HOLLANDA ‘HOLLANDA’ OLALI, BÖYLE BİR CENAZE TÖRENİ GÖRMEDİ…

HOLLANDA ‘HOLLANDA’ OLALI, BÖYLE BİR CENAZE TÖRENİ GÖRMEDİ…

Kurşun yağmuruna tutularak öldürülen gazeteci Hüseyin Torunlar ve kardeşi Ali’yi, Zwolle mezarlığında üç bin kişi ahirete uğurladı.

Maktülleri, Almanya, Belçika ve Türkiye’den gelerek, son yolculuğa uğurlayanlar arasında Deventer Başkonsolosumuz da vardı.

Cinayet failinin, tanınmış bir gıda toptancısı Türk’ün oğlunun olması üzüntüyü çoğalttı.

ağaç, çayır, açık hava, bitki içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

İlhan KARAÇAY yazdı:

ZWOLLE,- Hollanda, ‘Hollanda’ olalı, böylesi bir cenaze töreni görmedi. Geçtiğimiz çarşamba akşamı, Mc Donald’s adlı snackbarda silahlı bir saldırı sonrasında meydana gelen cinayet, aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişiyi dehşete düşürnüş ve iki Türk öldürülmüştü.
Çoluk çocuklu ailelerinde bulunduğu çok kalabalık bir ortamda kurşun yağdırılarak işlenen cinayet, Hollandalıları dehşete düşürmüştü. Cinayetin kurbanları, gazeteci Hüseyin Torunlar ve kardeşi Ali idi.

ağaç, kişi, açık hava, çayır içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

İşte, bu iki kurbanın Zwolle mezarlığında toprağa verilişi, emsali görülmemiş bir tören ile gerçekleşti. Hüseyin Torunlar ile kardeşi Ali’yi, Hollanda’nın dört bir yanından, Almanya, Belçika ve hatta Türkiye’den gelen üç bin kişiyi aşkın bir kalabalık son yolculuğa uğurladı.

ağaç, açık hava, araba, yol içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
Mezarlıktaki otomobil park alanının dolup taşmasından sonra, civardaki tüm sokaklar da dolunca trafik aksadı.

kişi, açık hava, grup, insanlar içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ellerinde buketlerle Zwolle mezarlığına akın edenbüyük kalabalığın arasında, Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak da vardı. Modrak yaptığı açıklamada, “Her ikisine de Allah’tan rahmet diliyoruz, Üzgünüz, bütün ailelere sabır diliyorum” dedi.

Cenaze Programına Zwolle Kranenburg’de bulunan Şehir mezarlığında kılınan cenaze namazıyla başlandı. Daha sonra cenazeler toprağa verileceği mezarlığın başına kadar ellerde götürülürken, cenazelerin arkasında Hollandalı-Türk üç bin kadar insanın oluşturduğu bir konvoy vardı.

ağaç, açık hava, kişi, grup içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Cenaze toprağa verilirken, Zwolle Cem Evi Merkezinden bir Alevi dedesi dua etti. Cenazeler toprağa indirildikten sonra cenazeye katılanlar sırayla mezarlara birer avuç toprak ve bir beyaz gül bıraktılar.

bina, gök, açık hava, kişi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Zorlukla başlayan mezarlıktaki cenaze töreni, yine zorluklarla sona ererken trafik sıkıştı be uzun beklemeler yaşandı. Daha sonra gidilen Cemevi’nde de başsağlığı dilekleri kabul edildi.

ÜZÜNTÜ

Cinayetin failinin bir Türk olması ve işleniş şekli herkesi çok üzdü.
Resmi olarak açıklanmamış olmasına rağmen, Türk toplumu içindeki konuşmalarda, failin bir Türk olduğu konuşuluyor.
Özellikle, gıda maddesi satan market sahipleri ve çalışanlarınca çok yakından tanınan fail, toptancılık yapan ünlü bir Türk işadamının oğluydu.
Failin, böylesi bir saldırıyı yapacak nitelikte olmadığını, aksine çok sakin bir kişi olduğunu belirten marketçiler, şaşkınlık iinde olduklarını da ifade ediyorlar.

HÜSEYİN TORUNLAR

 

Neden öldürüldükleri henüz anlaşılamayan iki kardeşten Hüseyin Torunlar, restorancılığın yanında gazetecilik yapan bir dostumdu. 40 yıl önce, Hürriyet kadrosu içine aldığım Torunlar, heyecanı ve girişimciliği ile pek çok haber toplayan bir muhabir olmuştu. Benim, Hürriyet’i Yasemin ve Ünal Öztürk’e devredişimden sonra da görevine devam eden Torunlar, daha sonra Öztürkler’in kurduğu İnterajans’ta da yıllarca çalıştı. İki ay önce, İnterajans’tan ayrılıp İnterxpress adlı kendi haber portalını kuran Torunlar, beni telefonla aradığı zaman bu gelişmeyi anlatırken, ‘Abi desteğini beklerim’ dediği zaman gözlerim yaşarmıştı.

Torunlar’ın İnterxpress adlı haber portalındaki son haberi, Türkiye-İtalya maçını içeriyordu. Bu haberi okuduğum öğle saatlerinden sonra, saat 19.00 sularında ölüm haberini aldığım Hüseyin için çok üzüldüm ve göz yaşı döktüm.

Hüseyin’in tüm ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

1982’DE ÇEKİLEN 40 YILLIK FOTOĞRAF

kişi, poz, grup, dik içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Hüseyin Torunlar, (soldaki küçük fotoğrafta ortada) 40 yıl önce Hürriyet’in Hollanda kadrosunda yer almıştı.

Öndeki sıra soldan sağa:
Telat Sağıroğlu (Haarlem), Turan Gül (Rahmetli oldu-Zaandam), Ünal Öztürk (Şimdiki kaptan), Yasemin Öztürk (Büro menajeri), İlhan Karaçay ( O zamanki kaptan) ( ??? ), Adil Aracı (Den Haag),  Mustafa Koyuncu (Gorinchem), Ergür Dinçkal (Deventer), Muhlis Ayboğan (Venlo),

Orta sıra soldan sağa:
Ahmet Denk (Rotterdam), Kemal Özen, Hüseyin Torunlar (Zwolle), 
(Leiden ???), Nizam Sunguroğlu, Ramazan Ardıç,   (Heerlen ???)

Arka sıra soldan sağa:
Yahya Yiğittop, Necati Çavuşğlu (Utrecht), Şenol Ocaklı (Hoorn),  ( ???),  

Ali Esmer

HOLLANDA’DA VAHŞET YARATAN KATİL POLİSE TESLİM OLDU

HOLLANDA’DA VAHŞET YARATAN KATİL POLİSE TESLİM OLDU

Gazeteci Hüseyin Torunlar ve ağabeyi Ali, onlarca kişi önünde kurşuna dizildi.

Mc Donald’s’da çocukların önünde dehşet saçan katil polise teslim oldu.

40 Yıl önce Hürriyet kadrosunda yer alan Torunlar, iki ay önce Ajansxpress’i kurmuştu.

kişi, poz, grup, dik içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturulduHüseyin Torunlar, (soldaki küçük fotoğrafta ortada) 40 yıl önce Hürriyet’in Hollanda kadrosunda yer almıştı.

Öndeki sıra soldan sağa:
Telat Sağıroğlu (Haarlem), Turan Gül (Rahmetli oldu-Zaandam), Ünal Öztürk (Şimdiki kaptan), Yasemin Öztürk (Büro menajeri), İlhan Karaçay ( O zamanki kaptan) ( ??? ), Adil Aracı (Den Haag),  Mustafa Koyuncu (Gorinchem), Ergür Dinçkal (Deventer), Muhlis Ayboğan (Venlo),

Orta sıra soldan sağa:
Ahmet Denk (Rotterdam), Kemal Özen, Hüseyin Torunlar (Zwolle), 
(Leiden ???), Nizam Sunguroğlu, Ramazan Ardıç,   (Heerlen ???)

