatmayı Türk Şehitliği (Azerbaycan)
Bakü’nün 30 km. batısında bulunan Fatmayı Türk Şehitliği, 2 şehit mezarının bulunduğu şehitliktir. Azerbaycan’da bulunan Türk iş adamlarının ve halkın katkılarıyla 1993 yılında onarılmıştır. Maştaga Şehitliği’ne bağlı olarak bakım ve onarımları yapılmaktadır.
Bakü Türk Şehitliği ve Anıtı (Azerbaycan)
Bakü Türk Şehitliği ve Anıtı, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan bir anıt mezardır. Şehitlik, 15 Eylül 1999 tarihinde açılmış olup Şehitler Hiyabanı’nda yer almaktadır ve Bakü Muharebesi’nde ölen Osmanlı askerlerini anmak için inşa edilmiştir. Adres: 9R5H+46R, Alley of Martyrs, Bakı, Azerbaycan Açılış tarihi: 15 Eylül 1999
Raab Suyu Savaşı Şehit Anıtı (Avusturya)
Raab Suyu Savaşı Şehit Anıtı (Saint Gotthard), Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya-Macaristan arasında 1664 yılında Raab Irmağı kıyısındaki Saint Gotthard’da cereyan eden savaş nedeniyle şehit olan 4000 askerimiz adına 1984 yılında yaptırılmıştır.
2 metre boyundaki anıtın gövdesinde şehitleri temsilen kesik bir hayat ağacı motifi bulunmakta olup anıtın iki tarafında Türkçe ve Almanca olarak; “1664 yılında şehit olan Türk askerlerine ithaf edilmiştir.
Burada yatan herkes huzur içinde yatsın. 1984 Burgenland Eyalet Kültür Günü-Barış” ibaresi bulunmaktadır.
Hasan Rıza Paşa’nın Anıt Mezarı (Arnavutluk)
Hasan Rıza Paşa’nın Anıt Mezarı, Balkan Harbi sırasında İşkodra Valisi olan ve şehri Sırplara karşı müdafaa ederken 30 Ocak 1913 günü düzenlenen suikast sonucu şehit edilen Hasan Rıza Paşa’nın anıt mezarının bulunduğu şehitliktir.
Hasan Rıza Paşa’nın naaşı, 31 Ocak 1913’de Parruca Mezarlığı’na defnedilmiş, 02 Temmuz 1936 tarihinde Komenaj Mezarlığı’na nakledilerek ardından 24 Şubat 2007’de ise bugün anıtın bulunduğu şehir merkezine(İşkodra) törenle taşınmıştır.
Pazarköy Şehitlik Abidesi (Almanya)
Şehitlik, Almanya’nın Hannover şehrindeki Neustadter Mezarlığında bulunmaktadır. 1683 Viyana Kuşatması sırasında Tuna kıyısında bulunan Ciğerdelen mevkiinde Hannover birlikleri tarafından esir alınan iki sipahisinin yattığı şehitlik, 1998 yılında yapılmıştır.
Şehitlikte bulunan kitabede ise bu iki askerin hikayesi şu şekilde aktarılmıştır;
“Burada 1683 yılı Viyana Kuşatması muharebelerine katılan ve Tuna Nehri kıyısındaki Ciğerdelen mevkiinde Hannover Birlikleri tarafından savaş tutsağı düşürülen Osmanlı sipahileri Hasan ve Hamit Mehmet yatmaktadır. Welfen Prensi Georg Ludwig eşliğinde Hannover Sarayı’na getirilmişler ve bu sarayda 1691 yılına kadar hizmet vermişlerdir. İslami usullere göre defnedilmişlerdir. Bu kitabe onların ve bu toprakların altında yatan tüm Osmanlı-Türk askerlerinin onurlu anısına atfedilmiştir.”
Hannover’de ikamet eden Dr. Yetkin Güran’ın kişisel girişimleri ile 1980’li yıllarda korumaya alınmış, 1988 yılında ise Hannover camii imamı tarafından mezar taşlarının çevirileri yapılmıştır.
Yapılan çevirinin ardından dönemin Türk yöneticilerinin dikkati buraya çekilmiş, 1998 yılında mezar taşları Türk Milli Savunma Bakanlığı tarafından fonlanarak yenilenmiştir. 2006 yılında mezar taşları saldırıya uğramış ve yukarıda paylaşılan yazının bulunduğu kitabe eklenmiştir.
Girne Şehitleri ve Özgürlük Anıtı (KKTC)
Türk Şehitlikleri İmar Vakfı’nın, 2005 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptırdığı eser, Kıbrıs’da şehit olan tüm Türk asker ve siviller için adanmıştır.
Heykeltraş, Prof. Tankut Öktem’e projesi ve yapımına vakıfça verilen eser Girne’de bir ziyaretgah haline dönüşmüştür. Her toplum, özgürlüğü ve bağımsızlığı bedel ödeyerek elde eder.
Bu bedelin simgesi de ‘özgürlük anıtları’dır. Bu anıtlar o bedeli ödeyenlere toplumun minnet borcunu simgeler.
Lefkoşa Şehitler Anıtı (KKTC)
Kıbrıs’ta Türk varlığının idamesi ve bu topraklarda var olması için seve seve canlarını veren şehitlerimiz anısına Lefkoşa’da dikilen Anıt 28 Ocak 1963’te düzenlenen bir törenle açılmıştır.
Şehitler Meydanı’nda yükselen Anıt, Kıbrıs Türklüğü’nün en mutlu gayelere ulaşmak ülküsünün ebedi nişanesidir.
80 bin Türk Şehidinin kanıyla ıslanan ve Kıbrıs’ın Türk Vatanı olması için canlarını seve seve veren ve yaşadığımız toprakları vatanlaştıran bütün şehitlerimizin hepsine birden bir müşterek mezar taşıdır.
Tekke Bahçe Şehitliği (KKTC)
Tekke Bahçe Şehitliği, 21 Aralık 1963’de başlayan Rum saldırıları sonucu şehit düşenlerin, Tekke Bahçe diye bilinen vakfa ait boş bir arsanın içine gömülmeye başlaması ile oluşmuştur.
1963 – 1974 yılları arasında Lefkoşa ve civar köylerde şehit düşenler ile diğer bölgelerde yaralanıp Lefkoşa hastanelerinde şehit düşenler de bu şehitliğe gömülmüştür.
1964 yılında Rumların çevre köylerde yaptığı katliamlarda cesedi bulunanlar ve Türkeli (Ayvasıl) bölgesinde ortaya çıkarılan toplu mezarlarda bulunan şehitlerimizde bu şehitliğe taşınmıştır.
1974 Barış Harekât’ında şehit düşen sivil mücahit ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu personelin bir kısmı yine bu şehitliğe gömülmüştür.
1983 Yılında, 1974’te şehit olan TSK mensubu 84 şehidimiz, yapılan bir törenle buradan Boğaz Şehitliği’ne nakledilmiştir.
Şehitlikte halen 160 şehidimiz bulunmaktadır.
Ortaköy Şehitliği (KKTC)
Ortaköy Şehitliği, Kıbrıs Türklerinin Milli Mücadele yılları ve Temmuz 1974 Barış Harekâtı esnasında şehit olan subay, astsubay, erbaş ve erler ile mücahitler yatmaktadır.
Barış harekâtından sonra çeşitli nedenlerle şehit olanlar da bu şehitliğe defnedilmişlerdir.
2002 yılında restore edilen şehitlikte; 2 subay, 6 astsubay, 90 erbaş ve er olmak üzere 98 TSK mensubu ve 78 mücahit defnedilmiş olup ayrıca Kayıp Şahıslar Komitesince yapılan çalışmalar sonucu tespit edilen 18 şehit de 2007’de bu şehitliğe nakledilmiştir.
Şehitliğin içinde ayrıca Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nın ayrı bir şehitliği ve anıtı vardır.
Karaoğlanoğlu Şehitliği (KKTC)
Kıbrıs Harekâtı sonucunda ölen Türk Silahlı Kuvvetleri askerlerinin (subay, astsubay, erbaş ve erler) anısına Türkiye tarafından yapılan Girne‘deki mezarlık.[1] Mezarlığa, Kıbrıs Harekâtı’nda Kıbrıs’a ilk çıkan[2] Türk Silahlı Kuvvetleri alayının komutanı olan Halil İbrahim Karaoğlanoğlu‘nun ismi verilmiştir.[3] 8 subay, 5 astsubay, 58 erbaş ve er olmak üzere toplam 71 TSK askerinin cenazesi yer almaktadır.[1] 20 Temmuz 1976 tarihinde açıldıktan sonra 29 Ekim 1994 tarihinde de restorasyon çalışmaları tamamlandı.[3]
Girişindeki iki ana sütun Kıbrıs Türkleri tarafından anavatan olarak kabul edilen Türkiye’ye açılan kapıyı temsil etmektedir.[1] Batıdaki heykeller Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni temsil ederken, doğuda yer alan heykeller Türkiye’yi temsil eder.[4] Bu iki heykel arasında bulunan boşluk ise Türkiye’ye açılan pencereyi temsil eder.[3] Heykelin dört ayrı ayak üzerinde durması ise düzenlenen harekâtın dört gün içinde tamamlandığını belirtir.[4]
Girne Deniz Şehitliği Anıtı (KKTC)
Girne Deniz Şehitliği Anıtı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında 21 Temmuz 1974 günü Kocatepe Gemisi’nin batması sonucu şehit düşen denizci personelin anısına dikilmiş bir anıttır.
Anıtın yapımına 16 Ocak 1975 tarihinde başlanmış ve 27 Haziran 1975’te tamamlanarak halkın ziyaretine açılmıştır.
Anıtın ön kısmında “Kıbrıs Barış Harekâtı Deniz Şehitleri Hatırasına” yazısı ve Deniz Kuvvetleri amblemi bulunmaktadır.
Anıtın arka yüzünde ise şehit olan toplam 68 subay, astsubay, erbaş/er ve sivil işçi isimleri yazılıdır. 68 kayıp denizci için 27 Haziran 1975 yılında yaptırılmıştır.
Mağusa Çanakkale şehitliği (KKTC)
Mağusa’daki Türk mezarlığında bulunan şehitlikte 33 mezar bulunmaktadır. Buradaki mezar taşları, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından Süveyş Kanalı ile Çanakkale cephesinde esir edilerek Mağusa’daki Karakol esir kampına getirildikten sonra gerek kötü muamele, gerekse firara teşebbüs gerekçesi ile şehit edilen Türk askerlerine aittir. Bugün şehitlikteki sembolik 33 mezarda, esirler arasındaki sanatkarlar tarafından oyularak yapılmış yazıtlı ve bir bölümü bezemeli mezar taşları bulunmaktadır. Mezartaşlarının en eskisi 24.11.1916 , en yenisi ise 8 veya 18 Şubat 1920 tarihlidir. Şehitlerin anısını yaşatmak için Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin 5’inci Kuruluş yıldönümü olan 13 Şubat 1980 tarihinde buraya bir anıt dikilmiştir.
