GÖÇ EDEN DEPREMZEDELERİN YÜZ BİNİ MERSİN MEZİTLİ’DE

GÖÇ EDEN DEPREMZEDELERİN YÜZ BİNİ MERSİN MEZİTLİ’DE

Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, özel olarak kurulan ‘Halk Masası’na her gün binlerce depremzedenin başvurduğunu belirtirken, ‘İlçemizde boş ev kalmadı’ diyor.

Gemilerle Mersin’e taşınan depremzedeler için en büyük yardımı Mezitli hak ediyor.

İlhan KARAÇAY yazdı:

On ilimizi kapsayan deprem faciasından sonra, ülkemizin dört bir yanına göç etmeye başlayan dempemzedelerin çoğu Mersin’e geliyor ve getiriliyor. ‘Getiriliyor’ diyorum, zira İskenderun’dan kaldırılan gemiler, bugüne kadar Mersin’e yüz bini aşkın depremzede getirdi.

Afbeelding met persoon, groep, lijn, menigte Automatisch gegenereerde beschrijvingBüyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, ziyaret ettiği depremzedeler ile kucaklaştı.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Yenişehir ilçesindeki Seyfi Alanya Spor Salonu, Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurdu, Silifke Kredi Yurtlar Kurumu ve 23 Nisan Gençlik Kampı, çadır kent, konteyner kent gibi yerlere yerleştirilen depremzedeleri ziyaret ederek, “Sizin huzurunuz için elimizden gelen her şeyi yapacağımızdan emin olun. Dirliğimiz ve beraberliğimiz için her şeyi feda ederiz” dedi.

MEZİTLİ AYRICALIĞI

MEZİTLİ BELEDİYESİ HALK MASASI, DEPREMZEDELER İÇİN ÇALIŞIYOR

Mersin’e gelen ve getirilen depremzedelerin yüz bini Mezitli ilçesine yerleştirildi.
Telefonda konuştuğum Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, “Elli bini kayıtlı olarak getirilen, elli bini de kendi imkânları ile gelen depremzede sayısı yüz bin oldu. Depremzedeleri, ilçemizde boş bulduğumuz evlere yerleştiriyoruz. Tabii ki okullar, spor salonları ve devlete ait tesisleri de kullanıyoruz. Bu durumda çadırlar ile de açığı kapatmaya çalışıyoruz. Kıyafet, battaniye, bebek ürünleri, temizlik ve gıda için, en çok yardıma muhtaç hale gelen bir ilçe durumundayız” derken, ilçede bulunan yazlık sitelerin sahiplerini bularak, buralara da depremzede yerleştirmeye başladıklarını belirtti.

Afbeelding met binnen, persoon, plafond, mensen Automatisch gegenereerde beschrijving

Mezitli Belediyesi, başvuruları almak için özel bir ‘Halk Masası’ kurdu. Belediye hizmet binası önünde kurulan marketlerde, gece gündüz hizmet veriliyor.

Afbeelding met persoon, staand Automatisch gegenereerde beschrijvingMezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, sık sık ziyaret ettiği depermzedelere umut dağıtıyor.

Hayırsever yurttaşların yardımlarını da gözardı edemeyeceğini belirten Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, “İlerleyen süreçte depremde evlerini, yakınlarını kaybeden vatandaşlarımız deprem korkusuyla büyük oranda daha güvenli gördükleri Mersin’e göç etmeye başladı. Mezitli Belediyesi olarak biz de bu göçün olumsuz etkisini azaltabilmek ve vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla belediyemizin önüne yardım çadırları kurduk. Halk Masası aracılığı ile başvuran vatandaşlarımıza kıyafet, temizlik, battaniye, bebek ürünleri, gıda yardımında bulunduk. Vatandaşlardan gelen talepleri dinleyerek ihtiyaç listelerinin güncellenmesini sağladık. Ben de geç saatlere kadar çalışan personelimize moral motivasyon vermek ve depremzedelerimizi de yaşadıkları acıyı hafifletebilmek adına Halk Masasında durdum. Çocuklarla sohbet ettim. Vatandaşlarımızın kısa sürede yaşanan bu sıkıntının atlatarak normale dönebilmeleri için elimizden gelen çabayı göstereceğiz.” diyor.

