Gerek ana akım gazetelerde ve gerekse sosyal medyada temcit pilavı gibi yeniymiş gibi sunulan haber şaşkınlık yarattı.
İlhan KARAÇAY yazdı:
7 yıl önce, tam olarak 2014 yılı eylül ayında yaşanan ve 12 eylül günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan çok ilginç bir olay, geçtiğimiz 5 kasım günü Hürriyet gazetesinde yeni yaşanmış gibi yayınlandı.
Hürriyet’in nasıl oldu da tongaya düştüğü anlaşılmazken, haber gerek ana akım gazetelerde ve gerekse sosyal medyada temcit pilavı gibi yeniden yayınlanıyor. Benim whatsapp’ıma da gelen bu haberi, ilginçliği nedeniyle sizlere sunuyorum.
7 Yıl önce 12 Eylül 2014’te Cumhuriyet’te yayınlanmış olan bu haber, 13 eylülde de Haber Utrecht portalında yayınlanmıştı. İşte Hürriyet, bu portalda yayınlanmış olan haberi noktası ve virgülüne kadar aynen yayınladı.
Bir gazetecilik aybı olarak kabul edilen bu yanlışlığı nasıl yaptığını anlayamadığım Hürriyetçiler üzülecek ama, ben de bir gazeteci olarak bu yanluşı ifşa etmek durumunda olduğumu belirtmek isterim.
Geçtiğimiz 5 Kasım 2021 günü Hürriyet’te üstteki gibi yayınlanan ve bu günlerde sosyal medyada dolaşan haberi aşağıda sizlere sunuyorum:
Kayserili Mustafa Hollanda’yı karıştırdı
Hollanda’nın Dortrecht kentinde yaşayan Mustafa Karaşahin, her gün gönderdiği 70 dilekçeyle kentin belediyesini çalışamaz hale getirdi. Yasa gereği her dilekçeye cevap vermek zorunda olan ve yanıtlamadığı her dilekçe için 260 euroya kadar ceza ödemek zorunda olan Karaşahin’in iki yıl içine belediyeye maliyeti yaklaşık yarım milyon euroyu buldu. Şimdi Hollanda, mahkemenin Karaşahin’e koyduğu dilekçe sınırlamasını konuşuyor.
Adı Mustafa Karaşahin. Kayserili. Hollanda‘nın Dordrecht şehrinde yaşıyor. Yasaların verdiği demokratik hakkını kullanarak kızdığı belediyeye günde ortalama 70 dilekçe gönderip bilgi istiyor. Son iki yılda 3 bin 500 dilekçe yazdı. Dordrecht Belediyesi, Karaşahin’in dilekçelerine cevap veremez duruma geldi. Her dilekçeyi cevaplandırmak için belediyenin en az üç kişiyi görevlendirmesi gerekiyor. Zamanında cevaplandıramadığı her dilekçe için de Karaşahin’e tazminat ödemek zorunda.
CEZA KAVGAYLA BAŞLADI Belediye ile Karaşahin’i karşı karşıya getiren olay ise 2009 yılında Karaşahin’e kesilen para cezası oldu. Dordrecht Belediyesi, Karaşahin’in kiraya verdiği binalarında kiracıların gürültü yapması ve binalarda yangına karşı yeteri kadar önlem alınmaması gerekçesiyle para cezası kesti. Kendisine haksız yere ceza kesildiğini savunan Karaşahin, ödeme yapmadı. Belediye mahkemeye başvurdu. Geçen sürede faizle birlikte 300 bin euroya yükselen cezanın tahsili için 19 binasının icra yoluyla açık artırmaya çıkarılıp satılmasına kızan Karaşahin intikam almak amacıyla belediyeyi dilekçe terörüne tuttu. Hürriyet’e konuşan Karaşahin “Onlar beni küçümsedi. Onları kendi silahıyla şimdi vuruyorum” dedi.
3 BİN 500 MEKTUP
İki yıl içinde belediyeye tam 3 bin 500 dilekçe gönderen Mustafa Karaşahin, önceleri günde 100 dilekçe gönderirken şimdi günde ortalama 70 dilekçe yazıyor. Hollanda yasaları, bilgi almak amacıyla vatandaşın gönderdiği dilekçeleri dört hafta içinde cevaplandırmasını zorunlu kılıyor. Zamanında cevaplandırılamayan dilekçeler için ise bin 260 euroya kadar tazminat öngörülüyor. Belediye yetkilileri Karaşahin’in dilekçeleri cevaplandırabilmek için belediyenin iki veya üç kişiyi tam gün görevlendirmesi gerekiyor. Mektupların belediyeye maliyeti yılda yaklaşık 500 bin euroyu buluyor.
ÜÇTE İKİSİ ONUN
118 bin kişinin yaşadığı şehirde belediyeye gelen taleplerin üçte ikisinin Karaşahin’e ait olduğunu söyleyen Belediye Sözcüsü Mark Benjamin “Taleplerin büyük bölümü onu hiç ilgilendirmiyor bile. Kimi soruları da hiç cevap bile gerektirmiyor. Kimileri de ciddi arşiv araştırması gerektiriyor. Kimileri de hukuki bilgiler olduğu için uzmanlara sormak lazım” dedi. Karaşahin gönderdiği dilekçelerde bazen 42 numaralı binada kim oturuyor, bu binada kaç kişi kayıtlı, hangi koşullar altında restoran açmaya izin veriyorsunuz veya 32 numaralı binada yeteri kadar yangın önlemi alındı mı, kentte kaç kişi üniversite mezunu, kimlerin diploması var gibi sorular yer alıyor.
Mustafa Karaşahin belediye önünde üzerine giydiği beyaz tişörte Hollanda Anayasası’nın birinci maddesinde yer alan ‘Yasalar karşısında herkes eşittir’ kuralını yazarak eylem yaptı.