Çifte Mazgallar Şehitliği (KKTC)
1964-1965 yıllarında şehit olan ve düşman tehdidi nedeniyle surlar dışındaki mezarlığa defnedilemeyen şehitler Çifte Mazgallar Şehitliğine defnedilmişlerdir. Tamamı dört şehit ve bir çocuk mezarından oluşan 5 şehidimizin kabirleri bu şehitliktedir
Gazimagusa – Canbulat Müzesi ve Şehitliği (KKTC)
Kilis Sancak Bey’i olan Canbulat, Kıbrıs’ın fethine karar verildiği zaman hazırlanan kuvvetler arasına bilhassa Anadolu Beylerbeyi İskender Paşa’nın tavsiyesi üzerine dahil edilir. Lefkoşa’nın fethinde üstün yararlılıkları görüldüğünden 18 Eylül 1570′te Mağusa’yı kuşatan Osmanlı Ordusu’nun sağ kanadına İskender Paşa ve Derviş Paşa ile birlikte görevlendirilir. En kanlı çarpışmaların yer aldığı Arsenal Burcu’na Venedik askerleri Osmanlı Ordusunun kaleye girmesini engellemek için keskin bıçaklarla kaplı çark yerleştirilir. Bu durum üzerine kaleye girmesi imkansız hale gelen Osmanlı ordusunun önünü açmak için, Canbulut Paşa beyaz atının üzerine binerek çarkı durdurmak ister ve beyaz atının üzerinde çarkın içine girer. Osmanlı ordusu çarkın bozulması ile kaleye girer ve göğüs göğse savaşır. Bir efsaneye göre çarkta kafası kesilen Canbulat Paşa kafasını koltuğunun altına koyar ve kılıcını eline alarak atına biner. Bunu gören Osmanlı askerleri yüreklenerek ve direnerek kaleyi fethederler.
Arsenal Tavyası’ndaki çarpışma sırasında şehit düşen Canbulat Paşa’nın Türbesi, uğruna can verdiği tabyanın altına yapılır. Asıl adı Arsenal Tabyası olan bu tabyanın adı Canbulat Paşa’nın adına hürmeten Canbulut Tabyası olarak değiştirilir.
Bu tabya ilk olarak 1 Ağustos 1968 tarihinde Canbulat Paşa Türbesi ile Osmanlı ve arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müze olarak hizmete açılmıştır. Aradan geçen uzun zaman sürecinde gerek mekan gerekse sergilemenin yıpranması sonucu müzenin yeniden düzenlenmesi gereği doğmuştur. Yapılan yeni düzenleme ile Canbulat Paşa Türbesi’nin yer aldığı mekan Mağusa’nın fethi ve Osmanlıların şehri kuşatma sırasında yaşananların anlatıldığı ve sergilendiği bir müze olarak 2008 yılında yeniden hizmete açılmıştır.
Boğaz Şehitliği (KKTC)
Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda şehit olan Türk silahlı Kuvvetleri askerlerinin (subay, ast subay, erbaş, erler) ve bazı Kıbrıslı Türk askerlerin anısına Türkiye tarafından yaptırılan Boğazköy’deki şehitliktir. Şehitlikte, on sekiz subay, on beş astsubay, iki yüz altmış dört erbaş ile er ve otuz dört mücahit olmak üzere 331 şehit kabri vardır. Ağustos 2002 yılında GKK tarafından anıtsal bir yapı haline getirilen şehitlik içinde Büyük bir Türk askeri, dört aslan, dört adet kompozisyon içeren anıtsal türden heykel ve beş adet rölyef mimar Tankut Öktem tarafından yapılmıştır.
Gazi Mestan Türbesi (Kosova)
Gazi Mestan Türbesi, Kosova Muharebeleri esnasında Sultan Murat’ın sancaktarı Gazi Mestan ile şehit olan askerlerimizin defnedildiği şehitliktir. Sancaktar ve Bayraktar Türbesi olarak da bilinen türbe, 2012 yılında TİKA Başkanlığı tarafından onarılmıştır.
Priştine-Mitroviçe Yolu 5. Km.’de bulunan şehitliğin ilk yapılış tarihi bilinmemektedir.
Yapı, Kosova’daki en eski Osmanlı mimarî eseridir. 14. yüzyılda inşa edilmiştir. Bugünkü bina 14. yüzyılda kurulan binanın aslı değildir. Birçok tahribat ve onarımdan geçmiştir. Yöre halkınca bölgede Türklük ve Müslümanlığın simgesi olarak kabul görür.
Tuna ve Sava nehirlerinin buluştuğu noktada yükselen bir tepede yer alan Belgrad Kalesi’nde bir çok Osmanlı’dan kalan eser ve parklar bulunuyor. Belgrad Kalesi’ne (Kalemegdan) giriş çıkışı sağlayan Stambol Kapija (İstanbul Kapısı)’ndan girildiğinde saat kulesini geçince ‘’Mora Fatihi’ olarak bilinen Damat Ali Paşa Türbesi bulunuyor.
Damat Ali Paşa 1716 yılında Petrovaradin muharebesinde Avusturya ordusuna karşı şehit düşüyor ve ardından bu topraklara defnediliyor. Damat Ali Paşa o dönem Osmanlı’nın en önemli devlet adamlarından olup naaşı Tepedelenli Selim Paşa ve Çeşmeli Hasan Paşa ile orada bulunuyor.
Türbenin kapısının üstünde Sırpça “TÜRBE” kelimesi ve eski Türkçe olarak:
“1716 sene-i miladiyesinde Petervaradin Muharebesinde şehiden vefat eden Mora 2. fatihi Damad Ali Paşa’nın ve türbesinde medfun Tepedelenli Selim ve Hasan Paşaların ruhuna fatiha 1938” ibareleri vardır.
Şam Türk Hava Şehitliği (Suriye)
İstanbul-İskenderiye uçuşunu tamamlamak üzere 27 Şubat 1914’de Şam’dan Kudüs’e gitmek üzere havalanan Muavenet-i Milliye uçağı Teberiye-Tiberias (Kibustz Ha On) Gölü yakınlarına düşer.
Uçağın düştüğü yere bir anıt dikilerek, şehit olan Yüzbaşı Fethi Bey ile Üsteğmen Sadık Bey’in cenazeleri Selahaddin Eyyübi’nin de türbesinin bulunduğu Şam Emeviyye Camii’nin avlusuna nakledilmiştir.
Şehitlikte yatan 3. hava şehidimiz ise Prens Celalettin isimli uçakla 11 Mart 1914’de Yafa Dağı civarında denize düşen Üsteğmen Nuri Bey’dir.
Süleyman Şah Türbesi (Suriye)
Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye‘nin Halep ilinin Eşme köyü sınırları içerisinde bulunan, Türkiye‘nin kendi sınırları dışında sahip olduğu eksklav statüsündeki tek toprak parçasıdır.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edilen bölgeyi savunmak üzere Mustafa Kemal komutasındaki 7. Ordu Halep’in 25 km. kadar kuzeyindeki Katma’ya çekilerek müdafaa hattı oluşturmuş ve İngiliz birlikleri Heylan Köyü civarındaki vadide püskürtülmüştür.
Bu muharebeler esnasında şehit olan 1000’den fazla askerimiz Heyelan Köyü’ndeki Katma Türk Şehitliği’nde gömülüdür.
Devlet ve bilim adamları, iftar sofralarının müdavimi oluyorlar.
Hollanda Kralı Willem Alexander, ilk Türk kökenli Belediye Başkanı Huri Şahin’in iftar yemeğine katıldı.
Başbakan Rutte, Bakanlar, Belediye Başkanları ve yüksek yöneticiler, inanç farklılığına rağmen iftar yemeklerine katılıyorlar.
Hollanda’daki iftar sofralarından haberler ve görüntüler…
Bugünden itibaren 3 gün kutlamaya başlayacağımız Ramazan Bayramı’nın, tüm İslam dünyasına mutluluk getirmesi dileği ile başlamak istediğim aşağıdaki haberler, uzun bir derleme sonrasında sizlere sunulmaktadır. Kim bilir, belki kendinizi veya organizasyonunuzu, alttaki haberlerde görebilirsiniz.
Bayram boyunca okuyacak vaktiniz olacaktır sanırım.
Aşağıda sıra ile okuyabileceğiniz iftar sofralarının listesi:
RAMAZAN ‘KÜLTÜREL DEĞER-RİTÜEL’ OLDU
İslam aleminin her yıl kutlamakta olduğu Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı, şimdi artık Avrupa’da ve hatta tüm dünyada bir ‘Kültürel Değer-Ritüel’ olarak kabul görüyor.
Geçirdiğimiz iki yıllık pandemi dönemi, Ukrayna-Rusya savaşı ve Anadolu depreminin ardından gelen bu yılki Ramazan, İslam aleminin dışında, tüm dünyada daha duyarlı ve sıcak karşılandı.
Bu yıl, her zamankinden çok daha içtenlikle karşılanan Ramazan ayı, Hollanda’da da bir başka duyarlılıkla kutlandı.
Ülkede bulunan Türk kuruluşlarının bu yılki iftar sofraları, geçen yıllardan daha görkemli bir şekilde organize edildi.
Pek çok ülkede kutlanan Ramazan ayı ve bayramı, devlet ve bilim adamlarının ilgisini daha çok çekti.
Bunun en iyi örneklerinden birini Hollanda’da yaşadık.
Hollanda Kralı Willem Alexander, ülkedeki ilk Türk Belediye Başkanı olan Huri Şahin’in organize ettiği iftar sofrasına katıldı.
Kral Willem-Alexander, Belediye Başkanı Şahin’in ev sahipliğinde, yüze yakın kişinin yer aldığı iftarda
konuklarla Ramazan konusunda sohbet etti. İftar sofrası sadece Türk mutfağı ile değil, Afganistan, Suriye, Fas ve Hollanda mutfağından yemeklerle zenginleştirilmişti.
İftar sofrasına katılanlarla, özellikle komşuluk ilişkileri ve kültürleri hakkında sohbet eden Kral Willem-Alexander, farklı kültürlerden çok sayıda kişinin böyle bir organizasyonda bir araya gelmesinin oldukça önemli olduğunu belirtti.
Kral Willem-Alexander 2019 yılında da Den Haag Transvaal Mahallesi, Mandelaplein adresinde yer alan Semt Evi’nde düzenlenen iftar programına katılmıştı.
HOLLANDA BAŞBAKANI RUTTE İFTARDA…
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Kral Willem Alexander ve Bakanların katıldıkları iftar yemeklerine katılanlar zincirine eklendi Hollanda Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Birliği (MKB) ile Rabobank’ın ortaklaşa düzenledikleri iftar yemeğine katılan Mark Rutte, üçüncü kez gerçekleştirilen iftar programından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, ramazanda aynı sofrada bir araya gelebilmenin önemli olduğunu belirterek, “Burada işletmeler ve ticari kurumlar bulunsa da, para kazanmak tek amaç olmamalı. Önemli olan ramazanın bize gösterdiği gibi aynı sofrada bir araya gelebilmek.” dedi.
Lahey’in sayfiye bölgesi Scheveningen’deki Kurhaus Oteli’nde gerçekleşen iftar programına Hollanda’daki çeşitli dinlere mensup insanların yanında, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Türk iş insanları ve STK temsilcileri de yer aldı.
Sunculuğu ünlü Manal Moussane’nin yaptığı iftar yemeğinde, Rabobank Den Haag Bölge Müdürü Harry Wientjens bir konuşma yaptı. Çalışmalarını Ramazanın ruhuyla ilişkilendiren Wientjens, bağlılık etrafında; bir araya gelme, bağışlama, sadaka ve tefekkür mefhumlarını iş dünyasının kullanacağı en önemli unsurlar olması gerektiğine dikkat çekti.
MKB Lahey Yönetim Kurulu Üyesi Appie el Massaoudi, daha önce 6 Şubat’ta meydana gelen Türkiye’deki depremlerden etkilenenler için de benzer bir etkinlikte bir araya geldiklerine değinerek, bir arada olmanın önemine işaret etti.
İftara katılan Türk işadamları arasında yer alan Mehmet Keskin, Başbakan Rutte ile bir hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra, “Başbakanın bu ince ve duyarlı davranışı bizi mutlu etti” dedi.
BAKAN VE ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN KATILDIĞI ‘ULUSAL İFTAR’ YEMEĞİ
Hollanda’daki iftar sofralarına, sadece Kral Willem Alexander değil, Bakanlar, Belediye Başkanları ve üst düzey yöneticiler de katıldı.