GÖNÜLLÜLER

Afbeelding met binnen, persoon, muur, toilet Automatisch gegenereerde beschrijving

Toplumsal, çevresel ve sosyal olaylarda aldıkları rol ile beğeni kazanan Mezitli Belediyesi Gönüllüleri, bu kez depremzedeler için kolları sıvadı. Deprem sonrası dikiş makinalarının başına oturan Mezitli Belediyesi Gönüllüleri, depremzedeler için pijama dikmeye başladı.

Menderes Mahallesi Gönüllü Evi’nin kadınları, kendi imkanlarıyla kumaş alarak ve bölge sakinlerinin de desteğiyle depremzedeler için erkek, kadın ve çocuk pijamaları ve çocuk battaniyesi dikiyor.

Afbeelding met tekst, binnen, voedsel, plafond Automatisch gegenereerde beschrijving

Mezitli’deki faaliyetler için para yetiştirmekte güçlük çeken Belediye, haklı olarak bir yardım kampanyası başlattı. Bu yardım, Mersinliler ve Mezitliler için değil, deprem bölgelerinden gelen mağdur yurttaşlarımız için.

Türkiye’nin en büyük sayfiye yerlerinden biri olan Mezitli’den bir görüntü

Para yardımında bulunanlara makbuz keserek göndereceklerini belirten Başkan Neşet Tarhan, “Bu kampanya bir ayrıcalık değil, ilçemize gelen ve sayıları belki de ikiyüz bini aşacak olan depremzedeler içindir.” dedi.

İşte, depremzedeler için açılan hesap numaraları: Afbeelding met tekst Automatisch gegenereerde beschrijving

 

TÜRKİYE’Yİ KARALAMAK İÇİN, HOLLANDA YARDIM EKİBİNİN BAŞARILI ÇALIŞMALARINA GÖLGE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞANLARIN GAYRETİ FİYASKO İLE SONUÇLANDI.

TÜRKİYE’Yİ KARALAMAK İÇİN, HOLLANDA YARDIM EKİBİNİN BAŞARILI ÇALIŞMALARINA GÖLGE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞANLARIN GAYRETİ FİYASKO İLE SONUÇLANDI.

Hollandalı ekibin, ‘Depremzedeler bize saldırdı’ iddiasıyla işi bıraktıkları haberi, Telegraaf gazetesi muhabiri Fadime Demir’in haberi ile çürütüldü.

Depremzedeler için büyük bir duyarlılık gösteren ve yarın tüm televizyonlar ile yardım kuruluşlarının ortak kampanyaya hazırlanan Hollanda’da çok güzel çalışmalar yapılıyor.

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Depremin en çok hasar yarattığı Hatay’da arama çalışmaları yapan, Hollanda Arama Kurtarma Ekibi USAR’ın, “Depremzedeler bize saldırdı” iddiasıyla işi bıraktıkları haberini yayarak, bu anlamlı çalışmalara gölge düşürmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı.

Çalışmaları sonunda 12 insanımızı enkaz altından canlı olarak çıkaran ve bir de köpeği kurtaran Hollanda ekibinden övgüyle söz eden, Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Liesje Schreinemacher, “Hollandalı kurtarma görevlilerinin çabalarına büyük saygı duyuyorum ve minnettarım. İnsanların çektiği onca acının ortasında, 12 kişiyi ve bir köpeği kurtararak, sevdiklerini rahatlatarak ve diğer kurtarma ekiplerine yardım ederek bir fark yaratmayı başardılar.” dedi. Hollandalı Bakan, çadırlar ve çadır ısıtıcıları, su arıtma, yiyecek ve su, jeneratörler, yakıt, tuvaletler, aydınlatma ve yağmurluklar da dahil olmak üzere tüm malzemenin Oxfam Novib ekibine teslim edileceğini ve USAR ekibinin gerekli malzemeleri ikmal edebilmesi için malzeme masrafının Bakanlık tarafından karşılanacağını kaydetti.