Arka sıra soldan sağa:
Yahya Yiğittop, Necati Çavuşğlu (Utrecht), Şenol Ocaklı (Hoorn),  ( ???),  
Ali Esmer

İlhan KARAÇAY yazdı:

ZWOLLE,- Hollanda’da dün akşam saat 18.00 sularında işlenen çifte cinayet, medyanın gündemine oturdu.
Mc Donald’s adlı snackbarda meydana gelen cinayet, aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişiyi dehşete düşürdü.
Cinayetin çok kalabalık bir ortamda işlenmesi üzerine, kentin belediye başkanı Peter Snijders derhal olay yerine geldi ve titrek bir sesle yaptığı konuşmada, ‘Buradaki yüzü aşkın insanı Allah korudu’ diyerek, katilin yakalanması için polisi seferber ettiğini söyledi. (Katil dün akşam Deventer polisine teslim oldu)metin, yol, kamyon, araba yarışı içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturulduRadyo, televizyon, gazete ve haber portallarında çok geniş yer bulan cinayete kurban gidenler iki Türk kardeşti. Restorancılığın yanında gazetecilik yapan Hüseyin Torunlar ve ağabeyi Ali’nin can verdiği cinayeti işleyen katil kayıplara karıştı. Güvenlik kameralarının net bir şekilde görüntülediği cinayetten sonra olay yerine gelen polis çok güvenli önlemler aldı.

Görgü şahitleri ve kamera görüntülerine göre, yüze yakın kişinin bulunduğu snackbara giren katil, kendisine yemek siparişi verdikten sonra bir masaya oturdu. Daha sonra silahını çıkararak bitişikteki masada oturan iki kardeşe ateş etmeye başlayan katil şarjörü boşaltana kadar sıktı. Panik içinde kaçmaya başlayan diğer müşteriler, geride dolu dolu tabaklar, paketler ve çantalar bıraktılar.

metin, gök, açık hava, yol içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
Olay yerine gelen polis kuvvetleri, tüm yolları kapatarak geniş güvenlik önlemleri aldı.

HÜSEYİN TORUNLAR

adam, takım, kişi, duvar içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
Neden öldürüldükleri henüz anlaşılamayan iki kardeşten Hüseyin Torunlar, restorancılığın yanında gazetecilik yapan bir dostumdu. 40 yıl önce, Hürriyet kadrosu içine aldığım Torunlar, heyecanı ve girişimciliği ile pek çok haber toplayan bir muhabir olmuştu. Benim, Hürriyet’i Yasemin ve Ünal Öztürk’e devredişimden sonra da görevine devam eden Torunlar, daha sonra Öztürkler’in kurduğu İnterajans’ta da yıllarca çalıştı. İki ay önce, İnterajans’tan ayrılıp Ajansxpress adlı kendi haber portalını kuran Torunlar, beni telefonla aradığı zaman bu gelişmeyi anlatırken, ‘Abi desteğini beklerim’ dediği zaman gözlerim yaşarmıştı.

Torunlar’ın Ajansxpress adlı haber portalındaki son haberi, Türkiye-İtalya maçını içeriyordu. Bu haberi okuduğum öğle saatlerinden sonra, saat 19.00 sularında ölüm haberini aldığım Hüseyin için çok üzüldüm ve göz yaşı döktüm.

Hüseyin’in tüm ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

 

 

metin, adam, poz içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

HOLLANDA DİYANET VAKFI İLE TÜRK İSLAM VE KÜLTÜR DERNEKLERİ FEDERASYONU ARASINDAKİ İHTİLAF, YURTTAŞLARIMIZI ÜZÜYOR…

TİKDF’nun, Seçimli Genel Kurul Toplantısı’na, 150 üyeden sadece 28’inin katılması çok düşündürücü.

TİKDF’nuna bağlı olan 150 caminin tapusuna sahip olan Hollanda Diyanet Vakfı’nın toplam malvarlığı yarım milyar euroyu aşıyor.

Federasyon’un eski başkanı İbrahim Görmez’in Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, “Diyanet Vakfı’mızdan dileğimiz, Federasyonumuzu kendilerine rahip olarak görmemesidir” şeklindeki sözleri nasıl yorumlanacak?

Kongre haberi ve konunun yorumu aşağıda…

kişi, iç mekan, grup, insanlar içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Hollanda’da, yurttaşlarımızın dini ihtiyaçlarına hizmet eden iki güzide kuruluşumuzdan biri olan Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun Genel Kurul Toplantısı, Den Boch şehrindeki  Orhan Gazi  Camii’nde yapıldı.

Mehmet Emin Ateş’in başkanlığını yaptığı Divan Kurulu, Göksel Soyugüzel, Mehmet Öztürk ve Cengiz Erol’dan oluştu.

Kur’an-ı Kerim okunarak başlanan ve ardından istiklal marşı okunduktan sonra, Federasyon’un Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Soyugüzel bir açış konuşması yaptı.

adam, kişi, takım içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturulduDaha sonra söz alan Genel Başkan Ömer Altay, delege ve katılımcılara ilgilerinden dolayı teşekkürlerini sunarak başladığı konuşmasında, 4 yıllık görev süresince yaptıkları faaliyet ve etkinlikler hakkında geniş bir bilgilendirme yaptı. Faaliyet dönemi boyunca birlikte çalıştıkları bütün cami yöneticilerine, cemaatlerine, üst kuruluşlara, federasyon ve STK yöneticilerine, verdikleri destek ve gösterdikleri ilgiden dolayı memnuniyetini ifade ederek,  4 yılı aşkın bir süredir görevde olduklarını belirten Ömer Altay, bu zaman içerisinde her  kesimden insanımız ve cemaatlerle, özellikle cami yöneticileriyle çok daha yakın irtibat içerisinde olmanın gayretinde olduklarını vurguladı.

metin, adam içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturulduDivan Kurulu Başkanı Mehmet Emin Ateş, gündem maddesindeki yeni Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerinin seçimleri için; daha önceden belirtilen tarih içerisinde, sadece üyelik aidatını ödeyen  28 şube delegelerinin,  federasyon tüzük maddesi gereğince, seçme, seçilme hakkına sahip olduğunu belirtti ve aidat ödemeyenlerin seçme ve seçilme hakkı olmadığını ekledi. Ne var ki, üyelerin tüzük değişikliği isteği ile madde değiştirildi ve aidat ödemeyenlerin de seçme ve seçilmesi sağlandı.

İBRAHİM GÖRMEZ

adam, kişi içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturulduGenel Kurul Toplantısı’na katılımın sadece 28 üye ile yapılmakta oluşuna çok üzüldüğünü belirten, Federasyon’un kurucu başkanı İbrahim Görmez, çok anlamlı bir konuşma yaparak, Hollanda Diyanet Vakfı ile Federasyon arasındaki olumsuz gelişmelere değindi.