‘CEZAEVİNDEN DE YAZARIM’
Karaşahin ise kendini şöyle savunuyor: “Belediye beni küçümsedi. Evlerimi icrayla satacakları zaman ben kendilerine ‘İcrayla satmayın. Aramızda husumet çıkar’ dedim. Onlar ciddiye almadı. Bana ‘Sen Dordrecht Belediyesinden daha büyük değilsin’ dediler. Ben de onlara ‘Siz de hukuktan güçlü değilsiniz’ dedim. Yasaların bana verdiği hakkımı kullanıyorum. Bugün mahkemem vardı. Bu yüzden dilekçe yazamadım. Ancak tekrar yazmayı sürdüreceğim. Mahkeme bana günde iki dilekçe sınırlaması koydu. Günde ikiden fazla yazdığım dilekçe için bana bir gün hapis cezası vereceklerin söylediler. Ama hapisten korkmuyorum. Cezaevinden de yazarım. Orada yazmak için daha çok zamanım olur. Belediye memurları tembel oldukları için dilekçelerime zamanında cevap yazamıyorlar. Bu yüzden 10 bin euro tazminat ödediler. Ben kimsenin önünde diz çökmem. Belediyenin önünde de pes etmem. Kanunun verdiği hakkımı kullanacağım.”
BELEDİYE DAVA AÇTI
Karaşahin’in dilekçelerinden bıkan belediye çare olarak mahkemeye başvurdu. Mahkemeden, Karaşahin’in dilekçe yazma sınırlaması kararı çıkartan belediye yine de rahat nefes alamadı. Çünkü Karaşahin, mahkeme kararına rağmen dilekçe göndermeyi sürdürdü. Mahkeme’nin Karaşahin’e önce günde 10, ardından da iki dilekçe yazma sınırlaması getirmesi ise, Hollanda’da yeni bir tartışma başlattı. Kimi hukukçular mahkemelerin vatandaşların kamu kuruluşlarıyla iletişimine sınırlama getiremeyeceğini savunuyor. Bu görüşü savunanlardan İdare Hukuku Uzmanı Aline Klingenberg “Kimse vatandaşın yetkililerle iletişim kurmasına engel olamaz” dedi.
12 Eylül 2014’te Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve 7 yıl sonra 5 Kasım 2021’de Hürriyet tarafından temcit pilavı gibi yeni yaşanmış gibi yayınlanan haberde yer almayan gelişmeleri ben size yazayım.
Mustafa Karaşahin’in Belediyeye yazmış olduğu mektupların okunması için üç eleman görevlendiren Belediye, 500 bin Euro zarara uğramıştı. Belediye Başkanı Arno Brok da bu zarar karşı Karaşahin aleyhine dava açtı. Ama ne var ki, Karaşahin’in hapisanede kalmasının da masraf olduğunu göz önünde tutan yetkililer, bu dava ile masrafın daha da yükseleceğini belirtmişlerdi.
Gelişmeler karşısında soğukkanlılığını koruyan Karaşahin, ‘Yasalar karşısında herkes eşittir. Ben evimi iki Polonyalıya kiraya verdiğim için ceza yedim. Kaldı ki boş evleri işgal eden onlarca kişiye hiçbir ceza verilmiyor’ demişti.
Bakan olacağı açıklandığı gün twitterde yazan Wilders, Yeşilgöz’ün Türklüğünü öne sürerek, ‘Umarım benim korunmamı kaldırmaz, zira o benim çimenler altında kaybolmamı ister’ ifadesinde bulundu.
Yeşilgöz’ün telefonuna çıkmayan ve whatsapp mesajına da cevap vermeyen Wilders, bu çirkin hareketinden sonra eleştiri yağmuruna tutuldu.
Adalet Bakanı Yeşilgöz, Başbakan Yardımcısı Sigrid Kaag’ın da tehdit edildiğini belirtirken, ‘Korumalar herkes için güçlendirilerek devam edecek’ dedi.
İlhan KARAÇAY yazdı:
LAHEY,– 299 günlük uzun bir maratondan sonra kurulan Hollanda koalisyon hükümetinde Adalet Bakanı olarak yer alan ve Türklüğünden söz edildiği için pek çok yurttaşımız tarafından eleştirilen Dilan Yeşilgöz, bu kez ırkçı politikacı Geert Wilders tarafından Türk olduğu gerekçesiyle eleştirildi. Kaderin cilvesine bakınız, kimileri Yeşilgöz’ün Türklüğünü kabul etmezken, kimileri de onu Türklüğü ile yeriyor. _______________________________________________________________
Wilders, Yeşilgöz’ün Adalet Bakanı olacağının açıklandığı 30 aralık günü yukarıda görülen twittere şöyle bir mesaj koydu: ‘Türk asıllı bir VVD’li Adalet Bakanı oldu. Şimdi umut ederim ki benim korunmamı kaldırmaz. Tabii ki o benim çimenler altında kaybolmamı ister.’
Wilders’in bu mesajından sonra çok üzülen ve telefona sarılan Dilan Yeşilgöz, çalan telefonu açmayan Wilders’e bir whatsapp mesajı geçti, ama Wilders bu mesaja da yanıt vermedi.
Bir insanın öldürülmesine hoş bakamayacağını belirten Dilan Yeşilgöz’e, siyasetçilerin ve halkın çoğu destek verdi. Bu konuda konuşan bir siyasetçi, Wilders’in Yeşilgöz’den korktuğunu belirtirken, Wilders’in geçmişte şöyle bir laf ettiğini belirtti: ‘Lahey, korkak kişilerle dolu. Yüreksiz doğan bu korkak insanlar, yine yüreksiz bir şekilde öleceklerdir.’