Bu yemeklerden biri de Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) ile Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) tarafından gerçekleştirildi.
HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu ve CMO Başkanı Muhsin Köktaş’ın ‘Ulusal İftar’ diye adlandırdıkları yemeğe, Hukuku Koruma Bakanı Franc Weerwind, Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCDR) Rabin Baldewsingh ve farklı dinlere mensup yüksek yöneticiler katıldı.
Hollanda Hukuku Koruma Bakanı Franc Weerwind, iyi bir iletişimin, samimi bir selamlama ile başladığını belirterek, “Karşılıklı birlikteliğin bu özel gecesinde sizleri selamlıyorum. Bu akşamı sizlerle birlikte kutlamaktan onur duyuyorum. Ramazanın sadece hoşgörü, cömertlik, hayırseverlik ve beraberlikten ibaret olmadığını öğrendim. İslam’a göre oruç tutmak aynı zamanda kendine hâkim olmayı öğretir ve disiplin, tahammül ve nefis gibi niteliklere katkıda bulunabilir.” diye konuştu.
Hollanda Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCDR) Rabin Baldewsingh,
Hz. Muhammed’in veda hutbesine işaret ederek, hiç kimsenin kimseden üstün olmadığını, üstünlüğün ancak takvada ve iyi bir insan olmakta olduğuna vurgu yaptı.
Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) Başkanı Muhsin Köktaş, günlük hayatta bazen inanç ve güven arasında ayrım yapıldığına dikkat çekerken, “Kişi veya kurumların dürüstlüğüne inanmak, güven ortamı yaratmanın ön koşuludur. İnanç olmadan güven olamaz. Buradan yola çıkarak inanmanın ve güvenmenin eşit olduğunu söyleyebiliriz. Müslümanlar, merhametli ve sevgi dolu, yarattıklarına asla zulmetmeyen bir Allah’a inanırlar. O sevgi dolu ve bağışlayıcıdır. Duaları işitir ve yarattıklarını izler. Allah’a iman eden bireyler, bu niteliklere güvenerek yaşamlarını sürdürürler. Müslümanlar bu şekilde Allah’a tevekkül eder.” diye konuştu.
HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu yaptığı konuşmasında, “Bu gecenin mesajı, farklılıkları kabul etmemiz ve bizi birleştiren bağların temelini oluşturan dostluğu güçlendirebileceğimize güvenmemizdir” diye konuştu.
İki kuruluş tarafından ortaklaşa düzenlenen iftara, farklı ülkelerin büyükelçilerinin yanı sıra farklı etnik kökenlerden sivil toplum kuruluşu yöneticileri ile Hıristiyan ve Musevi din adamlarının olduğu 200’ü aşkın kişi katıldı.
HOLLANDA TÜRK GİRİŞİMCİ DERNEKLERİ PLATFORMU’NUN İFTARINDA BİR BAKAN
Hollanda Türk Girişimci Dernekleri Platformu (TNOP)’un, Lahey’in sayfiye banliyösü Scheveningen’de verdiği iftar yemeğine, Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Karien van Gennip de katıldı. Laila Restaurant’ta verilen iftar yemeğinde Bakan Van gennip’e, Lahey Büykelçimiz
Büyükelcisi Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Ticaret Müşavirlerimiz Aşkın Pekel, Türk Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, işadamları ve TNOP üyeleri eşlik ettiler.
TNOP Başkanı Durmuş Doğan yaptığı açış konuşmasında, katılımcılara teşekkür ettikten sonra, din ve kültür ayrılıklarına rağmen, insanların aynı sofrada birleşmesini sağlayan iftarın önemine değindi.
konuşmasından sonra söz alan Bakan Van Gennip, iftar sofrasında olmanın kendisi için onur verici olduğunu belirterek, “Ramazan artık Hollanda’da geleneksel hale geldi. Bir arkadaş, tanıdık veya meslektaşla oruç tutan gayrimüslimlerle ilgili hikayeleri de muhtemelen biliyorsunuzdur. Aynı şekilde iftar veya Ramazan Bayramı davetini kabul edenler çoğalıyor. Bu şekilde daha fazla bir araya gelip birlikte yürüyoruz ve bu çok güzel bir gelişmedir.” ifadesini kullandı.
İftar’a katılan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Hollandalı Bakan’ın aralarında olmasından duyduğu memnuniyeti belirttikten sonra, böylesi güzel bir organizasyon yapan TNOP mensuplarına teşekkür etti.
TNOP Bakanı Durmuş Doğan, iftar sonrasında Bakan Karien Van Gennip, Büyükelçi Selçuk Ünal ve Başkonsolos Sevgi Kısacık’a plaketler sundu.
Hollanda’nın en büyük perakende zincirlerinden Albert Heijn’in (AH) ülkede 5 şehirde 3 binden fazla kişi için verdiği ‘sokak iftarı’na, Amsterdam’da Belediye Başkanı Femke Halsema (solda) da katıldı. Türklerin yoğun yaşadığı Amsterdam’ın Osdorp bölgesindeki sokak iftarında katılan Halsema, buradakilerle sohbet etti.
Türklerin yoğun yaşadığı Amsterdam’ın Osdorp bölgesindeki sokak iftarında katılan Halsema, buradakilerle sohbet ederek, program kapsamında yapılan ramazan etkinliklerini büyük bir ilgiyle izledi.
Halsema konuşmasında, iftara davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek bir arada olmanın önemini vurguladı.
Hava muhalefeti sebebiyle AH’nin Osdorp’taki şubesinin otoparkında verilen iftara 1200 Hollandalı katılırken, alanda çocuklar için eğlence parkurları ve oyun platformları kuruldu.
İftara katılan Amsterdam Belediye Meclisi Üyesi Erik Schmit, “Burada olmak çok güzel. Çünkü burada dünyanın her yerinden insanı görebiliyorsunuz. Türk, Faslı ve Hollandalılar. Amsterdam Belediye meclisi üyesi olarak, şehrimizin dünyanın her yerinden gelen insanları barındırmasını görmek çok güzel.” dedi.
AH Amsterdam Şubesi çalışanı Lieuwke van der Woude, ikinci defa gerçekleşen iftara katıldığı için mutlu olduğunu ifade etti.
Van der Woude, “AH’dan 3 arkadaşımla geldik. Burada çok güzel bağlantılar kurdum. Çok fazla eğlenceli etkinlikler ve güzel yemekler var.” diye konuştu.
Katılımcılar, iftar sofrasının kurulduğu alanın bir bölümüne serdikleri halılar üzerinde akşam namazı kıldılar.
İftar programı çay ve kahve ikramının ardından sona ererken, katılımcılara çıkışta gül dağıtıldı. (Doğuş Dergisi)
********************
RAMAZAN, AVRUPA VE DÜNYANIN YENİ
‘KÜLTÜREL DEĞER VE RİTÜELİ’
Değerli okurlarım,
Bugün sizlere, elde edebildiğim diğer iftar sofralarını da sunacağım. Ama tabii ki daha önce sunmuş olduklarımı da en sonda yineleyeceğim.
Ama önce, Ramazan’ın tüm dünyada bir ‘Kültürel Deger ve Ritüel’ olduğunu izah eden, Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör’ün bu konudaki yazısından bazı bölümleri sunmak istiyorum.
Daha sonra da iftar sofralarından görüntüler sunacağım.
Avrupa’nın yeni kültürel değeri: Ramazan
Ramazan, Avrupa’nın bir kültür değeri olma yönünde hızla ilerliyor. Her yıl olduğu gibi, 2023 yılında da, Ramazan’ın gelmesiyle, Avrupa’da gözle görülebilir bir hareketlilik görülmektedir. Hareketlilik çerçevesinde, Ramazan etkinliklerinin geçmiş yıllara göre arttığını, bu yıl iftar programlarının Müslüman kuruluşların yanı sıra, bazı kamu kuruluşlarında da organize edildiğini belirtmeliyiz.
Medya, siyaset, eğitim organları, devlet daireleri, belediyeler, stadyum ve camilerde yapılan iftar programları, Ramazan’ın artık Avrupa’da bir kültürel değer olarak kabul edileceğinin işaretleri olarak yorumlanabilir. Bu yazıda, Avrupa’nın farklı merkezlerinde organize edilen iftar programları ve Hollanda örneğinden hareketle, Ramazan’ın yirmi milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa’da bir kültürel değer olma yönünde hızla ilerlediğini ifade etmeye çalışacağım.
Avrupa toplumunun büyük bir bölümü, -sömürge dönemlerini saymazsak-, İslam ve Müslümanlarla yoğun bir şekilde, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’ya yapılan iş gücü göçüyle gelen göçmenlerle tanıştı. Müslüman göçmen topluluklar, -İngiltere farklılık oluştursa da-, genel anlamda Avrupa’da yarım yüzyılı aşan bir süreyle yaşamaktalar. Müslüman göçmenlerin Avrupa’ya getirdikleri Ramazan ve oruç, göç tarihinin başlamasından yaklaşık on yıl sonra kendini gösteren, İslam kültürünün kurumlaşma sürecinin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Göçün ilk yıllarında, zor şartlarda bile fabrika binalarında, kilise salonlarında organize edilen iftar yemekleri, kılınan teravih ve bayram namazları, aile birleşimiyle birlikte evlerde ve devamında yeni açılan camilerin salonlarına taşınmıştır. Bu sürece Müslümanların kurdukları dernek, vakıf, cemiyet eklenerek, Ramazan kültürü yaşatılmaya başlamıştır.
Aileler arası iftar davetlerini takip eden dernek, vakıf ve cami iftar programları, bir müddet sonra içinde yaşanılan ülke insanları, komşular, iş ve okul arkadaşları, iftar programlarında görülür hale gelmiştir. Böylece Avrupa’da Ramazan kültürü yeni boyut kazanmıştır. Bu süreç 1990’lı yıllarda kendini göstermiştir. Örneğin, 1995, 1996 yıllarında Amsterdam Türkevi’nin organize ettiği “Ramadan meer dan het Vasten” (Ramazan oruç tutmaktan ibaret değildir) programlarına mahalle sakinleri, belediye çalışanları, siyasi parti, sendika ve medya temsilcileri katılmışlardır.
Yine bu yıllarda, kuruluşların organize ettikleri iftar programları yanı sıra, içinde yaşanılan ülkenin farklı kurumlarında çalışan Müslüman bireyler de, Ramazan süresince, kurumlarında Ramazanla ilgili bilgilendirme toplantıları ve iftar programları düzenlemişlerdir. Öyle ki, Müslüman çalışanların oruç tutarken neler hissettiklerini tecrübe etmek ve dayanışma için, oruç tutan Hollandalı, Alman yöneticiler ve çalışanlar da bulunmaktadır.
Avrupa’da Ramazan kültürünün gelişmesi 2010’lı yıllardan sonra farklı bir boyut kazanarak, var olan iftar gelenekleri yanı sıra, kalabalık sayıda davetlilerin katıldığı büyük salonlara ve festival şeklinde yer yer Ramazan boyu devam eden çok yönlü organize edilen etkinliklere dönüşmüştür. İlk kez 2012 yılında Almanya’nın Dortmund kentinde organize edilen ‘Festi Ramazan’, her yıl genişletilerek, diğer ülkelerde de organize edilmeye başlanmıştır.
Diğer taraftan, Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTIAD’ın, gelenek haline getirdiği, Hollanda siyasetçilerinin de katıldığı “Ulusal İftar” programı da, Avrupa’da oluşan Ramazan kültürünün farklı boyutunu oluşturmaktadır.