İbrahim Görmez şunları söyledi:
“Hollanda Turk İslam Kültür Dernekleri Fedarasyonu’nun 43’üncü kurulus yıldönümü ve 22’nci olağan kongresine hoş geldiniz.
Sizleri selamların en güzeli Allah’ın adıyla selamlıyorum.
Gerek federasyonumuz yöneticilerinden ve gerekse bağlı kuruluşlarımızda hizmet edip hakka yürümüş tüm arkadaşlarımıza cenabı rabbulaleminden rahmet diler, yapmış oldukları hizmetlerin karşılığının mizanlarına sevap olarak verilmesini niyaz ederim.

metin, gazete, eski, poz içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturulduTürk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun, başlangıç yıllarındaki bir genel kurul haberi yine Hürriyet’te yer almıştı. Bakınız o zamanlar hangi isimler sahnedeydi…

Sizlere, Federasyonumuzun 43 yıllık mazisinde yapmış olduğu faaliyetler ve hayata geçirilmesinde vermiş olduğu mücadeleden uzun uzun söz ederek kıymetli zamanınızı almak istemiyorum. Her ne kadar yeni nesil bunları bilmiyor olsa da, etraflarına bakıp şu anda faaliyette olan dini kurumların gökten zembille inmediğinin, bunların hayata geçirilmesinde zorlu bir çalışmanın, ve mücadelenin olduğunu idrak edeceklerinden eminim. Sadece tarihe not düşülmesi açısından hatırlatıyorum. Şayet bu Federasyon hayata geçirilmemiş olsaydı, Hollanda içindeki yaşamımız eksi derecede çok değişik olacak ve bugün içinde bulunduğumuz bu külliyeler hayata geçirilmemiş olacaktı. Federasyonumuzun, Hollanda’daki medarı iftiharımız olan Hollanda Diyanet Vakfı’nın hayata geçirilmesindeki önemli rolü bile, federasyonumuzun varlığına ne kadar ihtiyacımız olduğunun delilidir.

Burada, yüksek müsaadelerinize sığınarak, gerek Diyanet Vakfı’mıza ve gerekse Fedrasyon’umuza yönelik fikrimi açıklamama anlayış göstereceğinize inanıyorum.

Federasyonumuz artık geçmişte yapmış olduğu faaliyetleri, geçmişte bırakıp, varsa hatalarından ibret alıp ilerisi için ne yapılması gerekli olan faaliyetlere odaklanması gerekmektedir. Aksi takdirde, geçmişte kalıp gelecekte yapılması gereken hizmetleri ıskalama riskini getirecektir.

Vatandaşlarımızın artık Hollanda’da kalıcı olduğu hakikatini gözardı edemeyiz. Bu bakımdan hedefimiz ilerisi için bu ülkede yaşayan vatandaşlarımız için neler yapılması gerektiği ve gerekli çalışmalara ağırlık verilmesidir.

Hollanda Diyanet Vakfı’mız bizim bu ülkede varlığımızın garantisidir. Milyar euroya yakın menkul ve gayrimenkule sahip olan Vakfımızdan dileğimiz, arzumuz ve ricamız, Federasyonumuzu kendisine rakip olarak değil, iki kuruluşun biribirini tamamlaması olarak görmeleridir. Vakfımız, din hizmetlerinde tek yetkili, Federasyonumuz ise bu kuruluşumuza yönelik, nereden gelirse gelsin, önünde ve yanında paratoner koruyucu olmalıdır.

Sivil toplum kuruluşlarına Hollanda’nın bakışı ve yaklaşımı, tüm dünyaya örnektir. Yine dini kuruluşlara bakış açısı, anayasada da belirtildiği üzere (SEKÜLER) yani laik bakıştır. Bu bakımdan sivil bir toplum kurulusu olan ve 43 yıllık bir maziye sahip Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun varlığı vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Gerek Vakfımız, gerek Federasyonumuz ve 150’yi geçmiş cami ve derneklerimiz ile birlikte, Hollanda’da yapamayacağımız ve netice alamayacağımız hiç bir şey yoktur, yeter ki bu kuruluşlarımız biribirlerini rakip olarak değil, biribirlerinin tamamlayicisi olarak görmelerini hayata geçirebilmeyi sağlamak olmalıdır.

Bu bakımdan yönetici arkadaşlara bu emanetlerin kutsallığını hatırlatır, genel kurulumuzun hayırlara vesile olmasını cenabı haktan niyaz ederim.”

SEÇİM
Daha sonra yapılan dilek ve temenniler bölümünden sonra yöneticiler seçildi.

kişi, yer, dik, poz içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturulduFotoğrafta, Yönetim Kurulu üyeleri Şerafettin Babacan. Ömer Altay, İsmail Akyol ve Göksel Soyugüzel ile Denetleme Kurulu’na sçilen Mustafa Dumlıpınar, Aydın Üre, Celal Sarıkaya ve Yusuf Aydoğdu görülüyor. Yavuz Selim Yıldırım Türkiye’de olduğu için bu fotoğrafa katılamadı.

Başkanlığa yeniden Ömer Altay getirilirken, Başkan Yarsımcılığı’na Şerafettin Babacan, Sekreterliğe Yavuz Selim Yıldırım, Muhasipliğe İsmail Akyol ve Göksel Soyugüzel getirildi

Denetleme kurulu ise şu isimlerden oluştu:
Mustafa Dumlupınar, Aydın Ure, Celal Sarıkaya, Yusuf,Aydoğdu,

Genel kurula katılan üyeler şu camileri temsil ettiler:
Rijen, Almere, Hoorn, Krommenie, Enkhuizen, Boxtel, Huizen, Hilversum, Weert, Ede, Deventer, Amsterdam Eyup Sultan, Tilburg, Leiden, Dordrecht ,-Amsterdam Noord Kuba, Amersfoort, Drunen, Amsterdam Emir Sultan, Den Bosch, Kampen, Enschede, Almelo, Best, Rotterdam Kocatepe, Dieren, Rotterdam Mevlana .

KONUNUN ARDINDAKİ GERÇEKLER

metin, gazete içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
19 Eylül 1981 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınladığımız haberde, Türk İslam Kültür ernekleri Federasyonu’nun kuruluşunu ve önemini belirtmiştik.

43 Yıllık Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun son olağan kurul toplantısı, aslında zoraki bir şekilde yapıldı. Açıkça konuşulmuyor ama, Federasyon’a yürekten bağlı olan 150 cami derneğinin bu bağlılığı son yıllarda fire vermeye başlamıştı.
Görüldüğü gibi, son yapılan Genel Kurul Toplantısı’na adece 28 dernek temsilcisi gelmişti. Yani genel kurul toplantısı neredeyse yapılamayacaktı. Hatta bu konuda tartışmalar bile oldu.
Federasyonun emektar kurucusu İbrahim Görmez’in yapmış olduğu konuşmaya baktığımız zaman, Hollanda Diyanet Vakfı ile İslam Federasyonu arasında bir sürtüşmenin sürdüğü anlaşılıyor.

İbrahim Görmez’in, “Diyanet Vakfı’mızdan dileğimiz, arzumuz ve ricamız, Federasyonumuzu kendisine rakip olarak değil, iki kuruluşun biribirini tamamlaması olarak görmeleridir. Diyanet Vakfı’mız, din hizmetlerinde tek yetkili, Federasyonumuz ise bu kuruluşumuza yönelik, nereden gelirse gelsin, önünde ve yanında paratoner koruyucu olmalıdır.” şeklindeki ifadeleri, Vakıf ile Federasyon arasındaki ihtilafın ciddi boyutlarda olduğu da anlaşılıyor.

İKİNCİ BAŞKAN BABACAN

Genel kurul toplantısında Başkan Yardımcılığı’na seçilen Şerafettin Babacan ile yapmış olduğum görüşmeden anladığım kadarıyla da, Federasyon ile Vakıf arasında bir sürtüşme var. Şerafettin Babacan, Diyanet Vakfı ile kavgalı mısınız? Şeklindeki soruma şöyle yanıt verdi: “HDV ile sürekli ‘iki kanatlı kuş veya kardeş kuruluşuz’ diye karşılıklı görüşmeler yapıyoruz. Lakin, doğal olarak bazı konularda aynı çizgide olamıyoruz. Daha fazla yardımlaşma ve daha fazla konuda birlikte hareket etmeyi arzu ettiğimizi izah ettik.”

Babacan, ‘Arabulucu bir komisyondan söz ediliyor, bu konuda bir açıklama yapar mısın’ şeklindeki soruma da şu cevabı verdi:

“ Seçim yapılmasın, geçici bir komisyon kurulsun ve aradaki ihtilafları çözmek için arabulucu olsun” teklifi üzerine tartışmalar yapıldı. İhtilaf ve kavgamız yok. Sürekli ikili görüşmeler yapıyoruz. Doğal olarak anlaşamadığımız konular var. Keşke daha az konuda anlaşamasak.” 