Wilders’in endişesini anlamaya çalıştığını söyleyen Adalet Bakanı Yeşilgöz, Başbakan Yardımcısı Sigrid Kaag’ın da tehdit edildiğini belirtirken, ‘Korumalar herkes için güçlendirilerek devam edecek’ dedi.
_____________________________________________________________________Wilders’in Dilan Yeşilgöz hakkında kullandığı çirkin sözler, Hollanda medyasında ve siyaset dünyasında tartışılmaya devam ediliyor.
TÜRK MÜ KÜRT MÜ?
Dilan Yeşilgöz konusunun bir garip tarafı daha var. Wilders yayınladığı twitinde, Yeşilgöz için ‘Türk asıllı’ derken, pek çok yayın organı bu sözü ‘Türk-Kürt’ olarak dillendirdi.
Yeşilgöz’ün, ‘Türk’, ‘Türk asıllı’ ve ‘Türk kökenli’ olarak belirtilmesine çok kızan bazı yurttaşlarımız olduğu gibi, Yeşilgöz’ün kendisinin de ‘Türk’ olarak adlandırılmasını istemediğini düşünenler de vardır. Zira kendisi, daha önce yayınlanan pek çok mesajında ‘Kürt’ olduğunu ısrarla açıklamıştı.
Yeşilgöz’ün, evinde veya ofisinde çekilmiş olduğu üstteki fotoğrafta, duvarda asılı olan eli silahlı bir ninenin fotoğrafı da çok tepki çekmişti.
İnsanların kendilerini hangi ırktan olduklarını hissetmeleri doğal haklarıdır. Hollanda kabinesinde yer alan iki Türkiyeliden biri olan Günay Uslu kendini nasıl ki bir Türk olarak kabul ediyorsa, Dilan Yeşilgöz’ün de kendisini bir Kürt olarak kabul etmesi o kadar doğaldır.
Dilan Yeşilgöz için ileri sürülen bazı olumsuz iddiaların varitliği için bir şey diyemem. Verdiği görüntüler ve sarfettiği sözler kendisini bağlar.
Gurbetçi olarak yaşadığımız bir ülkede Bakanlığa getirilmiş bir ülkedaşımızdan genişçe söz etmemiz doğaldır.
Dilan Yeşilgöz için medyada daha önceleri de çok şeyler yer aldı. Bunların içinde olumlu nitelikler olduğu gibi, olumsuz nitelikler de olabilir. Kendilerini Türk değil de Türkiyeli olarak kabul edenlere bir sözümüz olmamalı. Ama, en azından Türkiye’de doğmuş bir kişinin, bizim de içinde yer aldığımız gurbetteki bir ülkede Bakan olmasından da ürkmemeliyiz. Zira, o mevkiye kadar yükselmiş bir kişiden, sağduyulu hizmetler beklemeliyiz.
DİLAN YEŞİLGÖZ
Dilan Yeşilgöz 1977 yılında Ankara‘da dünyaya geldi.
Sendikacı olan babasının 1980 darbesinin ardından, Hollanda’ya iltica etmesinden sonra, 1984 yılında ailesiyle birlikte Hollanda’ya iltica etti. Tuncelili olan babası Yücel Yeşilgöz, Utrecht Üniveristesi Kriminoloji dalında doçent olarak çalışıyor.
Lisans eğitimini Amsterdam Üniversitesi’nde Sosyo-Kültürel Bilimler bölümünde tamamlayan Yeşilgöz,19 yaşında iken Sosyalist Parti’ye üye oldu. Daha sonra Yeşil Sol ve akabinde de İşçi Partisi’ne üye oldu. Bu tercihler, babasının da solcu görüşe sahip olmasından kaynaklanmıştı.
Amsterdam’da eğitim görüyordu ama Amersfoort’ta ikamet ediyordu. Sosyalist Partide yönetime bile girmişti ama sonra Yeşil Sol Partide staj görürken bu partiye üye oldu. Daha sonra İşçi Partisi’nin gençlik dergisinde redaktörlük yapmaya başladı ve bu kez İşçi Partisi’ne üye oldu. Yıllar sonra bir teknoloji firmasında çalıştıktan sonra 2009 yılında Halkın Özgürlük ve Demokrasi Partisi’ne (Volkspartij voor Vrijheid en Democratie – VVD) üye oldu.
Solculuktan sağcılığa geçişini, sol partilerdeki tutarsızlıklara bağladığını belirten Dilan Yeşilgöz, ‘O zamanlar suda bir balık gibiydim. Siyasi partilerin mültecilere nasıl baktığını sonradan öğrenmiştim’ diyor.
Dilan Yeşilgöz, 2014-2017 yılları arasında Amsterdam Belediye Meclis Üyesi oldu. Mecliste partisinin enerji politikası, iklim ve medya sözcülüğünü yaptı.
2017 yılında VVD Partisi’nden milletvekili seçilen Yeşilgöz, partisinin iklim ve enerji sözcülüğünü yaptı. 2019 eylül ayından sonra da Adalet ve Güvenlik Bakanlığı sözcülüğünü üstlendi.
Dilan Yeşilgöz’ün, Hollanda’da yaşayan Türkler’in tepkilerini çekmesine en büyük nedenlerden biri, mecliste yapılan ‘Ermenilere soykırım yapıldı mı yapılmadı mı?’ oylaması oldu. O zaman mecliste bulunan 5 Türkiyeli milletvekili soykırımı kabul eden oy kullanmışlardı.
…VE BAKANLIK
17 Mart 2021 tarihinde yapılan seçimlerin ardından, koalisyon görüşmeleri devam ederken, 25 Mayıs 2021’de geçici hükümette, Ekonomik İşler ve İklim Politikası’dan sorumlu Devlet Bakanı olarak yer aldı.
3 Ocak 2022 tarihinde kurulan yeni koalisyon hükümetinde Adalet ve Güvenlik Bakanı oldu.
Dilan Yeşilgöz, 2014 yılında doktor Rene Zegerius ile evlendi. Yeşilgöz; yüksek seviyede Hollandaca, İngilizce ve orta seviyede Almanca biliyor.