İşte, bu güzel gelişmeler yaşanırken, Hollandalı ekibin, korktukları için işi bıraktıkları haberleri Hollanda’da üzüntü yaratmıştı. Ne mutlu ki, Hollanda’nın en büyük ve etkili gazetesi De Telegraaf’ta muhabirlik yapan Fadime Demir isimli bir kızımız, gerçekleri tüm boyutları ile ortaya döktü.

Muhtemeldir, belki de çok üzgün ve kızgın bir depremzedemiz, Hollandalı ekibe karşı sert bir tutum sergilemiştir. Bundan korkan bir Hollandalı da, bazı şeyler söylemiştir. Bu durumdan yararlanmak isteyen bir bozguncu da, “Hollandalı ekip işi durdurdu ve geri dönüyor” demiş olabilir.
Bu çirkin iftira, Fadime Demir kızımızın kanına dokunmuş olacak ki, konuyu derinlemesine araştırdı ve yazdı.
Şahsen, Türkler ve Türkiye haber ve yorumlarını sık sık eleştirdiğim De Telegraaf gazetesi, Fadime kızımızın haberine tam sayfa yer verdi ve güzel bir başlık ile de süsledi. Bu haber tabii ki Hollanda’daki diğer yayın organları tarafından da ele alındı.

Afbeelding met tekst, krant Automatisch gegenereerde beschrijving

De Telegraaf gazetesi, “MİNNET DUYGUSU ENGELERİ AŞTI” başlığı ve “Hollandalı koordinatör: Bir hüsran vardı ama, yardım ekibine karşı bir saldırı yoktu” ara başlığı ile yayınladığı haberinde, ekibin koordinatörü Marco Gaebler’in güzel sözlerine yer verdi.
Gazete habere şöyle başladı: Türkiye’nin deprem bölgelerinde sürekli bir asayişsizlik yaşanacağı haberleri ağır bir abartıdır. Felaket bölgelerinde, halkın birbirlerine karşı saldırganlık gösterdiği haberleri de, Hollanda Arama ve Kurtarma Ekibi USAR’ın menajeri Marco Gaebler tarafından çürütüldü. Gaebler, Türkiye’de bulunan 91 ülkeye ait 4500 kurtarıcıyı da koordine ediyor.
Geabler, “ Özel bir tartışma olabilir. Ama yardım ekibine karşı bir, asayişsizlik ve
saldırganlık söz konusu değildir”
diyor.

Fadime Demir, haberini deprem bölgelerindeki güzel gelişmeler ile devam ettirirken, Gaebler’in şu sözlerine de yer verdi: “Uluslararası Yardım Ekipleri, son 15 yılda kurtarılan depremzedelerden daha çoğunu şimdi kurtarmışlardır. Bunun için tabii ki, şenlik yapmayacağız. Ama bunların bir başarı olduğunu da vurgulamadan edemeyeceğim. Ekibim, Türkiye’den iki hissiyat ile ayrılıyor. Birincisi, kurtarılan insanlar için mutluluk, ikincisi ise, kurtaramadıkları için üzüntü. Ekibimiz, savunma, itfaiye, ambülans ve polis teşkilatından elemanlardan oluşuyor. Böylesi geniş bir alana yayılmış deprem hiç görmedik. Biz de insanız. Türk halkının bize göstermiş olduğu şükran ve sıcaklığı hiç unutmayacağız.”