Yukarıdaki konuşmadan da anlaşıldığı gibi, Babacan’ın da açıkça belirtemediği bir ihtilafın varlığı apaçık.
Bazı çevreler, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu’nun, Hollanda Diyanet Vakfı’nın ağırlığı altında ezileceğini ve tamamen kapanacağını ileri sürüyorlar ama, Başkan Ömer Altay ise, Rotterdam’da yeni bir ofis binasından söz ediyor.
Bu iki güzide kuruluşumuz arasındaki ihtilafın nereden kaynaklandığını şimdilik anlayamadık. Ama gerçekten araştırılmaya değer bir ihtilaf bu.
Bu ihtilafın nedenini arayıp bulmak için elimden geleni yapacağım.
Bekleyiniz…

HOLLANDA BAŞBAKANI MARK RUTTE, DİPLOMATİK ZİYARETLERİNİN EN GÖRKEMLİSİNİ, UNUTAMAYACAĞI BİR ŞEKİLDE ANKARA’DA YAŞADI…

HOLLANDA BAŞBAKANI MARK RUTTE, DİPLOMATİK ZİYARETLERİNİN EN GÖRKEMLİSİNİ, UNUTAMAYACAĞI BİR ŞEKİLDE ANKARA’DA YAŞADI…

kişi, pencere, iç mekan, perde içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
İlhan KARAÇAY’ın analizi:

HOLLANDA BAŞBAKANI MARK RUTTE, DİPLOMATİK ZİYARETLERİNİN EN GÖRKEMLİSİNİ, UNUTAMAYACAĞI BİR ŞEKİLDE ANKARA’DA YAŞADI…

Havalimanı’nda karşılanışı, Anıtkabir’de Atatürk’ü ziyareti ve Külliye’ye girişi, Rutte’ye bir rüya yaşattı.

Daha önceki diplomatik ziyaretleri sırasında, Batı soğukluğu içinde karşılanan Rutte, özellikle Atatürk’ün huzurunda çok heyecanlandı ve duygulandı.

10 Yıllık ihtilaf ve soğukluk dönemi, hararet ile ısındı ve yeni bir sıcak dönem başladı.

İlişkiler, NATO Toplantısı’nda da aynı sıcaklıkla devam etti. Kendi halkına değişik konuşan  liderlerin ikiyüzlülüğü bir kez daha perçinlendi.

Rutte’nin Ankara ziyareti, Türk ve Hollanda medyasında nasıl değerlendirildi?

….ve Rutte Hollanda’da bisikletine kavuştu…

Hollanda Başkanı Rutte'den dikkat çeken talep! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan NATO ve AB ile uyum içinde olmasını istiyor

Rüya gibi bir Ankara ziyareti yaşadı Mark Rutte…
Hollanda’da dört dönemdir Başbakanlık yapan Rutte, dünyanın dört bir yanına diplomatik ziyaretler yapmıştı. Ama bu ziyaretlerin hiç biri, son Ankara ziyaretindeki gibi, hoş olduğu kadar, duygusal yaşanmamıştı.

Tam 10 yıldır ilişkiler çok soğuktu ve tam beş yıldır küs idi iki ülkeyi yönetenler. Bu küslük, haliyle Türk ve Hollanda halkına da yansımıştı.
Öyle ya, o kadar kızmıştık ki Hollanda’ya, cumhurbaşkanımızın ağzından ne naziliklerini bırakmıştık ne de antidemokratikliklerini…

kişi, kalabalık içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

İsterseniz, Rutte’nin unutamayacağı Ankara ziyaretine değinmeden önce, geçmişte yaşanan üzücü ve çirkin olayları anlatayım:

5 yıl önceydi. Yani 10 Mart 2017.
Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu’nun Hollanda’ya yapmak istediği özel bir ziyaret Hollanda tarafından engellenmişti.

Hollanda’daki genel seçimler öncesinde yapılan anketlerde, Geert Wilders’in ırkçı partisi PVV önde gidiyordu. Hükümetin en büyük ortağı olan Başbakan Rutte’nin partisi VVD ise büyük oy kaybına uğrayacaktı. Wilders’in ırkçı söylemlerinin seçmenler üzerinde önemli bir rol oynadığını fark eden Rutte, buna karşı bir şeyler yapma gerektiğine inanmıştı. Rutte, Türkiye’ye karşı bir eylemin ses getireceğine inandı. Türkiye’de nisan ayında yapılacak olan referandumun propagandası için Hollanda’ya gelecek olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun gelişine yaygara koparan Geert Wilders’in önüne geçmek isteyen Rutte, çareyi diplomatik kuralları çiğnercesine bir planda buldu.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Hollanda’ya gelip Türkler ile buluşmasına engel olmak isteyen Rutte, Milli Güvenlik ve Terörizm ile Mücadele Koordinatörü Dick Schoof ile temasa geçti ve böylesi bir toplantının ‘Halkın güvenliğini tehlikeye sokar’ saptamasıyla iptalini sağlamaya çalıştı.
Ne var ki, Amsterdam, Lahey, Deventer ve özellikle liman kenti Rotterdam’da araştırmalar yaptıran Koordinatör Schoof, en iyi adamlarından birini de Rotterdam’a gönderdi ve 3 güçlü adam, Belediye Başkanı Abutaleb, Polis Müdürü Frank Paauw ve Savcı ile yapılan toplantıya katılmasını sağladı.
Rutte’nin etkisinde kalan Schoof, bu şehirlerin Belediye Başkanları’na, yapılacak olan toplantılar için, ‘Güvenliği tehdit edici unsurlar olduğu’ gerekçesiyle yasak getirip getirmeme konusunda bir mektup gönderdi.

Çavuşoğlu’nun 10 mart günü Rotterdam’a gelecek olan uçağına yasak konulmasına kadar giden bu gerginlik sonrasında, iki ülkenin politikacıları birbirlerini suçlayan açıklamalar yapmaya başladılar.
Çavuşoğlu’nun yola çıkmadan önce yaptığı konuşmada, “Bana, halka açık bir tolantıya katılamazsın’ diyorlar. Bu ne demek oluyor? Nerede kaldı, sizin bize öğretmeye çalıştığınız demokrasi ve fikir özgürlüğü? Ne oldu sizin toplantı yapma özgürlüğünüz?” deyince Hollanda’da kıyamet koptu.
Tüm siyasi parti liderleri Rutte’nin arkasında olduklarını açıklayınca, ‘Şimdi bakalım kim kazanacak’ sorusu dolaşmaya başladı.

Hollanda, ziyaret için şartlar koymaya başladı. Önce 50 kişilik bir davetli topluluğu ile konuşma şartı getirdiler. Daha sonra bu sayı 100’e çıkarıldı. Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’in telefonla bildirdiği bu şartlara çok kızan Çavuşoğlu, 11 mart cumartesi sabahı CNN TÜRK’de yaptığı konuşmada ‘Boykot’ tehdidi savurunca Lahey’de kızılca kıyamet koptu ve, ‘Biz bu şantajın altında ezilmeyiz’ diyen Hollanda, uçağa iniş yasağı koydu.

Güvenlik Dairesi Koordinatörü Schoof, 10 mart günü Belediye Başkanları’na gönderdiği mektupta, ‘Türkler şartlarımızı kabul etmedi. Bu nedenle uçağa iniş yasağı konuldu’ dedi.
Bu görülmemiş önlem, ancak ve ancak, toplum güvenliğinden endişe eden
Hollanda’nın, Çavuşoğlu’nu ‘tehlikeli’ ilan edecek bir argümanı var mıydı?
Aylar sonra açıklananlara göre, Hollanda’nın böyle bir argümanı olmadığı meydana çıktı.
Zira, Rotterdam polisinin verdiği raporda  ‘Güvenliği tehdit edici unsuların bulunmadığı’ yazılıydı.