Kovid 19 salgını nedeniyle iki yıl sekteye uğrayan Avrupa’daki Ramazan etkinlikleri, 2023 yılı itibarıyla çok daha farklı bir boyut kazanmıştır. Bu yıl Ramazan’ın başladığını, başta Müslüman topluluklardaki hazırlıklar olmak üzere, Avrupa’daki zincir marketlerin oluşturdukları özel Ramazan köşeleri, bir çok kurum ve kuruluşun yayınladığı, ‘Ramadan Mubarak, Ramadan Kareem’ mesajlarıyla geniş kitleler öğrenmiş oldu (Güngör, V. 2023). Ramazan’ın gelişi, İngiltere’nin başkenti Londra‘da bulunan ünlü Victoria ve Albert müzeleri ve Chelsea futbol takımının Stamford Bridge Stadında organize edilen geniş katılımlı iftar programları ile perçinlendi. Avrupa ülkelerinin farklı başkentlerinde yapılan ve yer yer, yerli halkın da katılım sağladığı iftar organizasyonları, Ramazan’ın, artık bir Avrupa kültür değeri olduğunu ve Avrupa sosyolojisinin bir parçası haline geldiğini gösterir niteliktedir.
İngiltere’de organize edilen ve sosyal medyada büyük yankı uyandıran görkemli iftar programlarından sonra, Hollanda’da farklı bakanlıklarda çalışan Müslüman personelin organize ettikleri iftar programları da, 2023 Ramazan’ının en belirgin etkinlikleri arasında yerini aldı.
Kleurrijk Netwerk adıyla, Hollanda Ekonomi ve İklim, Enerji İşleri Bakanlığı, Tarım, Tabiat ve Gıda Kalitesi Bakanlığı çalışanları, Lahey’de bulunan Juliana Plaza’da bir iftar yemeği organize ettiler. İftar programına Bakanlıklarda çalışan oruç tutan ve tutmayan personel, İklim ve Enerji Bakanı Rob Jetten, Ekonomi Bakanlığı Genel Sekreteri Sandor Gaastra, Sağlık, Refah ve Spor Bakan yardımcısı Abigail Norville ve Tarım, Tabiat ve Gıda Kalitesi Bakanlığı genel sekreteri Jan-Kees Goet da katıldı. Böyle geniş katılımlı bir iftar programının organizasyonunda, Bakanlıklarda görev yapan Müslüman bireylerin önemli rol oynadığı dikkatlerden kaçmamalıdır. İftar programında, Bakan Rob Jetten ile birlikte ‘Kleurrijk Netwerk’ oluşumunun landsmanı da yaptılar. Yeni oluşum gelecek dönemde çeşitliliği gözeten etkinlikler yapacak.
Ramazan kültürünün gelişmesinde, kurumlarda yetkili Müslüman karar vericilerin olması, bu süreci olumlu yönde etkilemektedir. Bu bağlamda, Arnhem’in Fas kökenli Belediye Başkanı Ahmed Marcouch’un, sosyal medya hesabından Ramazan’ın başlangıcında yaptığı açıklama, oldukça anlamlıdır. Başkan açıklamasında, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Ramazan ayının, Müslümanlar için hayati önem taşıdığını, tutulan oruçlarla günlük yaşam rutininin dışına çıkılarak, insanların kendilerini sorgulayıp, tefekkür etme imkânı bulduklarını belirtti.
Ahmed Marcouch, Arnhem sakinlerine ve şehirde bulunan yedi cami yönetimine yazdığı mektupta, Ramazan dolayısıyla, akşamları camilerde hareketlilik yaşanacağını, bu mübarek ayın aynı zamanda karşılıklı anlama, yani insanlara, hayvanlara, doğaya da bir anlam verme ayı olduğuna dikkat çekti.
Ramazan etkinlikleri çerçevesinde, Bakanlıkların ve Belediyelerin maddi olarak destekledikleri ve birlikte çalıştıkları bazı hizmet kuruluşlarının da tematik iftar organizasyonları yaptıklarını gözlemlemekteyiz. Amsterdam Zuidoost semtinde faaliyet gösteren 4EVER Gençlik Merkezi’nde düzenlenen iftar programı bunlardan birisi. Farklı kültürlere ait olan gençlerin katıldığı programda, iftar ve seminer organize edildi. Programda “Semtimiz ne kadar güvenlidir?” teması ele alındı. Organizatör Marcello Dello Stretto, sosyal medya hesabından yayınladığı mesjında şu sorulara cevap aradı: “Ramazan, semtte yaşayan farklı kültürlere ait gençleri bir araya getirdi. ‘İftar sonrası gençlerle, kendinizi güvenli hissediyor musunuz?’, ‘Semtin daha güvenli olması için neler yapılmalı?’, ‘Semt sizin için ne anlam ifade ediyor?’
Hollanda özelinde vermiş olduğumuz Ramazan etkinlikleri, elbette bunlarla sınırlı değildir. Hiç şüphesiz, Müslümanların yerleşip yaşadığı Avrupa’nın her ülkesinde, Hollanda’daki gibi, sayılamayacak kadar çok sayıda iftar programı yapılmaktadır. Bütün bu iftar programları ve devamındaki programlar, -ki her yıl zenginleşerek genişleyen programlar bunlar-, artık elli yıl sonra, Ramazan’ın Avrupa’nın kültürel değeri olduğu yorumunu beraberinde getirmektedir.
Unutulmaması gereken bir gerçek ise, Ramazan ve orucun, sadece yukarıda anılan etkinliklerle sınırlı olmamasıdır. Zira Ramazan, on yıllardır, başta Avrupa medyası olmak üzere, zincir süpermarketlerde açılan özel Ramazan reyonları ile, eğitim, spor, sanat, kültür alanları, fabrikalar ve işletmelerdeki Müslümanlar ile, siyasi partiler, farklı dinlerdeki kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve camilerimizde, varlığını göstermektedir. Ramazan ve oruç kültürü, zaten bazı inanç gruplarında (bazı Hıristiyan gruplarında 40 gün oruç tutulması) var olan oruç tutma ritüelleri yanı sıra, Avrupalılara ve Avrupa’ya zenginlik katacaktır.
Uluslararası Demokratlar Birliği UİD Hollanda, Amsterdam’da bulunan Kristal Party Events’te bir iftar yemeği düzenledi.
Programa Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, UID Genel Başkanı Köksal Kuş, UID Hollanda Başkanı Hasan Teksten, MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Abdurrahman Uzun ve çok sayıda Hollanda’nın her bölgesinde aktif olarak görev yapan UID Hollanda üyeleri katıldı.
UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten ve Genel Başkan Köksal Kuş’un yaptığı konuşmalardan sonra söz alan, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, “İki ay önce göreve başladım ve vatandaşlarımıza iki mesaj verdim. Birincisi 15 Mart’ta Hollanda’da gerçekleşen Eyalet Seçimlerinde oyunuzu kullanmanızdı. Artık o seçimler geride kaldı. İkinci mesajım da Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde oylarınızı kullanmanız yönünde olacak.” dedi.
Türkiye’den misafir olarak gelen Gazeteci-Yazar Abdurrahman Uzun, yaklaşık iki saat boyunca davetlilere seslendi. Katılımcıların dikkatle dinlediği Uzun’un konuşması alkışlarla sık sık kesildi.
6 Şubat sabahından itibaren deprem bölgesinde olduğunu belirten Uzun, şöyle devam etti: ”6 Şubat sabahı seferberlik ilan edildi ve Avrupa’da yaşayan Türkler bu seferberliğe uyarak gece yarısından itibaren yardım toplamaya, meydana gelen yıkımın yaralarını sarmak için koşuşturmaya başladılar. Deprem bölgesine yapılan yardımlarınız ilk günkü ruh ile, gayret ile devam etmeli. Dedelerimiz kurtuluş savaşını vererek ülkemiz için bedel ödediler. Bugün de bizler, Anadolu’nun evlatları olarak bu felaket karşısında bir araya gelerek bedel ödedik. Özellikle Avrupalı Türkler bu bedeli öyle bir ödediler ki, Anadolu’da Avrupalı Türklerin yardımları konuşuldu. İyi ki varsınız !
Allah yokluğunuzu hissettirmesin. Avrupalı Türkler olarak torunlarınıza anlatacağınız muhteşem bir hikaye yazdınız. Bu deprem herhangi bir devletin başına gelmiş olsaydı çökerdi. Ülkemizin yedide biri yıkıldı, enkaz haline dönüştü. Biz aziz milletimiz sayesinde ayakta kalabildik.”
Uluslararası Demokratlar Birliği UİD’nin Zaandam Başkanı Yunus Gökalp’ın ev sahipliğinde verilen iftar yemeğine, UİD Hollanda Başkanı Hasan Tekten, Amsterdam SKM Başkanı Ertuğrul Kurt ve çok sayıda davetli katıldı.
Uluslararası Demokratlar Birliği UID Hollanda’nın Zwolle şubesi Gençlik Kolları’nın verdiği iftar yemeğinde konuşma yapan, Gençlik Kolları Başkanı Merve Üzüm Kafalı, günün mana ve önemini belirten bir konuşma yaptı.
205 genç, 50 yönetici ve ailelerin katıldığı iftar yemeği memnuniyetle karşılandı.İftar yemeğine UID Hollanda bölge teşkilatlanma Başkanımız Sayın Hakan Geçol’da gençlere selamlama konuşması yaptı 205 genç, 50 yönetici ve ailelerin katıldığı iftar programı memnuniyetle karşılandı.
Uluaslararasi Demokratlar Birliği UID’nin Haarlem şubesinin verdiği iftar yemeğine, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Uluslararası Demokratlar Birliği Başkanı Köksal Kuş, Avrupa YSKM Başkanı Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak ve ekranların tanınan ismi Yaşar Alptekin’in yanında, STK temsilcileri ve işadamları katıldılar.
500’ü aşkın kişinin katıldığı iftar yemeğine, slayt gösterileri ile, birlik ve beraberliğe çağrı yapıldı.
HOLLANDA DİYANET VAKFI (HDV)’DEN STK TEMSİLCİLERİ VE İŞADAMLARINA İFTAR
Hollanda Diyanet Vakfı (HDV) tarafından Rotterdam Kocatepe Camii’nde verilen iftara Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy başta olmak üzere, Sivil Toplum Kuruluşu Yöneticileri, işadamları ve Medya temsilcileri katıldılar.
İftar proğramı, Kur’anı Kerim tilaveti ile başladı. Ev sahibi olarak HDV Başkanı Muhlis Koç, Lahey Büyükelçiliği Din İşleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur konuşmalarının ardından T.C. Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal birer konuşma yaptılar.
Büyükelçi Ünal konuşmasında, “ Ülkemizde meydana gelen deprem sonrası Hollanda’da başlatılan yargım kampanyalarındaki dayanışmanın, birlik ve beraberliğin diğer sorunlarımızın çözümünde de devam etmesini dilerim. Ayrıca ülkemizde meydana gelen deprem sonrası Hollandalı dostlarımız da destek ve yardımları için teşekkür ederim” dedi.
HDV’DEN MUHTEDİLERE İFTAR
Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Utrecht HDV Ulu Camii müştemilatında, ‘Muhtedilere’ (yeni Müslüman olanlara) yönelik iftar programı düzenlendi. Programa Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Muhlis Koç, HDV Ulu Cami Başkanı Yücel Aydemir, HDV İhtida Komisyonu üyeleri Bünyamin Yıldız, Hatice Kerez, Selim Kondu, HDV Dini Tercümeler Uzmanı Ahmed Bulut, HDV Eğitim Koordinatörü Zehra Ünver-Vlug ve davete icabet eden değerli Müslüman kardeşlerimiz (mühtediler) katıldı.
İftardan bir saat önce Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, açılış ve selamlama konuşmalarının ardından, Bergen op Zoom HDV Ulu Camii Din Görevlisi Bünyamin Yıldız tarafından verilen bir sunum ile sona erdi.
Akşam ezanının okunmasıyla şube yönetiminin hazırladığı yemeklerle iftarlar açıldı. Ev sahipliğinden dolayı Utrecht HDV Ulu Cami Şube Yönetimi ve Başkanı Yücel Aydemir ile Din Görevlisi Süleyman Coşkun’a teşekkür edildi.