İşte, Türklüğü hem kendisi, hem Türkler ve hem de Wilders tarafından tartışılan Dilan Yeşilgöz’den anlatabileceklerim şimdilik bu kadar değerli okurlarım.
Kendisine görevinde başarılar dilerken, Türk toplumunun sorunları ile de yakından ilgileneceğine inanmak istiyorum.
Bakanların bile ‘voor’ ve ‘van’ diye ikiye ayrıldığı Hollanda’da, Devlet Sekreterliği de Bakan niteliğinde ama Bakan olarak anılmıyorlar.
Dördüncü Rutte Hükümeti, üç Devlet Sekreterinin, yurt dışında kendilerini ‘Bakan’ olarak takdim etmelerine izin verdi.
Kral Willem Alexander’in huzurunda yemin eden 29 kişilik Hollanda hükümeti içinde yer alan Günay Uslu ve Dilan Yeşilgöz, Sigrid Kaag ve diğerleri gibi el kaldırarak, ‘Her şeye kadir olan Allah bana yardım et’ Hıristiyan yemini yerine, ‘Beyan ve taahhüt ederim ki’ demekle yetindiler.
LAHEY,- Dün, Kraliyet Sarayı merdivenlerinde poz vererek göreve başlayan, aralarında Günay Uslu ve Dilan Yeşilgöz’ün de bulunduğu 29 kişilik dördüncü Rutte Hükümeti’nin, hepimize hayırlı olması dileğiyle, Hollanda yönetim biçimindeki bilinmeyenleri sizlere sunacağım.
Hollanda siyaset tarihinde yer alan bazı adlandırmalar, bizim adlandırmalarımız ile benzeşmediği için, bize en anlaşılır adlandırmayı seçerek sizlere sunmuşumdur.
Tıpkı, Commissaris der Koning (Vali), Belediyelerde Wethouder (…den sorumlu Başkan Yardımcısı) ve Staatsecretaris (….den sorumlu Devlet Bakanı) gibi.
Şahsımın, ‘……den sorumlu Devlet Bakanı’ olarak nitelediğim Staatsecretaris deyimi, bizim yönetim sistemimize en iyi bu şekilde yakışıyor.
Bugün göreve başlayan dördüncü Rutte hükümetinden yapılan ilginç bir açıklamaya istinaden, bu konuyu yeniden araştırdım.
Rutte Hükümetinin dün yapmış olduğu açıklamada, hükümette yer alan 8 Devlet Sekreteri’nden üçü, yurt dışında kendilerini ‘Bakan’ olarak takdim edebilecekler.
Açıklamada şöyle deniliyor: ‘Kraliyet İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Alexandra van Huffelen, İltica ve Göçten sorumlu Devlet Sekreteri Erik van der Burg ve Alt Yapı ve Su İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Vivianne Heijnen, görülen lüzum üzerine, yurt dışında kendilerini ‘Bakan’ olarak takdim edebilecekler.’
Geçmişte, Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Devlet Sekreteri’ne de, yurt dışında kendisini ‘Bakan’ olarak takdim etme hakkı verilmişti.
Şahsımın, bugüne kadar ‘….den sorumlu Devlet Bakanı’ olarak adlandırdığım Staatsecretaris deyiminin, bazı durumlarda, yurt dışında ‘Bakan’ olarak takdim edilebileceğini okuyunca şaşırdım ve yeniden araştırdım ve bakınız neler buldum.
Bakanlar, Bakanlığın patronudur. Bakanlıklarda, bir konu hakkında yasalar ve kurallar yapılır.
Bakanlıklarda bazen o kadar yoğun iş olur ki, Bakan bu işlerle tek başına baş edemez. Bu nedenle Bakan için bir Devlet Sekreteri atanır. Finans Bakanlığında o kadar çok iş var ki, bu Bakanlığa iki Devlet Sekreteri atanır.
Bir Devlet Sekreteri, kendisine verilen konudan sorumludur. Örneğin, Devlet Sekreteri Alexandra van Huffelen, geçtiğimiz yıllarda, vergi daireleri tarafından zarara uğratılan ailelerin sorunlarını üstlenmiştir. Bu büyük sorunu Bakan tek başına çözemeyeceği için,sorunu çözmek Devlet Sekreteri’ne kalmıştı.
(Geçmişte, Devlet Sekreteri yapılan Nebahat Albayrak da, yasal ikameti olmayan yabancılara af konusunda yetkili kılınmıştı.)
Bakan hasta olduğu zaman, Devlet Sekreteri Bakan’ın yerine geçer ve toplantılarda da Bakan’ı temsil eder.
Bir Devlet Sekreteri, parlamentoda üstlendiği konular hakkındaki sorulara cevap verir. Parlamento, Bakan’ı olduğu gibi, Devlet Sekreteri’ni de görevinden azleder.
Bakanlar ile Devlet Sekreterleri arasında tabii ki benzerlikler vardır. Ama, Bakanlar Hükümette yer alırlar ama Devlet Sekreterleri yer almazlar.
Hükümet, Kral başta olmak üzere Başbakan ve Bakanlardan oluşur. Devlet Sekreteri, bağlı olduğu Bakan’ın olmadığı zamanlarda Bakan’ı temsil eder. Devlet Sekreteri, üstlendiği konu hakkında bilgi vermesi gerektiği zamanlarda Hükümet toplantısına katılır.
Bir Bakan yılda 170.000 euro maaş alırken, bir Devlet Sekreteri 160.000 euro maaş alır.
Hollanda’da Bakanlar arasında da bir ayrıcalık vardır.