BAKAN SAYAN-KAYA OLAYI

Çavuşoğlu’nun  iniş yasağından sonra, Almanya’da bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya  Ankara’dan arandı ve aynı gün Rotterdam’a gidip vatandaşlar ile buluşması istendi.
Bunu öğrenen Rutte adeta küplere bindi. Bayan Bakan’ın otomobil konvoyu takip edilmek istendi. Sınır kapısında önlem alan Hollanda polisi, konvoyda bulunan iki otomobili geri çevirdi. Bakan Kaya’nın otomobili Rotterdam’daki Türk Başkonsolosluğu’na kadar gelmişti. Ama Başkonsolosluğun çevresini sarmış olan polis, Bakan otomobilinin Başkonsolosluğa yanaşmasını önlemişti.

metin, kişi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Yolun her iki tarafını kapatan polis, Bakan’ın Başkonsolosluğa girmesini yasakladı. Olayın duyulmasından sonra, Hollanda’da yaşayan Türkler gruplar halinde Rotterdam’a akın etmeye başladılar. Rotterdam Başkonsolosluğumuzun önünde binlerce Türk toplanmıştı. Televizyonlar canlı yayın yapıyorlardı. Bakanımızı Başkonsolosluğa yanaştırmayan ve hatta otomobilinden çokmasını bile yasaklayan atlı ve köpekli polisler, aynı katılığı yurttaşlarımıza da uygulamaya başladı.
Köpeklerin saldırdığı yurttaşlarımızdan yaralananlar oldu. Deventer Başkonsolosumuz ve yardımcıları karakola götürüldü ve nezarette tutuldu. Daha sonra Bakan Kaya, polis nezaretinde Almanya’ya götürüldü.

metin, gazete içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Canlı yayın sırasında bir yurttaşımızın, Hollandalı bir gazetecinin kasıtlı soruları üzerine ‘Defol git buradan’ demesi, Başbakan Rutte’nin çok zoruna gitmişti. Bu kez Rutte, tüm Türkleri kastederek ‘Siz defolun gidin’ diyecek kadar ileri gitmişti.
Türkiye ve Türkler aleyhine yayınları ile bilinen De Telegraaf gazetesi ertesi gün tam sayfa yayınında Rutte’nin, ‘Burada patron biziz’ başlığını kullandı. Gazete, Mark Rutte’nin fotoğrafının altına koyduğu Erdoğan fotoğrafının üzerine çarpı işareti koyduktan sonra, Erdoğan’ın “Hollanda bir muz cumhuriyetidir” sözüne yer verdi.

İşte ondan sonra olan oldu ve Erdoğan sazı eline aldı, Hollanda’nın Naziliğinden başladı, antidemokratlığı ile bitirdi. Bu ara Büyükelçiler de geri çekildi ve ilişkiler tamamen durdu.
Naçizane şahsım da o günlerde Başbakan Rutte’ye, olayları kınayan ve konuyu açıklayan bir mektup göndermiştim. Başbakan Rutte, mektubuma verdiği cevabının sonunda ‘Bir gün gelir taşlar yerine oturur’ gibi bir ifade kullandı.

RUTTE’NİN UNUTAMAYACAĞI SON ZİYARET

Yukarıda anlattığım olaylar yaşandıktan iki gün sonra, Hollanda’daki ünlü işadamlarımızdan Turgut Torunoğulları’nın düzenlediği bir toplantıya gelen Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, meydana gelen gerginliği yumuşatmış ve ilişkiler daha sonra normale dönmüştü.
İlişkiler normale dönmüştü ama, Hollandalı yetkililerin Türkiye konusundaki her açıklamaları sert ve düzeysizdi.

BARIŞ İÇİN BİR BAŞKA SAVAŞ MI GEREKTİ?

Gelişmelere bakılınca, ‘Hollanda ile Türkiye barışının sağlanması için bir başka savaş mı gerekliydi’ sorusu akla geliyor.
Evet, Hollanda Başbakaı Rutte, Rusya ile Ukrayna arasında patlak veren savaştan sonra, hem Putin ve hem de Zelenski ile iyi diyalogu olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek için Ankara’ya gitti. 10 yıllık soğuk bir dönemden sonra Türkiye’yi ziyaret eden Rutte, hayatı boyunca unutamayacağı seremonilerle dolu bir ziyaret yaşadı.
Rutte’nin, her şeyden önce Atatürk’e saygı duruşunda bulunmak için gittiği Anıtkabir’deki davranışları, onun duygusallığını da ortaya koydu.

kişi, yer, takım, dik içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ankara’da havalimanında karşılanışı sırasında yapılan seremoninin etkisinde kalan Mark Rutte, buradan direkt olarak Atatürk’e saygı duruşunda bulunmak için Anıtkabir’e gitti.
Anıtkabir’e Aslanlı Yol’dan girişi kısa ve yavaş adımlarla uzun süren Rutte, Mozole’ye çelenk koyarken çok heyecanlıydı.

metin içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Rutte, daha sonra Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı: “Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasını onurlandırmak için yeni bir fırsatla Anıtkabir’e geri geldiğim için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum.
Hollanda, yüzyıllardır milletlerimizi birleştiren tarihi bağlara büyük değer veriyor ve halklarımız arasındaki dostluğu sürdürmeye kararlı.”

açık hava, gök, kişi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Anıtkabir’deki anılar fotoğraflanırken de çok heyecanlı ve duygusal görünen Rutte, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek için Külliye’ye gitti.
Karşılanış seremonisinde de, 21 pare top atışı sırasında heyecanlandığı görülen Rutte, İstiklal Marşımız ve Hollanda Milli Marşı’nın okunmasından sonra Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı selamladı.
Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı. İki ülke heyetlerinin takdimi sonrasında Erdoğan ve Rutte, merdivenlerde Türkiye ve Hollanda bayrakları önünde gazetecilere poz verdiler.
Karşılama töreninin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte ile baş başa görüştüler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Türkiye ve Erdoğan’ı öven Rutte, “Türkiye bu ihtilafta kilit bir rol oynuyor. Sayın Erdoğan’ın bu rolü üstlenmesinden ötürü teşekkür ediyorum. İki ülkeye açık hattı olan nadir ülkelerden Türkiye’yi arabuluculukta desteklediğimizi söylemek isterim” dedi.

Rutte daha sonra, “Halihazırda dünyadaki diğer ülkelerde daha fazla mülteci barındırıyorsunuz ve bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Bu akşamki görüşmelerimiz ilişkilerimizi daha fazla geliştirdi. Türkiye yapabileceği her şeyi zaten yapıyor. Çok kritik bir rol oynuyor. Hem Putin ve hem Zelenski ile teması olan ender ülkelerden. İki ülke ile de muteber bir rolü var. İki ülkeye açık hattı olan nadir ülkelerden. Türkiye’yi bu yolda desteklediğimizi söylemek isterim. Çavuşoğlu vesilesiyle de hem Rusya hem Ukrayna ile müzakereleri sürdürüyor.” ifadelerini kullandı.

Rutte, yerli ve yabancı medya mensuplarına yaptığı açıklamada şunları da anlattı:

“Kilit ekonomik ortaklarız. 8’den 11 milyara artan bir ticaret hacmi gördük. Ara hedef olarak 15, nihai hedef olarak 20 milyar dolar belirledik. Bugünkü odağımız sadece ikili ilişkilerimiz değildi. Dünyada olanlara da odaklandık. Çünkü çok taraflı düzeyde de birlikte çalışıyoruz. İki ülke de NATO üyesi. Türkiye ittifak için çok büyük siyasi ve ekonomik önemi haizdir.”

Rutte, Montrö ve Boğazlar konusunda şöyle dedi: “Türkiye, Boğaz’dan gemilerin geçişi konusunda Montrö Sözleşmesi kapsamındaki gerekli yükümlülüklerini de yerine getirmişti. Bu rol sebebiyle de tebrik ve teşekkür etmek istiyorum.”