DİYANET VAKFI DEVENTER İFTARI
Hollanda Diyanet Vakfı, Deventer Bölgesi şube yöneticilerine iftar verdi.
Doetinchem HDV Merkez Camii’nde düzenlenen iftar programına; Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Deventer Başkonsolosu Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Hüsnü Özmen, HDV Başkanı Muhlis Koç, HDV Yönetim Kurulu Üyeleri Cengiz Korkmaz, Ramazan Gül ile Şube Yöneticileri, Şube Kadın Kolları ve câmi cemaati katıldı.
İftardan yarım saat önce Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, açılış konuşmalarının ardından akşam ezanı ile birlikte, şube yönetiminin hazırladığı yemeklerle iftar yapıldı.
HOLLANDA DİYANET VAKFINDAN GENÇLERE İFTAR
Leerdam HDV Anadolu Camii’nde genç yaştaki kız ve erkeklere verilen iftar yemeği büyük ilgi gördü.
Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı olan Leerdam HDV Anadolu Camii’nde genç yaştaki kız ve erkeklere verilen iftar yemeği büyük ilgi gördü.
İftara Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, Diyanet Akademi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, HDV Başkanı Muhlis Koç, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Gül, Anadolu Camii Başkanı Cevdet Bal, Din Görevlisi Yunus Doğan ve Hollanda genelindeki HDV Gençlik Teşkilatı’ndan genç kız ve erkekler katıldı.
250 gencin katıldığı program, iftardan bir saat önce HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Yunus Doğan’ın Kur’an tilaveti ile başladı. Cami yöneticisi Cevdet Bal, misafirleri selamlayarak böyle bir programın camilerinde gerçekleştirilmesinin kendilerini mutlu ettiğini dile getirdi.
HDV Başkanı Muhlis Koç, davete icabet ettikleri için katılımcılara teşekkür ederek Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu’nun her zaman gençlerin yanında olduğunu belirtti. Selamlama konuşmalarının ardından kürsüye gelen Lahey Din Hizmetleri Müşavirimiz Prof. Dr. Haluk Songur da gençlerin her zaman yanlarında olduklarını vurguladı.
Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal yaptığı konuşmada, milletçe buruk bir Ramazan ayı geçirdiğimizi, zor günlerde Hollandalı komşularımızla örnek bir dayanışma sergilediğimizi ve yardım faaliyetlerinde gençlerin en önde olmalarının son derece sevindirici olduğunu ifade etti. Ramazan ayında pek çok organizasyona davet edildiğini ancak söz konusu gençler olunca tercihinin öncelikle onlarla bir arada bulunmak olduğunu söyleyen Ünal, bu kadar çok sayıda genci bir arada görmüş olmanın kendisini mutlu ettiğini sözlerine ekledi.
Diyanet Akademi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan ise yaptığı konuşmada, genç kelimesinin Farsça’da “cevher” anlamına geldiğini, peygamberimizin de gençlere çok önem verdiğini ve İslam’ın, gençlerin omuzlarında yükseldiğini vurguladı.
Konuşmaların ardından okunan akşam ezanı ile iftarlar açıldı ve böyle güzel bir organizasyona ev sahipliği yapan cami yönetimine ve programa katkı sunan herkese HDV adına teşekkür edildi.
Haber: Tarık OKAN
KÜMBET VAKFI GELENEKSEL İFTARI
Amsterdam Kümbet Vakfı’nın iftar yemeğine Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, Mescid-i Aksa Teşkilat Başkanı İbrahim Köroğlu, Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii Başkanı Hikmet Karakış, Serhat Vakfı Başkanı Hikmet Tikici ve çok sayıda davetli katıldı.
Program İlahiyatçı Mücahit Batman’ın Ramazan Ayı ve fakirlik konulu konuşması ile başladı. Hemen ardından kısa bir ”hoşgeldiniz!” konuşması yapan Kümbet Vakfı Başkanı Bekir Baş, ”Bir araya gelip, birşeyler paylaşmak için buradayız. Bu tür programlar düzenlemeye devam edeceğiz.” dedi.
Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy, ” Ramazan Ayı iki anlamda çok önemlidir. Bunlardan ilki, aramızda birlik ve beraberlik sağlıyor, ikincisi de yardımlaşma ve dayanışma duygularımızı güçlendiriyor.
Ülkemizde meydana gelen deprem neticesinde çok büyük yardım kampanyaları düzenlediniz. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ama o bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın uzun bir müddet daha desteğinize ihtiyaçları olacak. O nedenle yardımlarınızı göndermeye bu mübarek ayda da devam edin!” dedi.
UTRECHT’TE SOKAK İFTARINA 1500 KİŞİ KATILDI
Hollanda Diyanet Vakfına (HDV) bağlı Ulu Cami tarafından, ‘Cami Meydanı’nda verilen iftar yemeğine 1500 kişi katıldı.
Utrecht kentindeki meydanda düzenlenen sokak iftarında, Müslüman aileler ve Hollandalı semt sakinleri bir araya geldi. İftar programında, farklı dini kuruluşların temsilcileri de hazır bulundu.
Okunan ezanla oruçlarını açan katılımcılar, iftar sonrası camide akşam namazı kıldı.
Sokak iftarı yoğun ilgi vei stek üzerine ertesi gün bir kez daha tekrarlandı.
Camii başkanı Yücel Aydemir yaptığı açıklamada; geleneksel hale gelen minare gölgesindeki iftar programımıza ilgi her geçen yıl artıyor. Önceleri sadece Türk toplumunun katıldığı görünürken zamanda Müslüman toplumunun her kesimden katılım olduğunu hatta Hollandalıların da Cami meydanındaki sokak iftarına katıldıkları görüyoruz. İslam’ı en iyi şekilde temsil etmek için bu birlik ve beraberlik çok önemli, gelen herkese, hizmet eden herkese ve sponsor olan hayır severlere teşekkür ediyoruz.
Okunan ezanla oruçlarını açan katılımcılar, iftar sonrası camide akşam namazı kıldı.
İFTAR YEMEĞİNDE DEPREMZEDELER
İÇİN 40 BİN EURO TOPLANDI
Hollanda’nın Rotterdam kentinde, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerde mağdur olan depremzedeler için düzenlenen iftarda, yaklaşık 40 bineurobağış toplandı…
Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı (HGTV) tarafından, depremzedelere yardım toplamak amacıyla organize edilen iftar programına, yaklaşık 500 kişi katıldı.
Kur’an ve ilahilerin okunduğu ve semazen gösterisinin yapıldığı etkinlikte depremzedeler için dua edildi.
HGTV Başkanı Nilgün Şahin yaptığı konuşmada, depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifa ve geride kalanlara sabırlar diledi.
Depremin olduğu günden bugüne kadar depremzedeler için HGTV’ye 690 bin euro bağış yapıldığını belirten Şahin, “Tekrar birlik olmamız lazım. Kısa vadede yardımlar yapıldı hepinize teşekkür ediyoruz ama uzun vade de yardım yapmaya devam etmeliyiz.” dedi.
Şahin, “Vakfımız sizin yardımlarınızla Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta iki Aş evi kurdu. Burada günlük 1500 kişi her gün iftar yapıyor. Depremzedelere gıda kolileri dağıtılıyor. Ailelerini kaybetmiş tıp fakültesi öğrencilerine bir yıl burs vermeyi hedefliyoruz. Yardımlarınızın tamamını depremzedelere ulaştıracağız.” ifadesini kullandı.
Hollanda’dan deprem bölgesine kurtarma ekiplerine yardım etmek için giden Amsterdam Emniyet Müdürlüğünde komiser olarak görev yapan Soner Şahin ve inşaat işçisi Ahmet Aydın da iftara katıldı.
Şahin, yaptığı konuşmada, deprem bölgesinde birçok insanı enkaz altından çıkardıklarını ve bunun için mutlu olduklarını, ramazan ayında tekrar deprem bölgesine yardım için gideceklerini ifade etti.
Programda, depremzedeler için hazırlanan yardım kutusuna atılan ve banka üzerinden toplanan yaklaşık 40 bin euro, depremzedelere gönderilecek.
SERHAT VAKFI’NIN İFTAR YEMEĞİ
Serhat Vakfı’nın kurucuları ve üyeleri iftar programı düzenleyerek Amsterdam’da bir araya geldiler. Programa, Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii Başkanı Hikmet Karakış, Amsterdam Kümbet Vakfı Başkanı Bekir Baş, Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Köksal Koçakoğlu, HDV Kuzey Hollanda Komisyon Başkanı Selahattin Köse katıldı.
Serhat Vakfı Başkanı Hikmet Tikici’nin katılımcıları selamlayan kısa konuşmasının ardından Kur-anı Kerim tilavetine geçildi.
Serhat Vakfı 2015 yılında Posoflular tarafından, 11 kurucu üye tarafından kurulmuş bir vakıftır. Hollanda’da yaklaşık olarak altı bin Posoflu (Ardahan) yaşamaktadır. Yardımlaşma amacıyla Amsterdam’da kurulan vakıf, Posoflu öğrencilere burs yardımı, kırtasiye ve önlük yardımı yapmakla kalmamakta, Hollanda’da da benzer yardımlarda bulunmaktadır.
Haber:Savaş Büyük Tipi
İGMG GÜNEY HOLLANDA BÖLGE BAŞKANLIĞI’NIN İFTARI
İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları (IGMG) Güney Hollanda Bölge Başkanlığı tarafından Schiedam’da bulunan Yıldız Eğitim Salonu’nda düzenlenen iftar programına yoğun bir katılım gerçekleşti.
300 davetlinin bir araya geldiği iftar yemeğine, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Lahey Din Hizmetleri Müşavirimiz Haluk Songur, Lahey Eğitim Müşavirimiz Miyase Kaya Koyuncu, IGMG Genel Başkanı Yardımcısı ve Eğitim Başkanı Abdülhalim İnam, İhsan Sohbetleri Başkanı Ali Börek, Millî Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, Millî Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu, Hollanda Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı CMO Başkanı Muhsin Köktaş, Hasene Başkanı Hüseyin Karataş, Federasyon eski başkanı Mehmet Erdoğan, DENK Parti Milletvekilleri Tunahan Kuzu, Stephan Baarle, Saadet Partisi Hollanda Başkanı Erkan Koç, TICF Sekreteri Yavuz Selim Yıldırım, HTF adına Vedat Özdal, UID Hollanda Başkan Yardımcısı Tekin Ateş, Doğu Türkistan Eğitim Vakfı Başkanı Abdurrahman Abdullah, HOTİAD Başkan Yardımcısı İlhan Döne, Faruk Halıcı, MÜSİAD adına Ubeydullah Yıldırım, EUBA Başkanı Hasan Aras, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, BATİM Başkanı Uğur Arısoy, SPIOR Müdürü Nourdin El Ouali, SIPIOR Müdürü Cihan Gerdan, iş dünyasından temsilciler, STK temsilcileri, cami yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
İftar programında sunuculuğu Bölge İrşad Başkanı Uğur Demirci yaptı.
32’nci Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması birincisi Furkan Vural’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başlayan programda ev sahibi olarak ilk söz, Millî Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan’a verildi.
Aktalan, konuşmasında şunları dile getirdi: “Mağdurlara, mazlumlara ve ihtiyaç sahiplerine el uzatan, gönül açan tüm insanlara bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bizleri bir ramazan-ı şerife daha eriştiren, iftar sofralarında buluşmayı nasip eden Rabbimize hamd-ü senalar ederim.”
Aktalan’ın ardından söz alan, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık konuşmasında, Ramazan ayının, ihtiyacı olanları hatırlama ve onlara yardım etme fırsatı verdiği için kutsal ve bereketli bir ay olduğuna vurgu yaptı.