Hollandaca bilmeyenler için anlaşılması zor olacak ama, Hollanda’daki Bakanlıklar arasında da önem bakımından farklılıklar vardır. Minister ‘voor’ ve Minister ‘van’ ünvanları arasında fark vardır. Ünvanı ‘Minister voor olan, ünvanı ‘Minister van’ olandan daha önemsizdir. ‘Minister voor’ diye anılan, sadece kendi konusuyla ilgilenir.
Bakanlığın tam patronu, ‘Minister van’ ünvanını taşıyandır.
Yukarıdaki ‘voor’ tanımlaması, tıpkı Devlet Sekreterliği gibidir. Tek fark, Minister voor hükümette yer alıyor ama Devlet Sekreteri yer almıyor.
Yeni kabinede sekiz Bakan ‘voor’ olarak tanımlanmış. (Görevleri Devlet Sekreteri gibi ama kabine içinde yer alıyorlar) Daha önceki kabinde bu sayı üç idi. Şimdiki kabineye fazladan 5 ‘voor’ ünvanlı Bakan atandı.
İsterseniz bir örnek vereyim:
Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanlığı alttaki gibi üçe ayrılmış.
Minister van Onderwijs, Cultuur en Wetenschap Robert Dijkgraaf (Asıl Bakan)
Minister voor Primair en Voortgezet Onderwijs Dennis Wiersma (İlk-Orta Öğrenim Bakanı)
Kültür ve Medyadan sorumlu Devlet Sekreteri Günay Uslu.
Sonuç:
Yukarıda okuduklarınız, resmi belgede yer alanların tam tercümesidir.
Şimdi, tanımlama şekli Türkiye’de olmayan Hollanda ünvanlarının nasıl işlerlik kazanacağını anlatabilmek için, bizim yeni isimler bulmamız gerekiyor.
Ne dersiniz, Hollandalıların Devlet Sekreteri diye adlandırdıkları görevi üstlenenlere biz ne diyelim? Kabine içinde Bakan gibi görev üstlenmiş olan, Kralın önünde yemin törenine katılan ve meclise hesap veren Devlet Sekreteri’ne, ‘….‘den sorumlu Devlet Bakanı’ demeye devam edelim mi?
Ben şahsen bu konuda sizlerden gelecek olan reaksiyonlara göre bir karar vereceğim.
Hükümetin, sadece üç Devlet Sekreterine, yurt dışında kendilerini ‘Bakan’ olarak takdim etmelerine izin verişi, diğerleri için haksızlık olmaz mı?
Yakında: Günay Uslu ve Dilan Yeşilgöz biyografileri.
Günay Uslu’nun da Kültür ve Medya’dan Sorumlu Devlet Bakanı yapılması nedeniyle gösterilen sevince, ‘Ermeni olan Yeşilgöz için neden sevinelim’ tepkisinde bulunanlara söylenecek bir çift söz var.
Kelimeleri titizlikle seçerek ve ’Türk’ vurgulamasını özellikle yapmayarak yazdığım haberi bile değerlendiremeyen tahammülsüzler, daha toleranslı yurttaşlarımız tarafından da anlaşılmıyor.
Günay Uslu, Kültür ve Medya Devlet Bakanı Dilan Yeşilgöz, Adalet Bakanı
Değerli Okurlarım,
İki gün önce servise koyduğum ‘Yeni yılın ilk güzel haberi’ başlıklı haberimde, Hollanda’da kurulan yeni hükümette Günay Uslu ile Dilan Yeşilgöz’ün Bakan olarak görev aldıklarını belirtmiş ve özellikle Günay Uslu’nun, Emirdağlı Ata Uslu’nun kızı oluşu üzerinden esprili vurgulamalar yapmıştım. Gurbete temizlik işçileri olarak gelen yurttaşlarımızın çocuklarının, artık temizlikçi değil, Bakan bile olduklarını vurgulayan bu haberimi en altta sizlere yeniden sunacağım.
Bakan olarak atanan Dilan Yeşilgöz, Türk olmadığını sık sık belirtiyordu.
Olsun, varsın Dilan Yeşilgöz bir Türk kızı olmasın…
Peki, Dilan Yeşilgöz’ün bir Türk kızı olmaması, O’nun Bakan olarak atanmasından söz etmemeyi ve gizli tutmayı mı gerektirir?
Yeşilgöz’ün daha önceleri yaptığı açıklamaları da göz önünde tutarak, O’nun bir Türk veya Türk kökenli olduğunu yazmamıştım. Bu hususa dikkat ederek, haberimi yazarken sadece isimleri belirtmiş ve Türklükten söz etmemiştim.
Zira iyi biliyordum ki, Dilan için Türk veya Türk kökenli deseydim hem bizimkilerin ve hem de Dilan’ın tepkisini çekebilirdim. Zira Dilan da bana, ‘Ben Türk veya Türk kökenli değilim’ diyebilirdi.
Aynı haberi birkaç arkadaşımız da haber yapmışlardı ve ‘Türk-Türk kökenli’ deyimlerini kullanmışlardı. Bu haberlere gelen tepkileri alt alta koyduğumuz zaman, gerçekten şaşırtıcı, biraz da abartılı ifadeler görülür.
Benim haberimin altına da çeşitli tepkiler yazılmıştı.
Ben genelde tepkilere cevap yazmamayı yeğlerim.
Ama, haberimin altına ‘Neden sevinecekmişiz’ diye yazanlara şöyle bir yanıt vermeyi zaruri görmüştüm.
Tepki gösterenlere:
Çok haksız ve acımasız eleştiri yapıyorsunuz. Benim yazı tarzımı da çözemiyorsunuz. Dikkat ettiyseniz, ‘Türk’ diye yazmadım. Öyle yazsaydım belki iki taraf da hakkı tepki gösterebilirdi. Sadece isim belirttim. Haberin içeriği ve anlamı tabii ki güzel. Bir zamanların, hor görülen temizlik işçilerinin çocukları, şimdi Bakan oluyorlar. Bu, göbek atılacak kadar güzel değil midir? Ben işin politik yanına değinmiyorum. Anlamışsınızdır inşallah?