Türkiye’nin, yapılabilecek her şeyi yaptığına inandığını belirten Rutte şöyle devam etti: “Halihazırda dünyadaki diğer ülkelerde daha fazla mülteci barındırıyorsunuz ve bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Bu akşamki görüşmelerimiz ilişkilerimizi daha fazla geliştirdi. Türkiye yapabileceği her şeyi zaten yapıyor. Çok kritik bir rol oynuyor. Hem Putin ve hem Zelenski ile teması olan ender ülkelerden. İki ülke ile de muteber bir rolü var. İki ülkeye açık hattı olan nadir ülkelerden. Türkiye’yi bu yolda desteklediğimizi söylemek isterim. Çavuşoğlu vesilesiyle de hem Rusya hem Ukrayna ile müzakereleri sürdürüyor.”

metin, kişi, adam, takım içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Basın toplantısında elleri cebinde olan bir Hollandalı gazeteci, Başbakan Rutte’ye, Türkiye‘nin Rusya‘ya karşı yaptırımlara katılmaması hakkında ne düşünüyorsunuz” şeklindeki bilinçsiz sorusu, Rutte tarafından şöyle cevaplandı:
“Türkiye yapabileceği her şeyi yapıyor. Çok kritik bir rol oynuyor. Hem Putin hem de Zelenski’yle teması olabilen bir ülke. Rusya’nın saldırganlığını alenen kınadı. İki ülke ile de muteber bir rolü var. İki ülkeye açık hattı olan nadir ülkelerden. Bu sebeple de Türkiye’yi bu yolda desteklediğimizi söylemek isterim. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu her iki ülkede girişimini sürdürüyor. Biz bu çabaları destekliyoruz.”

Rutte’nin, hayatında en çok soru cevapladığı basın toplantısındaki son sözleri şunlar oldu: “Bombardıman, misket bombaları ve bunların masum mağdurlara yöneltilmesi devam ediyor. Bu yüzden de Rusya’ya yaptırımlarla baskı uygulamaya devam edeceğiz. Aynı zamanda Ukrayna‘ya kendisini savunması için silah tedarikiyle bu baskıyı uygulamaya devam edeceğiz. Aynı zamanda insani yardıma devam edeceğiz. Uçuşa yasak bölge veya NATO’nun asker göndermesi bu bizi doğrudan açık bir itilafa sokacaktır ve dolayısıyla mümkün değildir. Türkiye BM yaptırımlarını uyguluyor. Türkiye’nin burada coğrafi konumu sebebiyle özel bir konumu var. Tabii ki Suriye‘deki angajmanı sebebiyle. Türkiye’nin tüm yaptırımlarını uygulamasını arzu ederiz ancak Türkiye’nin şu anda liderlik rolü oynamasından memnunuz.”

kişi, açık hava, yürüyüş, cadde içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Yukarıda, Hollanda Başbakanı Rutte’nin konuşmalarını okudunuz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından birkaç satır şöyle:

“Görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizin çeşitli yönlerini değerlendirdik. Türkiye AB ilişkileri ile birlikte küresel meselelerde fikri teatisinde bulunduk. Ukrayna’daki gelişmeleri ayrıntılı şekilde ele aldık. Sayın Başbakan ile Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya arasında yürüttüğü diplomatik çabalarla ilgili bilgi verdim.”

“Krizin başından beri sağduyu de diyalog çağrısı yaptık. Maalesef Ukrayna’daki insani dram artarak devam ediyor. Bu gidişata bir an evvel son verilmesi için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Zelenski ve Putin ile temaslarımı sürdürüyorum. Şartların zorluğunun farkındayız. Diplomasiyi tek çıkış yolu olarak gören samimi girişimlerimizi bundan sonra da sürdüreceğiz.”

“NATO müttefikimiz Hollanda ile ilişkilerimiz ve bölgesel konulardaki diyaloğumuzu geliştirme konusunda ortak iradeye sahibiz. Ticaret hacmimiz yüzde 30’a yakın artışla 11 milyar dolara ulaştı. Bu şekilde 2016’da belirlediğimiz 10 milyar dolar hedefini aşmış oluyoruz. Şimdi ilk etapta 15, ardından 20 milyar dolar hedefini birlikte ortaya koyduk. Hollanda 27.5 milyar dolarla Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülke konumundadır. AB’nin çıkar hesaplarına teslim olmadan artık üyelik müzakere fasıllarını açmasını, gümrük birliğinin güncellenmesi müzakerelerinin süratle başlamasını istiyoruz.”

“Bunları görüşeceğim NATO üyesi ülkelere tekrar tabii açacağız. Kendilerine bu konuyu ısrarla söyleyeceğiz. Eğer NATO’da berabersek dayanışmamızı ortaya tam manasıyla koymamız lazım. Özellikle de savunma sanayiine yönelik atılacak adımlarda NATO ülkeleri olarak dayanışma içinde olmamız lazım. Artık dünyada savunma sanayiinde hiçbir ürünü tek başına yapmıyor. Nitekim şu anda Rusya-Ukrayna savaşında da bunu gördük. Bundan sonra da kim bilir nerelerde, neyi göreceğiz. Libya‘da, Azerbaycan‘da bunu gördük. Temennimiz o dur ki bunların olmadığı, barışın egemen olduğu dünyayı hep birlikte kuralım. Bu şu anda konuşuluyor. Ama bununla ilgili olarak birinci derecede Milli Savunma Bakanlığımız her tedbiri alıyor. Gereği neyse yapılacaktır ve yapılmaktadır.”

Şimdi isterseniz bir de Hollanda medyasının yayınlarına AA’nın değerlendirmesiyle bakalım.

HOLLANDA MEDYASI

metin, gazete, kabin, bina içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Hollanda Başbakanı Mark Rutte‘nin 10 yıl aradan sonra Ankara‘ya ilk kez gerçekleştirdiği ziyaret, Hollanda basınında 2017 yılından bu yana gergin olan iki ülke ilişkilerinin yumuşatılması konusunda önemli bir adım olarak değerlendirildi.

Hollanda medyasına göre, geçmişte yaşanan diplomatik gerilim artık geride kaldı. Türkiye‘nin Ukrayna‘da devam eden savaşın durdurulması için önemli bir rol oynayabileceğine işaret eden medyaya göre, Rutte’nin ziyareti, Batı ile yeniden yakınlaşmaya çalışan Erdoğan için de fırsat oldu.

Yayın organlarının hemen hemen tamamı, Erdoğan’ın Rutte’ye kollarını açtığını ve onu hararetle karşıladığını belirten başlıklar attılar.

Kamu yayıncısı NOS, “Rutte, Erdoğan’ı Ukrayna’daki savaşı sona erdirme çabalarından dolayı övdü” başlığıyla duyurduğu haberde, Hollanda Başbakan’ının Ankara ziyaretine, yapılacak olan NATO liderler zirvesinin damga vurduğu belirtildi.

NOS, Rutte’nin, savaşı diplomasi yoluyla bitirme çabaları nedeniyle Erdoğan’ı övdüğünü ve Suriye‘den gelen mültecileri kabul ettiği için Türkiye Cumhurbaşkanı’na teşekkür ettiğini de bildirdi.

İki ülke arasında 2017 yılından bu yana yaşanan diplomatik gerilime atıfta bulunan Hollanda Televizyonu, “Bugün ikisi arasında herhangi bir düşmanlık belirtisi yoktu. Hollanda başbakanı, ‘Zaten güçlü olan ilişkimizi daha da derinleştirdik’ dedi” görüşüne yer verdi.