HOLLANDA YARDIM İÇİN AYAKTA

Hollanda’daki yardım kampanyaları, Türk toplumunun koordinasyonu altında sürdürülüyor. Sivil Toplum Kuruluşları’nın eşya ve para yardımları hızla devam ediyor.
Hollanda’daki 300 küsür belediyenin hemen hemen tamamı, belediye sınırları içinde yaşayan insanlar için birer euro para yardımında bulunuyor. Örneğin. Amsterdam 910 bin, Rotterdam 620 bin, Utrecht 300 bin euro gibi meblağlar ile 17 milyon euroyu bulacak.
Hollanda Kızıl Haç’ı ile birlikte 9 yardım kuruluşu Giro 555 numaralı hesap açarak, yardım çağrısında bulunuyor. Bu kuruluşlar, Türk kuruluşları ile işbirliği yaparak, tüm televizyon yayınlarının ortak yayını ile, ünlülerin bulunduğu telefonlar ile yardım toplayacak. Yarın (Çarşamba) yapılacak olan ortak yayının bir benzeri 1999 depreminden sonra yapılmış ve 67 milyon euro toplanmıştı.

 

DEPREMZEDELERE 3 AYLIK VİZE JESTİ, SIĞINMA HAKKINA DÖNÜŞMELİ…

DEPREMZEDELERE 3 AYLIK VİZE JESTİ, SIĞINMA HAKKINA DÖNÜŞMELİ…

Almanya’nın uygulamaya koyduğu, Hollanda, Belçika, İngiltere ve diğer AB ülkelerinin de uygulamaya koyması beklenen, depremzedelerin Avrupa’daki yakınlarına sığınmaları için 3 aylık vize hakkı, Ukraynalılar’a verildiği gibi, tam sığınma hakkına dönüşmeli.

Avrupa’daki Sivil Toplum Kuruluşları bu konuda derhal imza kampanyaları başlatmalı.

İlhan KARAÇAY’ın yorumu:

Çoğunuz duymuşsunuzdur: Türkiye’deki depremlerin ardından, İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Almanya’daki Türk ve Suriyeli ailelere, deprem bölgesindeki yakınlarını 3 aylık süreyle yanlarına almalarını sağlamak istediklerini söyleyerek, “Almanya’daki Türk veya Suriyeli ailelerin afet bölgesindeki yakınlarını bürokratik olmayan bir şekilde yanlarında getirip barınmalarını ve tedavi olmalarını sağlamak istiyoruz. Vizeler, hızlı bir şekilde verilerek üç ay boyunca geçerli olacak. Bunu Dışişleri Bakanlığıyla mümkün kılacağız” ifadelerini kullandı.

Hollanda’nın, İltica ve Göç’ten Sorumlu Devlet Bakanı Nicole de Moor da, daha önce yaptığı bir açıklamada, vize işlemlerinin çabuklaştırılması için talimat verdiğini açıklamıştı. Ama, sadece başvurmuş olanların işlemlerinin çabuklaştırılmasını kapsıyor bu istek.
Avrupa Birliği’nin Türkiye eski raportörlerinden Hollandalı Kati Piri de, twitterde yayınladığı mesajında, Hollanda’nın da Almanya’yı takip etmesini ve Türkiye’den Hollanda’ya gelmek isteyen depremzedelere 3 aylık vize verilmesini istedi.

Aynı girişimin İngiltere ve Belçika’da da gerçekleşmesi için çalışmalar var.
Aslında, bu girişimin tüm AB ülkelerinde uygulanması bekleniyor.

Türkiye'nin en büyük 2. depremi! Hatay'daki bir mahalle yerle bir oldu - Son Dakika

Bu gelişmeler, tabii ki hoş bir jest olarak hepimizi memnun etmiştir.
Ama şunu açıkça söyleyeyim ki, bu jestler açıklanmadan önce, binlerce yıkılmış binayı televizyonlarda izlerken aklımdan şu geçmişti: ‘Savaştan korunmaları için Ukraynalılar’a verilen sığınma hakkı, şimdi evsiz kalan depremzedelere neden verilmesin?’
Aklımdan geçen bu soruyu tabii ki yazacak ve siyasetçiler ile Sivil Toplum Kuruluşların’a çağrı yapacaktım.
Ama, sağolsun Almanya İçişleri Bakanı benden önce davrandı ve diğer ülkelere örnek teşkil edecek kararı açıkladı.