Başkonsolos Kısacık konuşmasına şöyle devam etti:
“On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerifin, devletimiz, milletimiz, bütün İslam alemi, mağdur ve mazlumlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Rabbim hepimize bu kutlu zamanların feyzinden, bereketinden ve rahmetinden istifade etmeyi nasip etsin.
Ramazan ayının inancımız ve kültürümüzde çok önemli ve ayrıcalıklı bir yeri var. İnsanlar arasında dayanışma ruhunun güçlenmesine, yardımlaşmanın, paylaşmanın, dayanışmanın artmasına ve birlikte hareket etmenin perçinlenmesine vesile olan Ramazan ayı, sahip olduğumuz nimetlere şükretmemizi; bu nimetlere sahip olmayan ihtiyaç sahiplerini kendimizden önce onları düşünmemizi hatırlatır.
Ramazan ayı ihtiyacı olanları hatırlamanın ve onlara yardım etmenin ayı olduğu için kutsal ve bereketlidir.
Değerli dostlar, ortak sevinçlerimiz gibi ortak üzüntülerimiz de, birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendirecek bir etkiye sahiptir. Bunu sadece ülke sınırları içerisinde değil, dünyanın dört bir köşesinde yaşayan vatandaşlarımız nezdinde de bu vesileyle görmüş olduk.
Göreve başlayalı henüz bir ay olmuşken meydana gelen bu felaket, Rotterdam Başkonsolosu olarak sorumlu olduğum görev çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın vatan ve millet sevgisine, yüce gönlüne ve sonsuz merhametine bizzat tanıklık etmeme vesile oldu.
Depremin ilk gününden itibaren Hollanda Türk toplumu üstün bir gayret göstererek, benzersiz bir yardım ve dayanışma örneği sergiledi.
Soğuk hava ile mücadele eden depremzedelere seferberlik şuuruyla harekete geçen vatandaşlarımız, gece gündüz demeden yardım malzemelerinin toplanması, koordinasyonu ve lojistik konusunda üstün gayret gösterdiler. İhtiyaç duyulan yardım malzemeleri sizlerin kıymetli desteği ile, gerek yurt içinden gerekse yurt dışından tedarik edilerek çok kısa sürede afet bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Maddî ve manevî desteği ile bunu mümkün kılan, her türlü imkânını seferber eden vatandaşlarımıza ve Sivil Toplum Kuruluşlarımıza ve bu hayırlı günde bu iftar programını düzenleyerek bizleri bir araya getiren Millî Görüş Güney Hollanda bölge yönetimine huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Allah hepinizden razı olsun. Rabbim bu kutlu ay hürmetine, milletimize hizmet yolundaki çalışmalarınızda muvaffakiyetler nasip etsin. İşlerimizi kolaylaştırsın, hizmetlerimizi bereketlendirsin. Birliğimizi ve beraberliğimizi daim etsin inşallah. Rabbim bizi Ramazan’a kavuşturdu gibi Ramazan Bayramı’na da kavuştursun.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bu mübarek günlerde yaptığınız ibadetleri ve ettiğiniz duaları Hak katında kabul ve kaim olmasını temenni ediyorum. Şimdiden bayramınızı tebrik ediyor, hepimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum”
Başkonsolos Sevgi Kısacık’ın ardından Hasene İnsani Yardım Kurumu’nun, deprem bölgesinde yaptığı çalışmaların yer aldığı bir sinevizyon izletildi. O anlara yeniden şahitlik eden davetliler yoğun bir duygu hâli yaşadılar.
HOLLANDA TÜRK FEDERASYONU İFTAR YEMEĞİ’NE YOĞUN KATILIM
Hollanda’da tüm teşkilatların katılımıyla gerçekleşen Hollanda Türk Federasyonu HTF’nin geleneksel iftar yemeği, bu yıl Utrecht şehrinde verildi
MHP İstanbul milletvekili Cemal Çetin, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Deventer Başkonsolosumuz Muharrem Hakan Cengiz, HDV Genel Sekreteri Recep Ayaz, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, CMO Başkanı Muhsin Köktaş, TCİF Başkanı Ömer Altay, IGMG Kuzey Hollanda Bölge Teşkilat Başkanı Ahmet Duran, Hollanda Beyazay Başkan Yardımcısı Fikret Gür ile birlikte iş, sanat, medya dünyasından yaklaşık 600 kişinin katıldığı iftarda ev sahibi olarak Hollanda Türk Federasyon Başkanı Murat Gedik ilk konuşmayı yaptı.
Gelmiş geçmiş tüm şehitlerimiz adına 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı’nın okunması ile devam eden programda, Grup Lalezar, Yusuf Meral ve ekibi sahne aldı. Grup Lalezar’ın ilahilerle manevi tat kattığı iftar programı, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından ezanın okunması ile oruçlar açıldı.
HTF Başkanı Murat Gedik konuşmasında Avrupa Türklüğü ve ülkücü camianın teşkilatlanma sürecine değinerek, geçtiğimiz günlerde ölüm yıldönümü dolayısı ile ülkücü hareketin Başbuğu Alparslan Türkeş’i saygı minnet ve dua ile yad etti. Teşkilat binalarının tapularının çoğunun alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Gedik konuşmasını, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” sözleri ile bitirdi.
Büyükelçi Selçuk Ünal ise birlik, beraberlik, yardımlaşma temalı konuşmasında 6 Şubat Depreminde yardım eden Hollandalılara da teşekkür ettiği konuşmasında ülkemizde yapılacak seçimler için vatandaşları sandığa gitmeye davet etti.
MHP İstanbul milletvekili Cemal Çetin ise Türkiye’nin başkanlık sistemi ile kazanımlarından söz ederek, “Deprem, korona salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel ekonomik sıkıntılar başkalık sistemi olmasaydı koalisyonlarla aşılmazdı” dedi.
Geleneksel iftar, Yusuf Meral’in seslendirdiği Vatan Türküleri, marşlar, ilahiler ve semazen, bayrak gösterisi eşliğinde devam etti. Çay kahve ikramı ile sohbetler geç saatlere kadar devam etti.
ENSCHEDE ANADOLU MERKEZ CAMİİ İLE HOLLANDA TÜRK FEDERASYONU’NA BAĞLI TÜRK KÜLTÜR DERNEĞİ’NİN İFTARI
Enschede şehrinde Prismare Kompleksi’nde; Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) bağlı Enschede Anadolu Merkez Camii ile, Hollanda Türk Federasyonu’nun çatısı altında faaliyetlerine devam eden Enschede Türk Kültür Derneği’nin birlikte düzenlediği iftar yemeği büyük ilgi gördü.
İftar yemeğine, Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, T.C Deventer Din Hizmetleri Ateşesi Hüsnü Özmen, Enschede Belediye Başkan Yardımcısı (Wethouder) Arjan Kampen, Enschede Belediyesi Burger Belangen Partisi (BB) Meclis Üyesi Zehra Ceben, Suryani Ortadoks Kilisesi’nden Aboud Georgie, Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, çevre illerden gelen teşkilat başkanları, STK başkanları, dernek yöneticileri ve din görevlilerinin yanı sıra 400’e yakın vatandaş katıldı.
Program Enschede Anadolu Merkez Camii Din Görevlisi Ömer Salepçi’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı ve ardından Murat Çakır’ın güzel sesinden ilahiler okundu.
Daha sonra verilen kısa bir aranın ardından Din Görevlisi Ömer Salepçi ezan-ı muhammediyeyi okudu ve Din Hizmetleri Ataşesi Hüsnü Özmen’in ettiği duayla iftarlar açıldı.
Programda daha sonra günün önemine dair sırasıyla konuşmalar yapıldı. İlk konuşmayı ise Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik yaparak özetle şunları söyledi: “Cenab-ı Allah tutmuş olduğunuz oruçları ettiğiniz duaları kabul eylesin. İnşaAllah daha başka nice programlarımızda da bu güzide topluluğu biraraya getiririz. Temennimiz budur. Malumunuz 2023 yılına girerken güzel devletimiz kadim Türk toprakları üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacaktık. Halen de kutluyoruz. Ayrı konu ama, Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılı vesilesiyle, hem federasyon hem de diğer kuruluşlar olarak çok geniş kapsamlı programlar yapacaktık. Fakat 6 Şubat’ta yaşanan o deprem hepimizi hüsrana ve buhrana soktu. Fakat inanıyoruz ki, Türk devleti ve Türk milleti olarak bu yaraları birlikte saracağız ve birlikteliklerimize şu an burada olduğu gibi devam edeceğiz..”
Daha sonra Enschede Belediye Başkan Yardımcısı (Wethouder) Arjan Kampen konuşma sırasını alarak şunları söyledi: “Enschede Belediyesi adına burada bulunmaktayım. Bugün burada böylesine bir kalabalığı bir arada görmeyi, şehrimiz adına çok anlamlı buluyorum. Ne için burada olduğunuzu biliyorum ve bunu birliktelik ve kaynaşma adına takdir ediyorum. Bu işi gerçekten çok güzel başarıyorsunuz. Bunu yaşanan depremde de gösterdiniz. Yapılan bu iş gerçekten takdire şayandır.”
Programda son olarak konuşan isim Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz oldu. Cengiz yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:“Sevgili vatandaşlarım, değerli Enschede Türk Kültür Derneği, Selmiye Camii ve Anadolu Camii yöneticileri, Federasyon başkanımız, Zehra Hanım ve Samuel Bey. Bu akşam sizlerle birlikte bu güzel Ramazan akşamında iftarımızı hep birlikte açmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İftarlar, Ramazan ayı hepimizi bir araya getiren, farklılıklarımızı bu güzel sofralarda kaynaştıran akşamlardır. Türkiye’de büyük bir deprem felakaeti yaşadığımız bu Ramazan ayında iftar sofralarımızın değerini, kıymetini daha iyi anlıyoruz. Bu akşam oruçlarımızı açarken Türkiye’de büyük sıkıntılar yaşayan vatandaşlarımızı kardeşlerimizi hatırlıyoruz. Depremin ilk gününden itibaren onlara yardım elini uzatan siz değerli vatandaşlarımıza bir kez daha bu vesile ile teşekkür ediyoruz. O depremin yaralarını hep beraber saracağımıza inanıyorum ve herkesi sevgi ile kucaklıyorum.”
AMSTERDAM ESNAFLAR BİRLİĞİ İFTARI
Amsterdam Esnaflar Birliği’nin düzenlemiş olduğu iftar yemeğine, Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy, Ticaret Müşavirimiz Aşkın Pekel, THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, Amsterdam Esnaflar Birliği Başkanı Ramazan Kaya, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, Müsiad Hollanda Başkan Yardımcısı Ali Kaya, Emin İskender, Denk Partisi Amsterdam Meclis üyesi Süleyman Koyuncu ve Hollanda’nın değişik bölgelerinden iş insanları ile STK temsilcileri katıldılar.
Kur-anı Kerim tilavetinin ardından selamlama konuşması yapmak üzere kürsüye gelen Amsterdam Esnaflar Birliği Başkanı Ramazan Kaya, Amsterdam Esnaflar Birliği’nin kuruluş amacı hakkında kısa bir bilgi verdi.
Daha sonra söz alan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, “Asrın felaketi bizi derinden üzdü. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
6 Şubat gecesinden itibaren harekete geçip Türkiye’ye gönderdiğiniz yardımlardan dolayı devletim adına hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Büyükelçiliğimiz bir kriz masası oluşturdu ve yapılan yardımları zamanında yerlerine ulaştırdı.
Sizlerin sorunlarınızı, dertlerinizi şimdiye kadar dile getirdik; bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
ANKARALILAR KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ’NİN İFTARI
Hollanda Ankaralılar Kültür ve Eğitim Derneği’nin (HAKED) düzenlemiş olduğu İftar yemeğine,
Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz ve Ankara’ya gönül vermiş STK temsilcileri katıldılar.