NOS’un yorumunda, Türkiye’nin, Ukrayna’daki savaşı durdurmak için NATO adına önemli bir rol oynayabileceği vurgulandı ve Erdoğan için şunlar yazıldı:

“Türkiye’nin aşağı yukarı tarafsız konumu NATO için değerli olabilir. Arabulucu rolü Erdoğan’a çok yakışıyor. Kendisini dünya sahnesinde önemli bir oyuncu olarak sunma arzusuyla tanınıyor. Bölgede rol oynayan, Doğu’ya ve Batı’ya saygı duyan biri.”

Ancak son yıllarda Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Batı’dan uzaklaştığına dikkati çekilen yorumda, “Erdoğan son zamanlarda, Avrupa ve ABD ile yeniden bağlantı kurmaya çalışıyor. Muhtemelen kendi ülkesindeki statüsünü de yükseltmek için Batı’ya karşı biraz daha hoşgörülü. Türkiye mali sıkıntı içinde ve bu da Erdoğan’ın popülaritesine zarar veriyor” dendi.

Hollanda Televizyonu, bu nedenle Erdoğan’ın Ukrayna’daki savaşı mükemmel bir fırsat olarak gördüğünü belirterek “Türkiye, NATO adına arabuluculuk yapmak için ideal bir konuma sahip önemli bir ülke” görüşüne yer verdi.

metin, açık hava, yol, kişi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Hollanda’nın önde gelen gazetelerinden De Telegraaf da, “Erdoğan, Ankara ziyaretinde Rutte’yi kollarını açarak karşıladı” başlığıyla verdiği haberde, ikili ilişkilerdeki gerilimin geride kaldığını vurguladı.

Rutte’nin, Türkiye’yi, hem siyasi hem de askeri açıdan önemli bir NATO müttefiki olarak nitelendirdiğini belirten gazete, Rutte’nin, Ankara’nın Montrö Sözleşmesi’ne saygılı tutumundan da övgüyle söz etti.

Rutte’nin, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler konusunda, “Dünyada bu kadar çok mülteciyi kabul eden başka bir ülke yok” sözlerine de yer veren De Telegraaf, ziyarette, iki ülke ilişkileri konusunda da sıcak mesajlar verildiğini aktardı.
Hollanda’nın, 27,5 milyar dolar ile Türkiye’deki en büyük dış yatırımcı olduğunun altını çizen gazete, geçen yılki ticaret hacminin yüzde 30 artarak 11 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Gazete, Erdoğan’ın, Türkiye ile Hollanda arasındaki “muazzam ticaretten” söz ettiğine belirterek, Cumhurbaşkanı’nın , “2016 yılında belirlediğimiz 10 milyar dolarlık hedefi de aştık. Yeni hedefimiz 20 milyar dolar” sözlerine yer verdi.
De Telegraaf, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hollanda ile işbirliğini her alanda arttırmak istediklerini söylediğini de aktardı.

Hollanda’nın en büyük haber portalı Nu.nl, Ankara ziyaretini, “Rutte Türkiye ile daha iyi ilişkiler istiyor” başlığıyla duyurdu:
“Rutte, Hollanda ve Türkiye arasındaki zorlu ilişkiyi yeniden başlatmak istiyor. Rutte’ye göre Türkiye ile ilişkilere pragmatik olarak bakılmalıdır. Yıllar sonra ilk kez Türkiye’nin başkenti Ankara’ya giden başbakan, ‘İlişkilerimiz her zaman özel olarak kalacak’ dedi.”

Haberde, Hollanda ile Türkiye arasındaki siyasi bağların son yıllarda pek iyi olmadığına işaret eden Rutte’nin “Ama kendi başınıza boğulmaya devam edemezsiniz. Ayrıca, bazı şeyleri affetmeden ve unutmadan ilişkiyi yeniden başlatmaya çalışmalısınız” açıklaması da yer aldı.

Haber portalı, Hollanda Başbakanı’nın, “Türkiye, NATO içinde önemli bir ortaktır. Ülke, NATO’nun güneydoğu kanadının savunması için büyük önem taşıyor. Ayrıca Hollanda ile Türkiye arasındaki ticari bağlar çok güçlü” dediğini de aktardı.

RTL Haber kanalı da, Rutte’nin Ankara ziyaretinin neden önemli olduğuna ilişkin kapsamlı bir haber yayınladı.

RTL Haber’e göre, Erdoğan’ın Hollanda’yı “Nazi artığı ve faşistlikle” suçladığı, öfkeli Türk vatandaşlarının portakal bıçakladığı “çılgın süreç” sonrası gerçekleşen ziyaret, özellikle Ukrayna sorunu açısından büyük önem taşıyor.

Haberde, Türkiye uzmanı Prof. Dr. Erik Jan Zürcher’in, “Hollanda’nın Ukrayna’daki savaş nedeniyle baltayı gömmeye hazır olduğu” görüşüne yer verildi. Zürcher, şu yorumda bulundu:

“Başbakan Rutte’nin ziyareti Erdoğan’ı mümkün olduğunca Batı tarafına çekmeli. Rutte, Rusya‘ya yönelik yaptırımlara katılmayan (kaldı kı Rutte bile bu iddiayı ret etti)  Türkiye’nin mümkün olduğunca NATO ve AB ile uyum içinde olmasını istiyor. Erdoğan’ın tavrı yaptırımları etkisiz hale getiriyor. (Rutte buna da itiraz etti) Türkiye ve özellikle İstanbul, hala dış dünyaya turist, mülteci veya askerlikten kaçmak için gitmek isteyen tüm Rusların rotası haline geldi.”

RTL Haber’e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncelikli hedefi, ekonomik krize rağmen 2023 seçimlerini kazanmak. Prof. Dr. Zürcher, Türkiye’nin, ekonomik olarak kaybetse de, siyasi olarak bu savaştan kazanacağı çok şey olduğunu düşünüyor.

Hollandalı profesöre göre, Erdoğan’ın hem Rusya hem de Ukrayna ile olan ilişkileri, onu birdenbire bu savaşta çok önemli bir oyuncu haline getiriyor. Bu aynı zamanda Erdoğan’a Türkiye ile Batı arasındaki bağları güçlendirme fırsatı da veriyor. Böylece ülkesini yeniden yabancı para için cazip bir yatırım ülkesi haline getirmeyi hedefliyor.

Ulusal gazetelerden Algememeen Dagblad da, ziyaretin en önemli noktasının, Erdoğan’ın Ukrayna ile Rusya arasındaki arabuluculuk rolü olduğuna vurgu yaptı.

Ziyaret öncesi gazeteye konuşan uzmanlara göre, Türkiye – Hollanda ilişkilerindeki gerilimin bir anda ortadan kalkmayacağı düşünülürken, Ukrayna’daki savaşın her şeyi değiştirdiğinin altını çizdi.

Gazete, Ukrayna’ya insansız hava araçları temin eden Türkiye’nin, bir yandan da hem Rusya hem de Kiev yönetimi ile iyi ilişkileri nedeniyle “kilit rol” oynadığına dikkati çekti.

Gazeteye konuşan bir başka Türkiye uzmanı Nienke van Heukelingen, “Türkiye muhtemelen bu konuda bir şeyler yapabilecek tek NATO ülkesidir. Bu, Erdoğan’ı Hollanda için de önemli kılıyor. Türkiye, gerilimi düşürme girişimleri için en iyi referanslara sahip. Erdoğan da bu rolü üstlenmeye çalışıyor ama Putin’in izin verdiği kadar ileri gidebilir” dedi.

Algemeen Dagblad gazetesi, Rutte’nin, “Türkiye’nin NATO’nun doğu kanadını savunmadaki önemini vurgulayan” sözlerine atıfta bulunarak, van Heukingen’in, “Karmaşık olan da bu rol. Türkiye konum açısından vazgeçilmez, ancak Erdoğan’ın Putin ile olan iyi ilişkisi nedeniyle Ukrayna’ya Türk askeri müdahalesi zor” sözlerine yer verdi.