Bir okurum vermiş olduğum cevaptan tatmin olmayınca bu kez şunu yazdım:
Peki ne yapmam lazımdı? Bir Türk kızının Bakan yapıldığını yazıp, Ankara’da doğmuş, kendini Türk kabul etmese de, Türk pasaportu taşımış Türk isimli bir kızdan hiç söz etmemeli miydim? Haberin geneli sevindirici değil mi? Gerekirse bir gün gelir, kendisini Türk kabul etmeyen kız için de bir şeyler yazarız. Ama kim bilir, belki de o kız, Bakanlığı sırasında doğru yolu seçer ve bizim iiçin iyi şeyler yapar ve söyler.
Yukarıdaki açıklamam bazıları tarafından maalesef yine anlaşılamadı. Bunun üzerine bazı okurlarım da bana hak veren birkaç kelime koydular. Ama sosyal medyada tartışmayı sevmeyen pek çok dost ve okur, bana telefon, email, whatsapp ve messenger ile ulaştılar ve tahammülsüzlüğün gereksizliğinden söz ettiler.
Değerli Okurlarım,
Dilan Yeşilgöz ve babası Yücel Yeşilgöz hakkında bende çok kalın dosya ve fotoğraflar var. Bir zamanlar Türkiye aleyhinde söz etmiş bu kişileri, sesleri çıkmadığı bir sırada neden eleştirelim ve neden kışkırtıcı olalım ki?
Aslında bugün, gerek Dilan ve gerekse babası hakkında doyurucu şeyler yazacaktım.
Ama bu planı şimdilik erteledim. Gelecekteki vaziyete göre hareket etmekte yarar var.
Şimdi sesleri çıkmayanlara karşı kışkırtıcı olmak hem yanlış ve hem de haksızlık olur.
Günay Uslu’yu tebrik edip başarılı olmasını dilediğimiz gibi, Dilan Yeşilgöz’ü de kutlayıp başarı dilemek medeni bir davranış olur.
Altta iki gün önce yayınladığım haberimi sunuyorum.
Her haber ve yorumumda olduğu gibi, kelimeleri ve cümleleri en anlaşılır şekilde yazdığım bu haberi inceleyenlerden takdir alacağımı umuyorum.
YENİ YILIN İLK GÜZEL HABERİ:
Hollanda-Türkiye tarihinde ilklere imza atıyoruz…
HOLLANDA’DAKİ EMİRDAĞ AĞASI ATA’NIN KIZI GÜNAY USLU KÜLTÜR VE MEDYADAN SORUMLU DEVLET BAKANI, DİLAN YEŞİLGÖZ DE ADALET BAKANI OLUYORLAR.
Demokrat 66 Partisi tarafından, siyaset dışı bir sima olan Günay Uslu büyük başarılarıyla göze çarptığı için Bakan yapılırken, Başbakan’ın Partisi VVD Dilan Yeşilgöz’e de Bakanlık payesini yakıştırdı.
Mart ayından bu yana bir türlü kurulamayan Hollanda hükümeti, 29 kişilik kadrosuyla 10 Ocak günü Kraliyet Sarayı merdivenlerinde poz verip göreve başlayacak.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Gurbete çıkan birinci nesil Türk işçilerinin, binbir meşekkat ile geride bıraktıkları çocuklarının, babaları ve dedeleri gibi ‘temizlik işçisi’ olarak kalmadıklarını ve çalışkanlıkları ile işadamı olduklarını, eğitimleri ile önemli postları kaptıklarını sık sık övgüyle yazmışızdır.
Başarılı ikinci ve üçüncü nesil çocuklarımız arasında milletvekili olanlar da vardı. Ama şimdi, umutlarla girdiğimiz 2022 yılının ilk günlerinde, sizlere çok mutlu olacağınız bir haber sunacağım:
Yukarıdaki gazete kupürünü daha önce de birkaç haberimde görmüşsünüzdür. Bir zamanlar Haarlem kentinde Emirdağlılar’ın Ağası olarak tanınan Ata Uslu, emekliliğini yaşadığı Foça’da, Hollanda’da geride bıraktığı çocuklarının başarıları ile ne kadar övünse azdır.
Tabii ki biz de bu övgülere ortak oluyoruz. Zira, oğlu Atilay Uslu tarafından, çok ilginç ve ansızın kurulan Corendon adlı Tur Operatörlüğü ve Havacılık şirketi nasıl ki efsanevi bir hal aldıysa, Ata Ağa’nın diğer çocukları da efsaneleşenler arasına girmeye başladılar.
Ata Ağa’nın efsane olmaya namzet ikinci çocuğu Günay Uslu.
Abisinin kurduğu şirketin önemli postlarında yer alan Günay Uslu, aynı şirketin Yardım Vakfı’nın da Başkanlığını yapıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Eee, ne var bunda, abisinin şirketinde görev almak o kadar önemli mi?’ Tabii ki değil. Günay Uslu, abisinin şirketi dışında o kadar postlara el atmış ki, bunları alta sıraladığım zaman sizde şaşıracaksınız.
Bakınız hangi postları kapmış Günay Uslu:
-Amsterdam Üniversitesi’de Kültür ve Tarih Araştırmacısı olarak görev yapıyor.
-Amsterdam Eye Film Müzesi Konseyi’ne Başkanlık yapıyor.
-Lahey’de Maurits Müzesi’nin Danışma Kurulu Üyesi.
-Rembrand Derneği’nin Danışma Kurulu Üyesi.
-Leiden Üniversitesi’nde Hoşgörü Kürsüsü ve Allard Pierson’da Danışma Kurulu Üyesi.