Bu jest, çok hoş bir jest olmalıdır ama yetersizdir.
Bu jest, 3 aylık vize işleminden, sığınma hakkına dönüşmelidir.
Biliyoruz, Avrupa’da sığınmacıları yerleştirebilecek konut yok. Bu konuda büyük sıkıntılar yaşanıyor.
Biz konut istemiyoruz. Hatırlayacaksınız, Hollanda halkı bile Ukraynalılar’ı evlerinde konuk etmek istediklerini açıklamışlardı. (Hoş, bu gerçekleşmedi ama bizdeki durum daha değişik)
Avrupa’daki Türk toplumu, kendi soydaşlarını ve akrabalarını, böylesi bir acı gerçekten sonra, haydi haydi evlerinde konuk edeceklerdir. Böylece, Avrupalılar için konut sıkıntısı sorunu olmayacaktır.

Afbeelding met illustratie, vectorafbeeldingen Automatisch gegenereerde beschrijving

Avrupalılar’dan, bizim sığınmacılar için bir şey daha istemeyeceğiz: Ödenek.
Sığınmacılara yapılan masraflardan kaçınmak isteyecek Avrupa devletlerine şu garantiyi de verebiliriz:
‘Biz sığınmacı yurttaşlarımıza ve akrabalarımıza ev de buluruz iş de….’

Avrupa’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşları’na çağrım ise şudur:
Hollanda’da, bir konunun mecliste görüşülmesini sağlamak için 40.000 imzaya ihtiyaç var.
İngiltere’de 100.000 olan bu imza sayısı, Avrupa birliği için 1.000.000’dur.

Hadi bakalım, kuruluşlarınızın ‘Hemşehri kahvehaneleri’ olduğunu iddia edenleri mahcup etmek için harekete geçmeninin tam zamanı şimdi.

Tabii ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye eski raportörü Kati Piri’ye de bir çağrım var: Nasıl ki, anavatana yolculuk yaparken Türk işçilerine eziyet çektiren Bulgarlar’ı dize getirdiysen, şimdi de tüm siyasi gücünü kullanarak, depremzedelere sığınma hakkını sağla bakalım.

 

İLHAN KARAÇAY YORUMLADI: ABD’NİN DEPREM İŞGAL SENARYOSU’NA KIÇIMLA GÜLERİM!

İLHAN KARAÇAY YORUMLADI: ABD’NİN DEPREM İŞGAL SENARYOSU’NA KIÇIMLA GÜLERİM!

Ülkemizin gençliği 1960’larda, Dolmabahçe’de Amerikan askerlerini denize atmadan önce, 1950’lerde biz Mersin’de eli coplu Amerikan askerlerine dayak atıyorduk.

Şimdi ülkemizi işgal etmeye kalkışacak olan Amerikan askerini düzecek milyonlarca gencimiz var.

Afbeelding met tekst

Automatisch gegenereerde beschrijving
Hayır! Tabii ki bu senaryolar sadece film yapılabilir…