Belçika‘da yayımlanan HLN gazetesi de, ziyareti, “Türkiye, AB’den üyelik müzakerelerini yeniden başlatmasını istedi” başlığıyla duyurdu.

Erdoğan’ın, Hollanda Başbakanı Rutte ile yaptığı görüşmede, “AB’nin katılım müzakereleri faslını hızla açmasını ve gümrük birliği müzakerelerine başlamasını bekliyoruz” dediğini aktaran gazete, şu yorumda bulundu:

“Erdoğan’ın açıklamaları, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin, arabuluculuk çabalarının bir sonucu olarak Ankara’yı yeniden uluslararası üne kavuşturduğu bir dönemde geldi.”

NATO ZİRVESİ

kişi, grup, insanlar, takım içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Rutte’nin Ankara’yı ziyaretinden iki gün sonra Brüksel’de yapılan NATO Zirvesi’de bir araya gelen 30 ülkenin liderleri, sorunların ele alınışından önce ve sonra, ikili görüşmeler yapmak için birbirleriyle yarıştılar. Tabii ki, en çok temas kurulmak istenen kişi ABD Başkanı Biden idi. Liderlerin sırf el sıkmak da olsa en çok görüşmek istedikleri ikinci kişi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Öyle ki, alışılagelmiş merdiven fotoğrafı çekilirken bir araya gelen liderlerden bazılarının, Erdoğan ile el sıkışmak için üç beş basamak aşağı indikleri görüldü. Biden ile Erdoğan’ın göz göze gelip tam el sıkışacakları bir sırada araya giren Nato Genel Sekreteri Stoltenberg ile Fransa Başkanı Makron’a rağmen, ABD Başkanı Biden, Erdoğan’a doğru uzandı ve elini sıkarak hatır sordu.

NATO ZİRVESİ NE ZAMAN? NATO zirvesi başladı mı, saat kaçta ve nerede toplanacak? Olağanüstü NATO liderler zirvesine hangi ülkeler katılacak, Rusya var mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı noktasına ulaştı! - Galeri - Yaşam

Bu durum karşısında insan ister istemez soruyor. Türkiye’yi ve haliyle Erdoğan’ı her zaman ağır ve sert bir şekilde eleştiren liderler, Erdoğan’ın bunduğu ortamlarda, onunla el sıkışmak ve konuşmak için neden sıraya giriyorlar acaba?
Bugün, ‘savaş suçlusu’ olarak gördükleri ve küfürler yağdırdıkları Putin ile, yarın bir araya geldikleri zaman, onunla el sıkışmak için yine sıraya gireceklerine inandığım bu liderler, sırf halklarına hoş görünmek için popülizm yapmaktan ne zaman vazgeçecekler acaba?

…VE RUTTE LİMOZİNDEN BİSİKLETİNE DÖNDÜ

yol, açık hava, binme, cadde içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
Hollanda’daki günlük yaşamında, koruma kullanmayan ve işine bisikleti ile gidip gelen Rutte, Türkiye’deki şaşaalı karşılamalardan sonra döndüğü ülkesinde, yeniden bisikletine döndü.

 

15 NİSAN’DA YUNUS EMRE ŞÖLENİNİ KAÇIRMAYIN…

15 NİSAN’DA YUNUS EMRE ŞÖLENİNİ KAÇIRMAYIN…

UNESCO’nun, 700’üncü doğum günü olan 2021 yılını ‘Anma ve Kutlama Yılı’ ilan ettiği Yunus Emre, şiir ve şarkılar ile anılacak.

Türk müziği hayranı Theo Loevendi ve arkadaşlarının müzik şöleninde, Yunus Emre şiirleri okunacak.

metin içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Amsterdam’da bulunan Yunus Emre Enstitüsü’nün, OBA Tiyatrosu ve Türk müziğine hayranlığı ile tanınan Hollandalı müzik adamı Theo Loevendie ile ortaklaşa organize ettiği ‘Yunus Emre’yi Anma ve Kutlama’ şöleni 15 Nisan akşamı yapılacak.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, 2021’i ‘Anma ve Kutlama Yılı’ ilan ettiği Yunus Emre adına düzenlenen programa, büyükilgi gösteriliyor.

Müzik ve Piyano’da Theo Loevendie, Gitar’da Maarten van der Grinten, Contrabas’ta Tijs Klaassen, Keman’da Oene van Geel, Davul’da Steve Altenberg sahne alacak ve Sinan Vural da konuşmacı olacak.
Theo Loevendie Yunus Emre’nin şiirleri ile Hollandalı şair Hans Verhagen’in şiirlerini kombine edecek ve kendi müzik kompozisyonu ile sunacaktır.

Saat 20.00- 21.30 arasında yapılacak olan şölenin adresi şöyle:
OBA Oosterdok | Oosterdokskade 143 | 1011 DL Amsterdam

Bu şölene gitmek istiyorsanız yunusemreinstitute.amsterdam@gmail.com
email adresine başvurabilirsiniz. Acele etmenizde yarar var, biletlerin erken tükenmesi bekleniyor.

UNESCO, 2021 YILINI, YUNUS EMRE İLE BİRLİKTE HACI BEKTAŞ VELİ VE AHİ EVRAN YILI OLARAK İLAN ETMİŞTİ.

kişi, iç mekan, dik, mobilya içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, 2021 yılının UNESCO tarafından sadece Yunus Emre için değil, aynı zamanda Hacı Bektaş Veli (750.Yıl) ve Ahi Evran (850.Yıl) için de Anma ve Kutlama Yılı olarak ilan ettiğini bildirdi.

“Yunus felsefesi Alevilik’tir” diyen Fırat, “Bizim Yunus” adıyla anma genelgesi hazırlanmış. Bu durum ‘özneyi nesneden önce kabul eden’ Yunus felsefesine ters düşülmüştür. Oysa Yunus felsefesi Aleviliktir. Sevgisizliği öfkeyi, ret etmeyi, yok saymayı kabul etmez” dedi.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu yetkilileri de, 2021 yılının Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran’ın ölüm yıldönümleri kapsamında alındığını ilan etmişti. Yukarıdaki şemaya bakınız.

YUNUS EMRE

metin, beyaz tahta içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde M.S. 1238 yılında doğan tasavvuf ve halk şairi.
Yaşamının büyük bir kısmını Hacı Bektaş Veli tarafından gönderildiği Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki bir Alevi – Bektaşi inanç merkezi olan Taptuk Emre Dergahı’nda geçirdi.
M.S. 1328 yılında vefat etti. Mezarı Eskişehir sınırları içinde yer alıyor.

HACI BEKTAŞ VELİ

metin içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

M.S.1209 yılında bugünkü İran’ın doğusundaki Horasan eyaletinde yer alan Nişabur şehrinde doğdu.
Moğol istilasının ardından Anadolu’ya gelerek bugünkü Nevşehir’in Hacıbektaş olarak anılan bölgesine yerleşti.
Burada kurduğu dergah ile Anadolu Aleviliğinin ve Bektaşiliğin gelişimine önemli katkılar sağladı.
1271 yılında vefat etti. Mezarı halen Hacıbektaş ilçesinde bulunuyor.

AHİ EVRAN

metin içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Asıl adı Nasıruddin Mahmud Ahi Evran bin Abbas olan Ahi Evran, 1171 yılında Azerbaycan’ın Hoy şehrinde doğdu.
İlk eğitimini Hoy’da aldı.
Ahmet Yesevi’nin talebelerinin sohbetlerinde bulundu.
Hacı Bektaş Veli ve Mevlana ile aynı dönemde yaşadı.
Ahi Evran’ın da Alevi-Bektaşi inancını derinden etkileyen isimlerden biri olduğuna inanılıyor.
Ayrıca kimi kaynaklar Nasreddin Hoca olarak bilinen kişinin gerçekten Ahi Evran olduğunu iddia ediyor.
1262 yılında Kırşehir’de vefat etti.