HAKED Yönetim Kurulu üyeleri Seyfettin Güngör, Serkan Koyuncu ve Nihal Karacan’ın gayretleri ile düzenlenen iftar programı, uzun süren sohbetlerle devam etti.
Hollanda Diyanet Vakfı, Kadın Kolları üyelerine, HDV Almere Sultan Ahmet Camii salonunda bir iftar yemeği verdi. Sıcak bir ortamda gerçekleştirilen iftar programına 200 kadar davetli katıldı.
İftar yemeğine, Lahey Büyükelçisimiz Selçuk Ünal’ın eşi hanımefendi Lerzan Kayıhan Ünal, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur, HDV Başkanı Muhlis Koç, Trabzon müftüsü Selami Aydın, HDV yönetim kurulu üyesi Ramazan Gül ve hanımlerı katıldılar.
HDV nin Almere Sultan Ahmet Camiin’de verdiği iftara HDV’de gönüllü görev yapan 200 civarında hanımefendi katıldı.
Duaların ardından kısa bir hoşgeldiniz konuşması yapan Başkan yardımcısı Abdullah Çolak, “Bu anlamlı gecemize teşrifleriniz bizi onurlandırmıştır. Değerli Müşavirimiz başta olmak üzere tüm katılımcı davetlilerimize yönetim kurulu ve şahsım adına hoşgeldiniz der, hepinize teşekkür ediyoruz” dedi.
HDV kadın ve Aile koordinatör yardımcısı Hatice Kerez, iftar programına katılan gönüllü hanımlara çalışmalar hakkında bilgi veren bir konuşma yaptı.
HDV Yönetim kurulu Başkanı Muhlis Koç bir konuşma yaparak Kadın kollarının çalışmalarının önemine değindi.
Trabzon Müftüsü Selami Aydın, katıldığı iftarda bir konuşma yaparak ‘bu fırsatı bana verdiğiniz için teşekkür ederim’ dedi.
T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Haluk Songur,günün önemini arz eden bir konuşma yaptı.
EDELSTAAL GROUP İNTERNATIONAL SİMTRONİC İFTARI
Merkezi Hollanda’nın Den Bosch şehrinde bulunan Edelstaal Group İnternational Simtronic ve Orka Hotels CEO’su Ertan Torunoğulları, satış temsilcilerine ve çalışanlarına bir iftar yemeği sundu. Utrecht şehrinde Hoog Catharijne alışveriş merkezi içinde bulunan kendilerine ait lüks MADO & ICON Restoran’da verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Torunoğulları ailesi, çalışanlarını da kendi ailesinden saymaktadır. Paylaştıkça çoğalıyoruz ve güçleniyoruz. Ramazan sevgidir, samimiyettir, paylaşımdır. Bizler birbirimize tebessüm etmeyi unutmadan, birbirimizi kırmadan, küsmeden, saygı ve hoşgörü göstererek bu kutsal ayın amacına ulaşmasını sağlayabiliriz. Unutmayalım ki, birlik beraberlik içinde olduğumuz müddetçe, her gün daha da güçleneceğiz. Vatanımız Türkiye’deki zor durumda olan depremzedeleri ve dünyadaki insanları da düşünerek yardımlarımızı bayram gelmeden yapmalıyız.
Bu güzel akşamda sizlerle aynı sofrayı paylaşmaktan dolayı, Torunoğulları ailesi olarak mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Birlikte çalışarak büyürüz; bu noktada da kazandıklarımızla Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak için yatırımlarımızı anavatanımıza yapmaktayız. Tekrar hoşgeldiniz diyor, emekçiler olarak sizlere saygımı sunuyorum.”
İftar yemeği sonrası yıllardır Edelstaal Group İnternational Simtronic şirketinde menajer olarak ülkeden ülkeye koşarak satış yapan, emekçi satış menajeri Döndü Uğur’un yaş gününü unutmayan yetkililer pasta keserek çiçekler vererek onurlandırdılar.
Haber: Mustafa Koyuncu
ROTTERDAM’DAKİ SOKAK İFTARINA 800 ÜNİVERSİTELİ GENÇ KATILDI
Utrecht’teki 1500 kişilik sokak iftarına benzer bir iftar sofrası Rotterdam’da kuruldu. Milli Görüş Güney Hollanda Üniversiteliler Birliği (İGMG Studenten) tarafından organize edilen iftar sofrasına, ülkenin çeşitli yerlerinden 800 öğrenci katıldı.
İftar programının açılışında, Avrupa Kur’an-ı Kerim Okuma Yarışması birincisi Furkan Vural tarafından Kur’an okundu.
IGMG Studenten Başkanı Şevket Kılıç, sokak iftarı programını üç yıldır aynı meydanda düzenlediklerini söyledi.
Geçen yıl yaklaşık 450 öğrencinin sokak iftarına katıldığını söyleyen Kılıç, yoğun talep nedeniyle bu yıl konuk sayısını iki katına çıkardıklarını ve iftara yaklaşık 800 öğrencinin katıldığını ifade etti.
Belediye Meclis Üyesi olan arkadaşı Enes Yiğit tarafından davet edildiğini söyleyen, kendisi de Rotterdam Belediyesi Encümen Üyesi olan Tim Versnel, bir gün oruç tutarak katıldığı iftar sonrasında şuları söyledi: “Geçen yıl ilk defa bir gün oruç tuttum, o kadar özeldi ki bu yıl tekrar tutmaya karar verdim. İslam kültürüne daha fazla ilgi duymaya başladım.”
Sokak iftarına katılanlar, yemek sonrası meydanda serdikleri halılar üzerinde akşam namazı kıldılar.
ALZHEİMER NEDERLAND KURULUŞUNUN İFTARI
İftar yemeklerini, artık bir gelenek haline getiren Hollanda kuruluşlarından biri de Alzheimer Nederland oldu. Bu hastalığa yakalanmış kişilere koruyuculuk yapan Alzheimer Nederland, Amsterdam’daki şubesinde, kalabalık bir gruba iftar sundu.
ELAZIĞLI İŞVERENLER DERNEĞİ’NİN İFTARI
Hollanda Elezığlı İşverenler Derneği (VEON) Lahey’de düzenlenen iftar yemeğinde, derneğin yeni yöneticilerini de seçerek, bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
Yöneticiler Ümit Akbulut, Zülküf Yılmaz, Özcan Gül, Hüseyin Kaynak, Zülküf Bildirici, Enver Apaydın, Ahmet Batuk, Ümit Aydın, Emin Çeşim, Fatih Bingöl, Resul Özdemir, Muhammed Ülgen ve Kasım Akbulut, Hollanda’da bir ilki gerçekleştirmiş oldular.
TÜRK DÜŞÜNCE KURULUŞU’NUN İFTARI
Hollanda’da 500’ü aşkın Türk kökenli avukatın bazıları tarafından kurulan Türk Düşünce Kuruluşu,
Corendon Hotel sponsorluğunda verdiği iftar yemeğinde, ‘Yeni nesillere miras’ teması üzerinde duruldu.
Eşref Yeniaşçı, Sinan Beşli ve Mustafa Özcan’ın inisiyatifi ile organize edilen iftar yemeği sonrasında geç saatlere kadar sohbet edildi.
HOLLANDA ALMELO’DAKİ İLK MİNARELİ CAMİDE İFTAR
Hollanda’da 1974 yılında mimar B.Sevinçsoy’un çizdiği proje ile minareli olarak yapılan Yunus Emre Camisi’nde verilen iftara, Almelo Belediye Başkanı Arjen Gerritsen, Başkan Yardımcısı Eugene van Mierlo Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din İşleri Ataşemiz Hüsnü Özmen katıldılar ve birer konuşma yaptılar. 500’ü aşkın, Türk STK temsilcileri ve işadamlarının da yoğun ilgi gösterdiği iftar
Beyaz renkte olduğu için halk tarafından ‘Beyaz Cami’ olarak anılan Almelo Yunus Emre Camii, Türker Atabek’in inisiyatif ve gayretleri ile gerçekleşmişti. Cami, 1983 yılında Hollanda Diyanet Vakfı’na devredilmişti. Küçük ve tek minareli olarak yapılmış olan cami, 1989 yılında büyütülmüş, minare sayısı 2 olmuş ve Yunuz Emre adını almıştı.
Almelo Yunus Emre Camii’ndeki iftara, Almelo Belediye Başkanı Arjen Gerritsen, Başkan Yardımcısı Eugene van Mierlo Deventer Başkonsolosumuz Muammer Hakan Cengiz, Deventer Din İşleri Ataşemiz Hüsnü Özmen katıldılar.
HOLLANDA TRABZONLULAR DERNEĞİ İFTARI
Hollanda Trabzonlular Derneği’nin verdiği iftar yemeğine, Amsterdam Başkonsolosumuz M.Burak Ersoy, STK temsilcileri ve işadamları katıldılar. Hollanda Trabzonlular Derneği Başkanlığını Cengiz Çoban, Başkan Yardımcılığını Orhan Bayraktar, sekreterliğini Ömer Maraş’ın yapıyor.
FEYENOORD’UN KAPTANI ORKUN KÖKÇÜ’NÜN İFTARI
Feyenoord takımının kaptanı ve Türk milli takımının değişmez elemanı Orkun Kökçü, takımda yer alan Faslı arkadaşlarıyla birlikte bir iftar yemeği sundu. Feyenoord’un ünlü De Kuip Stadı’nda verilen yemeğe 100’ü aşkın davetli katıldı. Kökçü’nün iftar sofrası, Hollanda medyasında geniş yer aldı.
Kökçü’nün, takım arkadaşları Oussama Idrissi ve Muhammed Taabouni ile birlikte planladıkları iftar yemeği organizasyonunu Feyenoord kulübü üstlendi.
Beverwijk Akşemseddin Cami Derneği’nin düzenlediği iftar yemeğine, sadece müslüman toplumdan değil, kentteki gayrımüslimler de davet edildi.
Dernek Başkanı Doğan Karaburun, konuklara hitaben yaptığı konuşmada, tüm dinlerin biraraya gelmesinden duyduğu memnuniyete vurgu yaparak, aynı programı gelecek yıllarda da sürdüreceklerini belirtti.
İftar yemeğine, Beverwijk Belediye Başkanını temsilen, meclis üyesi Ali Bal katıldı. Katılımcılar arasında Belediye meclisindeki siyasi partilerden de temsilciler vardı.
BELÇİKA BAŞBAKANI DE CROO, MÜSLÜMAN GENÇLERİN DÜZENLEDİĞİ İFTARA KATILDI
Belçika Başbakanı Alexander De Croo, başkent Brüksel’de bir grup Müslüman gencin düzenlediği iftara katıldı. Gençlerle sohbet eden De Croo, Somali asıllı bir gencin okuduğu ezanı dinledi ve iftarını açan gençlere hurma yiyerek eşlik etti.
Başbakan De Croo, Türkiye, Fas, Sudan, Irak, Somali gibi birçok ülkeden gelen gençlerle gece boyunca yaptığı uzun sohbetten sonra,
Belçika’daki Müslüman toplumuna şu mesajı iletti: “Belçika çok çeşitlilik içeren bir ülke. Müslüman toplumu önemli bir toplum ve pek çok diğerleri gibi Belçika’nın bir parçası. Ayrıca konuşma, birbirimizi dinleme, bu akşam olduğu gibi gençleri dinleme zamanı. Arzularını, sorularını dinleme zamanı. Benim için de önemli olan bu. Evet bu dini bir gece ama aynı zamanda insani bir an.”
CORENDON DEPREMZEDELER İÇİN, 300 BİN EURO HEDEFLEDİ, 500 BİN OLDU.