Yıl 2002. Yer ABD’nin Nevada çölü. ABD, Türkiye’nin bulunmadığı bir NATO tatbikatı yapıyor. Tatbikatın adı: Millenium Challenge-2002 (Bin Yılın Meydan Okuması-2002)
Tatbikatın senaryosu, ‘Deprem olan bir ülkeyi işgal’dir.
Bu ülke, iki kanal ile bölünmüş iki kıtada yer alan, bazı denizyollarını kontrol altında tutan ve bir ada ülkesi ile şiddetli sorunları olan bir ülkedir. Bu ülke için açıkça ‘Türkiye’ denmemiş ama, iki kıtanın Avrupa ve Asya, iki kanalın da Çanakkale ve İstanbul Boğazı olduğunu bilmeyen yok tabii. Hatta daha sonra Associated Press bile, bu ilkenin ‘Türkiye’ olduğunu açıklamıştı.
Senaryoya devam edelim:
Bu ülkede çok şiddetli bir deprem olmuştur. Hükümet gelişmelere karşı mücadele edemediği için kaos meydana gelmiş ve ülkenin ordusu duruma el koymuştur. Uluslararası yardım çağrısı yapılınca, ABD, yardımların kendi askerleri tarafından yapılmasını şart koymuştur. Ülkeye girmekte olan ABD askerlerinin çokluğundan ve faaliyetlerinden kuşkulanan ev sahibi ülke ordusuyla, ABD ordusu arasında savaş çıkar ve ABD ordusu ülkeyi 96 saatte işgal eder.

KIŞKIRTMA İÇİN DURUM MÜSAİTMİŞ
Şimdi, ülkemizde meydana gelen büyük ve acı deprem sonrasında, bir ABD gemisi yardım için Türkiye’ye geliyormuş. Pentagon sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, Türkiye’deki afet yardım ekiplerine destek vermek ve ek talepleri karşılamak için, Akdeniz’de görev yapan USS George HW Bush uçak gemisinin yola çıktığını belirtmiş.

Afbeelding met water, buiten, schip, vaartuig

Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye’deki bazı yorumcular, Türkiye’yi karıştırmak için ortamın müsait olabileceğine dair görüşler belirtiyorlar. Özellikle ilticacı kamplarında yaşayan sığınmacıların kolayca kışkırtılabileceğini belirten yorumcular, bence aldanıyorlar.
Bana göre, Türkiye’de hiç kimse ABD kışkırtmasına alet olmaz ve ABD uşaklığına yanaşmaz.

DENİZE DÖKERİZ

Kapheros on Twitter: "6. Filo, 1967'de de Dolmabahçe'ye gelmiş ve devrimci  öğrencilerinin protestoları, eylemleriyle karşılanmıştır. Öğrenciler önceki  yıl olduğu gibi Beyoğlu'nun eğlence yerlerinde, genelevlerinde dolaşan ABD  askerlerinin keplerini ...

ABD’nin, Türkiye’yi ‘Sömürge ülke’ yapma sevdası yeni değildir. 1950’lerdeki Türk hükümeti ile dost kisvesi altında serbestçe hareket eden ABD askerleri; Mersin’de, bizim inzibat ve polislerimiz ile birlikte, ellerinde coplarla devriye geziyorlardı. Bu da yetmezmiş gibi, girdikleri bar ve pavyonlarda rezalet çıkarıyor ve kargaşa yaratıyorlardı. Biz de o zaman gençlik olarak harekete geçmiş ve Türk inzibatı ve polisiyle, ellerinde cop ile gezen ABD askerlerine dayak atmaya başlamıştık.

Söz konusu olan ABD askerleri 6’ıncı Filo’nun askerleriydi. Bu askerler daha sonra İstanbul’da da rahatsızlık vermeye başlamışlardı. O zaman da İstanbul’daki gençlerimiz, ABD askerlerini Dolmabahçe’de denize atmışlardı.

Yazılmakta olan tüm senaryolara ve ardından yazılanlara baktığım zaman sadece şunu söyleyebilirim: Türk halkını kışkırtmak kolay değildir. 73 Yıldır kışkırtamadılar. Zira bizim halkımız, bir medeniyetin torunlarıdır. Her hangi bir üçüncü ülke halkı değildir.
Hale hele Türk gençliği…
Bu gençlik, hiçbir mikrobu ülkesine sokmaz.
“Halep oradaysa, arşın da burada” diye bir tekerleme var ya?
Ben de şöyle tamamlıyorum bu tekerlemeyi: Gelecekleri varsa, görecekleri de var.

Kalın sağlıcakla.