-NIOD Vakfı’nda da Yönetim Kurulu Üyesi.
Yetti mi değerli okurlar?
Günay Uslu, benim 2012 yılında yayınladığım, ‘Türkiye-Hollanda Arasında 400 Yıllık resmi ilişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçünün 50’inci Yılı’ kitabıma da katkıda bulunmuştu.
Üstteki fotoğrafta gördüğünüz Geert Snoeijer ile birlikte, Türkiye’ye göç etmiş olan Hollandalı aileler ile yapılan röportajları, kitabıma koymama ‘evet’ demişti Günay Uslu.
İşte değerli okurlarım, yukarıda sıraladığım çeşitli ve önemli postları kapmış olan Günay Uslu, siyaset dışı bir kişi olmasına rağmen, D’66 Partisi’nin Başkanı Sigrid Kaag’ın da dikkatini çekmiş veya ona tavsiye edilmiş ki, uzun çalışmalardan sonra nihayet kurulan Hollanda kabinesinde, kendisine Kültür ve Medya’dan sorumlu Devlet Bakanlığı lâyık görülmüştür.
Emirdağlılar’ın Haarlem’deki ağası Ata Uslu’nun diğer çocukları ve torunları da, üstlenmiş oldukları görevler ile, övünç kaynağımız olmaya namzetler. Fotoğrafta, Atilay Uslu’nun, Amsterdam Corendon Otel’in Genel Müdürlüğünü yapan oğlu Atacan (solda), Atilay Uslu, eşi Leoni ve şimdi Bakan olan Günay Uslu (solda) görülüyor.
4’üncü Rutte Kabinesinde, Adalet Bakanlığı koltuğuna Dilay Yeşilgöz (üstte solda) atandı. Dilan Yeşilgöz, geçici kabinede Ekonomi ve İklim Devlet Bakanlığını mayıs ayından bu yana yürütüyor.
4’üncü Rutte Kabinesi’nde yer alan Bakanlar;
-Mark Rutte (VVD): Başbakan
-Sigrid Kaag (D66): Finans Bakanı
-Wopke Hoekstra (CDA): Dışişleri Bakanı
-Liesje Schreinemacher (VVD): Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı
-Dilan Yesilgöz (VVD): Adalet ve Güvenlik Bakanı
-Franc Weerwind (D66): Yasaları Koruma Bakanı
-Eric van der Burg (VVD): İltica ve Göç’ten sorumlu Devlet Bakanı
-Hanke Bruins Slot (CDA): İçişleri ve Kraliyet İlişkileri Bakanı
-Hugo de Jonge (CDA): İskân ve Konut Planlama Bakanı
-Alexandra van Huffelen (D66): Kraliyet İlişkilerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Robbert Dijkgraaf (D66): Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanı
-Dennis Wiersma (VVD): İlk ve Orta Öğretim Bakanı
-Günay Uslu (D66): Kültür ve Medyadan sorumlu Devlet Bakanı
-Marnix van Rij (CDA): Hazineden sorumlu Devlet Bakanı
-Aukje de Vries (VVD): Gümrük ve Nakdi Yardım Bakanı
-Kajsa Ollongren (D66): Savunma Bakanı
-Christophe van der Maat (VVD): Savunmadan sorumlu Devlet Bakanı
-Mark Harbers (VVD): Alt Yapı ve Su İşleri Bakanı
-Vivianne Heijnen (CDA): Alt Yapı ve Su İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Micky Adriaansens (VVD): Ekonomi Bakanı
-Rob Jetten (D66): İklim ve Enerji Bakanı
-Hans Vijlbrief (D66): Maden İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Henk Staghouwer (ChristenUnie): Tarım, Doğa ve Gıda Bakanı
-Christianne van der Wal (VVD): Doğa ve Azot Bakanı
-Karien van Gennip (CDA): Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı
-Carola Schouten (ChristenUnie): Yoksulluk, Emeklilik ve Katılım Bakanı
-Ernst Kuipers (D66): Sağlık, Refah ve Spor Bakanı
-Conny Helder (VVD): Uzun Süreli Bakım ve Spor Bakanı
-Maarten van Ooijen (ChristenUnie): Gençlik ve Önlem Almadan sorumlu Bakanı
HOLLANDA’DAKİ EMİRDAĞ AĞASI ATA’NIN KIZI GÜNAY USLU KÜLTÜR VE MEDYADAN SORUMLU DEVLET BAKANI, DİLAN YEŞİLGÖZ DE ADALET BAKANI OLUYORLAR.
Demokrat 66 Partisi tarafından, siyaset dışı bir sima olan Günay Uslu büyük başarılarıyla göze çarptığı için Bakan yapılırken, Başbakan’ın Partisi VVD Dilan Yeşilgöz’e de Bakanlık payesini yakıştırdı.
Mart ayından bu yana bir türlü kurulamayan Hollanda hükümeti, 29 kişilik kadrosuyla 10 Ocak günü Kraliyet Sarayı merdivenlerinde poz verip göreve başlayacak.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Gurbete çıkan birinci nesil Türk işçilerinin, binbir meşekkat ile geride bıraktıkları çocuklarının, babaları ve dedeleri gibi ‘temizlik işçisi’ olarak kalmadıklarını ve çalışkanlıkları ile işadamı olduklarını, eğitimleri ile önemli postları kaptıklarını sık sık övgüyle yazmışızdır.
Başarılı ikinci ve üçüncü nesil çocuklarımız arasında milletvekili olanlar da vardı. Ama şimdi, umutlarla girdiğimiz 2022 yılının ilk günlerinde, sizlere çok mutlu olacağınız bir haber sunacağım:
Yukarıdaki gazete kupürünü daha önce de birkaç haberimde görmüşsünüzdür. Bir zamanlar Haarlem kentinde Emirdağlılar’ın Ağası olarak tanınan Ata Uslu, emekliliğini yaşadığı Foça’da, Hollanda’da geride bıraktığı çocuklarının başarıları ile ne kadar övünse azdır.