Corendon Havayolları ve Tur Operatörlüğü kurucu ortaklarından Atilay Uslu, Hollandalı hayırseverleri bir araya topladı. Atılay Uslu’nun hedeflediği 300 bin Euro aşıldı ve 500 bin euro oldu.
Atilay Uslu toplanan maddi yardımın miktarını temsili çek ile davetlilere açıklarken, depremzedeler adına katılımcılara teşekkür etti.
Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal ve Amsterdam Başkonsolosumuz Burak Ersoy’un da katıldığı etkinlikte konuşan Büyükelçi Ünal, Corendon Grubu’na ve Hollandalı iş insanlarına bu girişimlerinden dolayı teşekkür etti ve toplanan yardımların depremzeler için konteyner alımında kullanılacağını belirtti.
Yardım gecesinde Hollanda’daki sanatçılarımızdan Çisem Özkurt kemanı ile Hollandalı sanatçılara eşlik etti. Yavuz Nufel: NHaber.nl
EN SON İFTAR SOFRASINI TÜRK İSLAM KÜLTÜR DERNEKLERİ FEDERASYONU KURDU.
Hollanda’da çeşitli kuruluşların organize ettiği iftar sofralarının sonuncusunu, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TİKDF) sundu.
Tunç ailesinin işlettiği, Türk mutfağının en leziz yemeklerinin yapıldığı Semazen Restoran’ın, senenin son iftarı için seçilmiş olduğu, daha mekana girer girmez kendini hissettirdi.
T.C. Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık başta olmak üzere, STK temsilcileri ve iş inanlarından oluşan 100’ü aşkın davetli, 2023 yılının son iftarını tam bir aile ortamında ve sıcaklığında yaptı.
HDV Rotterdam Mevlana Camii din görevlisi Onur Artar’ın Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, ev sahibi TİKDF Başkanı Ömer Altay, yaptığı konuşmasında, Hollanda’daki Türklerin sorunlarını dile getirdi ve bazı tespitlerini davetlilerle paylaştı.
Konuşmasını üç ana başlık altında yapan Ömer Altay, önce ramazan ayının faziletinden başlayarak, ‘asrın felaketi’ diye adlandırılan 6 şubat depremi sonrası, Hollanda’daki vatandaşlarımızın dayanışma ruhunun takdire şayan olduğunu ifade etti.
Altay, kurulan ‘Kriz Merkezi’ ile, toplanan yardımların en kısa sürede paketlenip ihtiyaç durumuna göre Türkiye’ye en hızlı şekilde gönderilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederken, Büyükelçi Ünal ve Başkonsolos Kısacık’ın da, gece gündüz vatandaşlarımız ile omuz omuza, yan yana olmalarının, vatandaşlar tarafından kendilerine duyulan sevgi ve saygıyı anlatmakta zorlandığını söyledi.
Vatandaşlardan gelen soruları Büyükelçi Ünal’a davetliler huzurunda ileten Başkan Ömer Altay, “Bize en çok sorulan soruların başında Hollanda genelinde toplanan ( Giro 555 ) 110 milyon Euro’nın ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından başlatılan özel kampanyada toplanan 9 milyon Euronun nerelere gittiği, hangi bölgede neler yapıldığı, yardımlar yerine ulaştı mı gibi soruların kafalarda soru işaretleri olarak kalmaması gerektir” dedi.
Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, 6 Şubat depreminin hemen ardından, ülkemize dünyada ve Hollanda’da insalarımızın birlik beraberlik ve dayanışma ruhundan övgü ile söz ettiği konuşmasında, “Başta Hollandadaki vatandaşlarımızın ve STK’ların nasıl özveri ile birlik beraberlik ve dayanışma sergileyerek, ülkemiz için seferber olduğuna bizzat şahit oldum. Bunun yanısıra, Hollandalı dostlarımızı da unutmamak gerek. Onlara da teşekkür ediyorum. Başkan Ömer beyin, toplanan yardımların akibeti konusunda hassasiyeti için ayrıca teşekkür ediyorum. Giro 555 yetkilileri ile görüşmeler yaptık. Toplanan yardımların nerede nasıl değerlendirileceği konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Evelki gün de Corendon olarak bir yardım akşamı düzenlendi ve 300 bin Euro hedeflenmişti 500 bin Euro toplandı ve konteyner konut alınacağı ifade edildi. Gerek Giro 555 gerekse Hollanda Diyanet Vakfı da bünyelerinde toplanan yardımlar ile kendi inisiyatifleri ile depremin yaralarını sarcak projeleri en kısa zamanda açıklayacaklardır. Bir gün sonra kutlayacağımız ramazan bayramınızı şimdiden kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim” şeklinde konuştu.
Yavuz Nufel:NHaber.nl
******************
DAHA ÖNCE YAYINLAMIŞ OLDUĞUM İFTAR SOFRALARI
HOLLANDA’DA İFTAR SOFRALARINDA, DEPREM BURUKLUĞU…
THY ve MİLLİ GÖRÜŞ İFTAR SOFRALARINDA AYNI BURUKLUK YAŞANDI.
İlhan KARAÇAY yazdı Mustafa KOYUNCU fotoğrafladı
İki yıllık korona pandemisinin ardından, geçen yıl huşu içinde organize edilen iftar sofraları, bu yıl deprem felaketinin gölgesinde buruk geçiyor.
Bazı kuruluşlar, iftar sofrası programlarını iptal ederek, yemeğe harcanacak meblağları, depremzedelere ayırıyor.
Tabii ki, hem iftar sofrası düzenleyip, hem de depremzedelere yardım eden kuruluşlar da var.
Bunlardan biri Türk Hava Yolları (THY), diğeri de Milli Görüş Kuzey Hollanda(IGMG Noord-Nederland).
THY’
nin, Corendon Oteli salonlarında verdiği iftar yemeğine, başta Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal olmak üzere, seyahat dünyasından ve sivil toplum kuruluşlarından simalar katıldı.
THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, ülkenin dört bir yanından gelen konuklara yaptığı konuşmasında, THY’nin depremzedeler için yaptığı yardımları tek tek anlattıktan sonra, mikrofonu Lahey Büyükelçimize verdi.
Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal, Hollanda’dan depremzedeler için yapılan tüm yardım kampanyalarından haberdar olduğunu, pek çok kampanyanın kendi gözetimi altında yapıldığını anlattıktan sonra, buruk geçmekte olan Ramazan ayının hayırlı olmasını diledi.
THY’nin Corendon Oteli salonlarında verdiği iftar yemeğine, ülkenin dört bir yanından gelen konuklar, geç saatlere kadar, yapılması devam edecek olan yardım kampanyaları üzerinde durdular.
MİLLİ GÖRÜŞ KUZEY HOLLANDA TEŞKİLATININ İFTAR YEMEĞI
Milli Görüş Kuzey Hollanda (IGMG Noord-Nederland), Amsterdam’da bulunan Rhone Events & Congrescenter’de yoğun katılımın olduğu iftar programı düzenledi.
19:30’da başlayan programa IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Milli Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu, Milli Görüş Güney Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten, MUSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, Hollanda Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı CMO Başkanı Muhsin Köktaş, TNOP Başkanı Durmuş Doğan, Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreteri Erim Uğurlu, Denk Partisi Dordrecht Belediyesi meclis üyesi Mehmet Safrantı, Türkiye’de meydana gelen deprem sonrasında harekete geçen Hollandalı yardım gönüllüleri, Hatay Hareket Merkezi Kısım Amiri Jandarma Astsubay Rakıp Aslan ve çok sayıda vatandaşımız katıldı.
Hafız Eliskan Karayiğit’in Kur-anı Kerim tilaveti ile başlayan program Hollanda’dan Türkiye’ye giden kurtarma ekibi adına Ricardo Soto Escamilla’nin konuşmasıyla devam etti.
Konuşmasını görüntüler ve kısa videolar eşliğinde sürdüren Escamilla, ”Çok zor şartlar altında çalışma yaptık. Gece gündüz aralıksız olarak altı saat çalışıp, altı saat dinlendik. Çok sayıda insanı göçük altından çıkarmayı başardık. Tabi ki eğitimli köpeklerimizin bu konuda bize çok yardımı oldular. Bazıları bize ”kahraman” dediler ama biz işi gücü olan sıradan insanlarız. Bu işi tamamen gönüllü olarak yaptık.” dedi. Bu konuşma katılımcılar tarafından uzun süre alkışlandı.
Türkiye’den misafir olarak gelen Hatay Hareket Merkezi Kısım Amiri Jandarma Astsubay Rakıp Aslan yapmış olduğu kısa konuşmasında Hollanda’dan gelen ekiple birlikte çalışma yürüttüklerini, yaşanılan acıların tarifi olmadığını ve Hollanda’da yaşayan Türklerin Hollanda ve Türkiye arasında köprü vazifesi gördüğünü, bu sebeple yapılan işin ve Hollandalı Türklerin çok değerli olduğunu kaydetti.
Daha sonra söz alan Milli Görüş Kuzey Hollanda Bölge Başkanı Mustafa Hamurcu; ” Türkiye’de meydana gelen elim deprem felaketi bizi çok üzdü. Binlerce insanımız öldü, binlercesi de evsiz kaldı. Milli Görüş ilk günden itibaren felaket bölgesindeydi. Çok sayıda gönüllü kardeşlerimiz de arama kurtarma çalışmalarına katıldılar. Hollanda toplumu tarafından yapılan nakdi yardım da bizi oldukça memnun etti.” dedi ve Hollandalı kurtarma ekibine teşekkürlerini sunduktan sonra sözlerine son verdi.
Son olarak katılımcılara seslenmek için kürsüye gelen IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün; ”Aziz kardeşlerim! bu Ramazan Ayında Ukrayna’da işgal sonrası devam eden savaşta çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlı hayatlarını kaybettiler. Orada yaşayan insanların yardımlarınıza ve dualarınıza ihtiyaçları var. Filistin’de her türlü Avrupa kararlarını elinin tersiyle iten bir İsrail devleti var. Arakan’da işgal ve göz yaşları var. Çin Devletinin kıskaca aldığı Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yardımımıza ihtiyaçları var. Madem ki Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi orucun kalkan olduğuna inanıyoruz, her türlü insan hakları ihlallerine karşı harekete geçmeliyiz.
Türkiye’de meydana gelen bin yılın felaketinin yaralarını sarmaya Ramazan Ayında da devam etmeliyiz. Dunyanın birçok yerinden ülkemize arama kurtarma çalışması için giden herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki artık dünya, teknoloji sayesinde küçük bir köye dönüştü. Cep telefonları vasıtası ile dünyanın bir ucundan diğerine hemen ulaşabiliyoruz. Bu durumun faydalı yönleri olduğu gibi zararlı yönleri de mevcut. Mesela bir noktada meydana gelen ırkçı söylemler veya insan haklarını kısıtlayan eylemler bütün dünyaya anında yayılıyor ve bu zararlı düşünceler kendisine taraftar topluyor. Dini inançlara yapılan saldırılar gibi. Bu tür saldırılar asla ifade özgürlüğü kapsamına girmez.
Peki bütün bu olumsuzlukları nasıl aşacağız? Bu olumsuzlukları sevgimizle, çalışmalar yürüterek, ümitsizliğe düşmeden elimizden gelen herşeyi yaparak aşacağız.” dedi. Haber: Savaş Büyük Tipi
HOLLANDA TÜRKEVİ TOPLULUĞU’NDAN
DEPREMZEDELERE İFTAR
Hollanda Türkevi Topluluğu’ndan gönüllünü bir grup, 6 – 11 nisan tarihleri arasında, çam sakızı çoban armağanı misali, Türkiye’mizin deprem bölgesinde (Gaziantep – Nurdağı) çalışmalar yapan partner kuruluşu, “Kutup Yıldızı Yardımlaşma Derneği” ile birlikte, 1000 aileye iftar yemeği dağıttı.