Tabii ki biz de bu övgülere ortak oluyoruz. Zira, oğlu Atilay Uslu tarafından, çok ilginç ve ansızın kurulan Corendon adlı Tur Operatörlüğü ve Havacılık şirketi nasıl ki efsanevi bir hal aldıysa, Ata Ağa’nın diğer çocukları da efsaneleşenler arasına girmeye başladılar.
Ata Ağa’nın efsane olmaya namzet ikinci çocuğu Günay Uslu.
Abisinin kurduğu şirketin önemli postlarında yer alan Günay Uslu, aynı şirketin Yardım Vakfı’nın da Başkanlığını yapıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Eee, ne var bunda, abisinin şirketinde görev almak o kadar önemli mi?’ Tabii ki değil. Günay Uslu, abisinin şirketi dışında o kadar postlara el atmış ki, bunları alta sıraladığım zaman sizde şaşıracaksınız.
Bakınız hangi postları kapmış Günay Uslu:
-Amsterdam Üniversitesi’de Kültür ve Tarih Araştırmacısı olarak görev yapıyor.
-Amsterdam Eye Film Müzesi Konseyi’ne Başkanlık yapıyor.
-Lahey’de Maurits Müzesi’nin Danışma Kurulu Üyesi.
-Rembrand Derneği’nin Danışma Kurulu Üyesi.
-Leiden Üniversitesi’nde Hoşgörü Kürsüsü ve Allard Pierson’da Danışma Kurulu Üyesi.
-NIOD Vakfı’nda da Yönetim Kurulu Üyesi.
Yetti mi değerli okurlar?
Günay Uslu, benim 2012 yılında yayınladığım, ‘Türkiye-Hollanda Arasında 400 Yıllık resmi ilişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçünün 50’inci Yılı’ kitabıma da katkıda bulunmuştu.
Üstteki fotoğrafta gördüğünüz Geert Snoeijer ile birlikte, Türkiye’ye göç etmiş olan Hollandalı aileler ile yapılan röportajları, kitabıma koymama ‘evet’ demişti Günay Uslu.
İşte değerli okurlarım, yukarıda sıraladığım çeşitli ve önemli postları kapmış olan Günay Uslu, siyaset dışı bir kişi olmasına rağmen, D’66 Partisi’nin Başkanı Sigrid Kaag’ın da dikkatini çekmiş veya ona tavsiye edilmiş ki, uzun çalışmalardan sonra nihayet kurulan Hollanda kabinesinde, kendisine Kültür ve Medya’dan sorumlu Devlet Bakanlığı lâyık görülmüştür.
Emirdağlılar’ın Haarlem’deki ağası Ata Uslu’nun diğer çocukları ve torunları da, üstlenmiş oldukları görevler ile, övünç kaynağımız olmaya namzetler. Fotoğrafta, Atilay Uslu’nun, Amsterdam Corendon Otel’in Genel Müdürlüğünü yapan oğlu Atacan (solda), Atilay Uslu, eşi Leoni ve şimdi Bakan olan Günay Uslu (solda) görülüyor.
4’üncü Rutte Kabinesinde, Adalet Bakanlığı koltuğuna Dilay Yeşilgöz (üstte solda) atandı. Dilan Yeşilgöz, geçici kabinede Ekonomi ve İklim Devlet Bakanlığını mayıs ayından bu yana yürütüyor.
4’üncü Rutte Kabinesi’nde yer alan Bakanlar;
-Mark Rutte (VVD): Başbakan
-Sigrid Kaag (D66): Finans Bakanı
-Wopke Hoekstra (CDA): Dışişleri Bakanı
-Liesje Schreinemacher (VVD): Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı
-Dilan Yesilgöz (VVD): Adalet ve Güvenlik Bakanı
-Franc Weerwind (D66): Yasaları Koruma Bakanı
-Eric van der Burg (VVD): İltica ve Göç’ten sorumlu Devlet Bakanı
-Hanke Bruins Slot (CDA): İçişleri ve Kraliyet İlişkileri Bakanı
-Hugo de Jonge (CDA): İskân ve Konut Planlama Bakanı
-Alexandra van Huffelen (D66): Kraliyet İlişkilerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Robbert Dijkgraaf (D66): Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanı
-Dennis Wiersma (VVD): İlk ve Orta Öğretim Bakanı
-Günay Uslu (D66): Kültür ve Medyadan sorumlu Devlet Bakanı
-Marnix van Rij (CDA): Hazineden sorumlu Devlet Bakanı
-Aukje de Vries (VVD): Gümrük ve Nakdi Yardım Bakanı
-Kajsa Ollongren (D66): Savunma Bakanı
-Christophe van der Maat (VVD): Savunmadan sorumlu Devlet Bakanı
-Mark Harbers (VVD): Alt Yapı ve Su İşleri Bakanı
-Vivianne Heijnen (CDA): Alt Yapı ve Su İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Micky Adriaansens (VVD): Ekonomi Bakanı
-Rob Jetten (D66): İklim ve Enerji Bakanı
-Hans Vijlbrief (D66): Maden İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı
-Henk Staghouwer (ChristenUnie): Tarım, Doğa ve Gıda Bakanı
-Christianne van der Wal (VVD): Doğa ve Azot Bakanı
-Karien van Gennip (CDA): Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı
-Carola Schouten (ChristenUnie): Yoksulluk, Emeklilik ve Katılım Bakanı
-Ernst Kuipers (D66): Sağlık, Refah ve Spor Bakanı
-Conny Helder (VVD): Uzun Süreli Bakım ve Spor Bakanı
-Maarten van Ooijen (ChristenUnie): Gençlik ve Önlem Almadan sorumlu Bakanı